Dostlar,
İnsanlık tarihine yüz karası olacak geçecek uygulamaları,
AKP iktidarında cezaevlerinde yaşıyoruz.
12 Mart ve 12 Eylün faşizminden de beter!
Müslüman Başbakan RT Erdoğan, O’nun Adalet Bakanı, cezaevlerinden – infazdan sorumlu savcılar, yandaş – satılık – kiralık basın, Hacca gidip başını örten hidayete eren (!?) AKP’li kadın vekiller…
Cumhur’un başı Abdullah Gül!
İnsan Hakları Kuruluşları; yerlisi yabancısı..
AB, İHEB, AİHS, Uluslararası AF Örgütü, BM!
…..
Bu denli sağır – kör – vicdansız – kayıtsız kalınabilir mi yukarıda anlatılanlara??
Sizin gözleriniz mühürlendi mi?
Sizin vicdanınız nasır mı bağladı?
Sizin kulaklarınız bu feryatları, uğultuyu nasıl duymaz??
Birşey yapın, birşeyler yapın, birşeyler yapın..
Hemen, gecikmeyin, insanlar zindanlarda ölmesin, hapis cezası dışında eza – cefa görmesin..
Sayın Nihat Behram‘ın aşağıdaki yazısında tercman olduklarına kulak verin…
- Tarihe not düşelim : Masum Zindanları, YURT Gazetesi, 3.11.13
Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 4.11.13
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
===================================
Masum Zindanları
Nihat Behram
nihat.behram@yurtgazetesi.com. tr
03 Kasım 2013, 11:48
- Zindanlar masumla dolu!
- Bu da zulmün yönetimde oluşuna en açık göstergedir.
Söz edebildiklerim de zaten mektuplardan birer cümlecik. Cezaevleriyle ilgili yazılarıma gelen okur tepkileri de ilginç. Zindanlarda yaşananlar hakkında “inanılır gibi değil” diyen de var,
isyan eden de. En acısı da bu: masum zindanlarındaki insanlık dışı uygulamalar toplumda kanıksandı. Heyecan verici, coşkulandırıcı olansa, zindanlardaki devrimcileri faşizmin teslim alamayışı, onların baş eğmeyen dik duruşları…
demir parmaklıklardan değil
asma bahçelerden seyredecek
bahar sabahlarını, yaz akşamlarını…”
- “Bizler Tam Bağımsız Türkiye şiarıyla 6. Filo’yu Dolmabahçe’de denize döken Denizler, Mahirler gibi ‘ABD Defol’ dedik, füze kalkanına hayır dedik, ülkemizin bağımsızlığı uğrunda mücadele ettik.”
sonuç alamıyoruz. Dosyalarımızda gizlilik kararı var fakat daha polis operasyonları sırasında bile, bazı medya kuruluşları dosyadan haberdar!” diye yazmış.Tekirdağ F Tipi’nden Mesut Yavuz’un yazdıklarını keşke tümüyle herkes okuyabilseydi. Uzun mektubunun bir bölümü şöyle:
Yusuf Altındağ, Serhat Yurtsever’le birlikte bu cezaevindeyiz. Yirmi yıldır yaşadığım mahallemde yozlaşmaya karşı mücadele ettiğim, ülkemin sorunlarına kayıtsız kalmayan devrimci demokrat bir insan olduğum için şu an ‘potansiyel suçlu’ sayılıyorum!”Kandıra F Tipi’nden yazan Hasan Farsak,
Aslında AKP bütün gençlerden değil, örgütlü gençlerden korkuyor. Bu nedenle de örgütlenmemizi istemiyor ve bizi terörist gibi gösterip saldırıyor, tutukluyor.
- Biz AKP’nin bizden çaldığı geleceğimizi istiyoruz.
Tıpkı Ali İsmail gibi, Abdullah gibi! İşte suçumuz bu!”
Adım adım eritilmeye, ölüme itilmeleri.
Mektupların çoğu,“cezaevlerindeki ağır hasta tutsaklara karşı duyarlı olmaya” çağırmanın çığlığıyla yazılmış.Bu çağrı insanlığa, içinde vicdan taşıyanlara.
Hem de çok acil…
*****
Kırıkkale F Tipi’nden yazan Mesut Çeki, zindanlardaki insanlık dışı bir uygulamayı,
“gelen mektuplarındaki fotoğrafların tutsaklara verilmemesi”ni,
yaşanmış trajikomik bir olayla anlatıyor.
Bu yanıt üzerine tutsak “peki kim?” diye sorunca gardiyan,
“O, Eskişehir’de ölmüş müydü neydi, Ali İsmail mi ne, o ve Pir Sultan” diyor.
Tutsaksa,
“Onların benim ailemden olmadığını nereden biliyorsun? Ali İsmail kardeşimdi,
Pir Sultan Pirim” diyor.
Gardiyan, “Müdürün talimatı bu!” deyip kapatıyor mazgalı.
Masumiyetin ve zulmün boyutuna siz karar verin!
***
Dörtlük
Her birinde suyun dipsiz uğultusu
Haykıran halk da insanlık denizidir
Onun da derinden gelir gürültüsü