Etiket arşivi: tersine kovit göçü

HALK TV Programımız – 22 Mayıs 2021

Dostlar,

22 Mayıs 2021 Cumartesi günü akşam saat 20:00’de HALK TV’de Sn. Fatih Ertürk’ün konuğu olduk.

Sayın Ertürk bize günün turkuvaz tablosundaki verilerin nasıl yorumlanması gerektiğini sordu.


Ayrıca 1 Haziran’da esnek normalleşmeye geçme ile birlikte bizi nelerin beklediğini de sordu.

Son olarak ise ülkemizin ne zaman normalleşebileceğini..

Yaklaşık yarım saat süre içinde güncel verilerle açıklamaya çalıştık.
Örneğin son haftada dünyada haftalık ortalama olarak günlük yakalanan yeni hasta sayısında %14 ama Türkiye’de %23 azalma olduğunu belirttik.
Bu azalmanın ölümlerde ise, son haftada dünyada haftalık ortalama olarak günlük yakalanan ölüm sayısında %2 ama Türkiye’de %16 oranında olduğunu ekledik. Arıca dünya genelinde %2 olan olgu ölüm hızı (case fatality rate) ülkemizde %0.9!

  • Görülüyor ki dünya ortalamasının çok önünde başarı ile (!?) salgını ülkemizde yönetmekteyiz!?


Üstelik son 1 haftada anlamlı hız ve oranda aşı yapmamış iken..
2 doz aşılananların sayısı 11,9 milyon, toplam nüfusta (90 milyon) payı yaklaşık 8’de 1 iken..

Toplam yapılan aşı sayısı 27.774.523
1. Doz uygulanan kişi sayısı 15.892.513
2. Doz uygulanan kişi sayısı 11.882.010… 90 milyon eylemli (fiili) nüfusta % 12,4;
Dünyada 12. sıradayız.. (23 Mayıs 2021, Pazar 04:11)
https://ourworldindata.org/covid-vaccinations
29 Nisan akşamı – 17 Mayıs 2021 sabahı “17 günlük kısa ve sözde tam kapanma” yapmış iken.

Test politikasında
ciddi açmazlar ortada duruyorken..

Örneğin test pozitifliği 8697 + 835 / 216.658 = / %4,4’e dek hızla düş(ürül)müş iken…
Tarama amaçlı test yapmıyor iken, salt başvuranlara ve belirtisi olanlara yapılıyor iken..
Dolayısıyla toplumda yakın ve uzak temaslıları bulup ayırarak bulaş zincirini kırmak için aktif çaba göstermiyor (aktif sürveyans yapmıyor iken!)  iken.. Bu amaçla 400 bin / gün dolayında tarama + tanı amaçlı test yapılmalı DSÖ ölçütlerine göre..
Testin kalibrasyonunu / validasyonunu (geçerliliğini) ortaya koymamış iken..
PCR testlerinim, mutant tür sayısı ve yaygınlık olarak ürkütücü boyutları ortada iken ne ölçüde güncellendiğini (varyantları da yakalayabilmek üzere) bilmiyor iken..

Mutant / varyant tip sorununun Epidemiyolojik boyutlarını ve haritasını ortaya koyabilmek için yeterince dizin çözümlemesi (sekans analizi) yapmıyor / yapamıyor ve bu amaçla DSÖ desteği de almıyor iken.

Havuzdaki hasta sayısı 21 Nisan’dan 22 Mayıs’a 1 ayda 565 binden 125 bine olağanüstü bir “destan yazılarak” düşürülmüş iken.. Oysa, Epidemiyolojik kurallara göre bu havuzun ancak her gün en çok 1/14 oranında (en az 14 gün bulaştırıcılık süresi) boşalabileceğini, havuza hiç yeni hasta katılmaması durumunda kuramsal olarak ancak en az 14 günde boşalabileceğini bekliyoruz. Üstelik son zamanlarda artan mutant tip bulaşları (enfeksiyonları) nedeniyle, tıp yazını (literatürü) verilerine göre %50’den çok hastada bu sürenin 14 günü aştığı bilinirken.. Öte yandan 21 Nisan – 22 Mayıs 2021 arasında toplam 732.057 “yeni hasta” havuza “resmen” eklenmişken..

Halen 125 bin hasta görünüyor havuzda. Türkiye verisi ile %1 ölüm oranı üzerinden, önümüzdeki 4 haftada 1250, Dünya ortalaması %2 ile ise 2500 ölüm beklenebilecektir. 2500 / 28 = 89 ölüm / gün demektir; bu ileriye doğru 4 hafta içinde havuza yeni eklenecek hastaları ve onlardan “erken” ölümleri dikkate almaksızın..

Ayrıca AĞIR HASTA sayısı dikkat çekici (1876!). Dünya ortalaması %0,6 iken bizde %2. Oysa %99,9 oranında “sabit” bir olağanüstü yüksek günlük filyasyon oranımız var.! Üstelik 8 saatte. Sabah yakalandı ise hasta, akşama kalmadan ya da akşam tanı kondu ise sabaha kalmadan, bu yeni hastalarımızın kim(ler)den hastalığı aldığını jet hızıyla buluyoruz! Ama gene de ağır hastalarımız Dünya ortalamasının 3 katından çok!? Nasıl açıklayacağız? Mutant tiplerle mi, PCR (+) çıkan çoğu hastayı evine yollayıp, “durumun bozulursa 112 çağır” deyip ağırlaşmasına neden olduğumuz için mi? Hem böylelikle yatak doluluk oranımız da çok düşük çıkıyor, yatan kovit-19 hasta sayımız da.
***
Sonuç olarak                                     :

Turkuvaz tablo verileri hala güvenli olmaktan çok uzak..
Halka saydam – doğru bilgi verilmiyor nedense!?..
Oysa Dünya Sağlık Örgütü SAYDAMLIK – GÜVENİLİRLİK .. ikilisini salgın yönetiminde çok önemli buluyor halkın katılımını sağlamak için..
O halde, 1 Haziran 2021 çok önemli bir tarih..
17 Mayıs 2021 sabahı başlayan “tersine kovit göçü” nün 14. günü.. Harman olmuş oluyor ülke. O günkü veriler çok önemli durumu görmek için. Gevşeme önlemleri de hem o 1 Haziran hem de 2. kuluçka süresi sonu olan Haziran ortasındaki durum görülerek çok özenli ve aşamalı olmalı.

UNUTULMASIN : Elde yeterli aşı yok ve hastalık yükü toplumda hala çok ciddi düzeyde..

  • Son verilerle, resmi 5,2 milyon toplam hasta ile Dünyada 5. sıradayız.
  • Günlük yakalanan yeni olgu sayısında ise 8. sıradayız Dünyada.
  • Tüm “roll out” (halının altına süpürme!) çabasına karşın durumumuz hiç de parlak değil.
  • Her gün “resmen” 200’ü aşkın insanımız ölüyor.
  • 10 (on) bine yakın günlük yeni hasta…
  • Nisan 2020’de deneyimlediğimiz ilk dalganın 2 katı verilere sahibiz halen!

TUNELİN UCUNDA IŞIK NE ZAMAN??

Prof. S. Şimşek Yavuz (Bilim Kurulu Üyesi) Ekim’i işaret etti ama 30 + 120 m doz aşının gelmesi koşulu ile. Evet, ek olarak bu aşıların akılcı – adil bir önceliklendirme ile uygulanması gerek. Ayrıca yaygın – hızlı mutasyon sorunu karşısında aşıların etkililiklerini (Efficacy) ne ölçüde koruduğunun da bilinmesi gerek.. Bu arada gereksinimli yığınlara sosyal desteğin sürdürülmesi ama bunun faturasının da akıl almaz akaryakıt ÖTV artışıyla değil, örn. ABD’de olduğu gibi üst gelir dilimlerine ek vergi koyarak karşılanması gerek…

DSÖ kestirimlerine / öngörülerine göre gelişmiş ülkeler 2021 sonunda rahatlayacak.

Orta gelirli gelişmekte olan ülkeler (Türkiye burada mı 8600 $ / kişi / yıl gelirle??) iyimser 2022 içinde, 2023’e sarkabilir..

Yoksul / gelişmemiş (geri bıraktırılmış) ülkelerde ise 2024 -25 yılını bulabilecek salgının sönümlendirilebilmesi.

Son olarak ekleyelim ki; salgını denetlemek için kararlı davranan ülkeler hem daha az hasta – ölüm gördüler hem en az ekonomik yük aldılar hem de temel insan hak ve özgürlüklerini en az sınırlamak durumunda kaldılar. Bu tablo, başta ekonomik kaygılarla olmak üzere “esnek – gevşek – kararsız”” davranan ülkelerde o oranda daha ağır oldu. En ağır bedeli ise, salgın yönetiminde kuralsız – bilim dışı – liyakatsiz… yönetimler ve halkları ödedi, ödemekte. Sanırız – korkarız hatta görüyoruz ki; Türkiye bu son kümede ne yazık ki!*

Sevgi ve saygı ile. 23 Mayıs 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

  • SARS-CoV-2 elimination, not mitigation, creates best outcomes for health, the economy, and civil liberties. Published Online April 28, 2021
    https://doi.org/10.1016/ S0140-6736(21)00978-8

TÜRKİYE’DE KOVİT-19 SALGININ 432. GÜNÜNDE GENEL DURUM…

11 Mart 2020 akşamı Sağlık Bakanı Dr. F. Koca’nın Türkiye’nin ilk Kovit-19 hastasını resmen duyurmasından bu yana 432 gün geçti. Çok ilginç bir örtüşme ki (ko-insidens), DSÖ Genel Başkanı Dr. T.A. Ghebreyesus da aynı gün, “Bu bir küresel salgındır, pandemidir” demişti!

16 Mayıs 2021, salgının ülkemizde 432. günü.. Resmi veriler aşağıda :

Yine bu akşam Sağlık Bakanlığının covid19asi.saglik.gov.tr adresinde yer alan anlık verilere göre, 16 Mayıs 2021 günü saat 19.45‘te uygulanan 1. doz aşı sayısı 14.959.661, ikinci doz aşı 10.835.497 oldu. Böylece toplam doz miktarı 25.795.158 olarak gerçekleşti. Türkiye’nin eylemli (fiili, de facto) nüfusu 90 milyon dolayında (TÜİK verisiyle resmi nüfus ise 2020 sonunda 83,6 milyon). Buna göre, 2. doz aşıyı alanların oranı % %12,04.. Yaklaşık olarak her 8 kişiden 1’i. Hesaba 0-18 yaş dilimi çocukları da kattık çünkü son mutasyonlarla bulaş (Kovit-19) çocuk yaş dilimlerine kaydı. 16-18 yaş dilimi çocuklarını da aşılamaya başladı birkaç gelişmiş ülke ve DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) Eylül dolayında çocuklar için de aşı geliştirilebileceğini kestirmekte. Aşağıdaki çizime (grafiğe) göre dünyada 11. sıradayız; ilk 3-5’te değiliz. (https://ourworldindata.org/covid-vaccinations, 16.5.219)


İlk tepeyi Nisan ortalarında yaşamış, görece sıkı önlemlerle 11 Mayıs 2020’de gevşemeye geçmiş, 1 Haziran 2020’de tam açılmıştık. Uyarılarımız “çok erken ve ölçüsüz normalleşme” olmuştu ve sonbaharda kasırga yaşanabileceği yönünde idi. Ne yazık ki bu kasırga yaşandı, çok ağır bir 2. dalga ile yüzleştik .

17 Mayıs 2021, sabah 05:00’te denetimli normalleşmeye geçiyoruz bir kez daha, 3. kez!
1 Mart 2021’de başlatmıştık 2. kez açılım – saçılım kumarını. 26 Nisan 2021 akşamı ise, hemen öncesindeki epey esnek “yarı kapanma” (!?) işe yaramadığından, 29 Nisan’da başlamak üzere “tam kapanma” (!?) ya geçmiş idik. Bu 2. açılım – saçılım kumarı öncesinde ise ilkini aratan bir fırtına uyarımız olmuştu, onu da yaşadık ne yazık ki..

Epidemiyolojik ilkelerle uyumsuz açılım – saçılım kumarlarının soyut “çok ağır fatura” sının gerçek karşılığı ise, binlerce masum insanın, ezici çoğunluğu yoksul emekçiler olmak üzere, ölümü! Yukarıdaki turkuvaz tabloda (gerçekte kan kırmızısı ya da yürek karartan değil mi!?) duyurulan “resmi” ölüm sayısı 44.760! Gerçek sayı 2-3 katı. Gerçek korona ölümlerinin yarısı dolayında da ikincil (dolaylı) korona ölümleri söz konusu ki 135 bin – 210 bin ölüme karşılık!

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) hala 2020 ölüm istatistiklerini açıklamadı. Niçin ve ne zamana dek? Büyük şehir belediyelerinin ölüm verileri Bakanlık sayılarının çok üstünde!?
****
17 Mayıs – 1 Haziran arası basamaklı normalleşeceğiz İçişleri Bakanlığı genelgesine göre. 17 günlük sözde tam kapatma uzatılmadı, tersine önlemler daha da gevşetildi. 1 Haziran’da, tam 1 yıl sonra, 1 kez daha açılacak – saçılacağız galiba.

SALGIN BİLİMSEL YÖNETİLİYOR MU??

MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) sınırlı da olsa yüz yüze eğitimden söz etmeye başladı!? Öğretmenler ve okul çalışanlarında aşılama %10 dolayında kaldı, çocuklarda hiç yok! Öğretmen ölümleri ile yüzleştik, okullar hızla kapatıldı. Oysa öncesinde “AKLINIZDAN BİLE GEÇİRMEYİN!” uyarısı yapmıştık; “..bu yarıyıl da böyle geçsin, salgın bitince bir telafi yolu bulunur, insanlar ölmesin..” çığlıklarımız olmuştu.

Test sayısı 202.243 son veriyle. 320 binlere dek çıkmıştı, 120 bin gibi çok ciddi azalma var. Çünkü başvuranlara, onlardan da belirtisi olanlara yapılıyor. Yakın – uzak temaslılara bile test yapma çabası yok gibi. Oysa TARAMA amaçlı genel toplumda yaygın test yapılması gerek. Bu yapılmayınca saklı – gizli – belirtisiz bulaştırıcıları erkenden yakalamak ve toplumdan ayırmak (karantina / izolasyon), dolayısıyla da bulaş zincirini hızla – etkili kırmak olanaklı olamıyor. Test pozitifliği oranı %5,6’ya düştü. Ne denli gerçekçi?

Kullanılan PCR testinin duyarlığını (virüsü taşıyanları yakalama gücünü) tam bilmiyoruz. Mutasyonlar yaygınlaşmadan önce en çok %70 dolayında kabul ediliyordu. Ancak son aylarda çok sayıda mutasyon ve ürünü varyant tipler / mutantlar oluştu. Bu yüzden, bu varyantların dizin çözümlemesi (sekans analizi) yapılarak PCR testlerinin güncellenmesi gerek. Hatta uluslararası referans laboratuvarlar desteğiyle geçerlik – güvenilirlik irdelemesi ile kalibrasyonunu yapılması gerek. Bunları ne ne ölçüde yapıldığını bilmiyoruz. Dolayısıyla test politikası karanlıkta. Ancak son 1 yılın günlük test sayısı ile (+) bulunan olgu / vaka sayısı arasında r=.94 düzeyinde bir istatistiksel bağ (korelasyon) olduğu hesaplandı. Test politikasının saydam, bilimsel olması zorunlu.

2. açılım – saçılım kumarının başlatıldığı 1 Mart 2021’den bu yana “resmi” toplam olgu / vaka sayısı 2.7 milyondan 5.1 milyona ulaştı 2.4 milyon artarak (%89!). Ölümler gene “resmi” sayılarla 28.569’dan 44.537’ye tırmandı yaklaşık 16 bin (15.968) artışla (%56!). The Economist, “..Türkiye turistlere kırmızı halı seriyor..” yorumunda bulundu. AKP telaş içinde, turizm mevsimini yakalamak istiyor ama çoook geç kaldı. Destinasyonları başka ülkeler kapattı. 16 Mayıs denetimli normalleşme genelgesini AKP – MKYK üyesi Metin Külünk sert eleştirdi. “Bu serbestlik, zaten 17 gün öncesi aylardır olan durumla aynı.. Bu belirsizlik anormalleşmeyi besler. Genelge acilen revize edilmeli… ” dedi.

17 Mayıs sabahından ileriye en az 14 günlük bir kentlerarası yolculuk sınırlaması beklenirdi “tersine kovit göçü” ile ülkemiz alt üst olmasın diye.. Bu da konmadı. Başta mutant tipler olmak üzere tüm ülke çorba gibi olacak. Haziran başında, bu yüzden önemli sayıda olgu artışı riski var.  Hele 2 kuluçka süresi olan 28 gün sonrasında, Haziran ortasında 4. tepe olasılığı gündemde! Üstelik son günlere hastaların yarısında bulaştırıcılık süresi 14 günü aşıyor! Etkili – hızlı aşılama da yok, kapanma delik – deşik idi, hasta – ölüm sayıları 17 günde muazzam bir hızla azal(tıl)dı! Haziran ortasında 4. tepe yaşanmaz ise sonbahara kayabilir koşullar iyileştirilmediği takdirde.

  • Türkiye’de salgın kötü yönetiliyordu, şimdiler de o da söz konusu değil..

    Dünyada Durumumuz…

    16 Mayıs 2021 verileriyle dünyada olgu – vaka ölüm hızı %2, Türkiye’de yarısı!
    Toplam 634.072 günlük tanının 11.472’si Türkiye’den; %1,8. Oysa nüfusumuz dünyanın %1,1’i.
    Günlük yeni olgu – vaka sayısı bakımından 7. sıradayız oysa nüfusumuz dünyada 17. sırada.
    1 milyon nüfusta günlük yeni olgu sayısı (milyonda insidens hızı) bakımından ABD’yi geride bırakarak 6. sıradayız : 11.472 / 85 m = milyonda 137. Bu hız ABD için 76, Hindistan için 223, Brezilya için 322, Fransa için 234… Çok çok düşük gösterilen ölüm verilerine bakımca, toplam 3.39 milyon küresel ölümden %1,1 nüfus oranımız ile bize düşebilecek sayı yaklaşık 37 bin iken, “resmen” duyurulan 44,537..
    Son hafta içinde dünyada olgu – vaka sayısında azalma ortalama % 12 . Bu oran, çok başarılı aşılama yapan ABD’de (bkz. üstteki aşı oranları çizimi) %24, Fransa’da da. İtalya’da %25, Almanya’da %28. Bu ülkeler bizden epey yüksek aşılama oranlarına sahip. Ama Türkiye’de söz konusu hız (son 1 haftada günlük olgu – vaka sayısında azalma) %46 ile rekor kırmakta (Sudan,
    Bosna, Cibuti, Burkina Faso.. gibi güvenilir veri sağlayamayan birkaç ülke dikkate alınmaz ise..)

  • Türkiye ne yapıyor da günlük yeni hasta – vaka sayısı açık ara dünya rekoru kırarak azalıyor?? Üstelik dünyanın tepelerinde verilere sahip iken? Aşılamada 11. sırada iken??

21 Nisan 2021 günü havuzda “resmen” 565.274 olgu – vaka varken (PCR testi +) nasıl olmuş da 16 Mayıs 2021 günü 125.358’e indirilebilmiştir!? Bu ne hızlı iyileşmedir? Türkiye, aşılamada bir türlü beceremediği “roll out” (süpürme) hizmetini hasta havuzunu hızla boşaltarak mı yapmaktadır? 25 günde 439.916 hasta nasıl olmuş da hasta havuzundan “iyileşerek” (!) ayrılabilmiştir? Karantina süreleri Türkiye’de 14 gün değil de kaç gün olarak uygulanmaktadır?

Bu soruların çengeli akıllardan çıkmıyor..

AKP İktidarının 4 kutsalı ve 5 yıldızlı salgın yönetimi

“üretim – imalat – tedarik – lojistik” İktidarın 4 kutsalı! Hep yineleniyor ve salgın yönetiminde Epidemiyolojik gerekliliklerin önüne konuyor.
Daha açıkçası “bir miktar” (ne denli!!??) ölüm pahasına!
Son zamanlarda Turizm de eklendi canhıraş biçimde; oldu 5 yıldızlı salgın yönetimi (!)..
Olmayan ise YAŞAM HAKKI...
Erdoğan, 2015’ten beri Türkiye’yi bir Anonim Şirket gibi yönetme istemini yinelemekte, hatta dayatmakta. Bir CEO rolünü yakıştırıyor kendisine ülkenin – ulusun devlet başkanı olma yerine! Bu yaklaşımın kaçınılmaz – zorunlu (a fortiori) sonucu da ekonomik öncelikler oluyor!

Dolayısıyla Epidemiyolojik ölçütleri hedef koyarak %95’lere varan tam kapatma AKP iktidarı ile gündemde değil Türkiye’de; ne yazık ki! 2021 Mart sonu – Nisan başında milyon nüfusta günlük vaka – hasta sayısı (insidens hızı) bakımında açık ara dünya birincisi iken bile salgın seyredildi, sonunda (26 Nisan) sözde alaturka bir tam kapatmaya gidildi; 17 gün. Oysa İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya.. 3-4 kez ve uzayan çok katı tam kapatmalara gittiler. Aşılamada ve sürveyansta bizden çok daha başarılı oldular, SOSYAL DESTEKLERDE de… Vardıkları, bize göre çok başarılı sayılabilecek tabloları bu yordamlara (stratejilere) borçlular..

Oysa Türkiye’de, salgının 1, yılında, 11 Mart 2021 günü Erdoğan, “Salgın yönetiminde destan yazdık..” içerikli basın açıklaması yapabildi! Tümü ile algı, içe dönük algı operasyonu sürdürülüyor. Ancak artan işsizlik, yoksullaşma, 5 milyonu aşan “resmi” hasta sayısı, 45 bine varan “resmi” ölümler de salgının elle tutulur – gözle görülür boyutları halk açısından..

Bilim Kurulunun hiçbir önerisini Türkiye duyamadı 15-16 aydır..
Yerli aşı Sağlık Bakanı’na göre 1-2 aya dek hazırdı Eylül 2020 açıklamasında, her şey yolunda giderse 2021 Eylül’ünde umut besleyebiliriz..

  • Salgının ortasında ülke aşısız!?…

TBMM’de genel görüşme yapılamıyor özel gündemle.
Muhalefet vekillerinin sorularını Bakanlar, Cumhurbaşkanı yardımcısı yanıtlamıyor.
Aşı anlaşmaları kamuoyuna açıklanmıyor; rant – aracı gibi pis kokulardan geçilmiyor..
TEK ADAM her şeye kendi karar veriyor kerameti kendinden menkul; sorgulanamaz!
Salgın finansmanı için yeter kaynak yok ama köprü – havaalanı vb. garanti ödemeleri sürüyor.
İktidar gündem oyunları ile salgını ikincilleştiriyor, ötekileştiriyor.
Pandemi kalkanı” her derde deva; miting yok, toplantı yok, gösteri yok, yürüyüş yok; STK, dernek, vakıf, sendika, meslek kuruluşu toplantı ve genel kurulları, seçimleri yok…

  • Toplum atomize! Ölüm – hastalık korkusu ile baskılanmış, muhalefeti unutmuş, biata mahkum! Yamam bir siyaset psikolojisi – sosyal psikoloji (öğrenilmiş çaresizlik) arenada!

Meşru İkizdere direnişinde (Anayasa md. 56) Vali 15 gün her tür eylemi keyfi olarak yasaklıyor.
İçişleri Bakanlığı genelgelerle temel hak ve özgürlükleri engelliyor en temel hukuk ilkelerini çiğneyerek, Sağlık Bakanlığının yetkilerini gasp ediyor..
Ülkede özekıyımlar (intiharlar), hatta ailece ölümü seçişler ayyuka çıktı.
Mafya devlete sızmış, hatta ele geçirmiş; yargı suskun, üniversite suskun; basın yandaş..
……
…………….
………………….
Böylesi bir ortamda salgını “denetim” altında tutarak sürdürmek, bilimsel – insancıl  olarak yönetmemek ama KULLANMAK; AKP iktidarı için paha biçilmez bir politik araç oluyor.

Nedir bu derdin çaresi ki, salgından çok bu politikalar öldürüyor!!??
Muhalefetin TEK SES OLARAK sorunu ülke gündemine taşıması..
Halkın, yakıcı gerçekliği görerek iktidara karşın YAŞAM HAKKINA SAHİP ÇIKMASI..
Bilim Kurulunun sessizliğini bozması…
Tıp Fakültelerinin sesini yükseltmesi..
Yandaş – yalaka basının masum insanların öldürülmesine daha çok alet olmaması…

  • AKP’den umut yok; zaten totaliterleşen iktidarlar ancak halkın zoru ile hizaya gelebiliyor…

Salgının 432. gününde bizden bu denli…
Şimdiye dek yazıp söylediklerimizin tek hecesi yalanlanamadı..
İktidar dinci – sermayeci tutsaklığını bırakıp halkçı – bilimsel bir rota benimser mi acaba??

Haydi hayırlısı; ama bu ceberrut karanlık daha çok uzamamalı ülkemizin ufuklarında…

Sevgi, saygı, DERİN ACI ama UMUT ile. 17 Mayıs 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter  @profsaltik