Etiket arşivi: Lorenz Eğrisi

Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları, her yıl Davos’ta güncellenerek optimalize ediliyor

Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları, her yıl Davos’ta güncellenerek
optimalize ediliyor


Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net      
profsaltik@gmail.com

Davos’ta her yıl küresel sermayenin sözcüleri toplanarak, sömürü düzenini nasıl sürdüreceklerini kararlaştırırlar. İşin çıplak özeti budur, gerisi boş sözdür. İngiliz araştırma kurumu OXFAM,
bunun böyle olduğunu – başkaca bir şey olmadığını – yeni bir şey bulunmadığını
birkaç sayısal veri ile bir kez daha ortaya koydu..

  • Küresel gelirin %82’sine, dünya nüfusunun %1’i olan 75 milyon elit el koyuyor!

Son verilerle yıllık 80 trilyon doları aşan bu rakamın küre insanlarına dağılımı zaman içinde, “zamane-i Küreselleşme” de iyileşmiyor, giderek bozuluyor. Dünyalı başına 10 bin doları biraz aşan ortalama yıllık gelir rakamının bir anlamı yok; çünkü dağılım çok adaletsiz.

80 milyon nüfuslu bir Ütopya ülkesinde her gün 40 milyon piliç, 40 milyon da ekmek tüketiliyorsa; bu, zorunlu olarak o ülkede her gün herkesin yarım piliç + yarım ekmek yediğini kanıtlamaz!

Yakın zamana dek bu % 1’lik “homo supra eliticus” (terim bize aittir) küresel yıllık gelirin yarısını gasp etmekteydi.. “Homo insectus” lar ise “kalan” ile yetinmek – sürünmek zorunda idi.

Küresel sermaye imparatorluğunun kritik kurumlarından DB (Dünya Bankası, ki IMF ile İkiz Kızkardeşler olarak tanımlanır..) ise son derece yaratıcı (!) yoksulluk ve yoksul tanımları üretiyordu. Örn. Sahraaltı Afrikası başta olmak üzere kürenin birçok yerinde günde 1 Dolar’ı aşan geliriniz var ise açlıktan ölmeyebilir ve “mutlak yoksul” sayılmazdınız! 1-2 Dolar / gün gelir ise “görece yoksul” etiketi almanız demektir. Yoksul sayılmamak için ise 2+ Dolar / gün gelir yeterlidir! Böylelikle küresel yoksulluk oranı (prevalansı) olduğundan çoooook daha düşük gösterilerek sızlanma huysuzluğu gösterebilecek kimi vicdanlar susturulabilir ya da yatıştırılabilir!?

Türkiye’ye uyarlayabilir miyiz bu verileri? 2 Dolar = 7,5 TL desek.. Aylık; 7,5 x 30 = 225 TL.. Bu rakamı aşıyorsanız, DB’nın eşsiz ekonomistlerinin fetvaları gereği YOKSUL DEĞİLSİNİZ. Sanırız – korkarız – umarız.. bu hesaptan SGK’nın haberi yok! O, hala, asgari ücretin aylık brüt tutarının 1/3’ü olan 679 TL’yi “SGK Yoksulu” tanımı için kullanıyor.. Bu “hazin” durumdaki 9 milyon dolayında “yoksul” dan “prim = ek vergi” almıyor; Anayasa md. 60 uyarınca (Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.. yazıyor o maddede!) merkezi yönetim bütçesinden aktarma (transfer) yapılıyor SGK’ya.

TÜİK, SGK’dan daha becerikli gözüküyor! Yoksulluğun temel kaynağı olan işsizliği düşük oranda göstermek için, “son 1 haftadır iş aramayan” bıkkın-yılmış garibanları “işsiz” saymayarak siyasal iktidarın gözüne girmeye çabalıyor. Yoksulluğu da AKP = RTE‘nin canını sıkmayacak biçimde ayarlıyor. Örn. yoksul sayılmak için artık ortanca hane halkı gelirinin %60’ının değil, %50’sinin altında gelirinizin olması gerek..

Devekuşları bu manevraları öğrenseler, kum fırtınalarında ne yaparlardı acaba?
Ne bilelim biz, örneğin en yakın TÜİK veya SGK binalarına sığınmak gibi!?

Bu arada, dünyada 1500 dolayında Dolar milyarderi olduğunu, Türkiye’ye nüfusuna oranla
%1 hesabıyla 15 dolar milyarderi düşerken bunun 2 katını aşkın süper zenginimiz olduğunu da kaydedelim. Üstelik bu sayı 16. yılına giren tek başına AKP iktidarında azalmayıp artıyor.
Ortalama servetleri 1,7 milyar dolara yakın. Oysa AKP’nin seçim kampanyasında 2002’de
hedef alınan 3 Y’den biri Yoksulluk ile savaş ve onu yenmekti. (Öbür 2 Y : Yolsuzluk, Yasaklar).
Kişi başına yıllık gelir 3500 dolardan 3 katına çıktı “hamdolsun” Erdoğan’a göre ama, 230 milyar Dolar olan toplam borç da 3 kattan fazla büyüdü..

Gini katsayısı da küçülmüyor, Lorenz eğrisi de belini düzeltemiyor!

Aklımıza Nasrettin Hoca’nın kedi ve et fıkrası geliyor. 2 okka et alıp yemek yapması için karısına veren Hoca, akşam düşkırıklığı yaşar, çünkü kedi eti yemiştir (!) ve eşi et yemeği pişirememiştir. Hoca el kantarını kapıp kediyi tartar ve 2 okka geldiğini görünce karısına çıkışır..

  • Be kadın, 2 okka bu kedi ise et nerede; et ise kedi nerede?!

Küresel gelir 80 trilyon Dolar / yılı aştı da, bunca yoksul neyin nesi??

Bağlayalım              :

  • Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları,
    her yıl Davos’ta güncellenerek optimalize ediliyor!

Nereye ve hangi vakte dek?

Postmodern köle “homo insectus” ların, Roma’lı köle Spartaküs gibi

  • Bu zincir benim ayağımda ne arıyor?!” sorusunu soran dek.. (2 bin yıl önce!)

Küreselleşme zamanının sanal zincirini sorgulamadan önce bir ara adım atalım ve artık lütfen “Küreselleşme” yerine “KüreselleşTİRme” diyelim de, KüreselleşTİRmecileri deşifre etmeye başlayalım; Küreselleşme masallarının farkında olduğumuzu hiç olmazsa ima edelim
küresel efendilere..

Sevgi ve saygı ile. 04 Şubat 2018, Ankara

2018 Davos Zirvesi’nin ardından

2018 Davos Zirvesi’nin ardından

Melih Baş

Prof. Dr. Melih Baş
Aydınlık Gazetesi, 29.01.2018

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Açılış konuşmasında Hindistan Başbakanı N. Modi, 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan kurumların sistemlerinin gelişen ülkelerin gereksinmelerine yanıt vermediğini söyledi ve artan korumacılığa, terörizme ve iklimsel değişime değindi. Hindistan ekonomisinde açılmayla yeni yatırımları beklediklerini ve 2025’te 5 trilyon dolarlık bir ekonomi oluşturacaklarını belirtti. Konuşmasında aynı Xi gibi küreselleşmenin farklı bir biçimde sürmesini vurguladı.

Bu yılki ana tema, sadece kadınlardan oluşan bir panelde tartışıldı, kadınlara pozitif kayırmacılık vardı bu yıl.

Angela Merkel şöyle seslendi: ‘Küresel işbirliğine gereksinmemiz var, duvarlara değil!’ Korumacı Trump’a bir yollama gibi!

MACRON İDDİALI

Emmanuel Macron, iklimsel değişikliğe vurgu yaptı ve iddialı konuştu: ‘2021’de bütün kömüre dayalı termik santrallerini kapatacağız. Böyle bir strateji yeni iş olanakları açacak ve yetenekleri çekecek, yetenekler yaşamın iyi olduğu yere gider’. Macron, Yeni İpek Yolu’nun yeşil bir yol olmasını, kömüre dayalı bir geleceğin olamayacağını vurgulayarak Çin’e bir mesaj yollamış oldu.

WEF’in kurucu başkanı Klaus Schwab, ‘dünyanın niteliksel kolaylaştırmaya olan gereksiniminde iş dünyasının liderlik yapması gerekir’ dedi.

Çin’den (Xi’nin sağ kolu) Liu He, gelecek üç yılda üç şeyle savaşacaklarını söyledi:
Finansal risklerden korunma,
– yoksulluğun hafifletilmesi ve
– kirliliğin azaltılması.

Kapanış konuşmasını yapan Trump’tan bir demet: ‘Amerikan ekonomisi şahlandı. Borsamız rekor üstüne rekor kırıyor. Servet benden sonra 7 trilyon dolar arttı. Güven endekslerimiz yükselirken; 2,4 milyon kişilik ek istihdamla işsizliği düşürdük. Kurumlar vergisini düşürdük. Sermayeyi ve yatırımları davet ediyoruz, teşvik var, en iyi işçiler bizde. Önce Amerika ama yalnız Amerika demiyoruz; Amerika büyürse dünya da büyür. Ticaret serbestlesin ama adil ve karşılıklı olmalı. Bundan böyle adil olmayan uygulamalara (sanayi ikamelerine, telif hakkı hırsızlığına, kamu plan desteklerine vs.) göz yummayacağız. Güvenlik olmadan refah olmaz, askeriyemize de tarihsel yatırımlar yapıyoruz, dostlarımıza da salık veriyoruz, finansal görevlerini de yapsınlar. Kore ve İran nükleerden arındırılmalı. Teröre ve eski göç anlayışlarına karşı ulusumuzu, sınırlarımızı koruyacağız. Görevimiz insanlara, işçilere ve müşterilere sadakat’. Trump, gelir eşitsizliği, iklimsel değişiklik vb. şeylere girmedi ama konuşmasını dinbazca ‘Allah sizi korusun’ diye bitirdi.

ALİBABA’DAN MESAJLAR

Alibaba’nın kurucusu Ma’nın konuşması ilginçti: Yeni teknolojiler yeni işler açacak, başarılı insanların ortaya çıkmasını sağlayacak, ama beraberinde toplumsal sorunları da getirecek. Yapay zekâ ve büyük veri insanlar için (istihdam vb.) tehdit oluşturuyor. Teknolojinin insanları daha yetenekli hale getirmesi gerekli, bu yüzden insanların benzersiz işler yapmaları ve bu bağlamda eğitimin de buna yönelmesi gerekli. Ailemin yoksulluğu nedeniyle çok iyi bir eğitim görmedim ama benden daha akıllı personeli toplayıp ekip oluşturdum. Başarı öykülerinden değil, kendinizin ve başkalarının hatalarından öğrenin. Kısa sürede yitirmek istemiyorsanız yüksek IQ’ya sahip olmanız, uzun sürede saygı görmek istiyorsanız yüksek LQ’ya (Love IQ) sahip olmanız gerek. Bilgelik ve özenle yönetmenin en iyi yolu kadınların görev almasıdır, Alibaba’da üst düzey yöneticilerin % 37’si kadındır. Küreselleşmeyi ve ticareti kimse durduramaz, savaşları durduracak şey de ticarettir. Küreselleşme kapsayıcı, çağdaş ve basit olmalı ki fırsat eşitliği olsun. Teknoloji devleri olarak şanslıyız ama iyi bir kalbe sahip olup, yaptığımız her şeyin gelecek için olduğunu unutmamalıyız.

SONSÖZ

Zirvede ödül alan Elton John şöyle dedi:

  • Dünya değiştirilmeli, dürüst olalım, dünyadaki eşitsizlik ayıp!

Haydi John’un ‘I am still standing (Ben hala ayaktayım)’ şarkısını dinleyin: https://www.youtube.com/watch? v=DdxBQY9j8Ik
==============================
Dostlar, 

Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları,
her yıl Davos’ta güncellenerek optimalize ediliyor

Davos’ta her yıl küresel sermayenin sözcüleri toplanarak, sömürü düzenini nasıl sürdüreceklerini kararlaştırırlar. İşin çıplak özeti budur, gerisi boş sözdür. İngiliz araştırma kurumu OXFAM, bunun böyle olduğunu – başkaca bir şey olmadığını – yeni bir şey bulunmadığını… birkaç sayısal veri ile bir kez daha ortaya koydu..

  • Küresel gelirin %82’sine, dünya nüfusunun %1’i olan 75 milyon elit el koyuyor!

Son verilerle yıllık 80 trilyon doları aşan bu rakamın küre insanlarına dağılımı zaman içinde, “zamane-i Küreselleşme” de iyileşmiyor, giderek bozuluyor. Dünyalı başına 10 bin doları biraz aşan ortalama yıllık gelir rakamının bir anlamı yok; çünkü dağılım çok adaletsiz.

80 milyon nüfuslu bir Ütopya ülkesinde her gün 40 milyon piliç, 40 milyon da ekmek tüketiliyorsa; bu, zorunlu olarak o ülkede her gün herkesin yarım piliç + yarım ekmek yediğini kanıtlamaz!

Yakın zamana dek bu % 1’lik “homo supra eliticus” (terim bize aittir) küresel yıllık gelirin yarısını gasp etmekteydi.. “Homo insectus” lar ise “kalan” ile yetinmek – sürünmek zorunda idi.

Küresel sermaye imparatorluğunun kritik kurumlarından DB (Dünya Bankası, ki IMF ile İkiz Kızkardeşler olarak tanımlanır..) ise son derece yaratıcı (!) yoksulluk ve yoksul tanımları üretiyordu. Örn. Sahraaltı Afrikası başta olmak üzere kürenin birçok yerinde günde 1 Dolar’ı aşan geliriniz var ise açlıktan ölmeyebilir ve “mutlak yoksul” sayılmazdınız! 1-2 Dolar / gün gelir ise “görece yoksul” etiketi almanız demektir. Yoksul sayılmamak için ise 2+ Dolar / gün gelir yeterlidir! Böylelikle küresel yoksulluk oranı (prevalansı) olduğundan çoooook daha düşük gösterilerek sızlanma huysuzluğu gösterebilecek kimi vicdanlar susturulabilir ya da yatıştırılabilir!?

Türkiye’ye uyarlayabilir miyiz bu verileri? 2 Dolar = 7,5 TL desek.. Aylık; 7,5 x 30 = 225 TL.. Bu rakamı aşıyorsanız, DB’nın eşsiz ekonomistlerinin fetvaları gereği YOKSUL DEĞİLSİNİZ. Sanırız – korkarız – umarız.. bu hesaptan SGK’nın haberi yok! O, hala, asgari ücretin aylık brüt tutarının 1/3’ü olan 679 TL’yi “SGK Yoksulu” tanımı için kullanıyor.. Bu “hazin” durumdaki 9 milyon dolayında “yoksul” dan “prim = ek vergi” almıyor; Anayasa md. 60 uyarınca (Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.. yazıyor o maddede!) merkezi yönetim bütçesinden aktarma (transfer) yapılıyor SGK’ya.

TÜİK, SGK’dan daha becerikli gözüküyor! Yoksulluğun temel kaynağı olan işsizliği düşük oranda göstermek için, “son 1 haftadır iş aramayan” bıkkın-yılmış garibanları “işsiz” saymayarak siyasal iktidarın gözüne girmeye çabalıyor. Yoksulluğu da AKP = RTE‘nin canını sıkmayacak biçimde ayarlıyor. Örn. yoksul sayılmak için artık ortanca hane halkı gelirinin %60’ının değil, %50’sinin altında gelirinizin olması gerek..

Devekuşları bu manevraları öğrenseler, kum fırtınalarında ne yaparlardı acaba? Ne bilelim biz, örneğin en yakın TÜİK veya SGK binalarına sığınmak gibi!?

Bu arada, dünyada 1500 dolayında Dolar milyarderi olduğunu, Türkiye’ye nüfusuna oranla %1 hesabıyla 15 dolar milyarderi düşerken bunun 2 katını aşkın süper zenginimiz olduğunu da kaydedelim. Üstelik bu sayı 16. yılına giren tek başına AKP iktidarında azalmayıp artıyor. Ortalama servetleri 1,7 milyar dolara yakın. Oysa AKP’nin seçim kampanyasında 2002’de hedef alınan 3 Y’den biri Yoksulluk ile savaş ve onu yenmekti. (Öbür 2 Y : Yolsuzluk, Yasaklar). Kişi başına yıllık gelir 3500 dolardan 3 katına çıktı “hamdolsun” Erdoğan’a göre ama, 230 milyar Dolar olan toplam borç da 3 kattan fazla büyüdü..

Gini katsayısı da küçülmüyor, Lorenz eğrisi de belini düzeltemiyor!

Aklımıza Nasrettin Hoca’nın kedi ve et fıkrası geliyor. 2 okka et alıp yemek yapması için karısına veren Hoca, akşam düşkırıklığı yaşar, çünkü kedi eti yemiştir (!) ve eşi et yemeği pişirememiştir. Hoca el kantarını kapıp kediyi tartar ve 2 okka geldiğini görünce karısına çıkışır..

  • Be kadın, 2 okka bu kedi ise et nerede; et ise kedi nerede?!

Küresel gelir 80 trilyon Dolar / yılı aştı da, bunca yoksul neyin nesi??

Bağlayalım              :

  • Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları,
    her yıl Davos’ta güncellenerek optimalize ediliyor..

Nereye ve hangi vakte dek?
Postmodern köle “homo insectus” ların, Roma’lı köle Spartaküs gibi

  • Bu zincir benim ayağımda ne arıyor?!” sorusunu soran dek.. (2 bin yıl önce!)

Küreselleşme zamanının sanal zincirini sorgulamadan önce bir ara adım atalım ve artık lütfen “Küreselleşme” yerine “KüreselleşTİRme” diyelim de, KüreselleşTİRmecileri deşifre etmeye başlayalım; Küreselleşme masallarının farkında olduğumuzu hiç olmazsa ima edelim küresel efendilere..

Sevgi ve saygı ile. 04 Şubat 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Yılmaz Özdil : KURBAN

KURBAN

Yılmaz Özdil

SÖZCÜ, 30 Eylül 2015

Teröre “kurban” verdiğimiz şehit er Barış Akkabak, bebekken annesini kaybetmiş, cami avlusuna bırakılmış, dedesi tarafından büyütülmüştü. 78 yaşındaki dedesi, ayda sadece 293 lira engelli maaşı alıyordu, başka geliri yoktu. Taziyeleri kabul ederken gördük ki, pantolonunun dizleri yamalıydı, gömleği lime lime erimişti.
*
Taşeron katliamına “kurban” verdiğimiz şehit madenci Tezcan Gökçe’nin 75 yaşındaki babası Recep amca, ayda sadece 140 lira yoksulluk maaşıyla geçiniyordu. Cenaze töreninde şahit olduk ki, sekiz liralık cızlavetleri yırtıktı, ceketi delik deşikti.
*
İşsizliğe “kurban” verdiğimiz üç çocuk babası vatandaşımız, borçtan bunaldı, üstüne benzin döktü, TBMM önünde kendini yaktı.
*
Yoksulluğa “kurban” verdiğimiz 40 günlük Ayaz bebek, soğuktan donarak öldü. Henüz nüfusa kaydedilmemişti. Babası askerdeydi. 20 yaşındaki annesi, çöpten kağıt toplayarak ayda 120 lira kazanıyor, üç çocuğuna bakmaya çalışıyordu. Tek odalı kerpiç evde yaşıyorlardı, ısınmak için odunları bitmişti, camları kırıktı, naylon örtülüydü.
*
Kölelik düzenine sırf bu yıl 47 çocuğumuzu “kurban” verdik. Kimisi pres makinesine sıkıştı, kimisi elektriğe kapıldı, kimisi kaynak yaparken tutuştu, kimisi inşaat iskelesinden düştü. Nazar’ın babası işsizdi, eline bez parçası alıyor, kırmızı ışıklarda otomobil camı silerek, evine üç beş kuruş götürmeye çalışıyordu, demir yüklü TIR’ın tekerlekleri altında ezilerek son nefesini verdi. Dokuz yaşındaydı.
*
Teröre “kurban” verdiğimiz 19 yaşındaki şehit er Birol Elmas, askere gitmeden önce pazarcılık yapıyor, zihinsel engelli ağabeyine, iki kız kardeşine ve kalp hastası annesine bakıyordu. Evladınız şehit oldu diye annesine haber vermeye gittiklerinde görüldü ki, geliri olmayan kadıncağız, biri engelli üç çocuğuyla karanlıkta oturuyordu. Faturayı ödeyememiş, dört ay önce elektriğini kesmişlerdi. Konu komşu ne yemek verirse, onunla karınlarını doyuruyor, Birol’un yolunu gözlüyorlardı.
*
Hal böyleyken…
“Yerli” ve “milli”den söz eden Tayyip Erdoğan, garibanlara bi kap kavurma olması için, Kızılay’a ve Diyanet Vakfı’na 14 adet kurban bağışı yaptı. Üçü Myanmar’a, ikisi Somali’ye, ikisi Gazze’ye, gerisi Moritanya’ya Bangladeş’e Kudüs’e Makedonya’ya Kosova’ya Etiyopya’ya Çad’a gitti.
*
Allah kabul etmesin. Amin.

==================================

Dostlar,

İzni kısa da olsa sevgili Yılmaz Özdil‘in güzelim yazılarını özledik..
İnsanın içine işleyen bir yazı daha yazmış gelir gelmez..
Üstüne ne söylenir ki?? Bir somut TÜİK verisini paylaşalım :

AKP 2002 sonunda iktidar olduğunda ulusal gelirin (GSMH) 2/3’ü ne (yaklaşık %67) en varlıklı % 10’luk nüfus el koyuyordu. Bu oran 13 yılda 10 puan daha yükseldi, % 77’yi buldu.. Yani 2014’te ülkemizin yaklaşık 800 milyar $ olan ulusal gelirinin 3/4’ü, her 4 TL’den 3’ü, 800 milyar Doların 600 milyar Dolarını ülke nüfusunun en varlıklı % 10’u (yaklaşık 7,6 milyon zengin!) gasp etti… Gelir dağılımı daha da adaletsizleşti, teknik anlatımla Gini Katsayısı daha da büyüdü, Lorenz eğrisi iyice bel verdi..

Oysa AKP’nin Acil Eylem Planı‘nın sacayağı 3 Y ile savaşıma dayanıyordu :

1- Yoksulluk
2- Yolsuzluk
3- Yasaklar…

3’ü de tepe yaptı.. Ama bu siyasal kadrolar 13 yıldır iktidarda.. Halkımız 7 Haziran’da bir tokat attı ama yetmedi AKP’ye.. 1 Kasım’da “tekme tokat” iktidardan uzaklaştırışmalı.. Bu yapılmazsa 3 Y daha da katılaşarak ülkemizi – halkımızı kıskıvrak teslim alacak, kavuracak..

Erdoğan ve ailesi, oğulları.. muazzam servetlere ulaşırken…
17-25 Aralık 2013 yolsuzluklarının üstü örtülerek..
Erdoğan’ın İsviçre bankalarında milyarlarca dolarlık hesapları olduğu savları “İspatlamayan şerefsizdir..” naraları arasında karartılarak.. Oysa Erdoğan İsviçre hükümetine 2 satır izin yazısıyla hesaplarının 10 yıl geriye dönük olarak 1. derece yakınları ile birlikte açıklanmasını sağlayabilirdi.. Yapmadı, yapamadı, yapmayacak, yapamayacak..

Bir kez daha söylemiş olalım..
Halkımız 1 Kasım’da oy kullanırken bu gerçekleri unutmasın.

Sevgi ve saygı ile.
30 Eylül 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Yeni seri IHDI – Uluslararası İnsansal Gelişim İndeksine göre TÜRKİYE’NİN GELİŞMİŞLİK DERECESİ


TÜRKİYE’NİN GELİŞMİŞLİK DERECESİ
Dünyanın dörtte üçünden iyi durumdayız..
Yeni seri IHDI – Uluslararası İnsansal Gelişim İndeksine göre

Dostlar,

Sn. Ercan, BM Kalkınma Programı’nın (UNDP) yeni seri
IHDI (International Human Development Index) verilerini paylaşıyor.

Bu yeni seriye göre Türkiye 92. sıradan 67. sıraya yöntemsel olarak “fırlatılmış” oluyor.
Veri setlerini zaman zaman güncelleyerek daha yetenekli – daha usta ölçücü kılmaya çalışmak saygıdeğer bir matematiksel çabadır.

Ancak gerek ulusal gerekse uluslararası veri tabanlarında (data base) bu karışmanın (müdahale, intervention) sakıncalı yanları da var..
Bunların başında “karşılaştırma olanağını yitirme” geliyor..

Daha somut söylemek gerekirse, Türkiye 2003’ten bu yana (3 Kasım 2002 seçimleri ile) AKP yönetiminde ve HDI sıralaması bakımından gerçek (reel) bir ilerleme sağlayamadı
bu 11-12 yılda. Şimdi ise RTE – AKP, hiç çekinmeden Türkiye’yi 90’lardan alarak 67. sıralara yükselttiklerini (!) söyleyebilecekler. Sokaktaki insan başta olmak üzere pek çok “aydın” (cık!?) bile bu masalı yutabilecek.

Nitekim IMF borçları ve MB rezervleri bakımından genel kamuoyunu yanıltıcı
gerçek dışı politik söylemler propaganda amaçlı sürdürülüyor.
Gerçi sokaktaki insan gerçek yaşam düzeyine bakaıyor olmalı ama ??

Gelir dağılımı verilerinde de böylesi bir yöntem değişikliği yapılarak uzun yılların serilerine dayalı irdeleme olanağı yşne AKP yönetimince elden çıkarıldı..
İstatisiksel yöntembilim (metodoloji) açısından bu tür sıçramalı değişiklikler üzerinde epey kafa yormak gerekecek. Eşanlı olarak, önceki serilerle güncellenen yöntemlere dayalı veri setleinn karşılaştırılmasını olanaksız olmaktan çıkaracak yeni yazılımlara gereksinim giderek artıyor..

Yöntem tartışmaları bir yana; bu listede Türkiye’den önce gelen ülkeler arasında
kimler yok ki… İnsanın içi acıyor..

Öye yandan Dünyanın en büyük 17. ekonomisi olma savlarının ne çok aldatıcı olduğunu görüyoruz.. 80+ milyon nüfuslu ülkede (Dünya nüfusunun %1,1’i!)
Dünya ortalaması olan 10,500 $ kişi / yıl (pc / pa) gelir üzerinden 17. olmanın
hemen hemen hiçbir uluslararası makroekonomik anlamı yoktur.

Derhal bu GSMH (GNP) rakamını nüfusa bölmek ve 10 bin 400 $ dolayında
pc / pa (per capita / per annum) ortalama rakamla yüzleşmek gerekir.
Bu rakamın dünya sıralaması ise 59 – 60’tır ve basit aritmetik ortalamaların
(simple mean, average) tüm yanıltıcılıklarına – temsil hünersizliklerne karşın,
yeni seri IHDI sıralamasına yakın düştüğümüz gözlenebilir.

Gelir dağılımı adaletsizliğinde dünyada başlarda oluşumuz bir başka acı olgudur ve
bu sitede Gini katsayıları, Lorenz eğrisi irdelemeleri üzerinden yazılmış birkaç makale rahatlıkla çağrılabilir. (Yaklaşık 4500 yazı şu tarihlerde sitemizde arşivlidir..)

Son yılların alanyazınında (literatüründe) sağlık için “süregelen en büyük tehdit” olarak YOKSULLUK tanımlanmaktadır (Beaglhole&Bonita 2004, vd.).
Daha doğrusu YoksullaşTIRma.. Ne yazık ki, küreselleşen emperyalizm
dünya gelir dağılımını sürekli daha da adaletsizleştiriyor ve büyük bir hızla
Dolar milyardeleri üretmeye devam ediyor.
Türkiye ise bu son süreçteki hızıyla, maşallah, dünyada en önlerde!…

Sevgi ve saygı ile.
6.7.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=====================================

portresi

 

 

Prof. Dr. D. Ali ERCAN

 

 

Değerli arkadaşlar,

Bir süre önce “Türkiye Dünya’nın neresinde?” başlıklı bir iletiyi sizlerle paylaşmıştım  Bu iletideki Tabloda değişik alanlarda Türkiye’nin Dünya sıralaması veriliyor. Kimi arkadaşlar, bu biçimde ülkelerarası sıralamanın mantıklı ve adil olmadığını, nüfusu 2-3 milyonluk ülkelerle nüfusu 70-80 milyon olan ülkelerin
aynı sıralamaya sokulamayacağını, örneğin UNDP (AS : BM Kalkınma Programı) tarafından yayınlanan İnsanisal gelişmişlik (HDI) sıralamasında Türkiye’nin
240 Ülke arasında 90. sırada 
gösterilmesinin bir anlam taşımadığını,
haksızlık olduğunu vs. söylüyorlar.

***

Değerli arkadaşlar,

Bu itirazlarda haklılık payı var; aslına bakılırsa Birleşmiş Milletlerdeki oylamalarda da
bu bakımdan büyük haksızlık oluyor. Örneğin 2 milyonluk Slovenya’nın da 1 oyu var, nüfusu 200 milyon olan Brezilya’nın da 1 oyu var BM kararlarında. Ülkelerarası kıyaslamada, herhalde en doğrusu Dünyayı nüfusa göre 100 basamağa bölmek ve ülkenin sıralamada bu basamaklardan hangisine karşılık geldiğine bakmak olurdu… Herhangi bir konudaki sıralamada ülkenin ve önündeki ülkelerin nüfuslarının toplamının Dünya nüfusuna orantısından o ülkenin 100’lük basamak içindeki yeri belirlenmiş olur..

Sevindirici bir yenilik: Son HDI listesi birçok ayrıntı üzerindeki düzeltmelerle değişmiş durumdadır.. En son UNDP tarafından yayınlanan (inequality adjusted) IHDI sıralamasında Türkiye 23 sıra birden atlayarak, 90. sıradan 67. sıraya yükselmiş (!) görünüyor.. 1. sırada 0,96 puvanla Norveç var. Türkiye’nin puvanı 0,56.
(AS : Tam puan 1)

Bu 67 ülkenin toplam nüfusu (1,8 milyar), Dünya nüfusunun (7,2 milyar) % 25’i olduğuna göre, Türkiye 100 basamaklı İnsansal Gelişmişlik sıralamasında 25. basamakta bulunuyor demektir.. Çok bir şey değişmiyor; çünkü 240 ülke arasında
67. sırada bulunmak da yaklaşık ilk 1/4 içinde bulunmakla eşdeğer zaten.

Sevgilerimle.. æ

IHDI sıralamasında Ülkeler ve nüfusları(milyon)

  1.  Norway  5,1
  2.  Australia  23,5
  3.  Sweden  9,7
  4.  Netherlands 16,9
  5.  Germany 80,7
  6.  New Zealand  4,5
  7.  Ireland  4,6
  8.  Switzerland  8,2
  9.  Iceland  0,3
  10.  Japan  127,1
  11.  Denmark  5,6
  12.  Slovenia 2,1
  13.  Finland  5,5
  14.  Austria  8,5
  15.  Canada  35,4
  16.  Czech R  10,5
  17.  Belgium  19,4
  18.  United States 318,3
  19.  Luxembourg  0,5
  20.  France  65,9
  21.  United Kingdom  64,1
  22.  Spain  46,6
  23.  Israel  8,2
  24.  Slovakia  5,4
  25.  Malta  0,4
  26.  Italy 60,8
  27.  Estonia  1,3
  28.  Hungary  9,9
  29.  Greece  11,1
  30.  South Korea  48,9
  31.  Cyprus  0,9
  32.  Poland  38,5
  33.  Montenegro  0,6
  34.  Portugal  10,5
  35.  Lithuania  2,9
  36.  Belarus  9,5
  37.  Russia 146,0
  38.  Latvia  2,0
  39.  Bulgaria  7,2
  40.  Serbia  7,1
  41.  Romania 19,9
  42.  Croatia  4,3
  43.  Ukraine  42,8
  44.  Mexico 119,7
  45.  Chile  17,1
  46.  Uruguay  3,3
  47.  Argentina  42,7
  48.  Kazakhstan  17,2
  49.  Bosnia  3,8
  50.  Azerbaijan  9,5
  51.  Armenia  3,0
  52.  Albania  2,8
  53.  Trinidad  1,3
  54.  Mauritius  1,3
  55.  Georgia  4,5
  56.  Macedonia  2,1
  57.  Sri Lanka  21,5
  58.  Costa Rica  4,7
  59.  Mexico  119,7
  60.  Jamaica  2,7
  61.  Panama  3,4
  62.  Moldova  3,6
  63.  Lebanon  5,0
  64.  Jordan  6,6
  65.  Mongolia  2,9
  66.  Peru  30,8
  67. Turkey  77,0

 

Türkiye’nin en zengin 100 işadamı ve LANETLİ ÇEMBER Gelir Dağılımı..


Türkiye’nin en zengin 100 işadamı!

Forbes, en zengin 100 Türkü açıkladı.Listeye göre, bu yıl Türkiye’nin en zengin kişisi, geçen yılın üçüncüsü Hüsnü Özyeğin olurken, geçen yılın birincisi Mehmet Emin Karamehmet ikinciliğe geriledi.
En zengin 100 Türk’ün toplam serveti, geçen yıla oranla ortalama % 49,1 oranında azalarak 56 milyar 165 milyon dolar olarak gerçekleşti. Listedeki ilk on beş kişinin toplam serveti ise 20 milyar 150 milyon dolar oldu.Listede 46 kişinin sıralamadaki yeri yükselirken, 41 kişinin sıralamadaki yeri geriledi. Listede 6. sırada yer alan Ferit Şahenk yerini korudu. Listeye yeni girenlerin sayısı ise 12 kişi oldu.Sabancı Holdingden 12 kişi toplam 4 milyar 710 milyon dolar, Koç Holdingden 6 kişi toplam 2 milyar 795 milyon dolar, Doğan Holdingden toplam 6 kişi 1 milyar 680 milyon dolar, Enka İnşaattan toplam 5 kişi 3 milyar 275 milyon dolar, Doğuş Holdingden 3 kişi 2 milyar 700 milyon dolar, Eczacıbaşı Holdingden 2 kişi 1 milyar 600 milyon dolar, Zorlu Holdingden de 3 kişi 2 milyar 350 milyon dolar servet ile listede yer aldı.En zengin 100 Türk listesindeki adları, servetleri ve şirketleri şöyle sıralandı:
Sıra Adı               milyon $    Şirketi 

1 Hüsnü Özyeğin 2.900 Fiba Şirketler Grubu
2 Mehmet Emin Karamehmet 2.800 Çukurova Holding
3 Şarık Tara 1.600 Enka İnşaat
4 Ali İbrahim Ağaoğlu 1.500 Ağaoğlu Şirketler Grubu
5 Ahmet Zorlu 1.300 Zorlu Holding
6 Ferit Şahenk 1.100 Doğuş Holding
7 Mubariz Gurbanoğlu 1.100 Palmali Grubu
8 Murat Ülker 1.100 Yıldız Holding
9 Murat Vargı 1.100 MV Holding
10 Ahmet Çalık 1.000 Çalık Holding (Başbakan RT Erdoğan’ın damadı..)
11 Filiz Şahenk 1.000 Doğuş Holding
12 Kamil Yazıcı 1.000 Yazıcılar Holding
13 Tuncay Özilhan 1.000 Anadolu Grubu
14 Turgay Ciner 850 Ciner Grubu
15 Bülent Eczacıbaşı 800 Eczacıbaşı Holding
16 Erman Ilıcak 800 Rönesans İnşaat
17 Faruk Eczacıbaşı 800 Eczacıbaşı Holding
18 Olgun Zorlu 800 Zorlu Holding
19 Yalçın Sabancı 800 Ya-Sa Holding
20 Aydın Doğan 750 Doğan Grubu
21 Semahat Arsel 750 Koç Topluluğu
22 Sinan Tara 750 Enka İnşaat
23 Mehmet Rüştü Başaran 700 Habaş
24 Rahmi Koç 700 Koç Topluluğu
25 Recep Sami Yazıcı 700 Diler Holding
26 Suat Günsel 700 Yakındoğu Üniversitesi
27 Ethem Sancak 690 Hedef Alliance Holding
28 Ahsen Özokur 650 Yıldız Holding
29 Deniz Şahenk 600 Doğuş Holding
30 Ömer Dinçkök 600 Akkök Grubu
31 Suna Kıraç 600 Koç Topluluğu
32 Şevket Sabancı 600 Sabancı Holding
33 Serra Sabancı 550 Sabancı Holding
34 Suzan Sabancı Dinçer 540 Sabancı Holding
35 Ahmet Keleşoğlu 530 Selçuk Ecza Holding
36 Çiğdem Sabancı Bilen 510 Sabancı Holding
37 İbrahim Bodur 510 Kale Grubu
38 Hamdi Akın 500 Akfen Holding
39 Kağan Gürsel 500 Kiska Holding
40 Mehmet Hattat 500 Hema Holding
41 Mehmet Torun 500 Torunlar Şirketler Grubu
42 Mustafa Latif Topbaş 500 Bim Birleşik Mağazalar
43 Ünal Aysal 500 Unit Group
44 Ali Dinçkök 450 Akkök Grubu
45 Erdal Aksoy 450 Turcas Petrol
46 Erkut Soyak 450 Soyak Holding
47 Mehmet Cengiz 450 Cengiz Holding
48 Dilek Sabancı 430 Sabancı Holding
49 Sevil Sabancı 430 Sabancı Holding
50 Ali Nuri Çolakoğlu Varisleri 425 Çolakoğlu Metalurji
51 Hasan Çolakoğlu 425 Çolakoğlu Metalurji
52 İbrahim Çeçen 400 IC Holding
53 Mehmet Nazif Günal 400 MNG Holding
54 Nihat Özdemir 400 Limak Şirketler Grubu
55 Nilüfer Çiftçi 400 Akkök Grubu
56 Sezai Bacaksız 400 Limak Şirketler Grubu
57 Vildan Gülçelik 375 Enka İnşaat
58 Erol Üçer 370 Gama İnşaat
59 Uğurhan Tunçata 370 Gama İnşaat
60 Yüksel Erimtan 370 Gama İnşaat
61 Bayram Yusuf Aslan 350 İçdaş
62 Bülent Doğanay Samuray 350 Palmet Enerji
63 Erdoğan Demirören 350 Demirören Grubu
64 İshak Alaton 350 Alarko Holding
65 Lucien Arkas 350 Arkas Holding
66 Arzuhan Doğan Yalçındağ 340 Doğan Grubu
67 Begümhan D. Faralyalı 340 Doğan Grubu
68 Hanzade Doğan Boyner 340 Doğan Grubu
69 Vuslat Doğan Sabancı 340 Doğan Grubu
70 Sema Işıl Doğan 320 Doğan Grubu
71 Sevda Gülçelik 315 Enka İnşaat
72 Ali Nihat Gökyiğit 300 Tekfen Holding
73 Demir Sabancı 300 Sabancı Holding
74 Erol Sabancı 300 Sabancı Holding
75 Feyyaz Berker 300 Tekfen Holding
76 Necati Akçağlılar 300 Tekfen Holding
77 Nuri Özaltın 300 Özaltın İnşaat
78 Ömer Sabancı 300 Sabancı Holding
79 Nurettin Çarmıklı 285 Nurol Holding
80 Ali Rıza Yıldırım 275 Yıldırım Holding
81 Erol Çarmıklı 275 Nurol Holding
82 İnan Kıraç 275 Kıraça Şirketler Top.
83 Mehmet Oğuz Çarmıklı 275 Nurol Holding
84 Yüksel Yıldırım 275 Yıldırım Holding
85 Mustafa Koç 260 Koç Topluluğu
86 Ali İsmail Sabancı 250 Sabancı Holding
87 Ali Koç 250 Koç Topluluğu
88 Demet Çetindoğan Sabancı 250 Sabancı Holding
89 Emine Sabancı Kamışlı 250 Sabancı Holding
90 Emrullah Turanlı 250 Taşyapı İnşaat
91 Nafi Güral 250 Güral Porselen
92 Zafer Kurşun 250 Orjin Grup
93 Zafer Yıldırım 250 Orjin Grup
94 Zeki Zorlu 250 Zorlu Holding
95 Ali Gülçelik 235 Enka İnşaat
96 Ömer Koç 235 Koç Topluluğu
97 Saffet Ulusoy 230 Ulusoy Holding
98 Yılmaz Ulusoy 230 Ulusoy Holding
99 Nezih Barut 225 Abdi İbrahim
100 Feyman Yaşar 220 Yaşar Holding
(AA, 16.11.12)

=================================================

Dostlar,

Türkiye, bizim LANETLİ ÇEMBER adını verdiğimiz kabul edilemez bir gelir dağılımı / dağılmazlığı.. yaşıyor.  Toplumsal barş ve hızlı kalkınma için bu “lanetli çember” in kırılması gerek. İslam dini de bunu buyuruyor. Ama 10 yıllık “müslüman AKP iktidarı” döneminde tablo daha da beter oldu. Bu konuda Gini katsayısı ve
Lorenz eğrisi temelli değerlendirmeler daha önce sitemizde yer aldı.

Türkiye, atacağı her adımda, bu lanetli çemberi iyileştirici olma,
en azından kötüleştirmeme koşulunu ısrarla ve stratejik düzlemde kollamalı.

Adımların başında;

  • piyasa ekonomisi değil, kamu öncülüğünde ılımlı devletçilik geliyor.
  • Bir de bölgesel dengeli, planlı kalkınma ve de can alıcı derecede önemli olanı
  • NÜFUS PANLAMASI..

HER AİLEYE 1 ÇOCUK.. Başka yolu yok..

Bir de Başbakan Erdoğan’ın şu sözleri var :

Sermaye ciddi manada el değiştiriyor“!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,” İstanbul sermayesinin kendileriyle siyaseten anlaşamadığını..” söyledi.
(http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/15752853.asp, 11 Eylül 2010)


(The Forbes , TÜİK ve İstanbul Ticaret-Sanayi Odası verileri)

Sevgi ve saygı ile.
17.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

ADALETSİZLİĞİN MATEMATİĞİ


Dostlar,

ADD Bilim Kurulu Başkanı Sayın Prof. Ali Ercan hocamızın gelir dağılımı hk. bir değerlendirmesini sitemizde size aşağıdaki başlıkla sunmuştuk :

Gelir dağılımı ve Gini katsayısı..
(http://ahmetsaltik.net/gelir-dagilimi-ve-gini-katsayisi/)

Aradan 2 hafta geçti.. İlgililerinden hiç yanıt yok..
Yazı daha da genişletilmiş ve çok öğretici bir içeriğe ulaşmış (6,5 sayfa).

Temel İktisat dersi gibi..
Word’deki özgün biçimini korumak üzere pdf olarak sunujyoruz..

Okuyalım ve okutalım mı?? Lütfen tıklar mısınız??

ADALETSİZLİĞİN  MATEMATİĞİ 

 

Gelir_dagilimi_Gini_katsayisi_Lorenz_egrisi_2012

Sevgi ve saygı ile.
28.10.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

Gelir dağılımı ve Gini katsayısı..

Dostlar,

Yoğun rutinlerimiz nedeniyle son 2 gün sitemize yeterli yazı sunamadık.
Hoşgörünüzü dileriz..

Kaldığımız yerden devam edelim..

Prof. Dr. Ali Ercan hocamız, Milliyet yazarı Sn. Prof. Güngör Uras‘a yazdığı mektubu bizlerle paylaştı.

Gelir dağılımındaki adalet ülkemizde can yakmayı, kitleleri yoksul tutmayı, yoksullaştırmayı dürdürüyor..

30 yıl kadar önce Başbakan S. Demirel’den, gelir dağılımı eşitsizlğinin eleştirilmesi üzerine şu sözleri duyardık hep :

– Durun bakalım, ortada doğru dürüst pasta yok ki, paylaşımını adşlleştirelim. Hele bir pasta büyüsün bakalım..

Aradan 3-4 onyıl geçti..Ülkemizin ulusal gelir dağılımı giderek bozuluyor.
Demirel kitleleri bilerek oyaladı, sorunun çözümünü erteledi. Sermaye belli ellerde birikti. Ancak ülkemiz gene de temel kalkınma sorunlarını çözemedi. Kapitalist kalkınma modeli Türkiye’yi esenliğe ulaştırmadı.

Zaten doğası buna elvermez ki.. Dönemsel bunalımlarla hastalıklı yapı sürüyor. Kimi kez kaçınılmaz bunalımların içinden çıkılamıyor ve savaşa başvuruluyor.

AKP iktidar olduğunda Gini katsayısı 0,38 dolayında idi.. Bugün, TÜİK’in makyajlamaları ve yandaş politik düzeltmelerine karşın 0.40’aşkın.
10 yıldır iktidardaki partinin adına dikkat : Adalet ve Kalkınma Partisi.
Bu kadrolar Erbakan’ın çocukları ve kendilerince ciddi biçimde Müslümanlar.
Politik tercihlerine yol veren inanç dünyaları..
Ne var ki, AB-ABD güdümünde politikaların varacağı başkaca yer hayal edilebilir mi?

Türkiye, Büyük Atatürk döneminde olduğu gibi “TAM BAĞIMSIZ” politikalar izlemek zorunda. Günmüzde Atatürk’ün ekonomi politikasını Güney Amerika ülkeleri, Çin, Hindistan.. gibi ülkeler büyük benzerlikle izliyorlar. Başarıları da ortada.

Tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayat ışıklarında bağımsızlık felç olur. (Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK)

TÜİK‘in en son verileriyle gelir dağılımı aşağıdaki gibi :

Biz buna “LANETLİ ÇEMBER” diyoruz.. Atılacakher adımın bu olağanüstü adaletsiz gelir paylaşımını düzeltici olması stratejik bir ön koşul saılmalı..

Sözünü ettiğim 2 yazı aşağıda..

Sevgi ve saygı ile.
14.10.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================================

Sayın Güngör Uras,

Bundan bir süre önce “Gini Katsayısı” üzerine Milliyet’te yayımladığınız aşağıdaki yazınızda, müsaade ederseniz, küçük bir düzeltme yapmak isterim. Yazınızda “A alanı, alanın Lorenz Çizgisi altında kalan alana (B alanına) bölünüyor. Ortaya çıkan katsayıya Gini Katsayısı deniliyor.” diyorsunuz; Oysa Gini Katsayısı A/B değil, A/(A+B) dir..

Bu vesile ile Gini katsayısının pratik hesaplanmasını bilmek isteyenlere sizin aracılığınızla çok basit bir hesaplama yöntemi önermek isterim.. “Trapez toplama” dediğimiz bu yöntem, karmaşık fit ve integral hesaplarıyla bulunan sonuçtan % 1-2 hata payıyla farklıdır. (küçüktür)

A+B=1/2 olduğundan Gini katsayısının g=1-2B olduğu kolayca görülür..
a1 a2 a3 a4 ve a5 en aşağıdan en yukarıya doğru gelir gruplarının toplam gelirdeki paylarını göstermek üzere, B yerine Lorenz eğrisi altında kalan alanın trapez toplamı yazıldığında aşağıdaki basit eşitliği elde ederiz :

g = 1 – 0,2 ( 9a1 + 7a2 +5a3 + 3a4 + a5 )

Buna göre 2009 yılı Gini Katsayısı

g = 1-0,2 (9 x 0,056 + 7 x 0,103 + 5 x 0,151 + 3 x 0,215 + 0,476) ≈ 0,380 bulunur; maksimum %2 hata payını da eklesek, en fazla 0,387 olur.. (%9’luk bir farkı kabul etmek mümkün değil) dolayısıyla 2009 yılı için Gini katsayısını 0,415 almak doğru değil ! Aynı şekilde 2010 yılı için hesapladığımızda Gini katsayısını 0,370 buluruz, (maksimum 0,377) 0,402 değil..

Başarılarınızın devamı dilerim. Saygılarımla.

Prof. Dr. rer.nat. D. Ali Ercan
10.10.12

Not : Gelir dilimlerinin ulusal gelirdeki paylarının da doğru hesaplandığından emin değilim. Ben en üst gelir diliminin ulusal gelirden %50 üzerinde pay aldığını tahmin ediyorum; Türkiye’de gelir dilimlerinin payları kabaca şöyle olsa gerek;

a1 % 3,2
a2 % 6,5
a3 %12,9
a4 %25,8
a5 %51,6 (en üst gelir grubu en alt gelir grubunun 16 katını alıyor)
%100

Buna göre g faktörü hesaplanacak olsa

g = 1 – 0,2 (9 x 0,032 + 7 x 0,065 + 5 x 0,129 + 3 x 0,258 + 0,516)
g = 0,46 bulunur ki, çok daha makul geliyor.. Gini katsayısı 0,45 olan Çin’den daha adil bir gelir dağılımımız olduğunu sanmıyorum. æ

***

Olayların içinden (Milliyet)

Güngör Uras

Türkiye’nin Gini katsayısı 2010 yılı hane halkı kullanılabilir gelir dağılımına göre 0.402 olarak açıklandı. Gini katsayısı, Lorenz eğrisine dayalı olarak hesaplanır. Ülkelerin Gini katsayısı birbirininki ile karşılaştırılarak gelir dağılımının nasıl olduğu konusunda bilgi edinilir. Sayın okuyucularıma basitleştirerek Lorenz Eğrisi ile Gini Katsayısı’nı anlatacağım.
Böylece neyin ne olduğunu daha iyi izleyebilirler.

TÜİK (Devlet) her yıl milli gelirin hane halkı arasında (en fakirinden en zenginine) nasıl dağıldığını gösteren bilgileri yayınlıyor. 2010 yılı hane halkı gelir dağılımı tablosuna göre nüfusun ilk yüzde 20’lik dilimi (14 milyon kişi) milli gelirin yüzde 5.8 ini paylaşırken, yüzde 20’lik en zengin dilim (14 milyon kişi) milli gelirin % 46.4’üne sahip oluyor.

İşte bu gelir dağılım tablosundaki oranlara dayalı olarak Lorenz Eğrisi çiziliyor. Bir kareyi çaprazlama bir köşeden öbür köşeye bağlayan çizgiye tam gelir eşitliği çizgisi deniliyor. Eğer her %20’lik nüfus dilimi milli gelirin yüzde 20’sini almış olsa gelir dağılımı çizgisi, tam eşitlik çizgisi ile birleşecek. Halbuki birikimli olarak nüfus dilimlerinin milli gelirden aldıkları pay farklı. İşte onun için tam eşitlik çizgisi altında bir çizgi oluşuyor. Buna da Lorenz Eğrisi deniliyor. Lorenz Eğrisi tam eşitlikten ne kadar uzaklaşır ise (A alanı ne kadar büyür ise) gelir dağılımı o kadar bozuk demektir.

Tam eşitlik olsa, Lorenz Eğrisi ile tam eşitlik eğrisi birbiri üzerine binecek. 1/1 Eşitlik ortaya çıkacak. Lorenz Eğrisi tam eşitlik çizgisinden uzaklaşıyor da ne kadar uzaklaşıyor? İşte bu da Gini Katsayısı ile ölçülüyor. Eşitsizlik alanı olan A alanı, alanın Lorenz Çizgisi altında kalan alana (B alanına) bölünüyor. Ortaya çıkan katsayıya Gini Katsayısı deniliyor.
Madem ki tam eşitlik 1:1=1 idi. O halde Gini Katsayısı 1’e ne kadar yakın ise gelir dağılımı o kadar iyidir, 1’den ne kadar uzak ise o kadar kötüdür.
Bizim Gini Katsayımız 2002’de 0.44 idi. 2003’te 0.42 oldu. 2004’te 0.40 oldu. 2005’te 0.38 oldu. 2007’de 0.43 oldu. 2008’de 0.405 oldu. 2009’da 0.415 idi. 2010’da 0.402’ye geriledi.

Gini Katsayısı’nın küçülmesi, gelirde eşitsizliğin düzeldiğini gösteriyor. Gini Katsayısı ne kadar küçük ise ülkede gelir dağılımı o kadar iyi demektir.

Gini Katsayısı’nda dünya ortalaması 0.399, OECD ülkeleri ortalaması 0.310, AB ülkeleri ortalaması 0.304’tür.

Gelir dağılımı en iyi olan Kuzey Avrupa ülkelerinden İsveç’te katsayı 0.25, buna karşı İsviçre’de 0.34, Fransa’da 0.33, Almanya’da 0.28, İngiltere’de 0.34, ABD’de 0.41’dir. Görülüyor ki, kişi başı gelir rakamının yüksekliği ile gelir dağılımının bozukluğu farklı konular. ABD’de kişi başı gelir yüksek ama gelir dağılımı Türkiye’dekinden daha bozuk.