Etiket arşivi: Atilla Kart
Rüşvet dosyasını Tayyip Erdoğan mı örttü?
Rüşvet dosyasını Tayyip Erdoğan mı örttü?
SÖZCÜ, 11 Ekim 2015
Ankara acı bir gün yaşadı. Ülkemiz, insanlarımız, gençlerimiz yıkıma çekiliyor. Kim patlattı, amacı neydi? Nefreti artırmayı mı amaçlıyordu, seçimleri mi iptal ettirmek istiyordu, iktidar partisine oy kazandırmak ya da kaybettirmeyi mi planlıyordu? Yazacağım. Bu gün, dün bu köşede yer alan konuyu devam ettirmek istiyorum.
Soru sorma hakkımız var. Hakaret olmaması gerekir.
Zaten rüşvetten kaçılır kaderden kaçılmaz. Daimler Benz otobüs üretir. Dünyaya satar. 22 ülkede 10 milyon Euro’dan çok rüşvet yedirmiş bolca otobüs satmıştı. 22 ülkeden biri de Türkiye olmuştu ve Türkiye’de 7 devlet kurumunun önde gelenleri ile bir özel şirketi “rüşvet torbasından” yemlenmişti. Dün bu köşede isim isim ve yenilen rüşvetleri de rakam rakam yazmıştım. O yazıyı da bu yazıyla birlikte okuyun. Eksik-gedik kalmasın. Soru tam yerine otursun.
* * *
Kısaca özetleyeyim :
Daimler’in rüşvet torbasından dağıttıklarını basına ve halka ilk kez o zaman Konya Milletvekili olan hukukçu Atilla Kart duyurmuştu. Meclis’te de “soru önergesi” vererek Başbakan, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı’ndan “Rüşvet dosyasını gizlendiği yerden çıkarmalarını” istemişti. Çünkü Alman Daimler Benz şirketi, onun ABD’deki firması ve Türkiye’deki kolları “rüşvet dağıtarak bu kirli, pis, aşağılık otobüs satışını yaptığını” kabul etmiş, Amerikan adaletine 180 milyon Dolar ceza ödeyerek dosyayı kapattırmıştı. Ancak olay dünya basınında yazılıp duyulduğu için bizim Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), görevi gereği ABD Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SEC) bilgi, belge, kanıt ne varsa topladı ve Adalet Bakanlığı’na “ortada vahim rüşvet yemlemesi var, rekabeti, adaleti, eşit yarışmayı hançerlemişler” diyerek önüne koydu.
* * *
Dün ayrıntıyı yazmıştım. Kısaca hatırlatayım.
Otobüsler satılmış. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’na. Otobüs başına: 3.315 mark.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne. Toplam: 5.836.250 Euro.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne. Toplam: 130.000 mark.
İçişleri Bakanlığı’na. Toplam: 28.177 mark.
Bir memura: 300 dolar. Polis derneğine: 1.500 mark.
Dilovası Belediyesi’ne. Toplam: 64.000 mark.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na. Bir askeri yetkiliye: 5.000 mark.
İETT’ye. Mrs X’e 50.000 mark. Ali Kemal’e 5.000 mark.
Benz Türkiye firmasına: Toplam miktar bilinmiyor. Rüşvetler yedirilmiş.
* * *
İşte yukarıda dökümü görülen rüşvet dosyası tüm bilgi, belgeleriyle birlikte Türkiye’nin Sermaye Piyasası Kurulu tarafından Adalet Bakanlığı’na verildi. Yıl: 2012 Aralık ayıydı.
Adalet Bakanı: Sadullah Ergin. Başbakan: Tayyip Erdoğan’dı.
Şimdi soruyu tekrarlıyorum : Adalet Bakanı Sadullah Ergin bu dosyayı Başbakan
Tayyip Erdoğan’a verdi mi? Verdiyse Başbakan Erdoğan niçin bunu adalete intikal ettirmedi.
Vermediyse niçin vermedi. Rüşvet dosyasını kim örttü?
Yıl 2015 olmuştu.
Başbakan değişmişti.
Milletvekili Atilla Kart, yasama görevi gereği Meclis’te soru önergesi vererek yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan dosyanın akıbetini sordu. 15 günde cevap vermesi gerekirdi. Vermedi. Cevap için ek süre isteyebilirdi. Ek süre de istemedi. Tek kelime cevap vermedi. Niçin? Dosyanın örtülmesini yeni Başbakan da mı istedi? Kim örttü dosyayı?
*****
Gazeteciye mezarında tekzip gönderdi!
Cüneyt Arcayürek, 87 yaşında 23 Haziran 2015 günü yaşama gözlerini yumdu. Işıklar içinde yatsın. Ben O’nunla Güneş Gazetesi’nde birlikte çalışmış, Cumhuriyet Gazetesi’nde birlikte yazarlık yapmıştım. Cüneyt Arcayürek ölmeden önce yazdığı bir yazıdan ötürü mezarında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan tekzip yedi. Bizim ülkemizde gazetecinin hası mezarında da tekzip yiyendir!
=============================
Biz de sorunun yanıtını bekliyoruz..
Erdoğan, Davutoğlu…
Haydi, ses verin…
Sevgi ve saygı ile.
12 Ekim 2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
“Ortak Vatan” Lafı Kimindir ve Analamı Nedir
“Ortak Vatan” Lafı Kimindir ve Anlamı Nedir?
Prof. Dr. Birgül Ayman Güler
CHP İzmir Milletvekili
02.10.13
Sayın Atilla KART, anayasa çalışmalarında CHP’yi temsil göreviyle ilgili “karalama ve spekülasyonları engellemek” amacıyla bir basın açıklaması yaptı. 25 Eylül 2013 tarihli bu basın açıklaması şöyle başlıyor:
“CHP’nin Anayasa taslağında;
Ortak Vatan – Tek Devlet, Türk Ulusu, Laiklik, Eşit Yurttaşlık, İnanç Özgürlüğü;
resmi dilin ve müfredat – eğitim dilinin Türkçe ve zorunlu olması; herkesin anadilini öğrenmesi ve kullanması, Devletin bu konuda etkili tedbirler alması önerilmektedir.
Bu paragrafa göre CHP, anayasa değişikliği çalışmalarına sunduğu önerilerinde ‘
Ortak Vatan’ ilkesine göre hareket etmektedir.”
Baş harfleri büyük yazıldığına göre, bu rasgele bir sözcük ve hatta bir kavram da değil, temel ilkelerden biri olsa gerekir.
Bu sözcük takımı CHP kamuoyu için bir ilke olarak tanıdık değildir.
CHP programında da, taradığımız kadarıyla herhangi bir resmi belgede “Ortak Vatan” diye bir deyim yoktur. Bu durumda Sayın Atilla Kart’ın bu terimi nereden çıkarıp kullandığını açıklamasını beklememiz gerekmektedir.
CHP belgelerinde değil ama, bu sözcüklere programatik bir ilke olarak yer veren
PKK, BDP ve bu kesimin örneğin Demokratik Toplum Kongresi gibi farklı adlarla anılan oluşumlarına ait resmi açıklamalarda raslamak mümkündür. Bunlar gözden geçirildiğinde, “Ortak Vatan” teriminin etnik siyaset tescilli bir ilke olduğu kolayca görülmektedir.
Öcalan, avukatlarıyla haftalık görüşmesinde şöyle demektedir:
- “Ortak vatan Türkiye ve Kürdistan’dır. Kürtler hem Türkiye’yi hem de Kürdistan’ı ortak vatan olarak kabul edecekler. Türkler de hem Türkiye’yi hem de Kürdistan’ı ortak vatan olarak bilecekler. …… Sıra geldi cumhuriyetin demokrasiyle donatılmasına. Türkiye’nin her alanda demokratikleşme sorunu var. Bu sorunların mutlaka çözümü gerekiyor. Kürt sorunu da demokratik şekilde Türkiye demokratikleştirilerek çözülmelidir.” [Ağustos 2009]
2010 yılında Demokratik Özerklik Kongresi tarafından düzenlenen Demokratik Özerklik Çalıştayı’nda “Türkiye ve Kürdistan’ı ortak vatan olarak görüyoruz.” denmektedir. Çalıştay bildirisine göre “Demokratik Özerk Kürdistan Toplum Kongresi,
demokratik Türkiye cumhuriyeti parlamentosuna kendi temsilcilerini göndererek
ortak vatan politikalarına dahil olur.” [Aralık 2010]
BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak:
“Ortak Vatan İçin Öcalan’ın Talepleri Görmezden Gelinemez” başlığıyla basında yer alan bir açıklamasında şöyle demektedir:
“Öcalan, demokratik özerk Kürdistan projesinin de mimarıdır. Ortak vatanda gönüllü birlikteliği sağlayacak mıyız sağlamayacak mıyız. Türkiye’yi ortak vatan kabul edeceksek, Kürdistan gerçeğini de göreceksiniz. [Ekim 2012]
Daha çok sayıda alıntı yapılabilir. Ancak bu kadarı, “Ortak vatan” deyiminin adresini yeterince açık göstermektedir. Bu terim BDP’nin dilinde bölgesel ya da topluluksal statü verilmiş yer ya da toplulukların ortak toprağı anlamına gelmektedir. Bu dünyada “ortak vatan”, tüm bireylerin değil halkların/etnik toplulukların/milliyetlerin ortaklığıdır.
Bazı yazılarda bu yaklaşım şu özlü cümleyle ifade edilir:
- “Türkiye sadece Türklerin değil,
üzerinde yaşayan tüm halkların ortak vatanı olmalıdır.”
Bu, Cumhuriyet’in kuruluşuyla ilgili olarak artık meşhur hale gelmiş “kurucu ortaklık” savıyla birlilkte düşünülürse, anlam iyice açığa çıkar.
Vatana ortak olmak, -bireyler, yurttaşlar değil halklar olarak- ortakların her birinin
“kendi statüleri”ne sahip olmaları; doğal olarak her –yurttaşın değil– ‘topluluk’un
bunda ‘topluluk kimliği”yle pay ve söz sahibi olmaları demektir.
- Kısacası Ortak Vatan, federal örgütlenme ya da milliyetler örgütlenmesi modelinin ilkesidir.
- Eşit Vatandaşlık da, işte bu vatan anlayışına uygun olarak, bireylerin değil,
“etnik toplulukların eşitliği” üzerinde yükselen vatandaşlık anlayışıdır.
İş görme bakımından anlamlı bir uyarı şu olabilir:
- Belli bir terim, belli bir siyasete tescillenmişse, ardından kendi mekanizmalarını da sürükleyip getirir.
Böyle terimleri alıp kullandıktan sonra, “ama ben onların dediğini kastetmiyorum ki!” denemez. Bunu söyleyen biri samimiyse, yürüttüğü iş için gereken yeterliğe sahip olmadığını itiraf etmiş olur. Yok, böyle demiyorsa, işte o zaman ortada gerçekten
büyük bir sorun var demektir.
Güler ve Batum’un Açıklamalarıyla İlgili Düşünceler
Güler ve Batum’un Açıklamalarıyla İlgili Düşünceler
ONUR ÖYMEN
İki değerli milletvekilimizin yaptıkları önemli açıklamanın metnini aşağıda sunuyorum.
Bu arkadaşlarımızın görüş ve kaygılarına ben de katılıyorum.
Ayrıca, Anayasanın ilk 4 maddesinin güçlendirilmesnin önerilerilmesi,
bence bu maddelerin bir şekilde değiştirilmesinin öngörüldüğü anlamına gelir.
Oysa CHP kezlerce bu maddelerin değiştirilemeyeceğini açıklamıştı.
Yeni anayasaya ilgili kimi beyanlar, bu arada Öğretim Birliği ilkesine bağdaşmayan öneriler bence CHP’yi ilkelerinden ve programından uzaklaştırıyor.
Esas kaygı verici olan bazı CHP’li milletvekili ve parti yöneticilerinin
CHP’nin temel çizgisiyle bağdaşmayan beyanlarına karşı
Parti tabanından gelen tepkilerin çok sınırlı kalmasıdır.
Yerel seçimler yaklaşırken Partiyi yıpratacak beyanlardan kaçınılması gerektiği doğrudur, ama burada esas görev CHP’nin ilke ve programıyla,
Atatürk dönemindeki temel düşünce ve uygulamalara sahip çıkma görevimizle bağdaşmayan beyanlarda bulunanlara düşmektedir.
Bu çerçevede, Cumhuriyet döneminde kabul edilen il ve ilçe adlarının değiştirilmesine yönelik önerileri de şahsen çok sakıncalı görüyorum.
Onur Öymen
=============================
BASIN DUYURUSU
27 Eylül 2013, Ankara
Sayın Atilla Kart, CHP’nin milletvekili sıfatıyla CHP Anayasa taslağındaki bazı önerilerle ilişkili olarak “kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi, karalama ve spekülasyonlara yol açılmaması amacıyla” bir açıklama gereği duymuş ve kamuoyuna bir basın açıklaması yapmıştır. Bu açıklamada, CHP Anayasa taslağında “ortak vatan – tek devlet” ile “eşit yurttaşlık” önerildiğini; “ilk 4 maddenin güçlendirilmesi”nin de önerilerimiz arasında yer aldığını belirtmektedir.
Bu açıklama, Sayın Atilla Kart’ın anayasaya yaklaşımı konusunda kamuoyunda var olan CHP ilke ve değerlerine aykırılık yönündeki endişelerin haklı olduğunu ortaya sermiş ve sabit hale getirmiştir.
“Ortak vatan”, ulusal siyasetin temsilcisi olan CHP’nin değil etnik siyasetin temsilcisi olan partilerin değeridir. Vatan, üzerinde yaşayan toplumun “ulus” haline geldiği siyasi sistemlerin coğrafyasıdır. Vatanın “ortak” olması için, bir coğrafyada birden fazla ulusun tanımlanmış olması gerekir. CHP’nin temel değerlerine göre vatan, üzerinde vatandaşlık bağıyla yaşayan her bir yurttaşındır; hepimizindir. Bizim için “ortak vatan” değil “hepimize ait olan tek vatan” vardır.
“Tek devlet”, CHP terminolojisinde yer almaz. Bu da etnik siyaset yapanların kamuoyunu serinletmek amacıyla kullandıkları bir terimdir. Bizim açımızdan konu, yine etnik siyasetin ve bunun yanı sıra yeni Osmanlıcılık rüyası gören bazı dinci çevrelerin federal devlet özlemlerine karşı savunduğumuz “üniter – tekçi devlet”ten ibarettir.
“Eşit yurttaşlık”, bir ülkede toplulukların (halkların, milliyetlerin, cemaatlerin) birbirlerine eşitliği temelinde kurulan sistemi anlatır. Farklı etnisite ve inanç topluluklarının hukuki-siyasi olarak tanınması; farklı toplulukların birbirleri karşısında konumlandırılması demektir. Bu etnikçi anlayış, bir tür yeni-feodalizm icadıdır. Oysa CHP Programı, devletin yurttaşların etnik köken, inanç, cinsiyet, vb. topluluk özellikleri karşısında kör kalmasını, bunlardan bağımsız olarak her yurttaşın birey olarak eşitliğini yükseltir. Bizim için “eşit yurttaş” değil, “yurttaşların eşitliği” ilkesi esastır.
Sayın Kart anayasaya ve evrensel kavramlara böyle yaklaşıyorsa, anayasanın “ilk dört maddesinin güçlendirilmesi” hedefine ulaşamayacağı çok açıktır. Üstelik tam tersine İlk 4 Maddeyi içeriksiz, güçsüz ve temelsiz bırakacaktır. Bu yaklaşım, CHP için çok açık olan “ilk dört madde kırmızı çizgimizdir” ilkesini reddetmek anlamına gelmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Prof. Dr. Birgül AYMAN GÜLER Prof. Dr. Süheyl BATUM
CHP İzmir Milletvekili, PM Üyesi CHP Eskişehir Milletvekili
Birgül Ayman Güler – Süheyl Batum basın duyurusu – 27.9.2013
İzmir Milletvekilli ve CHP Parti Meclisi Üyesi Sayın Prof. Dr. Birgül Ayman Güler ve
Eskişehir Milletvekili Sayın Prof. Dr. Süheyl Batum birlikte bir basın duyurusu yayınladılar..
İlki Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi (Ankara Üniv. SBF),
İkincisi Anayasa Hukuku profesörü (İstanbul Üniv. Hukuk Fak.) dostlarımız – arkadaşlarımız olan 2 sayın milletvekili, tarihsel değerde bir basın duyurusu yayımladılar..
Tam bir ders gibi..
Üniversite ders kitaplarında yer alacak bir içerik..
Sayın Atilla Kart da ve kafaları karışık olan her-kesin, -CHP yönetimi de dahil-
özenle, sindire sindire okumaları ve derslerini alarak kendilerini yeniden konumlandırmalarını dileriz
Türkiye, herkesin sözlerini çok tartarak kullanması gereken kritik günlerden geçiyor..
BOP Eşbaşkanı Talihsiz T.C.’nin Başbakanı RT Erdoğan,
saatler sonra sözde “açılım – demokratikleşme” paketini açıklayacak..
Türkiye’yi prangalarından kurtacaklarmış.. neler neler.. Kamuoyu geriliyor..
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demir fırsatı kaçırır mı??
- “Kürdistan’ın gaspedilen adı da Kürdistan olacak mı??”
“Tunceli, Dersim olsun”.. demek ki, bu salvo için zemin idi..
Çıta artık daha yukarıda..
Garipsemedik; “tuluat” ya da oryantal politik “düet” sürüyor..
Ne yazık ki, yığınlar şark tiyatrosunun pek farkında değil galiba..
Prof. Güler ve Prof. Batum’un kritik uyarısı bekleneni verebilecek mi acaba?
Ama vermeli..
Sevgi ve saygı ile.
29.9.13, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
===================================
İzmir Milletvekilli ve
CHP Parti Meclisi Üyesi
Prof. Dr. Birgül Ayman Güler,
Eskişehir Milletvekili
Prof. Dr. Süheyl Batum
ile birlikte
basın duyurusu yayınladı.
27 Eylül 2013
Ankara
bazı önerilerle ilişkili olarak “kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi, karalama ve spekülasyonlara yol açılmaması amacıyla” bir açıklama gereği duymuş ve
- “ortak vatan – tek devlet” ile “eşit yurttaşlık”
önerildiğini; “ilk 4 maddenin güçlendirilmesi”nin de önerilerimiz arasında yer aldığını belirtmektedir.
- “Ortak vatan”, ulusal siyasetin temsilcisi olan CHP’nin değil, etnik siyasetin temsilcisi olan partilerin değeridir.
– Vatanın “ortak” olması için, bir coğrafyada birden çok ulusun tanımlanmış olması gerekir.CHP’nin temel değerlerine göre Vatan, üzerinde vatandaşlık bağıyla yaşayan
her bir yurttaşındır; hepimizindir.Bizim için “ortak vatan” değil “hepimize ait olan tek vatan” vardır.
dinci çevrelerin federal devlet özlemlerine karşı savunduğumuz
“üniter – tekçi devlet”ten ibarettir.
farklı toplulukların birbirleri karşısında konumlandırılması demektir.Bu etnikçi anlayış, bir tür yeni-feodalizm icadıdır.Oysa CHP Programı, devletin yurttaşların etnik köken, inanç, cinsiyet, vb. topluluk özellikleri karşısında kör kalmasını, bunlardan bağımsız olarak her yurttaşın birey olarak eşitliğini yükseltir.
anayasanın “ilk dört maddesinin güçlendirilmesi” hedefine ulaşamayacağı çok açıktır.
Bu yaklaşım, CHP için çok açık olan “ilk dört madde kırmızı çizgimizdir” ilkesini reddetmek anlamına gelmektedir.