Etiket arşivi: İsmail Kahraman

SAHTE KAHRAMAN

Suay Karaman

28 Ağustos 2022’de Rize’nin fethinin 561. yılı dolayısıyla düzenlenen “Rize’de tarihi bir an, Fatih Sultan Mehmed Han” adlı etkinliğe katılan TBMM eski başkanı İsmail Kahraman, yaptığı konuşma ile bilinen kimliğini bir kez daha açığa vurdu. Konuşmasındaki sözleri şöyleydi:

  • Şehirlerin kurtuluş yıldönümleri kutlanıyor. Kesinlikle karşıyım. Şehirlerin düşman işgalinden kurtuluşu dolayısıyla kutlama yapılmaz. İstanbul’un kurtuluşu 6 Ekim, kim demiş? İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş? Ne münasebet. Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler. Kurşun sıkmadık ki.”

Hukuk öğrenimi gören İsmail Kahraman, aydın çevrelerde iyi anılmaz; Türklükle, Atatürk’le, Cumhuriyet Devrimleriyle sorunu vardır.  İsmail Kahraman, 15 Mart 1967 ile 28 Nisan 1969 arasında Milli Türk Talebi Birliği’nin (MTTB) 48. döneminde genel başkanlık yapmıştır. Başkanlığı döneminde 16 Şubat 1969’da İstanbul’da ‘6. Filo’yu protesto’ eylemine karşı “Kanlı Pazar” ve 20 Nisan 1969’da Ankara’daki öğrenci yürüyüşüne MTTB’nin yaptığı saldırıları unutmamalıyız.

“Kanlı Pazar” olayından iki gün önce MTTB ve Komünizmle Mücadele Dernekleri öncülüğünde 14 Şubat 1969 Cuma günü, Bayrağa saygı mitingi düzenlenmişti. Aynı gün MTTB binasında yapılan ortak toplantıda Komünizmle Mücadele Dernekleri Başkanı İlhan Egemen Darendelioğlu (1921-1979) şu ifadeleri kullanmıştı:

  • “Pazar günü komünistler miting yapacak. Biz bu mitingde savaşacağız.
  • Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin.”

14 Şubat 1969 günü bu mitingin hazırlık toplantılarında MTTB Başkanı İsmail Kahraman, Beyazıt Camisinde yaptığı konuşmada, gençlik olarak 3 – 5 soysuza fırsat vermeyeceklerini söylemiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:

  • “Buraya tarihi kararlar almak üzere toplandık. Artık nush ve nasihat devresini tamamlayan Türk Milliyetçiliği, önümüzdeki günlerde yeni Tan’lar, yeni hareketler gösterecek, Türkiye’nin sahibinin milliyetçiler olduğunu gösterecektir. Bu tür hareketler Türkiye’yi komünistleştirme planında bir adımdır.”

– ABD emperyalizminin 6. Filosu’na karşı mücadele eden yurtsever 68 gençliğinin karşısında duran,
– ABD askerlerini törenle karşılayan ve
ABD gemisine secde ederek namaz kıldıran İsmail Kahraman’ı iyi tanımak gerekir.

28 Haziran 1996 ile 30 Haziran 1997 arasında Kültür Bakanı olarak görev yapan İsmail Kahraman, gündemdeki Taksim’e cami tartışmaları ile ilgili olarak “Taksim’de çok sayıda kilise var ancak bir cami yok. İnşallah Taksim bu ayıptan kurtulacaktır.” biçiminde bir açıklama yapmıştı. Bu açıklama üzerine Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Semavi Eyice (1922-2018), cami yapılacaksa mimarisinin tarihsel dokuya uygun olmasına dikkat edilmeli diye görüş bildirmişti. İsmail Kahraman, Semavi Eyice hakkında “Alnı secde-i rahmana değmemiş, Hıristiyanların piyonu olan birisi! Ben de O’nu kolundan tuttum, kapının önüne koydum” sözleriyle görevden aldı.

İsmail Kahraman, Fatih Sultan Mehmet’in Rize’yi Osmanlıya bağlamasının yıldönümü 28 Ağustos 2016’da yaptığı konuşmada, Che Guevara‘yı “katil kişilik, gerilla ve eşkıya” olarak nitelendirerek, fotoğraflarının Türk gençlerinin tişörtlerinde (AS: tegömleklerinde) olmaması gerektiğini savunmuştur. İlk kez kutlanan bu etkinlikteki yakışıksız sözler için Küba Büyükelçiliği, tepki göstermiş, olumsuz görüş bildirmişti.

22 Kasım 2015 ile 7 Temmuz 2018 arasında TBMM Başkanı olan İsmail Kahraman, yine büyük sansasyon yaratmayı sürdürdü. 25 Nisan 2016’da İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği’nin İstanbul’da düzenlediği konferansta, “Yeni anayasada laiklik maddesi olmamalı, dindar bir anayasa olmalı” diyerek pek çok kesimden tepki almıştır.

İsmail Kahraman, 2017’de TBMM lokantası menüsüne özel olan ve içinde süt, nişasta, vişne, ananas, krema, yumurta, bisküvi ve un bulunan ‘vişneli tayfır’ tatlısı için “Bu nasıl tatlı ismi?” diyerek menüden kaldırmıştı. Böylece TBMM’nin en önemli sorunu çözüme kavuştu. Kim bilir, belki “Tayfır” adına tuhaf bir takıntısı vardı? Kahraman’ın görev süresi sona erince, ‘vişneli tayfır’ tatlısı yine menüde yerini aldı.

28 Mart 2018’de TBMM’de, “Çanakkale Şehitlerini Anma” gecesi düzenledi. Devlet Tiyatroları bu gece için özel bir gösteri hazırlamıştı, gösteriye bir saat kala, kadın oyunculara sahneye çıkmayacakları söylendi. Doğal olarak kadın oyuncular nedenini öğrenmek istediler. Nedenin TBMM Başkanı olduğu açıklandı ve sahneye çıkamayacakları ancak sahne kenarında, merdivenlerde durabilecekleri söylendi.

4 Ekim 2021’de Birlik Vakfı’nda düzenlenen “Yeni Anayasa ve Öze Dönüş” konulu konferansta konuşan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkanvekili İsmail Kahraman, dindar bir anayasa hazırlanması ve ilk dört maddenin değiştirilebilir olması çağrısı yaptı. Bunun üzerine Halkın Kurtuluş Partisi, “İsmail Kahraman, bu sözleriyle Türkiye’nin şeriatla yönetilmesini isteyenlerin sözcülüğünü yapmaktadır” diyerek, 5 Ekim 2021’de İsmail Kahraman hakkında suç duyurusunda bulundu, ama sonuç alınamadı.

15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından hazırlanan ve
TBMM Başkanı olarak İsmail Kahraman’a sunulan raporun
‘kayıp’ olması da ilginçtir.

Cumhuriyet rejimi sayesinde ulaştığı makamlara yabancılaşarak, ihanet ederek Osmanlı hayranlığı sergileyen İsmail Kahraman’ın, seçildiği TBMM başkanlığında yaptığı ilk iş, Osmanlı meclisini 33 yıl kapalı tutan padişah II. Abdülhamit için etkinlik düzenlemek olmuştu.

Sahte kahramanların peşinden gidenler de aynı yolun yolcularıdır, ihanetin dibindedirler.

Düşmana kurşun sıkmadık ki” diyenler için söylenecek söz yoktur.

Bizim büyüklerimiz düşmana ateş ederken, kimi şeref yoksunu olanların büyükleri düşmanla işbirliği yapıyordu. İşte şimdi onların ne olduğu belirsiz çocukları da Atatürk’e, laik cumhuriyetimize karşı vatan hainliğini sürdürmektedir.

Eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk karşıtı, laiklik karşıtı, modernleşme (çağdaşlaşma) karşıtı olanlardan, güzel vatanımıza ihanet edenlerden er ya da geç hesap sorulacağı bilinmelidir. (Azim ve Karar, 5 Eylül 2022)
=========================
Dostlar,

Sevgili Kardeşimiz Suay Karaman’ın bu çok değerli yazısını yayınlarken, bizim de konuya ilişkin binlerce kişi tarafından okunan tweet iletimizi burada da paylaşalım:

  • “Ülkenin her yeri şehitlik dolu. İ. Kahraman’ın ailesi-bildiklerinden şehit-gazi yok ki, “kurşun atmadık” diye itiraf ediyor. Ya akıl sağlığı sorunlu ya da atalarının yolundan gidiyor, Vahdettin gibi İngiliz muhibbi. Uyan ey Ulus uyan! Bu adam, RTE’nin CB Y. İstişare Kurulu üyesi!”

Sevgi ve saygı ile. 11 Eylül 2022, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

ARTI TV Programımız : 9 Eylül 2022

Dostlar,

9 Eylül 2022 günü sabah 09:00 – 09:45 arasında Sn. Nazım Alpman’ın program konuğu olarak ARTI TV‘de idik.


Bize, Kovit-19 salgınında geldiğimiz son durum ve nasıl bir sonbahar – kış… soruldu.

İzlemek, paylaşmak ve gereği için lütfen tıklayınız..

Son 8-9 dakikayı da 9 Eylül’ün 100. yılı için ayırdık.

Image

Sevgi ve saygı ile. 09 Eylül 2022, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net            profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik          twitter : @profsaltik

Emperyalizm ve İslamcılık

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
05 Eylül 2022, Cumhuriyet

Siyaset bilimci Samuel Huntington, “Medeniyetler Çatışması” adlı eserinde, Batı uygarlığıyla Doğu’daki İslam uygarlığı arasındaki çatışmalara dikkat çektiğinde, bu tezi ilk eleştiren kişilerden birisi felsefeci ve dil bilimci Noam Chomsky olmuştu.

Chomsky, Huntington’ın iddia ettiği gibi Batı ile Doğu arasında bu bağlamda bir çatışmanın olmadığını, başta ABD olmak üzere Batı’nın, emperyalizmin bir sonucu olarak nüfusun çoğunluğunun Müslüman olduğu birçok ülkede İslamcı hareketleri desteklediğini, aksine ulusalcı ve laik yönetimlere ve hareketlere karşı mücadele ettiğini vurgulamıştı.
***
Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Afganistan, Pakistan, Mısır, Türkiye, Suriye, Libya gibi ülkelerdeki İslamcı, köktendinci, teokratik yönetimler veya hareketler, ABD tarafından yıllarca desteklenmiştir.

Suudi Arabistan, petrol ve savunma sanayi alanında, ABD’nin en büyük ticari ortaklarından birisidir. ABD’nin bu ülkede birçok askeri üssü bulunmaktadır.

Pakistan’daki İslamcı hareketler, ABD destekli Ziya ül Hak diktatörlüğü döneminde gelişmiştir. Afganistan’daki İslamcı, şeriatçı güçler, Pakistan’da korunmuş ve kollanmıştır.

Afganistan’daki El Kaide ve Taliban hareketi, ABD’nin 1980’li yıllardan itibaren (AS: başlayarak) İslamcı, köktendinci hareketlere verdiği desteğin sonucunda doğmuştur.

ABD, Taliban ile çatışma haline girdiği yıllarda bile, Irak’ı işgal ettiği dönemde Irak’a gönderdiği asker sayısından, on binlerce daha az sayıda askerini Afganistan’a göndermiştir ve yıllar sonra da bütün askerlerini geri çekmiştir.

ABD’nin, Afganistan’daki İslamcı, köktendinci hareketlerle yıllarca yaptığı işbirliğini hazmedemeyenler, görünüşleri gerçeklik sananlar, ABD’nin Afganistan’dan yenilerek çekildiği hurafesine sarılmışlardır, Huntington’ın tezlerinin çerez malzemesi konumuna düşmüşlerdir.

Suriye’de ve Libya’da, ABD’nin, “Arap Baharı” adı altında desteklediği İslamcı ve köktendinci hareketler, Arap kâbusuyla sonuçlanmıştır; Libya ve Suriye’de çıkan iç savaşta, yüz binlerce insan yaşamını yitirmiştir; iki ülke de bölünmüş ve parçalanmıştır.

Türkiye’de, Kenan Evren’in öncülüğündeki 12 Eylül askeri darbesi, ABD tarafından desteklenmiştir; bu darbeden sonra, sosyalist, komünist, sosyal demokrat, demokratik solcu, Atatürkçü, Kemalist hareketlerin etkisiz hale getirilmesinin ve bölünüp parçalanmasının bir sonucu olarak Türkiye’de, RP, AKP ve Fethullah Gülen hareketi üzerinden, İslamcı, köktendinci siyasetçiler iktidara gelmiştir.

Atatürk devrimlerinin ve ilkelerinin, sosyal demokrasiyle bağdaşmadığını savunarak CHP’yi bölmek ve parçalamak operasyonunun arkasında da ABD emperyalizmi vardır. Cehaletin ve bilgisizliğin sonucunda, emperyalizmin bu oyununa alet olanlar, bu nedenle çok dikkatli olmalıdırlar!
***
AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı yapılan ve Erdoğan tarafından yıllardır korunup kollanan İsmail Kahraman adlı şahsın, Türkiye’deki kentlerin, Mustafa Kemal Atatürk tarafından, emperyalist güçlerin işgalinden kurtarılmasının kutlanmasına karşı olduğunu açıklamasına, bu nedenlerle şaşırmamak gerekir.

Bu zat birkaç yıl önce de laiklik ilkesinin anayasada olmasına karşı olduğunu ilan etmişti!

Aynı zat 1960’lı yıllarda, ABD’nin 6. Filosu’nu protesto eden vatansever solculara saldıran faşist ve dinci örgütlenmeye liderlik etmişti!

  • İsmail Kahraman geçmişte de emperyalizmin uşağı idi,
    bugün de emperyalizmin uşağıdır!

Yine Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı protokolünde ağırlanan ve “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen Kadir Mısıroğlu ne ise İsmail Kahraman da odur!
***

  • MHP de Türkiye’de kurulan bu emperyalist mekanizmanın parçasıdır.

MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş, ABD’de askeri okullarda eğitim almıştır, ABD ve CIA ile her zaman yakın ilişkiler içinde olmuştur.

MHP 1970’lerde CIA destekli “Kontrgerilla” hareketinin bir parçası olduğu gibi, AKP’ye verdiği destekle, bugün de ABD’nin hizmetinde hareket etmeye devam etmektedir!

Emperyalizme karşı gerçek bir mücadelenin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin kurulmasıyla verilebileceğini kavrayamayanlar, büyük bir tarihsel yanılgı içine düşmüşlerdir!

Vatansever olduğunu iddia edenler, dogmatik uykularından uyanmadıkları sürece, Türkiye’nin yaşanan kâbustan kurtulması olanaksızdır!

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 13 Ekim 2021

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

VAHİM

Meclis Eski Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi İsmail Kahraman günlerdir Anayasa değişikliği ve laikliğin kaldırılması söylemleri yaparken RTE,

Anayasa’nın ilk 4 maddesini değiştirme fikri eğer bu CHP’nin kurumsal iradesiyse ortada ülkemiz açısından çok vahim bir sorun var demektir.” diyerek olayı CHP’ye yıktı.

Durumu vahim…

ADAMIM

Foreign Policy’den Halil Karaveli, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ABD ile ilişkilerini kaleme aldığı yazısında, ‘Akar, cumhurbaşkanı olursa Türkiye’nin ABD ile ittifakını yeniden kurmaya çalışacak.’ ifadelerini kullandı.

Tanıyorlar…

TERÖRİST

RTE, “Parklarda bankların üzerinde yatanlar… Bunlar öğrenci mi? Bunlar aynı Gezi’de olduğu gibi teröristler” dedi.

1970’li yıllarda iktidarı eleştiren her eylemci “anarşist” olarak adlandırılırdı. Terfi ettiler…

DÖNÜK

Sputnik ve Russia Today’in Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan, ‘Kars ve Ağrı Dağı’nın Rusya’ya geri dönmesini istiyorum’ dedi.

Gerisi dönük zaten…

ŞEHİRCİ

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Cami Planlama ve Tasarımı Kılavuzu tanıtım toplantısında: “Camiden kopuk şehirleşmeye karşıyız. Her mahalleye yürüme mesafesinde cami yapacağız. Şehrin merkezine camiyi oturtup çevresinde şehirleşeceğiz.”

  1. Şehircilik bakanı mı şehir imamı mı?
  2. Cami ile mi gelişeceğiz okulla mı?
  3. DİB’nın emrinde mi, milletin hizmetinde mi?

POLİSİMİZ

Mahkeme kararı ile mahdum Bilal’in YİK üyesi olduğu TÜGVA’dan Büyükada İskele Binası’nı geri alma hakkı kazanan İBŞB zabıtalarının karşısına polis dikildi.

Yasaların güvencesi polisimiz yasaya aykırı eyleme kalkan yapıldı. 

TEHDİT

Biden, “Türkiye’nin Suriye’deki askeri eylemleri, ABD için tehdit oluşturuyor” dedi.

ABD’nin her hali Türkiye için tehdit…

MEŞRU

HDP’nin yasal ancak bölücü örgütle ilişkisi nedeniyle meşru olmadığı tartışılıyor. Katılırım.

Peki, Yüce Divan kararı ile “laikliğe karşı eylemlerin odağı” olduğu kesin kabul edilmiş AKP meşru mu?…

İYİLİK

RTE, Millet İttifakı için, ”Ülke yönetimine talip olmaktan vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını hatırlatmak istiyoruz

İyi saatte olsunlar…

BAŞSAĞLIĞI

2003 yılında Süleymaniye’de Türk askerine çuval geçiren birliğin komutanı, MSB Akar’ın boynuna madalya geçiren ABD’li eski Kara Kuvvetleri Komutanı Raymond Odierno 67 yaşında öldü.

Sevenlerinin başı sağ olsun…

UÇUŞ

RTE, Amerika’nın, İngiltere’nin halini görüyorsunuz değil mi? Benzin yok benzin. Almanya’da kuyruklar, Fransa’da kuyruklar, yiyeceklerini bulamıyorlar, Türkiye’de böyle bir sorun yok”

Bu ülkeler nerede bilen var mı?..

REKTÖR

BÜ Rektörü Naci İnci, “Boğaziçi’ndeki eylemelere destek verilmesinin lisedeki öğrenciyle ne alakası olabilir?”

Bunu anlayabilse…

YALAN

TÜİK işsizliğin 11 bin kişi artığını açıkladı. Devletin bir başka kurumu İŞKUR’a göre ise kayıtlı işsiz sayısı yalnızca bir ayda 199 bin kişi arttı. 

Ne verseler fark etmez, TÜİK’e inanan kaldı mı?..

SORUYORUM                                             :

  1. 128 milyar dolar nerede?
  2. Bakan Ruhsar Pekcan ve diğer bakanların/yakınlarının devlete mal satmasının (hem de bozuk ve fahiş fiyatla) soruşturulması neden engelleniyor?
  3. Sedat Peker’in suçlamaları kamuoyunda karşılık bulmasına karşın niçin araştırılmıyor? Suçlanalar niçin kendini savunmuyor? Cumhurbaşkanlığı niçin sessiz kalıyor? 
  4. Orman yangınlarına karşı gerekli önlemleri almayarak yurdumuzun cayır cayır yanmasına, uygunsuz imara izin vererek sel felaketine sebep olanlar ne zaman hesap verecek?
  5. Yurt dışına para aktararak vergi kaçıranlardan hesap sorulmayacak mı?

 

ANAYASANIN İLK 4 MADDESİ

Mustafa AYDINLIMUSTAFA AYDINLI
Eğitimci – Yazar
http://www.corumhaber.net/anayasanin-ilk-4-maddesi-makale,11668.html

Değerli dostlar, 

Özellikle son yıllarda halkın gündemi ile iktidarın gündemi birbiri ile hiç uyuşmuyor. Klasik deyimle halk “aş, iş, ekmek” derdinde, pahalılığın önüne geçilemiyor. Zamlar yağmur gibi yağıyor. Kılıç gibi yaklaşan kışı, halk nasıl atlatacağının derdine düşmüş, işsizlik Cumhuriyet tarihinin en üst düzeyinde iken, iktidar “Dindar Anayasa” yapma telaşında.

AKP’li eski TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanvekili İsmail Kahraman,

  • Değiştirilemez denilen ilk 4 madde anayasaya konmamalıdır. Dindar bir anayasa olmalı. İlk 4 madde değiştirilebilir. dedi.

2017 Anayasa değişikliği, Türkiye’nin 1876’dan bu yana anayasa tarihinin en az oyu almış, Yüksek Secim Kurulu (YSK) desteği ile “Atı alıp Üsküdar’ı geçerek” yapılmış, hatta mühürsüz 1,5 milyon oyu geçerli saymış, üç ay sonra da bu suç olmaktan çıkarılmış bir anayasa ile ülke yönetiliyor. Kısacası AKP iktidarı 2017’de kendisi yaptığı çok kapsamlı anayasa değişikliğini de beğenmiyor. İsmail Kahraman “Dindar Anayasa” yapalım diyor.

Gerçekte, söyleyene değil söyletene bakmak gerek.

İlk 4 maddede neler yazıyor;

Madde 1- Türkiye devleti bir cumhuriyettir.

Madde 2-Türkiye cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Madde 3- Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî Marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.

Madde 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
***
Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek bu maddelere göre ne yapmak istiyorsunuz?

  • Cumhuriyeti mi kaldırmak istiyorsunuz?
  • “Demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletini” kaldırıp, yakın olduğunuzu ima ettiğiniz bir Taliban rejimi mi kurmak istiyorsunuz?
  • Ülke ve ulusun bölünmez bütünlüğünü mü ortadan kaldıracaksınız?
  • Türk Dili’ni mi değiştireceksiniz?
  • İstiklal Marşı’nı mı değiştireceksiniz?
  • Yoksa Ankara’yı Başkent olmaktan mı çıkarmak istiyorsunuz?

İlk 4 maddede neler yapmak istediğinizi açık söyleyin, halk gerçek yüzünüzü görsün.

Halk ülkeyi Ortaçağın kör karanlığına sürüklediğinizi, ülkenin Taliban rejimine dönüşme riskinin farkına varsın.

Konunun uzmanları ülkede “Yaklaşık yüz yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca ulusal gelirin arka arkaya yedi yıl düştüğü tek dönem 2014 ile 2021 yılları arasına denk geliyor.” diye uyarıyorlar.

Kısacası AKP iktidarı, yoksulluğun ve çöküşün çözümünü, değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek Anayasa’nın ilk 4 maddesinde arıyorsa, baştan karaya vurmuş demektir.

Meşruluğunu Apaçık Yitiren AKP = Erdoğan İktidarı Ulusumuz Tarafından Görevden Uzaklaştırılmalıdır

Meşruluğunu Apaçık Yitiren
AKP = Erdoğan İktidarı

Ulusumuz Tarafından
Görevden Uzaklaştırılmalıdır

Sayın Fatih Yaşlı‘nın başlattığı “Suriye’den elinizi çekin, askerler evlerine dönsün” bildirgesine biz de imza verdik, metni ve imzacıları web sitemizde yayınladık. İmza verenlerin sayısı hızla artıyor.
(http://ahmetsaltik.net/2020/02/29/suriyeden-elinizi-cekin-askerler-evlerine-donsun/)

Sayın Yaşlı’nın yukarıda aktardığımız açıklamalarından bir paragrafı paylaşmak istiyoruz :
****

Son on yıldır izlenen Suriye politikasının bir parçası olarak İdlib’de olan bitenin de elbette ki Türkiye’nin ve Türkiye halkının çıkarlarıyla uzaktan yakından alakası yok.

Ortada iktidarın İhvancılıkta somutlaşan siyasal İslamcı ideolojisi ve emperyal hevesleri var.

Buna bir de içerideki sıkışmışlığı, yeni kurulan partileri, yitirilen belediyeleri, ekonomik krizi, rant dağıtımında yaşanan sıkıntıları eklediğimizde tablo tamamlanıyor.

Söz konusu olanın kimin istikbali, kimin istiklali ve kimin bekası olduğu çok daha iyi anlaşılıyor.

****
Yukarıdaki 4 saptama son derece önemlidir ve sorunun özünü ortaya koymaktadır.

  • Ulusumuzun artık, AKP = Erdoğan‘ın hemen hemen hiçbir söylemine inancı kalmamıştır.
  • Erdoğan, içeride bütünüyle tıkanmıştır, tükenmiştir.
  • Dış politikada ulusal duyguları istismar etme dışında seçenek kalmamıştır ancak bu kez de ölçü elden kaçırılmıştır. Şehit sayıları halkın sabrını taşırmış durumdadır.
  • Nitekim Erdoğan bu yıkıcı – yakıcı tabloyu halka açıklayamamış, olaydan yaklaşık 36 saat sonra kamuoyu önüne çıkabilmiştir.

Aşağıdaki 2 fotoğraf, tarihe düşülen utanç kareleridir, suçüstü yakalanmışlardır.


Bütün Ulus tam anlamıyla “kan ağlarken”, ağzımızı bıçak açmazken, Erdoğan ve damadı Hazine Bakanı Berat Albayrak, eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman her nasılsa ve nedense, içleri nasıl kaldırdı ise, iç dünyalarını adeta ele verircesine, gülmekte hatta kahkaha atmaktadırlar!?

Bu fotoğrafları Ulusumuzun dikkatine, bilgisine, ilgisine ibret belgeleri olarak sunuyoruz..

Özellikle inançlı ve AKP’ye sadakatla oy veren, Reis’e kul gibi körü körüne tapan” (!?) insanlarımıza..

  • Artık uyanın.. uyanın deriiiin mi derin gaflet uykusundan, uyanın lütfen..


(Sait Munzur, İdlib’te yaşananların ardından çizdi: Sarıkamış’tan İdlib’e…, sol.org.tr)

Tarih okumalarımızdan bir söz beynimizde zonkluyor :

  • Ekonomi kötüye gidiyor, kriz ve işsizlik artıyor, memnuniyetsizlik yayılmaya başlıyordu; sonra aklıma mükemmel bir fikir geldi; savaşmak!Benito Mussolini

Sayın Rifat Serdaroğlu‘nun dünkü (29.02.2020) “NE YAPMALISINIZ?” başlıklı yazısından çok önemsediğimiz bir bölümü paylaşalım (yazının tümünün okunmasını öneriyoruz : https://rifatserdaroglu.net/2020/02/28/ne-yapmalisiniz/)

  • Öyle bir noktadayız ki; ya AKP iktidarını demokratik yolla göndereceğiz
    ya da son devletimiz
    olan T.C. Devleti için Fatiha okuyacağız.
  • Eğer Türk Milleti olarak, seccademize dadanmış şeytanları, İhvancıları, Muaviye özentilerini, devlet hazinesini talan eden soyguncuları, biatçıları iktidardan indirmeyi beceremezsek önümüz çok karanlık!
  • Artık gerçekleri görmek zorundayız.
  • Konu Türk Vatanı olunca, kimseye keyif bağışlayacak halimiz yok.
  • Kripto AKP’lilere, tarikat artıklarına, “istikrar var para kazanıyoruz” diyen eblehlere, demokratik rejimi korumanın hepimizin görevi olduğundan habersiz fikirsizlere
    acıyacak durumumuz yok…
    ****
    Lütfen, AKP’den istifa ederek ayrılan bağımsız milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun Ruşen Çakır ile söyleşisini ve ibretlik itiraflarını, isyanını ve önerilerini izler misiniz? (5 dk.)
    https://www.facebook.com/623224320/posts/10158062008014321/

Bu tür sağduyulu / yurtsever çıkışların AKP içinden artık çığ gibi büyümesi gerekiyor.

  • Sorun Erdoğan iktidarının bekası değil, TÜRKİYE’nin BEKASI’dır.

Medyada yansımayan / yansıtılmayan, şehit yakınlarının yürekleri paralayan feryatlarını izlemeye gücünüz var mı AKP = Erdoğan ve hala körü körüne alkışlayanlar, tapanlar, kula kul olarak dinden çıkanlar???

Tek çözüm                                   ;

  • Artık, meşruluğunu apaçık yitirmiş olan AKP = Erdoğan iktidarının,
    Ulusumuz tarafından görevden uzaklaştırılmasıdır.Muhalefet, bu meşru savunmanın tüm demokratik – hukuksal yollarını hazırlamaya koyulmalıdır.

Birinci öncelikli görev budur ve yitirilecek zaman yoktur.

Sevgi, saygı ve derin KAYGI ile. 01 Mart 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Her eve buzdolabı giriyorsa, memleket refah demekmiş!

Her eve buzdolabı giriyorsa,
memleket refah demekmiş!

Yılmaz ÖZDİL
SÖZCÜ, 08 Haziran 2018

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

1 Yeni Zelanda, 2 Norveç, 3 Finlandiya, 4 İsviçre, 5 Kanada, 6 Avustralya, 7 Hollanda, 8 İsveç, 9 Danimarka, 10 İngiltere, 11 Almanya, 12 Lüksemburg, 13 İrlanda, 14 İzlanda, 15 Avusturya, 16 Belçika, 17 ABD, 18 Fransa, 19 Singapur, 20 Slovenya, 21 İspanya, 22 Japonya, 23 Hong Kong, 24 Malta, 25 Portekiz, 26 Estonya, 27 Çekya, 28 Uruguay, 29 Costa Rica, 30 Mauritius, 31 Şili, 32 İtalya, 33 Kıbrıs Rum Kesimi, 34 Polonya, 35 Güney Kore, 36 Slovakya, 37 Letonya, 38 Malezya, 39 Panama, 40 İsrail, 41 Birleşik Arap Emirlikleri, 42 Litvanya, 43 Hırvatistan, 44 Yunanistan, 45 Trinidad Tobago, 46 Katar, 47 Macaristan, 48 Güney Afrika, 49 Arjantin, 50 Romanya, 51 Surinam, 52 Brezilya, 53 Makedonya, 54 Bostwana, 55 Jamaika, 56 Sri Lanka, 57 Bulgaristan, 58 Karadağ, 59 Ekvador, 60 Filipinler, 61 Endonezya, 62 Tayland, 63 Dominik Cumhuriyeti, 64 Peru, 65 Meksika, 66 Sırbistan, 67 Bahreyn, 68 Namibya, 69 Nikaragua, 70 Umman, 71 Kuveyt, 72 Kolombiya, 73 Paraguay, 74 Arnavutluk, 75 Vietnam, 76 Moğolistan, 77 Kırgızistan,

78 biz.

Küresel Refah Seviyesi Endeksi
‘nde Türkiye’nin yeri bu.
*
Eğitim kalitesinde Ruanda’nın Gana’nın Senegal’in Ürdün’ün bile gerisinde 80’inci sıradayız.
Kişisel özgürlüklerde Kamboçya’nın Honduras’ın Burkina Faso’nun bile gerisinde 94’üncü sıradayız.
Sivil toplum birikiminin değerlendirildiği sosyal sermayede Belize’nin Nepal’in Hindistan’ın bile gerisinde 104’üncü sıradayız.
Güvenlikte İran’ın Lübnan’ın Tanzanya’nın Bangladeş’in bile gerisinde 126’ncı sıradayız.
*
Asrın liderimiz hâlâ “Türkiye ekonomisi tüm başlıklarda gelişmiş ülkelerden dahi çok ileri seviyededir, dünyada bir numara” diyor. Hâlâ “her eve çamaşır makinesi giriyorsa, her eve buzdolabı giriyorsa demek ki refah seviyesi var” diyor.
*
O halde 24 Haziran’da Çelik’e oy verseydik keşke. Hem bundan sevimli.
Hem çamaşır makinesi ve buzdolabının yanında televizyonu da var.
*
Ali Koç Aziz Yıldırım’ı kargoladı. Çelik bunu haydi haydi paketlerdi.
======================================
Dostlar,

Ağzına geçelim ATATÜRK‘ü, Mustafa Kemal sözcüklerini bile almamaya yeminli vefa dolu 2. dönem TBMM Başkanı üstadımız İsmail Kahraman da aşağıdaki gibi buyurmuşlar
(SÖZCÜ, 08 Haziran 2018)..

Eklemişler, geldiğimiz yerin değerini bilelim diye..

TBMM Başkanı Kahraman: Artık dünyaya beyin ihraç ediyoruz

Bu sözün neresi irdelenebilir ve düzeltilebilir ki?
Biz tarihe ve Ulusumuzun vicdanına bırakalım..
Ama şunu da ekleyelim : Yüz ifadesi Kahraman’ın deriiiiiiiiiiin endişesini saklayamıyor..
Dolayısıyla doğruyu söylemediğini / söyleyemediğini haykırıyor bereket..
****
Değer mi gündelik siyaset için.. Yazık değil mi bu ülkeye ve halka?

Dürüstlük insan olmanın ve de İslamiyetin baş koşulu değil mi?

Başınızı yastığa koyunca nasıl uyuyacaksınız?

Diyelim ki beyin ihracı gerçekten yapıyoruz; bu doğru mu?
Niçin kaçırıyoruz o beyinleri yaban ellere??
Böyle yaptığımız için mi Türkiye bunca ağır çok yönlü bunalıma sokuldu son 15,5 yılda?

Orta derecede küresel rekabet edebilecek yalnızca 10 üniversitemiz varken mi oluyor bu ihraç?

Sevgi ve saygı ile. 08 Haziran 2018, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Soner YALÇIN : MESELENİN ASLI BUDUR

MESELENİN ASLI BUDUR

Soner Yalçın

Soner Yalçın
SÖZCÜ, 28 Nisan 2016 

İsmail Kahraman’ı artık iyi tanıyorsunuz; laikliğe karşı bir dinci meclis başkanı.
1940 Rize doğumluydu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiydi.
Turan Emeksiz adını çoğunuz unuttunuz. 1940 Malatya doğumluydu.
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğrencisiydi.
Tarih: 28 Nisan 1960.
20 yaşındaki İsmail Kahraman ve Turan Emeksiz karşı karşıya geldi.
Demokrat Parti’nin demokrasi ve hukuku yok eden Tahkikat Komisyonu’nun kurulmasına karşı çıkan üniversite öğrencileri, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde toplandı.
Dağ Başını Duman Almış marşını söylüyorlardı.  İstiklal Marşı’nı söylüyorlardı.
Polisler üniversiteyi bastı, Turan Emeksiz’i öldürdü.
Polise destek veren öğrenciler de yok değildi. Bunların başını Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti Başkanı İsmail Kahraman çekiyordu. Yapılan soruşturmalarda İsmail Kahraman’a dokunamadılar.1960’lı yıllar…
Türkiye’de devrimci gençlik rüzgarlarının estiği dönem…
Kemalist Devrimi daha ileriye götürmek isteyen gençler, devlet eliyle Milli Türk Talebe Birliği’nden atıldı.
MTTB, 1965 yılından itibaren faaliyetlerini dinci-gerici yapıda sürdürmeye başladı. Ve, devrimci gençlere karşı tertiplere başladı. Bunun öncülerinden biri İsmail Kahraman idi…

Tarih: 11 Mart 1967.
MTTB başkanlığına eylemleriyle dikkat çeken İsmail Kahraman seçildi.
Hemen… 1 Nisan 1967’de Sovyetler Birliği’nin İstanbul’da açtığı resim heykel grafik sergisindeki Lenin büstünü kaldırmak için eylem yaptırdı.
Papa 4. Paul’ün Ayasofya ziyaretini, “Ayasofya cami’dir” diye protesto ettirdi.
Ali Babacan’ın halası Hatice Babacan’ın, İlahiyat Fakültesi’ndeki derslerine türbanıyla girmek istemesine izin vermeyen okul yönetimini protesto için 68 günlük işgal ve boykot eylemi gerçekleştirdi.
Türkiye İşçi Partisi’nin düzenlediği “diriliş” mitinglerine karşı “şahlanış” mitingleri düzenledi.
Ve eline kan bulaştı… Elindeki devrimci kanı.. 

Tarih: 3 Ağustos 1968.
İstanbul Beyazıt Meydanı’nda düzenlenen mitingde konuşan MTTB Başkanı İsmail Kahraman, şöyle diyordu: “Komünizme zemin hazırlayanlara yeter ve dur deme zamanı gelip geçmektedir.”
Çok geçmedi…

Tarih: 16 Şubat 1969.
Amerikan 6. Filosu’nun gelişini protesto etmek isteyen devrimci öğrenciler, “Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü” düzenledi. Yürüyüş Taksim’de, MTTB’lilerin saldırısına uğradı. İki devrimci üniversite öğrencisi; Duran Erdoğan ve Ali Turgut Aytaç bıçaklanarak öldürüldü.
Saldırıyı organize ettiği iddia edilen İsmail Kahraman’a yine kimse dokunmadı.Çünkü “birilerinin” bunlara ihtiyacı vardı.
“Tam Bağımsızlık İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü” yapan devrimci gençlik, devlet eliyle dinci-yobazlara boğduruldu.
Vedat Demircioğulları… Mehmet Büyüksevinçler… Battal Mehetoğulları…Taylan Özgürler… Nail Karaçamlar… Hangisini yazayım…
Devrimci Fikir Kulüpleri Federasyonu’na bağlı gençler öldürülürken…
Devrimci Gençlik’e bağlı üniversiteliler idam edilirken…
Devrimci aydınlar, öğretmenler zindanlara tıkılırken…
Devlet eliyle MTTB’nin önü açıldı. Devlet eliyle MTTB korundu.
O kan gölü deryasında…. Bir tek MTTB’li gözaltına alınmadı.
Bir tek MTTB’li hapis yatmadı. Bir tek MTTB’li okuldan atılmadı.
Abdullah Gül, MTTB genel yönetim kurulu üyesi oldu.
Tayyip Erdoğan, MTTB tesisler müdürü görevine getirildi.
Ve, İsmail Kahraman 1974’te Çalışma Bakanlığı’na danışman yapıldı.
12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra devleti ele geçirmeye başladılar.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra devletin temel ideolojisini sarsıp dinciliği büyüttüler.
Dernekler, sendikalar, partiler kapatılırken, devrimciler-ülkücüler zindanlara doldurulurken, idam edilirken; İsmail Kahraman’ın, -MTTB’nin yolunda giderek-
“Birlik Vakfı”nı kurmasına izin verdiler.
İsmail Kahraman… Sonra milletvekili oldu. Sonra -DYP eliyle- Kültür Bakanı oldu. Yani… Devrimci gençler biçilirken, İsmail Kahramanların yıldızı hep parlatıldı.
Sonunda meclis başkanı yapıldı. Peki niye?.. 

Erdoğan kandırıyor 

İsmail Kahraman neden TBMM Başkanı yapıldı?
İsmail Kahraman’ın “Anayasa’da laiklik olmayacak” sözü kendini mi bağlar?
Saf olmayınız. Erdoğan’ın ve kimi AKP’lilerin “laiklik yanlısı” görüşlerine kanmayınız.
Ne yazık ki kiminiz hep böyle aldatıldınız. Bakınız:

İsmail Kahraman başkanlığında; Mehmet Alacacı, Resul Tosun, Tahsin Erdinç, Yaşar Öztürk, Yusuf Ağbayram, Leyla Demir ve İsmail Emrah Karayel katılımıyla Birlik Vakfı’nda toplandılar. Tarih: 20 Aralık 2011 idi.
Dört ay süren toplantıların konusu, yeni anayasaydı.
İsmail Kahraman’ın 2012 yılında Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu Anayasa taslağında “laiklik” ile ilgili ne yazıyordu:

“Hazırlamış olduğumuz taslakta laiklik gibi çok muğlâk ve tartışmalı bir kavramın anayasalarda yer almaması gerektiği kanaatinde olduğumuz için taslağımızda laiklik ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Fikir, kanaat ve düşünce hürriyetine pranga vurma aracı olarak kullanılan ‘laiklik prensibine/kavramına’ taslağımızda yer verilmemiştir.”

Bugün…

İsmail Kahraman’ın “Laiklik yeni Anayasa’da olmamalıdır” sözünü duyunca neden irkiliyorsunuz? Oysa. Asıl üzerinde düşünülmesi gereken şudur:

Erdoğan, İsmail Kahraman’ın yeni anayasa hakkında ne düşündüğünü bilmiyor muydu? Biliyordu. Öyleyse… Erdoğan, 14 yıldır aktif siyasette olmayan İsmail Kahraman’ı “operasyon yapacağız” diyerek neden ısrarla milletvekili ve ardından meclis başkanı yaptı?

Mesele çok açık değil mi?
Erdoğan’ı da, İsmail Kahraman’ı da biz iyi tanıyoruz.
Yıllardır -Turan Emeksiz gibi- devrimcileri biçenlerin ve İsmail Kahramanları yüceltenlerin Türkiye’yi ne hale getirdiğinin farkındayız.
Benim sözüm kimilerine; hala seyretmeye devam edecek misiniz?..

==============================
Çoooook teşekkürler bu önemli yazı için değerli araştırmacı – yazar Soner Yalçın’a!

Sevgi ve saygı ile.
28 Nisan 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com