15 Ağustos akşamı Taliban silahlı güçlerinin Kabil’e girişi, uluslararası ilişki ve dengeleri yeniden biçimlendirecek. Bu yazıda, dünden bugüne Afganistan üzerine saptamalar ile yetinilecek.
Cumhurbaşkanı (CB) Gani kaçtı, fakat Afganistan’da kalan CB 1. başkan vekili E. Salih, vekalet yetkisinin kendisine ait olduğunu öne sürüyor.
Taliban’ın açıklamaları, Afganistan İslam Cumhuriyeti Anayasa’nın neresinde?
Fiili yönetime sıcak mesajlar gönderen Ankara, işlemi görmek için Anayasa’ya saygı çağrısında bulunma yerine, Taliban’ı ilk tanıyan yönetim olma hevesinde.
Tarihi kısa bilgiler, Taliban üzerine somut ipuçları sağlıyor.
İŞGALLER ve DARBELER TARİHİ
1747. İlk Loya Jirka (Büyük Kurul), Afganistan’ın ilk kralını seçti.
İngiliz işgaline karşı verilen savaşlar (1839-1842; 1878-1880) ardından 1919 Bağımsızlık savaşı, Kabil Anlaşması (1921) ile sonuçlandı ve Britanyalılar ülkenin bağımsızlığını tanıdı. Kral Emanullah ve Mustafa Kemal arasındaki dayanışma biliniyor. 1924’te Anayasa kabul edildi. Ankara Hükümeti, Afganistan modernleşmesine katkıda bulundu.
1928’de mollalar başkaldırdı.
1931 Anayasası, bakanların Şura önünde sorumluluğunu öngördü.
1963’e kadar on yıl süreyle başbakanlık yapan Kral’ın kuzeni prens Davut, 1973’te askeri darbe yoluyla Cumhuriyet ilan etti ve CB oldu.
1977’de Loya Jirka yeni bir Anayasa kabul etti.
1978’de Sovyet yanlısı darbe sonucu Davut öldürüldü ve M. Taraki CB oldu.
1979’da Taraki, boğazlanarak öldürüldü; SSCB Afganistan’ı işgal etti. (ABD ve Fransa, İslamcıları destekledi).
1989’da Sovyet kuvvetleri çekildi.
1992’de İslamcı direniş, Kabil’de iktidarı aldı; ama direnişin farklı hizipleri arasında savaş sürdü.
1996’da Taliban Kabil’i aldı. CB Necibullah, burularak bir jipin arkasına bağlanıp sürüklendi.
2001’de New-York ikiz kuleler saldırısı ardından ABD, Taliban yönetimine son verdi ve ülkeyi işgal etti; 2002’de NATO güçleri Afganistan’da konuşlandı.
2004’te, Afganistan İslam Cumhuriyeti Anayasası, Loya Jirka tarafından kabul edildi..
ULUSAL EGEMENLİK VE HAKLAR
Anayasa’ya göre; Afganistan’da egemenlik, kendini doğrudan veya seçilmiş temsilcileri aracılığıyla ifade eden ulusa aittir.
Afgan ulusu Peştun, Hazara, Özbek, Türkmen, Beluc, (…), Arap, Kırgız, Kızılbaş, (…) ve diğer boyları kapsar.
Afganistan yurttaşları, kadınlar ve erkekler, yasa önünde eşit haklara ve ödevlere sahiptirler.
İnsan özgürlüğü ve haysiyeti dokunulmazdır. Devlet, özgürlüğe ve insan haysiyetine saygı gösterir ve onları korur.
CB makamının boşalması durumunda, Başkanın görev ve yetkilerini, 1. başkan vekili üstlenir.
CUMHURİYET ve EMİRLİK
Fiili Taliban topluluğu açıklamaları üzerine niyet okuması yapılıyor. Oysa işlemi öne çıkarmak daha önemli. İslami şeriata göre yönetme iradesi yeterli değil. Örneğin kadın statüsü: İslam, yirmi yılda değişti mi?
Değişen Taliban ise eğer, bunun hukuki çerçevesi belirlenmeli. Bunu belirleyen ise, Anayasa. Talibanı, İslam Cumhuriyeti Anayasası’na saygıdan alıkoyan ne? Neden “İslam Emirliği” tercih edildi?
Kaldı ki, Taliban’ın evrildiği görüşünü, aynı dönemde halkın kazanımları ile birlikte değerlendirmek gerekir. Toplumun kazanımları nasıl korunacak?
Öte yandan, eğer Taliban, uzlaşmacı tavrını kanıtlamak istiyorsa, en azından, Doha Anlaşması gereği CB 1. başkan vekilini göreve çağırmalı; yeni Anayasa hazırlanıncaya kadar en azından 2004 Anayasası’na bağlı kalacağını açıklamalı.
ANKARA NE YAPMALI?
“TSK unsurlarının NATO’nun Afganistan’da icra etmekte olduğu Kararlı Destek Misyonu ve devamı kapsamında yurt dışına gönderilmesi,” gerekçesi artık ortadan kalkmış olduğuna göre, Ankara, Kabil’deki güvenlik güçlerini 31 Ağustos’a kadar geri çekeceğini derhal açıklamalı.
Taliban yönetimini tanımak için, şu 3 aşamalı süreci beklemeli:
-Güvenlik güçlerini geri çekmek,
-Fiili yönetimin hukuki işlemini görmek,
-Uygulamasını izlemek.
YA TÜRKİYE?
- Türkiye Cumhuriyeti -kamu tüzelkişiliği olarak-, dünyevi hukuk düzenine dayanmakta ve Devlet’in dini yoktur.
Bu nedenle, demokratik cumhuriyetçiler, Afganistan-Türkiye ilişkisi ile Taliban-AKP ilişkisi birbirinden ayırmalı; Taliban’dan esinlendiklerini saklamayan “siyasal İslamcıları” yakından izlemeli.
Sonra, göçmenlere karşı izlenecek yol ve yöntem ile Afganistan halkını algılama tarzı birbirinden ayrılmalı.
Nihayet, demokratik cumhuriyetçiler ile monokratik siyasal islam ve milliyetçiler arasında giderek derinleşen ayrışmada Afganistan dersleri,
- Yurttaşlık-eşitlik ve laiklik kazanımlarını her zamankinden daha güçlü bir biçimde sahiplenmek için esin kaynağı oluşturmalı.