Etiket arşivi: deprem felaketi

ÜNİVERSİTELERİN KAPATILMASI ÜZERİNE

Prof Dr. İsa Eşme, Yükseköğretim Kurumları Sınavı'ndaki yeni kararları  yorumladıProf. Dr. İsa Eşme
YÖK Eski Başkan Vekili
11 Ocak 2023

Türkiye’nin yaşadığı deprem felaketi ileri sürülerek üniversitelerin ikinci yarıyılda uzaktan eğitimle eğitim-öğretim yapılacağı kararlaştırılmıştır.
Üniversitelere danışılmadan alınan bu kararın, deprem mağdurlarının barınma ihtiyacı dahil hiçbir somut yararı olmayacağı gibi, Türkiye’nin geleceği açısından “yıkım” denilebilecek olumsuz sonuçlara yol açacaktır.

Şöyle ki:

 Türk üniversiteleri pandemi koşulları nedeniyle zaten son üç yıldır örgün eğitimden uzak kalmış, örgün eğitimdeki 6 milyon dolayındaki öğrenci verimli bir eğitim görememiştir..
 Üniversitelerin meslek yüksekokullarında eğitim gören 1 milyon dolayındaki öğrencinin yarıdan çoğu sağlık ve teknik dallarda yer almaktadır. Uygulamaya dayalı bu eğitimin uzaktan eğitimle yapılması mümkün olmadığından, son iki yıldır öğrenciler kuramsal eğitimle mezun olmuşlar, böylece sağlık alanında hasta ve hastane görmeyen ara eleman olarak diploma almışlardır.
Aynı biçimde mutfak görmeyen ahçılık (AS: aşçılık) mezunu, inşaat görmeyen inşaat teknikeri, tarım alanında bahçe görmeyen ara eleman yetiştirilmiştir. Şimdi, işyeri uygulamasının yapılacağı yaz yarıyılında uzaktan eğitime geçilmekle ara eleman yetiştirmedeki bu hata tekrarlanacaktır.
 Üniversitelerimizin örgün lisans kademesinde 4,5 milyon kadar öğrenci okumaktadır. Bu
öğrencilerin önemli kısmı, işyeri uygulaması ve laboratuvar uygulamalarının gerekli olduğu
dallardadır. Uygulamayla kazandırılacak becerilerin uzaktan eğitimle kazandırılması mümkün
olmadığından, pandemi koşulları nedeniyle zaten son üç yılda örgün eğitimden uzak kalan bu
öğrenciler, yaz yarıyılında uzaktan eğitime geçilme kararıyla yeterli bilgi ve beceri kazanmadan
mezun olacaklardır. Böylece, laboratuvar ve inşaat görmeyen inşaat mühendisleri, hasta
görmeyen hemşireler, sağlık elemanları, okul ve öğrenci görmeyen öğretmenler mezun
edilecektir. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir.
 Laboratuvar ve işyeri uygulaması görmeyen binlerce inşaat mühendisi ve mimar, yarın yetkili
makamlara gelerek diplomasının verdiği hakla projelere imza atacaktır. Bu da yarın için,
yaşadığımız deprem felaketi gibi bir yıkım demektir.
***
Peki, ne yapılabilir?

Deprem bölgesindeki üniversitelerde okuyan öğrenciler, Türkiye’de örgün yükseköğretimdeki
öğrencilerin %5-6 kadarını oluşturmaktadır. Tüm üniversiteleri kapatmak yerine:

a) Deprem bölgesindeki üniversitelerde okuyan öğrenciler, bir yarıyıllığına öbür üniversitelere
konuk öğrenci olarak dağıtılabilir. Ya da,
b) Uzaktan eğitim yalnız bu öğrencilere uygulanabilir.
c) Öğrenci yurtlarını salt deprem mağdurlarını barındırmak için üniversitelerin kapatmak
yerine, yukarıda sıralanan öneriler gibi ortak akılla daha gerçekçi çözümler üretilebilir.

ŞURASI UNUTULMAMALIDIR                :

  • BİLİM YUVALARI OLAN ÜNİVERSİTELERİ KAPATMAK,
    TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİKARARTMAK DEMEKTİR.

OHAL değil, afet bölgesi…

Emsalsiz ve onulmaz acı, asla unutulamaz ve hiçbir aymazlık hoş görülemez!

6 Şubat sabahı saat 04.17’de ve sonrası, 10 ilimizi vuran ağır deprem felaketi karşısında, yapılması gereken ilk iş, afetlere ilişkin yasal düzenlemeleri etkili bir biçimde yürürlüğe geçirmekti. Bunun yerine, yaklaşık 36 saat sonra ilan edilen OHAL, anayasal ve siyasal tartışmaları haklı olarak öne çıkardı.

7269 Sayılı Yasa başta gelmek üzere, afetlere ilişkin yasal düzenlemeleri etkili biçimde uygulamaya koymak yerine, Anayasa madde 119’da öngörülen OHAL ilanı, madde ölçülülük (md.13) ilkesini öne çıkardı. Şu halde OHAL, gereklilik, elverişlilik ve orantılılık ölçütleri açısından nasıl değerlendirilmeli?

OHAL

Anayasanın 119 uncu Maddesi ile 2935 Sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 3 üncü Maddesinin Birinci Fıkrasının (a) Bendine Göre Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa İllerinde 8/2/2023 Çarşamba Günü Saat 01.00’dan İtibaren Üç Ay Süreyle Olağanüstü Hal İlan Edilmesi Hakkında Karar” (KS: 6785; RG:8.2.23).

AFET BÖLGESİ

Oysa, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun, olağanüstü hâl ilanına gerek kalmaksızın, afetle mücadelede idareye önemli yetkiler vermekte. Bu Kanun’un, uygulandığı afet bölgelerinde vali ve kaymakamlara olağan zamanda sahip olmadıkları yetkilerin verilmesi suretiyle (yoluyla) özellikle arsa, bina, araç, tıbbi malzeme, ilaç, yiyecek, giyecek gibi mal temini ve afet bölgelerinde askeri güçlerden vali ve kaymakamın talep ettiği yardımların gerçekleştirilmesi mümkün. Ayrıca, afet bölgesi ilanıyla borç ertelemesi ve vergi muafiyeti olanağı da sağlanmakta. Haliyle, olağanüstü hal rejimine geçilmeden de yürütmenin ve idarenin elinde depremlerin yarattığı yıkıma karşı kullanılabilecek yeterli araç var.

GEREKLİ Mİ?

Şu halde, 7269 Sayılı Kanun’un sunduğu olanaklar nedeniyle OHAL ilanı gerekli değil. Burada tartışılması gereken husus şu: adı geçen 10 ilde alınması gereken önlemler çerçevesinde 7269 Sayılı Yasa, hangi bakımlardan 2935 Sayılı Yasa ile öngörülen yetkilere göre eksik kalmakta?

Bu soruya yanıt verilmediği sürece, OHAL ilanı, gereklilik ölçütü açısından karşılıksız kalmakta.

ELVERİŞLİ Mİ?

7269 Sayılı Yasa, alınması afet sırasında gereken önlemlere elverişli yetkiler tanıdığına göre, bunu etkili bir biçimde uygulamak yerine OHAL düzenlemeleri çerçevesinde kullanılacak yetkiler, amacı aşan araçlar olarak elverişli özellik taşımaz.

Bu nedenle, uygulama sırasında, 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu çerçevesinde önlemler alınmalı; seçimlere aylar kala depremler bahane edilerek OHAL Cumhurbaşkanlığı kararnameleri çıkarılmamalı.

ORANTILI MI?

Meğer ki OHAL ilanı, açıklanmayan nedenlerle başka gerekli olanaklar sağladığı varsayılsın; bu durumda dahi, OHAL süresinin (örneğin) niçin bir ay değil de üç ay olduğu belirsiz. Kaldı ki, 7269 Sayılı Kanun’da, vali ve kaymakama tanınan olağanüstü yetkiler için olağan olarak 15 günlük bir süre belirlenmişken ilan edilen OHAL için öngörülen üç aylık aşırı uzunluktaki sürenin hiçbir açıklaması yok.

ÜÇLÜ TEST YAŞAMSAL

Güncel ölçülülük testi ötesinde, şu üçlü test de gerekli: işlemler, zaman ve an itibariyle.

İşlemler bakımından; yapı hukukuna ilişkin etkili düzenleme, denetleme ve yaptırım.

Zaman bakımından; düzenleme, denetleme ve yaptırım üçlüsünün doğal afet öncesi, esnası ve sonrası uygulanması ve etkililik derecesi.

An olarak; merkezi ve yerel yönetim işbirliği, konuyla ilgili uzman kuruluşlar ve STÖ’leri dışlamadan ulusal dayanışma gerekliliği.

Çok acı, ama gerçek şu: 1999 depreminden bu yana, ‘düzenleme, denetleme ve yaptırım’, etkili biçimde uygulamaya geçirilmedi. Haliyle, doğal afet öncesi işlemler, bilimsellik testinden geçirilemedi. Dahası, -an olarak- doğal afet kurtarma çalışmaları, Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme’nin keyfiliği ile damgalandı.

BEN SENİ ÇOK İYİ BİLİRİM

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

1979 yılında M. Külünk ile birlikte yaptığın eylemlerden bilirim.

Arapları, Ermenileri, Rumları, Türk Milletinden daha çok sevmenden bilirim.

Yahudilerden “Cesaret Madalyası” alan ilk Başbakan olmandan bilirim.

22 İslam Ülkesini parçalayacak, milyonlarca Müslümanı öldürecek işgal sürecine, on binlerce Müslüman kadına tecavüz eden ABD Askerleri için “Sağ Salim Ülkenize Dönün” diye dua etmenden ve “Eşbaşkan” olmandan bilirim.

Ben seni yıllar öncesinden bilirim!

Karpuz gibi dışının yeşil, içinin kan kırmızısı olduğunu bilirim.

Avrupa’daki camilerde gariban Müslümanlardan para toplamandan, El-Kaide Liderinin dizinin dibine çökmenden, Bosna’ya yardım paralarından, Mercimek’ten, Darçın’dan, Marmara Gemisinden, Deniz Feneri e.V adlı yüzyılın yardım soygunundan, Ofer’den, Yasin El-Kadı’dan, SBK’dan,

Reza Zarrab’tan, tek yüzükten, Gri Listeden, yurt dışı yatırımlardan bilirim!

Her şeyini bilmesine bilirim de, bunu yapacağını bilemedim, yine şaşırttın beni!

Çok sayıda ölüme neden olan bir deprem felaketi sonucu,

  • Depremzede insanları, benden- benden değil diye ayıran bir yönetici dünyanın
    hiçbir ülkesinde görülmemiştir.

Yamyamlar diyarında bile!

Sen, kendi partinden olan Belediye Başkanlarını telefon ile arıyor ve yardım gönderiyorsun.

Fakat deprem felaketine uğramış illerin senin partinden olmayan Belediye Başkanlarını aramıyorsun! Üstelik görevden almaya kalkıyorsun!

Devletin tüm olanaklarını kendi insanlarına veriyorsun, sana muhalif (karşıt) olanlara hem yardım etmiyorsun, hem de devlet gücüyle tehdit ediyorsun!

  • Dünyada, ölümde-depremde- felaketlerde, kendi toplumunu ayrıştıran bir siyasetçi, şimdiye dek görünmemiştir. Taa ki sana kadar!
  • Bu kadar “Kara Yürekli”, “Kendi insanlarına düşman” olduğunu ben bile bilememişim!

Aramaya, geçmiş olsun demeye tenezzül etmediğin şehirlerde, sana oy vermiş insanları da
yok mu saydın?

Senin bu ayrımcılığın yüzünden, sana oy vermeyen vatandaşlarımızdan birinin ölümünün sorumluluğunu alabilecek misin?

Yazık sana! Bu ömrü boşuna yaşamışsın. Kötü anılacaksın.

DOĞRU Parti senin adını-resmini tüm devlet dairelerinden kaldıracak, bilesin…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 07 Şubat 2023