Yandaşa peşkeş zihniyeti
sağlık sistemini çökertti!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aytun Çıray,
Uğur Dündar’a iktidarın övündüğü sağlık sisteminin geldiği noktayı örnekleriyle anlattı…
Uğur Dündar
SÖZCÜ, 21.1.15
Çıray, AKP’nin sağlık sisteminin çöktüğünü şu örneklerle dile getirdi:
- “Şehir hastanelerinde özel sektöre 29.9 milyar lira peşkeş çekildi.
90 milyon Euro’luk grip aşısı aldılar… Ki bu paraya devlet aşı fabrikası kurardı. Performans sistemi yüzünden binlerce hasta boş yere ameliyat edildi. Çekilen MR sayısı patladı. Her birey adeta küçük ölçekte
atom bombasına maruz kaldı.”
Sevgili okurlarım,
CHP İzmir Milletvekilli ve Parti Meclisi Üyesi Dr. Aytun Çıray,
yıllarca Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı yaptı.
Yeşil Kart uygulamasıyla, Sağlık Reformu çalışmalarını O başlattı.
Önceki gün bu çalışkan milletvekiliyle uzun uzun konuştum.
Gerek teknik konulara egemen siyasetçi kimliği, gerekse hekim gözüyle anlattıkları tüylerimi ürpertti. Öylesine çarpıcı gerçeklere değindi ki, anlattıklarını sizlerle paylaşmanın, tarihsel bir gazetecilik görevi
olduğuna karar verdim. İşte o sohbette Aytun Çıray’a yönelttiğim
sorular ve verdiği sarsıcı yanıtlar:
UĞUR DÜNDAR (U.D.): AKP iktidarı Sağlıkta Dönüşüm Projesi adını verdiği projeyle bir dönem toplumda çok prim yaptı ve salt
bu nedenle önemli oranda oy aldı. Bunu nasıl izah ediyorsunuz
ve siz olsanız aynı şeyleri yapar mıydınız?
Dr. AYTUN ÇIRAY (A.Ç.): Sağlık Reform Paketi benim müsteşar olarak başında bulunduğum ekipçe hazırlanmış ve kalkınma planı
hedefleri içine alınmıştı. Ancak hayata geçirilmesi için “vatandaşlık
numarası” çalışmalarının bitmesi gerekiyordu. O da AKP hükümeti
döneminde bitti ve böylece adı Sağlıkta Dönüşüm Projesi olarak
değiştirilen uygulamalar başlatıldı. Bu çerçevede ilk olarak SSK ve
devlet hastaneleri tek çatı altında toplandı, hastane eczaneleri yerine ilaçlar özel eczanelerden alınmaya başlandı. Bu durum doğal olarak
hasta kuyruklarını azalttı. Sağlık personeli için başlatılan performans sistemi devreye girdi. Her yerden, daha sonra çoğu batacak olan özel
poliklinikler fışkırdı. İşlemez hale gelmiş sağlık sisteminden sonra bu hizmetler hem vatandaşlar, hem de sağlıkçılar için çok önemli bir
yenilik olarak algılandı. Başta doktor ve eczacılar olmak üzere
sağlık personeli bu sistemin doğal reklamcıları oldular.
AKP’NİN SAĞLIK REFORMU ÇÖKTÜ
U.D. : Peki bunların hepsi yanlış mıydı?
A.Ç. : Tabii ki hayır. Çok iyi başlamışlardı ve kuyruklarda azalma
olmuştu. Sağlık hizmetlerine ulaşımda da mesafe alınmıştı. Ama bunlar gerçekleşirken çok pahalı bir hizmet olan sağlığın finansmanı ihmal edildi. Her alanda olduğu gibi sağlıkta da AKP’nin “yandaşlara
peşkeş” zihniyeti devreye girince de sistem çöktü.
U.D. : Peşkeş derken neyi kastediyorsunuz?
Buna örnek verebilir misiniz?
A.Ç. : Sayın Dündar, o kadar çok örnek var ki… İsterseniz bir dönem
sizin de gündeme getirdiğiniz şehir hastanelerinden başlayalım.
İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde uygulandığında çok büyük kamu
zararına neden olan modası geçmiş devasa “şehir hastaneleri” modelini hayata geçirmeye başladılar.
Bu sistemde devlet özel sektöre bedava arazi veriyor. Özel sektör bu araziye devasa hastaneler yapıyor. Ve sonra devlet bu binaları özel
sektörden 25 yıllığına kiralıyor. Şirketlere ödenecek paralar ve
sözleşmelerin çok önemli ayrıntıları ise kamuoyundan gizleniyor.
Bu sistemde 25 yıl için özel sektöre peşkeş çekilen miktar ne kadar
biliyor musunuz? Mersin ve Adana hastaneleri hariç 29.9 milyar lira… Yani eski parayla 29.9 katrilyon lira… Bu hesaplara şehir içinde
yıkılacak mevcut hastanelerin arsalarının rantı dahil değil. Onları da
dahil ettiğinizde karşımıza dudak uçuklatacak bir rant tablosu çıkıyor. Üstelik bu yıkımlar nedeni ile yatak sayısında artış da olmuyor!
90 MİLYON EURO’LUK AŞI ALDILAR
U.D. : İnanılmaz bir rakam ve inanılmaz bir peşkeş planı…
A.Ç. : Dahası var; Kuş Gribi için alınan ilaçları imha ettiler.
-
“Domuz Gribi” diyerek ve halkımızı korkutarak,
olmayan bir hastalığın işe yaramayacak aşısına
90 milyon Euro ödediler.
Eğer ben bu konuyu gündeme getirmeseydim toplam 226 milyon Euro ödeyeceklerdi. Bunu engelledim. Bir aşı fabrikasının 60-90 milyon
Euro’ya yapılabileceğini düşünürsek, bu büyük skandalın ülkeye
maliyetinin boyutları daha iyi anlaşılır.
KÜRTAJ TARTIŞMASININ PERDE ARKASI
U.D. : Bunlar olup biterken Sayın Erdoğan “kürtaj” tartışmalarını başlattı. Amacı toplumun dikkatini dağıtmak mıydı, yoksa
arkasında başka bir neden mi vardı? “Neden mi vardı?” diye
soruyorum çünkü, AKP yönetiminin her olayda bir de perde arkası senaryosu olduğunu görüyoruz.
A.Ç. : Bunun perde arkası tam bir tıbbi felakettir Uğur Bey. Konuşmamıza başlarken size AKP’nin sağlık personeli için Performans Sistemi adı verilen bir sistemi uygulamaya koyduğunu söylemiştim. Bu şu
demekti:
Ne kadar ameliyat, ne kadar tahlil yapılırsa, ne kadar tomografi ve MR çekilirse o kadar performans payı alınacaktı. İşte bu yanlış sistem
yüzünden sezaryen patladı!.. Öyle ki, 2002’de % 21 olan sezaryen
oranı 2011’de %47’ye sıçradı. Özel hastanelerde bu rakam %65’e ulaştı. Mükerrer sezaryen oranıysa %20’yi buldu. Yani tablo rezalet ötesi bir durum aldı. Kimse fark etmeden bu ürkütücü gidişe dur demeleri
gerekiyordu. Bunun için Erdoğan bilinçli olarak “kürtaj” tartışmasını başlattı. Hemen ardından sezaryeni zorlaştıran yasa gündeme geldi.
Peki bu arada boşu boşuna kesilip biçilen kadınlarımız gerçeği fark
ettiler mi? Hayır, tartışma bambaşka yerlere çekildi. Ne yazık ki
yaptığım açıklama da güme gitti.
GEREKSİZ AMELİYATLAR YAPILDI
U.D. : Hatırlıyorum. Bir milletvekiliniz “vajina” tartışmasına girmişti çünkü. Akıl alır gibi değil. Siz aynı zamanda bir hekimsiniz.
İnsan sağlığı bu kadar ucuz mu? Yoksa buna benzer, halkımızdan
gizlenen başka skandallar oldu mu?
A.Ç. : Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 2002-2013 yılları arasında Sağlık Bakanlığı hastanelerinde yapılan ameliyatların sayısı %114,4, üniversite hastanelerindeki ameliyatların sayısı %116,4 artarken,
özel hastanelerde yapılan ameliyatların sayısı ise %561,1 oranında
artış kaydetti. Halbuki bu dönemde Türkiye nüfusu %13 arttı. O halde şimdi milletin vekili olarak sormak istiyorum:
Bu yurttaşlarımız boşuna mı ameliyat oldular? Performans sistemi
denilen ve sağlıkta kamu denetimini yok eden bu sistem yüzünden
acaba vatandaşlarımız hangi yan etkileri yaşamak zorunda bırakıldı?
Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Üçer, “Türkiye’de 2011 yılında
ortalama her 9 kişiden 1’ine BT, her 10 kişiden 1’ine de MR çekilmiştir. 10 yıllık bir süreçte neredeyse toplumun tümüne BT ve MR çekilmiş olacaktır.” diyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Her birey adeta küçük ölçekte atom bombasına maruz kalmış olacak. Uğur Bey sözünü
ettiğimiz şeyler tam bir insan hakları ihlalidir.
15 MİLYAR KATKI PAYI ALDILAR
U.D. : Çok şey görmüş, yaşamış bir soruşturmacı gazeteci olmama
karşın, bu söylediklerinizi dinledikçe tüylerim diken diken oluyor.
Ben yıllarca insan sağlığı için verdiğim mücadele ile tanınırım.
İnanın işin boyutları beni bile dehşete düşürüyor. Sayın Çıray doğal
olarak bu işlerin bir de maddi boyutu var. Gelir dağılımının bu kadar
bozuk olduğu ülkemizde bu işlerin milletimize maliyeti nedir acaba?
A.Ç. : Güya bu reform (!) çalışmalarının amacı, sağlıkta hizmet
kalitesini artırırken devletin sağlık harcamalarını da azaltmaktı.
Oysaki, sağlık harcamalarını 16 milyar lira dolayından 75 milyar liraya çıkardılar. Yanlış anlaşılmak istemem; biz CHP olarak sağlığa harcanan parayı hiç de fazla bulmayız. Yeter ki 75 milyar lira yerine harcansın. Ama öyle olmadı. Sağlığın finansmanı sorunu ortaya çıktı.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde sabit
fiyatlarla 2.4 milyar lira olan sigorta sistemleri, AKP iktidarında 25
milyar lira gibi büyük açıklar vermeye başlayınca bu kez vatandaşlardan katkı payları almaya başladılar. Yalnızca sağlık kuruluşunun
kapısından girenlerden toplanan katkı payı 2 milyar 132 milyon lira… Ben toplam miktarı 15 milyar lira olarak tahmin ediyorum. Devletin
resmi rakamlarına göre cepten yapılan kişi başına sağlık harcaması
-satın alma gücü paritesine göre- 2002 yılında 92 $ iken, bugün 151 $’a dek yükseldi. İşte size muayenehaneleri kapattık diye övünen AKP
iktidarının hali.
Bunlar devletin tümünü muayenehane haline getirdiler.
Bunlar samimi değil Uğur Bey. Öyle olsaydı eğer Tayyip Bey
çıkardıkları “Tam Gün Yasası” nedeniyle istifa etmek zorunda
bıraktığı Prof. Dr. Dursun Buğra’yı çağırıp devletin hastanesinde
kendini tedavi ettirir miydi? Zamanın Sağlık Bakanı Prof. Recep Akdağ da eşini yasa dışı bir şekilde Prof. Dr. Nebil Göksu’ya ameliyat
ettirmişti. Yani vatandaşın doktor seçme hakkını elinden alanlar,
iş kendilerine gelince yasa masa tanımadılar.
PEKİ CHP NELER YAPACAK?
U.D. : Eminim daha pek çok eleştireceğiniz konu vardır.
Ancak milletimiz yalnızca eleştiri istemiyor. CHP’nin
ne yapacağını da merak ediyor? Bu konuda hazırlığınız var mı?
A.Ç. : Öncelikle ifade etmek isterim ki, mevcut sitemin işe yarayan ve doğru olan yanlarını değiştirmeyeceğiz. Sevk zinciri içinde
yurttaşlarımız istediği hekimi ve sağlık kuruluşuna özgürce gidecekler. “AKP’nin uyduruk Aile Hekimliği” yerine gerçek sistemi oturtacağız. Sağlıkta hizmet kalitesini artıracağız. Doğru bir finansman yönetimi ile açıkları kapatacağız. Elde edeceğimiz kaynak ile sağlıkta katkı paylarını kaldıracağız. Devlet hastanelerinin fiziksel kalitesini özel sağlık kuruluşları düzeyine getireceğiz.
- Herkesin rahatça ulaşabildiği nitelikli bir sağlık sistemi
temel hedefimiz olacak.
Koğuş sistemi tarihe karışacak.
Performans Sistemi yerine Teşhise Dayalı Satın Alma Sistemleri’ni
getirerek vatandaşlarımızın boşu boşuna kesilip biçilmelerinin
önüne geçeceğiz.
Koruyucu sağlık hizmetleri ile sağlıklı bir toplum yetiştireceğiz.
Milli ilaç sanayisini ve
stratejik ürünlerden olan aşı ve kan ürünleri fabrikalarını kuracağız.
Sağlıkta taşeronlaşmaya son vereceğiz.
Bunları yapacak bilgi, kadro, inanç ve ahlaka sahibiz.
U.D. : Teşekkür ederim Sayın Çıray.
A.Ç. : Asıl ben teşekkür ederim. Sizinle röportaj yapmak bir onurdur.
==========================================
Dostlar,
Sayın Uğur Dündar’a da, değerli meslektaşımız, çoook eski dostumuz
ve yakın geçmişte Ulusal Kanal‘da bir sağlık programına birlikte katıldığımız* sevgili Dr. Aytün Çıray’a da bu çarpıcı söyleş için ancak teşekkür edebiliriz. Sağlık hizmetlerinin yönetimi – sağlık politikaları bizim uzmanlık alanımız olduğundan, teknik düzeyde yer yer
Sn. Çıray’a katıl(a)mamakla birlikte bu söyleşiyi çok yararlı buluyoruz.
Dileriz yaygın olarak okunur ve “necip Türk milleti” gerçekleri görerek oylarını seçimlerde artık AKP’ye vermez..
Sevgi ve saygıyla.
21.01.2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
* Hasta, Tutuklu-Hükümlü ve Hekim Hakları,
Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet. Ulusal Kanal, 26.4.2012,
DOSYA Progr. Nurzen Amuran; Dr. Aytun Çıray, TTB Başkanı
Dr. Eriş Bilaloğlu, Nilgül Doğan ile.