NEFES

Suay Karaman

Ülkemizin tüm sorunları bir yana bırakılıp PKK terör örgütünün bebek katili başı, gerçek adı Artin Agopyan olan Abdullah Öcalan’dan barış elçisi yaratılmaya çalışıldı. Öcalan soyadı ile gerçekten Türklerden öç almak için savaşan bu emperyalizmin maşası ile sözde barış görüşmeleri yapılmakta ve PKK terör örgütünün kendini feshedeceği, silah bırakacağı gibi söylemler ortaya atılmaktadır.

Ermeni terör örgütü ASALA’nın eylemlerini sona erdirip, PKK terör örgütü ile ülkemizi bölmeyi, parçalamayı amaçlayan ABD ve AB, bu isteklerinden vazgeçmemişler ve şimdi farklı bir senaryoyu uygulamaya koymaktadırlar. Milyarlarca dolar harcamamıza ve elli binden çok insanımızın ölümüne neden olan PKK terör örgütü ile mücadele yerine, pazarlık yapanları
tarih unutmayacağı gibi bağışlamayacaktır da.

15 Şubat 1999’da yakalanan “Benim de annem Türk, Türk devletine hizmet etmek istiyorum,
beni kullanın
” diyen Abdullah Öcalan, şimdi “gelin tarihsel ilişkimizi yeniden düzenleyelim” diyerek
Türk Milletini ve Türk Devletini pazarlığa çağırmaktadır.

  • Aptallar, yüzeyseller, hainler ise bunu barış olarak adlandırmakta ve sevinmektedirler.

Terörist başının geçtiğimiz Cuma günü yaptığı açıklamanın özeti şöyledir:

  • “Kürt realitesinin tanınmaması”,
  • “kimlik inkârı”,
  • “cumhuriyetin tek tipçi yorumları”,
  • “demokratik toplum”,
  • “cumhuriyetin ikinci yüzyılını demokrasiyle taçlandırmak”

Bu işin ardalanında ise terörist başına ‘umut hakkı’, anayasada ‘millet tanımı’, ‘eğitim dili’ değişiklikleri gelecek için ve cumhurbaşkanlığı seçimi için gizli pazarlıklar vardır. PKK terör örgütünün eli kanlı başıyla yapılan görüşme heyetinde olan ve “bu cumhuriyetin ne hayrını gördük?” diyen Sırrı Süreyya Önder, basın toplantısının sonunda terörist başının bir notunu paylaşarak şunları söyledi:

  • ”Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.”

Yeni yapmak istedikleri anayasada ilk dört madde kalsa bile 42. ve 66. maddelerin değiştirilmesi ile PKK terör örgütünün istekleri karşılanabilecektir. Bu konuda 26 Şubat 2025’te İzmir Bakırçay Üniversitesi’nde Hukuki Araştırma Derneği’nin düzenlediği panelde Binali Yıldırım, sinyalleri verdi. Konuşmasında sivil anayasanın bir an önce yapılması, vatandaşlık tanımının yeni anayasada gözden geçirilmesi ile vatandaşlığı önceleyen bir güncelleme yapılabilmesi ve
Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olmasının yolunun açılması gerektiğini vurguladı.

  • Terörist başının silah bırakma çağrısında, Atatürk’ün kurduğu üniter, demokratik ve laik ulus devleti, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal düzeni hedef alınmıştır.

Madem PKK terör örgütü,  terörist başının “silahları bırak” çağrısıyla silah bırakıyordu da,
neden 25 yıldır beklendi? (AS: AKP 22,5 yıldır tek başına iktidar! Aklı şimdi mi başına geliyor?)

TBMM’deki yalnızca İYİ parti, bu çirkin pazarlığa karşı çıktı.

Kimileri desteklerken, kimileri yuvarlak sözlerle geçiştirdiler.

  • ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçedir,
  • kırmızı çizgimiz üniter devlettir,
  • hapis cezası almış PKK teröristlerinin affı mümkün değildir’

diyemeyen hiçbir siyasetçi, siyasal parti ve demokratik kitle örgütü açıkça Türk Milletinin karşısındadır.

Bu doğrunun ışığında, gerçek yurtseverlerin ve Atatürk milliyetçilerinin, yinelenen yeni açılım süreçlerine karşı çok dikkatli olması gerekmektedir.

19 Ekim 2009’da barış süreci diye davulla zurnayla karşılanan eli kanlı PKK teröristleri,
Habur’da çadır mahkemeleri kurularak serbest bırakılmıştı.  Daha sonra PKK terör örgütüne
3 Mart 2013’te AKP iktidarı tarafından çağrı yapılmıştı. Nevroz’da okunan terörist başının mektubu, beklenen etkiyi yapmadığı gibi, terör örgütü kendisine gösterilen hoşgörü ortamından yararlanarak 2015-2016 arasında Hendek Savaşları için bölgeye yığınak yapmıştı.
Bunun sonucunda yaşanan olaylar, yüzlerce vatandaşımızın ve güvenlik görevlilerimizin ölümü ile sonuçlanmıştır.

Yapılan bu rezilliklerden sonra terör bitti mi? Bu sözde barış sürecini yeniden planlayanlar, allayıp, pullayıp servis edenler, destek verenler, destek olanlar öldürülen elli bin insanımızdan utanmadınız mı? Yaralanan, engelli (sakat) kalan insanlarımızdan utanmadınız mı?
Şehitlerimizin çocuklarından, yetimlerden, öksüzlerden, yüreği yanan analardan, babalardan, kardeşlerden, tek başına yaşam savaşımı vermeye çalışan eşlerden utanmıyor musunuz?

2018 Mart ayında Afrin’de şehit olan askerimizin evine giden bir binbaşının anlatımı, içinde biraz sevgi olan insanların nefesini keser:

  • “Ailesine taziyeye gittiğimiz şehidimizin beş yaşında bir kızı vardı ve elindeki mavi balonu hiç kimseye vermiyordu. ‘Beraber oynayalım mı?‘ dedim. ‘Olmaz, patlarsa ölürüm’ dedi. ‘Patlarsa ben sana binlerce balon alırım.’ dedim. Minik kız, beni bir mıh gibi yere saplayan ve karşılığında hiçbir şey söyleyemediğim şu yanıtı verdi: ‘Babam şişirdi bu balonu, içinde onun nefesi var…‘ Şehidimizin beş yaşındaki küçük kızının elindeki balonda babasının nefesini saklaması duygusu karşısında söylenecek söz olabilir mi? Terör örgütüyle yapılan bu
    hain pazarlık ihanet değilse, nedir?

Adına Büyük Ortadoğu Projesi-BOP denilen ama aslında Büyük İşgal Projesi olan bu emperyal projenin son durağı İran ve Türkiye’dir. İran ve Türkiye, işgal edilen öbür devletler gibi değildir; köklü gelenekleri ve devlet yönetimleri vardır. Anadolu topraklarında yanan Mustafa Kemal’in ateşini söndürmek olanaksızdır. Emperyalistler de bunu bildiği için, her türü hileli yolla ülkemizi yoklamaktadırlar. Ancak Kuvayı Milliye bilincini hiçbir biçimde öldüremeyecekler.
(Azim ve Karar, 3 Mart 2025)

NEFES” hakkında bir yorum

  1. Gönül Pınar Atacı

    B

    Baştan sona dek ayrımsız her tümcesi ve sözcüğü GÜNCEL VE BELGESEL, MUHTEŞEM VE MÜKEMMEL bir yazı. Çok değerli ve ünlü yazarı sevgili Suay KARAMAN’a en yürekten tebrikler, özel selamlar, içten sevgiler, derin saygılar, en iyi dilekler, yeni başarılar ve konuyla ilgili bir adak :

    BUNLARIN TÜMÜNÜN ASLA DEĞİŞMEZ EMELİ

    Birincisi,eski ve yeni BOP’cudur
    İkincisi,Sır Küpü üyesi kolcudur.
    Her ikisi de U – Dönüşleri’nin en şeytani ustasıdır.
    Emirlerinde binlerce hizmetçi ve köstebek vardır.

    Açık ve gizli ortakları gerici, yobaz, bölücü güçlerdir.
    Koltuk deynekleri ise ‘sağ’ ve ‘sol’ etiketli örgütlerdir.
    Tüm uzak ve yakın emperyal odaklar.
    Hepsinin yanında ve ardında dururlar.

    Atatürk armağanı Türkiye’yi bölmek ve bölüşmek,
    Tam 15 bin yaşındaki Türk Halkı’nı ise köle etmek
    Bunların tümünün asla değişmez emelidir
    Yani en derin ihanet ve devasa melanettir.

    Bu hıyaneti
    Ve melaneti
    Teşhis,teşhir,tel’in edip cehennemin en dibine itmek için
    En geniş bir Hak,Vatan Ve Halk Cephesi kurup birleşelim.

    İşte o an, beka, barış, bağımsızlık, özgürlük ve cumhuriyet,
    Hak,hukuk,bilim, fen,sanat,edebiyat,kültür,ahlak ve fazilet
    Bütün yurda ve tüm ulusa bir güneş gibi yeniden doğarak
    Tüm meleklere ve erkeklere sağlık, mut ve umut sunacak.

    Gönül Pınar Atacı, 10.3.2025

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir