Etiket arşivi: nükleer caydırıcılık

Putin açıkladı: “Her yeri vurabiliriz”

Putin açıkladı: “Her yeri vurabiliriz

Rusya Savunma Bakanlığı, sesten hızlı (hipersonik), nükleer başlık taşıyabilme kapasitesine sahip yeni füzelerini ilk kez konuşlandırıldığını duyurdu. Devlet Başkanı Putin, bu füzelerle dünyada her noktayı vurabileceklerini öne sürdü.

Sozcu.com.tr
(AS: Bizim kapsamlı irdelememiz yazının altındadır..)

Son dakika… Putin açıkladı: Her yeri vurabilirizAvangard adlı sistemde yer alan süzülüş aracı, üzerine oturtulduğu kıtalararası balistik füzenin hızını ses hızının 27 katına kadar çıkartabiliyor. Devlet Başkanı Vladimir Putin, geliştirilen yeni tip silahın çağın ötesinde olduğunu belirterek, bu gelişmenin Sovyetler Birliği’nin 1957 yılında uzaya ilk uyduyu göndermesine eş olduğunu kaydetti.

  • Rusya’nın yeni kuşak nükleer silahlarının dünya üzerinde neredeyse her noktayı vurabileceğini söyleyen Putin,
  • ABD menşeli herhangi bir füze kalkanının da buna engel olamayacağını ifade etti.
Avangard sisteminin var olan ve geliştirilecek tüm füze savunma sistemlerini delip geçebilecek düzeyde olduğunu söyleyen Putin sözlerini şöyle sürdürdü:
  • “Bugün yeni ve yakın tarihimizde eşi benzeri olmayan bir duruma sahibiz.
  • Diğer ülkeler bizi yakalamaya çalışıyor.
  • Tek bir ülke bile, kıtasal menzile sahip sesten hızlı silahlar bir yana dursun,
    sesten hızlı silahlara dahi sahip değil.”
    ==============================
    Dostlar,

    SİLAHLANMA YARIŞI UYGAR İNSANLIĞA YAKIŞMIYOR..

    Yeniden “dehşet dengesi” mi kuruluyor Dünyada?
    2. Büyük Paylaşım Savaşının ardından ABD ve SSCB öncülüğünde kurulan NATO ve Warşova Paktları, dünyada neredeyse 45 yıl süren bir “nükleer caydırıcılık”  (Nuclear Deterrence) temelli derin bir kutuplaşmaya sürüklemişti.
    Devlet Başkanı Mihail Gorbaçev’in istifasıyla SSCB’nin dağılmasından sonra (25 Aralık 1991) ABD hegemonisinde tek kutuplu dünya kurulmuş oldu.
    V. Putin, Başbakan ve Devlet Başkanı olarak 17+ yıldır Rusya’yı eski gücüne eriştirmeye çabalıyor. 2018’de 2. kez seçildiği Başkanlık görevi 2024’e dek sürecek.
    Pek çok bakından çok da başarılı oldu. Rusya yükselme dönemi yaşıyor adeta. 2019’da 1,5 Tr $’ı aşan ulusal geliri ile dünyada 12. sıradadır.

  • Ancak bu son silah teknolojisi açıklaması ürkütücüdür!

    Nükleer silahsızlanma çabaları özlenen başarıya ne yazık ki ulaşmıştır ve Küremiz, kazananı olmayacak bir nükleer son tehlikesiyle yüz yüzedir. Nükler Kulüp üyesi ülkelerin sayısı 10’u bulmuştur. İsrail nükleer güç sahibidir. Pakistan öyledir, İran ve Hindistan adaydır. K. Kore başlıbaşına bir risk odağıdır. Nükleer arsenalin (cephaneliğin) %90’ı ABD elindedir ve 29 NATO üyesi ülke üzerinden Türkiye ve Almanya, Hollanda dahil nükleer silahlar konuşlandırılmıştır.

    2019’da 1,7 trilyon $ silahlanma gideri söz konusudur 88 trilyon toplam küresel gelir içinde (%2). ABD’nin 2020 savunma bütçesi 800 milyar Dolara çok yakın olup, tüm dünyadaki silahlanma giderlerinin yarısını tek başına yapmaktadır. 20 Trilyon dolar düzeyinde 2020 ulusal gelirinin (Dünya toplamı 86,5 Tr. $) %4’ünü savunma gideri olarak ayıran bir ülkedir ABD..

    Tek kutuplu ABD düzeni son 10 yılda Çin ve Rusya’nın yükselişi başta olmak üzere, Almanya ve AB tarafından deyim yerinde ise silkelenmektedir.

    Öte yandan, 16 Ekim 2019’da FAO tarafından açıklanan verilerle, dünyada 820+ milyon aç insan vardır. Bu insanların açlıktan kurtulmaları için günlük 2 $ gibi “minik” bir kaynak yeterlidir. Dolayısıyla 2 milyar dolar bile tutmayan bu kaynak, dünyanın toplam silahlanma gideri olan 1,7 trilyon doların 850’de 1’idir! 2030’a ertelenen “SIFIR AÇLIK” hedefi kabul edilemez, öne çekilmelidir, gelecek yıl dünyada tek bir AÇ İNSAN KALMAMALIDIR!

    Bu durum çok ağır, çelişkili, kabul edilemez ve sürdürülemez bir trajedidir..
    Bütün insanlık bu insanlık dışı dayatma ve kuşatmaya isyan etmelidir.
    İnsanlığın emeği, tartışılmaz bir öncelikle onun gönenci (refahı) ve erinci (huzuru) için harcanmalıdır.


    Çocuk başına 10 $ harcama ile her yıl 3,7 milyon çocuk ölümü önlenebilir.
    Aynı harcama ile 65 milyon çocuk ağır beslenme yetersiliği ürünü bodurluktan korunabilir.
    265 milyon kadında anemi (kansızlık) görülmeyebilir..

    0-5 yaş çocuklar tüm dünyada 600 m dolayında olup, yukarıdaki 3 hedefe erişmek için gerekli kaynak 6 milyar $ dolayındadır ve 2019 toplam küresel silahlanma giderinin %3,5’idir.

    Dolayısıyla, akçalı (mali) olarak erişimi olanaklı (affordable) gerçekçi hedefler söz konusudur.

  • Savaş değil; SAĞLIK – BARIŞ – PAYLAŞMA – DAYANIŞMA – BİLİM – SANAT – EĞİTİM – ÖZGÜRLÜK – ADALET… son çözümlemede insan mutluluğu, insanın bilgeleşerek kendini bulması ve aşması ereği ile kullanılmalıdır insan emeğinin ürünleri.

Bu yönde değerlerin insanlara aile içinden başlanarak okulda, toplumda… aşılanması, özlenen geleceğin kurulmasında başlıca yatırım olacaktır.

Politik önderlere, uluslararası kurumlara, akademiye, basına.. büyük ve tarihsel önemde kritik görevler düşmektedir bu bağlamda..
***

  • “İktisadi temelde PİYASACILIK ve siyasal düzlemde KÜRESELCİLİK, azgelişmiş ülkelerin iktisadi-siyasi istilası ve işgalidir.
  • Buna karşılık memleketlerin yapabilecekleri şey açıktır: İktisadi temelde PLANLAMACILIK ve siyasal düzlemde BAĞIMSIZLIK.

    Bu, tekellerin ileri sürdükleri üzere ‘dünyadan kopma‘ ve ‘içe kapanma‘ değildir. Bu, emperyalizme karşı çıkma, sömürgeleşme sürecinden kopma ve dünyanın ¾’ünden daha büyük bir bölümünde yaşayan Güneyin İnsanları’na açılma demektir.”

    Yukarıdaki değerlendirme, Venezuela’nın Ankara Büyükelçiliği yapmış Prof. KALDONE G. NWEIHED‘indir. (KÜRESELLEŞME : İKİ YÜZE BİR MASKE, Çev. B.T. Gürel, Memleket Yayınları, ISBN: 978-9944-5435-1-4, 2006)

    Emperyalizm ve kapitalizm insanlığın 2 başdüşmanıdır ve bunlar yok edilmedikçe yeryüzünde insana rahat yoktur. Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün çok uyarıcı sözleridir :

    • Bizi yutmak isteyen kapitalizm ve bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı savaşımı MESLEK edinmiş insanlarız..

      Sevgi ve saygı ile. 28 Aralık 2019, Ankara

      Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
      Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
      Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
      www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Nükleer bombalara 10 milyar dolar takviye

Nükleer bombalara 10 milyar dolar takviye

Nükleer bombalara 10 milyar dolar takviyehttps://www.aydinlik.com.tr/nukleer-bombalara-10-milyar-dolar-takviye-turkiye-subat-2018-118.02.2018

(AS: Bizim çok kapsamlı katkımız yazının altındadır.)

NTI’ın son raporunda ABD’nin Avrupa ve Türkiye’de konuşlanan nükleer bombalarının modernizasyonu için çok büyük bir harcama yapmayı planladığı belirtildi. Nükleer tehditleri araştıran uluslararası kuruluş Nuclear Threat Initiative (NTI) uzmanlarının hazırladığı raporda, serbest düşümlü nükleer bomba B-61’in modernizasyon planlarının ABD’ye 10 milyar dolardan fazlaya mal olabileceği belirtildi. Belgede, ABD Kongresi bütçe idaresinin değerlendirmesine göre ABD’nin 30 yıl içinde taktik nükleer kuvvetleri için yaklaşık 25 milyar dolar, yani ortalama olarak her yıl 1 milyar dolar harcayacağı kaydedildi.

3’TE 1’İ İNCİRLİK’TE

NTI uzmanları, Soğuk Savaş döneminden sonra NATO’nun nükleer potansiyelini oluşturan 150 adet B-61 bombasının Belçika, Almanya, İtalya, Hollanda ve Türkiye’de bulunduğuna, bombaların yaklaşık 3’te 1’inin İncirlik Üssü’nde muhafaza edildiğine dikkat çekti. Amerikan nükleer bombalarının bakım ve modernizasyonu için yapılan büyük harcamaların haklı gerekçelere dayanmadığını ifade eden uzmanlar, “ABD Başkanı’nın Amerikalı olmayan bir pilot ve bir Amerikan B-61 bombasıyla birlikte çift amaçlı bir NATO uçağı kullanarak, 70 yıldan bu yana ilk kez bir nükleer saldırıya karar vereceği koşulları hayal etmek zor” ifadelerini kullandı.

NÜKLEER ÜSLER TEHDİT ALTINDA

ABD’nin nükleer silahlarının bulunduğu askeri üslerin güvenliğinin son zamanlarda tehdit altında olduğuna dikkat çekilen raporda, Brüksel’deki terör eylemlerinin yol açtığı sonuçların Belçika’nın nükleer işletmelerinin gerçek bir tehditle karşı karşıya kaldıklarını gösterdiği ifade edildi. ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) 2016’da, IŞİD’den gelebilecek olası bir tehlike nedeniyle İncirlik Üssü’ndeki Amerikan askerlerinin ailelerini tahliye ettiği belirtilen raporda, 15 Temmuz 2016’daysa üssün komutanı olan Tuğgeneral Bekir Ercan Van’ın darbe girişiminde yer aldığı gerekçesiyle tutuklandığı vurgulandı.

50 NÜKLEER BOMBA TÜRKİYE’DE

İncirlik’teki nükleer tehlikeyi Aydınlık’a değerlendiren Emekli Hava Tümgeneral Beyazıt Karataş ise şunları söyledi:

  • “2009 yılında NATO’da yapılan görüşmeler sonrası nükleer caydırıcılık bahane edilerek NATO’nun bazı ülkelerinde bulunan ve eski nesil olduğu ifade edilen uçaklardan atılabilen ‘B61-3/4’ nükleer bombaların, yeni nesil olduğu belirtilen ‘B61-12’ tahrip gücü çok yüksek olan termonükleer bombalarla değiştirilmesi, Avrupa ve Türkiye’de konuşlandırılması kabul edilmişti. Bu plan doğrultusunda 180 adet B61-12 termonükleer bomba 70 adet İtalya, 50 adet Türkiye, 20 adet Almanya, 20 adet Belçika ve 20 adet Hollanda olmak üzere 5 NATO üyesine yerleştirildi.”

ÇALIŞMALAR TAMAMLANDI

E. Tümg. Karataş şöyle devam etti:

  • “Raporu hazırlayan isimlerden nükleer fizikçi Hans Kristensen, 2015 yılında da İncirlik Üssü’nde nükleer modernizasyon kapsamında yeni nesil nükleer bombaların yerleştirileceği ‘21 sığınağın’ bulunduğu ‘NATO sahasının’ güçlendirildiğini açıklamıştı. Nükleer bombaların yerleştirilmesi düşünülen hava üslerine ilişkin gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması için altyapı inşaatlarına 2015’te başlandı ve uçuş test atışları biten bombalar 2017 yılı başından itibaren (AS: bu yana) Türkiye’de İncirlik Üssü’ne yerleştirilmeye başlandı. Ayrıca Kristensen, Avrupa ve Türkiye’de konumlandırılacak nükleer bombaların modernize edilen bombalar olmadığını, çok işlevli yeni bir nükleer silah olduğuna vurgu yapmıştı. Kristensen, B61-12 nükleer bombaların “Hiroşima’ya atılan atom bombasının asgari dört katı gücünde ortalama 50 kiloton” yıkıcı bir güce sahip olduğunu ve yer altı ve üssündeki hedefleri yok etme gücüne sahip olduğunu da vurgulamıştı.

TERÖR YUVASI ABD’YE KAPATILMALIDIR

Sonuç olarak;

1. Nükleer silahlarını baskıyla Türkiye’ye yerleştirerek ‘Türkiye’yi nükleer hedef’ haline getiren, terör örgütlerine destek veren ve bunlar için İncirlik Üssü’nü kullanan ABD’ye İncirlik Üssü kapatılmalıdır.

2. 2011 yılı sonu 2012 yılı başından itibaren NATO maskesiyle Malatya/Kürecik’e konuşlandırılan füze savunma radarı kapatılmalıdır.

3. 01 Ekim 2015 tarihinden itibaren sözde Arama-Kurtarma maksadıyla Diyarbakır Hava Üssü’nde bulunan 3 Silahlı Helikopter, 2 Silahlı Ulaştırma Uçağı ile 500-1000 ABD askerinin kaçak olarak adlandırdığımız Diyarbakır Hava Üssü’nü kullanmasına son verilmelidir.”
==========================================
Dostlar,

ABD, NATO, Türkiye ve AKP = Erdoğan :
Lanetli İttifak Artık Dağılmalı!

İlk gençlik yıllarımızdan bu yana NATO’ya karşıt olduk. Türkiye’nin bu saldırı – savaş örgütünden ayrılmasını savunduk. Hele hele İncirlik başta olmak üzere 90 dolayında nükleer başlığın ülkemizde konumlandırılması bizi çok üzüyordu. Çünkü komşumuz SSCB’ye dönüktü bu nükleer tehdit.. Gerekçesi ise “Sovyet saldırganlığı” nı caydırmak idi. Oysa Türkiye, Doğu – Batı blokları arasında bir sıcak çatışmada Rusya’nın muazzam askeri gücü karşısında NATO’nun güneydoğu kanadında deyim yerinde ise “yem” idi.

1963 Küba Domuzlar Körfezi krizinde ABD Kongresinde yapılan gizli görüşmeler 25 yıl sonra kamuoyuna açıklanmıştı. Sovyetlerin Küba’ya nükleer başlıklar yerleştirmek istemesi sorunun kaynağı olarak ileri sürülmekteydi. Bu gizli görüşmelerde Türkiye’den beklenenin, vargücüyle, dolayısıyla kendisini tüketip harap olarak Sovyetleri 24 saate yakın oyalamasıydı Akdeniz’e inene dek.. Bu arada ABD’nin Akdeniz’den sorumlu 6. Filosu dahil gerekli tahkimat sağlanacaktı. Türkiye kamuoyu, bu dehşet verici gerçeği 1988’de Türk basınından öğrendi. Ama uslanmadık ne yazık ki!

NATO Anlaşmasının tam tersine bir misyondu bu. Çünkü Sovyetlerin olası bir saldırısında NATO, Türkiye’yi sözde savunacaktı! Böylesi bir çatışmada Türkiye’deki üslerden bizim denetimimiz dışında Sovyetlere nükleer saldırı yapılması durumunda, Türkiye açık olarak Rus nükleer bombardımanına hedef olacaktı.

NATO bunlarla da kalmadı. Ülkemizde yaygın ve sürekli kontrgerilla çalışmaları yürüttü, Maraş, Çorum ve Sivas’taki Alevi katliamı, aydın – sol öncülerimizin sözde işleyeni bilinmeyen (faili meçhul!?) cinayetlere kurban edilmesi.. Ulusal birliğin zedelenmesine dönük türlü ekonomik – sosyal – kültürel – dinsel – dilsel – politik – yönetsel – mali… operasyonlara girişti. Darbeler yaptı (12 Mart, 12 Eylül…), iktidarları değiştirdi. Dahası, TSK içinden parlak subaylarımız NATO okullarında “eğitilerek” en hafif deyimiyle NATO hayranı – bağımlısı… kılındılar. Haydi beyinleri yıkandı, assimile edildiler demeyelim.. ADD’deki yönetim görevlerimiz döneminde (1996-2006) verdiğimiz konferanslarda, gittiğimiz yerlerde askeri garnizonun en üst düzey komutanlarını ziyaret eder, etkinliğimize çağırır, ülke sorunlarını konuşurduk. Çok sayıda generalin NATO aleyhinde bize söz söyletmek istemediğini, NATO’ya toz kondurmadığını acı acı anımsıyoruz. Biz bir çırpıda “malum solcu” oluyor, hatta “işin derin içyüzünü kavrayamayan” olarak “alaycı” karşılanıyorduk.

Yaşanan acı olaylar TSK’ya da gerçekleri sanırız biz Aydınlardan sonra öğretti. Örn. İtalya NATO Kolejinde Türkiye’yi de parçalamayı öngören BOP haritasının Türk subaylara açılması önemli bir kırılma noktası oldu. 1974’te ABD Başkanı Johnson’un Başbakan İ. İnönü’ye mektubu da.. Kıbrıs’ta NATO silahlarını kullanamazsınız ültimatomu.. Ekleyelim; Almanların Leopard tanklarını PKK’ya karşı kullanmamızı istememesi, onarım – bakım – modernleştirmeye ambargo koyması..

1984’ten bu yana süregelen PKK ile Türkiye’yi de-stabilize etme, giderek bölme çabası artık bardağı aşıran dev damlalar olmalı. Kandil’e kara operasyonumuza ABD’nin sürekli engel olmasına ne demeli??

Sonuç olarak                                 :
ATATÜRKÇÜ DIŞ POLİTİKA ilkelerine dönülmelidir.
– Aktif tarafsızlık – bağlantısızlık ile hiçbir ittifaka girmeden herkesle dostluk kurmak;
YURTTA BARIŞ – DÜNYADA BARIŞ
– Kimsenin toprağında gözümüz yok, 1 karış toprağımızı da vermeyiz.
– BM’nin “sınırların değişmezliği” ilkesine saygılı ve bağlıyız.
– Kimsenin içişlerine karışmayız, karşılığını da bekleriz.
– Savaş, milletin yaşamı tehlikeye düşmedikçe bir cinayettir.. (ATATÜRK)
– Büyük güçler arasında denge politikası güdülmelidir.

ABD ile Türkiye’nin hiçbir stratejik ortak hedefi yoktur, kalmamıştır..
Tersine, ABD’nin özellikle Ortadoğu politikaları ülkemizi de bölmeyi hedeflemektedir.
Varşova Paktı dağılmış, soğuk savaş neredeyse çeyrek yüzyıldır bitmiştir..
NATO’nun hiçbir anlam ve işlevi kalmamıştır.
ABD ile stratejik ortaklık ne yazık ki stratejik karşıtlığa (haydi düşmanlık demeyelim..) dönüşmüştür.

  • Tüm kağıtlar yeniden karılmalı ve yepyeni bir küresel denge rejimi kurulmalı;
  • Türkiye de orada tam bağımsız – onurlu – barıştan yana – egemen/eşit – dünya uluslar ailesinin saygın bir üyesi – demokratik hukuk devleti olarak, uluslararası hukuka bağlı,
  • ülkesiyle ve ulusuyla bölünmez bir bütün olarak varlığını sonsuza dek sürdürmelidir.

AKP politikaları bu ilkelerden henüz ve hala çok uzaktır ne yazık ki.. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3 saati aşkın görüşmesinin ne gereği ve anlamı vardır? Üstelik görüşmede resmi tercüman olmadığı ve resmi tutanak tutulmadığı basında yazılmaktadır. Bu dehşet verici bir durumdur ve halktan – basından – tarihten birşeyler mi kaçırılmak istenmektedir?? Yeni ve tehlikeli serüvenler mi kotarılmaktadır?? Bu sorular rahatsız ediyor ve sorulması istenmiyorsa, diplomasinin kurallarına uyulmalıdır. Sorunlar ciddi ve ağırdır. En azından TBMM’de gizli oturumda görüşülmeli ve tutanaklar devlet arşivine girmelidir.

  • AKP = Erdoğan, ABD tarafından defalarca kandırıldığını belirtmektedir!

Bu çok hazin bir itiraftır, ayıptır, utandırıcıdır ve Erdoğan’ı kurtarmaya yetmez, yetmemelidir. Böylesine acı ve kahreden bir tablodan sakınmak ve ülke – ulus çıkarlarını en yetkin biçimde savunabilmenin yolu, Devletin kurumsal düzeneklerini kullanmaktır; burnunun dikine tek başına ve çok bilmiş tavırlarla kostaklanmak asla değil..

Artık yeter!

Bu bağışlan(a)maz hatalar yüzünden ülkemiz sıcak çatışmaların / savaşın içine bile sürüklendi. Çok ağır maddi – manevi  bedeller ödemeye mahkum olduk, ödüyoruz.. Her gün şehitler veriyoruz. Hiç kimsenin böylesine ağır bir faturayı Türkiye’ye ödetme hakkı olamaz! Hele hele hem bu durumlara ülkeyi sürüklemek, ardından da “beka” savaşı veriyoruz tafrası atmak! Halkın beynini yıkamaya dönük mesajlar dışında ağzını açanı da tehdit etmek, hapislere atmak, işine son vermek.. Olacak şey değil.. AKP hızla hatta derhal bir şokla normalleşmek zorundadır.

Sevgi ve saygı ile. 18 Şubat 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com