Etiket arşivi: IŞİD – Nusra

Hüsnü Mahalli : Mucize gerek

Şu ‘Alevi’ Esad direnmeseydi Şam’a gidip Emevi Camisinde iki rekat namaz kılıp Kahire’ye doğru yol alınacaktı.

‘Alevi’ Esad direnmeseydi Mısır’da ‘Sünni’ Müslüman Kardeş Mursi askeri darbeyle devrilmeyecek ve biz Sisi denilen bela ile uğraşmayacaktık.
‘Alevi’ Esad direnmeseydi Libya’da işler karışmayacak ve Müslüman Kardeşler çok daha rahat iktidar olacaktı.
‘Alevi’ Esad devrilseydi Tunus’ta seçimle iktidar olan Müslüman Kardeşler uzun süre daha iktidarda kalır ve Laikler ortadan kaldırılırdı.
‘Alevi’ Esad direnmeseydi Rus uçakları Suriye’ye gelmez ve biz o uçaklardan birini düşürerek Putin gibi bir çılgınla uğraşmayacaktık. Giden paralar işin ekstrası.

‘Alevi’ Esad  direnmeseydi, biz de Musul’a asker göndermek zorunda kalmayacak ve
Irak’ın Şiileri ile kavgalı olmayacaktık.

‘Alevi’ Esad ortadan kaybolsaydı biz Şii iran ile düşman olmayacaktık.
Çin uzak ama ‘Alevi’ Esad’ın yüzünden onunla da aramız limoni.

‘Alevi’ Esad bu kadar direnmeseydi Suriye’nin kuzeyi ile Musul vilayetini alıp
Misak-ı Milli sınırlarına dönerdik.

‘Alevi’ Esad bırakıp gitseydi bizim Müslüman Kardeşler iktidar olacak ve biz PYD-YPG diye bir tehlikeyi bilmeyecektik.
Ama olmadı. Adam direndi ve bütün plan ve projelerimiz bozuldu.
Adam direndi herkes bize düşman oldu. Olmayanlar da bize oyun oyunuyor.
Oysa her şey ne kadar da güzeldi.
Esad’ın Alevi olmadığı günlerde.
Vizeler kaldırılmış, 13 Ekim 2009’da sınır bariyerleri yok edilmiş ve sınırın iki yakasında Türkler, Araplar, Kürtler, Süryaniler ve Ermeniler yeniden kardeş olmuştu.
Yalnızca Suriye değil Lübnan, Ürdün, Mısır, Libya ve Cezayir gibi ülkelerle vizeler kaldırılmış ve insanlar akın akın Türkiye’ye geliyordu. Herkes AKP modelini merak ediyor ve
Gül-Erdoğan ikilisini seviyordu.
Şimdi ? Sormayın. Keşke Esad’a ‘Alevisin’ demeseydik.
Keşke bu coğrafyanın tek laik, çağdaş ve demokrasi yolunda ciddi adımlar atan Esad ile
dost kalsaydık. Belki de o zaman  IŞİD, Nusra vb. ruh hastası örgütlerle başımız belada olmazdı. Galiba bu işin geri dönüşü yok. Bataklığa saplandıkça saplanıyoruz.
Yakında yedi düvel ile savaşa tutuşuruz. Halka biraz gaz verdik bu iş tamam.
Ama bu Amerikalıları ne yapacağız? Kendileri yetmiyor ahbaplarını da alıp geldiler.
Karadan, denizden, havadan ve uzaydan. Ama esas bela şu kral, emir ve şeyhler.
Esad’ın Alevi olduğunu onlar hatırlattılar. ‘Alevi’ Esad’ın öldürülmesi için fetvaları
onlar yazdırdılar. Osmanlı torunu olduğunu onlar hatırlattı.
Yavuz Selim’i anlata anlata bitiremediler. Adamların acayip ‘Yeşil’ Dolarları da.
Bu işe acilen bir çözüm bulmalı. Acaba Cem Evleri’ne hukuksal statü tanıyıp ‘Alevi’ Esad’a
gel ziyaret et desek bir mucize olur mu?

======================================

Dostlar,

Sayın Hüsnü Mahalli üstadımız da bizim gibi Suriye’de oynanan küresel emperyalist oyunlardan çok yorulmuş ve yüteği yanmş görünüyor. Üstelik umutsuz da..
Bataklığın kurutulabilmesi için “Mucize gerek” diyor.. Bunu da olası görmediğinden,
yazısını acı bir ironi ile bitiriyor..

Yaşananlar, BOP ve sonrasında ARAP BAHARI denilen emperyalist oyunlar kapsamında
Irak ve Suriye’nin Sevri‘dir..

Herhalde 14 “büyük” (!) devletin Suriye’de IŞİD denen Batı kurgusu İslamcı terör örgütü ile boğuştuğunu ve küresel koalisyon güçlerinin bu “belalı” örgütle başedemediğini sanacak ölçüde akıl fukarası değiliz.. Dolayısıyla Suriye – Irak Sevr’i için masada sandalye kapma yarışı sürdürülmektedir.

Türkiye gene maşalık yapmış, emperyalizmin taşeronluğuna soyunmuş ve fakat hiçbir sandalye kapamadığı gibi en büyük bedeli de kendsi ödemiştir, ödeyecektir.

Oysa yapılması gereken çok basitti :

– Suriye – Irak kadim (üstelik Müslüman!) komşularımızdır;
onlara zarar verecek hiçbir eylemin içinde olmayız.
– Bu komşularımızda iç savaşı kışkırtmak ve rejimi devirmek için her tür oyuna girişmek
ne kelime; tersine, içişlerine zerrece burnumuzu sokmayız.
– Bölgemizde ve dünyada sınırların değişmezliği ilkesini savunuyoruz.
Büyük ATATÜRK’ün dış politika ilkelerine bağlıyız         :
1. YURRTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ.
2. Herkesle dostluk kurmak isteriz ama hiç kimseyle ittifak ve bloklaşma yapmayız!

*****

Gelinen yerde sorunlar öylesine girift oldu ki, içinden çıkmak çok zorlaştı.
Gene de çok geç kalmış sayılmayız.
Irak – Suriye politikamızı köten değiştirmeliyiz, hem de gecikmeden..

Ondan sonra da ülkemizdeki 3 milyon Suriye’li ve Irak’lı “konuk” sorununun çok yönlü muazzam yükü ile nasıl başedeceğimizi düşünmeye fırsat kalabilir.. Bakarsınız bir “mucize” olur ve bu 2 ülkede barış – istikrar sağlanırsa “3 milyonluk” tarihsel konuklar ülkelerine dönerler..

Tarih AKP – RTE’yi kanlı Irak – Suriye politikları nedeniyle asla bağışlamayacaktır.
Suriye’de Esad’ın neredeyse 400 bin insanı öldürdüğünü söyleyenlerin bu cinayetlerde payını örtüp saklamak o denli kolay mıdır? İnsanları aptal yerine koymak hangi akla hizmettir?

Tek bir soru yeter :

  • Esad Alevi değil de “Sünni” olsaydı AKP – RTE bunca gazapla üstüne gider miydi?

Sevgi ve saygı ile.
13 Aralık 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Hüsnü Mahalli : ​Haydi Bismillah

​Haydi Bismillah

Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli
hmahalli@hotmail.com
YURT, 07 Ekim 2015

Rusya’nın Suriye’ye uçak göndermesine kızanlara bakın :
Türkiye, Ürdün, Suudi Arabistan, Katar ve diğer Körfez ülkeleri…
Hepsinde Amerikan üsleri var.
Bu üslerde on binlerce Amerikan askeri, yüzlerce savaş uçağı, deniz filoları ve bilmedik bir sürü karanlık merkezler.
En taze örnek İncirlik’in yanı sıra Diyarbakır, Malatya ve Batman askeri havaalanlarının
ABD uçaklarına açılması.
CIA’yı anlatmaya gerek yok, perde arkasından çok şeyi idare eder.

Hüsnü Mahalli: Herkes hava saldırılarından sonra kara operasyonlarını bekliyor

Örneğin dört buçuk yıldır Suriye’de savaşan ruh hastası yerli ve yabancı katil sürülerini.
Örneğin ‘Alevi ve Şiileri öldürün’ fetvasını veren binlerce din adamını ve onların arkasında duran siyasal iktidarları.
Açıklanmış resmi bir sayı olmamakla birlikte bu ruh hastası katiller geçen süre içinde
en az 50-60 bin Suriye askerini öldürdü.
Bu ruh hastaları geçen süre içinde Alevi ve Şii bölgeleri hedef alarak en az o kadar insanı öldürdüler.
Esad yönetimi mezhep düşmanlığını kışkırtmasın diye bunlardan söz etmiyor.
Ama Sünni’si, Alevi’si, Dürzi’si, Hıristiyanı, Kürdü, Arabı ve tüm kesimleri ile Suriye halkı
bu gerçeği biliyor. Tıpkı AKP yönetiminde Ankara’nın her şeyin baş sorumlusu olduğunu bildikleri gibi.
Herkes ‘Putin’in Erdoğan’a gereken yanıtı vereceğine’ inanıyor ve bundan dolayı
insanların morali hızla yükseliyor.
Herkes hava saldırılarından sonra kara operasyonlarını bekliyor.
Operasyonlar ağırlıklı olarak Türkiye sınırına yakın bölgelerde cereyan edecek.
Çünkü Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün ve CIA destekli tüm terör örgütleri bu bölgelerde barınıyor. IŞİD, Nusra ve aynı ideolojiyi paylaşan 10 kadar örgüt.
Bu bölgelerde 30 bin kadar adamlara var.
Bunlar içinde 5 bin kadar Türkmen ve bunun iki katı Çeçen, Kafkas kökenli, Orta Asya ve Uygur Türkü var.
Putin ‘Bunlar bana gelmeden ben onlara gider temizlerim.’ demişti.
Yakın da Çin de bu işin içine girecek.

Bağdat’ta kurulan ‘Ortak Operasyon Merkezi’nde ise Rus, Iraklı, Suriyeli ve İranlı subaylar beraber çalışıyor. IŞİD’e karşı ortak mücadelenin planlarını yapan bu subaylar olası operasyonların da alt yapısını hazırlıyorlar. Arap medyasına göre Lübnan Hizbullahı da bu işin içinde.
ÖzetleArap Baharı‘dan bu yana ilk kez rüzgar Suriye ve Irak’ta ters esmeye başladı.
Putin’in Sibirya soğuğu Körfez’in o ilkel, çağ dışı, bağnaz ve rezil kral, emir ve şeyhlerini
tir tir titretiyor.

Erdoğan ne yapar işte orası karışık.

Suriye’nin kuzeyinde uçuşa yasak bölge, tampon bölge ve son olarak güvenli bölge olmadı.
Putin ‘ Ilımlı ılımsız dinlemem tüm teröristleri yok edeceğim’ diyor.
ABD ve Batılı ülkeler dandik açıklamalarla idare ediyorlar.
Hepsi AKP yönetiminde Ankara’dan hoşlanmıyor .
Hepsi AKP yönetiminde Ankara’nın Suriye’de ne yaptığını biliyor.
Hepsi AKP yönetiminde Ankara’nın bilerek ve planlı olarak yüz binlerce Suriyeli mülteciyi botlara bindirip Yunan adalarına gönderdiğini izliyor.
Hepsi de AKP yönetiminde Ankara’nın on binlerce katilin Türkiye üzerinden Suriye’ye geçişine izin verdiğini hatırlıyor.
Ve şimdi hepsi bu katillerin sıkıştıklarında tekrar Türkiye’ye kaçacaklarını biliyor.
Başka da çareleri yok. Ya ölecekler ya da Türkiye’ye kaçıp geldikleri ülkelere
geri dönmeye çalışacaklar.
İşte temel soru bu : Böyle bir durumda AKP yönetiminde Ankara ne yapacak?
Gerginlik devam ederse, asla geri adım atmayacağı belli olan Rusya ile savaşa tutuşacak mı?
Putin ‘Teröristlere gelişmiş silah verenleri vururum’ dediğine göre,
AKP yönetiminde Ankara dostu grupların yok oluşunu mu seyredecek?
Ya da kaçmaktan başka çareleri olmayan teröristlere kapılarını açarak onları sonraki savaşlar için mi barındıracak.
Bu ve benzeri soruları çoğaltabiliriz.

Alevi Esad’ı deviremeyenler şimdi de ‘Haydi Bismillah’ deyip Komünist Putin’in peşine düştü.
Mehter takımı seçim mitinglerinde hazır.
Neresinden bakarsanız bakın AKP yönetiminde Ankara’nın başı büyük belada.
Ateş çemberi giderek daralıyor.
Rüzgar eken AKP, Rus uçağının navigasyon cihazını bozdu ama doğal gaz vanası hala çalışıyor.

============================

Dostlar,

Suriye kökenli araştırmacı gazeteci – yazar Sn. Hünü Mahalli, Suriye gerçeğini çarpıcı biçimde özetlemekte. AKP – RTE, yüz kızartıcı Suriye politikası ile ülkemizi büyük sorunların içine sürükledi. Tam bir tıkanmışlık ve çaresizlik içinde AKP – RTE..

Her şeye karşın gene de 1 Kasım seçimine günler kala, her türlü rasyonelden uzak bir dış politika çılgınlığı beklenir bu yönetimden. Örn. birkaç Rus uçağıını düşürme ya da “düşürdük” sansasyonu ile seçmenin ulusalcı duygularını yönlendirme..

Hep yazdık, bu kritik süreçte CHP – MHP çoook dikkatli olmalı ve AKP hükümetinden bilgilenme istemelidir. Ne yazık ki böylesi bir dönemde TBMM kapaşıdır!

Ne yazık ki böylesi zor bir dönemde ülkemizin yurtsever komutanları, aydınları, gazetecileri
3 gündür sabahtan akşama Yargıtay’da Poyrazköy kumpas davasında savunma vermekteler.
Kumpası FG Terör Örgütü, ABD-Siyonizm ile birlikte kurgulayanlar  ise serbest ve ülke yönetiminde..

TSK’ya olağanüstü kritik görev ve sorumluluk düşmekte.. AKP iktidarının ve Başkomutan RTE’nin ulsal çıkarlarımızla, reel politikle bağdaşmayan talimatlarını yerine getirmemeliler. Gerektiğinde bu baskıları ve hykuk dışı emirleri kamuoyu ile paylaşmalılar..

Dün de yazdık, Necdet Öztorun paşayı örnek verdik..
Türkiye binlerce yıllık deneyimi ve geleneği olan bir ülke.
Bu sorumsuz ve kifayetsiz muhteris kadroların elinden de kurtulmasını bilecektir 1 Kasım’da..
Bunca ufuksuz, sorumsuz ve ağır faturalı bir güdümlü siyasetin elbette hesabı sorulmalıdır.

Lütfen okur musunuz ?
AKP – RTE’nin YÜZ KIZARTICI SURİYE POLİTİKASI ve GELİNEN YER
(http://ahmetsaltik.net/2015/08/01/akp-rtenin-yuz-kizartici-suriye-politkasi-ve-gelinen-yer/)

Sevgi ve saygı ile.
07 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com