30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI’nın DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Prof. Dr. Halil ÇİVİ
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk Ulusunun tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve özgür bir toplum olarak kalabilmek için, devrin küresel ve birleşik emperyalist güçlerine karşı başlattığı bir ölüm-kalım mücadelesinin (savaşımının), kesin ve geri dönülmez zaferle (utkuyla) taçlanması ve mühürlenmesidir. Sömürgeci güçlere karşı topyekun (bütün) ulusça başlattığımız; “ya hep_ya hiç” anlamına gelen Kurtuluş Savaşımızın kesin zaferle (utkuyla) tescillenmesidir (belgelenmesidir).

Ulu (Yüce) Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ün başkomutan olarak doğrudan planlayıp yönettiği ve kesin zafere (utkuya) ulaştırdığı Kurtuluş Savaşı, başta özgürlük  ve siyasal egemenliğimiz olmak üzere ülke ve ulus varlığımızın tapusunun ulusal ve evrensel boyutlardaki tescilinin (belgelenmesinin) anahtarıdır.

Kurtuluş Savaşı’mızın kazanılması ile 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. 24 Temmuz 1923’te küresel ölçekte, ulusumuzun özgürlük, bağımsızlık ve egemenlik tapusu olan Lozan Barış Andlaşması‘nın imzalanması (bağıtlanması) ile sonuçlandı.

01 Nisan 1926 tarih ve 589 sayılı yasa ile de her yılın 30 Ağustos günü ZAFER BAYRAMI olarak kabul edildi. İçinde bulunduğumuz 30 Ağustos 2024 yılı, Kurtuluş Savaşı utkumuz için 102., bu günün Zafer Bayramı olarak ilan edilişinin de 98. yılı olacak.

Tarihsel ve askeri değerlendirmeleri uzmanlarına bırakalım…

Peki kısaca özetleyecek olursak, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması o dönemde neler sağladı?
Sonra neler oldu?

A- Küresel ve evrensel açıdan

1-Türkiye’nin sömürgeci – emperyalist güçlere karşı vermiş olduğu ve başarıya ulaştırdığı kurtuluş mücadelesi, bağımsızlık savaşı veren geri kalmış mazlum uluslar için bir moral, umut ve cesaret kaynağı oldu. Bağımsızlık hareketleri hızlandı.

2- Türkiye ile emperyalist ülkeler arasında bağıtlanan Lozan Barış Andlaşması, uluslararası ölçekte, diplomasi ve barışın önemini öne çıkardı.

3- Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına, küresel olarak, siyasal ve hukuksal varlığının tanınmasına, özgür, egemen ve bağımsız bir ülke olarak yaşamasının güvence altına alınmasına ortam ve zemin hazırladı.

B- Ulusal Açıdan

1- Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Osmanlı Devleti tarihe karıştı. Saltanat ve hilafet sona erdi. Kulluk ve ümmetçilik kuramsal da olsa ortadan kalktı. Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.

2- Dinsel hukuk, yerini halk egemenliğine dayanan çağdaş anayasal hukuk düzenine bıraktı. Anayasal, sınıfsız, ayrıcalıksız, yurttaşların eşitliği hakkı geldi.

3- Din ulemasının eğitim sistemi ve yargılama düzeni üzerindeki yetkilerine ve vesayetine (güdümüne) son verildi. Öğretim Birliği (Tevhidi Tedrisat) önem kazandı. Eğitim ve yargı çağdaşlaştı.

4- Laik Hukuk açısından Medeni Yasa’nın benimsenmesi ile birlikte, erkek egemenliği ve ayrıcalığına dayalı dinsel hukuk (Mecelle!), yerini çağdaş ve eşitlikçi bir yasaya bıraktı. Zamanla, kadınlar seçme ve seçilme haklarını da kazandılar.

5- Sosyolojik olarak toplumsal birlik, bütünleşme ve dayanışmanın önemi arttı. Dinsel, etnik ve feodal makam ve kimlikler yerine ULUS KİMLİĞİ ve ULUSLAŞMA önem kazandı.

6- Özgür aklın ve pozitif bilimin bireysel ve toplumsal yapıdaki önemi öne çıktı. Akıl, bilim ve çağdaş teknolojilerin üretim, istihdam, gelir ve ekonomik refahın (gönencin) artışındaki olumlu katkıları modern (çağcıl) üretim teknikleri ve üretim birimlerinin doğup çoğalmasına neden oldu…

C- Bu gelişmeler nasıl oldu?

Peki Kurtuluş Savaşının örgütlenmesi, yönetilmesi, kazanılması ve küresel ölçekte tescil edilmesine (onaylanmasına) ek olarak; ayrıca toplumdaki tüm bireylere, halka, ülkeye ve ulusa çok olumlu olarak yansıyan bu siyasal, hukuksal, ekonomik, sosyolojik, kültürel (ekinsel) ve hatta psikolojik önemli kazanım ve gelişmelerin baş mimarı, hiç kuşkusuz Mustafa Kemal Atatürk oldu. Bu zaferi (utkuyu), dava (ve silah) arkadaşlarını ve ikna edip peşinden sürüklediği ulusu ile birlikte başardı.

Atatürk‘ün sınırsız yurt ve ulus sevgisi, eşsiz ve yapıcı doğal karizması, vazgeçilemez nitelikteki ulusal bağımsızlık vizyonu (uzgörüsü), derin yurtseverliği, toplum sevgisi, ayrıca etkin ve doğru biçimde motive edici (güdüleyici) ve ikna edici insan yönetimi, askeri dehası; kendisini kadın ve erkek tüm halkına, silah arkadaşlarına, erinden generaline, kumanda ettiği tüm askeri birliklere kabul ettirmesi… çok önemli etkenler olmuştu.

Türkiye’nin şu andaki gelişmesi henüz beklenen düzeyin, çağdaş uygarlığın üzerine çıkamamışsa bunun en önemli nedeni Atatürk karşıtlığı, özgür aklın ve bilimin dışlanması, hatta bazan (kimi kez) Atatürk düşmanlığıdır. Devlet yönetiminde özgür aklı, bilimi, adaleti, hukuku ve hatta ahlakı bile dışlayan kimi dinbaz, yobaz, ırkçı, halk avcısı sağcı siyasal yönetimler ve onlara alan açan dış güdümlü askeri darbelerdir.

Bu durum, 75 yıldır, bazan (kimi kez) düşük yoğunluklu olarak bazan da (kimi kez de) ivme kazanarak devam ediyor (sürüyor)

Çözüm nedir ???

  • Çözüm, Atatürk gibi düşünmek ve Atatürk gibi davranmaktır.

Aklın, bilimin, adaletin, hukukun, demokrasinin yolundan gitmektir.

Anayasal düzeni bozmamaktır.

Demokratik laiklik anlayışı içinde, din ve vicdan özgürlüğüne bağlı kalarak, toplumu dinbazların, yobazların, şeyhlerin, dervişlerin ve müritlerin memleketi olmaktan kurtarıp; kula kulların değil, her alanda ve her konuda hak ve hukuk eşitliğine sahip yurttaşların ülkesi yapmaktır.

Başta ulu (yüce) önderimiz M. Kemal Atatürk olmak üzere, tüm Kurtuluş Savaşı gazi ve şehitlerinin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Eğer onlar, gazi ve şehitlerimiz olmasa, bizler de olamazdık.

Bu düşünce ve anlayış içinde,

  • HERKESİN ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN!

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI’nın DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ” hakkında bir yorum

  1. Gönül Pınar Atacı

    DAHİYANE bir tarihsel ve güncel yazı. DAHİ yazarı duayyen bilgin, sevgili hocamız Prof.ÇİVİ’ye en yürekten tebrikler, sonsuz teşekkürler, derin saygılar, en iyi dilekler, yeni başarılar ve özel bir adak :

    TÜM UTKULARIN UTKUSU 30 AĞUSTOS’U

    Ulu ve kutsal 30 AĞUSTOS’u
    Yani tüm utkuların utkusunu
    Ve bu utkunun mimarı dahi komutan ATATÜRK’ü
    Ve arkadaşları başta binlerce şehit ve gazi Türk’ü

    Unutturmaya ve tarihten silmeye yeltenen hayinleri
    Ve bunların birkaç maaşlı açık ve gizli hizmetcilerini
    Teşhis ve tesbit, teşhir,tel’in ve mahküm etmek
    En insani,vatani,milli,askeri,ahlaki görev demek.

    Yaşamsal önemli bu ezeli ve ebedi görevi yapmak için
    En geniş bir Hak,Vatan Ve Halk Cephesi’nde birleşelim.
    Yani ATATÜRK’ün Askerleri olduğumuzu kanıtlayalım
    Ve her 30 AĞUSTOS’da yeni utkular için hazırlanalım.

    Gönül Pınar Atacı, 30.AĞUSTOS.2024

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir