Etiket arşivi: Mehmet Ali Aybar

GERÇEK “SİYAH TÜRKLER” SOLCULARDIR!..

Prof. Dr. Süleyman Çelik
scelik44@gmail.com

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Türkiye’yi bölmek isteyen güçler ve bunların içimizdeki ajanları, ABD’de Siyahları ikinci sınıf yurttaş olarak gören, hatta insan olarak görmeyen ırkçı yaklaşıma benzetme yaparak, Türkiye’de de yurttaşlar arasında ayrımcılık yapıldığını öne sürerler. Buradan hareketle, “Beyaz Türk- Siyah Türk” deyimini icat etmişlerdir.

Bunlara göre dinciler Siyah Türk’tür. Oysa Kubilay’ın katilleri ve Şeyh Sait gibi, Cumhuriyeti yıkmak/ ülkemizi parçalamak isteyen hainlerin dışında hiç kimse, inançları nedeniyle zulüm görmek bir yana sorgulanmamıştır bile. Gerçek dindarlara ise hiçbir zaman dokunulmamıştır…

Çok partili sisteme geçtikten sonra, din istismarının oy getirdiği anlaşılınca dinciler/ tarikatçılar el üstünde tutulur olmuşlardır. Hemen hemen her seçimde çoğu tarikat ve cemaatlerin temsilcileri milletvekili olmuş ve hatta hükümetlerde yer almışlardır. Dinciler devlette iş bulmakta hiç zorlanmamışlar, hatta öncelikli olmuşlar, bürokraside de önemli görevlere yükselmişlerdir…

  • Gerçekte Türkiye’de ezilenler her zaman solcular olmuştur…

Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında Amerika’nın güdümüne girince, McCarthycilik ülkemizde de başlamıştır. Solcular işe alınmamışlar ya da solcu oldukları anlaşılınca işten atılmışlar; yedek subay olmaları gerektiği halde askerliklerini er olarak yapmışlar, biraz öne çıkanlar hapishanelerde çürütülmüşler; “Günah keçisi” yapılmışlar, her olayın altında solcu parmağı aranmış, hatta devlet kendi işlediği suçları bile solcuların üzerine atmıştır.

Örneğin, dış politikada başarısız olmaları nedeniyle, daha doğrusu emperyalistlerin güdümünden çıkamadıkları için Kıbrıs Türklerinin haklarını koruyamayan Menderes Hükümeti, milletin gözünü boyamak amacıyla MİT’e provokasyon yaptırarak 6-7 Eylül (AS:1955) olaylarını düzenlemiş; ancak beceriksizlikleri nedeniyle olayların kontrolünü kaybetmişler (denetimini yitirmişler) ve sonunda Türkiye için yüz kızartıcı bir tablo ortaya çıkmıştır. Utanmadan suçu solcuların üzerine atmışlar ve ülkemizin yüz akı aydınlarını tutuklatmışlardır…

Ülkesini ve halkını sevmekten başka suçu olmadığı halde solcu oldukları için ezilen, haksızlığa uğrayan aydınları sayacak olsak sayfalara sığmayacağından birkaç örnek vermekle yetinelim:

  • Sabahattin Ali, Nazım Hikmet, İsmail Hakkı Tonguç, Mehmet Ali Aybar, Niyazi Berkes, Behice Boran, Pertev Naili Boratav, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Mümtaz Soysal, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Demir Özlü,  Alpaslan Işıklı…

En acı sonu yaşayan Sabahattin Ali’dir. Yıllarca süren sürgün ve tutukluluklar canın tak ettiğinden yurt dışına kaçmak isterken genç yaşta öldürülmüştür. Ancak, istihbarat örgütleri tarafından yurt dışına kaçırma tuzağı kurularak, ölüme götürüldüğü yönünde savlar da vardır.

Sabahattin Ali’nin, yazarı olduğu Marko Paşa dergisindeki aşağıdaki yazısını okuyunca neden öldürüldüğü anlaşılmaktadır.

Atatürk’ten sonra, ülkeyi yönetenler ne yazık ki onun (AS: O’nun) yerini dolduramamışlardır. Atatürk’ün en çok üzerinde durduğu “tam bağımsızlık” unutulmuş, Amerika’nın güdümüne girilerek siyasal ve askeri bağımsızlık kaybedildiği gibi, Lozan’da en büyük mücadele ile elde edilen ekonomik bağımsızlık da bir kenara atılarak Osmanlı’yı batıran kapitülasyonlara kapı açılmıştır.

O yıllarda en büyük tasa, Türkiye’ye yabancı sermayenin girmesiydi. Herkes yabancı sermayeyi kurtarıcı olarak görüyor, gazetelerde “yabancı sermayenin ülkeye nasıl gireceği?” tartışılıyordu.

Bunun üzerine Sabahattin Ali, bu soruya yanıt vermek üzere, Marko Paşa’da “Biz anlatalım” başlıklı bu yazıyı yazdı: “Evvela Hello Johnny, My Darling, Yes, Okey diye girer. Arkadan Amerikan zırhlıları girer, bahriyelileri girer. Daha arkadan danışma kurulu, denetleme kurulu girer. Ondan sonra, gerekirse borç verileceğine dair haberler girer. Bu arada bazı yazarlar deliğe girer, bazı yazarlar Türkiye’yi Amerika’nın sınırı olarak gösterirler. Ve sonunda ucu dünyanın merkezinde bulunan asıl kazık girer ki her kıvranışta biraz daha girer.’’

Amerika, Amerika, / Türkler dünya durdukça, / Beraberdir seninle..”  gibi aşk (!) şarkılarını millet dilinden düşürmezken, böyle bir yazı yazıp bozgunculuk yaparak emperyalizmin tekerine çomak sokmaya çalışanlar bağışlanamazdı. İşte, Sabahattin Ali için hüküm o zaman verilmiş olmalı!..

Menderes, Amerikan şirketlerine hazırlattığı “Yabancı Sermayeyi Teşvik Yasası”nı Meclis’ten geçirerek Amerikanofilleri tasadan kurtardı. Daha sonra bunlar da yetersiz görüldü; yeni düzenlemeler yapılarak daha daha girmesi sağlandı. Yetmedi, kamu ya da özel, her şeyimizi yabancılara sattık. Böylece Sabahattin Ali’nin dedikleri gerçekleşti…

Şirketlerini yabancılara satanlar aldıkları parayı yurt dışına götürdüler. Bu kez ülkede yerli sermaye kalmadı…

Yerli olarak, sadece (yalnızca) politikacıların ortak olduğu müteahhitlik şirketleri kaldı. Onlar, “biz de yabancıların sahip olduğu hakları isteriz” dedi. İstekleri haklı bulundu: ihaleler ve ödemeler Dolarla yapılmaya başladı. “Türk yargısına güvenmiyoruz” dediler. O halde, “buyurun sömürü hukukunu en iyi bilen İngilizlerin ünlü ‘Londra Tahkim Mahkemeleri’ne gidin. Oradan çıkaracağınız kararla hakkınızı söke söke alırsınız” dendi.

Böylece kapitülasyon bakımından Osmanlı’yı geçtik. Borç desen, aynen Osmanlı gibi. Bu durumda “Düyun-u Umumiye” yakın mıdır, dersiniz?..
===================================
Dostlar,

Prof. Çelik Tıbbi Farmakoloji uzmanıdır. Samsun 19 Mayıs Üniversitesinden emekli ve Samsun ADD Şubesinin önceki başkanlarındandır.

Zaman zaman, çok uyarıcı – silkeleyici yazılarını burada paylaşırız.
**
Bu son yazının son tümcesinin bitimine bakalım :

  • “… “Düyun-u Umumiye” yakın mıdır, dersiniz?..”

Bize göre Türkiye, AKP eliyle 20 yılda istendik (iradi) biçimde iflasa sürüklenmiştir.
Ülkemiz çok yönlü olarak talan ve yağma edilmiştir, edilmektedir.
Yoksulluk, bu kökü dışarıda güdümlü politikaların bir sonucudur, türevidir; gerçekte YoksullaşTIRmadır! Ulusal servet yandaşlara aktarılarak planlı biçimde el değiştirmiştir.
1881’de İstanbul’da kurulan “… “Düyun-u Umumiye” yi beklemek yersizdir; Türkiye, ilan edilmeyen – örtük bir iflasın (Moratoryumun) derinliklerinde “tam sömürge” yapılmıştır.
Bu acı ve ürkütücü gerçekliği ustan çıkarmadan, yeni bir Kurutuluş Savaşı zorunlu olmuştur.

Sevgi ve saygı ile. 05 Ekim 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

TİP G. Bşk. Erkan Baş: Bu bütçe bize, ; Halktan alacağız saraya vereceğiz

TİP G. Bşk. Erkan Baş: Bu bütçe bize;
Halktan alacağız, saraya vereceğiz‘ diyor..

Bütçe görüşmeleri sırasında konuşan TİP’li Erkan Baş, “Bu bütçenin özeti şudur; ‘Halktan alacağız, saraya vereceğiz.’ Yani bu ‘Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi’ denilen, henüz ne olduğunu anlayamadığımız evrenin ilk bütçesi açıkça bir tek adam bütçesi olarak kendisini karşımıza getirmiş durumda” dedi. (cumhuriyet.com.tr11 Aralık 2018)

[Haber görseli]

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Meclis Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri sırasında konuştu. Baş, “Bugün karşımızdaki bütçe sadece milyonerleri hedefleyen, milyonerleri daha da servet sahibi etmeyi amaçlayan, açık konuşalım; yoksuldan, emekçiden alıp zenginlere aktaran bir bütçe” diye konuştu. Baş’ın Genel Kurul’da yaptığı konuşma şöyle:

“Bütçe, esas olarak, emekçilerin, yoksulların, halkın gelirleriyle oluşturduğumuz bir mali tabloyu ifade ediyor ve en baştan herhâlde şunu söylemek gerekiyor: Ya milyonerlere hizmet eden bütçeler yapılır ya milyonlarca emekçiye, yoksula hizmet eden bütçeler yapılır. Biz Türkiye İşçi Partisi olarak bütçelerin bu ülkenin milyonlarca emekçisi için düşünülmesi, tartışılması, yaratılması gerektiğini düşünüyoruz ama bugün karşımızdaki bütçe sadece milyonerleri hedefleyen, milyonerleri daha da servet sahibi etmeyi amaçlayan -açık konuşalım- yoksuldan, emekçiden alıp zenginlere aktaran bir bütçe.

Değerli arkadaşlar, bu bütçenin başka bir özelliği daha var, bu bütçenin özeti şudur: Diyor ki bütçe bize: “Halktan alacağız, saraya vereceğiz.” Yani bu “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” denilen, henüz ne olduğunu anlayamadığımız evrenin ilk bütçesi açıkça bir tek adam bütçesi olarak kendisini karşımıza getirmiş durumda. Bunu neye dayanarak söylüyoruz? Belki halkımız, bizi izleyen emekçiler, yoksullar haberli değillerdir ama burada kayıtlara da geçmesi için söylememiz gerekiyor ki; bu bütçe tıpkı saraydan geldiği gibi, komisyonlarda saatlerce süren tartışmalara rağmen, bugün Genel Kurulun önüne geldi ve maalesef, maalesef güçlü Parlamento söylemlerinin arkasında, saraydan gelen bütçenin tek bir virgülünün bile değişmeden Genel kurula indiğini görüyoruz. Dolayısıyla emekçi düşmanı ve antidemokratik karakterli bir bütçeyle karşı karşıya olduğumuzu söylememiz lazım.

“İNSANLAR ‘AÇIZ’ DİYEREK KENDİLERİNİ YAKIYORLAR”

Ama ilginç bir şey var arkadaşlar: Büyük partinin temsilcileri, bakanlar çıkıyorlar, bir harikalar diyarı anlatıyorlar. Ben gerçekten, çocukken okuduğum “Alice Harikalar Diyarında” masalının Türkiye’de “Saray harikalar diyarında” biçiminde yeniden yaşandığına üzülerek tanık oluyorum. Değerli arkadaşlar, bu Parlamentonun kapısında insanlar kendilerini yakıyorlar, “Açız, yoksuluz.” diye kendilerini yakıyorlar. Belki görmek istemediğiniz için görmüyorsunuz ama şurada Halkla İlişkiler Binası’nın tepesine bir işçi kardeşimiz çıktı “Ben artık iş dilenmekten utanıyorum, hayatıma son vereceğim.” deme noktasına geldi. Bu ülkede insanlar işsizlikten, atanamadıkları için intihar etme noktasına geliyorlar ama biz buralarda saraydan Türkiye’nin ne kadar harika göründüğünü dinliyoruz.

HİTLER BENZETMESİ

Değerli arkadaşlar, bakın, başka ilginç bir durumla daha karşı karşıyayız burada. On altı yıllık bir iktidardan söz ediyoruz, değil mi? On altı yıldır bir iktidar var. İktidarın her temsilcisi kürsüye çıktığında dönüyor, muhalefete saldırıyor; dönüyor, muhalefeti eleştiriyor. Yahu, arkadaşlar, on altı yıldır siz yönetiyorsunuz bu ülkeyi. Bakın, 1967 yılındaki bütçe görüşmelerinde Türkiye İşçi Partisinin o zamanki Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar şöyle söylüyor:

“Dünyada hangi parlamentoda, muhalefet bütçe eleştirisi yaptığında, iktidar bu eleştirilere muhalefeti eleştirerek, suçlayarak yanıt verir?” Ben söyleyeyim diyor Mehmet Ali Aybar: “1922-1925 yılları arasında Mussolini’nin İtalyasında faşist diktatörlüğü kurmak için bu yola başvurmuşlar. 1933’te Hitler Reichstag’ta (AS: Hitler’in parlamentoyu yaktırması..) aynı yolu denemiş.”

Tarih gösteriyor ki sizin iktidarınız da aynı yolu tercih etmiş, buna izin vermeyeceğiz.

Sevgili arkadaşlar, uzatmayacağım. Biz burada konuşamadığımız için her salı günü saat iki buçukta bir basın toplantısı yapıyoruz. Ben geçen hafta basın toplantısında dedim ki: “Sarayın bir günlük harcaması bu ülkedeki 1.125 asgari ücretliye eşitmiş.” Yuvarlamışım rakamı ama halkımız bizi o kadar dikkatli dinliyor ki bir işçi kardeşimiz bana bir mail attı, dedi ki: “Sevgili Başkan, 1.125 demişsin ama ben hesapladım, 1.126 işçinin maaşıyla geçiniyor o saraydakiler bir günde; o bir işçi de benim.” İşte, ben de buradan o bir işçi arkadaşıma söz veriyorum, senin de hakkını savunmak için buradayız, senin de hakkını saraya yedirmeyeceğiz.

ERGENEKON DAVALARI BAŞLADIĞINDA ‘KUMPAS’ DEDİK

Son sözüm de şudur: Değerli arkadaşlar, dinlemezlikten geliyorsunuz ama bakın, dinleyin; Ergenekon duruşmaları başladığında “Burada kumpas uygulanıyor, Silivri’de hukuk yok.” dedik, dinlemediniz “Biz o davanın savcısıyız.” dediniz, şimdi, bugün o davanın bütün savcıları, hâkimleri cezaevinde, sadece bir tanesi sarayda. O yüzden, sizi uyarıyorum, muhalefetin sözünü dinleyin diyorum.”

Vatan’da birleşenlerin kurultayı yarın Ankara Arena’da

 

http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/hazirliklar-tamamlandi-turkiye-bu-sonuca-kilitlendi-h49982.html, 14 Şubat 2015

Hazırlıklar tamamlandı! Türkiye bu sonuca kilitlendi!
Türk siyasetinde yeni çekim merkezi oluşuyor.
Vatan’da birleşenlerin kurultayı yarın Ankara Arena’da yapılacak.
Kurultayın hazırlıkları tamamlandı.
Türkiye’nin gözü kulağı yarın bu kurultaya çevrilecek…

29 Ekim’de, 19 Mayıs’ta, 10 Kasım’da… Silivri’de Ergenekon duvarlarını,
korku barikatlarlarını “Mustafa Kemal Askerleriyiz” sloganlarıyla yıkanlar
şimdi Vatan’da birleşiyorlar.

Ankara Arena Spor salonunda yapılacak “Birlik Kurultayı” için, bütün hazırlıklar tamamlandı.

Kürsüden birlik mesajı verilecek. İşçi Partisi İzmir İl Başkanı Tugay Şen, bu kurultayı,
iktidar yürüyüşünün başlangıcı olarak değerlendirdi.

Olağanüstü Kurultay öncesi Vatan’a büyük ilgi ve akım var. CHP’lisi MHP’lisi,
bakanı milletvekilli, siyasetçisi sanatçısı Vatan’ın birliği için bir araya geliyor.

Yarın Türkiye’nin gözü, Vatan’da birleşenlerin kurultayın da olacak.

ulusalkanal.com.tr

=========================================

Dostlar,

Bu girişimin başarılı olmasını gönülden diliyoruz..
Pek çok gösterge bu yönde..
CHP’ye de çoook katkısı olabilir bu girişimin.
1965 seçimlerinde 27 Maysı Devrimcilerinin armağanarından olan ulusal artık (milli bakiye) seçim sisteminin olumlu ürünü olarak TİP’in TBMM’ye girmesini anımsıyoruz.
Mehmet Ali Aybar başkanlığındaki 15 TİP’li milletvekili TBMM’de ciddi bir heyecan yaratmıştı. 54 ilde toplamda %3 oy almışlar ve 15 sandalye kazanmışlardı..

TBMM’de sergilenen sıkı ve akıllı – yapıcı ve silkeleyici muhalefet CHP’yi de toparlamış ve genel başkan İsmet İnönü “CHP’nin ortanın solunda” olduğunu / kaydığını açıklamak
zorunda kalmıştı.

Vatan Partisi akıllı – gerçekçi stratejilerle hem % 10 barajını aşıp 50’ler dolayında vekil kazanarak TBMM’de Grup kurabilir hem de CHP’nin giderek sağa kayan çizgisini sınırlar.

Öte yandan Kürt kardeşlerimizin partisi de Kürtçülük yapmadan içtenlikle seçime asılırsa
% 10 barajını geçebilir.. MHP ve CHP önceki genel seçimlerdeki oylarını korurlarsa
AKP 276’yı bulamaz ve ülkemizin karabasan dolu 13 yıllıkbir Fetret Dönemi sonlanabilir..

Siyaset giderek ısınıyor ve de en önemlisi umut veriyor artık..

Haydi Türkiye’m, bu deli gömleğini yırt artık, vakit kemale ermiştir..

Sevgi ve saygı ile,
15.02.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net