Etiket arşivi: BOP Eşbaşkanı RTE

100. YILDA SEÇİMLER ve GELECEĞİMİZ

Dostlar,

Dün akşam, 3 Şubat 2023 Cuma günü saat 21:00’de (Türkiye saati ile) Avusturya’dan yayın yapan DÜZGÜN TV‘nin konuğu olduk.

Sn. Kazım Balaban‘ın sorularını yanıtladık. Konumuz,

  • 100. YILDA SEÇİMLER ve GELECEĞİMİZ

idi. AKP iktidarının 3 Kasım 2002’den bu yana 20 yıl 4 aydır ülkemizde neler vaad edip neleri yaptığını / yapamadığını irdeledik :

– Sağlık ve sosyal güvenlikte
– Ekonomide
– Hukuk ve Adalette
– Eğitimde
– Dış politika ve güvenlikte
– Din sömürgenliğinde (istismarında) 

Ülkemizin nasıl perişan edilerek uçurumun eşiğine sürüklendiğini sayısal veriler ve somut örneklerle açıkladık. Vaadlerinin ezici bölümünü yapamadılar / yapmadılar. Tam tersine!

Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” özdeyişine gönderme ile, AKP/RTE 2023 seçimlerini kazanırsa neler yapabileceğinin kestirilebileceğini belirttik.

Ulusal gelir 2023’te kişi başına 25 bin Doları aşacak, Türkiye ilk 10 ekonomiye girecekti. 2022 sonunda hala 10 bin Doların altındayız ve 21-22. sıraya gerileyerek G20’den düştük Dünyanın en yüksek enflasyonu olan 6 ülkesi içindeyiz. Kurgulu bir yoksullaşTIRma ile perişan edildi Ulus!

Hukuk devleti çöktü!

Dış Politikada AB-ABD uydusu, maşası, taşeronu, Erdoğan’ın itirafı ile BOP eşbaşkanı bile  olduk. Ulusal çıkarlar savunulamıyor. Kıbrıs’ta KKTC kritik eşikte. Ege’de 19-20 ada / adacığımız Yunanlarca işgal edildi ve üstelik, Paris Andlaşmasına aykırı biçimde silahlandırıldı..

Ülkede can güvenliği yok, siyasal cinayetler başladı, aydınlatıl(a)mıyor; Sinan Ateş, SADAT, mafya!

Laiklik ayaklar altına alındı, pupa yelken din devletine sürükleniyoruz. Diyanet fetva yağdırıyor!?

Eğitim “ulusal – bilimsel – kamusal…” olmaktan çıkarıldı, tarikat – cemaatlerce tutsak edildi.
……………..
Liste uzatılabilir.. Yayında ayrıntılı açıkladık..
***
Seçime giderken Erdoğan’ın DİPLOMA SORUNU, sağlık durumu ve 3. kez aday olmasının olanaksızlığı ile ilerledik. 1982 Anayasası yürürlükte, 2018’da kronometreyi sıfırlama palavra!

YSK Erdoğan’ın adaylığını  kabul etmeden YSK önüne tüm Millet İttifakı vekilleri, hukukçularla.. gidilerek bir uyarı metninin kamuoyuna açıklanması ve YSK’ya verilmesi uygun olur. Anayasayı çiğnememesi ve anayasa ihlali suçu işlememesi gerektiği eksenli anımsatma..

YSK gene de RTE’nin 3. kez adaylığını kabul ederse, yürütmeyi durdurma istemiyle hemen AYM’ye gidilmesi.. Anayasa md. 79 elvermiyor gözükse de, Anayasanın bütünsel olarak sistematik yorumu durumunda YSK kararının denetlenmesinin hukuka uygun olacağı savıyla.

Aynı zamanda hemen AİHM’ne (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘ne) ivedi başvuru.. İç hukuk yollarının Anayasa md. 79 ile tıkandığını savlayarak ve ivedi tedbir kararı isteyerek..

Tırnak boyasında ısrar…
Sandıklarda ıslak imzalı tutanakların mutlaka alınması..
Seçime yüksek oranlı katılımla AÇIK ARA FARKLA RTE’yi geride bırakmak..

Evet… giderler… Paşa paşa giderler… 2019 İstanbul BŞBB seçiminde olduğu gibi.. 13 bin fark 806 bine çıkınca halkın tokadını yiyip oturmuşlardı..

Savaş – çatışma çıkarıp seçimi erteleme.. Anayasa md. 87 yetkiyi TBMM’ye veriyor. RTE böyle bir yola başvurursa, kendi parti gurubuna egemen olamaz… 1 Mart 2003’te olduğu gibi..

Umutluyuz.. Yaşam pahalılığı çoooooooook ağır, çoooooooook yakıcı. Halk bunu yaşıyor.
TEK ADAM diktatörlüğü istemiyor. Kamuoyu yoklamaları hep bu yönde.. Abbas yolcu..

Millet İttifakı hata yapmamalı, TÜRKİYE İTTİFAKI‘na büyütmeli dayanışmayı..

70 dakika süren kapsamlı irdelememizi ve çözüm önerilerini dinlemek için lütfen tıklayın..

https://www.youtube.com/live/X8rbTZxevt8?feature=share

https://fb.watch/itds3TrOYX/

1908’de despot Padişah 2. Abülhamit’i tahttan indiren ve HÜRRİYETİ İLAN EDEN halkımız, 1807’den bu yana 216 yıldır süren demokratikleşme uğraşısını ve başarısını sürdürecektir. Tarihin tekerleği geri döndürülemeyecektir.

20 yıllık AKP/RTE parantezi kapatılacaktır.

Zaman, ULUSAL BİRLİK zamanıdır.

Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır..

Sevgi ve saygı ile. 4 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

EĞİTİM SEN : Ankara’daki Katliamın ve Ölümlerin Siyasi Sorumluları Bellidir!

Ankara’daki Katliamın ve Ölümlerin Siyasi Sorumluları Bellidir! Lanetliyoruz!

Ankara’daki Katliamın ve Ölümlerin
Siyasi Sorumluları Bellidir! Lanetliyoruz!

DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’nin çağrısıyla Ankara’da düzenlenen barış mitingi öncesinde kalabalık içinde peş peşe patlatılan bombalar sonucunda onlarca kişi yaşamını yitirmiş,
yüzlerce arkadaşımız yaralanmıştır. Barış isteminden rahatsız olan malum güçler yine harekete geçmiş, tek hedefi barış istemlerini haykırmak olan on binlerce insanın içinde bomba patlatarak savaş ve kandan beslendiklerini bir kez daha göstermişlerdir.Türkiye’nin dört bir yanından gelerek iktidarın savaş politikalarına karşı,

“Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi!”

diyerek barış istemiyle başlayan yürüyüş sırasında peş peşe iki bomba patlatılmıştır.
Patlamanın hemen ardından polisin gaz bombalı saldırısı nedeniyle yaralılara zamanında müdahale edilememiştir. Polisin bu tutumu, katliamı gerçekleştirenlerin amacına ulaşmasına güvenlik güçlerince nasıl göz yumulduğunu açıkça göstermektedir.

Bu gün Ankara’da yaşanan vahşi katliamın sorumlularını uzaklarda aramaya gerek yoktur.

  • 7 Haziran seçimleri sonrasında kışkırtıcı ve saldırgan politikalarını sürdüren, her ağızlarını açtıklarında akan kan ve ölümler üzerinden siyaset yaparak “oy avcılığı” yapanlar,
    katliamın asıl sorumlularıdır.

Ankara’da yaşanan saldırı, emekçilerin barış, demokrasi ve özgürlük taleplerini hedef almıştır. Kendi siyasal ikballeri için yıllardır şiddet ve nefret dilini kullananlar,
bugün Türkiye’nin katliamlar tarihine yeni bir katliam daha eklenmesine neden olmuştur.

Eğitim Sen olarak her fırsatta savaş çığırtkanlığı yapanlara karşı, “İnadına barış” diyen
barış savunucularını göz göre göre katledenleri ve bu katliamın gerçekleşmesine neden olanları lanetliyoruz.

Hepimizin başı sağ olsun!

=========================================

Dostlar,

Yazılanların hepsine eyvallah…
Nerden başlamalı??
İlk iş emperyalizmin taşeronu bölücü terör örgütü PKK ve uzantıları silah bırakacak..
Devletle pazarlık gibi bir saçmalığa artık son verecek.. “Savaşan taraf” da ne demekmiş??
Bu örgüt kendisini Devlet ile denk görüp, “taraflar eş zamanlı silah bıraksın..” gibisinden uluslararası hukuk bakımından hükümsüz ve hatta komik önermeler getirmeyecek..

Bunun başka yolu yok..
Barış istemlerinin içtenliği ve akılcılığı bu koşula bağlı..

Sonra, barış ortamında demokratik – hukuk devletimizi birlikte daha “yaşanası” bir duruma getirmekiçin elbirliğiyle tüm Ulus çabalarız…

Etnik Kürtçülük yapmayan – PKK‘ya kanmamış, içtenlikle vatanı Türkiye’ye bağlı
Kürt kardeşlerimizin bu gerçeği artık anlaması ve PKK ve uzantıları ile her tür bağını
kesmesi gerek.
Aksi takdirde Devlet, ülkesini – halkını bölmek isteyen her kim olursa, buna karşı koyacak
ve gerekirse silah da kullanacaktır. Bu eylem uluslararası hukuk bakımından meşrudur.
Ne yazık ki bu süreç kanlı olmaktadır. Hepimzin yüreği yanmaktadır.

Hedefi doğru saptayalım…
Önce emperyalizmin taşeronu bölücü terör örgütü silah bırakacak..
Yapmazsa, Devlet bu isyancı örgütü, meşru güç kullanma tekeli yetkisiyle çökertecek..
Bu süreç ne yazık ki can acıtıcı oluyor.. Devlet sonuna dek hukuk devleti kalmaya çabalasa da!

Kan dökülmesinin asıl sorumlusu;
emperyalizmin taşeronu bölücü terör örgütü PKK ve türevleri…

“İnadına barış” diyen barış savunucularına katılıyoruz..
Haydi hep birlikte PKK ve uzantılarını KOŞULSUZ VE SÜREKLİ olarak
silah bırakmaya çağıralım..

“İNADINA BARIŞ – HEMEN ŞİMDİ” kulağa hoş gelen bir retorik..
Ama semantik hata yüklü, sakat, hedef saptırıyor bilerek ya da bilmeyerek..
Bu kafa karışıklığı mutlaka aşılmalı, emperyalizmin kucağında oturarak – onunla silahlı ittifak yaparak başarılamayacak tek iş, bir halka – etnik kümeye özgürlük – bağımsızlık sağlamaktır..
Ham hayalleri bırakalım..

Yazık oluyor ülkemize ve insanımıza..

Ve dışardaki kan içicilerle yerli işbirlikçileri bu alçakça tuzaktan nemalanıyor ey Kürt ve Kürtçülük yapan kardeşler, entel – dantel enternasyonel ama önce ulusal olamayan solcular.. duydunuz mu, anladınız mı, duydunuz mı, anladınız mı, duydunuz mu, anladınız mı??…….

AKP’ye vurmak yeter mi? O da taşeron ve proje partisi değil mi?
BOP Eşbaşkanı değil mi bu partinin kurucusu 12 yıl Başbakanlık yapan RTE!

  • Asıl sorun PKK’yi silahlandırarak üzerimize süren emperyalizm değil mi, değil mi??

Eyyy ĞİTİM-SEN, DİSK, TMMOB, TTB, KESK… bunu görmez misin sen???

Sevgi ve saygı ile.
12 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

 

BÜYÜK KÜRDİSTAN’ın TOP SESLERİ ve EŞBAŞKAN’ın SAHTE ÇIĞLIKLARI..


BÜYÜK KÜRDİSTAN’ın TOP SESLERİ ve 
EŞBAŞKAN’ın SAHTE ÇIĞLIKLARI..

 

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com


AKP iktidarı (ve Türkiye!) Kasım 2002’den bu yana 12,5 yıldır ektiklerini biçiyor..
Yıllardır her fırsatta yazıyor, söylüyoruz..

AKP’nin misyonu buydu; BOP kapsamında Büyük Kürdistan’ın kurulması!

BOP eşbaşkanı RTE, bu görevle iktidara taşınmıştı.
Şimdiki “feryatlar” (!) tümüyle iç kamuoyuna dönük timsah gözyaşlarıdır.
Olası bir erken seçimde ciddi oy yitiğini engellemek, dağılmamak içindir.

Bay RTE belki de, BOP Eşbaşkanlığının gerçekte ne demek olduğuyla
ilk kez bu denli yüzleşmektedir ve ciddi ürkü (panik) içindedir..

Tayyip beyin “Bedeli ne olursa olsun..” bağırtısı,
ne yazık ki Mehmetçiğin sorumsuzca kanının dökülmesidir.

Halkımız bu acı ve kanlı siyaset tuzağını yutmayacaktır, yutmamalıdır!

Erdoğan’ın bildik çığlıkları şövenizm ikliminde AKP’nin ve kendisinin elini
ne pahasına olursa olsun” güçlendirme çırpınışıdır!

Ne yazık ki acı gerçek budur ama boşunadır..

Türkiye’nin sağlıklı kurumsal yapıları hala ayaktadır ve artık (7 Haziran 2015 seçimleri sonrası) topal ördek AKP-RTE‘nin böylesine tehlikeli bir serüvenine izin vermeyecektir, vermemelidir.

TSK’nın yurt dışına yollanması Anayasa md. 92 uyarınca TBMM yetkisindedir.
BM Anayasası (UN Charter) ve Güvenlik Konseyi bu tür bir serüvene izin verecek midir?
“Sıcak izlem” bağlamında BM Andlaşması 51. maddeye dayanılacak ise
yıllardır neden bu yapılmamıştır?
Komşular, başta Rusya ve İran ile Suriye nasıl ikna edilecektir?

AKP dış politikası da iç politikası gibi ülkemizi ciddi çıkmaza sürüklemiştir.

Öte yandan ABD’nin de artık sabrı kalmamıştır ve

Büyük Kürdistan’ı = 2. İsrail’i = Büyük İsrail’i artık somutlamak istemektedir.

ABD Başkan yardımcısı, ömrü içinde artık Büyük Kürdistan’ı göreceğine inandığını belirtmişti..

Biz geçen hafta da (20.6.2015) bu sitede yazdık, uyardık, manşette yer verdik :
(http://ahmetsaltik.net/2015/06/20/birlesik-buyuk-kurdistana-2-israile-ve-postmodern-ya-da-yeni-sevre-bolunmeye-bes-kala/)

BİRLEŞİK BÜYÜK KÜRDİSTAN’a = 2. İSRAİL’e ve
POSTMODERN ya da YENİ SEVR’e = BÖLÜNMEYE BEŞ KALA…

İçeride, artık miadını dolduran
Bay RTE’den kurtulmak için kolunu kanadını kırma zamanıdır. 

Klasik senaryodur;
Erdoğan da öbürleri gibi, sümüklü mendil gibi tarihin çöplüğüne atılacaktır.
Partisinin gardı kırılmıştır, daha da zayıflatılması uygun olacaktır.

Nasılsa CHP “Açılım” a en az AKP kadar tutkun / adanmış kılınmıştır!

CHP ve HDP’nin büyütülmesi ile kısa süre sonraki seçimde AKP’den ve günahlarından kurtulma zamanı gelmiştir.

MHP mi?.. Bir süre daha yüzer – gezer stepne.. Sonra?
Allah Bahçeli’ye ne denli siyasal ömür verdiyse o denli..

AKP’siz bir hükümet kurulmalı ve geçmiş dönemin muazzam yolsuzluklarının, 

  • Cumhuriyet düşmanlığının, muazzam tahribatın ….. hesabı sorulmalıdır..
    Mutlaka, mutlaka..
  • Suriye ve Irak’ta, -dolayısıyla Güneydoğu’da- normalleşmenin ilk koşulu da
    AKP’yi siyasal karar mekanizmalarından olabildiğince hızla dışlamaktan geçiyor.

Yazının pdf biçimi :
BUYUK_KURDISTAN’in_TOP_SESLERI_ve_ESBASKAN’in_SAHTE_CIGLIKLARI
Sevgi ve saygı ile.
29 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ : Suriye sınırındaki gelişmeler


Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ;

Türkiye gündemini yakından ilgilendiren konuların başında Suriye sınırındaki gelişmelerin geldiğini söyledi.

AA, 28.6.2015


Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri değerlendiren
Genelkurmay eski başkanlarından emekli orgeneral İlker Başbuğ,

“İlişkilerin en kısa zamanda normale çevrilerek,
Suriye devletini de desteklemek suretiyle bu soruna çözüm bulunmalı.”
dedi.

Türkiye’nin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Bodrum’daki bir kitabevinde,

“Nasıl Bir Türkiye” adlı kitabının imza gününde, okuyucularıyla bir araya geldi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbuğ şunları belirtti:

“Türkiye gündemini yakından ilgilendiren konuların başında, Suriye sınırındaki gelişmeler geliyor. Sınıra baktığımızda, maalesef üç tarafından paylaşılmış durumda.
Çok az bir bölümünü Suriye devleti kontrol ediyor. Bir bölümü tümden IŞİD denetiminde,
bir bölümü de PYD denetiminde. Parçalı karışık bir durum var”
dedi.

Bu durumun Türkiye’yi rahatsız ettiğine işaret eden Başbuğ,

“Bu sorunun içinden nasıl çıkılacak. Gerçekten zor bir soru. Geçmişe bakmak gerek. Aslında Irak bağlamında, Irak’ın kuzeyinde yaşadığımız olayları bir tür
Suriye’nin kuzeyinde yaşıyoruz. Tabii durum gerçekten vahim.”
ifadesini kullandı.

=======================================

BÜYÜK KÜRDİSTAN’ın TOP SESLERİ ve EŞBAŞKAN’ın SAHTE ÇIĞLIKLARI

 


Dostlar
,

AKP iktidarı (ve Türkiye!) Kasım 2002’den bu yana 12,5 yıldır ektiklerini biçiyor..
Yıllardır her fırsatta yazıyor, söylüyoruz..

AKP’nin misyonu buydu;
BOP kapsamında Büyük Kürdistan’ın kurulması!

BOP eşbaşkanı RTE, bu görevle iktidara taşınmıştır.
Şimdiki “feryatlar” (!) tümüyle iç kamuoyuna dönük timsah gözyaşlarıdır.
Olası bir erken seçimde ciddi oy yitiğini engellemek, dağılmamak içindir.

Bay RTE belki de, BOP Eşbaşkanlığının gerçekte ne demek olduğuyla
ilk kez bu denli yüzleşmektedir ve ciddi ürkü (panik) içindedir..

Tayyip beyin “Bedeli ne olursa olsun..” bağırtısı,
ne yazık ki Mehmetçiğin sorumsuzca kanının dökülmesidir.

Halkımız bu acı ve kanlı siyaset tuzağını yutmayacaktır, yutmamalıdır!

Erdoğan’ın bildik çığlıkları şövenizm ikliminde AKP’nin ve kendisinin elini
“ne pahaına olursa olsun” güçlendirme çırpınışıdır!
Ne yazık ki acı gerçek budur ama boşunadır..
Türkiye’nin sağlıklı kurumsal yapıları hala ayaktadır ve topal ördek AKP-RTE’nin
böylesine tehlikeli bir serüvenine izin vermeyecektir, vermemelidir.

TSK’nın yurtdışına yollanması Anayasa md. 92 uyarınca TBMM yetkisindedir.
BM Anayasası (UN Charter) ve Güvenlik Konseyi bu tür bir serüvene izin verecek midir?
Sıcak izlem bağlamında 51. maddeye dayanılacak ise yıllardır neden yapılmamıştır?
Komşular, başta Rusya ve İran ile Suriye nasıl ikna edilecektir?
AKP dış politikası da iç politikası gibi ülkemizi ciddi çıkmaza sürüklemiştir.

Öte yandan ABD’nin de artık sabrı kalmamıştır ve

Büyük Kürdistan’ı = 2. İsrail’i = Büyük İsrail’i artık somutlamak istemektedir.

ABD Başkan yardımcısı, ömrü içinde artık Büyük Kürdistan’ı göreceğine inandığını belirtmişti..

Biz de geçen hafta (20.6.2015) bu sitede yazdık, uyardık, manşette yer verdik :
(http://ahmetsaltik.net/2015/06/20/birlesik-buyuk-kurdistana-2-israile-ve-postmodern-ya-da-yeni-sevre-bolunmeye-bes-kala/)

BİRLEŞİK BÜYÜK KÜRDİSTAN’a =
2. İSRAİL’e ve POSTMODERN ya da
YENİ SEVR’e = BÖLÜNMEYE BEŞ KALA…

İçeride, artık miadını dolduran Bay RTE’den kurtulmak için kolunu kanadını kırma zamanıdır. Klasik senaryodur, Erdoğan da öbürleri gibi, sümüklü mendil gibi
tarihin çöplüğüne atılacaktır. Partisinin gardı kırılmıştır, daha da zayıflatılması
uygun olacaktır. Nasılsa CHP “Açılım” a en az AKP kadar tutkun / adanmış kılınmıştır.
CHP ve HDP’nin büyütülmesi ile kısa süre sonraki seçimde AKP’den ve günahlarından
kurtulma zamanı gelmiştir.

MHP mi?,, Bir süre daha yüzer – gezer stepne.. Sonra?
Allah Bahçeli’ye ne denli siyasal ömür verdiyse o denli..

  • AKP’siz bir hükümet kurulmalı ve geçmiş dönemin muazzam yolsuzluklarının,
    Cumhuriyet düşmanlığının, muazzam tahribatın ….. hesabı sorulmalıdır..
    Mutlaka, mutlaka..
  • Suriye ve Irak’ta, -dolayısıyla Güneydoğu’da- normalleşmenin ilk koşulu da
    AKP’yi siyasal karar mekanizmalarından olabildiğince dışlamaktan geçiyor.

Sevgi ve saygı ile.
29 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

BİRLEŞİK BÜYÜK KÜRDİSTAN’a = 2. İSRAİL’e ve POSTMODERN YENİ SEVR’e = BÖLÜNMEYE BEŞ KALA


BİRLEŞİK BÜYÜK KÜRDİSTAN’a =
2. İSRAİL’e ve
POSTMODERN ya da
YENİ SEVR’e = BÖLÜNMEYE BEŞ KALA..


Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net,
profsaltik@gmail.com

Söylenecek – yazılacak pek çok şey var ama çok çok özetleyelim..

ABD, 22-24 ülkeyi kapsayacağı belirtilen Kuzey Afrika’dan Afganistan’a dek kapsamlı sınır ve
nüfus operasyonları ile kurmayı tasarladığı Büyük (İkinci) İsrail‘i bölgede adım adım,
AKP yardım ve desteği ile yıllardır inşa ediyor.

İşin çarpıcı özeti budur!

BOP Eşbaşkanı RTE, kendisine iktidara getirilme ve tutulma karşılığında diyet olarak giydirilen politik kefen içinde çaresizce, tarihsel misyonunu yerine getirmektedir.

BOP’un yalnızca bu bölgedeki ayağı, o da Türkiye’nin müttefikliği – kanlı taşeronluğu ile
başarıya” (!) taşınmaktadır. Plan, öbür bölgelerde başarısız olmuştur.

Irak’ta 20+ yıldır, Suriye’de ise son birkaç yıldır taşeron İslami terör örgütleri ve PKK eliyle sürdürülen etnik temizlik ve sözde güvenli bölge yaratma harekatı, Birleşik Kürdistan için
coğrafya – alan üretmektedir ve stratejik adım olan Akdeniz’e açılmaya ramak kalmıştır.
Bunun ardından Afganistan ayağı kurulacak ve 1200 km uzunlukta Stratejik Kürt Koridoru güvenceye alınacaktır. Resmi BOP haritası, 2006’da ABD Silahlı Kuvvetler dergisinde
imzalı makale olarak yayımlanmıştır. (Başkan Danışmanı E. Alb. Ralph Peter)

BOP_haritasi

Bölge Kürtleri, artık son yıllarda, her nasılsa geçmişte Yahudi oldukları kendilerine telkin edilen “Judaik Kürtler“dir! Yani kadim kökenleri aslında Yahudi – Musevi olup sonradan Müslüman -Kürtlere assimile olmuşlardır!? Aslına dönmenin vaktidir! Binlerce yıllık tarihlerinde
hiç olmadıkları halde, böylesine asılsız bir algı operasyonu – sosyal psikolojik kuşatmaya alınmışlardır ..

Böylece, bölgede bırakılan bir miktar sünni Arap ve öbür çeşnilik etnisiteler ile birlikte çatılacak yapay ve kukla Kürt devleti, başlangıçta İsrail mandaterliğinde (güdümünde, himayesinde),
zamanı geldikçe ise parça parça ya da tümden İsrail’e katılma (ilhak) ile
BİP (Büyük İsrail Projesi) = BOP gerçekleştirilmiş olacaktır.

Tarihsel Projenin Türkiye’ye bedeli ise; önce Doğu – Güneydoğu’da özerk Kürt bölgesi,
zamanla bu kukla Kürt / gerçekte 2. İsrail olan devlete katılım ile toprak ve nüfus yitimi olacaktır.

Postmodern Sevr ya da Sevr başlangıcı..

AB Parlamentosu’nun, ABD makamlarının kezlerce apaçık seslendirdikleri,
yazılı raporlara bağladıkları biçimde Lozan’a son,

Sevr uygulamasına 95 yıl sonra, kaldığı yerden devam..

Misak-ı Milli (Ulusal Ant) yıkılmış, Lozan parçalanmış ve Sevr’e ilk ve büyük adım atılmış olacaktır. Arkası çorap söküğü gibi getirilecektir.

Başta bu lanetli politikaların taşeronu, onlarca kez BOP eşbaşkanı olduğunu ve bu görevi yaptığını söyleyen RTE olmak üzere O’nun AKP’si, ülke ve ulusun parçalanmasının
kesin sorumlusu olacaktır.

Son 7 Haziran 2015 genel seçimde AKP’ye oy yağdıran 18 milyonu aşkın yurttaş,
bu hazin tablonun ne denli ayırdındadır??

Her kim bu lanetli bölücü politikaya bilerek (İhanet!) ya da bilmeyerek (gaflet ve dalalet)
destek verir ya da engellemeye çaba göstermez ise, tarih önünde bedelini ödeyecektir.

*****

En azından CHP ve MHP birlikte, HE – MEN ortak basın açıklaması ile halka olağanüstü kritik boyuta gelen durumu anlatmalı ve hükümeti acil göreve çağırmalıdır.

Türkiye’nin başına bu kumpaslar rastlantıyla gelmemektedir.
Zamanlama kahpece yapılmıştır.
Ancak Hükümet, vekaleten de olsa işbaşındadır ve siyasal sorumluluğu sürmektedir.

Cumhurbaşkanı makamında oturan zat, BOP Eşbaşkanlığını = Türkiye’yi bölme işini
sürdürecek midir, acilen engellenecek midir?
(Kendi ağzıyla TV’lerde BOP Eşbaşkanlığını üstlenerek : “.. ve biz bu işi yapıyoruz..”

TSK, vahim gelişmelere hiçbir nedenle kayıtsız kalamaz!++
Kamuoyuna gerekli açıklamayı yapmalı ve çıplak gerçekleri açıklamalıdır.
Basın… artık insaf ve vicdan, zerrece namus ve vatan – halk sevgisi kaldı ise gerçekleri yazmalı, TV’lerde programlar yapmalı ve kamuoyunu ayağa kaldırmalıdır..

Cumhuriyetin başsavcılık makamı, hangi derin uykulardadır??

Koskoca ülkenin “olağanüstü durum” koşullarına denk düşen
B, C… planları nerededir??

Yarın evet, somut olarak yarın, 21 Haziran 2015 günü bile çok geç kalmış olabiliriz..

Bu korkunç gelişmeleri yalnızca “Hayra alamet şeyler değil..” diye yorumlayan bir zat,
T.C. Cumhurbaşkanlığı makamında oturmaktadır.

Bundan daha beter şerre alamet durum olabilir mi??

(Yazının pdf biçimi :

BIRLESIK_BUYUK_KURDISTAN_POSTMODERN_ya_da_YENI_SEVR’e_BOLUNMEYE_BES_KALA

Sevgi, saygı ve ÖLÇÜSÜZ KAYGI ile.
20 Haziran 2015, Ankara

Lütfen aşağıdaki yazıyı da okur musunuz??
http://ahmetsaltik.net/2015/06/20/isid-turkiyede-allah-sizi-korusun/

ABD Emrine Türk Kedisi Bile Verilemez


ABD Emrine Türk Kedisi Bile Verilemez

portresi_kucuk

 


Naci BEŞTEPE

 

 

Leman Sam’ın sanatçı duyarlılığını yansıtan sözlerinin üzerine kaplan gibi atıldı Arınç. Ne insanlığı, ne iffeti, ne hayası, ne edebi, ne zavallılığı kaldı Sam’ın.

Ortada din var ya. Dincinin sömürü kaynağı.

PKK’ya Gelince Tısss..

Aynı kaplan, PKK kan döküp, yakıp yıkınca, yağmalayınca,
HDP’li vekiller ve Sırrı Sakık tehdit yağdırıp vandalları teşvik edince ne dedi?
Tısss… Ortalıkta yok.

TGB’nin Bayrak yürekte – Atatürk bilinçte yürüyüşüne izin vermeyen
Ankara Emniyeti gibi.

Çünkü ellerinde pala, taş, sopa, molotof yoktu gençlerin. Silah da.
Poşuyla yüzlerini örtmemişlerdi. Erkek müsveddeleri gibi kadın kıyafeti giymemişlerdi.
Bunlar bilinçli Atatürk gençleri idi.

Ne Ekersen

AKP ektiğini biçmekte. “Şiddete fazlasıyla karşılık verilir” diyen Bakan Ala da.
Diyarbakır Valisi iken, çarşı-pazarı yerle bir eden PKK’lılara
“Cana gelecek mala gelsin” diyerek dokundurtmayan.
“Tahrik unsuru” diyerek Türk bayrağına izin vermeyen, Ala.
Onu takdir edip önce müsteşar sonra bakan yapan RTE de.
Açılım safsatası ile ülkesini bölünmeye götüren BOP Eşbaşkanı RTE.

Olmadı, yapamadılar. Açılamadılar. Ne dedi Leman Sam bunlara?
“Sahtekar, cahil ve çürüksünüz… Kızamıyorum bile”
Daha ne desin?

Ellerinde patladı ektikleri (PKK). Patlarken ülkeye zarar verdi.
Ama en çok da kendilerine ve Kürt kökenli yurttaşlarımıza.
Ölenlere bakın, çoğu kim?

Y-AKP

Kılıçdaroğlu her gün daha iyi tanıtıyor kendini.
Biz tenkit edince kızan dostlarımız ne diyorlar şimdi?
Fethullahçılıktan sonra PKK bölücülüğünü de aldı AKP’nin elinden.
Bu CHP’ye Y-CHP mi demek doğru, Y-AKP mi?
En çok üzüldüğüm de bu partideki vatansever, Atatürkçü olarak tanıdığım milletvekilleri. Ne yaparlar? Ne beklerler? Milli Kurtuluş’a neden öncü olmazlar?

TÜRK ORDUSU

Ne istiyor, CHP-PKK-ABD?
Türk ordusu Ayn el Arab’a girsin. PYD (PKK) ile birlikte IŞİD’i temizlesin.
Orayı PYD’ye teslim etsin, dönsün. Kürdistan’ın batı bölümünü kendi eliyle kursun.
Türk ordusu enayi. Türk ordusu PKK’yla kanka. Hadi ordan!

GNKUR. BŞK.’NIN TAVRI

TSK doğru olanı yapıyor.
Terör örgütlerinin çatışmasında ve komşu ülkenin iç işinde TSK taraf olamaz.
Gnkur. Bşk. Org. Özel’in ABD’li karşıtına tavrı da son derece yerindedir.
ABD Gnkur. Bşk. koalisyon genelkurmay başkanlarını Washington’a çağırdı.
Org. Özel’in gitmeyeceği, yerine bir korgenerali göndereceği söylendi.
Bence bunun anlamı şudur;

  • ABD Gnkur. Bşk.’nın komutanlığı kabul edilmemiştir,
  • TSK’nın ve birliklerinin ABD emrine girmesi kabul edilmeyecektir,
  • Ulusal çıkarımız tehdit edilmedikçe TSK Suriye’ye girmeyecektir.
  • Türk askeri ABD’ye boyun eğmeyecektir.

Doğrusu da budur.

TSK’nın başına çuval geçirmiş, SİLİVRİ’ye tıkılmasında rol almış bir ülkenin emrine değil bir Türk askeri, bir Türk kedisi bile verilemez.

Suriye’deki ılımlı muhaliflere eğitim verileceği haberi doğru ise, yapılacak iş yanlıştır.
Terör örgütü eğitmek yasal bir kurumun, hele de onurlu Türk Ordusu’nun işi olamaz. Yakışmaz. Ayrıca, ılımlı denenler silahlanınca azılı oluverir.

PAZARTESİ İĞNELERİ

LİDER

  • ABD basını;”Erdoğan liderden başka her şey”

Günaydın Amerika…

KAFA

Cumhuriyet Gazetesi’nin PKK vandallığına bakışı Öcalan gibi;

”Jitem devrede”
Özgür Gündem’e paralel…

HHY

THY uçakta abdesti serbest bıraktı. Helal Hava Yolları …

ADD 12. Genel Kurulu’nun Ardından.. / Remarks Following General Assembly of Association for Ataturk’s Ideology

ADD 12. Genel Kurulu’nun Ardından..

Prof. Dr. Ahmet Saltık
Ankara Üniv. Tıp Fak.
Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
www.ahmetsaltik.net

Dostlar,

Çok coşkulu bir genel kurul geçirdik.
Dileğim ADD’nin bu süreçten güçlenerek çıkmış olmasıdır. Gözlemim de budur.
Bir Cumhuriyet kadınının, emekli Danıştay Başkan Vekili / Başsavcısı gibi yüksek sıfatı olan aydın
ve yürekli bir hanımefendinin, Tansel Çölaşan’ın ADD başkanlığı, Cumhuriyet devrimlerinin ürünüdür ve
çok kıvanç vericidir. Bana çok keyif veriyor.. Divan da bir “kadın”ın yönetimindeydi,
kadroda da epey “kadın” arkadaşlarımız var..

Kadınlarımız meş’um (lanetli) gidişe el koyuyorlar galiba.. Ne güzel!
Hiçbir göreve aday olmadığımız biliniyor. Ama verilecek her görevin neferi olduğumuz da..
Ünvan, rütbe vb. istemeden, aramadan..

Gazi Kurtuluş savaşımızı “Sine-i millette ferd-i mücahit” olarak hiçbir ünvanı, sanı olmadan,
üstelik boynunda idam fermanı ile yürütmedi mi?

Bütün Örgütü kutlamak gerekir. Başarı tüm özverili ADD emekçilerinindir.

Yönetim elbette yapıcı biçimde eleştirilecektir ama öneri de sunarak.
Asla yıkıcı olmadan.. Koşullar çoook ama çooook ağır, kritik.. Tek reçete ULUSAL BİRLİK!

Bir dahaki seçime dek koşulsuz şimdiki kadronun vargücümüzle arkasındayız!

Sayın Bayan Çölaşan ve çok değerli takım arkadaşlarına gönülden başarı diliyoruz ve
hep ama hep birlikte olacağımızı açıkça ve koşulsuz belirtiyoruz.

* * * *

Dostlar,

Sonuç bildirisinin yazılması için Genel Kurul bizleri onurlandırarak görevlendirdi. ADD (ve bizim)
web sitesinde yer alan bildiri metninin altında öbür çok değerli 4 arkadaşımın da imzası görülüyor.
Bizim metnimizde şöyle bir tümce de vardı :

 “Açıkça sormak isteriz ki; ülkesinin bölünmesini net biçimde içeren resmi haritaların yayınlandığı bir küresel oyunda Eşbaşkan olmak, sözcüğün en açık anlatımıyla VATAN HAİNLİĞİ değil midir?”

Genel Kurulumuz (Divana verdiği yetki ile) bu tümceyi uygun görmedi.. Elbette saygı ile karşılıyoruz..
Fakat ben kendi adıma bu soruyu sormak istiyorum, yanıtını da çook ama çoook merak ediyorum :

Tayyip Bey Anayasa Mahkemesi’nde partisinin kapatılma davasında BOP Eşbaşkanlığı görevini yadsıdı
(gerçek dışı bildirimde bulundu!). Suç değil idi ise, sorun yaratmayacak idi ise niçin yadsıdı?

Sorun olacak idi ise neden görev aldı? Açık açık neden savunmadı eylemini Yüce Mahkemede ?
Oysa Ulusal Kanal’da görüntülü-sesli kayıtlarını izliyoruz.. 34-36 kez Eşbaşkan olduğunu kendi ağzıyla söyledi. Bu kayıtlara Tayyip beyin bir itirazı olmadı.. Olamaz ki! Kanıtlı..

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ne yapar bilmiyoruz.. Ama bir şey yapmadığını görüyoruz..

*****

Sevgili AKP’liler,

Bu çok açık ve kritik bir kırılma noktasıdır.. Tarihte acı örnekleri vardır.

Ülke ve Ulus adına hazmedilmesi ve kabulü asla ve asla olanaklı değildir.

Bir ülkeyi yöneten insan, ülkesinin bölünmesini hedefleyen haritalar apaçık orta yerde iken,
bu haritalar BOP kapsamında ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde yayınlanırken, NATO toplantısında
İtalya’da Türk subaylarına gösterilirken.. orada eşbaşkan olamaz!

Bunun 2 açıklaması vardır :

1. Çok ağır gaflet-dalalet
2. Hıyanet..

Zırva tevil götürmez.. Mızrak da çuvala sığmaz.. Tersine örnek gösterilemez..

Türkiye bir akıl tutulması yaşıyor.

Basın ve yargı kuşatılmış.. Konu gündeme taşınmıyor, tersine unutturuluyor.
Ama bu tablo herhalde sonsuza dek sürmeyecek..

12 Eylül sürdü mü?? Hitler, Cromwell, Franco, Mübarek… rejimi sürdü mü? Hatta 28 Şubat !?
Tayyip beye uzun ömür dileriz, Kenan Evren gibi 90′lı yaşlarında da olsa bu ağır eyleminin hesabını yargıda mutlaka verecektir.. Olmadı gıyabında yargılanacaktır.

Yenilir yutulur tarafı olamaz bu BOP EŞBAŞKANLIĞININ..

Bir Toplum Hekimliği Uzmanı olarak Hekimce tanımızı (teşhisimizi) söyleyelim :

Bu, bir toplumun akıl tutulmasıdır;

* halkın kollektif illüzyonudur,
* kitlelerin realiteden koparılmasıdır,
* sosyal dissoyatif sendromdur..

Çıplak söyleyelim : SOSYAL ŞİZOFRENİDİR!

CIA operasyonudur..

Görevimiz halkımızı bu patolojik tablodan çekip çıkarmaktır.
Bunun yol ve yöntemlerini bulmaya, içinde bulunduğumuz tablo bizi mahkum kılıyor.
Dolayısıyla çözüm bu mahkumiyetten doğal olarak ve kaçınılmaz biçimde (diyalektik!) doğacaktır.

Bu arada yine de dileyelim :

Sn. Erdoğan bir an önce bu görevi (hangisini isterse??) bırakmalıdır.
Bu kez de, bu koşulla iktidar yapıldığı için ABD desteğini yitirecektir ve
iktidarda kalma olanağını yitirecektir..

Kırk satır mı kırk katır mı??

Sanırım dünyanın en zorda adamı Tayyip bey olmalı.

Yine de zararın neresinden dönülürse kârdır; ata sözüdür..

*****

Türkiye kadim bir ülkedir; bu zincirleri er geç kırar; AYDINLIK hep ama hep kazanır..
Ama sorumlularının, başta Tayyip bey ve Abdullah Gül, onlara gözü kapalı, koşulsuz destek veren
AKP siyasal kadrolarının faturası giderek ağırlaşır, altından kalkılamaz duruma gelir.
AKP’ye milyonlarca oy veren necip halkımız da elbet derin uykusundan uyanacaktır, uyandırılacaktır.

Sayın Başbakan, Sayın Gül, sevgili AKP’liler..

Lütfen biraz sağduyu, sağduyu, sağduyu..

Bunları size yaşı 60′a gelmiş, 36 yıllık bir hekim ve 17 yıllık bir tıp profesörü olarak içtenlikle
ama derin kaygı ile yazmaktayım.

 Mazlum bir ulusun, 80 milyon insanın yazgısı elinizde..

Çok ağır vebal altındasınız; ah almayınız, almamalısınız, altından kalkamazsınız.
Vicdanınıza tarihsel vebalin hesabını veremezsiniz, ruhsal apseleriniz sizi bitirir..

Duyuyor, görüyor musunuz, hissediyor musunuz ????

Yoksa ???

Sevgi ve saygı ile.
12 Haziran 2012, Ankara

Prof. Dr. Ahmet Saltık
Ankara Üniv. Tıp Fak.
Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
www.ahmetsaltik.net

Atatürkçü Düşünce Derneği 12. Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi / Final Declaration of Association for Ataturk’s Ideology General Assembly

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
12. OLAĞAN GENEL KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ
9-10 Haziran 2012, DTCF Farabi Salonu / ANKARA

Devrim Şehidi Prof. Dr. Muammer AKSOY öncülüğünde 19 Mayıs 1989’da elli yurtseverin kurduğu
Atatürkçü Düşünce Derneği, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Dernekleri” işlevi ile tarihsel görevini sürdürmekte ve Yüce Atatürk’ün bizlere kutsal emaneti Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni,
ulusun bağrından çıkan öz halk örgütü olarak savunmaktadır.

Nice Aydınlanma ve Devrim şehitleri veren bu onurlu Örgüt, tarihsel savaşımının 24’üncü yılında
12’nci Genel Kurulunu yapmış ve bu metnin Türk ve Dünya Kamuoyuna sunulmasını benimsemiştir:
Küreselleşme (=yeni emperyalizm!) adıyla dayatılan sözde “yeni dünya düzeninde”
Ulus devletleri yok etme (Divida et impera!) politikası hızla yol almaktadır.

20. yy’ın başlarında mazlum ulusların umut kaynağı olan Ulusal Kurtuluş Savaşımız sonrası yaratılan uluslaşma bilinci ve yurttaşlık kültürü, son yıllarda hızlanan bir ivmeyle yok edilerek; küreselci,
tüketici, teslimiyetçi, bananeci, köşedönmeci, şaşkın, “postmodern tebaa”ya indirgenmektedir.
Özellikle son yıllarda, mirasyedi sorumsuzluğuyla, küresel sömürgen sermaye ile iğrenç işbirliği içinde Cumhuriyetimizin 80 yıllık alın teri birikimi haraç mezat pazarlanmış; ulusun manevi değerlerinin de
yok edilmesine çalışılmıştır.

Somut olarak söylemek gerekirse; 2002 yılında 221 milyar $ olan toplam borç, 2012 yılında
3 katına tırmanmıştır. Cari açık 0,6 milyar dolardan, 130 kat büyüyerek 80 milyar doları aşmıştır.
Bu kaynaklar, ülkemizi dünyanın önde gelen dolar milyarderi sahibi ülke yapmada rant olarak özellikle yandaş yeşil sermayeye aktarılmış; halkımız bilerek yoksullaştırılmış, sadaka kültürü ile bir yandan da
çok çocuk yapmaya adeta zorlanarak, bilinçsiz oy deposuna indirgenmek istenmiştir.

“Yasama ve yürütme” yi denetleme konumunda, hukuk devletinin 3 temel erkinden biri olan Yargı,
bırakın bu 2 erki denetlemeyi, bugün için tümüyle bağımsızlığını yitirmiş ve iktidarın neredeyse bir
alt organı konumuna düşürülmüştür. Savunma hakkının vazgeçilmez güvencesi olan bağımsız ve özgür
“Baro” lar temel işlevlerinden dışlanmakta ve hukuk devletinin en temel ilkeleri vahşi bir biçimde
ayaklar altına alınmaktadır.

Bu bağlamda cezaevlerinde yüzlerce yurtsever aydın, gazeteci, asker ve yurttaşımız, Bekirağa Bölüğü’nü aratacak biçimde adeta tutsak ve rehin alınmışlardır. Beş yıla varan asla kabul edilemez
uzun tutukluluk süreçlerinde hukuka aykırı kanıtlar üretilmiş, derhal kaldırılması gereken,
cemaat güdümlü olduğu savlanan özel yetkili mahkemeler bu hukuk katline alet edilmiştir.

Yurtseverlerimiz derhal serbest bırakılmalı, tutuksuz yargılanmalıdırlar.

Anayasa Mahkemesince, “laiklik karşıtı söylem ve eylemlerin odağı” olmakla mahkum edilen (30.7.2008).

İktidarın, anayasa yapmaya hatta değiştirmeye bile meşru olarak hakkı yoktur.

Yeni Anayasa adı altında yürütülen ve laik cumhuriyete kin duyanlarla, bu sürecin emperyalist bir saldırı olduğunu, sonunda ülkenin Irak ya da Libya gibi bölünerek küreselleşmeye “açık pazar” devletçiklere dönüşeceğini görmezden gelenlerin yararlanmak istediği bu sürece Atatürkçü Düşünce Derneği olarak
asla katkı koymayacağız. Şiddetle reddediyoruz.

Demokrasinin vazgeçilmez 4. Erki olan ve halkın doğru, yansız, zamanında haber alma ve eleştiri hakkını kullanma aracı olan basının baskı altına alınışı, yandaş basın-yayın organları ve yazarların türetilmesi,
siyasal iktidarın kullanmaktan çekinmediği bir başka tahrip edici yol olmuştur.

Türkiye, basın özgürlüğünde dünya sıralamasında son 1 yılda 179 ülke arasında 10 basamak birden geriletilerek 138. sıradan 148. sıraya, düşürülmüştür. Bugün yüz dolayında gazeteci tutukludur.

“4+4+4” dayatmasının amacı, eğitimin “Milli” Eğitim Bakanlığı’nın elinden alınması ve yerel yönetimlere devredilmesidir. Din dersleri seçmeli yapılacak, gerçekte malum cemaatlerin atadığı “mele” ler
(postmodern molla!) eliyle verilecek ve böylelikle etnik-dinsel-dilsel bölünmenin altyapısı pekiştirilecektir.

Bu politika, Anayasa’mızın başlıca 24. ve 174. maddesinde düzenlenen laik-akılcı-bilimsel eğitim sistemine kökten aykırıdır ve eğitimde fırsat eşitliğini daha da bozacaktır. Bu eğitim yapılanması; soru sormayan, eleştirmeyen, yargılama yapamayan, hatta düşünemeyen ve salt itaat eden ezberci kitleler yetiştirecek ve 21. yüzyılın yarışmacı dünyasının gerektirdiği temel modern donanımları edinmiş insangücü yetiştirilmesine engel olarak ülkemizi geri bırakacaktır.

Kısa adıyla “BOP”, ABD Emperyalizminin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da Fas’tan Çin’e dek Türkiye dahil
24 ülkenin parçalanarak emperyalizmin rahatça sömürebileceği devletçiklere dönüştürülmesinin adıdır.

Türkiye bu oyunda ABD, AB ile ortak davranmaktadır. Literatürde hainlikle eş tutulan bu stratejide
T.C. Başbakanı ne yazık ki, -kendi bildirimiyle- “Eşbaşkan” dır! Bu kabul edilemez rolü üstlenen
ülke yöneticilerini, derhal bu görevden çekilmeye çağırıyoruz. Aksi halde Türk Ulusu,
kendisine yapılacak hukuksuzluğun hesabını er ya da geç mutlaka soracaktır.

Bu bağlamda, komşumuz Suriye, Irak ve İran’ın toprak ve ulus bütünlüğünü içtenlikle savunuyoruz.
İktidar, son on yıldır ülkemizi, sağlıktan eğitime, sanattan kültüre, ekonomiden altyapıya,
dış politikadan adalete, akla ve bilime dayalı yönetime.. dek son derece kötü ve başarısız yönetmiştir.
Ülkemiz, deyim yerinde ise bütünüyle, “ağır derecede talan ve tarumar” edilmiştir.

Örneğin sağlık hizmetleri tümüyle özelleştirilerek yabanıl (vahşi) piyasa koşullarına terk edilmiştir.

Bir başka somut örnek de, kadınların en temel insan haklarından olan kürtaj hakkına el atılmasıdır.
AİHM, bu yasaklamayla ‘özel hayatı koruma’yı güvence altına alan 8. md. ile ‘işkence ve kötü muamele’yi yasaklayan 3. md.nin çiğnendiğine hükmetmiştir. AİHM kararları ülkemizi bağlar.

Çağın gereklerine ve ulusumuzun gereksinimlerine ters tüm dayatmalardan geri dönülmelidir.

Sonuç olarak :

Her türlü “…ahval ve şerait içinde dahi 1. vazifemizin Türkiye Cumhuriyetimizi sonsuza dek
korumak ve kollamak..” olduğunun bilinci içindeyiz. Bu kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.

Devletimizi, en az bin yıllık yurdumuzda başı dik ve onurlu, tam bağımsız yaşatmaya söz veriyoruz.

Örgütümüzün hiçbir önemli iç sorunu yoktur. Her büyük örgütte olduğu gibi, kimi görüş ayrılıkları demokrasinin gereğidir, hizmet yarışı anlayışının türevidir ve örgütsel canlılığa da net kanıttır.

Atatürkçü Düşünce Derneği, Kurtuluş Savaşımızda olduğu gibi, Büyük Atatürk’ün hep vurguladığı üzere,
tüm ulusal güçlerin, emek örgütlerinin bir araya getirilmesi için var gücüyle çalışacaktır.

Hain ve alçak emperyalist kuşatmayı yerli işbirlikçileriyle birlikte darmadağın ederek
tarihin çöplüğüne gömmenin yol ve yöntemlerini artık çok iyi bilen, çok deneyimli bir halkız.

Hiç kuşku yok, ülkemiz ve ulusumuz, içine sürüklendiği bu darboğazı da aşacak ve sorumlularından
yargıda hesap sorarak insanlık tarihinde saygın yerini koruyacak, uygarlığa pek çok katkı verecektir.

Ne mutlu; insana yakışan bu onurlu, anti-emperyalist, tam bağımsızlıkçı savaşıma omuz verenlere!

Genel Kurulca görevlendirilen Kurul olarak, saygı ile takdire sunarız. 10 Haziran 2012, Ankara

Mahmut Demir (ADD Karaman Delegesi)
Mustafa Durna (ADD Antalya Delegesi)
Av. Ahmet Köksal (ADD Giresun Şubesi Başkanı)
Mehmet Pınar (ADD Antalya Delegesi)
Prof. Dr. Ahmet Saltık (ADD Bilim-Danışma Kurulu Yazmanı)