Prof. Dr. Halil ÇİVİ
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Eğer bir ülkedeki:
A- Eğitim sisteminde,
B- Güvenlik güçlerinin kullanılmasında,
C- Adalet ve yargı sisteminde
D- Sağlık sisteminde
…………………………… ve
Z- Tüm devlet kurumlarında,
Devlet otoritesi (yetkesi) giderek dinci tarikat ve cemaatların ya da benzeri örgütlerin iradesi (istenci) ile biçimlenmeye başlarsa, o ülkedeki ulusal istenç (milli irade) ve devletin hükümranlık (egemenlik) gücü zaafa düşmüş (zayıflamış), ulus ya da milli devlet eksen kaymasına uğramış demektir.
Eşler (kadın – erkek) nasıl ki “Eş” olma (karı – koca) hakkını – yetkisini başkasına devredemez ise, devlet de yönetim gücünü ve hakkını asla meşru devlet örgütlenmesi dışında kalan kişi ve kurumlara veremez.
- Ulusal Egemenlik bölünemez, paylaşılamaz!
Devlet, Ulus adına en üst kurumsal otoritedir (yetkedir).
Çünkü ulusal egemenlik vekâlet kabul etmez!
Toplumu yönetme yetkisi de hiçbir tarikat, cemaat ya da benzeri paralel (koşut) bir yapıya devredilemez.
Ulusal irade (istenç) yalnızca, Anayasanın koyduğu devlet organları eliyle kullanılabilir ve ancak böylesi bir devlet meşru olur. Çünkü Halk / Millet, mutlak egemenlik hakkını, kendi adına anayasal ve meşru biçimde oluşan siyasal iktidara (Yürütme’ye), Yasama ve Yargı’ya geçici olarak vermiştir.
Türkiye FETÖ tehdidi ve tehlikesini bu nedenle yaşamıştı.
Tarihin tekkerrür etmemesi (yinelememesi) için geçmişten ders alınması gerekir.
Çünkü devlet otoritesi (yetkesi); dinler, ideolojiler, dogmalar, partiler, dernekler, tarikatlar, cemaatlar, hizipler, odalar, sendikalar, kişiler, makamlar… üstü bir üst otoritedir (supreme power).
Ancak, söz konusu otoritenin (yetkenin) hak, hukuk, adalet ve iyi niyet kurallarına göre herkese karşı yansız olarak kullanılması gerekir..
- Demokratik hukuk devleti kurallarına tam bağlı kalarak ve evrensel etik ilkelere
mutlak saygı ve bağlılık ile.. (23.05.2024)