Etiket arşivi: Soner Yalçın Oda TV davasında 2 yıldır tutuklu

Soner Yalçın : Kimse Var mı Orada ??

http://www.ilk-kursun.com/2011/02/oda-tv-ile-dayanisma-gunudur/#more-62306
Soner Yalçın’a destek veriyorum.
AKP, birer birer tüm aydınlık ve muhalif odakları susturmak hatta yok etmek kararında.
Bu davranışı doğrudan HALKI İSYANA TEŞVİK tir..
Suçtur.. Demokrasi muhalefetsiz olur mu?
Bu çırılçıplak faşizmdir ve dünyada örneği görülmemiş biçimde koyu ve utanç vericidir.
Halkımız bu kuşatmayı da yarmasını bilecek ve sorumlularından hukuksal hesabını mutlaka soracaktır.
Bu akıldışı yola bir son verilmelidir.
AKP içinde, zerre kadar vicdanı olan herkesi, kendilerini gözden geçirmeye,
AKP’yi uyarmaya ve terk etmeye çağırıyorum.
Prof. Dr. Ahmet SALTIK
14.2.11, Ankara
====================================
1,5 yıl önce İLK KURŞUN Gazetes’inin çağrısına yukarıdaki yanıtı vermiştik.
Utancımız ve acımız içimize sığmayarak bir kez daha bu sözlerimizi yineliyoruz.
2 Ağutos 2012, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

AKŞAM YAZARI KÖŞESİNİ SONER YALÇIN’A BIRAKTI

Yaklaşık 2 yıldır Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Soner Yalçın,
bir meslektaşının köşesinden seslendi: “Kimse var mı orada?..” 30.07.2012

Akşam yazarı Serdar Akinan, köşesini bugün Oda TV davasının tutuklu sanıklarından
gazeteci Soner Yalçın’a bıraktı. İşte Yalçın’ın yazısı:

‘Kimse var mı orada?..’

Günde 17 saat su verilmeyen, 24 saat aydınlanma lambalarının açık olduğu ve
her anımın 2 kamerayla izlendiği cezaevindeki koğuşumda bazen kendimi bu sözü söylerken yakalıyorum:

‘Kimse var mı orada ?’

Yaklaşık 2 yıldır İstanbul’daki Silivri Cezaevi’nde tutukluyum.
Daha mahkeme ne kadar sürecek bilmiyorum.
Fakat ben şimdiden, unutuluşa mahkum edildim. Suçum büyük çünkü; düşünmek,
gezmek, gazetecilik yapmak.

Adım, Soner Yalçın. 47 yaşındayım ve 25 yıldır gazetecilik yapıyorum.
Türkiye’nin önde gelen bazı gazete ve TV merkezlerinde yöneticilik yaptım.
Son olarak Türkiye’nin önde gelen gazetesi Hürriyet’in yazarıydım. 12 kitap yazdım. Bunların hemen hepsi, 100-200 bin satarak beni ülkemin bestseller yazarı yaptı. Ayrıca odatv.com adlı haber sitesinin sahibiyim.

25 yıllık gazetecilik yaşamımda, Türkiye’deki faili meçhul cinayetleri,
devlet içindeki illegal örgütleri, çeteleri, mafyayı ve dinci cemaatleri
kaleme aldım.

Tarih çalışmaları yaptım.

Yazdıklarım nedeniyle ölüm tehditleri aldım; aylarca saklanmak zorunda kaldım
ama yine de korka korka hakikatleri yazdım.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye Millet Meclisi Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu, devlet mafya ilişkilerini araştıran mahkemelerde tanıklık yaptım.

Gazetecilik kuruluşları dışında hiçbir derneğe, vakfa, siyasal partiye ve örgüte
üye değilim.

Ülkemde sadece mesleki kimliğimle tanınırım, siyasal kimliğimle değil.
Ve buna rağmen, 5 yıldır süren yargılama sonucu hala ortaya çıkarılamamış
‘Ergenekon’ adı verilen gizli bir örgütün üyesi olduğum iddiasıyla hapisteyim.

Peki delil olarak ne gösteriyorlar?

Sahibi olduğum odatv.com bilgisayarında devlet güvenliğini ilgilendiren
Word dosyalarının bulunması!

Bunlar bize ait değil, virüsle bilgisayarımıza gönderildi. Bunu Türkiye’nin
üç seçkin üniversitesi ile bir ABD bilişim ve siber suçlar şirketinden aldığımız bilirkişi raporlarıyla ispat ettik. (Bu virüsü, polis içindeki dinci bir
cemaat mensuplarının yaptığından şüphe ediyoruz.)

134 sayfalık iddianame aslında neyin yargılama konusu olduğunu ispat ediyor:
İddianamede, 361 ‘haber’, 280 ‘kitap-yazı’, 53 ‘köşeyazısı’, 26 ‘röportaj’
ve 5 ‘makale’ sözcüğü geçmektedir!

İddianamede, silah yok, bomba yok, cinayet yok, eylem yok.

Mahkemede hakimler bana sadece, ‘o haberi neden yaptınız’ veya ‘o röportajı niye yayımladınız’ sorusunu yöneltti!

İşte suçum bu: Soru sormak, gerçeği aramak, hakikati yazmak.
Yani, mesleğimi yapmak…

Türkiye’deki meslektaşlarım şeytani bir entrikayla hapse atıldığımı biliyor.
Fakat büyük çoğunluğu, cezaevine gönderilmemek, işsiz kalmamak için korkup gerçeği yazamıyorlar. Bu sebeple ben de size bu mektubu yazıyorum.

Benim ülkemde düşünce hala kötülüğün simgesi olarak görülüyor. Düşünsel değerlere tutkuyla bağlı zihinlere sadece düşmanlık ediliyor; sahte delillerle hapse atılıyor.

Bu mektubu size yazdım; çünkü siz benim ‘suç’ ortağımsınız. Nasıl mı:

Aydınlanmayı, özgür düşünceyi, akılcılığı sizden öğrendik biz Erasmus, Descartes, Montesquieu, Voltaire, Rousseau, David Home, Kant, Marks, Weber, Sartre,
Camus değil misiniz siz?

Siz düşünce için canını veren Brunu değil misiniz? Siz Dreyfus’un yanında duran
Emile Zola değil misiniz? ‘Siz yanlış yaşam doğru yaşanmaz’ diyen Adorno
değil misiniz ?

Sevgili dostlar, evet siz benim ‘suç’ ortağımsınız!

Sizi harekete geçmeye çağırıyorum. Yalnız olmadığımı gösterin.
Sessizliğe mahkum edilişime son verin.
Sesim olun, kalemim olun.
Yıkın yalanlarla örtülü şu zindanın dört duvarını.

Yoksa…

Bu yine; toprağa, çiçeğe, ağaca ve en dayanılmazı 12 yaşındaki oğlumun kokusuna hasret; insani niteliklerimi kaybetmem için yoğun tecrit uygulanan cezaevindeki koğuşumda kendimle konuşmaya devam edeceğim:

‘Kimse var mı orada?..’

========================================================================

http://www.ilk-kursun.com/2011/02/oda-tv-ile-dayanisma-gunudur/#more-62306

Soner Yalçın’a destek veriyorum.

AKP, birer birer tüm aydınlık ve muhalif odakları susturmak hatta yok etmek kararında.
Bu davranışı doğrudan HALKI İSYANA TEŞVİK tir..
Suçtur.. Demokrasi muhalefetsiz olur mu?
Bu çırılçıplak faşizmdir ve dünyada örneği görülmemiş biçimde koyu ve utanç vericidir.
Halkımız bu kuşatmayı da yarmasını bilecek ve sorumlularından hukuksal hesabını mutlaka soracaktır.
Bu akıldışı yola bir son verilmelidir.
AKP içinde, zerre kadar vicdanı olan herkesi, kendilerini gözden geçirmeye,
AKP’yi uyarmaya ve terk etmeye çağırıyorum.

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
14.2.11, Ankara

Yukarıdaki sözlerimi yineliyorum : 3 Ağustos 2012

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net