Etiket arşivi: “tri minüt”

Selçuk Erez : Arap sana ne dediydi?

 

Cumhuriyet Pazar Dergi 02.06.2013
file:/Users/apple/Desktop/1419%20pazar/indd/02PD03/%202%20HAZIRAN%202013:KELLE%20FOTOLAR:DSELCUK.jpg
Arap sana ne dediydi?

portresi

 

SELÇUK EREZ

 

 

– Bugün sana neler anlattı Arap?
– Fanfin fon!
– Zavallı kocacım, çok sıkılmışsındır…
– Doğru! Adamın ne dediğini ağzından laf çıkar çıkmaz anlayamadığım için tercümanın çevirisini beklemek zorunda kaldım. O bir şeyler söylüyor uzun, uzun. Çevirmesi zaman alıyor. Bu süre içinde ben nefesini tutmuş, penaltı atılmasını bekleyen kaleci gibi topun nerden geleceğini anlamaya çalışıyorum:
Kalbim hızla çarpıyor, sinirleniyorum, terlemeye başlıyorum…
Aslında durumum, penaltıda açık vermemeye çalışan kalecininkinden de beter:
Çünkü topa çoktan vurulmuş; orada bulunanlar topun, hangi köşeye doğru gittiğini görüyorlar ama ben sanki gözü beş yüz numara miyop bir kaleci gibiyim, göremiyorum! Gözlüğüm nerede? Gözlüğüm, o mendebur tercüman! O söyleyecek ki ben kendimi sağa mı yoksa sola mı atacağımı bileyim. Sonra konuşurken üç kelimede bir “emmmmm”, “emmm” diyor.
– Herhalde “eminim”in kısaltılmışıdır: Dediklerini doğru buluyor, destekliyor demek…
– Ben de “Emine”nin Amerikancası sanmıştım..
– Sorsaydın ya!
– Sorsam İngilizce bilmediğimi anlarlar… Sormadım.
Bir saat boyunca önce Arabı, sonra çevirmeni dinledikçe aklım karıştıkça karıştı. Söylediği hemen benim anlayacağım şekilde çevrilmeli ki keyifli mi, sinirli mi olduğunu anlayayım da herif bana az sonra sopa gösterecekse ben de gardımı alabileyim.
– Acaba adamın dediklerini doğru çevirmiş midir?
– Valla  yeminli tercümanmış: Mühürlü, damgalı belgesi var;
eskiden Onbeşinci Noterde çalışmış.
– Bir tek o mu çevirdi söylenenleri?
– Yok! Arada sırada ben tercümansız konuştum.
– Aferin! Ne dedin?
“Van minüt!” dedim. Sonra bir sorduğunu anlamamıştım; bu sefer de zaman kazanmak için “two minüt!” dedim, sonra “tri minüt” bile dedim.
– Sen bayağı açılmışsın.
– Arap da öyle dedi!
– Nasıl söyledi?
– “Magnifisınt” dedi. Çevirmen söyledi, “Muhteşem” demekmiş.
– “Sen Kanuni gibisin!” demek istiyor.
– Ya.. Bu laf hoşuma gitti. “Darısı başına!” diye yanıtladım. Tercüman, “darı”nın Amerikancasını hatırlayamadı. Sonra Allahtan toparladı da “Your head nut!” dedi, idare etti.

www.selcukerez.com

file:/Users/apple/Desktop/1419%20pazar/indd/02PD03/%202%20HAZIRAN%202013:CALISMALAR:LOGOLAR%20ICIN:PAZARINPENCERESINDEN-2SATIR.jpg