Kategori arşivi: Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

Bugün 10 Kasım 2013..


Dostlar
,

Geçtiğimiz yıl bu günde, 10 Kasım 2012’de bu sitede yer verdiğimiz yazıyı
bir kez daha paylaşmak istiyoruz.

Güncelliğini koruyor da ondan..

  • Türkiye’ye armağan,
    AYDIN İNSANLIK ÖNDERİ
    GERÇEK KAMİL İNSAN


    Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Hazretlerini
     

özlem, şükran, minnet ve daha da artan bir bağlılıkla anıyoruz.

Vefamız vefa, sözümüz söz, andımız andımızdır :

  • Kutsal emanet Cumhuriyet sonsuza dek yaşatılacaktır!

Yiğit devrimci Dr. Reşit Galip’e de gönderme ile;

  • .. VARLIĞIMIZ TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN!

Sevgi ve saygı ile
Ankara, 10 Kasım 2013

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================

Dostlar,

Bu gün 10 Kasım 2012..

Yüce Atatürk
‘ün Hak’ka yürüyüşünün üzerinden 74 koca yıl geçti..

İçten ve dıştan tüm engellemelere karşın Türk halkı, geleneksel vefası ve tarih bilinci ile kendisine bir yurt ve özgür yaşam sağlayan önderine derin bağlılığını sürdürüyor.
Yeryüzünde kaç faniye nasip oldu böylesi bir içten sahiplenme ve sevgi-saygı yumağı?

Halkımız yarın Anıtkabir’e, Yüce Atatürk‘e şükran ve saygısını sunmaya koşacak..
Yurdun her yerinden gelenlerin birkaç milyonu bulacağını ve tüm zamanların rekorunun kırılacağını düşünüyoruz.

Herkes kendine yakışanı yapıyor..

Ülkemizin Başbakanı, artık kendi kendisine en büyük zararı vermekte.
Muhalefete ya da eleştiriye hiç gerek yok..
Bu davranışının tarihsel siyasal faturasını hesaplayamayacak durumda..

Cumhuriyet tarihinde ilk kez T.C. Başbakanı 10 Kasım’da yurt dışında!?

Hiçbir ağırlığı, kıymet-i harbiyesi olmayan bir dış gezide..
Üstelik 10 Kasım’ı da içerecek biçimde gezisini uzatarak Brunei Sultanı’nın dünyanın
en büyük sarayında olacak. Belki de benzerini ülkemizde kendisi için inşa ettirme
ham hayali ile bu mide bulandıran şatafatı “alıcı gözle” inceleyecek!?

Büyük Atatürk’e saygı duruşunu çok görüyor Başbakan Erdoğan.
Geçmişte, 10 Kasımlarda Ata’nın huzurunda sap gibi durulduğunu söylemişti..

Kendi anlatımından öğrendik ki, rahmetli anasının ayağının dibini öpermiş..
Dileriz cennet umudu, hiç olmazsa bu çok özel ritüeli üzerinden kabul olsun.

Ama unuttuğu bir gerçek var :

Annesini de, babasını da, o anababadan Recep Tayyip Erdoğan adıyla Müslüman olarak doğuşunu da, belediye başkanlığını da ve de ülkenin demokratik hoşgörüsüyle Başbakanlığa gelerek devlet umuruna erişmesini de Atatürk’e borçlu.
İnkârcılık, İslam inancında yeri olmayan büyük günah. Kul hakkı yiyor.

Yüce Alah da “bana kul hakkı ile gelmeyin, bağışlayamam..” diyor.

Mustafa Kemal Paşa ve bu Ulus, kul haklarını Erdoğan’a helal ederler mi bilmiyoruz ama biz kendimizden bu bağlamda hiç mi hiç emin değiliz.. 1 tek kişi de yetiyor.
Ya helallik vermezsek, RT Erdoğan nasıl cennetlik olacak??

Sn. Erdoğan, anasının ayaklarının altını boşu boşuna öpmüş olmasın!?
Çoook özverili bu “ibadet”inin karşılığını bulsun istiyoruz oysa..

Yazdık daha önce ama yineleyelim :

  • Başbakanın yakınları ve danışmanları bu günah-ı kebire açık ve kesin ortaklar..
    Görüp de bakıp da bilen ve susan dilsiz şeytan değil mi??
**********
İstanbul belediyesi ve RT Erdoğan’ın sadık yol arkadaşı Kadir Topbaş da
tarih katında tahtını (!) inşa etmekte.. Taksim meydanı adım atılamaz durumda
tam da 10 Kasım öncesinde.. 2 gün daha erteleyemediler. Oysa İstanbul AKM kaç yıldır hayalete dönüştü? Ankara AKM’de hangi kültürel etkinlik yapılıyor, panayır dışında? Kentte başka alan mı kalmadı? Pek çok yerde yürünür ve etkinlik yapılır.
Nitekim öyle oluyor.. Örn. Şişli’de Ata’nın evine ziyareti de içeren bir güzergah saptanmış..
Öte yandan İstanbul Barosu ve yürekli başkanı Sayın Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Cumhuriyet bayramı kutlamalarını engellemek isteyen, halka şiddet uygulayan kurum
ve kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu..
Aynı Baro, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlaması için İstanbul’dan Ankara’ya gelmek isteyenlerin otobüslerini engelleyenler için de gezi özgürlüğünü engellemek vb. eylemlerden suç duyurusunda bulunacaklar.
Bu arada Yüce Parlamento sabahlara dek çalışarak, Oslo’da yazıldığını kendilerinin de kabul ve itiraf ettikleri Büyükşehir Yasa Tasarısı’nı madde madde geçirmekte.
Muhalefet hiç ama hiç dinlenmemekte. Talimat çok kesin anlaşılan reisten.Öte yandan “açlık grevi” için gürleyen (!) Başbakan, arkaplanda da PKK-Apo-BDP’ye Oslo’da verilen sözleri adım adım yerine getirmekte.
Cambaza baktırmakta halkımızı..
Doğrusu kurgu pek yaman ama bir büyük eksiği var :
  • Türk halkını aptal yerine koyuyor..

Oysa bu halk hiç ama hiç aptal olmadığını tarihinde kezlerce kanıtladı.
En son da 29 Ekim 2012’de, Ulus’ta, Ankara caddelerinde ve de Anıtkabir’de

Yarın, 10 Kasın 2012’de bir kez daha tokat gibi tepkisini koyacak emperyalizme
ve yerli işbirlikçilerine..
AKP fetret devri” eğik düzlemdedir.Hiçbir güç bu sönümlenişi engelleyemeyecektir.

Ok, hedefe 1926’da İzmir suikasti girişimi ardından atılmıştır ve dönüşümsüzdür; 
kimse boşuna akıntıya kürek çekmesin..

  • “Benim ölümlü bedenim elbet bir gün toprak olacaktır;
    fakat Türkiye Cumhuriyeti 
    sonsuza dek yaşayacaktır.
    Ve Türk Ulusu, güvenlik ve mutluluğunu temel alacak 
    ilkelerle,
    uygarlık yolunda tereddütsüz yürümeye devam edecektir.”

Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK
(16 Haziran 1926, İzmir suikast girişimi üzerine) 

Sevgi ve saygı ile.
10.11.12, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Nevzat Kocabıyık’tan şiir : BEN MUSTAFA KEMAL


Şiir köşesi…

divider_yesil_fiyonk

BEN MUSTAFA KEMAL 

Ben Mustafa Kemal !
Bakıyorum ülkemin dört bucağına
Hala yerinizde sayıyorsunuz.
Hala nasırlı elleriyle
Ekin biçiyor kadınlarınız
Oysa şimdiye kadar
Tarihe karışmalıydı sabanınız pulluğunuz
Bitmeliydi, açlığınız, yoksulluğunuz ..

Hani benim çağdaş uygarlık düşlerim !
Bakıyorum hala çile çekiyorsunuz
Hala beni anlayamıyorsunuz
Ve sadece
10 Kasımlarda hatırlıyorsunuz. 

Oysa ben…. gün boyu…. yıl boyu
Fikirlerimle yaşamanızı isterdim,
Akşamdan sabaha
Yüzlerce engelleri aşmanızı isterdim. 

Bakıyorum,
Hala beni anlayamıyorsunuz
Ve sadece
10 Kasımlarda anıyorsunuz,

Beni anlamak
Ve beni aşmak istiyorsanız eğer
Ne gereği var, göstermelik 10 Kasımların
Her gün
Birer 10 Kasım değil midir ?…

Ben Mustafa Kemal’sem eğer
Çağ açıp, çağ kapamışsam,
Ezilen uluslara örnek olmuşsam,
Ve Çanakkale’de göğsümden vurulmuşsam,
Layık olduğu gibi
Yaşamak isterim yüreklerinizde.
Kurtulun artık, miskinlikten, gericilikten. 

Bana ulaşmak
Ve beni aşmak istiyorsanız eğer
Mustafa Kemal ülküsü
Örülsün kafalarınıza nakış nakış
Sarsın yüreklerinizi damar damar. 

Aşın her engeli
Aşılmayacak ne var?
Ya yaşatın beni ..
Layık olduğum gibi
Ya da utanın
Sonsuza kadar…

divider_yesil_fiyonk

Nevzat KOCABIYIK
(Yaşamımın İçinden Atam’a)

MUSTAFA KEMAL’E GİDEN YOLLAR


MUSTAFA KEMAL’e GİDEN YOLLAR

Bir ateş yakmış Mustafa Kemal
Dağ başında bir ateş
Bizleri çağırıyor durmadan

Eyvah!..
Mustafa Kemal’e giden yollar kapanmış
Yürüyün
Dağ yamacında yollar açalım
Yürüyün
Mustafa Kemal’e çabuk varalım…

Otuz Ağustosların Mustafa Kemal’i
Kurtuluş Savaşlarının Mustafa Kemal’i
Devrimin barışın Mustafa Kemal’i
Bizleri çağırıyor durmadan.
Yürüyün !

Mustafa Kemal’e giden yollar kapanmasın
Yürüyün !
Dağ yamacında yollar açalım.
Yürüyün !

Birer Mustafa Kemal olalım.

Nevzat KOCABIYIK
Balıkesir

ATATÜRK ve BİLGELİK


Dostlar
,

Sayın Aydemir Ceylan emekli validir.

Aydemir_Ceylan

 

 

 

 

 

Aşağıdaki kitapların yazarıdır :

Bir İhtilal Bir Darbe Arasında 20 Yıl..

Bulutların Üstü..

bulutlarin-ustu-bulutlarin-alti-aydemir-ceylan

Sayın Ceylan bu 2 kitabı ile “Bir Cumhuriyet Valisinin Anıları” nı tarihe mal etmiştir.
Yazmak, önemli bir aydın eylemidir ve de edimidir. Sorumluluk ve cesaret ister.

Google’dan adıyla tarattığımızda 6. sırada, sitemizde yer verdiğimiz aşağıdaki yazısını görüyoruz :

29 Ekim ve 10 Kasım sonrası… ASIL GÖREV ŞİMDİ BAŞLIYOR
(
http://ahmetsaltik.net/tag/aydemir-ceylan-emekli-vali/, 27.11.2012)

Kısa süreli Adana ve Amasya valiliklerinin ardından, yurtsever dik duruşu nedeniyle kızağa çekilerek Merkez Valiliği’ne alınmış ve yaklaşık 20 yıl, yaş haddinden emekli olana dek “bu dışlayıcı – pasif – yıkıcı” görevde tutulmuştur.

Sayın Ceylan, bu acı öyküyü ilk kitabında aktarmaktadır.

Belki de bu kadroda en uzun tutulan merkez valisidir!?

Sn. Ceylan, bu uygulamanın çok ağır bir psikolojik baskı olmasına karşın,
uzun yıllar örnek bir sabır, direnç ve olgunlukla karşı koyarak ruh ve beden sağlığını korumaya çabalamıştır.

Denebilir ki, bu 2 uzun “on yıl”, Sayın Ceylan’ı da Mustafa Kemal Paşa gibi bilgeleştirmiştir.

Öyle değil midir ki; “bilge”, “bilgelik” hakkında yetkin – derinlikli felsefi sorgulamalar yapabilmek sıradan insanlarca başarılabilir mi? Üstelik Yüce Atatürk’ün bilgeliği konusunu yetkinlikle işleyebilmek kolay mıdır?

Sn. Vali Ceylan ile ADD Genel Merkez Yönetiminde birlikte çalışma olanağımız oldu.

Genel Başkan Sn. Yekta Güngör Özden, yardımcıları ise demokrasi şehidi
Prof. Ahmet Taner KIŞLALI
ve Sn. Aydemir Ceylan idi.
Biz de Marmara Bölgesinden sorumlu Genel Yönetim Kurulu Üyesi idik.
Tüm gün, nitelikli mesaisini ADD’ye cömertce ve özveri ile harcardı.

Özellikle ADD Genel Merkez Dergisi O’nun sorumluluğunda, kendileri ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE Dergisi Genel Yayın Yönetmeni iken, düzenli ve doyurucu olarak yayımlandı. Biz de o yıllarda yoğun olarak AYDINLANMA KONFERANSLARI veriyor ve saha izlenimlerimizi, konferans konuşma özetlerimizi makale olarak Dergide yayımlıyorduk. Arşivimizde, 1999’larda ADD Genel Merkez Dergisi’ne  makalelerimizi sunduğumuz yazışmalar bulunuyor Sayın Ceylan ile..  

Dostluklarını bizden eksik olmasınlar, hiç esirgemediler.

Son olarak 31 Temmuz 2013’te Dikili’deki “Lozan Paneli” nde görüştük.
Bizim de çağrılı konuşmacı olduğumuz oturuma teşrif etmişlerdi.. Özlemle kucaklaştık..

Aşağıdaki yazılarını bize göndermişlerdi, tevazu ile.. “Takdirimize sunmakta” idiler. Yanıtlamıştık hemen, “web sitemize koyacağız..” diye..

Kendisine şükranlarımızı sunuyoruz düşündüğü, yazdığı ve paylaştığı için..
Kronolojik yaşları 80’lere yaklaşırken, sağlıklı ve üretken uzun bir yaşam diliyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
01.10.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=====================================

ATATÜRK BİLGE KİŞİ MİDİR EVET, PEKİ NEDEN?

Aydemir CEYLAN
Em. Vali
Eski ADD Genel Başkan Yrd.

29 Eylül 2013 günü Bergama’da yapılan Atatürkçü Düşünce Derneği
eşgüdüm toplantısındaki konuşmamda özetle şu vurgulamayı yaptım:

“Mustafa Kemal, başında bulunduğu tüm savaşların, özellikle Çanakkale ve Dumlupınar meydan savaşlarının muzaffer komutanıdır. Mustafa Kemal ATATÜRK aynı zamanda, Osmanlının külleri üzerinde yepyeni bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan, yalnız ulusunun değil tüm dünyanın hayranlıkla izlediği inanılmaz devrimleri gerçekleştiren büyük bir önder ve devlet adamıdır. Gözleri, kulakları, beyni ve vicdanları mühürlü olanlar dışında herkes böyle bilir, böyle söyler. Ancak; bu niteliklerinin söz konusu edildiği yazı ve konuşmalarda O’nun bana göre çok daha önemli olan bir başka özelliğinden, bilge kişiliğinden yeterince söz edilmez. O nedenle; böylesine toplantılarda olasıdır ki ilk kez, Atatürk’ün tüm nitelikleri yanında, dahası BİLGE VE BİLGELİĞİN TÜM GEREKLERİNİ YERİNE GETİREN, SERGİLEYEN İNSAN olduğuna da dikkatlerinizi çekmek istiyorum.

Kendi dağarcığımdan bilgilerle, bir başlangıç olmak üzere bir yazı yazma çabası içinde olacağım. Dileğim; siz saygın ve seçkin arkadaşlarımın ve özellikle ADD Genel Merkezindeki bilim ve danışma kurullarımızın da bu konuda kapsamlı bir düşün – düşündürme ve toplumla paylaşma çabası içinde olmalarıdır. Bunun, Atatürk’ü ve öğretilerini daha derinden kavrama ve özümsememize, topluma daha sağlıklı biçimde kilitlenmemize getireceği yararları saymaya gerek duymuyorum. Şöyle bir yararı da olacaktır:

Geçmişten günümüze bildiğiniz ve yaşadığınız gibi; Atatürk’ü ve devrimlerini giderek yozlaştırmak, anlamsız hale getirmek bir yana, gönüllerimizde yaşayan sevgisini,
aziz hatırasını da küllemek, yok etmek isteyen kimi yönetenler, sözde aydınlar ve de kıskananlar hep oldu, olacaktır. Bunlara çanak tutan ya da kayıtsız, sessiz kalan kimilerin de vebali diğerlerinden farklı değildir! Kimi, günübirlik yaşayıp yaşamdan ayrıldı, kimi köşesine çekildi, çekilecek! “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” deyişi onlar için de geçerli, unutulacaklar! Zira; yadsıdıkları, kayıtsız kaldıkları, için için kıskandıkları Atatürk gibi bilge bir kişiliğe sahip devlet adamı, aydın değildiler. Kaçının bırakınız insanlığa, ülkemizin, bizlerin geleceğimize ışık tutan, yol gösteren, çağdaş uygarlığa bilimi, sanatı, kültürü temel alarak barış içinde ulaşmamızı öğütleyen bilgece bir sözü var, kaçı NUTUK gibi bir başyapıtı ülkesine armağan etmiş, bilen varsa beri gelsin! Kaçı; Atatürk’ün 100. Doğum yıldönümü nedeniyle UNESCO Genel Kurulunda alınan karardan haberi vardır?”

Bunları söylemiştim Bergama ADD eşgüdüm toplantısında.

ÖYLEYSE
ATATÜRK BİLGE KİŞİ MİDİR EVET, PEKİ NEDEN?

Evet, ATATÜRK yalnız bir muzaffer kumandan, bir büyük devlet adamı değil,
aynı zamanda insanlığa ve içinde yaşadığı topluma önderlik etmiş bilge bir kişidir.
Neden bilgedir sorusunu, bilge kimdir sorusuyla yanıtlamaya çalışalım:

Zekâ, seziş kudreti, yaratıcılık gibi doğuştan gelen özellikleriyle, hep sorarak, sorularıyla varoluşun nedenlerini, erdemliliği gerçek bilginin kaynaklarını inerek araştıran, öğrenen, bunları aklı ve vicdanıyla yoğurarak özümseyen kişi bilge insandır desek çoğu kişinin itirazı olmayacaktır ancak; bu kısa açıklama bilge insanı tanımlamaya yeterli midir,
elbette hayır.

Olsa olsa aydın bir kişide olması gereken kimi niteliklere değinmiş oluruz. Her toplumda olduğu gibi ülkemizde de bu nitelikte insanlarımız yeterince vardır ancak; bilge kişi ile aydın kişi arasındaki ince çizgiyi görmeden her aydını bilge kişi sanma yanlışlığına da düşmemek gerekir.

Eğer bilgiye, ahlaki değerlere dayalı birikimlerinizi, deneyimlerinizi, eğilip, bükülmeden, kendinizi öne çıkarmadan ve kimseyi ötekileştirmeden toplumun ve insanlığın yararına sunamıyor, dahası; karşılaşacağınız engellerde elinizi taşın altına koyup, bedel ödemeye hazır değilseniz, Bilge değil ama aydın kişi sıfatıyla yaşamak da niye yadırgansın ki!

Üstelik; kimilerine kehanet gibi gelecek olsa da, yaşadığı dönemin çok ötesini görebilecek bilge kişilere yaraşır bir başka özellik de sıradayken…

Yukarıdaki anlatımlardan sonra, Atatürk’ün tüm nitelikleri yanında öncelikle neden
BİLGE KİŞİ olduğunu yazmaya gerek var mı bilmem! Yine de UNESCO’nun bir kararını ve değerli bilim adamı Prof. Dr. Süleyman Bozdemir’in yazısını aşağıya ekleyip konuyu noktalayalım.

  • UNESCO Genel Konferansı; Uluslararası anlayış işbirliği ve barış yolunda çalışmış üstün kişilerin gelecek kuşaklar için örnek olacakları inancıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. Yıldönümü’nde, 1981 yılında anılacağını hatırlatarak, UNESCO’nun ilgilendiği
    tüm alanlarda olağanüstü bir reformcu olduğunu göz önünde tutarak, özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı en önce açılan savaşların ilk liderlerinden biri olduğunu kabul ederek, dünya ulusları arasında karşılıklı anlayışın, sürekli barışın kurulması için çalışmalarının olağanüstü bir örnek olduğunu ve tüm yaşamı boyunca insanlar arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrımını gözetmeden, bir uyum ve işbirliği çağının doğacağına olan inancını anımsatarak, eylemlerini her zaman barış uluslar arası anlayış ve insan haklarına saygı yönünden yapmış olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Atatürk’ün kişiliğini ve eserinin çeşitli yönlerini ortaya çıkarmak üzere, 1980 yılında yapılacak sempozyum hazırlıkları için Türk Hükümeti ile UNESCO’nun işbirliği yapmasına karar verilmiştir.”
  • “Tarihteki pek çok büyük devlet adamlarına ve liderlere baktığımızda onların başarılarında önemli rol oynamış bir bilge-edebiyatçı yanlarının bulunduğunu görürüz. Atatürk de bunlardan biridir. Gazi Mustafa Kemal‘i çağdaşı olan öbür ünlü Osmanlı subaylarından farklı kılan ve O’nu sonunda Atatürk yapan tek özellik, gerçekten salt onlardan daha başarılı bir komutan ve devlet adamı oluşumudur acaba? Yazar ve edebiyatçı Demirtaş Ceyhun “Edebiyatımı Geri İstiyorum” adlı deneme eserinde bunun böyle olmadığını usta bir yazar olarak ortaya koymaktadır.

Mustafa Kemal’in Çanakkale’deki, Sakarya’daki, Dumlupınar’daki tarihe mal olmuş
üstün komutanlık başarılarının yanı sıra, 19 Mayıs 1919’dan sonraki siyasal yaşamına ve gerçekleştirdiklerine bakılırsa, Atatürk’ün bilge kişiliğinin en az komutanlığı kadar, hatta daha da önemli olduğu açıkça görülür. Sivas ve Erzurum kongrelerinin ardından Ocak 1920’de zar zor toplanabilmiş ve iki ay sonra 16 Mart 1920’de İngilizlerce dağıtılmış Osmanlı Meclisi-Mebusan’ı otuz sekiz gün gibi kısa bir süre içinde kaçan milletvekilleri ile Ankara’da bu kez ‘Büyük Millet Meclisi’ gibi hiçbir özel anlamı bulunmayan, tanıyanı da olmayan bir adla yeniden açmasına, hele hele neredeyse tamamı şeriat ve hilafet yanlısı olan bu milletvekilleriyle savaşı kazanarak laik bir cumhuriyet kurmasına, sonra da başta Türkçe ile eğitim olmak üzere gerçekleştirdiği onca devrimlere bakıldığında Atatürk’ün bilge yönünün ne kadar üstün olduğunu yadsıyabilmek olanaksızdır.

Kısacası Mustafa Kemal‘i, yaşıtı Osmanlı ünlü paşalarından ayıran temel özelliği,
hiç kuşku yok ki, kendisini toplumumuzun yetiştirdiği gerçek anlamdaki birkaç aydından biri yapan bu bilge kimliği, kesinlikle onlarla kıyaslanmayacak kadar yüce bir düşünce adamı oluşudur.

Bilindiği gibi bütün tarih boyunca kişinin bilge ve edebi kimliği, yani insanlığın ideolojik evrimini sağlayan bilgi üretimi ve birikimi de, öncelikle şiirle, türküyle, oyunla, söylenceyle, masalla, öyküyle, mizahla, kısacası edebiyatla oluşturulmuştur. Eski Yunan düşüncesini oluşturan Sokrates’ler, Platon’lar, Aristotales’ler hiç kuşku yok ki Homeros’un, Aisopos’un, Sophokles’in, Aristophanes’in, Pindaros’un şiirlerinin, oyunlarının, öykülerinin eserleridir.

Roma düşüncesinin temelinde Lucretius, Catullus, Vergilius, Horatius, Ovidius gibi
büyük ozanlar yatmaktadır. Rönesans, Dante ile Boccaccio ile başlamıştır. Çağdaş Fransız düşüncesi Villon’ların, Ronsard’ların, Montaigne’lerin, Moliere’lerin, Corneille’lerin, Racine’lerin; çağdaş İngiliz düşüncesi de gene hiç kuşku yok ki Spencer’lerin, Bacon’ların John Lyly’lerin, J. Swift’lerin, Daniel Defoe’lerin, Shakespeare’lerin, Marlow’ların şiirleri, öyküleri, masalları, romanları, denemeleri, oyunları üzerine kurulmuştur.

Bu nedenle Mustafa Kemal de, kendini asker arkadaşlarından farklı kılan bu aydın
bilge kişiliğini, daha ortaokul-lise sıralarındayken başlamış edebiyata olan ilgisinden, okumaya olan düşkünlüğünden kazansa gerek.

Nitekim kendisi de 10 Ocak 1922 günlü Vakit gazetesinde çıkan bir söyleşisinde
“Merhum Ömer Naci, Bursa İdadisi’nden kovulmuş, bizim sınıfa gelmişti. Daha o zaman şairdi. Benden okuyacak kitap istedi. Bütün kitaplarımı gösterdim. Hiçbirini beğenmedi. Bir arkadaşımın kitaplarımdan hiçbirini beğenmemesi gücüme gitti. Şiir ve edebiyat diye bir şey olduğunu o zaman öğrenmiş oldum. İlgilenmeye başladım. Şiir bana cazip göründü fakat hitabet hocası diye yeni gelen bir zat, ‘Bu tarzı iştigal seni askerlikten uzaklaştırır’ diyerek beni şiirle uğraşmaktan men etti. Şiir yazmak hakkında idadi hocasının koyduğu yasağı unutmuyordum fakat güzel söylemek ve yazmak hevesi bende hep sürdü” diyerek daha Manastır askeri idadisinde (AS : lise) öğrenciyken şiir ve edebiyatla ilgilendiğini, şiir yazmasa bile edebiyata olan ilgisinin daha sonraki yıllarda da sürdüğünü belirtmektedir.

Sınıf arkadaşı Asım Gündüz‘ün anılarında yazdığına göre de, Harbiye’de “Namık Kemal‘in şiirlerini bir defterde toplamış” ve bu şiirlerin birçoğunu ezberlemiştir. Harp Akademisi öğrenciliği yıllarında da “Dünkü vilayetlerimiz olan Bulgaristan’ın, Yunanistan’ın, Sırpların milli şairleri, ülkelerinin hürriyeti için, birlik ve beraberlikleri için şiir yazarken nerde bizim şairlerimiz?” diye hayıflanırmış.

Salih Bozok‘a Sofya’dan gönderdiği bir mektupta da bir Fransız şairinden şiirler çevirdiğini yazmaktadır. Yani, edebiyata olan ilgisi subaylığı sırasında da sürmüştür.
Agop Dilaçar da bir yazısında, “Fransızcayı çok iyi biliyordu. Fransız romanlarını, şiirlerini Fransızca olarak asıllarından okumuş. Asker arkadaşlarından birinin dul hanımı
Madam Corinne‘e yazdığı mektuplarda bu romanlardan söz etmiştir. Türk edebiyatını, divan döneminden yeni akımlara dek iyi bilir, hele Tevfik Fikret‘i çok severdi” demektedir.

Melda Özverim’in “Mustafa Kemal ve Corinne Lütfü” adlı kitabında verilen bilgilere göre de, “İstanbul’da bulunduğu sürece Corinne’nin salonunda cumartesi günleri düzenlenen müzik ve şiir toplantılarına düzenli olarak katılmış” ve şiir okumayı yaşamı boyunca sürdürmüştür.

Ruşen Eşref Ünaydın da ‘odasındaki kitaplıkta’ bulunan kitaplara bakıp “Mustafa Kemal Paşa’nın savaşın durgun dakikalarının boşluklarını bile edebiyatla doldurduğu kanısına vardığını” yazmaktadır. Nitekim Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” kitabını okuyanlar da Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşının hazırlıklarının sürdüğü o yoğun günlerde bile vakit bularak kitaplar okuduğunu, özellikle Reşat Nuri’nin “Çalı Kuşu” romanından çok etkilendiğini ve İsmet Paşa‘ya da okuması için verdiğini göreceklerdir.

Atatürk’ün yaşamını kaleme alan farklı yazarların ortak hayranlıklarından biri,
O’nun kitaplarla olan dostluğudur. Çanakkale savaşının en şiddetli dönemlerinden birinde Mustafa Kemal’le görüşmek için cepheye giden gazeteci Ruşen Eşref Ünaydın, Atatürk’ün odasını şöyle tarif eder:

“Yazıhanesi üzerinde bir Çerkez kamasının yanı başında Balzac’ın Colonel Chabert’i, Manpassant’ın Boule de Suif’i, Lavendan’ın Servir’i duruyordu…”
Atatürk Fransız yazarların eserlerinin çoğunu aslından okudu…

Anıtkabir Derneği‘nin yaptığı saptamalara göre Atatürk’ün okuduğu bilinen kitap sayısı 3997’dir. Bu kitapların 1741’i Çankaya Köşkü’nde, 2151’i Anıtkabir’de, 102’si İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde, 3’ü Samsun Gazi İl Halk Kütüphanesinde bulunmaktadır. Dernek güzel bir çalışma yaparak, Atatürk’ün okuduğu kitaplarda altını çizdiği,
yanına işaret koyduğu paragrafları ve Ata’nın kendi el yazısıyla düştüğü notları özenle birleştirerek “Atatürk’ün okuduğu kitaplar” başlığı altında 5000 sayfalık 24 ciltlik bir seri halinde yayımladı.

Sami Özderdim‘in özenle hazırladığı “Atatürk Devrimi Kronolojisi”ni okurken her insanın mutlaka başı dönüyor olmalıdır. Şam’dan Bingazi’ye, Çanakkale’den Afyonkarahisar’a savaşlarla, Kurtuluş Savaşıyla yoğrulmuş bir ömür… Saltanatın kaldırılmasından öğretimin birliğine (Tevhid-i Tedrisat), laiklikten harf devrimine dek devrimlere adanmış bir yaşam boyunca en çok ne yaptı diye sorarsak, galiba kitap okudu demek gerekir.

Ne dersiniz; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü böylesine büyük bir düşünür, eşsiz devlet adamı ve yüce bilge bir kişi yapan unsurların başında “O’nun okumaya olan düşkünlüğü ve sahip olduğu yüksek idealler gelmektedir..” dersek bir gerçeği ifade etmiş olmuyor muyuz? Büyük adam olmanın öyle pek kolay olmadığını, insan Atatürk‘ü tanıdıkça
daha iyi anlıyor.

Okuduğu kitapların sadece altını çizdiği bölümler bile 12 bin sayfa tutuyor. 24 yaşında eğitimini tamamladığında tüm ders kitaplarını toplayıp iki ciltlik kitap haline getirdiğini ve sonraki yıllarda yeri geldikçe onlardan yararlandığını görüyoruz. Okul bitti, ders bitti diyen öğrencilerden biri olmadı!…

Atatürk gibi bir dahi yetiştirmiş ulusumuzun bugün içine düşürüldüğü durum yürekler acısıdır. Ne yazık ki eldeki istatistikler halkın okumadığını gösterdiği gibi, aydın geçinenlerin de yeterince okumadığını ortaya koymaktadır. Bilgisizlikleri konuşmalarından ve yazdıklarından olayları analiz edilişlerinden ortaya çıkmaktadır. Okumayan halk televole kültürü ile yetişmekte, böylece bilimden ve çağdaş gelişmelerden kopmaktadır. Belki istenilen de budur! Gerçeklerden koparılmış, yoksul bırakılmış bir halkı gütmek ve dinsel telkinlerle istendiği gibi yönlendirmek daha kolay olmaktadır. Son yıllarda, “neden büyük adam çıkaramıyoruz?” diye soranlara “Okumayan bir toplumdan daha ne bekliyorsunuz?” diye sormak gerekir.

İşin daha da acı yönü, böylesine okuma özürlü bir toplumda yetişen günümüz kuşağı gelecek için daha büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Çünkü onlar geleceğimizi teslim edeceğimiz emanetçilerimizdir. Onlara okuma alışkanlığı kazandırmak ve
Atatürk’ü doğru bir biçimde öğretmek zorundayız.

Aslında, hepimizin hâlâ Atatürk’ten öğreneceği o kadar çok şey var ki!…

Atatürk’ün büyük eseri Söylev’i okuyan herkes O’nun ne büyük usta bir yazar ve bilge bir edebiyatçı, eşsiz bir düşün adamı olduğunu takdir etmekten kendisini alamamaktadır.

Atatürk’ün yolu, kitap dolu…

Ne mutlu kitap okuyorum diyene!

O’nun yolunda yürüyene… “

Kaynak: Prof. Dr. Süleyman BOZDEMİR, Çukurova Üniversitesi. Fizik Bölümü,
(2006, 10 Kasım Armağanı)

ATATÜRK NEDEN BÜYÜKTÜR ??


Dostlar,

Değerli dostumuz 9 Eylül Üniversitesi’nden Tarih uzmanı Sn. Prof. Dr. Kemal Arı‘nın müthiş bir irdelemesini paylaşalım..

Çok ilginç ve çekici bir anlatım ile yakın insanlık tarihinin özetlemesi ve içine
Atatürk devriminin somut edimleri ile ustalıkla yerleştirilerek ilişkilendirilmesi..

Mustafa Kemal Paşa‘yı ve görlemli tarihsel eylemini anlamamış, anlayamamış olanların da okuduklarında aydınlanacakları ağırbaşlı ve kapsamlı bir makale..

Sn. Prof. Arı’yı emeği için kutluyor, paylaşımı için de teşekkür ediyoruz..
(Metne Atatürk fotoğrafını biz ekledik..)

Sevgi ve saygı ile.
22.9.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================================

ATATÜRK NEDEN BÜYÜKTÜR ??

portresijpg


Prof. Dr. Kemal ARI

“Ulusunun Yönünü Aydınlığa Çeviren Türk”

Hemen bir çelişkili durumu ortaya koyalım:

 

1930’lar dünyasındayız.
Avrupa’da, eski yüzyılla karşılaştırıldığında büyük kırılmalar yaşanıyor. 1. Dünya Savaşı, milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanmış, ancak pek çok sorunu çözememiş. Kimi imparatorluklar yıkılıp gitmiş; bunların yerine ulusal / milli ya da etnik kimliği öne çıkan devletler kurulmaya başlamış. Rusya da ancak bir rejim değişikliği ile varlığını başka bir boyuta evirmiş… Sözüm ona proleterya denilen işçi sınıfı kendi devrimini yapmış; ancak, içerde büyük sorunlar yetmiyormuş gibi dünkü bağlaşıklarına karşı
çetin bir savaşın içine girmiş.

Avrupa’ya az daha yakından bakalım:

Bu yaşlı kıta, sanki 18. Yüzyıl’ın Aydınlanma değerlerini yaşamamış, örneğin bir Thomass More’u, Jean Jaques Rousseau’yu, Volter’i, Montesquieu’yu kendi bağrından çıkarmamış gibi; kökleri çok daha eskiye uzanan, ancak 19. Yüzyıl’daki Sanayi Devrimi ile daha da palazlanan ırkçı, faşist ve antidemokratik yönetimlerin pençesine düşüvermiş. Seçimle iktidara gelen ünlü diktatörler; coşkulu söylevleriyle uluslarına büyük düşlere ulaşma sözü veriyorlar. Gobineau ve O’nun gibi ırkçı/şoven ideologların düşünceleri merkezi Avrupa’yı; özellikle de Almanya ve İtalya’yı, hatta İngiltere, Fransa gibi ülkeleri bile etkisi altına almış… Pek çok ülke, kendi ırkının peşine düşmüş… Her yanda kemik ve kan ölçümleri yapılıyor; ırklar, dört ayrı renge ayrılmış; her birinin, bir ötekine üstünlüğü üzerine hamaset dolu söylevler veriliyor, kitaplar yazılıyor. Bir yüz yıl önce, insanın yaşama hakkının kutsal bir hak olduğunu savunan düşünürlerin, onca aydınlanmacı değerin yerini insanın içini ürperten yeni değerler dizgesi almaya başlamış. Geçmişteki bütün bu birikim buharlaşıp uçmuş gibi; kendi toplumlarına ırklarının en üstün ırk olduğunu ve başka ırkları egemenlikleri altına almanın bir doğal hak olduğunu savunan sapık ve hastalıklı görüşler ortaya para pul eder olmuş… Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini; İspanya’da Franko eş zamanlı olarak iş başına gelmişler. Artık “Aydınlanma” dünyasının değerleri yerle bir olmuş durumda. Ve örneğin Almanya’da, gerçekte bir Fransız olan Gobineau’nun düşünceleri, değişik Alman ırkçı yazarlar tarafından coşkulu söylemlere dönüştürülüyor ve Nazi gençlik kolları tarafından Nazizim” kutsanıyor

Sovyetler Birliği’ne gelince                      :

Rusya’nın 1917 Bolşevik Devrimi’nden sonra yıkılmasıyla birlikte; Sovyetler Birliği adı altında toplanan komünist ideolojinin temsilcisi olan yeni güç; parayı ve kapitali kutsayan kapitalizmin karşısına dikilmiş, emeği kutsuyor. Ancak bunu yaparken eşitlik üzerinden giderek özgürlüklere ulaşma derdinde. Bu nedenle bireysel mülkiyet kavramına koyu bir düşmanlık besliyor. Üretim araçlarını devletin tekeline alarak yeni bir ideolojiyi insanlığın kurtuluşu olarak gösteriyor. Ancak bunu yaparken, kendi sınırları içinde azıcık direnç gösteren kitlelere karşı, özellikle Stalin döneminde korkunç yüzünü göstermekten geri kalmıyor.

Ortadoğu ise sanki geçmişin parlak uygarlıklarının izlerini belleğinden silip atmış gibi… Önce Mutezile Hareketi ile başlayan akılcılığın önü kısa bir süre sonra tıkanmış;
kimi önemli bilim insanları yetiştirmekle birlikte; aklı ve bilimi temel alan bütüncül bir kültür zeminini oluşturamamış. Kimi uyanış, parlayış dönemlerinin ardından, özellikle de İbn’i Rüşt gibi bir dehadan sonra; felsefeyi, doğal olarak da düşünceyi kapı dışarı eden katı yorumların pençesinde, aklı ve bilimsel düşünceyi katı duvarlar arkasına süpürüvermiş. Ve zaten bir daha da dikiş tutmamış. Kendi ulusal benliğine
hiç kavuşamamış; ulusal bilinç oluşumuna o coğrafyada egemen olan kabileler, boylar, aşiret düzeni bir türlü izin vermemiş…

20. Yüzyıl’a gelince; doğal olarak enerji kaynakları önem kazanmış. Kolay mı?
Sanayi Devrimi gibi dev bir dönüşüme imza atmış, bir yüzyıl önce insanlık…
Şimdi sanayisini kuran güçlü ülkeler, enerji kaynaklarına ulaşmak için, kendi güçlerine ve sinsi politik girişimlerine dayanarak, almışlar ellerine cetvelleri; kendileriyle o bölgelerde işbirliği içine girmiş olan güçlü kabilele önderlerine “Orası senin, burası senin” diye paylaştırmışlar. Ancak şakşakçılığın, ihanetin, çıkar dürtülerinin sonu olmadığı için; “Senin ya da onun; sonuçta hiç fark etmez, size ait olanlar zaten bizim” dercesine,
dev bir ahtapot gibi kollarını bölgeye uzatmış, kanını – iliğini emiyor… Bu nedenle de ulusal uyanışlara, bilinçlenmelere, birey haklarının gelişmesine ve bireyin;

“Ben de insan olarak değerliyim; kulluğu yalnızca Tanrı’ya yaparım; bana ne şeyhten, emirden” demesine, bu bilince ulaşmasına dayanamıyor… Nerede bir kıpırdanış varsa, kirli elleriyle Arap bedenlerine kırbaçları acımasızca indiriyor…

Kara Afrika ise ayrı dert. Durumu öyle ya da böyle, Arap dünyasından çok daha kötü… Ataları, Avrupa’nın ve Amerika’nın zenginleşmesine bedenleriyle oluk oluk katkılar sunan bu kara talihli ve kara derili insanların; Gobineau’cu zihniyetin bir yansıması olarak, insan bile sayılamayacağı savları dillerde dolaşıyor.

Böyle bir tiyatro sahnesinde, gelelim Türkiye’nin görüntüsüne:

Türkiye denilen ve sanki dünyanın merkezi gibi alımlı bir görüntüye sahip olan üç kıtanın, değişik kültürlerin, dinlerin ve büyük tarihsel göçlerin tam kesişme noktası üzerinde bulunan Türkiye’de Türkler önce bir bağımsızlık ve özgürlük savaşı vermişler. Bu savaş, Türk ulusal varlığını ortadan kaldırmak isteyen batı emperyalizmine karşı; neredeyse kendi ulusal benliğini yitirmiş olan Türkler’in ulusal kimlikte öbek öbek toplanmaları sonucu ortaya çıkan ulusal istenç, egemenlik; birlik ve bütünlük duygusuna bağlı olarak verilmiş ve kazanılmış… Böylece emperyalizmin karizması fena halde çizilmişEzilen uluslar, Türkler’in bağımsızlık hareketlerinden oldukça umutlanıp,
bu savaşımı kendilerinin de verip veremeyeceklerini tartmaya başlamışlar.

Ancak Türkler durmamış: Bağımsızlık hareketlerini giderek büyük bir devrime dönüştürmeyi başarmışlar. Bu devrimin önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk
ancak ve ancak ulusunun köklü tarihinden, uygarlık özelliklerinden ve özgürlüğe olan tutkusundan güç alarak; bu büyük devrimin ve dönüşümün mimarı olarak,
ulusunu yeni bir ereğe yöneltmiş:

Batı takltçiliği

Tam bağımsızlık ilkesine sıkı sıkıya bağlı; kendi öz benliğini araştırıp bulan ve bulduğu bu değerleri kendi kimliğinin güçlenmesi için kullanan;

ulusal,
laik,
halkçı,
devletçi ve
devrimci bir Türkiye olarak, Çağdaş Uygarlık Düzeyi’nin üzerine çıkmak…”

Yineleyelim:

  • Tam bağımsız, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmış bir Türkiye… 

Örneğin Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamalarında yaptığı ünlü konuşmasında;

  • “Türklüğün unutulmuş medeni vasfı, atinin (geleceğin) nurlu ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.” 

derken, sanki yüreği göğüs kafesini parçalayıp fırlayacak kadar coşkulu ve inançlı…

Şimdi bu aşamada, sanki tiyatro sahnesindeki roller, iyice belli olmuş gibi…
Bir kez batı dünyası Aydınlanma Dönemi’ni yaşamış… Ancak o aydınlık, ırkçı, şoven; vahşi kapitalist ve yayılmacı duygular, eğilimler ve yönelişlerle yavaş yavaş kararıyor.
Tıpkı bir tiyatro sahnesinde, ışıklı bir ortamın üzerine koyu bir gölgenin yavaş yavaş gelmesi gibi…

Aynı zaman diliminde Türkiye’ye bakıldığı zaman görülen ne?
Aydınlanma’yı yaşayamamış bir toplumda Gazi Mustafa Kemal Atatürk
önce bir cumhuriyetin kuruluşuna öncülük etmiş… Bunun için ulusça emperyalizme karşı verilen tam bağımsızlık savaşından sonra, “Asıl savaş şimdi başlıyor!” diyerek toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel ve pek çok alanda büyük devrimci sıçrayışlar gerçekleştirilmiş… Derken, bir tarım imparatorluğu düzeyinin üzerine çıkamamış
Türk toplumsal yapısını, Aydınlanma kültürü ve değerleriyle kucaklaştırmak için
yoğun bir çaba içine girmiş…

  • Bireye kul, topluma teb’a olmadığı anımsatılıyor; 

verilen çağdaş eğitimle, birey olmanın onuru, kişiliğin erdemi ve ulus olmanın bilinci aşılanıyor… Yani Aydınlanmayı yaşayamamış, bu yönden bir birikimi olmayan bir coğrafyada Atatürk, o coğrafyanın yüzyıllardır karanlıklar içinde uzayıp giden yolunu, Aydınlanma değerlerine doğru yöneltmiş…

İlki için bakınca ne denli “hazin”, ancak Türkiye için bakıldığında ne denli “coşkun” bir durum değil mi?
Duruma bak:
Aydınlanmayı yaşayan toplumlar karanlığa teslim oluyor; karanlıklar içinden gelen Türkiye, ışık dolu bir Aydınlığa doğru yüzünü dönmüş; atılan devrimci adımlarla
çağdaş dünyanın gerektirdiği kazanımları elde etme çabası içinde…
Hangi adımları sayalım ki?

– Köhne bir düzenin yıkılmasından sonra; ulus ve birey kimliğinin güçlendirilişi…
Bunun için derebeyi düzenine karşı verilen ve giderek toprak reformunu
bile ufkuna oturtacak denli temellere inen zorlu bir uyanış…

– Derken kültür aydınlanmasını sağlamak için zorunlu, birleşik ve laik eğitim;

– Aklı ve bilimi rehber olarak gören bir anlayış;

– Giderek yeni yazının kabul edilişi; dil ve tarih alanlarında atılan dev adımlar;
Halkevleri, Halkevleri’nin çıkardığı Ülkü, Fikirler, Çorumlu, Ün, Gediz gibi dergiler… Çeviri bürolarının kuruluşu; eğitim alanında yapılan büyük devrime koşut olarak, dünyanın klasikleşmiş ünlü yapıtlarının Türkçe’ye çevrilişi ve hatta, eşeklere sarılmış tahta bavullar içine istiflenmiş kitapların; tarlasında, bağında, bahçesinde çalışan köylülere kadar ulaştırılışı… Bu insanların Sokrates’in diyaloglarıyla tanışması, Molier’i okuyuşu; derken her bir köye sonradan, karanlığı aydınlatan birer fener gibi, sanki kutsal bir elin serpiştirdiği Köy Enstitülü öğretmenlerin gittikleri köylerde, Aydınlanma Devrimini içselleştirmiş kültür savaşları…

Türkçe’nin sözlüğünü ve gramerini oluşturma çabaları; toplanan tarih ve dil kongreleri; canlandırılan folklor; kültüre verilen yeni ve derin anlam; üniversite reformu; derken
Nazi kıyımından dolayı Almanya’dan kaçan bilim adamlarının Türk üniversitelerinde görev alışları, yurt dışına her biri kendi toplumlarına aydınlığı taşıyacak Promethe’ler gibi ortaya çıkacak olan öğrenciler… Hepsi kendi alanlarında bir kor ateşi gibi,
ülkelerine dönüşleri ve toplumsal, sayısal ve doğa bilimlerinin temellerinin atılışı… Hukuk Devrimi, kadınlara verilen yüksek değer ve batıda pek çok ülkede bile başlamamış siyasal hakların verilişi…

Ne geliyor gözlerimizin önüne?

Sanki Türkiye’nin o canım coğrafyasına öğretmenler, halkevleri; yeni kurulan
bilim merkezleri ve devrim ocaklarıyla birlikte göz göz ateş böcekleri dağılmış;
karanlık her bir ışık dalgasıyla yırtılıyor, yerini yavaş yavaş aydınlığa ve ışığa bırakıyor;
kasvet dağılıyor; ümitsizliğin yerini ümit ve geleceğe inanç alıyor.
Gittikçe karanlığa boğulan; zifiri gecelerin ortasında, akıl almaz cinayetlere kendini hazırlayan Avrupaya karşı; karanlıkların içinden sıyrılan, üzerindeki karanlık gölgeleri dağıtan, devrimin ateşiyle yurdun en ıssız köşesine kadar, kendi varlığını ve etkilerini duyumsatan bir Türkiye…

Ne muhteşem bir görüntü, ne görkemli bir yürüyüş ve ne büyük bir yeniden diriliş!

  • “Mustafa Kemal Atatürk niçin büyüktür?”
sorusunu ne zaman sorarsak soralım kendimize; bunun karşılığı olarak birçok yanıt bulabiliriz. Ancak O’nu büyüklerin büyüğü yapan yönü; Aydınlanmayı yaşayamamış toplumunun kucağına, o aydınlık değerleri getirip koymasıdır. Aydınlanmayı yaşamış toplumlar faşist ve dikta rejimler altında gittikçe tutsaklığın, yıkılışın, insani değerlerden sıyrılışın, gözlerini kan bürümüşlüğün elinde kıvranırken, ulusunu çağdaşlığa ve
çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine götürmek için büyük ve dev adımlar atışıdır…

Bu büyük dönüşümün adına biz “Türk Aydınlanması” diyoruz.
İşte Atatürk, kendi geri kalmış ulusunu, Aydınlanma değerleriyle buluşturup; aklı ve bilimi ona rehber kıldığı ve onu çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak için
her alanda büyük devrimci atılımlar yaptığı için büyüklerin büyüğü bir Aydınlanmacıdır…

O, karanlıklar içinde bunalmış Türkler’i ışığa ve ateşe kavuşuran Promethesi’dir.

Bunlara bakarak, Atatürk’ün niçin “büyük” olduğunu hala kavrayamayanlar var mı bilemem!

Varsa, lütfen yeniden o büyük devrimsel dönüşümü okusunlar, bilgilensinler,
sonra da bir empati (duygudaşlık) yapıp duyumsamaya çalışsınlar. Emin olun,
bunu yapmayı başardıklarında; bir adım sonra içselleştirecek ve günümüzde şu Ortadoğu’nun durumuna bakıp;
İyi ki bu büyük ulus, Atatürk gibi bir dehayı yarattığı için”
dualarını ondan esirgemeyeceklerdir.

Prof. Dr. Kemal Arı, 20.09.2013

The Young Atatürk: From Ottoman Soldier to Statesman of Turkey


Dostlar
,

AÜTF‘den (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi) 4. sınıf öğrencimiz sevgili Arda Civelek,
bu yaz ATATÜRK hakkında önemli bir İngilizce yapıt okudu (Robert Kolej mezunudur). Bize de söz edince bir tür başına iş açtı. Bu değerli kitabın kısa bir özetini rica ettik. Sağolsun üşenmeden yaptı ve pdf olarak yolladı.

Can düşmanı, sırtlarını yere getirdiği Batılılar bile, Mustafa Kemal Paşa‘nın
büyük idealleri ve benzersiz görkemli başarısı önünde şapka çıkarıyor,
gerçekleri teslim ediyorlar.

Yaşamlarını, dünyaya gelmelerini bile Atatürk’e borçlu ülkemizden birilerinin
-epeyce birilerinin galiba!?- başta tarih bilgisi ekikliği ve türevi tarih bilinci yoksunluğu nedenli olmak üzere nankörlüğü ve vefasızlığı anlaşılır gibi değil.. Yazıklar olsun..

Söz konusu kitabın adı;

  • The Young Atatürk: From Ottoman Soldier to Statesman of Turkey
    (George G. Gawrych, London/NewYork: IB Tauris, 2013, (xiv) + 267 pp).

Okumak için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

Gawrych-Atatürk

Gawrych_The_Young_ATATURK

Teşekür ederiz sevgili Arda Civelek’e..

Daha kapsamlı bir özet, hatta tam çeviri
neden olmasın sevgili Arda??
Bir de Cumhuriyet KİTAP ekine
tanıtım yazısı yazılabilir


Sevgi ve saygı ile.
Datça, 13.9.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

ATATÜRK’TE BİRLEŞTİK : YENİDEN 19 MAYIS!

Dostlar,

160 sayfalık çoooook kapsamlı ve çoooook emekli bir çalışmayı sizlere sunmak istiyoruz.

Bir küme yurtseverin ortak emeği, çalışması..

2012-13 dönemi boyunca tarihe not düşen yazılar, belgeler, bilgiler bu dosyada derlenmiş durumda.

Okunması ve okutulması gerek..

AYDINLANMA önce kafalarda – gönüllerde yaşanacak, ışıyacak;
sonra da yaşamın tüm alanlarına somut olarak adım adım yansıyacak..

Her kuşak, her insan, her Aydın ilmek ilmek bu uygarlık – kültür birikimine katkı verecek.

Bu değerli çalışmada emeği – göznuru geçen tüm “DOST” lara
şükranlarımızı sunuyoruz.

  • Günlerimiz hep aydınlık olsun, birbirimize hep “GÜNAYDIN” diyelim..

Söz konusu 160 sayfalık tarihsel derlemeyi okumak için aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklamanız dileğiyle..

Ataturk’te_Birlestik_YENIDEN_19_MAYIS

Önemli not          : Yazılar; güzel günleri etkileyen olayların belgelerinden oluşmuştur. Belgeler çok sayıda olduğundan, seçilenler; vatanın, ulusun bölünmez bütünlüğü, bağımsızlığı, Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlılık, onları koruma, kollama, gözetleme ve uygulama esas alınarak seçilmiştir.
Her şeyden, herkesten, tarafsızdır, bağımsızdır…


YENİDEN 19 MAYIS ATATÜRK’TE BİRLEŞTİK…
 

Mustafa Kemal ATATÜRK diyor ki:

“Sessiz, durgun başı eğik kalmayınız, uyanınız… 
Milli bağımsızlığımızı çiğniyorlar. Haklarınızı savunmak için birleşiniz,
düşmanın karşısına dikiliniz.
Sesinizi duyurunuz, bütün dünyaya:
“Ben Türküm bağımsızlık bana atalarımdan miras kaldı,
onu sana vermem” diye haykırınız…”

Dosyanın kapsamlı İÇİNDEKİLER listesi aşağıda..

YENİDEN 19 MAYIS… ATATÜRK’te BİRLEŞTİK…   1
İçindekiler: 10
19 Mayıs Türk Ulusu için önemli bir gündür… 11
19 Mayıs Yüce Atatürk’ün her yaştan Türk gençliğine armağanıdır…
“Yurtta Barış, Dünyada Barış”, Onu çok iyi anlatan bir sözüdür…
Aydınlığı hiç sönmeden kutlanacak nice 19 Mayıslara…
ÜLKEDE DURUM… 12
♥ M. K. Atatürk: 1919 yılı Mayıs’ın 19. günü Samsun’a çıktım. Genel durum…
Türk Gençliğinin kutsal armağanı: Türk Gençliğine Hitabe 13
♥ M. K. Atatürk: Cumhuriyet sizden; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister 14
Ulusal Bayramlarımız: 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim…
Mehmet Türker: Yasaklı Bayram… Dün ilk defa yasaklı bir 19 Mayıs’ı kutladık…
Aydınlık: Yeniden Samsun’a çıkma zamanı… 15
Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Sloganı: 19 Mayıs Diriliş günüdür
Kurtul Altuğ: Büyük ve kutsal bir direnişin simgesidir 19 Mayıs…
Semih Koray: 19 Mayıs Milli mücadeleye çağrıdır…
Doğu Perinçek: TGB, ben varım demiştir. Yaptığı iş çok önemlidir… 16
İlker Yücel: Bizim bilincimizin yanı sıra vicdanımız var…
Selim Demirağ: TGB’ni kutluyor, emperyalizme karşı yaktıkları meşalenin sonsuza…
Rıza Zelyut: Tebrikler Türk Gençlik Birliği  (TGB) … 17
Serhan Bolluk: Atatürk’te birleşebilmek için, onun yasaklanması gerekirmiş…
Sözcü/Tokmak: Bu ışık sönmeyecek…
Hüsamettin Cindoruk: 19 Mayıs’ta önemli bir halk hareketi gördüm…
Mehmet Faraç: Atatürk Gençliğe Hitabe’de ne dediyse çıktı… 18
Bekir Coşkun: 19 Mayıs nerenize battı? 19
Yılmaz Özdil: Mustafa Kemal’in gözlerindeki ışığı takip edin, karanlık gecelerde… 20
Melih Aşık: Hapiste 68’i general, 250 subay yatıyor… 21
Birgül Ayman Güler: Bu bir rövanş alma, Cumhuriyetle hesaplaşma…
Emin Çölaşan: 19 Mayıs törenleri iptal edildi, geriye kaldı 23 Nisan, 30 Ağustos 22
Ümit Kocasakal: Gün gelecek, keser de sap ta, hesap da dönecektir…
♥ Atatürk: Bir gün 1. Cihan Harbi’nden sonra, Ortadoğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde yeni kurduğumuz…
Emin Çölaşan: Bu iktidar geçici, ulusal bayramlarımız kalıcıdır…
Necati Doğru: 30 Ağustos Zafer Bayramını kutlama coşkusunu sulandırıyorlar…
Sözcü/Tokmak: 30 Ağustos, Yeniden diriliş ve şahlanış, var oluştur… 23
Mehmet Akif: Yemin ediyorum, eğer Atatürk olmasaydı bu zafer kazanılmazdı…
Sözcü: Ülkeyi, yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır…
Aydınlık: Hangi çılgın zincir vuracakmış şaşarım… 24
Rıza Zelyut: Halk, militarist engelleri, demokratik gücünü birleştirerek aştı…
Bekir Coşkun: Unutmayın dün (29 Ekim 2012) sonun başıydı…
Mehmet Ali Güller: Dün Başkent Ankara’da, saltanat ile Cumhuriyet çarpıştı…
Yılmaz Özdil: 29 Ekim 2012. İstediğin kadar tazyikli su sık. Korkma sönmez…
Sözcü: 7’den 77’ye herkes Atatürk’e koştu. O’na sahip çıktı. Bu sevgi bitmez…
Kemal Baytaş: Türk halkı lütfen uyan… Atatürk dinci yobazların korkulu rüyası… 25
Sözcü/Tokmak: Olmasaydı, olmazdık… Türk ulusu bunun farkında…
Uğur Dündar: Tehlikeler karşısında bizi birleştirip bütünleştirecek tek lider Atatürk
Tansel Çölaşan: Toplanan milyonlar, Atatürk ve Cumhuriyete sahip çıkmış… 26
CUMHURİYET’İN DEMİR AĞLARI… 27
Mehmet Akkaya: 1940 yılına gelindiğinde tam 8637 km demiryolu hattı yapılmıştı…
Necati Doğru: Mustafa Kemal devrimciydi, sizler taklitçisiniz…
Sabahattin Önkibar: Atatürk örmemiş de o örmüş! … 27
Necati Doğru: Borçsuz ray döşüyoruz, yuttur gitsin edebiyatı yapıyor… 28
Nazif Ekzen: “1950’lerden 1980’lerden kalma anlayış” kime, neyin hesabını soruyor? 28
Muharrem İnce: Atatürk’e hakaret etmeyi bırakıp şükret… 29
Özdemir İnce: Gerçekleri inkâr etmek, nankörlük yapmak bir ruhsal ve zihinsel yıkım
ZOR GÜNLER… 30
Kurtul Altuğ: En son bilgi ve verilere göre 500 milyon dolar iç ve dış borç bulunuyor
Kurtul Altuğ: Artık Cumhuriyet elbise değiştiriyor…
B. Sadık Albayrak: Sahipsiz Gerçek… sözden öteye gidemeyen gerçektir…
Mustafa Acer: Mustafa Kemal Atatürk gibi düşün 31
Norveç dilinde Mustafa Kemal gibi düşünmek, diye bir deyim vardır… 32
AKP NASIL GETİRİLDİ, KİM GETİRDİ? 34
Yalçın Küçük: 2002 seçimi “darbe içinde darbe” olmuştur…
Mehmet Ali Güller: ABD Dışişleri: Abdullah Gül’ü biz yetiştirdik… 35
Serhan Bolluk: Devlet Bahçeli’yi kritik anlarda yaptığı çıkışlarla tanıyoruz…
Doğu Perinçek: Washington, sistem partilerinin Genel Başkanlarını atıyor…
Sözcü/Tokmak: Hep geriye gidiyoruz… 36
Sözcü/Tokmak: Türk Hava Yollarında, SMS mesajıyla 305 kişi işten çıkarıldı…
Aydınlık: Gizli Sözleşme uygulanıyor… 37
Sabahattin Önkibar: Konumuz Ege’de Yunanlılar tarafından işgal edilen adalardır… 38
Mehmet Türker: Ülke kan ağlıyor, onlar Myanmar’da ağlıyor…
Sözcü: Osman Pamukoğlu kendisine” seviyesiz” diyen T. Erdoğan’a sert çıktı…
Aydınlık: F. Ricciardone, ABD’nin Türkiye ile gizli çalışmalar yürüttüğünü söyledi 39
Erol Ertuğrul: Batı, laik ve Tam Bağımsız bir Türkiye istemiyor… 40
ÜMRANİYE OPERASYONU Nasıl ERGENEKON OLDU? 41
M. K. Atatürk: Ordu düşmanlarının birinci hedefi taarruz oldu
Şule Perinçek: Türk Silahlı Kuvvetleri niçin bu duruma düştü?
Türker Ertürk: ABD ülkemizi dönüştürmek istemektedir…
Tevfik Özcan: ABD dünyayı şehir devletlerine bölmek istiyor… 42
Mustafa Mutlu: Ergenekon ve benzeri davalar, ABD’nin Türkiye’ye açtığı davalardır
Doğu Perinçek: TSK’ne operasyon Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis’in katliyle başlamıştır 43
Doğu Perinçek: Henri Barkey: AKP iktidarı ile anlaşarak Türk Ordusunu kafesledik 44
Dursun Çiçek: Psikolojik harekâtın silahı propagandadır. Beyaz-Gri-Siyah… 45
Üst. Burak Çetin: 14 yaşından beri bu devletin ekmeğini yiyorum, ihanet etmedim… 46
Albay M. Koray Eryaşa: Hakkımdaki suçların hiçbirisini işlemedim…
Yalçın Küçük: Akepe tutuklama tuzağına düşmüştür…
Sözcü/Tokmak: Memleketin hemen hemen yarısı terörist. Olacak iş mi bu? 47
Türker Ertürk: Çeşitli davalarla askerlerimiz tutuklanıp zindanlara atılmaktadır…
H. Ataman Yıldırım: Özellikle sahte, uydurma ihbar mektupları, sahte gizli tanıklar…
Saygı Öztürk: A. Suat Ertosun: Kozmik odalarda yapılan aramalar kanunsuzdur… 48
Aydınlık: İkinci Kozmik Oda tertibi…
Serhan Bolluk: Kozinoğlu’nu kim öldürdü? Cinayetin üstünü örtmeye çalıştılar…
Aydınlık: Şüpheli ölümün nedeni kalp krizi değil…
Aydınlık: Başbuğ’u suçlayan DVD poliste hazırlanmış… 49
Ali Bayramoğlu: Balyoz Davası çökmüştür…
Celal Ülgen: … Bu dönemin adı kesinlikle “Üretilmiş Deliller Dönemi” olurdu…
Metin Feyzioğlu: Sivil darbe dönemleri, askeri darbeden daha şiddetli sonuçlar…
Aydınlık: Mark Spencer: Bu bildiğimiz tarzda basit bir doküman sahteciliği değildi… 50
YTÜ Öğretim Elemanları: CD’ler kesin delil niteliğinde değerlendirilemez…
51 Muvazzaf Komutan: Balyoz Davası Türk tarihine ihanettir…
Yılmaz Özdil: İnsanlar 5 senedir içeride, Milli irade bir senedir tutuklu… 51
Mehmet Faraç: TSK’ye yönelik planlar, yaşananlar ve iddialar… dehşet verici…
Osman Özbek: Düşmanın istediği doğrultuda karar alındı… 52
E. Ülker Tarhan: Yüksek Askeri Şura’nın kararı açık bir tasfiyedir… 52
Türker Ertürk: Şura Kararları TSK’de adeta bir tasfiye operasyonudur… 52
Nusret Sanem: Balyoz tertibinde mahkeme kararı çıkmadan ABD’nin isteği yapıldı… 52
Doğu Perinçek: Mustafa Kemal’in subayını tasfiye etmek, vatan hainliğidir…
Sabahattin Önkibar: Atabeyler’deki beraat Ergenekon’un aklanmasıdır… 53
Aydınlık: Tutukluluklara neden olan belgeler virüslü çıktı…
Sabahattin Önkibar: TÜBİTAK iktidar müdahaleleriyle AKP’lileştirilen kamu kurumu
Sözcü: Müyesser Yıldız: Bizim özgürlüğümüzü, hayatlarımızı çaldılar…
Bartu Soral: Herkes adil yargılanma hakkına sahiptir…
Saygı Öztürk:Tutuklu Albay Temizöz’den şok iddia: TSK’ne yapılanların ardında ABD 54
Emin Çölaşan: Toplum sindirildi, ses çıkaramaz hale getirildi…
Emin Çölaşan: Balyoz Mahkemesinde olmayan tek şey adaletti… 55
Türker Ertürk: Karar siyasidir ve dava açıldığı gün, sonucu belirlenmiştir…
Aydınlık: Ümraniye bombalarının büyük sırrı? 56
Sabahattin Önkibar: Ergenekon’un tertip ve tezgâh olduğunu net olarak ispatlıyor…
Süleyman Demirel: Çok sıkıştılar, kendilerini kurtarmak için yaptılar…
Erol Ertuğrul: Bu ülkeyi çökertmenin, teslim almanın yolu, önce ordusunu çökertmek 57
Abdullah Gürgün: Yeter artık Ergenekon bitsin…
Nusret Sanem: Yasadışı elde edilmiş tüm deliler… ayıklanırsa davada bir şey kalmaz
Nuri Alan: O bombaların orada bulunması ve sürecin başlatılması planlanmış…
İsmet Özçelik: Richard Murphy: Haziran ayında TSK’ne operasyon yapacağız… 58
Ergun Gedek: Genelkurmay Bilgi Notunda; Ergenekon tertibinin mimarı ABD…
Sabahattin Önkibar: Ergenekon efsanesi, Türkün yeniden diriliş destanıdır…
Sözcü/Tokmak: Yaraya dönüşen Ergenekon davası bir süre sonra bitecek…
Aydınlık: Abdullah Gül: Bu bombalara dikkat edin, Bunun arkası gelecek…
Oktay Ekşi: Balyoz, Oda TV, İnternet Andıcı, 28 Şubat Süreci …aynı dizinin halkaları 59
Ümit Kocasakal: Silivri hükümsüzdür…
Şule Perinçek: Güneş Yakında Silivri’de de doğacak…
TELEKULAK DİNLEMELER… 60
Emin Çölaşan: Siyasetçiler, gazeteciler, subaylar ve eşleri özellikle izlendi…
Burak Aksoy: İlhami Yangın: … Herkes kasetlendi…
Saygı Öztürk: Yasadışı dinlemeler çığırından çıkmış durumda…
Emine Ülker Tarhan: Darbeciler, medyayı ve sivil toplumu kontrollerine aldılar… 61
AÇILIM VE AÇTIKLARI… 62
Emin Çölaşan: Türkiye’de akıl almaz olaylar yaşıyoruz…
Doğu Perinçek: PKK/BDP’nin ABD’den rol talebi… 63
Aydınlık: Açılım, Habur ve Ev hapsi…
Sözcü/Tokmak: Yılanın başı Abdullah Öcalan’ı cezaevinden çıkarma çabaları devam 64
Aydınlık: Beşir Atalay: Habur’da hata yaptık. Bu yol kazasıydı
Osman Özbek: Meclis kürsüsünden çağrılar yapılıyor…
Bülent Esinoğlu: BOP gereğince, PKK ile Oslo görüşmelerini yaptılar…
KÜRTÇÜ SORUNU Ve TERÖR SORUNU (PKK)… 65
Sadettin Tantan: Amerika’nın silahlı predatörleri tehlikeli. Terörün amirleri de belli…
Sadettin Tantan: İktidar Partisi, güvenlik boyutunun içini boşalttı…
Erkan Akçay: Açılım denilen yıkım projesine son verilmelidir 66
Emin Çölaşan: Plan, Türkiye’nin bölünmesiydi. Bugün de öyle…
Sözcü/Tokmak: Eli silahlı haydutlarla müzakere olmaz, mücadele edilir 67
Aydınlık: Amerika istese bu iş çözülür ama istemiyor. PKK’yı Barzani’yi de kullanıyor
Emin Çölaşan: Bu iktidardan öce Mehmetçik oralara daldı, terör üslerini temizledi 68
Uğur Dündar: 20 yıl önce bu karakolların yeri değiştirilmeli yoksa çok şehit veririz
Aydınlık: Dağlıca’da 8 askerimizin PKK saldırısı sonucu şehit düşmesinin ardından… 69
Mehmet A. Güller: PKK’nın dağlıca baskınıyla AKP’nin açılımları arasında bağ var
Uğur Dündar: Bakan çocukları, hudut karakollarında askerlik yapsın…
Sözcü: TOKİ dere yatağına gökdelen yapacağına, karakollar yapsın… 69
Sözcü: AKP’nin iktidara geldiği yıl 10 olan şehit sayısı, 10 yıl içinde… tırmandı… 70
Doğu Perinçek: PKK’nın Kuzey Irak’la birleşme açıklaması… 70
Aydınlık: Oslo’da arabulucu İngiliz istihbaratıydı…
İsmet Özçelik: Haluk Koç: AKP ile PKK arasında varılan Oslo Mutabakatını açıkladı 71
Aydınlık: Sabih Kanadoğlu: Türkiye’nin geleceği tehlike altında
Mehmet Türker: İktidarın yönettiği devlet, yurt içinde karayollarına bile hâkim değil… 72
Sadettin Tantan: AKP iktidarı, ABD ile birlikte PKK’yı özgürleştirdi…
M. Bozkurt-G. Çınlar: Öcalan: Benimle görüşenler devlet adına görüştüler…
Aydınlık:T. Erdoğan: Biz statükoyu Ada’ya danışmanımızı göndermek suretiyle kırdık
Necati Doğru: Türkler vereceğini verdi, 20 yılı vererek geçirdi…
Doğu Perinçek: Türkiye, kanlı  “barış” tuzağına itilmektedir…
Şahin Mengü: Muhalefetin kabul edeceği şey, terörle mücadele edileceği gerçeğidir 73
Edip Başer: ABD bir Kürt devleti kurmak istiyor. Zaten haritayı çizmiş…
Doğu Perinçek: Kürt sorunu artık Türkiye için ABD sorunudur… 74
Engin Alan: 40 yılım devlete hizmetle geçti. Uzun yıllar terör örgütü ile mücadele…
“AKİL ADAMLAR” Formülü Nedir? 75
Aydınlık: Fikir babası Öcalan, Finansman Soros, Öneren Kılıçdaroğlu, uygulayan T…
Zihni Erdem: Başbakan Erdoğan’a Siyasetçilerden yanıt…
Onur Öymen: Formül, uygulandığı her yerde bölünmeyle sonuçlanmıştır…
Mehmet Şandır: Bütünüyle yanlıştır…
İsa Gök: Bu fikri savunanlar BDP, PKK ve KCK’dır… 76
Bayram Yurtçiçek: Bu proje aslında AKP, CHP ve BDP’nin ortak projesidir…
ULUDERE OLAYI? 77
Aydınlık: Washington’un Türkiye ve Ortadoğu eylemleri hızlandı…
Mehmet A. Güller: AKP’nin Suriye düşmanlığı, ABD’nin bölge planları gereğidir…
Mehmet A. Güller: Orgeneral Özel’in yakasına yapışan sorular… 77
Mehmet Türker: ”Kürtçü Açılım” derken, AKP’ye ”Uludere bombası” düştü…
E. Ülker Tarhan: Katliamın hesabını verin Başbakan…
Sözcü: Süleyman N. Kurşuncu: Tecrübe ve bilgi eksikliği oluştu. Sonuç Uludere Olayı
YENİ ANAYASA GEREKLİ mi? Ya BAŞKANLIK SİSTEMİ? … 79
Arslan Bulut: Yeni Anayasa… AKP’nin politikasının arkasında ABD, İngiltere ve AB
Doğu Perinçek: Bölücü A. Karşıdevrim A, Oslo Anayasası, Yeni Anayasa’nın adları
Onur Öymen: Bu Anayasa, Kemalist ideolojiyi yok etme anayasasıdır…
Necdet Basa: Var olan Anayasa’ya göre, yeni bir anayasa yapılması suçtur…
Erol Ertuğrul: Başbakan, padişahlığa özenerek yeni anayasa ile Başkanlık sistemi…
Türker Ertürk: Halkın yeni bir anayasa talebi kesinlikle yoktur… 80
Doğu Perinçek: Türkiye’yi bölen Anayasa meşru değildir, yasadışıdır…
Sabih Kanadoğlu: Herkese görev düştüğünü anlatmak gerekir…
Sabih Kanadoğlu: Anayasa’nın ilk 3 maddesinin değiştirilmesi bile teklif edilemez… 81
Sözcü/Tokmak: Tayyip bey Başkanlık sistemi diye tutturdu… Zaten tek adam sistemi 81
YARGI NE DURUMDA? YANSIZ mı? … 82
Hıncal Uluç: Çan 5. kez çalmadan…
Sözcü/Tokmak: Geciken adalet, adalet değildir…
Aydınlık: Bütün vatan hainleri er ya da geç hesap verecekler… 83
Sözcü: Yargıda Skandal…  Şeriatçı 120 tutuklu son anda tahliye oldu
Erol Ertuğrul: Vatanseverler haksız yere cezaevlerinde tutsak tutuluyorlar…
Sabahattin Önkibar: Türkiye’de yargı 3 başlıdır: F tipi, Tayyiban, Cumhuriyet Yargısı 84
Ümit Kocasakal: İstanbul Barosu asla boyun eğmeyecek…
DENİZ FENERİ hala SÖNDÜRÜLEMEDİ mi? 85
Asuman Aranca: Alman savcılar: Deniz Feneri’nde yolsuzluklar 2002 de başladı…
İsmet Özçelik: Alman yargıçlar: Yüzyılın Yolsuzluğu, Asıl failler Türkiye’de…
Aydınlık: Almanya’da 2. Deniz Feneri e. V İddianamesi hazırlandı… 86
Aydınlık: Deniz Feneri yolsuzluğunu yürüten savcılara 11 yıla kadar hapis istemi… 86
Oktay Vural: İktidarla ilişkileri olanlara dokunan yanıyor… 86
Sözcü: Beraat eden savcıdan şok tespit… 86
Emin Çölaşan: Türkiye yandaşlara peşkeş çekiliyor… 87
Sözcü: Avrupalı Yargıçlar:  Türkiye’de yargı, siyasi gücün emrindedir…
ABES HARCAMALAR… 88
Necati Doğru: Cemil Çiçek: Benim tam 87 danışmanım var…
Saygı Öztürk: Meclis TV’de 57 kişinin çalıştığı, bunların iş yokluğundan işe gelmediği
Saygı Öztürk: Afrika gezisinin parası kimden?
Sözcü: Havada, karada saltanat… Fatura 260 milyon lira…
Veli Toprak: Tayyip Erdoğan, akıl danıştığı danışmanına 30 bin lira maaş veriyor…
Önder Öztürk: Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) arazileri hazineye devredildi…
Sözcü: TL’nin yeni simgesinin faturası vatandaşa kesildi… 89
Aydınlık: TRT’de hortum…
Başak Kaya: TRT izlenmeyen programlar için yandaşı zengin etti…
Aydınlık: Köprü ve Otoyollardan yılın ilk 4 ayında 255 milyon lira gelir elde edildi…
Mukadder Anadolu: 3. Köprü aptallıktır, yeşilimizi, suyumuzu, dağımızı tahrip ediyor
Aydınlık: T. Erdoğan’a 400 milyon dolarlık özel uçak… 90
Kamer Genç: Bütçe açığını kapatmak için uçaklarını satsın, millet aç…
Sözcü: Vatandaşın vergileriyle lüks harcamaya devam…
Saygı Öztürk: Başbakan için 300 milyon liraya saray yapıyorlar…
Uğur Dündar: Atatürk Orman çiftliği’nde saray…
Emin Çölaşan: Örtülü ödenek’ten harcanan toplam para 870 milyon lira…
Aydınlık: Meclisteki Başbakanlık makam odasının 330 bin 500 liraya yenilendiği… 91
Sözcü: Özelleştirme paralarına ne oldu?
Saygı Öztürk: Başbakanlık korumalarının toplamı 1500’ü buluyor…
Sözcü: A. Burak Erdoğan’a 10, 5 milyon dolara, 170 metrelik yeni bir gemi…
Veli Toprak: Devlette savurganlık sınır tanımıyor… 92
Abdüllatif Şener: Türkiye’de halkın malı korkunç bir şekilde yağmalanmıştır…
TOPLU KONUT Ve KAMU İDARESİ  (TOKİ) Ne YAPIYOR? 93
Aydınlık: İlyas Yılmazer, 10 kişinin ölümüne neden olan sele “Yapay afet” dedi…
Erdoğan Bayraktar: TOKİ’nin 55–60 milyon lira zarara uğratıldığını açıkladı…
Necati Doğru: Sel öldürmedi. Bakan öldürdü. Kanıtlar ortada…
Sabahattin Önkibar: O çocukları siz öldürdünüz… 94
Gürkut Acar: TOKİ, Başbakan dışında kimseyi dinlemiyor…
Sözcü: Yapılan Kentsel Dönüşüm değil, Kentsel Ölüşümdür…
Sözcü: TOKİ devleti 774 milyon TL zarara uğrattı…
SATILMAYAN ne KALDI? 95
Turhan Tuncer: Devleti satmak, egemenlik ve bağımsızlıktan vazgeçmek demek…
Aydınlık: Yabancılar artık Türkiye’de 60 hektara kadar arazi sahibi olabilecek…
Aydınlık: Vatan toprağı TBMM kararıyla yabancılara satılıyor…
Dilek A. Yılmaz: Yasa açıkça Anayasa’ya aykırıdır…
Erdoğan Bayraktar ‘Yabancılara 90 milyon metre kare taşınmaz satıldığını’ söyledi
Orhan Özkaya: Türkiye elden gitme durumuna gelmiştir… 96
Necati Doğru: Devletin malı işletmeler yok fiyatına AKP yandaşı iş adamlarına satıldı
Tuncer Ergüven: Özelleştirme çay tarımını 10 sene içinde bitirir…
Emin Çölaşan: Telekom Yönetimi, ulusal varlığımız Telekom’un için boşaltıyor…
Aydınlık: Petrol iş Sendikası: Özelleştirmeye karşı mücadele edeceğiz… 97
Mehmet Akkaya: Posta Hizmetleri ve Demiryolları satılığa çıkarıldı…
Orhan Özkaya: Kapitülasyonlar toprak satışı ile geri döndü…
Uğur Dündar: AKP iktidarı seçim uğruna Cumhuriyetin 80 yıllık birikimini satıyor…
Emin Çölaşan: Devraldıkları bütün ulusal varlıklarımızı satıyorlar… 98
Aydınlık: Yapılan özelleştirmeyle köprü ve otoyollar 8 yıllık gelirine satılmış oldu…
Murat Muratoğlu: Onca para, yatırım yapıldığını görmediğimize göre, nerede… 98
Sözcü: Özelleştirmeden gelen paralar ne bütçe açığını kapatır ne de borç stokunu… 98
Mustafa Mutlu: Atatürk’ün mirasını en fazla kim yedi? 99
Erkan Can Çakıroğlu: Özelleştirilen kurumlar geri alınabilir, fiili imkânsızlık yok…
EKONOMİ Ne DURUMDA? … 100
Semih Koray: Küreselleşmenin hedefi tek tip dünyadır…
Sözcü: Vatandaş AKP iktidarında 212 milyar lira borçlandı…
Aydınlık: Erdoğan’ın övündüğü 135 milyar dolarlık ihracata, 232 milyar dolarlık ithalat
Egeli Pamuk Üreticileri: ABD bizi pamuk ekiminden vazgeçirmek istiyor… 101
Ersin Özince. Türkiye üretmiyor, tüketiyor…
Aydınlık: AKP borcu borçla ödeme politikasına devam ediyor…
Aydınlık: 10 yıl içerisinde yabancıların Türkiye’de kazandığı para 114,3 milyar dolar
Murat Muratoğlu: Ben şapka çıkartıyorum, rakamlarla rahatlıkla oynanabildiğine…
Recep Erçin: İkili açık sürdürülemez… (Cari açık-Bütçe açığı) 102
Sözcü: Millete tozpembe bir Türkiye çiziyorlar ama… Usta sınıfta kaldı…
Aydınlık: Foya çıktı, balon patladı…
Bartu Soral: Ülkeler üretmek zorunda, dışarıdan aldığından fazlasını satmak zorunda
MİLLİ EĞİTİM-ÖĞRETİM-DİLİMİZ Ne DURUMDA? … 103
Okay Gönensin: Fikri hür nesilleri hedefleyecek zihniyete geçiş kolay değil…
Sözcü/Tokmak: Çağımıza uymayan bir yasa 4+4+4 tasarısı…
Saygı Öztürk: Kuran, siyer ve Arapça da yaz okullarında ders oldu…
Hüseyin Mercan: Tarikatlarla kol kola 4+4+4 hazırlığı… 104
Aydınlık: Milli Bayramlar yasaklandı…
Sakin Öner: Eğitim bir yapboza döndü. 4+4+4’ün her 4’ünde dert var…
Mehmet Akıncı: Cumhuriyet, bilimsel, laik ve bağımsızlık anlayışlı nesiller yetiştirir…
Didem Kut: Olan çocuklara olacak, Travmatik bir deneyim yaşayacaklar… 105
Nur Serter: 4+4+4 sübyan mektepleri modelidir…
Erol Ertuğrul: Amaç, dindar ve kindar bir kuşak yetiştirmekti… 106
Mukadder Anadolu: Sistem baştan koktu…
Özcan Yeniçeri: Türkçe vatanında giderek köşeye sıkışmaktadır… 107
M. Bedri Gültekin: Türkçe büyük bir coğrafyanın ve büyük bir ekonominin dilidir…
Kurtul Altuğ: Cumhuriyet, Ulus Devlet- Ulusal Ordu-Ulusal Ekonomi üzerine kurulu 108
M. Halil Arık: Kim yıktı Köy Enstitülerini? Hain-ler…
Özcan Yeniçeri: İki yıl sonra yeniden bir “soru sızdırma” skandalıyla karşı karşıyayız. 109
DİNCİ GENÇLİK mi HEDEFLENİYOR? … 110
Necati Doğru: İrtica diyenler haklı çıktı…
Sözcü/Tokmak: Devletin görevi, halkın güvenliğini sağlamak, insanları huzur içinde…
Sözcü/Tokmak: Devletin görevi, dindar bir gençlik yetiştirmek değil…
Ahmet Abakay: Dindar gençlik devamının son aşama özlemi de Dindar Devlettir… 111
Mehmet Faraç: Tevhid-i Tedrisat’ın (Öğretim Birliği Yasası) temeline bomba koydular
H. Basri Özbey: Türkiye, Cumhuriyet yıkıcısı AKP’den kurtulacak, Yeniden Atatürk
Erol Ertuğrul: Türk Ulusu onurludur, Cumhuriyetin dönüştürülmesine katlanamaz…
BASIN – MEDYA… 112
Öztin Akgüç: Gazeteciliğin ilk yükümlülüğü gerçek haberdir…
Sözcü: Sözcü, AKP’nin bugünkü Kongresine alınmıyor. İşte Tayyip usulü demokrasi
Sözcü/Tokmak: Hukukun işlemediği ülke…
Ricciardone: Bizde insanlar çok aptalca şeyler söyleyebilirler ama hapse atmayız…
Ruhat Mengi: Medyanın büyük çoğunluğu artık, tümüyle iktidarın yanında taraf… 113
Can Ataklı: Sonuç olarak AKP iktidarı döneminde gazetecilik fiilen bitti…
Bekir Coşkun: Başbakan nasıl bir yazarı hedef gösterir, yeter artık, oradan kovulduk
Sözcü: Bir yazı yazdı, hedef haline geldi…
Necati Doğru: Özünde kal Bekir, senin yazdıklarının virgülü bile olamazlar…
Mehmet Türker: Yandaş basında yazarlar iktidara rahatça yalakalık yapıp… 114
Sözcü/Tokmak: Sansür kalkmış öyle mi? … 114
Aydınlık: Başbakan:”Bu adamları köşe yazarı olarak nasıl tutuyorsunuz?   “ 114
Uğur Dündar: Ülkedeki basın özgürlüğü, muz cumhuriyetlerinin bile gerisinde… 115
Melih Aşık: Bir Basın Fıkrası…
MUHALEFET Ne YAPIYOR?  CHP (YCHP) – MHP… 116
Yalçın Küçük: K. Kılıçdaroğlu’nun kafası akepe’de ve ayağının cehepe’de olduğunu
Aydınlık: ABD, Kılıçdaroğlu’nu tam 4 yıl önce söylemişti…
Kurtul Altuğ: Ey CHP’liler, bu ilkelerden hangisinden zarar gördünüz?
Lale Gürman: 87 yıllık Cumhuriyet, ortaklaşa bir sivil anayasa darbesi ile savrulacak 117
Tansel Çölaşan: Kılıçdaroğlu’nun söylemlerini istikrarlı görmüyorum tutarlılığı yok…
Sabahattin Önkibar: Kılıçdaroğlu’nu anlama noktasında müşkülatım var…
Sadettin Tantan: AKP-BDP-PKK ve Yeni CHP bütünün parçalarıdır… 118
Yılmaz Özdil: AKP’nin yaptığı en vahim taktik hata HABUR…
Şahin Mengü: CHP’nin bugünkü yönetimi, bölücü BDP ile birlikte AKP’nin payandası
Aydınlık: Yeni CHP hata üstüne hata yapıyor. Cemaat meşrulaştırılıyor… 119
Doğu Perinçek: Soros Enternasyonali Talabani’nin yanına Kılıçdaroğlu’nu da oturttu 120
Doğu Perinçek: CHP’deki değişim, Atatürk ve İnönü’den, Seyit Rıza ve F. Gülen’e…
Mehmet Faraç: Birlikte anayasa yapıyorsan “Hain” deme, diyorsan, masadan kalk… 121
Ümit Kocasakal: Atatürk’ün koltuğunda oturarak, kimse Atatürk’e fatura çıkaramaz…
Sabahattin Önkibar: Bundan sonra ha AKP, ha MHP…
Arslan Bulut: AKP’ye hizmet milliyetçilik midir? 122
ON OKLAR- ERKEN TÜRKLER- ÖN TÜRKLER… 123
♥ Atatürk: Türk nedir? Yıldırımdır, kasırgadır… Güneştir…
♥ Atatürk’ün Şiiri: Hakikat NeredeTÜRK bütün adamların birliğidir
Tarih Türklerde, Türklerle başlar… 124
Rıfat Serdaroğlu, Haluk Tarcan’ın gönderdiği mektuptan aktarıyor…
Kanıtlanmış bilimsel gerçeklere göre, bizler Anadolu’nun 15 bin yıllık sahipleriyiz… 125
Gene D. Matlock: Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türksünüz 126
Gülsev Eyüboğlu: Ergenekon ve Göktürkler… 127
Anadolu öz be öz Türk yurdudur… 128
Doğu Perinçek: Altın elbiseli Tigin (Prens) … 129
♥ Atatürk: Bu memleket tarihte Türk’tü, bugün de Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır…
ORTADOĞU’da NELER OLUYOR? … 130
Condoelezza Rice: Ortadoğu ülkelerinin rejim ve sınırlarını değiştireceğiz…
SURİYE’nin DURUMU? … 131
♥ Atatürk: Savaş, zorunlu ve yaşamsal olmalıdır…
Sözcü: Savaşlar kazanan için de, kaybeden için de, ağır kayıplara yol açan felakettir
Doğu Perinçek: ABD’nin Suriye savaşının bir diğer hedefi Türkiye’dir…
Sabahattin Önkibar: Başbakan senin Suriye politikalarını kaldırmak milli vecibedir
Türker Ertürk: Suriye İran’a giden yolda, bir ara hedeftir… 132
Hüsnü Mahalli: Bir ülkede sorun varsa, bundan önce komşular sonra çevre etkilenir
Sözcü: Obama: Suriye’ye karşı, Türkiye ve İsrail ile çalışıyoruz…
Sözcü: Arap Baharı bahane, silah satışı şahane… ABD 66 milyar dolar kazandı…
Aydınlık: CIA Başkanı David Petraeus’un İstanbul sırrı? 133
Aydınlık: Üst üste şehitler veriyoruz. Komşularımızla düşman olduk…
Sözcü: Türkiye’nin Esad’ı devirmek için bağrına bastığı Suriyeli mülteciler sorun oldu
Aydınlık: Tayfur Sökmenoğlu: Hatay ajan kaynıyor. Sınır delik deşik…
İsa Gök: Başbakan Suriye’de emperyalizmin planlarına hizmet etmektedir… 134
Ali Serindağ: Başbakan panik içinde, iyice sıkıştı… Esnaf sıkıntıda…
Aydınlık: Hataylılar: Savaşa hayır, kamplar kapatılsın…
Hüseyin Güler: Hatay Altınözü’nde yurttaşlar: İmza toplayacağız, yürüyüş yapacağız
Kemal Baytaş: ABD petrol, Rusya ise üs peşinde, bize ne oluyor? …
H. Basri Özbey: Suriye’de iç karışıklıklar yaratan teröristler Adana’da eğitilmekte… 135
TÜRKİYE’ye Yerleştirilenler… Füze Kalkanı… Patriot Füzesi… 136
Aydınlık: AKP radar üssündeki ABD askerleri için, TBMM’den izin almadı…
Aydınlık: Hedef Türkiye… Veri Kürecikten…
Nikolay Makarov (Rusya Genelkurmay Başkanı): Rusya tehdit hissettiği anda, nerede olursa olsun, füze kalkanının ilgili unsurlarını vuran ilk ülke olur… 137
Sözcü: Şanlıurfa’ya füze sistemi kuruldu, füzelerin yönü Suriye’ye çevrildi…
Aydınlık: Veli Ağbaba: Meclis iradesine ABD ipoteği koydurulmuştur…
Aydınlık: Tetik NATO’da, masraflar Türkiye’den…
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dost mu, Değil mi? 138
Henry Kissinger: Biz neden büyük devletiz; içimizdeki hainleri öldürür, başka devletlerin hainlerini o devletin başına getiririz…
Bülent Esinoğlu: Amerika çökerse, dünya çökmez. Üretim artık Asya’dadır…
Hikmet Çiçek: Türkiye’nin 101 yerinde “İkili Anlaşmalar” gereği ABD üssü kuruldu… 139
Kurtul Altuğ: NATO yararlı mı, zararlı mı?  …
Mehmet Ali Güller: Üçüncü Türk-Amerikan Savaşı… 140
Necati Doğru: Yine şehit var, çünkü orada petrol var… 141
Henry BarkeyAKP lideriyle anlaşarak Türk Ordusunu kafesledik 142
Mehmet Ali Güller: ABD Diyarbakır’da Federasyonu görüştü…
Theodore Roosevelt: Yumuşak konuş ama elinde büyükçe bir sopa bulundur
Hakan Taş: Türk Gençlik Birliği (TGB): Sopadan da, sıpadan da kurtulacağız
Sözcü/Tokmak: Bir fotoğraf, sayfalar dolusu yazıya bedeldir… 143
AVRUPA BİRLİĞİ (AB) Ne DURUMDA? … 144
Murat Muratoğlu: Avrupa yıkılıyor mu? …l
Gönül Kenter: Jean Claude Juncker: Avro Bölgesi dağılabilir…
YEŞİL ADAMIZ KIBRIS… 145
Rauf Denktaş:Tanrı bizi vatansız, bayraksız ve Atatürk idealinden yoksun bırakmasın
Emin Çölaşan: 88 yaşında bir saygın insan. Kıbrıs olayının 1 nolu gerçek kahramanı
Necati Doğru: Ömrünü davasına verdi ve gitti. Lider gibi liderdi
H. Macit Yusuf: Üzerine titrediği egemenliğimizden kesinlikle ödün verilmeyecektir
Arslan Bulut: Papandreou: Bize güvence verilmişti ama Denktaş hala direniyor…
İsmet Özçelik: Kofi Annan’ın hazırladığı plana göre, Kıbrıs’ta tek devlet olacaktı… 146
H. Macit Yusuf: Güçlü olduğu iddiasında olan AKP, Kıbrıs sorununu artık bitirmelidir
ERMENİ MEZALİMİ – 1914 Olayları – SOYKIRIM YALANI… 147
Biz Soykırım yapmadık… Biz vatanımızı savunduk…
Aydınlık: Ermeni soykırımı, emperyalist bir yalandır. Vatan savunduk…
Sözcü: Anadolu toprakları, Ermeni çetelerinin toplu katliam yaptığı mezarlarla dolu…
Emin Çölaşan: Rus ordusuyla boğuşan ordumuz, Ermenilerin ihanetine uğradı…
Ermenistan Başbakanı Kaçaznuni: Emperyalistlere güvendik, astık, kestik, kaybettik 148
Aydınlık: Fransa’da Soykırım Yasası iptal edildi. Anayasa’ya aykırı bulundu…
RUHBAN OKULU ve PATRİKHANE… 149
Aydınlık: Cumhuriyet tarihinde bir ilk, Diyanet İşleri Başkanı Patrikhaneyi ziyaret etti
VE SONUÇ: ATATÜRK’te BİRLEŞTİK… 150
Atatürk Diyor ki: Ey Millet iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz. En doğru ve en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın buyurduğunu ve istediğini yapmak, insan olmak için yeterlidir…  
Doğu Perinçek: Atatürk’ün demokrasi tanımı, Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya, 7 iklimde gerekli ve bilimseldir
Celal Şengör: Aksaklıklar bir araya gelerek, toplumu birdenbire çökertir…
Yalçın Küçük: ”Bizim” ile “Onlar” arasında bir kavga var… 151
Yekta Güngör Özden: Suçlar artıyor. Yargı organları bunalmış durumda…
Selçuk Yöntem: Atatürk ilke ve inkılâplarını unutmamamız gerekiyor…
Tarık Akan: Ben Atatürk’ü özlüyorum. Felsefesini, kudretini, devlet adamlığını… 152
Edip Akbayram: Türkiye 30 yıl ileriye gitmesi gerekirken, 30 yıl geri getirdiler… 152
Sözcü: Fazıl Say: Halkımı dünyada en iyi şekilde temsile uğraşırken… 153
Kıraç: Türkiye Atatürk’ün ölümünden sonra, 2. Dünya Savaşı sırasındaki politikalarıyla, NATO’yla birlikte ilk olarak askerimiz bağımsızlığını kaybetmiştir…
Kemal Baytaş: Aşık Veysel: Hepimiz, seçtiğimiz siyasiler, O büyük insana ihanet ettik, şimdi ceremesini çekiyoruz
Ümit Kocasakal: Benim bugünkü saptamama göre, Türkiye işgal altındadır…
♥ Atatürk’ten bir Anı: M. K. Paşa, Refii Cevat Ulunay ile bir görüşme yapıyor… 154
Atatürk Diyor ki: Unutmayın ki, toplumda köklü değişiklikler yapmak isteyen her lider, yobazlarla meydan savaşı yapmak ve bunu kazanmak zorundadır…
Necati Doğru: Bu iktidar gidici. Bu iktidar seçimle geldi, seçimle gider… 155
Tansel Çölaşan: AKP bir görev iktidarıdır… Ana Muhalefette ciddi bir boşluk var…
Tansel Çölaşan: Yargı gitti, diktatörlük geldi. Türkiye faşizmle yönetiliyor… 156
Sözcü/Tokmak: Bu sevda bitmez. Bugün tüm yurtta Atamızı sevgiyle, özlemle, saygıyla anacağız…
Mehmet Faraç: Atatürk’ün evlatları zafere sahip çıktı
Ümit Kocasakal: Türkiye Cumhuriyeti bugün zihinsel olarak işgal edilmiş durumda 157
Şahin Mengü: Atatürk’te Birleşelim. Başka çıkış kalmamıştır. Kurtarıcı beklemeyeceğiz. Atatürk’te birleşerek yeniden kurulacağız… 158
Atatürk; Anlayana, Gençlere, Öğretmenlere, Siyasilere, Cumhuriyeti Sevmeyenlere, Baskıcılara ve Orduya Diyor ki… 159
Aydınlık: Maya tuttu. 2012’de millet sözü aldı, meydanlara aktı, kızılca kıyamet koptu. Atatürk’te Birleştik…
19 Mayıs’ta başladı, 29 Ekim’de şahlandı, 10 Kasım 9’u 5 geçe zirveye çıktı. Anıtyürek oldu
Mehmet Akif: Sahipsiz olan bir memleketin batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır… 160
Atatürk diyor ki                   :
Sessiz, durgun, başı eğik kalmayınız, uyanınız…
Bütün dünyaya
“Ben Türküm, bağımsızlığım bana atalarımdan kaldı,
onu sana vermem!” diye haykırınız…

Sevgi ve saygı ile.
24.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Atatürk’ün mal varlığı ve utanmaz saldırılar..

Dostlar,

Dün gece (30/31 Mart 2013) Ulusal Kanal’da Cevizkabuğu Programında
Hulki Cevizoğlu‘nun 4 konuğundan Atatürk düşmanı 2’si, bugüne dek görmediğimiz ölçüde hayasızca Yüce Atatürk’e saldırdılar.

İpe sapa gelmez, uzmanı asla olmadıkları ve asla derinleşmedikleri,
güvenilir kaynak gösteremedikleri savlarını kustular.

TGB Eski Genel Başkanı AYDINLIK Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
İlker Yücel
ve Deniz Harbokulu Eski Komutanı E. Tuğamiral Türker Ertürk, deyim yerinde ise mostralarını çıkardılar bu zavallıların..

İzmir’den telefonla bağlanan Cumhuriyet tarihi uzmanı Prof. Kemal Arı da
Atatürk’ten ödleri kopan yarasaları bir güzel benzetti..

Hulki bey de yer yer yanıt verdi ama programın tarafsızlığı adına çok zor durumlarda kaldı..Hulki beye sormak gerekir :

– Saf demokratlığın zamanı mı Hulki bey ??

Lütfen, yakıcı gündeme ilişkin çözüm üretebilecek programlar yapın..

Bu adamların aslında kinleri salt Atatürk’e de değil.. Laik-demokratik hukuk düzenine..

Tüm özlemleri belli ki çöl şeriatı düzeni..

Belki o bile değil.. Belli çevrelerin “sahibinin sesi”..

Bir dergi çıkarıyorlar ve emperyalizme uşaklık yapıyorlar..
Finansman kaynaklarını bilmiyoruz..

Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı, “haşa” mal gasp ettiği yönünde suçlamaya dek
hadlerini aştılar..

Yüce Atatürk ne götürdü öbür yana?

Öldüğünde bırakıtında (terekesinde, mirasında) neler vardı?

  • Mustafa Kemal Atatürk öldüğünde, İş Bankası 4 sayılı emekli hesabında biriken parası yalnızca 19566 lira idi..

Her şey apaçık ortada ki; edinilen malların çok büyük bir bölümü
Devlet – Ulus adına vekaletendir.

Erbakan’ın malvarlığı kendi varlığı mıydı?

Partisine bağışlananlar emaneten kendisinde idi.
Parti kapatılırsa Hazinece el konmasın diye..

Ayrıca Abdullah Gül beyefendinin “KAYIP TRİLYON DAVASI” ne oldu??

Biraz olsun utanmak gerekir, terbiye sahibi olma gerekir..

Aşağıda bu listeyi veriyoruz..

Örn. “beton köprüler”.. Ata’nın ne işine yarar?
Çok net değil mi ki, savaşta, sonra da ülkenin bayındırlığında kullanılsın diye??

Dinciler övünebilirler yetiştirdikleri bu gözü kara cahil militanlarıyla..

Ama unutulmasın ki, bu gibi serseri takımlarının
ne zaman sahibini ısıracağı hiç belli olmaz..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 31.3.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==============================================

Atatürk’ün mal varlığı

Son günlerde internet sitelerinde İsmail Cem‘in “Türkiye’nin Geri Kalmışlığının Tarihi” adlı kitabı kaynak gösterilerek “Atatürkün mal varlığı” söz konusu edilmekte.İsmail Cem’in de  Atatürk’ün genel sekreteri Hasan Rıza Soyak‘ın “Atatürk’ten Hatıralar” adlı kitabından (Cilt 2, s. 689) aldığı bu listedeki mal varlığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün gözetiminde, Kurtuluş Savaşının ardından, 15 yıl içinde Ulusa “emaneten” mal edinilmiş ve sonra doğrudan Atatürk’ün buyruğuyla çıkarılan

12 Haziran 1933 tarih ve 2307 sayılı yasayla resmen Hazine’ye, Türk Devletine bağışlanmıştı. (Büyük Nutku SÖYLEV’i okurken tüm mal varlığını CHP’ye devredeceğini belirtmişti, ama sonra Hazine’ye bağışlamaya karar verdi..) Kurtuluş Savaşı sırasında Hint Müslümanları yardım olarak Mustafa Kemal adına 500 bin lira göndermişlerdi. Parayı getiren Mustafa Sagir İngiliz casusuydu ve Mustafa Kemal Paşa’yı öldürmek üzere Ankara’ya gelmişti. Sagir suçunu kabul etti, “teşebbüs” aşamasında kalmasına karşın, savaş durumu olduğu için bu suçun cezası idamdı; Sagir asıldı. Mustafa Kemal Paşa, gelen parayı Milli Savunma Bakanlığı emrine verdi. Büyük Taarruz’da bu paranın bir miktarı kullanıldı. Maliye Bakanlığı, kalan 380 bin lira dolayında parayı Mustafa Kemal Paşa’ya geri verdi. Bu paranın 250 bin TL’si ile İş Bankası kuruldu, kalanıyla da aşağıda listelenen mallar edinildi. Bu çiftliklerde kooperatifler kurulmuş, çiftçiye makinalı tarım öğretilimişti.

Bataklık arazide kurulan Atatürk Orman Çiftliği bunlardan biri. Mustafa Kemal Paşa Türkiye’nin her yerinde çiftlikler, bahçeler satın aldı, ıslah etti, geliştirdi ve sonra bölge köylülerine bağışladı.

  • Mustafa Kemal Atatürk öldüğünde, İş Bankası 4 sayılı
    emekli hesabında biriken parası yalnızca 19566 lira idi..

Atatürk’ün mal varlığı olarak İsmail Cem’in verdiği liste           : 

  • 582 dönüm çeşitli meyve bahçeleri. Değişik çeşitlerde 650 bin fidan. 
  • 620 dönüm asma fidanlığı. 650 bin kök bağ çubuğu.  
  • 370 dönüm çeşitli sebze yetiştirmeye elverişli bahçe. 
  • 220 dönüm 6 bin ağaçlı zeytinlik. 
  • 727 dönüm 1600 ağaçlı portakallık. 
  • 15 dönüm kuşkonmazlık. 
  • 100 dönüm park ve bahçe. 
  • 2 bin 650 dönüm çayır ve yoncalık. 
  • 1450 dönüm yeni tesis edilmiş orman. 
  • 148 bin dönüm tarıma elverişli arazi ve mera. 
  • 45 adet büyük ve küçük idare binası ve ikametgah (bütün mefruşat ve demirbaşları ile birlikte). 
  • 7 adet 15 bin baş koyunluk ağıl. 
  • 6 adet Aydos ve Toros yaylalarında tesis edilen mandıralar. 
  • 8 adet at ve sığırlara özgü ahır. 
  • 7 adet genel ambar. 
  • 4 adet hangar ve sundurma. 
  • 4 adet lokanta, gazino ve eğlence yerleri, Lunapark. 
  • 2 adet fırın
  • Bira ve malt fabrikası  
  • Buz fabrikası; (günde dört bin ton buz üretme kapasitesine sahip) 
  • Soda ve gazoz fabrikası : Günde 3 bin şişe soda ve gazoz üretebilecek kapasitede. 
  • Deri fabrikası
  • Ziraat Aletleri ve Demir Fabrikası : 
  • 2 süt fabrikası (Ankara ve Yalova’da) 
  • 2 yoğurt üretimevi; 
  • 1 şarap üretimevi (imalathanesi) : Yılda 80 bin litre şarap üretme kapasitesine sahip. 
  • 1 değirmen
  • İstanbul’daki bir çelik fabrikasının % 40 payı. 
  • Biri Ankara’da, öbürü Yalova’da kurulu iki tavuk çiftliği. 
  • Yalova’daki çiftliklerde 2 özel iskele ve liman tesisi. 
  • 5 mağaza (Ankara’da 3 ve İstanbul’da 2)
  • Orman Çiftliğinde; özel sulama donanımı, kanalizasyon,
    Telefon tesisatı, elektrik tesisatı, küçük beton köprüler, özel yollar,
    içme suyu dağıtımı şebekesi. 
  • Yalova Çiftliğinde; özel su tesisatı, telefon tesisatı, elektrik tesisatı,
    küçük beton köprüler ve yollar. 
  •  Silifke Tekir Çiftliğinde; özel sulama donanımı, beton köprüler. 
  • Orman Çiftliğinde kurulu Çiftlik Müzesi ve küçük ölçekte Hayvanat Bahçesi donanımı. Bunların işletme gereçleri ve bütün demirbaşları. 
  • 13 bin baş koyun : Kıvırcık, Merinos, Karagül, Karaman ırklarıyla
    bunların melezleri. 
  • 443 baş sığır, Simental, Hollanda, Kırım, Jersey, Gorensey, Halep yerli ırklarıyla bunların melezleri, yeni üretilen Orman ve Tekir cinsleri. 
  • 69 baş İngiliz, Arap, Macar, yerli ve bunların melezleri koşum ve
    binek atları. 
  • 2 bin 450 baş tavuk, Legorn, Rodayland ve yerli ırklar. 
  • 16 adet Traktör, 13 adet Harman ve Biçer Döver Makinesi ve
    tüm tarım işlerini görebilen ziraat alet ve donanımının tümü. 
  • 35 tonluk bir adet deniz motoru, Yalova çiftliğinde. 
  • 5 adet, çiftliklerin taşımacılık işlerinde çalıştırılan kamyon ve kamyonet. 
  • 2 adet çiftliklerin genel hizmetlerinde çalıştırılan binek otomobili. 
  • 19 adet, çiftliklerin genel hizmetlerinde çalıştırılan, binek ve yük arabası. 

    (Listeye katkısı için Sn. Prof. Dr. D. Ali Ercan’a teşekkürlerimizle..)

 

Genlerimizdeki Atatürk


ANALİZ

Utku Çakırözer

Genlerimizdeki Atatürk

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) dün Ankara’da Anayasaya Dair Tanım ve Beklentiler başlıklı raporunu açıkladı. KONDA Araştırma Şirketi tarafından 29 ilde 2699 kişiyle yapılan görüşmelerin ışığında hazırlanan raporda öne çıkan sonuçlar şunlar:

Atatürk ilkeleri korunmalı

Görüşülen kişilerin % 82.3’ü yeni anayasının temel ilkeleri arasında“Atatürk ilke ve inkılapları ile Atatürk milliyetçiliğine yer verilmesi” gerektiğine inanıyor.

“Kendinizi hangi kimlikle tarif edersiniz” sorusuna % 28.2 ile ‘Atatürkçü’ yanıtı veriliyor. Tercih edilen diğer kimlikler ise ülkücü (4.7) , milliyetçi (15.1), muhafazakâr (15.6), İslamcı (18.9), demokrat (7.2), liberal (0.9), ulusalcı (1.8), sosyal demokrat (5.6) ve sosyalist (2.1) şeklinde sıralanıyor.

On kişiden 9’u ‘laiklik’ istiyor

Toplumun yarısı (% 50.6) laikliğin anayasadaki haliyle aynen muhafazasını isterken
% 40’ı “Devletin tüm dinlere aynı mesafede olacağı şekilde yeniden tanımlanması” gerektiğini düşünüyor. Her on kişiden yalnızca  biri laikliğin anayasadan tümüyle çıkarılması görüşünde.

Bununla birlikte görüş alınan kişilerin % 84’ü Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, hükümetten bağımsız ve tüm din ve mezheplere hizmet verecek şekilde reforme edilerek yerini korumasını istiyor. Yine görüşülenlerin % 76’sı da ‘kamu çalışanları dahil’ başını örtmek isteyen herkesin örtünebilmesi gerektiğini düşünüyor. Toplumun % 46.3’ü din kültürü
ve ahlak bilgisi derslerinin seçmeli olması gerektiğini düşünürken bu dersin zorunlu kalması durumunda içeriğinin tüm din ve mezhepleri öğretecek şekilde değiştirilmesini talep edenlerin oranı % 77 çıkıyor.

‘Düzeni bozmadan reform’

Çelişkili görünen tabloyu, KONDA’nın sahibi Bekir Ağırdır şöyle yorumladı:

“Türk halkı radikal adımlardan yana değil. Düzen bozulmadan sistemin reforme edilmesinden yana. Bu yapılırken devletin müdahalesinden değil, ‘hakem’ rolünü üstlenerek tarafsız kalmasından yana. Yani laiklik korunurken Diyanet ve din dersleri reforme edilsin, örtünmek isteyen engellenmesin, cinsel yönelime karışılmasın görüşünde.”

Bunun tek istisnası ise ‘mahalle baskısı’ halleri. Görüşülen kişilerin % 85’i,
“Ait olunan kültürel grup içinde baskıya maruz kalan vatandaşların hakları için
devletin müdahale etmesi gerektiğine” inanıyor.

Yerelde anadili formülü

Ağırdır’ın tanımladığı psikolojiyi teyit eden bir başka alan Kürt sorunu ve anadili tartışmaları. Ankete katılanların % 73’ü temel eğitimin yalnızca Türkçe verilmesini istiyor, % 27 de “herkes anadilinde eğitim alabilir” düşüncesinde.

Ama soru, “Yerel yönetimler anadilinde veya yerelde insanların konuştuğu dilde eğitim ve kamu hizmeti için yetki sahibi olsun mu?” şeklinde yöneltildiğinde, olumlu bakanların oranı % 40’a yükseliyor.

Görüşülenlerin % 56’sı, yurttaşlık tanımı konusunda mevcut anayasadaki
Türk kimliği’ ifadesinin aynen korunmasını isterken % 35’i tüm etnik kimliklere
yer verilmesinden, % 9’u ise hiçbir kimliğe yer verilmemesinden yana.

Öncelik adalet ve eşitlik..

Son dönemde yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında olduğu gibi TESEV’inkinde de anayasada en fazla olması arzulanan ilke ‘haksızlığa karşı adalet’ (% 65.1) isteği.

İkinci sırada ise ‘Türk, Kürt, Sünni, Alevi gibi farklılıklar arasında eşitlik’ (%50.4) istemi geliyor. Bu itemlerle koşut, görüşülenlerin % 84’ü “Cumhurbaşkanı, Hükümet, Ordu dahil hiçbir kurum yargı denetimi dışında bırakılmamalıdır.” ifadesine katılıyor.
% 77’si anayasaya “Yargı devleti değil bireyi korumakla yükümlüdür” ifadesinin konmasını isterken; %70’lik bir çoğunluk da “Dersim, 6-7 Eylül, Sivas Madımak ve Uludere olaylarının mağdurlarından özür dilenmesi ve/veya onlara tazminat ödenmesi” talebinde bulunuyor.

Başkanlığa hayır, parlamentoya evet

Başbakan Erdoğan ve AKP’nin ‘başkanlık’ sistemi arayışına geçit vermeyen araştırmada, “Ülke yönetiminde en büyük güç kimde olmalı?” sorusuna, katılanların
% 56’sı Meclis yanıtını veriyor. Yalnızca % 23 yetkinin‘cumhurbaşkanında’ olmasını istiyor. Görüşülenlerin % 61’i, şiddet eylemi ile açıkça ilişki durumu hariç partilerin kapatılmamasını isterken üçte ikisi de, milletvekili ve belediye başkanlarının seçmenlerin belli bir oranının imzasıyla azledilmesi (recall) uygulamasını istiyor.

Zorunlu askerliğe devam

Görüşmelerde halka zorunlu askerlik uygulaması da sorulmuş. Zorunlu askerliğin
aynen korunmasını isteyenlerin oranı % 70. Her on kişiden üçü ise profesyonel askerliğe geçilmesi, vicdani ret hakkı ya da askerlik vazifesinin sosyal hizmetle
yerine getirilmesini tercih ediyor.

Ne sağcıyız ne solcu

İktidara talip muhalefet partilerinin dikkate alması gereken bir bulgu da
“Kendinizi siyasi görüş olarak nerede tanımlarsınız?” sorusuna verilen yanıtlarda yatıyor.

Soruya ‘sol’ ve ‘ortanın solu’ diyenler % 17; ‘merkez’diyenler % 15; ‘sağ’ ve ‘ortanın sağı’ diyenler % 32 iken, ‘hiçbiri’diyenler hepsinin üzerinde % 37 çıktı. Kendini sağ-sol siyasi yelpazenin dışında gören bu kesim içinde başı çekenler ise % 40’lık oranla kimliğini ‘Atatürkçü’ diye tanımlayan kesim.

***

  • Başkanlık sistemi arzusundaki Başbakan Erdoğan, ülkemizden
    Atatürk’ün tüm izlerini silmeye çalışan bakanlar ve öbür iktidar odakları ile seçim kampanyasında kitleleri çekecek slogan arayışındaki muhalefet partileri,
    bu araştırma sonuçlarını dikkatle incelemeli.

21. Yüzyılın Sorunlarına Atatürkçü Çözümler.


Dostlar
,

ADD Bilim Kurlu Başkanı değerli hocamız Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan‘ın
10 Kasım 2012 günü Ankara’da Yüksek Ticaretliler Derneği‘nde verdiği konferansın yansılarını izlemek için lütfen tıklar mısınız??

21._Yuzyilin_Sorunlarina_Ataturkcu_Cozumler

 Ali hocamızla Atatürk’ü, Hak’ka yürüyüşünün 74. yılında anma bağlamında birlikte sunu yapacaktık. Fakat bizim Denizli’de kapsamlı görevimiz çıkınca görev Ali hocamıza kaldı. 

Dernek Başkanımız Sayın Davut Özdemir’den öğrendiğime göre salonda insanlar ayakta kalmış.. Ali hocamız çok başarılı bir sunum yapmış. Ali hocaya durumu sorduğumda ise, her zamanki alçakgönüllülüğüyle “fena olmadı galiba..
demekle yetindi..

Sunu 20 dolayında yansı içeriyor ama çok özlü.. Umarım Dernekte kamera kaydı da yapılmıştır. Bana ulaşırsa web(youtube’a) koymaya çalışırız.

Teşekkür ederiz Sn. Ercan’a sunumunu bizlerle paylaştığı için..

Sevgi ve saygı ile.
12.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net