Filistinlilerin trajedisi

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
20 Mayıs 2024, Cumhuriyet

İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından soykırıma uğrayan milyonlarca Musevi’nin trajedisi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Müslüman Filistinlilerin trajedisine dönüştü.

Avrupa’da soykırıma uğrayan Museviler bir devlet kurmak istediler ve Britanya’nın da desteğiyle, ağırlıklı olarak Müslüman ve Arap olan Filistinlilerin yaşadıkları toprakları seçtiler ve bu topraklarda İsrail’i kurdular.

Oysa bu topraklarda Musevi nüfus binlerce yıldır bir azınlık idi. Antikçağda bu topraklarda Müslümanlardan önce Musevilerin yaşamış olması olgusundan yola çıkılarak, antikçağ referansıyla, İsrail devletinin kurulması sağlandı.

Bugün devletler antikçağ referansları ve temelleri üzerine kurulacak olursa yeryüzündeki bütün sınırların altüst edilip yeniden çizilmesi gerekirdi. Bu ölçütün günümüzün uluslararası hukuku açısından saçma ve tümüyle insanlık dışı olduğu açıktır.

Günümüzün uluslararası hukuku açısından, antikçağ referanslarıyla birlikte, “kutsal topraklar” ve vaat edilmiş topraklar gibi dinsel söylemlerin de, devlet kurma ve sınır çizme ölçütleri içinde yer alamayacağı açıktır.

Ancak İkinci Dünya Savaşı’nın olağanüstü koşulları ve Musevi soykırımının insanlık tarihinin en büyük soykırımı olması nedeniyle, Birleşmiş Milletlerin ve dünya devletlerinin çoğunluğunun onayı ile İsrail devleti kuruldu.

Sonuçta bugün İsrail’de, o dönemin koşullarıyla ve kararlarıyla ilgisi olmayan ve İsrail’de doğmuş ve büyümüş olan milyonlarca Musevi İsrailli yaşamaktadır. İsrail’deki Musevilerin büyük çoğunluğu, Avrupa’da ve ABD’de doğanlardan değil, İsrail’de doğanlardan oluşmaktadır. Ayrıca İsrail vatandaşlarının yaklaşık yüzde yirmisi Müslüman Araplardan oluşmaktadır.

Bu gerçekler dikkate alındığında, köktendinci terör örgütü Hamas’ın ve köktendinci İran’daki yönetimin yapmaya çalıştığı gibi, İsrail devletinin ortadan kaldırılması hedeflenerek, İsrail ile Filistin arasında bir barışın sağlanamayacağı açıktır.
***
Öte yanda, İsrail’in, Birleşmiş Milletlerce onaylanmış yasal sınırlarının dışına taşarak, Batı Şeria’yı, Doğu Kudüs’ü, Gazze’yi ve Golan tepelerini işgal etmiş olması da, İsrail ile Filistin arasındaki olası bir barışı olanaksız kılmaktadır.

Hamas’ın 7 Ekim 2023’te bini aşkın İsrailli sivili öldürmüş olmasının ardından, Benjamin Netanyahu’nun önderliğindeki İsrail hükümetinin, 35 bin sivil Filistinliyi öldürmüş olması da, barış umutlarını tümden ortadan kaldırmıştır.

Netanyahu hükümeti, kimilerince soykırım olarak yorumlanan bu insanlık dışı katliamlarla,
bir yandan Hamas’ın, bir yandan da Musevileri katleden Adolf Hitler’in ve Nazilerin düzeyine inmiştir.

İsrail’de Netanyahu hükümetini protesto eden on binlerce insan sokaklara dökülmüş olsa da, bu kesimin, çoğunluğu temsil ettiği söylenemez. Ayrıca bu protesto gösterilerinin, Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılmasına odaklanması, katledilen 35 bin Filistinlinin arka planda kalması, İsrail halkının çoğunluğunun, ırkçı ve ayrımcı tutumu terk edemediğinin göstergesidir.
***
Bütün bunlar olup biterken, ABD’nin dört bir yanındaki üniversite öğrencileri, Gazze’deki katliamları kampüslerde (yerleşkelerinde) protesto ettiler. Protestocular salt Filistinlilerden, Araplardan ve Müslümanlardan ibaret de değildi (oluşmuyordu). Müslümanlar, Hıristiyanlar, Museviler, ateistler, agnostikler, deistler, adalet için bir araya geldiler.

ABD hükümeti ve üniversite yönetimleri ise kampüse (yerleşkeye) polis sokarak bu gösterilere karşı baskı ve şiddet uyguladılar; öğrencileri ve öğretim üyelerini göz altına aldılar; öğrencileri disipline sevk ettiler (verdiler).

Kendisi de Musevi olan, ailesi Nazi döneminde soykırımda katledilmiş olan Vermont Senatörü ve eski Devlet Başkanı adayı Bernie Sanders ise bu eylemlere destek verdi; öğrencilere baskı uygulayan hükümeti eleştirdi.

Demokrat Parti içinde ABD Devlet Başkanlığı adaylığı için yapılan önseçimlerde oyların yaklaşık yüzde 40’ını alan ve özellikle gençlerin arasında geniş bir tabanı olan Bernie Sanders’ın bu eleştirileri de çok önemlidir.

Böylece, Filistinlilerin yaşadıkları trajedinin, bazıları için ABD seçimlerinde de büyük bir trajediye yol açacağı, neredeyse kesinlik kazandı.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir