Etiket arşivi: Hüseyin Çelik

Prof. Hatemi : “Sonunun Menderes gibi kötü olmaması için acıyorum.”

“Sonunun Menderes gibi kötü olmaması için acıyorum.”

İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Hatemi,
“Ben hükümete hâlen de düşman değilim. Ümidi kaybetmek demek, düşmanlık değildir.
Acımak demektir. Sonunun Menderes gibi kötü olmaması için acıyorum.” dedi.

12 Eylül döneminde görevden uzaklaştırılan 1402’lik akademisyenler arasında yer alan ve şu an İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde dersler veren Hatemi, son günlerde gündemde olan ‘barış bildirisi’ hakkında Aksiyon’dan Tuğba Kaplan’a konuştu. İşte Hüseyin Hatemi’nin iktidar, Hasan Karakaya, Hilal Kaplan ve Ak trollerle ilgili sorulara verdiği cevaplar:

“AKADEMİSYENLERE BÖYLE BİR LİNÇ HAVASI YARATILMASINI İSTEMİYORUM”

-12 Eylül döneminde Aydınlar Bildirisi’ne imza atmak isteyip de atamadığınızı söylediniz. Şimdilerde akademisyenlerin barış bildirisi tartışılıyor. Bu bildiri sizce neden bir anlamda infiale yol açtı?

“Yurtdışına oğlumun göz tedavisine gidip geldiğim için çıkış ya da pasaport sorunu olmasın diye imzalayamamıştım o metni. Ama bugün akademisyenlerin ‘barış bildirisi’ni imzalamam için kimse teklifte bulunmadı. Güneydoğu’da üzücü olaylar oluyor. Hukuk devleti, terörle mücadele etmek zorunda. Bildirinin bütününü okumadım. Ama yanlış olan endişe belirtmek değil. Sanki biraz terörle mücadeleye gerek yokmuş gibi bir havada yazılmış. Kasten yapıldığı zannedildiği için infiale yol açtı. Bu aydınlar içinde hukukçu yok. Bunu insanlık görevi olarak gördükleri için imzaladıklarını düşünüyorum. Ama zaten tozdan dumandan ferman okunmadığı, herkesin birbiriyle vuruşturulduğu bir sırada, yabancı kötü niyetli odaklara fırsat verecek bir üslup kullanılmasa çok daha iyi olurdu. Üslup kötüydü. İnsancıllığını, hümanizmini göstermek için imzalayanlar, kötü niyetle bu imzayı atmış değil. Üzülüyorum olanlara. Şimdi bunu bana getirselerdi, üslubu dolayısıyla imzalamayabilirdim. Olağanüstü hâllerde yangına körükle gitmemek için, iki tarafın da yumuşak üslup kullanması lazım. Akademisyenlere böyle bir linç havası yaratılmasını istemiyorum. Çünkü bundan sonra herkes ağzını açmaktan korkar üniversite çevrelerinde.”

*****
“12 ÖLÜM TEHDİDİ ALDIM”

“‘Mağdur Müslüman gençlik, Hitler’in faşist gençliğine dönmeye başlıyor.
Aldığım hakaret ve tehditler düzineyi geçti.’ diyorsunuz.
Hitler’in faşist gençliğine nasıl dönülüyor?”

“12 ölüm tehdidi aldım, Twitter’dan yazdığım tweetler üzerine. Çoğu AK trol tehdidi.
“Kanuni Sultan Süleyman çok iyi yaptı Azerbaycan bölgesini Şiilerden temizledi,
Yavuz Sultan Selim Şiileri öldürdü. Sıra sende.” diyorlar. Bunlar çok ağır şeyler.
Hepsinin de hükümete yakın çevreden olduğu anlaşılıyor. Bunların hepsi utanmadan profillerine Osmanlı arması koyan AK troller.

İnsan bir gecede 12 ölüm tehdidi alınca zıvanadan çıkıyor.
IŞİD hayranlığı had safhada.
Devekuşu siyasetinin sonu nedamet.
Ahlaksızlık ve canavarlık yavaş yavaş din şartı sayılıyor.
Bari bu gidişe bir çare bulunsun.”

*****

“SONUNUN MENDERES GİBİ KÖTÜ OLMAMASI İÇİN ACIYORUM”

-7 Haziran’dan sonra iktidar partisinden “Artık ümidi kestim.” diyor ve iktidar yorgunluğundan bahsediyorsunuz bir röportajınızda.
7 Haziran’dan bu yana iktidara ve ülkeye dair ümidinizde bir değişiklik oldu mu?

“Aynı şeyi şimdi de söylüyorum. Var olan şu üç kusur hâlâ giderilemedi:
– Dış politikada her an bir kıvılcım Türkiye’yi yangına sürükleyebilir. Bu durum önlenemedi.
– Belediyelerde, yerel yönetimlerde kamu yararına çalışması gereken görevlilerin rüşvet almaları, müteahhitlerle anlaşmaları önlenemedi.
– Bunlara bağlı olarak emanetlerin ehline tevdi edilmemesi söz konusu.
Mesela aday adaylarından seçim yapılırken ümit veren kişiler değil, müteahhitlerle anlaşıp kendilerine bir menfaat kopartacak kişiler daha çok aday gösterildi.

Dostça eleştiriyorum..
Mesela hemen “Bunun zaten ne olduğu belliydi. İçinden dost değildi. Karagöz, yüzü dost,
kalbi düşman.” dediler. Beni hep değişmez şekilde böyle görüyorlar. Hâlbuki dost yanlışı söylemeli ki başına bir şey gelmesin. Ben hükümete hâlen de düşman değilim.
Ümidi kaybetmek demek, düşmanlık değildir. Acımak demektir.

Sonunun Menderes gibi kötü olmaması için acıyorum.
Ama buradaki kurtarıcı, yine İslam imanı olacak.” (Cihan)

(http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/469917/_Sonunun_Menderes_gibi_kotu_olmamasi_icin_aciyorum._.html)

=====================================

Dostlar,

Prof. Hüseyin Hatemi, İstanbul Hukuk Fakültesinden emekli, gerçek ve yetkin bir hukuk bilgini, Medeni Hukuk uzmanıdır. Eşi Kezban hanım da kendisi gibi bir hukukçudur ve başarılı bir uygulmacı avukattır.

Prof. Hüsrev Hatemi ise, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin seçkin İç Hastalıkları hocalarındandır,
O da emekli olmuştur. Meslek büyüğümüz olduğu için kendisini tanırız, O da bizi bilir.
Hekim Hatemi ayrıca çok da iyi bir şairdir ve yayımlanmış enfes şiirler içeren kitapları vardır.

2 kardeş, kesin olarak yüksek zekalı, Şii inançlı yurttaşlarımızdır.
Nesnel – bilimsel akılcılık yöntemini benimsemişlerdir ve uygulamaktadırlar.

Hukukçu Prof. Hatemi’nin uyarısı son derece yerindedir. Yabana atılmamalıdır.
Hüseyin hocanın öngörüsüne saygı duyulmalı ve önem verilmelidir.

– AKP – RTE tek başına iktidarın 14. yılındadırlar ve Türkiye’yi hücrelerine dek
ele geçirmişlerdir.
– Cumhuriyeti son derece ciddi biçimde dönüştürmüşler ve açıkça bir karşıdevrim dayatmışlardır.
– Rejim başkalaştırmış ve dinci – otoriter, laiklik – sekülar yapıdan epey uzaklaştırılmıştır.
– Damat kritik bir Bakanlığa getirilmiş, ülke devasa yolsuzluklara bulanmıştır.
– Evlatlar ve aile muazzam zenginleşmiştir.
– Ekonomi enkaz durumundadır; yoksulluk, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği sorunları çözülememiş, daha da ağırlaşmıştır. Toplum burnundan solumaktadır.
– Dış ticaret açığı, bütçe açığı, cari açık, ülke borçları bunaltıcı ve sürdürülemez boyuttadır.
– Basına, karşıtlara, aydınlara, kadına, sanat – kültüre… isyan ettiren baskı sürdürülmektedir.
– Dış politika tam bir fiyaskodur ve tüm komşularla ilişkiler bozulmuştur.
ÇÖZÜM SÜRECİ ihaneti ülkemize olağanüstü pahalıya malolmaktadır.
– Kıbrıs, Ege sorunu, AB ilişkileri kulvarlarında yol alınamadığı gibi;
AKP öncesine göre daha da mevzi yitirilmiştir.
– Yargının siyasallaştırılması ülke huzuru bakımından dinamit etkisi yapmıştır.
– Faili meçhul hiçbir cinayet aydınlatıl(a)madığı gibi yenileri işlenmiştir.
– Ülkede can ve mal güvenliği kalmamış; koyu bir polis devleti kurulmuştur.
……..
Lanetli listeyi uzatmanın anlamı yoktur..
Ancak AKP’nin kadim duayenlerinden eski bakanlardan Hüseyin Çelik ile Başbakan Yrd. Bülent Arınç‘ın yazıp söyledikleri yenilir yutulur şeyler değildir. Açıkça Bay RTE’yi yalanlamakta ve halka yalan söylediğini duyurmaktadırlar. Hem vicdanların isyanıdır,
hem kendini kurtarma çabası – telaşıdır hem de Yüce Divan dosyasına beylik belgelerdir bunlar.
(http://ahmetsaltik.net/2016/01/27/siyaset-silaha-esir-olmamali/)

Ancak bunca “alamet” e karşın Erdoğan hırs ve ihtirasını gemleyememekte,
Başkanlık için vargücüyle dayatmasını sürdürmekte, yüklenmekte ve ülkeyi germektedir.

Erdoğan’a biz de tüm iyiniyetimizle bir psikiyatrist – psikoterapist ile mutlaka görüşmesini
ve dürtü denetimi (emotional control) bakımından yardım – destek almasını öneriyoruz.
Mahkemelerde ülke genelinde yüzlerce dava söz konusu Erdoğan’ın açtığı..
Bana hakaret ediyorlar..” diye.. 17 yaşında mahkumolan “çocuk”, acılı şehit amcası… dahil,
Bu normal bir ruh hali değildir. Serinkanlılıkla kapsamlı bir değerlendirme yapmalıdır Erdoğan.
Erdoğan çooooooooooook yorulmuştur bedensel ve ruhsal olarak.. Bunu TV’erde görüyoruz.
Biraz “mola” almak ülkemizi çin de kendisi için de “hayırlı” olacaktır.
Aşırı yüklenmelerin yaşamı tehdit eden sonuçları herkesin bilgisindedir..
Son örneği merhum Mustafa Koç’tur…

Bu son paragrafı, meslek yaşamının 39. yılında olan çooook kıdemli bir hekim,
üstelik Koruyucu Hekimlik alanında uzmanlaşmış bir tıp doktoru olarak yazıyoruz.

Erdoğan, inançları gereği, 90 yıllık ülke tarihinde 12. insan olarak geldiği yeri takdir etmeli ve “şükür” ile karşılamalıdır. Daha fazla ihtiras – hırs geri tepebilir ve bedeli çok ağır olabilir.. Tarih, bu tür muhterislerin acı örnekleri ile doludur..

Bu “çok riskli” tablodan, Erdoğan kadar O’nun yakın çevresinde olup da vargüçleriyle O’nu
ikna edip engellemeye çalışmayan, alıkoymayan etkili – yetkili AKP’liler – aile de sorumludur.

Etkili frenleme yapmak yerine bilerek hataya iten ve Erdoğan’ı düşürdükleri bu kaygan zeminde
daha da acımasızca “kullanmayı” tasarlayan dış güçler de sorumluluğa ortaktır..

Sevgi ve saygı ile.
1 Şubat 2016, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

SİYASET SİLAHA ESİR OLMAMALI


SİYASET SİLAHA ESİR OLMAMALI

Hüseyin Çelik, Doç. Dr.
(Eski) AKP Milletvekili, M. Eğitim Bakanı, Parti Sözcüsü
http://huseyincelik.net/siyaset-silaha-esir-olmamali/ 26.01.2016

PKK, hendek siyaseti ile bölge insanını felakete sürüklemiştir.
Silaha teslim olan HDP siyaseti ise bu tavrı ile maalesef yüzlerce genç insanın
kanına ekmek doğramıştır.

Dağda, mezrada, yaylada, mağarada bulunan PKK’lı teröristlerin silahlarıyla birlikte
şehirlere yerleşmeleri, filin züccaciyeci dükkanına girmesi gibidir. Fil oradan eninde
(AS: önünde) sonunda ölü olarak çıkarılabilir ancak… Dükkanda sağlam cam, porselen
veya kristal kalmayacaktır. Bugünkü manzara ne yazık ki budur.

Çözüm süreci ne yazık ki katledilmiştir

Çok iyi niyetlerle ve büyük bir cesaretle başlatılan Çözüm Süreci, ne yazık ki katledilmiştir. Çözüm Süreci esasen başlangıç için iki şart getiriyordu:

  1. Parmaklar tetikten çekilecek.
  2. Tüm silahlı PKK’lı unsurlar ülke sınırlarını terk edecek.

Birinci şarta hem devletin silahlı güçleri hem de PKK uydu.
Ancak silahlı PKK’lılar ülkeyi terk etmek yerine gelip kentlere yerleştiler.

‘Çözüm Süreci’ni bozmamak adına ve tamamen iyi niyetle, valiler, kaymakamlar, savcılar, hakimler, polis, asker, jandarma ve korucular, PKK’nın yapıp ettikleri karşısında
adeta elleri kolları bağlı sabrın sınırlarını zorlayarak beklediler.

PKK, ‘Çözüm Süreci’ni kendi lehine ama Kürt halkının aleyhine istismar etti.
Gelinen nokta ise vahim…
Siyaset inisiyatifi silahlara bıraktı!

Biz, bölgeyi ve bölgenin dinamiklerini bilen birisi olarak,
2009’dan itibaren olanları ve olabilecekleri,

– Bakanlar Kurulu’nda,
– AK Parti MYK’sında,
– MKYK’sında,
– AK Parti Ortak Söylem toplantılarında ve nihayet
– Çözüm Süreci konulu tüm özel toplantılarda

yetkili arkadaşların,
– Sayın Başbakan’ın ve
– Sayın Cumhurbaşkanı’nın huzurunda,
– bütün açıklığı ve netliği ile ortaya koyduk.

Zaman zaman kendisini Çözüm Süreci’nin romantizmine kaptırarak bütün fotoğrafı görmek istemeyen bazı yetkili arkadaşların ciddi tepkilerine de muhatap olduk.

2014’teki Afyon’daki AK Parti İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda
benzer bir yaklaşım ve tutumla endişelerini dile getiren ve uyaran
ciddi sayıdaki milletvekili, bu yetkili arkadaşlar tarafından tepkiyle karşılandı.

Keşke yanılmış olsaydık

Ancak zaman, bizi ve konuyu bizim gibi gören AK Partili milletvekillerini haklı çıkarmıştır. Keşke yanılmış olsaydık da bugünkü manzara ile karşılaşmasaydık…

Bugün adeta borsa göstergeleri gibi her gün ölüm rakamlarının verildiği zamanlara geldik. Unutmayalım ki ölümler her iki yakada da kinleri, nefretleri ve öç alma duygularını büyütüyor.

Bazıları Sur’u Çermik gibi, Çüngüş gibi Diyarbakır’ın herhangi bir ilçesi zannedebilir.
Ancak bilenler bilir ki Sur kadim Diyarbakır’dır, yanı Diyarbakır surlarının çevrelediği
tarihî Diyarbakır şehridir. Fatih ilçesi İstanbul için ne ise… Sur da Diyarbakır için aynıdır.

PKK, ağır silahlarıyla gelip metropol bir şehre yerleşmişse bunda kendisi için ders ve sorumluluk çıkaracak birçok ‘yetkili’ olmalıdır.

Bir AK Partili, bir Kürt, bir vatandaş olarak…

Bir AK Partili, bir Kürt ve her şeyden önemlisi bu ülkede feryat etme sorumluluğu hisseden bir vatandaş olarak hayatının baharında toprağa düşen şehitler ve onların geride bıraktıkları gözü yaşlı aileleri adına bu çatışmalarda hayatını kaybeden Kürt gençlerin geride kalan
bağrı yanık anneleri adına, bu ülkenin heba olmaya devam eden kaynakları adına,
harap olan şehirler adına ve bu ülkenin dinamitlenen bin yıllık kardeşliği adına
derin bir elem ve ızdırap duyuyorum.

Her zaman söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Dünyanın hiç bir yerinde silahla saldıran terörist gruplara çiçek buketleri ile karşılık verilmez. Elbette kısa ve orta vadede silahlı mücadele terörle mücadelenin olmazsa olmazıdır. Ya uzun vade daha ne kadar uzayacak? Silah ”hard power”dır. Yani kaba güçtür. Siyaset, konuşma, müzakere, diyalog özetle akıl ”Soft Power”dır. Yani yumuşak güçtür. Kaba güç de ancak akılla yani yumuşak güçle idare edilirse bir işe yarar. Aksi takdirde yarayı derinleştirir. Doktorun tıbbî yöntemlerle yarayı deşmesi ile herhangi bir insanın bildiği yöntemlerle yarayı kurcalaması şüphesiz ki
çok farklı şeylerdir.

Gönüller bölünürse toprak neye yarar!

Özetle demem odur ki silahlı mücadele devam ederken siyaset, yanı akıl bütün imkanlarını devreye sokmalıdır. Bunun yolunu, yöntemini ve kapsamını da akıl tayin edecektir.
Yeter ki akla yol verilsin. Aklımız duygularımızı idare ederse milletçe kazanırız.
Tersi olur da duygularımız aklımızı idare ederse hep birlikte kaybederiz.
Tarih, duyguları aklına galip gelenlerin trajik sonlarının örnekleri ile doludur.

Ben, bu ülkede toprak bölünmesi olmayacağına inananlardanım.
Ne var ki gönüller ve beyinler bölündükten sonra toprak bütünleşik kalmış neye yarar! Unutmayalım ki toprak insan içindir; insan toprak için değil.

========================================

Evet dostlar,

Hüseyin Çelik beyefendinin günah çıkarışı yukarıda..
Yazdıkları her şeye karşın önemli.
Epey geç de olsa..
Yeterince açık olmasa da..
Hüseyin beyin sanırız özlediği mevki artık kalmamıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı yapmış, iktidar partisi AKP’nin sözcülüğünü üstlenmiş ve partisinde
en üst görevlerde yer almıştır. Siyaseti bırakır ve Üniversiteye dönerse, Doçentlikte 5 yılını tamamlar ve yeterli bilimsel ürün ortaya koyarsa, Profesör de olur içinde kaldıysa eğer.
*****

Hüseyin bey, bu yazdıklarını daha net ve somut çözüm önerileri de içeren biçimde madde madde sıralayarak 12. CB Bay RTE’ye, kamuoyuna açık mektup biçiminde yazmalıdır.

Ortada olup bitenler, SÖZDE ÇÖZÜM sürecinde = İHANET SÜRECİNDE olup bitenler öyle yenilip yutulur, unutturulur cinsten değildir.

Apaçık, hukuk devletinin en temel ilkeleri ayaklar altına alınmış, mülki amirlere yasa dışı buyruklar verilmiştir. Siyasal sorunluluk ve insani sorunluluk bir yana, ağır bir Anayasa suçu işlenmiştir. Anayasa ve çağdaş hukuk sistemleri YASAYA AYKIRI buyrukların yerine getirilemeyeceğini kurallaştırmıştır. 1982 Anayasasının 137. maddesine ilgili herkesin
bir kez daha ve özenle bakmasında çok yarar vardır. AKP iktidarının mülki – askeri erkana
bu bağlamda, yani PKK’lılara her ne yolla olursa olsun dokunulmaması emri,
ilgililerce kişisel arşivlere konmuştur. Yeri geldiğinde basına açıklanacak ve mahkemelerde savunma aracı olarak kullanılacaktır.

Her ne denli bu buyruklar, KONUSU SUÇ OLUŞTURDUĞU için, Anayasa md. 137 gereği yazılı verildiğinde bile yerine getirilmemesi gereken, getirilirse sorumluluk doğuracağı için,
bu Kaymakamlar yakayı kurtaramayacaklardır. Askeri cenahın güvenlik operasyonu yapmak için sayısı 300’e (üç yüz!) varan yazılı istemine karşın 10’u (on!) bile bulmayan izin yazısı eldedir. Mülki amirler için siyasetin baskısı ve varsa yazılı buyrukları belki (?) hafifletici neden sayılabilecektir ancak buyruğu veren siyasal otoritenin, dönemin Başbakanı RTE ve İçişleri Bakanlarının hafifletici nedenleri var mıdır?

”Bana Sam amca baskı yaptı..” mı diyeceklerdir?!

Yıllarca göz yumacaksınız;

– PKK ülkeyi terk edecek ya da silahlarını teslim edecek iken
– Tam da tersine dağdan inip hem de metropollere yerleşirken,
– Üstelik tuneller kazıp, barikatlar yapar ve hendekler kazarken
– Yani apaçık, Batı güdümlü bir silahlı iç çatışma ve isyana (iç savaşa!) hazırlık yaparken…

Tüm bunlara yaklaşık 4 yıl göz yumacaksınız, sonra da hala tam anlayamadığımız nedenlerle birden bire şahin kesilecek (?!) ve ”Sonuna dek temizleyeceğiz..” diye gürleyeceksiniz?!..

Kimin kesesinden? — Milletin vergisinden
Kimin malından?— Garip – gureba masum Kürt yurttaşların, ülkenin
Kimin canından? — Gencecik Vatan evlatlarının

Böylesi bir karabasan (kâbus) insanlık tarihinde çok az görülmüş ya da görülmemiştir.
Başlıca hatta tek sorumlusu, Sayın Çelik’in yazısında da açıklıkla adres gösterdiği
dönemin başbakanı ve 2104 Ağustos sonundan günümüze CB olan Bay RTE‘dir!

Evet, yüreğimizin yangının söndüremiyoruz.. PKK’lı hainlere acıdığımız pek söylenemez.. Her türlü kalleşlik ve kahpeliği emperyalizmin maşası olarak, sözde haklarını savundukları Kürt kardeşlerimiz adına yapmaktan geri durmuyorlar.. Ancak Mehmetçikler, polisler, korucular vahşice şehit ediliyor.. Her gün birkaç şehit haberi ocaklara yangın düşürüyor., silahsız masum halk ve özellikle çocuklar, kadınlar, yaşlılar.. PKK yıldırı için, psikolojik üstünlük kurma adına ve kamuoyunda bıkkınlık yaratmak için hiçbir kural tanımıyor.

****
Artık ok yaydan çıkmıştır..
Tüm tuneller çökertilecek, barikatlar kaldırılacak, hendekler kapatılacak ve
silahlı PKK ögeleri bölgeden temizlenecektir. Kandil’e kara harekatı da mutlaka..

IRA – İngiltere örneğinde olduğu gibi, tüm silahlar Devlete teslim edilecek,
suç işleyen PKK militanları da cezalarını çekmek üzere Devlete teslim edilecektir.
Öyle silahı gömmek ya da elini kolunu sallaya sallaya yurt dışına çıkmak yok!

Ardından oturur konuşuruz..

Ülkesi ve ulusu ile bölünmez bir Türkiye tartışma dışıdır.

Tekil (üniter) devletin ve Anayasanın ilk 4 maddesi başta olmak üzere, bağlantılı sistematiğin tartışılacak yanı yoktur.

1. sınıf bir demokrasi tüm yurttaşlar için esastır.
Etik ya da inanç temelinde siyaset utanç verici, yüz kızartıcıdır.

Sorunun çözümüne, Doğu – Güneydoğu’da feodalitenin,
Kürt toprak ağalığının tasfiyesi ile başlanmalı, yoksulluğun – işsizliğin,
eğitim – sağlık – altyapı sorununun üzerine öncelikle gidilmelidir

Önceki gün Bay RTE, kaymakamlara, terörle mücadelede mevzuatı bir kenara atma çağrısı yapmıştır, yapabilmiştir!
Bu dehşet verici bir durumdur.
Tayyip beyin bilinçaltını da dışavurmaktadır bir bakıma.

Hiçbir şey Tayyip beyi durdur(a)mamaktadır!?

Oysa üzerine titrediğimiz husus, mutlaka ama mutlaka HUKUK DEVLETİ kurallarına uymaktır. Terör ya da suç örgütleri doğaları gereği yasa ve hukuk dışıdırlar ve eylemleri de haliyle öyledir. Ancak bu durum bile Devletin mutlak hukuk devleti sınırlarını kaldırmaz.

Türkiye CB Bay RTE ne yazık ki bir kez daha apaçık ve bu kez kamuoyu önünde suç işlemekte ve güvenlik güçlerini suç işlemeye teşvik etmektedir.
Bizim de yurtsever güvenik güçlerimize çağrımız tam tersinedir..

Aman haaa.. sakı haaa.. Hukuk dışına çıkmayınız.. Buna gerek yoktur zaten.
Türkiye meşru bir savunma içinedir.

Tayyip beyin başta TBMM, kamuoyu tarafından frenlenmesi gerekmektedir.
CB seçiminde aldığı oy, toplam seçmen sayısının yalnızca %38’idir, bunu hiç unutmasın.

Ana muhalefet ve MHP (HDP’yi saymıyoruz, artık çoooook net biçimde PKK’nın
TBMM uzantısıdır!) Parlamentoda Bay RTE’nin bu çok tehlikeli çıkışını gündeme taşımalıdır.

CB dokunulmaz değildir.. Hele hele suç işleyen bir CB asla..
TBMM pek ala bir uyarı kararı alarak bunu kamuoyuna açıklayabilir ve
Bay RTE’ye tebliğ edebilir… Bu uyarı Tayyip beyi kendine getirebilir..

Rejimin kalbi TBMM’dir. Ana sorumluluk TBMM’nindir..

* Sayın Hüseyin Çelik gibi nihayet vicdanı uyanan ve giderek isyan eden
vatansever – yurtsever AKP’liler.. görev başına..

Yangın daha fazla büyümeden Tayyip beyi hizaya çekiniz.. Yoksa halimiz haraptır.
Önce AKP göçecek, parçalanacaktır, hesap verme dönemi açılacaktır..
Türkiye ise her geçen gün uçuruma iyice itilmektedir Bay RTE tarafından..
Vicdanınızın – gönlünüzün mührünü çözünüz..
3 maymunu oynamayı bırakınız..

Gerçekten Müslümansanız Allah’tan korkunuz..

Sevgi ve saygı ile.
2
7 Ocak 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Naci BEŞTEPE : ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 25.12.13


ÇARŞAMBA İĞNELERİ

portresi_kucuk

 

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

 

SIRAYLA

RTE bir sözü çok severek kullanır;

Men dakka dukka…

HIRSIZ

RTE, “Hırsızlık babadan evlada geçer”

Bozuk saat bile zamanı günde iki kez doğru gösterir…

 ŞÜPHELİ

RTE’nin oğlu Bilal’in yönetiminde olduğu TÜRGEV de şüpheli.

Babadan geçici…

HARAM (Aytekin Kaya TÜTÜNCÜ paylaştı)

Dindar kindardan son açıklama;

“Harama el sürmedik”,

Makine ile saydık…

MİLYONLAR (Hakan ARSLAN’dan)

Haziran ayaklanması sırasında “Milyonları evde zor tutuyoruz” demişlerdi.

Ayakkabı kutusundaki milyonlarmış…

CİNAYET

Hüseyin ÇELİK, “İtibar cinayeti var”

Bu cinayetse SİLİVRİ Davaları’nda sizinki soykırımdı…

ÇETE

RTE,”Bunlar bir nevi çetedir”

Operasyonu yapan çete,

Parayı götürenler ne?

KAÇACAKLARDI

Soruyor beyim, “Kaçacaklar mıydı sabah erkenden evlerine girildi?”

Kanser hastası Türkan SAYLAN, 80’lik İlhan Selçuk, hukukçuların duayeni Sabih Kanadoğlu, gazeteciler, askerler, bilim insanları hep kaçacaklardı değil mi?…

BAŞVURU

Mustafa Sarıgül ve Mansur Yavaş adaylık için Kılıçdaroğlu’na başvurdu.

Kılıçdaroğlu da ABD büyükelçisine…

ARAYIŞ

Ricciardone,”Operasyonda kaynağı dışarıda aramak yanlış”

İktidarı da…

RASTLANTI

ABD Hazine Müsteşarı David Cohen operasyon sürerken Türkiye’ye geldi.

Olağan rastlantı…

ŞİKE

Savcının yanına iki savcı ver,”Karar ikiye bir alınacak de”

Bal gibi şike…

VERİLMEYEN

Sordu,”Ne istediniz de vermedik?”

Belli oldu, AYAKKABI KUTUSUNU…

YALAMA

Nazlı Ilıcak Sabah’tan kovuldu.

Yanlış yeri yalamıştır…

KÖTÜ

Operasyonu yürüten polisler “görevi kötüye kullanmaktan” görevden alındı.

Hırsızı açığa çıkarmaktan yani…

YASAK

MENEMEN’deki Devrim Şehitlerini Anma Töreni’nde
Org. Necdet Özel’in mesajı okunurken yuhalandı.

Yuhalayanlara orduevlerini yasaklasın…

ERKEN UYARI SİSTEMİ

Yolsuzlukları açığa çıkınca tedbiri aldılar.
Adli Kolluk, amirine haber vermeden operasyon yapamayacak.

Cibali Karakolu geri geldi,

Kolluk oldu kollamalık…

KEFEN

RTE ikide bir ne der? “Kefenimizle yola çıktık… Kefenin cebi yok”

Kefenin yanında kutu olunca cebe gerek de yok…

YÜRÜTME

Bakanlar Kurulu devletin hangi erkidir?

Yürütme…

KUMPAS

RTE’nin danışmanı/ağzı Yalçın AKDOĞAN açıkladı,
önceki davalar hep Cemaatin kumpasıymış.

Ortaklık yapıp yol açan hangi iktidarmış?..

ODTÜ İmam Hatip Olsun…

portresi_gulen

Bekir COŞKUN

ODTÜ İmam Hatip Olsun…

 

Bu çocuklar bir tuhaf…
Kepçe gibi kulakları var…
Saçlardan Hüseyin Çelik’e üç tane peruk çıkar…
Gözleri fır fır dönüyor…

Yürürken aniden amuda kalktı o gün…
O elleri üzerinde, gidiyoruz…
Ne yapacaksın, dönüp ayaklarına söyledim:

  • “ODTÜ’yü imam hatip yapsalar…”

Yanıt aşağıdan geldi:

  • “Atatürk’ün askerleriyiz…”

Parmakları rotatif gibi, telefonun üzerinde…
Yanlarında yalan söylemeye gelmiyor…
Masanın altından anında doğrusunu bulup “Öyle değil işte” diyorlar…
Bu nedenle babalar, amcalar, enişteler evlerde sus pus…

Yanlarında “Üç yüz kiloluk gürzü düşmana kaldırdı” falan demeyin,
insan bedeninin azami kaldırma gücünü anında buluyorlar…

Ayaklar bizim kafanın hizasında gidiyoruz…
Kulağında volkmen, ayaklar başladı ritim vurmaya havada…

“Hafız Burhan mı?..”
“Will.i.am… Bang Bang…”
Ne bilelim biz…

İnsanın, toprağa üfleyince yaratıldığına inanmıyorlar mesela…

– Okunmuş pirinç tanesinin imtihanda midede zikrettiğine…

Ya da türbe taşına gidip diploma istenmesine de akılları ermiyor…

Ama ağacın kutsallığına inanıyorlar…
Kıyamıyorlar ağaca…
Canı yanmasın, gövdesi devrilmesin, damarları toprağı kucaklasın,
yüz yıllar boyunca yaşasın, yaprakları olsun, çiçek açsın istiyorlar…
Ve ağaçlarına sarılıyorlar…

İşte…
ODTÜ’de olanlar bu…
Oraya kızıyorlar…
Ele geçiremedikleri, istila edemedikleri, imam mekteplerine dönüştüremedikleri için canları sıkkın…
Ormanından, ağaçlarından başlayarak saldırıyorlar…
Geceleri dinleyin:
Bombalar… Gaz bulutları… Çığlıklar…

ODTÜ direniyor…

8 Eylül 2013 – Cumhuriyet

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE Çarşamba İğneleri

ÇARŞAMBA İĞNELERİ

Naci_Bestepe_portresi

Naci BEŞTEPE

ERTELEME
Hükümet, dershaneleri kapatma planını erteledi.
Yemedi…
DERS
Hüseyin Çelik, Prof.Haberal için, “Umarım ders almıştır”
Haberal’ın alacağı değil vereceği çok ders vardır,
Bay Çelik ders alacakların ilk sıralarındadır…

SENARYO
Topbaş, GEZİ olaylarının senaryo olduğunu söyledi.
Yeni bir dava mı geliyor?…

PARANOYAK
Bavulcu Baransu 14 Ağustos günü tweet attı, “Güne katliam haberiyle mi uyanacaktık? Mısır’daki katliama dur diyecek yok mu? ERGENEKON-BALYOZ gerçekleşseydi aynı katliamı burada görecektik.”
Darbe paranoyası örümcek ağı gibi kafasını örmüş,
Milli orduyu ümmet ordusu gibi görmüş…

ÖRTÜLÜ
Örtülü ödenekten 400 bin adet biber gazı fişeği alınıyor.
Parası örtülü,
Kullanımı görüntülü…

ROCK
Antalya Kaş’ta rock konseri veren imama müftülük soruşturma açtı.
İmam yanlış yere dükkan açtı…

GÜLER
İçişleri Bakanı Güler, Lice’de PKK kutlamalarının yapılmadığını açıkladı.
Bakan ayrı Güler,
Millet neresiyle güler…

ZEKAVET
RTE iktidarı, 66 ay uygulamasından geri adım attı.
RTE, 66 aylık çocuğunu göndermek istemeyen velileri “Benim evladım geri zekalı diyor..” diye suçlamıştı.
Geri zekalının kim olduğu anlaşıldı mı?

OTOKRAT
İngiliz Guardian, RTE’yi Avrupa’daki beş otokrat liderden biri olarak gösterdi.
Bu da haber mi?..

ÇELEBİ
Palalı Çelebi’yi yargıç serbest bıraktı, yurt dışına kaçtı,
Teğmen Çelebi serbest bırakıldı, teröristle savaştı, yeniden tutuklandı.
İşte adalet, işte yargı, işte Çelebi farkı…

ALKOL
Polis, süper kupa maçında alkol muayenesi yaptı.
Trafiğe çıkan araçlarda da futbol topu arasaydı…

SANAT
RTE, “Bizim fişleme gibi bir sanatımız yok.”
Sanata karşı olunca her kötülüğü sanatla özdeşleştiriyor…

KUZU
RTE, Fethullah cemaati ile süren tartışmalar konusunda “Ona yönelik herhangi bir cevabi pozisyonda olmam” dedi.
GEZİ’deki vatandaşa kurt,
ABD’deki imama kuzu…

ZULÜM
RTE, “Er veya geç bir Musa çıkar, zulmün hesabını sorar”
Türkiye’de de…

MİTÇİ
MİT’in basın yayın biriminin başına koyu AKP’li Nuh Yılmaz getirildi.
Adam “NUH” demekten yılar, “AKP” demekten yılmaz…

YASAL
Karayılan’a göre KCK’liler yasal siyasetçi, ERGENEKONCULAR yasa dışı, darbeci.
Aynı AKP ve güdümündeki yargının düşüncesi…

TEBDİL
RTE’nin, Antalya’da kıyıları denetlerken tebdil-i kıyafet yaptığı söylendi.
Kıyıma uğrattığı kıyılar tanımasın diye mi?..

HUZUR
Bülent Arınç, Lübnan’ın tutukladığı pilotlarımızın rahat ve huzur içinde olduklarını söyledi.
Yüce Rabbim verdikçe Arınç’a da böylesini vermeli…

KADI
ERGENEKON Davası’nın sanık avukatları, yargıçları HSYK’ya şikayet etti.
Anasını belleyen kadı, kimi kime şikayet etti?..

KADIN
Öcalan’ın yanına üçü kadın sekiz üst düzey PKK’li veriliyor.
Sayılar karıştırılmış.
En az üçer çocuk yapacak dört kadın verilmeli…

AHLAKSIZ
Fenerbahçe futbol oyuncusu Emre Belezoğlu, Konyaspor maçında RABİA işareti yaptı.
Ben sporcunun zeki ve ahlaklısını severim.

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE