Etiket arşivi: ensar

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 23 Ağustos 2023

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

SURİYELİ

Şanlıurfa-Bozova’da bir Suriyeli 9 yaşındaki erkek çocuğa cinsel istismardan tutuklandı.

Ön plan : ”Biz Ensarız, Suriyeliler zor durumda iken yardım etmeliyiz, onlar misafirimiz.”

Arka plan : “Oy versinler de ne halt ederlerse etsinler”…

EŞEK

Prof. Özgür Demirtaş geçen yıla göre eşek sayısının azaldığını söyleyerek “Eşekler nerede?” diye sormuş.

Eşekten çok ne var? Yukarı çık, aşağı in her yer dolu…

PRANGA

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, Türkiye’nin laiklik prangası olduğunu, İmam Hatiplerin ülkeyi elli yıl ileri götürdüğünü söyledi.

Akıllar prangalı…

PİÇ

Yeniden Refah Partisi (YRP), Konya Milletvekili ve MYK üyesi Ali Yüksel çok eşliliği savundu ve “Niyetim dörde kadar gitmekti.. Piyasayı piçlerle mi dolduralım” dedi.

Kime piç dersiniz?..
(AS: Nüfusta kadın – erkek sayısı neredeyse denk. 1 erkek nasıl 4 kadın alabilir??)

TÜRK

CNN TV, Kuzey Kıbrıs’taki yol sorununda “BM ve Türkiye askeri karşı karşıya geldi” yazdı.

CNN “Türk” yerine de “Türkiye” yazsalar ya…

ADALET

34 kg uyuşturucu ile yakalanıp  10 yıl hapse mahkum olan İsrail vatandaşı Danny Aweke, siyasal girişimler sonucu serbest bırakıldı.

Adli Tıp’tan raporlu 80’lik generaller içeride.

AKP nin A’sı…

YARGI

38 OECD ülkesi içinde “YARGIYA GÜVEN ENDEKSİ” nde sondan ikinciyiz.

Yargının bağımsız olduğuna inanan %18.

Yargıyı siyasallaştıran RTE’ye  ve O’nun siyasi konuşmasını alkışlayan yargı mensuplarına alkış…

İHANETİN TELAFİSİ OLMAZ!

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Bu topraklarda yaşamak ve kalıcı olmanın iki şartı olduğunu daha önce söylemiştim. Tarihi, özellikle yakın tarihinizi çok iyi bileceksiniz ve insanınızı çok iyi tanıyacaksınız!
Ülkemize, bir emperyalist plan gereği süpürülen ve yerleştirilen yaklaşık 10 milyon sığınmacının ve hemen sınırımızın dibinde bekletilen 5 milyona yakın sığınmacı adaylarının, başımıza ne belalar açtığı, tedbir alınmazsa önümüzdeki yıllarda devletimizi batıracak güce kavuşacaklarını anlatırken, tarihten iki yaşanmış olaydan bahsedeceğim!
“Suriye ve Filistin Cephesinde yaralanmış iki bin Mehmetçik, Şam’daki hastaneye yatırılmıştı. Hastane dolmuş, Mehmetçikler avludaki sedyelerde tedavi sırası bekliyordu. Yeterli sağlık personeli, ilaç, narkoz yoktu.

  • Türk kanı içmeye yemin etmiş Arap Bedevileri hastaneyi bastılar ve herkesi kılıçtan geçirip katlettiler!”
  • “TBMM Zabıtları 1921 Mayıs-Haziran sayılarına göre, 1918 Eylül-Ekim aylarında Filistin-Sina cephesindeki yenilgi ile 15 bin Mehmetçik esir olarak, İngilizler tarafından İskenderiye’deki esir kamplarına gönderildi. Tehcirle Mısır’a gönderilen Ermeniler, bu kamplarda yönetici idiler.
  • Mehmetçikleri temizlenme bahanesiyle, dipçik darbeleriyle yıkanma havuzlarına attılar.
  • Havuzlara bol miktarda Krizol (Cresol) dökülmüştü!
  • Mehmetçiklerin büyük bir kısmı gözlerini kaybedip, kör oldular.”

Bu iki olay gibi yüzlerce alçakça katliam yaşandı!
Bu vahşetlerden yüz yıl sonra Türkiye’den iki ses geldi;
Erdoğan; “Köpekleri Arap diye çağıran zihniyet, Suriye’den gelenleri istemiyor. Geri göndermeyeceğiz!”
CB Başdanışmanı İbrahim Kalın; “Cumhuriyet, Arap düşmanlığı üretti!”
Bu anlayıştaki iki kişi bugün Türkiye’yi yönetiyor!
Barzani’ye, sıra gecesinde saz çalıp eğlendiren bir memur, Cumhuriyetimizi suçlayabiliyor!
Lütfen bu soruyu kendinize sorar mısınız?

  • Türkiye, emperyalistlerce işgal edilirse, sığınmacılar ve vatandaşlık satın alanlar kimi destekler?

Yanıt verelim : Osmanlı yıkılırken, İngilizlerin, Fransızların yanında yer alıp, Mehmetçiğe karşı savaşan Arap Kabileleri ne yaptılarsa, onu yapacaklardır. ABD adına savaşan ve Türkiye’ye gönderilen yüz binlerce genç Afganlı da (Özellikle Peştunlar), bize karşı savaşacaktır. Suriyeli sığınmacılar, şimdiden ülkemizdeki insanlarımızı tehdit etmeye başlamadılar mı?

“Sığınmacılar ülkelerine gönderilmelidir” diyen bizlere, bizi yönetenler şu yanıtı vermektedir;
Erdoğan; “Sığınmacıları geri göndermeyeceğiz. Onlar muhacir, biz ensar’ız!”

İbrahim Kalın; “Cumhuriyet Arap düşmanlığı üretti!”

Aziz Türk Milleti;

Sığınmacıların Türkiye gönderilmeleri ve AKP Hükümeti tarafından sınırlarımızın açılarak kabul edilmeleri, emperyalist bir planın uygulanmasıdır, dedik.

  • AKP, bu konuda hem ortaktır, hem de ihanet içindedir.

Türk Tarihine not düşmek için yazıyorum :

  • Suriye ve Sığınmacılar politikasının iki sorumlusu vardır; Erdoğan ve Davutoğlu!

Erdoğan; yurt dışındaki malvarlıkları, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Avrupa Savaş Suçları Mahkemesi (İŞID’ın kaçak petrolünün satılmasına göz yummak-SADAT faaliyetleri-Gri Listeye alınmamız) tarafından
tehdit edilmekte ve baskılara uymak durumundadır.

Davutoğlu; Bu konuda gerek Dışişleri Bakanı gerekse Başbakan ve AKP Genel Başkanı olarak, başımıza bu belaların gelmesinin esas sorumlusudur.
Peki, Davutoğlu ile ortak olmaya karar veren CHP ve İYİ Parti, ortaklarının bu ihanetini paylaşabilecekler mi?
Türk Milletinin şunu hiç unutmaması gerekir :

  • İhanetin Telafisi, Kahpeliğin Bahanesi Olmaz! Karar sizin…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 24 Mayıs 2022

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 11 Mayıs 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

SES

Göçmenlerin ülkemizde çoğunluk sağlama tehlikesine değinen  ‘Sessiz İstila‘ videosunu yayımlayan spiker Hande Karacasu gözaltına alınıp bırakıldı.

İstilaya sesli destek…

KARANLIK

Aydınlık’ın haberi aynen şöyle:

Ümit Özdağ‘ın, ‘Yapım masraflarını ben karşıladım. Senaryoyu ben onayladım.’ dediği ‘Sessiz İstila‘ kısa filmine ilişkin bu etiketle paylaşım yapan hesapların %41.54’ünün bilgisayar tarafından yönetilen bot (sahte) hesaplar olduğu ve paylaşımların FETÖ’cüler ile PKK’lılar tarafından yapıldığı belirlendi”.

  1. Aydınlık, AKP iktidarının yanlışlarına karşı yapılan her eleştiriyi savunma görevi mi aldı?
  2. Ülkenin istilaya uğraması FETÖ’cülerle, PKK’lıları mı üzer?..

ANTİ

Soylu, katıldığı bir televizyon programında Ümit Özdağ hakkında “Sorosun çocuğu”, “hayvandan aşağı biri” ifadelerini kullandı.

Aydınlık, Özdağ’ın tepkisini Soylu’nun ABD ile mücadelesine karşı kampanyaya destek olarak niteledi.

Antiemparyalist olmak antiterbiyeli-antiseviyeli olmayı mı gerektiriyor?..

KORKMA

Aydınlık yazıyor:

”Suriye arka arkaya af çıkardı. Ülkede hayat normale dönüyor. Ancak Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde ticaret tekeli kuranlar, Ankara’nın Şam’la temasına engel oluyor. Sınırdaki iş insanları ve esnaf durumdan rahatsız. Sahadaki güvenlik güçlerinin de gidişattan endişe duyduğu bildirildi”

Beyler biraz cesaret, biraz dürüstlük, görüşme yapmayanın adını yazıverin…

KARDEŞ

Devlet Bahçeli, MHP genel merkezinde, suç örgütü liderliği, yağma ve tehdit gibi birçok suçtan hüküm giymiş Kürşat Yılmaz’ı kabul etti.

Dava kardeşliği?..

TIRIS

Nagehan Alçı, Ertuğrul Özkök gibi her devrin adamlarını-dönekleri, Balyoz-Ergenekon destekçilerini uçağına alması ile ilgili eleştirilere İmamoğlu, “Vız gelir tırıs gider” dedi. Tepkiler üzerine özür diledi.

Güç şaşkını olanlar tırıs tırıs gider…

REKOR

Enflasyon pik (tepe) üstüne pik (tepe) yapıyor. Nisan’da yeni rekoru kırdı. (TÜİK’e göre %70, ENAG’a göre %150)

TEK adamlı AKP iktidarı şahlanışa devam ediyor…

ORTAK

Bakan Nebati, ”Enflasyon hepimizin ortak meselesi”

“Bana bakmayın” diyor…

GÖÇMEN

Yeni Akit Gazetesi, “Kapımız İdlibli’ye de açık Selanikli’ye de” manşeti atarak Selanik göçmeni Türklerle Suriyelileri bir tuttuğunu gösterdi.

Milliyet kavramına yabancılıktan olsa gerek…

ENSAR

Göçmenlerin geri gönderileceği ifadelerine karşılık RTE,

  • “Bunları yapmaya hiçbirinizin gücü yetmez. Zira biz Ensar kökeniyle yetişmişiz.  Suriyeli kardeşimize sahip çıktık, sahip çıkacağız Bay Kemal.”
  1. Birkaç gün önce kendisi de göçmenlerin uygun şekilde gönderileceğini söylememiş miydi?
  2. Türk milleti Ensar kökenli değildir. Türk milletini yönetip milleti kabul etmemek nasıl bir çelişkidir?
  3. Muhalefete çatmanın dışında bir konuda tutarlı politika izleyebilecek mi?..

HAYRET!

Yeniçağ Gazetesi’nin haberi:

”Bursa’da askerlik yaşına gelen gayrimüslim vatandaş Yakup Bilensir, bağlı olduğu mezhepte silah tutmanın günah olduğunu iddia etti ve askere gitmek istemedi. Yerel mahkeme, dava açılan genç adamın beraatına hükmetti. Üst mahkeme de “Türkiye Cumhuriyeti İslam devleti olsa da diğer dinlere karşı hoşgörülüdür” diyerek kararı onayladı.”

Bravo hakim bey! 70 yaşımı aştım devletimin ne olduğunu öğrenememişim, sayenizde öğrendim. Umarım HSK da sizin değerinizi takdir eder.

Hayırlı mahkemeleeer…

ÜNLÜLERDEN ÜNLÜ SÖZLER

Dinlerin kitaplarını okuyup
anlayana ”ateist”,
okuyup anlamayana “dindar”,
hem okumayıp hem de anlamayana “yobaz” denir…

 

 

Niye ‘sondan’ başlıyoruz?

Zafer ArapkirliZafer Arapkirli
Cumhuriyet, 30 Temmuz 2021
Her sorunda yaptığımız gibi, bu olayda da yine “yanlış iliklenmiş son düğme”yi suçlayarak ve koparmaya çalışarak sorunu çözebileceğimizi sanıyoruz. Oysa ki “sondan başlayarak” suçlu aramanın ve o “suçlu düğme”yi koparmanın, düğmeye de gömleğe de zerre kadar bir faydası olmaz.

Mahut “kaçak göçmen-sığınmacı-mülteci” (adını ne koyarsanız koyun) sorunundan söz ediyorum. Gelin, birbirimizi yemeden, tabii ki o perişan (Evet, perişan. Siz hepsini ticarethane kurmuş milyonlar kazanan, Range Rover’larla gezen minik bir azınlık göçmen nüfustan mı sayıyorsunuz?) insanları da “yemeden” soğukkanlılıkla değerlendirip sorunun nereden kaynaklandığını ve çözümün ne olması gerektiğini masaya yatırıp öyle tartışalım. Sonra da gerekirse “yeriz” birbirimizi.

Bir kere, ortada kolektif bir hata olduğunu kabullenelim. Toplumsal meselelerin olumsuz etkileri de aynı bir takım oyununda (örneğin 11 kişilik bir ekiple oynanan futbol oyunu) olduğu gibi, oyunun ve organizasyonun tüm bileşenlerinin (yöneticisinden teknik direktörüne, malzemecisinden futbolcusuna kadar herkesin) yaptıkları tek tek hataların bileşimi ile galibiyet ya da yenilgi ve hatta hezimet gelir. Gol üstüne gol yersiniz.

Suriyeliler meselesinin kaynağı ne? Tabii ki o ülkede, emperyalist güçlerin doğrudan ve bölge ülkelerini (mesela Türkiye’yi) işin içine sokarak utanmazca müdahalesi değil mi?

Orada kanlı bir iç savaş çıkarıp her geçen gün, hatta dakika o yangının üzerine benzin dökerseniz, bu ülkede yaşayan zaten mutsuz ve umutsuz insanların göçüne zemin hazırlarsınız. Bunun üzerine bir de Türkiye’yi yönetenlerin iki büyük hatasını da ekleyin:

1. Oradan, Esad hükümeti muhalifi cihatçı düzensiz askeri unsurları eğitmek ve Esad’a karşı kullanmak üzere sorumsuzca kendi sınırlarımızı yolgeçen hanına dönüştürüp binlerce kişilik kafileler halinde istedikleri gibi geçmelerine izin vermek.

2. Bu göç dalgasının, sivil halkı da içerecek şekilde milyonlara ulaşmasına da göz yummak. Bunu yaparken de “E, ne yapsın zavallılar Esad zulmünden kaçıyorlar. Biz de öyle âlicenap bir devlet ve milletiz ki yapılacak tek şey kollarımızı açıp, onları alıp baştacı etmektir” (dini tarihe atıfla Ensar, yani mağdura kucak açan) demek. Bu kadar denetimsiz bir göç akınını başlattıktan sonra artık hiçbir çare kalmamıştır sorunun çözümü için.

Hani hep soruyoruz ya: “Asker, polis, bunların büyük kentlere kadar gelip bunca denetimsiz dolaşmalarına neden göz yumuyor?” diye… Zaten sınırı geçiren de aynı ülkenin, bu iktidarın askeri polisi değil mi? Nasıl ve neden soracak? Sorumsuzluğun ve ihanetin menşei bu tavır değil mi? Evet, ihanet diyorum. Daha ağırını yazamayacağım için. Çünkü bu bir milli güvenlik suçu, bir ağır ihanettir.

Kolektif hatalar dedik ya. Şimdi işin orasına gelelim. Bunca insan kentlerimize, kasabalarımıza denetimsiz biçimde geldiklerinde ilk işleri ne olmuştur? Doğal olarak, barınacak bir çatı altı, bir dam altı (ev, apartman dairesi, gecekondu vs.) bulmak. Sen, ben, bu ülkenin vatandaşı bir ev bulabilmek için bin bir türlü sınavdan (emlakçıdan başlayarak ev sahiplerine kadar) sorgudan denetimden geçerken bu insanlara (5- 6 milyon diyorum) bunca evi nasıl sattı ya da kiraladı?

Cevabı hepimiz biliyoruz: “Ben parama bakarım abi…”

İkinci olarak ne yapar insan? Bir iş arar. Peki, iş ararken hiçbir referans ya da geri plan araştırması yapmadan, “T.C. vatandaşının 10 TL’ye yapacağı işi (misal) 3 TL’ye yaptıran” her sektörde ve her seviyede, her çapta işyerinin sahipleri, bu insanlara yerleşik duruma geçebilmeleri için (aradaki o misal 7 TL’lik açgözlülük uğruna) en önemli hayat öpücüğünü sağlamış olmadılar mı?

Parası olanlar da büyük kentlerimizin her bir köşesinde, üstelik kendi dillerinde tabelalarını asıp “aslanlar gibi” kendi ticarethanelerini açmadılar mı? Yerel yönetimler de bunlara gereken izni sağladı mı, sağlamadı mı? Bunları yapabilen insanlar neden geri dönsün ki? Sonrası?.. Sonrası, büyük bir “geçmiş olsun”dur. Kimse kusura bakmasın. Hani yukarıda dedim ya “Takım oyununda tek tek her mevkide yapılan hatalar” hezimeti getirir.

Şimdi, biz (yukarıda anlattığım kolektif suçları işleyen ev sahibi, emlak sahibi, işveren tayfası da dahil olmak üzere) ne yapıyoruz?

Efendim, orada burada olay çıkarıyorlarmış da (biz çok kendi halinde mazbut bir milletizdir zaten. Aslında Fin ya da Norveç kökenliyiz de Türk zannediyorlar bizi), kentlerimizi kirletiyorlarmış da, her yere çöplerini atıyorlarmış da (caddelerimiz piknik yerlerimiz “bal dök yala” misalidir), kadına kıza sarkıyorlarmış da (asla görülmemiştir bizim ülkenin erkeğinin böyle huyları), kendi ülkelerinde savaş varken burada denize giriyorlarmış eğlenceler tertip ediyorlarmış (senin Almancın, senin İngiltere’ye, Hollanda’ya, Fransa’ya kaçak giden mülteci akrabaların, komşuların, dostların, hafta sonlarında gelip burada faşizme ve AK zulme karşı demokrasi mücadelesine omuz veriyorlar değil mi?)..

Geçiniz, hanımlar beyler. Sonuçla ve o “son düğme” ile uğraşmayı bırakın. Bolu Belediye Başkanı’nın aldığı ırkçı, ayrımcı, insan haklarına taban tabana zıt önlemleri (suyu, elektriği vb. daha pahalıya satmak) ve bu tür ortaçağ kafasına ait çıkışları saymıyorum bile.

Yapılacak tek şey vardır            :

Sorunun müsebbibi olan bu iktidarı bir an önce değiştirip “yanlışı doğruya dönüştürme” sürecini bir an önce başlatmak. Yani, önce iktidarın 20 yıllık milyonlarca yanlışı, vebali ve suçlarını sandıkta ağır biçimde cezalandırıp yeni gelecek olan yönetime de bu anlamda görevler yüklemek ve bu görevlerin takipçisi olmak.

  • Kaçak sığınmacı sorunu, gerçekten de ağır bir milli güvenlik sorunu haline gelmiş ve ülkeyi için için kemirmektedir. Birbirimizle ve bu mağdur insanlarla kavga ederek çözemeyiz bunu.

İktidar değişikliği… Hemen!

Diyanet ve tarikatların yıkım belgeleri

Diyanet ve tarikatların yıkım belgeleri

Rıza Zelyut
15 Ağustos 2019

Çağdaş toplumu değersizleştirmeye kalkışan… Türkiye’yi Orta Çağ Arap ölçülerine göre şekillendirmeye çalışan… Tarikat tekkelerinde tecavüze uğrayan erkek çocukları savunmak adına tek laf etmediği halde içki satılan yerlerden alışverişi haram gösterip bölücülük yapan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleri ile savaşı sürüyor. Bunu da, Türkiye’yi ele geçirmiş olan Halidi tarikat örgütleriyle birlikte yürütüyor.

Çok az insan biliyor olmasına karşın Halidilik, Türkiye’nin tek gücü şu an. Çok görüntülü tek bir tarikat var: Bu örgütlenme değişik tekkeler adı altında Sünni toplumu sarıp sarmalamış bulunuyor. İskenderpaşa Tekkesi, İsmailağa Tekkesi, Erenköy Tekkesi, Menzil tekkesi vb. büyük yapılar ile Diyanet İşleri Başkanlığı iç içe geçmiştir. Cumhuriyet düşmanı, Yeşil Kuşak Amerikancısı (anti-komünist), devleti talan etmeye çabalayan bir yıkıcı örgütlenmedir bu. Erbakan’ın Gümüş Motor’una adını veren Gümüşhali tekkesinden çıkma Mehmet Zahit Kotku’nun Halidi talebeleri bugün ülkeyi yönetmektedir.

TEK BÜYÜK ŞEYH
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu tekkedendir. Konunun ayrıntılarını yeni çıkan “TARİKAT KUŞATMASINDAKİ TÜRKİYE / Halidi Cehennemi” isimli kitabımda (Kaynak Yayınları) verdim. Bütün Halidi tekkelerin genel bir koordinatörü var: Bilal Erdoğan… Bu işi o, babası adına yürütüyor.

Bu çalışmamızda Halidi zihniyetle örgütlendirilmiş vakıf (Ensar, TÜRGEV vb…) ve derneklerin genel bir listesini ve ideolojilerini de ilk kez ortaya koyduk. Bu örgütlenmenin, Milli Eğitim Bakanlığı eliyle Türkiye’nin gençlerine tuzak kurduğunu da gösterdik.

Yine yüzlerce değişik isim altında toplumu sokaklara kadar inerek kuşatan bu örgütlerin AKP’li belediyeler eliyle nasıl beslendiğinin belgelerini sunduk. Örneğin İstanbul Belediyesi’nin hangi yobaz tekkelere ne kadar yardım yaptığını ortaya koyduk. Bunların giderek azgın ensest ilişkilerin ve oğlancılığın bir parçasına dönüştüklerini de belgeledik.

  • Yoksul çocuklarına tarikat yurtlarında yapılan tecavüzlerin bir listesini bile yayımladık.

Ne yazık ki bu ensestçi-oğlancı-yağmacı, cumhuriyet ve Atatürk düşmanı yapı ile bugünkü Diyanet İşleri Başkanlığı el altından işbirliği yapmaktadır. Diyanet İşleri’nin son yayımlanan “Diyanet’in Tarikatlar Raporu” (Kaynak Yayınları) incelenirse, Halidi tarikat ve bağlı tekkelerin korunduğu anlaşılacaktır.

BİR MASA ETRAFINDAKİ O 4 KİŞİ
Bugün medyada tarikatlar ve tekkeler “cemaat” veya “sivil toplum kuruluşu” gibi gösterilerek acı gerçeklerin üstü örtülmektedir. Türkiye’yi bir “dar-ül harb” (yağmalanacak kâfirler ülkesi) gören, millet malını belediyeler veya AKP’li bakanlıklar eliyle yağmalayan, cumhuriyetin kurucu değerlerine ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ahlaksızca saldıran ve iftiralar atan kişiler hep bu Halidi tekkelerde imal edilmiştir.

Siyasetle ve daha da önemlisi bugünkü iktidarla çok sıkı “Oyumuzu almak için malı ve parayı ver!” ilişkisi bulunan bu tekkelerin tümü Amerikancıdır. Bu örgütün elemanlarından olan Kadir Mısıroğlu 1980’lerde açıkça İngilizler için çalışmış; ABD ve BOP için çalıştığını da itiraf etmiştir. Ve bu tipi, AKP’liler kendilerinin öğretmeni kabul etmişlerdir. Nurcular da aynı ideolojinin aracı olarak bu tuzakta yer almışlardır.

Ve yine çok önemli bir gerçeği kamuoyuna sunduk: Tayyip Erdoğan, Adnan Oktar, Kadir Mısıroğlu ve Kıbrıslı Şeyh Nazım, bir masa etrafında bir araya gelebilmişlerdir. İşte bu mucizenin (!) nasıl ortaya çıktığını da açıkladık.

“TARİKAT KUŞATMASINDAKİ TÜRKİYE/Halidi Cehennemi”ni okuyun; göreceksiniz ki; insanları en vahşi biçimde katleden dünün Hizbullahçıları bile şimdi bu Halidi örgütlenmenin bir parçası olarak AKP ile al gülüm ver gülüm ilişkisi içinde çalışmaktadır.

Okuyun, “Okullardan Andımız kaldırılsın! Atatürk’ün adı çıkartılsın! Ne mutlu Türküm diyene, sözü yasaklansın!” diyenlerin kim olduklarını görüp şaşıracaksınız…

Türkiye Cumhuriyeti’nin bünyesinde metastaz yapan kanserin röntgenini ilk kez bu çalışma ile çekmiş bulunuyoruz. Bu, aynı zamanda asıl AKP’nin röntgenidir.

ÜNİVERSİTELER, MEDRESEYE ÇEVRİLDİ

  • Bugün Türkiye’yi yöneten kadro, işte bu Halidi tarikatından çıkmıştır.

Kendilerini cemaat adı altına saklayan Halidi tekkeler, artık üniversiteleri de ele geçirdiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sık sık “Şu kadar üniversite açtık!” diye övündüğü o üniversiteler Halidi şeyhlerin eline verilmiş medreselerden farksızdır. Bu yüzden de dünyanın ilk 500 üniversitesi içinde bugün 1 tane bile Türk üniversitesi yoktur. Bunun sebebi, üniversitelerin bilim üretmek yerine saltanatçı hilafet ideolojisi üreten Orta Çağ medreselerine çevrilmiş olmasıdır.

  • Türkiye, AKP’yi sırtından atmaz ise;

geleceğin öncü ülkeleri arasında yer alamayacak ve bir yarı sömürge olarak Batılılar tarafından yağmalanıp duracaktır. Bu gerçeğin üstünü beş vakit ezan ve sıkışık zamanlarda okutulan selâlar örtemeyecektir.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 29 Nisan 2020

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 29 Nisan 2020

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

ÖZGÜRLÜK
Basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye 180 ülke içinde 154. sırada.

AKP ve değneklerini kutluyoruz…

YARDIM
Diyanet yurt dışına bağış için çağrıda bulundu.
Kendi vatandaşımız ayran bulamıyor içmeye, Diyanet nereye?…

MİLLİ
Bizimkilerin Suriye Milli Ordusu dediği Suriye çetesi ÖSO çapulcuları Resulayn’da birbirine girdi.

Dostunu söyle…

AMBULANS
RTE, “Biz iktidara geldiğimizde doğru dürüst ambulans bile yoktu”

2002’de Cilalı Taş Devri başlamıştı…

DEVA
Babacan, 23 Nisan’ı Atatürk adını anmadan kutlayan bir mesaj yayımladı.

Millete deva olmayacağı baştan belli…

KÖYLÜ
MEB Selçuk’un Köy Enstitülerini överek anması AKP içinde rahatsızlık yarattı.

Enstitüleri kapatanların çocukları…

ŞEKER
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üreticisi ABD merkezli Cargill’e (Özelleştirme sürecinde yüzlerce işçi çıkarmıştı) % 70 vergi indirimi uygulayacak, KDV ve gümrük vergisinden istisna tutacak. Bakanlık tarafından kurumlar vergisi indirimi de yapılarak şirketin 44 milyon 659 bin 79 liralık yatırımına da katkı sunulacak.

Oh ne ala, ne ala!
Sen “AKP emperyalizmle mücadele ediyor” de daha……

KAÇIŞ
Salgın gerekçesiyle Meclisteki 100. Yıl özel oturumuna katılmayan RTE, TV’de çocuklarla sosyal mesafe-maske gibi önlemleri es geçerek görüntü verdi.

Gerekçe mi, bahane mi?..

PARTİLİ
RTE, “Ulusa sesleniş” konuşmasında CHP’ye verip veriştirdi.

Partili değil, partinin cumhurbaşkanı…

ADD
ADD Genel Merkezi,  23 Nisan’da TBMM Başkanı’nın ilan ettiği İstiklal Marşı okuma saatinden farklı bir saat ilan etti.

Atatürkçüleri toplumdan koparma merkezi mi oluyor?…

GÖRÜNTÜ
MSB ve Kuvvet Komutanları 23 Nisan’da toplu halde kravatsız resmi görüntü verdi.

Uydum hazır olan imama!…

BİTTİ Mİ?
Barış
‘ların iddianamesi mahkemeye gitti. Avukatlar göremedi ama yandaş Sabah yayımladı.

FETÖ ve kumpas davalar bitti mi demiştiniz?…

SON
Gaziantep’in AKP’li BŞB Bşk. Fatma Şahin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’li belediyelerin yardım çalışmalarına “FETÖ ve PKK” benzetmesi yapmasına ilişkin, “Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Böyle bir ifadeyi doğru bulmuyorum.” dedi.

Partiden gelen baskı üzerine, “Cumhurbaşkanı’nın belirlediği politikalara aykırı beyanda bulunmam söz konusu olamaz” dedi.

Yemedi… Kişilik?…

ENSAR
Atatürk’ün kurduğu Türk Tarih Kurumu‘nun başına Afyon ENSAR Vakfı yöneticisi Ahmet Yaramış getirildi. Yaramış, kurtuluş mücadelesi karşıtı İskilipli Atıf’a övgüsü ile biliniyor.

Atanana değil atayana bak…

VERGİ
Başkentgaz’ın Ensar Vakfı’na aktardığı paranın, 3 yılda ödediği verginin üç katı olduğu açıklandı.

Kaçır/n/ma…

TERS
DİB Ali Erbaş, salgını eşcinsellik ve nikahsız yaşamaya bağladı.

Dünya Mersin’e, bizimki tersine…

SORUŞTUR
Ankara Barosu DİB Erbaş’ı “İnsanlığın bir kesimini aşağıladı” diye eleştirince Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da Baro’ya “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağıladığı” gerekçesiyle re’sen soruşturma açtı.

Halkın diğer kesimi için kim soruşturacak?…

BAŞARI
AKP Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, günlük virüs tablosu yanına RTE’nin fotoğrafını koyarak “Bugün Erdoğan’ın puanları yine artıyor” yazdı. Salgınla mücadeleyi oy hesabına çevirdi.

Ya tabloda hastalanan, ölen insan sayılarındaki başarı kimin?…

OLMAZ
İsveç’te hastaneye alınmadı denerek özel ambulans uçağı ile getirtilen şahsın; milyoner iş adamı, AKP’li Bakan’ın hemşehrisi ve milletvekilinin yakını olduğu, koronavirüsten değil kalpten rahatsızlandığı anlaşıldı.

Biz de Türk vatandaşı olmakla gururlanmıştık.

Yok canım, bu sahtekarlığı da yapmazlar!…

ORUÇ
17 yaşındaki genci kalbinden vuran polis ifadesinde; yanlışlıkla yaptığını, yorgunluk ve Ramazanın sebep olduğunu söyledi.

DİB’lığı oruçlu polislerin yanlışlıkla adam öldürmesinin fazla günah olmadığı yönünde bir fetva verirse, cuk oturur…

Gaziantep’te bu gün 9 aylık bebeğe tecavüz edildi!

Gaziantep’te bu gün 9 aylık bebeğe
tecavüz edildi!

(AS : Bizim irdelememiz haberin altındadır. Mutlaka okunsun dileriz..)
Dün Gaziantep’te bir grubun, turistleri ‘Ahlaksız adamlar, defolun’ diye kovması kameralara yansımış ve büyük tepki toplamıştı.
Bu gün Gaziantep’de 9 aylık bir bebeğe tecavüz edildi!
Dün Gaziantep’te tarihi ve turistik yerleri gezen Güney Koreli 5 turiste, cami avlusunda bir grup ‘Misyonerlik yapıyorsunuz, Ahlaksız adamlar, defolun gidin’ diyerek saldırmıştı. Yaşanan bu olaydan sonra bir Gazantep’ten bir utanç verici bir haber daha geldi.
Daha önce İslahiye ve Nizip’te onlarca Suriyeli çocuğun tecavüze uğraması olaylarının ardından yeni bir skandal yaşandı. Çocukları koruyamayan devlet, Suriyeli 9 aylık bebeğin tecavüze uğramasına da engel olamadı. Birgün‘den Hüseyin Şimşek’in haberine göre Antep’in İslahiye ilçesinde 9 aylık Suriyeli kız bebeği tecavüze uğradı.
İç savaştan kaçarak Antep’in İslahiye ilçesine yerleşen ve burada günü birlik tarım işçisi olarak çalışan ailenin 9 aylık kız bebeğine tecavüz edildi. Çalıştıkları tarlada bebeğini korumak için bir çadır kuran Suriyeli anne, bebeğini kontrol etmek için çadıra gittiğinde dehşet manzara ile karşılaştı. 9 aylık kız bebeğinin tecavüze uğradığını anlayan anne, İslahiye Devlet Hastanesi’ne gitti. Acil serviste müdahale edilen bebeğe, doktorlar tecavüz edildiği tanısı koydu.

Polis ve jandarma 9 aylık bebeğe tecavüz eden zanlının bulunması için çok yönlü soruşturma başlattı.

Güncelleme : Gaziantep’in İslahiye İlçesi’nde çiftlikte çobanlık yapan S.D. günübirlik çalışan Suriyeli ailenin 9 aylık kız bebeğine cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alındı. Gaziantep Valiliği, çobanın tutuklandığını, mağdur ailenin koruma altına alındığı açıkladı. (Yurt Gazetesi haber kapısı, 20.08.2016)

==============================================

Dostlar ne demeli??

Moleküllerimize dek isyan durumundayız..
Bu bir dehşettir, vahşettir, kıpkırmızı toplumsal – ahlaki… alarmdır!

Aşağıda yazacaklarımız biraz ağır kaçaacak ama çare yok, iğrenç ibreti birlikte sorgulayalım :

Türkiye halkının %99.9’a dek varan oranlarda Müslüman olduğunu söyler pek çok kimse. Özellikle laiklik karşıtı kesimlerde bu söylem adeta bir silah gibi kullanılır ilkellikle, cehaletle. Biz elbette o düzeye düşmeyceğiz ama;

  • 9 aylık bebeğe tecavüz eden insan müsvettesi yaratık, bu durumda % 99.9 Müslümandır!?Ne buyurulur??İmam – Hatipleri, İlahiyat Fakültelerini (ezici çoğunluğu asla fakülte sayılamaz!) hesapsız – kitapsız anormal sayıda artırıp insanları yobazların, ahlaksız tarikatçıların, cincilerin, din – iman tacirlerinin, uçkur düşkünlerinin.. eline bıraktıkça olacağı bu.. (böyle olmayanları ayırıyoruz..)
  • 3 milyon Suriyeli garibe necip milletimiz böylece “ensar” olmuş oluyor öyle mi!?..
    Yoksa her bakımdan acımasız – ahlaksız – sefil sömürü malzemesi mi bu gureba??

Tarihte pek az millet bunca zillete düşmüştür korkarız.
AKP – RTE’nin 14 seneyi bulan “Lanetli Yıllar” ı bakalım daha ne bela ve utançlar getirecek!

Eyyy zerrece vicdan sahibi AKP’liler!

Siz hiç düşünmez ve sorgulamaz mısınız, nedendir bu melanet?
Oysa aklınızı kullanın, sorun – düşünün diyor Kur’an pek çok yerinde?
Kaçınız kutsal kitabı anlayarak 1 kez olsun okudu?
Yoksa size hiç anlamadan, Arapça hafızlık mı dayatıldı?? Niçin, sorguladınız mı ??
Bildikleriniz – bildiğinizi sandıklarınız kulaktan dolma tevatür mü?? Neden??

Daha ne kadar zillete göz yumacak ve katlanacaksın ey ümmet (ortada millet yok!) ??

Merhum Prof. Yaşar Nuri Öztürk ölümcül tanıyı koydu ve kitabını yazdı :

KÖTÜLÜK TOPLUMU (2015, 3. bs. Yeniboyut yay.) 

Okuyun ve gaflet uykusundan uyanın, kendinize gelin, biraz olsun insan olun, insan!!

Sevgi ve saygı ile.
19 Ağustos 2016, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Ekleme : Gaziantep’in İslahiye İlçesi’nde çiftlikte çobanlık yapan S.D. günübirlik çalışan Suriyeli ailenin 9 aylık kız bebeğine cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alındı.Gaziantep Valiliği, çobanın tutuklandığını, mağdur ailenin koruma altına alındığı açıkladı. (Yurt Gazetesi haber kapısı, 20.08.2016)