Etiket arşivi: Eşit Vatandaşlık

ÇOKLU İHANET

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Dünyanın en güçlü eşkıyası tarafından “Eşbaşkanlık” madalyası (!) Oval Ofis’te eline verilen AKP (Arapçı-Kürtçü Parti), Türkiye’yi bir defa (kez) daha Sevr öncesi “Hasta Adam” durumuna getirdi!

  • Çevremiz leş yiyicileriyle doldu, hepsi saldırmak için iyice düşmemizi bekliyor.

Cumhuriyeti korumakla görevli kurumlarımızın başındakiler ve muhalefet partileri ya AKP ile aynı düşüncede olduklarından ya korktuklarından ya da bilgisizliklerinden, ihanete ortak oluyor.

HDP Milletvekili Ermenistan Ajanı bir pislik, Kurtuluş Savaşımızı yönetmiş Gazi TBMM’ye, sözde Ermeni Soykırımının tanınması ve Türk Komutanların adlarının vatan sathından silinmesi için kanun teklifi (yasa önerisi) verebiliyor!

ABD’li tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy’e göre, Osmanlı-Rusya savaşı sırasında 3 milyon Türk katledildi. Savaşta, Ruslarla beraber olan Ermenilerden de 600 bin kişi öldü! 3 milyon Türk’ü katleden Ermenilere bile, Türk’ün öz benliğinde bulunan hoşgörüyü esirgemeyen Türk Milletine ve ülkemizde kardeşlerimiz olarak yaşayan Ermeni kökenli vatandaşlarımıza yapılabilecek en büyük hakareti yapmaktan çekinmiyor!

Milli Bayramlarımıza katılmamaya özen gösteren, Türk Devletinin Kurucu Önderi Atatürk’e her fırsatta hakaret eden, minberden hakaret edilmesine izin veren AKP Genel Başkanından bu pisliğe üç gündür söylenmiş tek söz yok!

Ya Türk Milliyetçiliğini Saraya paspas yapan Püskevitçi’den ses var mı?

TBMM çoğunluğu AKP-MHP ikilisinin elinde değil mi? Ekmek yediği kaba pisleyen bu Türk düşmanının dokunulmazlığını kaldırmak için ne bekleniyor?

Ya sizler, Cumhuriyetimizin Cumhuriyet Savcıları?

Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanına “Terör Örgütü Yöneticisi” diye soruşturma açmayı, emekli Türk Komutanlarını, FETÖ’cü savcıların yarattığı yalan yanlış sahte bilgilerle zindana atmayı biliyorsunuz da, bu pisliğe neden dava açmıyorsunuz?

  • Türk Tarihine ve Türk Milletine yapılan bu ağır hakaret, sizin onurunuza dokunmuyor mu?

Pes be arkadaş!
Her gün ve her gece bu pisliği ekranlarına çıkaran CHP’nin Halk TV’si-Tele1’i-KRT’si, aynen böyle devam edin! Ne kadar Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı varsa hepsine ekranlarınızı açın. Cumhuriyet yıkıldıktan sonra, sanki televizyonlarınız elinizde kalacak!
AKP-MHP’yi Türk Milleti artık tanıdı, ne yaparlarsa yapsınlar ikisinin oyu %30’u geçmeyecek. İnanmayan bu yazıyı saklasın, seçimden sonra görüşürüz.

  • Tamam da, Bremen mızıkacıları gibi sürekli kakofoni yapan Millet İttifakı ne yapıyor?

İngiliz Bankerlerinin adamı ve Telekom dahil Cumhuriyetin tüm eserlerinin satıcısı, Millet İttifakının ekonomik kaptanı Ali Babacan Diyarbakır’da konuştu :

“Biz kuru kardeşlik sloganları atmıyoruz. Biz, eşitlik diyoruz. EŞİT VATANDAŞLIĞIN altını kalın bir çizgi ile çiziyoruz. Eşit Vatandaşlık olsaydı, bu topraklarda konuşulan hiçbir dil yok sayılmazdı” dedi!

Aziz Türk Milleti, izninizle, PKK Narko-Terör örgütünün tüm kongrelerinde T.C. Devletinden talep ettiği ve HDP’nin sürekli kullandığı “Eşit Vatandaşlık” ne demektir ve bundan ne istenir? Açıklayalım :

“Türk Vatandaşlığından vazgeçilmesi ve halkın etnik topluluklara bölünme isteğidir. Eşit Vatandaşlık, bireyler arasında eşitlik, yurttaşların eşitliği demek değildir. İstenen, etnik toplulukların Anayasamızda kimlik olarak tanınması, etnik anadillerin ulusal ve bölgesel RESMİ DİL haline gelmesi, tüm devlet ve toplum hizmetlerinde (ÇOKLU RESMİ DİL) kullanılması, seçimlerde parlamentonun ve belediye meclislerinin etnik topluluk kotaları temelinde oluşturulmasıdır.

Bosna-Hersek’te Dayton Antlaşmasıyla kurulmuş olan “Milliyetler Sistemine” geçilsin demektir. Elbette bu talebin olmazsa olmaz şartı, Anayasamızdan Türk Vatandaşlığının silinmesidir.”
İyi de, Türkiye’de herkes zaten eşit değil mi? Anayasamızın 10’ncu maddesi; “Herkes dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” Yetmez mi?

Babacan denen şapşik bir de tweet attı:

  • “Geçmişte yaşanan acıların faili biz değiliz. Hepimiz, karşılıklı anlayış çerçevesinde, birbirinin yarasını sarmaya çalışan Anadolu insanları olmalıyız. Bu vesileyle, Ermeni halkının bugün derinden hissettiği acıyı anlıyor, 1915’te hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini anıyorum.”

Şimdi sorulması gereken soru şudur :

Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Akşener; Sizler de Babacan gibi mi düşünüyorsunuz?
“Hayır, düşünmüyoruz” diyorsanız, PKK ağzı ile konuşan AKP Larvalarıyla ne işiniz var?

  • “Türkiye’ye Said-i Nursi gibi bir önder gerek” diyen Gültekin Uysal ile ne işiniz var?

Hem bizim önderimiz Atatürk’tür diyeceksiniz, hem PKK ve Tarikat artıklarıyla iş tutacaksınız! İşte bunu Türk Milleti yemez. DOĞRU Parti olarak biz buna izin vermeyiz. Açıklamanızı bekliyoruz! Yoksa hepinizi üst üste koyup, bir seferde sandığa gömeceğiz!

FOX TV’nin Sayın Yöneticileri;
Televizyonunuzun sahibi “İngiliz Sermayesi” bunu biliyoruz. Ama siz Türkiye’de yayın yapıyorsunuz. Sabah akşam Babacan ve Davutoğlu’nu çıkartıyorsunuz. Yürürlükteki Anayasamız sizi bağlamaz mı? Kendinizi Anayasamızın üstünde mi görüyorsunuz?
DOĞRU Parti, Cumhuriyete, Demokrasiye ve Atatürk’e bağlı Büyük Türk Milletiyle birlikte bu emperyalist oyunu mutlaka bozacaktır. Göreceksiniz.

Sağlık ve başarı dileklerimle, 25 Nisan 2022

ARTIK YETER ! … ARTIK BİLİNÇLENME ve TÜRKİYE’ye SAHİP ÇIKMA ZAMANI

Prof.Dr. Haluk ÇEÇEN :

HEPİMİZ TÜRKİYECİYİZ ! 

 ARTIK YETER ! … 
ARTIK BİLİNÇLENME ve TÜRKİYE’ye SAHİP ÇIKMA ZAMANI.  

Artık ellerimiz “AYVA” toplamasın  (Yeterince ayva toplayan var. Yiyenler biz olmayalım).

Artık  Ben, Sen, O, Siz, Onlar … Olmamalı !  …   Artık sadece “BİZ” olmalı …

BİZİM  Vatanımız, İnsanımız, Değerlerimiz, Çıkarlarımız, Sevdamız ve Geleceğimiz için,

Doğal olarak,  ” HEPİMİZ TÜRKİYECİYİZ ! … ”  

Ama, kaçımız üzerine düşenleri yapıyor ?
_________________________________________

TOPLUMSAL BARIŞ <> UYGAR TÜRKİYE ( TB<>UT ) Projesi, son 30-40 yılda çok büyük kayıplara (can, mal, para, zaman ) yol açan Milli Sorun için çözüm yolları öneren ve vatandaşları ortak hedeflere yönlendiren bir Sivil Toplum, Sosyal Sorumluluk Projesidir.  Türkiye gibi yaşam koşullarının çok hızlı değiştiği bir ülkenin sorunlarına çözüm üretecek toplumsal projeler de “Yaşayan Proje”ler olmalı. Dolayısıyla, TB<>UT projesi de -ana hedefleri korunarak- değişen koşulara uyum sağlayacak şekilde gerektikçe güncelleniyor.

TB<>UT Projesinin son güncellenmesi, Mayıs 2016’da tamamlandı.                               Milli Slogan olarak, “HEPİMİZ TÜRKİYECİYİZ ! …”  seçildi.                                           İlk kez bu projede gündeme getirilen, taze ve yıpranmamış TÜRKİYECİLİK ideojisinin “MİLLİ İdeoloji” olarak benimsenmesi ve TB<>UT projesinin de bir “MİLLİ Proje” olarak   (MİLLİ Seferberlik kurgusu ve MİLLİ Mücadele ruhu ile) uygulanması önerildi.

Yurt çapında tanıtımına başlanan güncel projenin Görselleri, Basın Bülteni, Tanıtım Makalesi ve TB<>UT Proje kitabından seçme alıntılar aşağıda ve eklerde sunulmuştur.

Saygılarımızla,

UYGAR TÜRKİYE GÖNÜLLÜLERİ  adına,

Prof.Dr. Haluk ÇEÇEN
Proje Yürütücüsü

             Satır içi resim 1
        

Ek Dosyalar

TB & UT PROJESİ – BASIN BÜLTENİ – 6 Haziran 2016.docx İndir
TB & UT PROJESİ ( 2009 — ) – 6 Haziran 2016.docx İndir
TB & UT PROJE KİTABINDAN SEÇMELER (2009 — 2016).docx İndir
TB&UT Projesi – Power Point Sunumu.pdf İndir

BASIN BÜLTENİ                                      (Haziran 2016)

TOPLUMSAL BARIŞ <> UYGAR TÜRKİYE ( TB<>UT ) PROJESİ GELİŞİYOR ve YAYILIYOR

SON GÜNCELLEMEDE ( Mayıs 2016 )  “ HEPİMİZ TÜRKİYECİYİZ ! …”  SLOGANI SEÇİLDİ

Bu defa, projenin yapıcı ve birleştirici mesajları “10 MİLLİ Unsur”dan oluşan bir çerçeveye oturtuldu.  ( MİLLİ : Milleti temsil eden ürünler ve uygulamalar,
ORTAK değerler, hedefler, projeler, sorunlar ). Bu MİLLİ unsurların başında gelen -din, mezhep, dil, etnik köken, yaşam tarzı vb. ayrımlar yapmayan-                 “TÜRKİYECİLİK ( ORTAK vatanımızı, milletimizi, değerlerimizi, çıkarlarımızı ve geleceğimizi koruyup geliştirmek / Vatanseverlik + Irkçı olmayan Milliyetçilik)” ideolojisi ile tüm vatandaşların aklına, gönlüne yatacak bir çerçeve oluşturuldu.

İlk defa bu projede gündeme getirilen, taze ve yıpranmamış TÜRKİYECİLİK ideojisinin “MİLLİ İdeoloji” olarak benimsenmesi ve TB<>UT projesinin de bir “MİLLİ Proje” olarak (MİLLİ Seferberlik kurgusu ve MİLLİ Mücadele ruhu ile) uygulanması önerildi. Projenin yurt çapında tanıtım çalışmalarına başlandı.

_____________________________________________________________________

TOPLUMSAL BARIŞ <> UYGAR TÜRKİYE ( TB<>UT ) Projesi, son 30-40 yılda çok büyük kayıplara ( can, mal, para, ZAMAN ) yol açan Milli Sorun için çözüm yolları öneren ve vatandaşları ortak hedeflere yönlendiren bir Sivil Toplum, Sosyal Sorumluluk Projesidir.

Tüm Siyasi Partilerden, İdeolojik, Etnik ve Dini gruplardan BAĞIMSIZ,
ama o gruplarla, Kamusal ve Özel Kurumlarla ve STK’larla işbirliğine açık,
EŞİT VATANDAŞLIK çerçevesinde AYRIMCILIK ve AYRICALIK içermeyen,
bütün vatandaşları kucaklayan, onları şiddetten uzak durmaya ve UYGAR TÜRKİYE için, “ÖNYARGISIZ İletişim+Uzlaşma+İşbirliği”ne davet eden BARIŞÇI bir projedir.

TB<>UT projesi “Sürdürülebilir Beraberlik ve Kalkınma” için gereken “Toplumsal Dönüşüm“ü ( Bilinçlenme, Kaynaşma ve İşbirliği ) sağlayacak ilkeler, yaklaşımlar ve hedeflerden oluşur ( “Uygar Türkiye”, “Toplumsal Kaynaşma Bayramı” ve İstanbul’da “Uluslararası Barış Enstitüsü” kurulması, gibi ).

Bu proje 2009’da Yıldız Teknik Üniversitesinden Prof.Dr. Haluk ÇEÇEN’nin
(proje yürütücüsü) yazdığı “ !!! BARIŞ İÇİN YARIŞ >>> ” makalesi ile başlatıldı.               Projeye, “Toplumsal Barış” ve “Uygar Türkiye” hedefleri arasındaki doğrudan etkileşim nedeniyle, bu isim verildi ( Uygar Türkiye’ye ulaşmak için Toplumsal Barış sağlanmalı. Ama, “Uygar Yaklaşım”lar geliştirilmezse Toplumsal Barış sağlanamaz ).

O ilk makale TB<>UT Projesinin ana mesajlarının paylaşıldığı strateji belgesini oluşturdu. Ardından, Türkiye 2009’dan bu yana, önemli dönemlerden geçerken ( Açılım – Çözüm Süreci , Yeni Anayasa Çalışmaları, Gezi Parkı Olayları, Ergenekon ve Balyoz Davaları, Suriye Sorunu vb. ) yazılıp eklenen yeni makaleler ile 48 sayfalık bir proje kitabı oluştu (Bkz. www.uygarturkiye.org). Kitap, “Uygar Türkiye Türkiye Gönüllüleri”nden ve vatandaşlardan gelen önerilerle sürekli güncellendi.

Türkiye’de bugün ve yarın barış, güvenlik ve esenlik içinde yaşayabilmemiz için “Yaşamsal” önem taşıyan TB<>UT projemiz “Yaşayan” bir projedir.                     Temel ilkeleri ve önerileri her dönem için geçerlidir, gerektikçe güncellenir.     Projeyi -dönemsel engellerden yılmadan, bıkmadan usanmadan- hep beraber sürekli geliştirerek uygulamalıyız.                                                                     Vatanımızda, çevremizde kanlı çatışmaların sürdüğü bu dönemde, vatandaşlarımızı “Uygar Türkiye Gönüllüleri veya Liderleri” olarak aramıza katılmaya davet ediyoruz. (Bu projenin hepimizin aklında, gönlünde yatanları yansıttığına inanarak,

HEPİMİZ TÜRKİYECİYİZ !…
sloganının gereğini tüm vatandaşlarımıza arz ediyoruz.

Saygılarımızla, 

UYGAR TÜRKİYE GÖNÜLLÜLERİ  Adına,
Prof.Dr. Haluk ÇEÇEN (0542 290 90 50)

Prof. Dr. HALUK ÇEÇEN
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Yapı İşletmesi (İnşaat Proje Yönetimi) Anabilim Dalı Başkanı, www.yi.yildiz.edu.trİnşaat Mühendisliği Bölümü, İnşaat Fakültesi Yıldız-Beşiktaş Yerleşkesi
(T: 0212-383 2115, F: 0212-383 2116), Davutpaşa Yerleşkesi (T: 0212-383 5255)

TOPLUMSAL BARIŞ < > UYGAR TÜRKİYE Projesinin Yürütücüsü
Politik Partilerden, İdeolojik, Etnik ve Dini Gruplardan BAĞIMSIZ,
ama tüm bu gruplarla, Kamusal ve Özel Kurumlarla ve STK’ larla işbirliğine açık,
Bütün Vatandaşlarımızı Kucaklayan, onları şiddetten uzak durmaya ve
UYGAR TÜRKİYE için İletişim+Uzlaşma+İşbirliği’ ne davet eden

TÜRKİYECİ ve BARIŞÇI bir Sivil Toplum ve Sosyal Sorumluluk Projesi :  www.uygarturkiye.org

=========================

Dostlar,

Yazı – duyuru – çağrı yeterince kapsamlı… Biz uzatmayalım.. Sayın Prof. Dr. Haluk Çeçen‘in çağrısını, önerisini önemseyerek paylaşmak istiyoruz.. Çeçen kökenli T.C. yurttaşı 2 kardeşin ülkemizin – halkımızın birliği için ne çok çaba harcadığını saptayalım…

Ağabey Prof. Dr. Anıl Çeçen bir kamu hukukçusu olarak, kardeş Prof. Dr. Haluk Çeçen’in bir mühendis olarak nitelikli, istikrarlı, tutarlı, yürekli ve de uzun yıllardır süreglen çabalarını saygı ile selamlıyoruz.. Ağabey Çeçen’in bu sitede çok sayıda raporu / makalesi yayımlanmıştır..

www.uygarturkiye.org

adresli siteyi özenle izlemek gerek..

21 Haziran Türkiye’mizde en uzun gün.. 16 saati aşıyor günışıklı süre..

Oruç tutanlara hem bu uzun günler hem de aşırı sıcaklar nedeniyle kolaylıklar dilerken; onlarla sağlıklarını ve yaptıkları iş nedeniyle kendilerinin ve başkalarının güvenliğini tehlikeye düşürmememenin çok önemsenmesi gerektiği düşüncemizi paylaşmak isteriz.

Sevgi ve saygı ile.
21 Haziran 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

1 Kasım sonrası beklenen tehlike

1 Kasım sonrası beklenen tehlike

“1 Kasım 2015 seçiminden sonrası için ufuktaki görüntü nedir?”
sorusuna ait ağırlıklı seçenek hakkındaki görüşlerimi belirtmek istiyorum.

Rifat Yeniay / E. Binbaşı
AYDINLIK
Haber kapısı, 26.10.15

1 Kasım 2015 seçiminden sonrası için ufuktaki görüntü nedir?” sorusuna ait ağırlıklı seçenek hakkındaki görüşlerimi belirtmek istiyorum.

ABD-AB ve işbirlikçi sermayenin, “mümkün olan en geniş tabanlı” ve “siyasal istikrarı sağlayacak” bir koalisyon istediğini biliyoruz. Bu isteğin açık ifadesi AKPCHPkoalisyonudur. Bu isteğin yeni seçim sonrası gerçekleşmesi ihtimali büyüktür.

Bu ihtimal çok büyük bir tehlikeyi de içermektedir.
Tehlikenin kaynağı yeni CHP yönetimidir. Yeni CHP yönetimi seçim programında,
yeni bir anayasa yapılması ve bu anayasada

“Eşit Vatandaşlık” tanımının yer almasını istemektedir.

Yeni CHP lideri en son Avrupa gezisinde de bu isteğini dile getirmiştir. Mevcut Anayasa’nın vatandaşlık tanımında, azınlık tanımına yol açan herhangi bir dilsel, ırksal veya dinsel öge
yer almamaktadır. Durum böyle iken yeni CHP yönetimimin “Eşit vatandaşlık” istemesinin nedeni nedir?

Görüşüm, yeni CHP yönetiminin bu tanımın arkasına gizlenerek başka bir amaç güttüğüdür. Amaç;
– mevcut anayasadan “Türk” ve “Türk Milleti” sözlerinin çıkarılması,
Kürtlerin kendi kendilerini yönetmelerini ve
Kürtçenin ikinci resmi dil olmasını sağlayacak düzenlemelerin yapılmasıdır.

Y-CHP’nin bu konuma nasıl geldiğini biliyoruz. ABD’nin denetimindeki FETÖ’cülerin eli ile düzenlendiği anlaşılan kaset tezgâhı ile hem MHP, hem de CHP yeniden dizayn edilmişti.

Özellikle CHP, ABD eğilimli yeni bir yönetimin denetimine girmişti. Yeni genel başkan önce “Ben istediğim ekiple çalışamayacak mıyım?” diyerek parti yönetimini yeniden yapılandırmış, kendisine yakın olanları yönetime alıp, öbürlerini dışlamıştı. Daha sonra yapılan ilk yerel seçimde aykırı olduğu düşünülen belediye başkanları tasfiye edilmişti. Genel başkanın isteği ile düzenlendiği anlaşılan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Diyarbakır açılımı gezisine “açılım“a karşı olduğu için katılmayan Atatürkçü belediye başkanlarının tasfiyesi görmeyen gözleri açmıştı. İlk genel seçimde de kendi anlayışına aykırı milletvekilleri tasfiye edilmişti.
Böylece parti yönetimi dikensiz gül bahçesine dönmüş, tam istedikleri gibi bir egemenlik
kurmuşlardı… Bu anlayışın vardığı yeri biliyoruz. Milliyetçiliği, vatanseverliği ve laikliği benimseyen bir kitlenin güvenini ve oyunu yitirirken, Doğu ve Güneydoğu’da oy oranını
%1’e düşürmek oldu.

AKP-CHP KOALİSYONU

Y-CHP’nin genel başkanı, göreve getirildikten kısa bir süre sonra Ağrı’da yaptığı bir toplantı sonrası yaptığı açıklamada, AKP hükümetinin, Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı tam olarak uygulamasını istedi. Bu, daha önce, bu Şart’ı kabul eden hükümetin muhalefet şerhi koyduğu maddeler üzerindeki şerhin kaldırılmasıyla mümkündü ve
AKP hükümetinden bunu yapması isteniyordu. Üstü kapalı bu açıklamadan birçok kimse bir şey anlamadı ama aydın çevreler bunun ne anlama geldiğini biliyordu. Kürtlerin kendi kendilerini yönetebilmeleri için onlara idari ve mali özerklik verelim demekti…

Yaptığı uygulamalar, tam bağımlılığın ve denetimin MHP için de geçerli olduğunu göstermektedir.

Görüleceği üzere; gerek iktidar, gerekse muhalefet partilerinin emperyalizmin tam denetiminde
olduğu anlaşılmaktadır. Bu partiler emperyalizmi ve politikalarını bir tehlike olarak görmemekte, aksine ondan yana tavır almaktadırlar. ABD-AB arasındaki yeni ticaret ve
yatırım anlaşması (TTIP) veya zararımıza işleyen AB Gümrük Birliği aleyhinde konuştuklarını gördünüz mü? Özelleştirmelere karşı çıkanı gördünüz mü? NATO’dan çıkalım,
Atatürk’ün Bölgesel Dış Politikasına geri dönelim, bölge ülkeleriyle işbirliği yapalım, sınırlarımızı denetim altına alalım, taşeron teröristleri temizleyelim..” diyelim diyen bir parti
var mı? Muhtemel AKP-Y-CHP koalisyonu yeni bir anayasa yazıp, emperyalizmin yukarıda belirilen isteklerini içine koyarak Meclis’e getirecektir. Meclis içindeki bu yedek güç
HDP olacak, eksilen oy açığını tamamlayarak “yeni anayasanın” kabulünü sağlayacaktır.

Ülkemiz ve bölgemiz için gerçek tehdit emperyalizm ve onun politikalarıdır.
Bu gerçeği göremeyen, tam aksine emperyalizmin tam denetimine giren partiler iktidara gelseler bile, yapacakları iş sonuçta emperyalistlere hizmet olacaktır. Bu nedenle seçimlerde oyumu,
bu gerçeği gören ve millete açıklayan, milletini ve vatanını seven ve ona güvenen insanların oluşturduğu Vatan Partisi’ne vereceğim. (http://www.aydinlikgazete.com/ozgurluk-meydani/1-kasim-sonrasi-beklenen-tehlike-h77774.html)

==============================

Dostlar,

Eğri oturup doğru konuşalım.. Sayın E. Binbaşı Rifat Yeniayın yazdıklarına itiraz edilebilecek bir yer var mı??

CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, terörün çözümü için masaya oturacakları örgütlerin içinde PKK’nın olup olmadığı sorusuna

  • “Tabii ki PKK da var..” cevabını verdi.

    CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, 21 Ekim’de konuk olarak katıldığı İzmir Ticaret Odası Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, terörün çözümü için Meclis’te her partiden
    eşit sayıda temsilciden oluşan bir komisyon kurulması gerektiğini kaydetti.
    Terörün Meclis’te ‘muhataplarla oturarak’ çözülebileceğini belirten Böke, bir İZTO meclis üyesi tarafından kendisine yöneltilen “Masaya oturacağız dediğiniz örgütlerin içinde PKK da var mı? Hangi örgütleri kastettiniz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

    ‘O PARTİ MECLİS’TE OLMALI’

    Tabii ki PKK da var. Biz masaya oturacağız demedim. Biz siyasi partiler Meclis içinde partiler arası bir komisyon kurarak bu işi Meclis’te çözmeliyiz. Ama Meclis dışında bu sorunun parçası olan aktörlerle de konuşma ihtiyacı aşikar. Bunu Meclis yapmaz ama Meclis’in bağlı olduğu farklı grupların bunu yapması mümkün olabilir. CHP yol haritası da bunu içermektedir. Sorunun esas muhatabı siyasi partilerdir. Kürtleri temsil eden bir parti vardır. O partinin Meclis’te bulunmasını bir avantaja dönüştürmek için 7 Haziran çok kıymetliydi. Bizim yeniden Türkiye’de toplumsal barışı demokratik çerçeveler içerisinde inşa etmemiz gerekiyor. Onun için önceliğimiz ve masaya oturacağımız kişiler bizim dengimiz olan siyasi partilerdir. Bu işi siyasi partiler çözecek. Ama diğer aktörlerle konuşmak gerekiyorsa da farklı mekanizmalarla
    bunu sağlamak gerekiyor.”

Böke, daha sonra yaptığ açıklama ile bu söylemini yumuşatmaya çabaladı..
Sözlerinin yanlış anlaşıldığını söledi.. Ama niyet ortaya döküldü..
ABD’nin “silahlı gücümüz” dediği onyılların kanlı bölücü terör örgütü ile
CHP masaya oturacak öyle mi?
Emperyalizmin maşası – silahlı gücü – onlar adına bizimle vekaleten – taşeronca savaşan canilerle CHP masaya oturcak öyle mi??
Bumlarla mücadele yerine müzakereyi seçecek öyle mi?
Allah mı söyletti Böke’yi?!
Ulusal Kanal’da Böke’nin kendi sesinden “Tabii ki PKK da var..”
sözlerini kulaklarımızla duyduk. AKP de “AÇILIM” ile son birkaç yıldır bunu yapmadı mı?
Ne farkı kaldı AKP ile CHP’nin bu bağlamda?

Sevgi ve saygı ile.
27 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

“Ortak Vatan” Lafı Kimindir ve Analamı Nedir


“Ortak Vatan” Lafı Kimindir ve Anlamı Nedir?

birgul ayman guler

Prof. Dr. Birgül Ayman Güler
CHP İzmir Milletvekili
02.10.13

Sayın Atilla KART, anayasa çalışmalarında CHP’yi temsil göreviyle ilgili “karalama ve spekülasyonları engellemek” amacıyla bir basın açıklaması yaptı. 25 Eylül 2013 tarihli bu basın açıklaması şöyle başlıyor:

CHP’nin Anayasa taslağında;

Ortak Vatan – Tek Devlet, Türk Ulusu, Laiklik, Eşit Yurttaşlık, İnanç Özgürlüğü;
resmi dilin ve müfredat – eğitim dilinin Türkçe ve zorunlu olması; herkesin anadilini öğrenmesi ve kullanması, Devletin bu konuda etkili tedbirler alması önerilmektedir.
Bu paragrafa göre CHP, anayasa değişikliği çalışmalarına sunduğu önerilerinde
Ortak Vatan’
ilkesine göre hareket etmektedir.”

Baş harfleri büyük yazıldığına göre, bu rasgele bir sözcük ve hatta bir kavram da değil, temel ilkelerden biri olsa gerekir.

Bu sözcük takımı CHP kamuoyu için bir ilke olarak tanıdık değildir.
CHP programında da, taradığımız kadarıyla herhangi bir resmi belgede “Ortak Vatan” diye bir deyim yoktur. Bu durumda Sayın Atilla Kart’ın bu terimi nereden çıkarıp kullandığını açıklamasını beklememiz gerekmektedir.

CHP belgelerinde değil ama, bu sözcüklere programatik bir ilke olarak yer veren
PKK, BDP ve bu kesimin örneğin Demokratik Toplum Kongresi gibi farklı adlarla anılan oluşumlarına ait resmi açıklamalarda raslamak mümkündür. Bunlar gözden geçirildiğinde, “Ortak Vatan” teriminin etnik siyaset tescilli bir ilke olduğu kolayca görülmektedir.

Öcalan, avukatlarıyla haftalık görüşmesinde şöyle demektedir:

  • Ortak vatan Türkiye ve Kürdistan’dır. Kürtler hem Türkiye’yi hem de Kürdistan’ı ortak vatan olarak kabul edecekler. Türkler de hem Türkiye’yi hem de Kürdistan’ı ortak vatan olarak bilecekler. …… Sıra geldi cumhuriyetin demokrasiyle donatılmasına. Türkiye’nin her alanda demokratikleşme sorunu var. Bu sorunların mutlaka çözümü gerekiyor. Kürt sorunu da demokratik şekilde Türkiye demokratikleştirilerek çözülmelidir.” [Ağustos 2009]

2010 yılında Demokratik Özerklik Kongresi tarafından düzenlenen Demokratik Özerklik Çalıştayı’nda “Türkiye ve Kürdistan’ı ortak vatan olarak görüyoruz.” denmektedir. Çalıştay bildirisine göre “Demokratik Özerk Kürdistan Toplum Kongresi,
demokratik Türkiye cumhuriyeti parlamentosuna kendi temsilcilerini göndererek
ortak vatan politikalarına dahil olur.” [Aralık 2010]

BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak:

“Ortak Vatan İçin Öcalan’ın Talepleri Görmezden Gelinemez” başlığıyla basında yer alan bir açıklamasında şöyle demektedir:

“Öcalan, demokratik özerk Kürdistan projesinin de mimarıdır. Ortak vatanda gönüllü birlikteliği sağlayacak mıyız sağlamayacak mıyız. Türkiye’yi ortak vatan kabul edeceksek, Kürdistan gerçeğini de göreceksiniz. [Ekim 2012]

Daha çok sayıda alıntı yapılabilir. Ancak bu kadarı, “Ortak vatan” deyiminin adresini yeterince açık göstermektedir. Bu terim BDP’nin dilinde bölgesel ya da topluluksal statü verilmiş yer ya da toplulukların ortak toprağı anlamına gelmektedir. Bu dünyada “ortak vatan”, tüm bireylerin değil halkların/etnik toplulukların/milliyetlerin ortaklığıdır.

Bazı yazılarda bu yaklaşım şu özlü cümleyle ifade edilir:

  • “Türkiye sadece Türklerin değil,
    üzerinde yaşayan tüm halkların ortak vatanı olmalıdır.” 

Bu, Cumhuriyet’in kuruluşuyla ilgili olarak artık meşhur hale gelmiş “kurucu ortaklık” savıyla birlilkte düşünülürse, anlam iyice açığa çıkar.

Vatana ortak olmak, -bireyler, yurttaşlar değil halklar olarak- ortakların her birinin
“kendi statüleri”ne sahip olmaları; doğal olarak her –yurttaşın değil– ‘topluluk’un
bunda ‘topluluk kimliği”yle pay ve söz sahibi olmaları demektir.

  • Kısacası Ortak Vatan, federal örgütlenme ya da milliyetler örgütlenmesi modelinin ilkesidir.
  • Eşit Vatandaşlık da, işte bu vatan anlayışına uygun olarak, bireylerin değil,
    “etnik toplulukların eşitliği” üzerinde yükselen vatandaşlık anlayışıdır.

İş görme bakımından anlamlı bir uyarı şu olabilir:

  • Belli bir terim, belli bir siyasete tescillenmişse, ardından kendi mekanizmalarını da sürükleyip getirir.

Böyle terimleri alıp kullandıktan sonra, “ama ben onların dediğini kastetmiyorum ki!” denemez. Bunu söyleyen biri samimiyse, yürüttüğü iş için gereken yeterliğe sahip olmadığını itiraf etmiş olur. Yok, böyle demiyorsa, işte o zaman ortada gerçekten
büyük bir sorun var demektir.