Dr. Özdemir Aktan
ao.aktan@gmail.com,22 Ekim 2023
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
Eskiden bir hekimin Avrupa ülkelerinde çalışması çok daha zor iken, şimdi, hekim gelsin diyerek kollarını açan bir Avrupa var. Durum böyle olunca da yetişmiş hekimlerimizi, üstelik de en iyilerini, hızlı bir şekilde kaybetmekteyiz. Sağlık Bakanlığı ne mi yapıyor? Benim gördüğüm kadarı ile kafasını kuma gömmüş durumda
Avrupa Birliği Başkanlığı’nı Ocak 2024’te Belçika devralacak. “İyi de bize ne bundan?” diyenler çıkacaktır. Açıklayayım.
Belçika başkanlığı devraldığında gündeme birinci madde olarak Avrupa’daki sağlık gücü (AS: sağlık insangücü) krizini yerleştirmeyi planlıyor. “Avrupa’da sağlık krizi mi varmış?” sorusunu duyar gibi oluyorum.
Avrupa sağlık sistemi zorlanıyor ve bunun en önemli nedenleri arasında da yaşlanmakta olan Avrupa nüfusunun daha çok sağlık gücüne gereksinim duyması geliyor. Daha önemli bir sorun ise sağlık sektöründe çalışanların kötü çalışma koşulları, düşük ücret ve mental / fiziksel tehditler nedeni ile başka sektörlere yönelmesi. Covid-19 pandemisi ile bu sürecin hızlandığının da altı çiziliyor.
Başka bir sorun da sağlık çalışanlarının Avrupa’daki yaş ortalaması. Çalışan hekimlerin yaş ortalaması Avrupa genelinde 55 olarak saptanmış. İtalya’da çalışan hekimlerin yüzde 60’ı 55 yaş üstündeymiş. Bu hekimlerin çok uzak olmayan bir tarihte emekli olacağı gerçeği de Avrupa’yı endişelendiriyor.
Bu görüntü karşısında tıp fakültesi ve hemşirelik öğrencisi sayısı artırılmış ama okulları bitirenlerin yaklaşık yüzde 30’u başka alanlara yönelmekteymiş.
Benzer uyarılar Dünya Sağlık Örgütü’nden de gelmekte. Avrupa Birliği bakanlar düzeyinde 2010 yılında bu konuyu gündeme almış ama o günden sonra tekrar konuşulmamış. AB Sağlık bütçesi 2021 yılında en yüksek düzeye çıkmış ama bu paranın önemli bir kısmı Covid-19 savaşına giderken sağlık çalışanları için bir pay ayrılmamış.
Avrupa hekim açığını kapatmaya çalışırken biz “giderlerse gitsinler” noktasındayız.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) yurt dışına gitmek için gerekli iyi hâl belgesi alan hekim sayısının logaritmik olarak arttığını haykırıyor ama aldıran yok.
Sağlık Bakanlığı hastanelere hekim almak için ilan veriyor, başvuran yok.
2023 için bakanlığın açtığı ilk ilanda 2.669 kişilik uzman kadrosuna sadece 39 atama yapılabilmiş. Tüm alanlarda açılan 19 binden fazla kadroya ise 6.792 hekim atanabilmiş. Bakanlık mecburen 67-72 yaş hekimlerine de çağrı yaptı.
Türkiye gibi yüksek oranda hekim yitiren bir diğer ülke de Bulgaristan. Bulgaristan’daki hekimleri Avrupa’ya çeken kendi ülkelerindekinden daha fazla gelir elde etmeleri. Ayrıca onların Avrupa’ya ulaşmaları da kolay.
Bizde ise durum farklı. Hekimleri yurt dışına gönderen nedenlerin arasında ücret önemli bir yer tutmuyor. Sağlıkta şiddet, sağlık sisteminin bozukluğu ve en önemlisi de genç hekimlerin Türkiye’den umutlarını kesip geleceği ve mutluluğu diğer ülkelerde araması çok daha etkin.
- Eskiden bir hekimin Avrupa ülkelerinde çalışması çok daha zor iken şimdi hekim gelsin diyerek kollarını açan bir Avrupa var.
- Durum böyle olunca da yetişmiş hekimlerimizi, üstelik de en iyilerini, hızlı bir şekilde yitirmekteyiz.
Sağlık Bakanlığı ne mi yapıyor? Benim gördüğüm kadarı ile kafasını kuma gömmüş durumda. Bilerek mi böyle davranıyor diye de sormadan edemiyorum. Bu durum kamu hastanelerini çökertirken, özel sektör gelişmeye devam ediyor. Sağlık bakanımızın da bir zincir hastane sahibi olduğunu düşününce bu davranış çok da anlamsız olmuyor.
Görmezden gelinen bir başka durum ise başta Suriyeli göçmenler olmak üzere birçok sağlık çalışanının yasal ve yasal olmayan şekilde sağlık sistemimize katılıyor olması.
- Sağlık bakanlığı açık bulunan sağlık çalışanı problemini göçmenlerle çözmeye çalışıyorsa vay halimize!
İyi yetişmiş hekimleri Avrupa’ya gönderip açığı nasıl bir eğitim aldığı belirsiz, diplomasının gerçek olduğu bile şüpheli göçmen hekimlerle kapatmaya çalışmak anlaşılması olanaksız bir durum. Şimdi şikayet ettiğimiz sağlık ortamını ilerleyen yıllarda arayacağız galiba.
=================================
Dostlar,
Sevgili sınıf arkadaşım (Hacettepe Tıp) Prof. Aktan, son derece yakıcı bir konuyu yetkinlikle işlemiş gene. Varolsun. Türkiye’nin çok saygın gazetelerinde köşesi olsa keşke.
AKP=RTE Sultanın “giderlerse gitsinler” sözlerinin en acı boyutu, Türkiye’nin geleceğini tek başına ellerinde tutan dinci – totaliter bir yönetimin “düzeyi” bakımındandır.
Türkiye’miz böylesi ilkel anlayış ve çok derin bir yetkinlik sorunu ile pençeleşmektedir.
Bu talihsiz, ufuksuz, hesapsız, sorumsuz… sözler, Erdoğan, Kadın Muhtarlar Toplantısı’nda iken, 8 Mart 2022’de, Dünya Kadınlar Gününde edildi :
Doktorların yurt dışına gitmek istemesine yönelik Erdoğan, “Gidiyorlarsa gitsinler, buralar boş kalmaz!” dedi.
Nasıl derin bir miyopluk idi bu.. 1,5 yılda yaklaşık 4375 dolayında hekimin çalışmak üzere Türkiye’yi terk ettiğini hesaplayabiliyorum. Bu çok ciddi bir sayı.
Almanya’da her yıl yaklaşık yaklaşık 10 bin hekim mezun oluyor. Bu ülkede 38 tıp fakültesi var (36’sı devlet, 2’si özel). Yüz bin kişiye düşen hekim sayısı 420.
İngiltere’de yılda yaklaşık 7 bin hekim yetişiyor. İngiltere’de 33 tıp fakültesi var, hepsi devletin. Bu ülkede yüz bin nüfusa 281 hekim düşüyor.
ABD’de her yıl yaklaşık 19 bin hekim tıp fakültesini bitiriyor. Bu ülkede 154 tıp fakültesi var, 141’i devlet, 13’ü özel. Her yüz bin Amerikalıya 261 hekim düşüyor.
Türkiye’de halen 200 bini aşkın hekim var. 1 tıp doktoruna yaklaşık 400 nüfus düşüyor.
Sağlık Bakanlığının, kendi milletlerine hizmet vermek üzere çalışma izni verdiği başta Suriyeli hekimleri ve 10+ milyon düzensiz göçmeni dışarıda bırakıyoruz. Gerçekte 100 milyon nüfus ve 200 bini biraz aşan hekim ile nüfus / hekim oranı 500/1.
Türkiye’de 2022’de 118 tıp fakültesi ve 143 program (Türkçe, İngilizce) var. Bunların 97’si devlet, 46’sı vakıf/özel tıp fakültesi. Tıp fakülteleri 61 ile yayılmış durumda. Çok tipiktir, İstanbul’da 6 devlet, 21 vakıf/özel tıp fakültesi var. Geçen yıl 15 bin hekim mezun ettik.
Bu yıl 50-55 milyon turist bekleniyor (60 milyar Dolar da girdi, “net gelir” değil). 50 milyon turist ortalama 10 gün kalsa, 500 milyon turist-gün yapar ve yaklaşık 1,5 milyon yerleşik nüfusa karşılıktır. Ayrıca sağlık turizmi nedeniyle de 2022’de hizmet alan 74 bin hasta kestirimi var. Resmi nüfusa, sağlık hizmeti kullanan bu ciddi sayıdaki kitleleri de katmak gerekir.
En önemli “yüklenme” nedenlerinden biri, “sağlıklı yaşam koşullarının” ülkemizde çok ama çok gerilemiş olmasıdır. Başlıca Kovit-19 salgını ve AKP=RTE Sultan’ın izlediği istendik YOKSULLAŞTIRMA politikaları…
- Türkiye’de ağır – insanlık dışı yaşam koşulları, hasta ve hastalık üretmektedir.
2022’de kişi başına hekime başvuru sayısı ortalama on oldu! Bu anormal bir sayı.
Hekimler çok yorgun, iş yükü çok ağır ve 1 hastaya ayrılan süre Sağlık Bakanlığı buyruğu ile 5-10 dakika. İki yan da doyum sağlayamıyor ve nitelikli sağlık hizmeti verilemiyor. Başka başka ve olanaklı ise daha daha uzman hekimlere erişim çırpınışı sürüyor..
Bunlara ek, 1. Basamak sağlık örgütü ve hizmetleri görece daha da yetersiz.
Oysa omurga burasıdır ve olağan koşullarda hastaneye sevkler %10-20 arasında kalmalıdır.
Sevk zinciri bilerek işletilmemektedir.
- İnsanlar giderek daha çok özel sağlık kuruluşlarına bilerek yönlendirilmektedir!
SGK da zorunlu GSS kapsamında geri ödemelerini sınırlamaktadır, iflasla boğuşmaktadır.
Yaratılan cehennemde kredi kartı ile borçlanan, varını – yoğunu satan çaresiz bırakılmış insanlar dertlerine derman aramaktadır; Katastrofik sağlık harcaması!
Dünya Sağlık Örgütü her yıl yüz milyon insanın bu nedenle AŞIRI YOKSULLAŞTIĞINI vurguluyor. Türkiye Dünya nüfusunun %1,1’i. Eh, bizde de her yıl 1 milyon insanın, cepten yapmak zorunda bırakıldığı sağlık giderleri yüzünden AŞIRI YOKSULLUĞA İTİLDİĞİ kestirilebilir.
Bu kurgulu, vahşi neo-liberal/KüreselleşTİRmeci sağlık politikasının (!), Gazze’de mazlum Filistin halkına İsrail maşası ile emperyalizmin uyguladığı insanlık dışı vahşetten, özünde nitelik olarak bir farkı yoktur, tür farkı vardır..
***
Muhalefet partilerinin birlikte, Haziran 2003’ten bu yana IMF-DB baskısıyla uygulanan bu SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM tuzağının ülkeyi içine sürüklediği özelleştirme çıkmazı – batağını gündemlerine alması, kamuoyu desteği ile iktidarı “kimi ivedi düzeltimlere” zorlaması gerekiyor.
AKP = RTE Sultan iktidarı, ancak “kimi zorunlu ivedi geri adımları” atabilir. Ötesine “mezun” değildir.
Çünkü tarikatlar koalisyonu iktidarın temel görevi (misyonu) yerli-dinci ve yabancı kumpanyalara ulusal kaynakları aktararak ülkeye diz çöktürmek ve bu ikisinin desteği ile Türkiye’de kalıcı bir “teokratik monarşi” kurmaktır.
Bu yıkımdan-zulümden kurtulmak için ise muhalefet partilerinin kendilerine gelerek, Ulusa önderlik yaparak yeniden KUVVAYI MİLLİYE BİLİNCİ İLE halkı örgütlemeleri – ayağa kaldırmaları ve ilk seçimde iktidara gelmeleridir.
Sevgili Özdemir’e, bana güzelim yazısıyla bu acı çağrışımları yaptırdığı için teşekkür ederim.
Sevgi ve saygı ile. 22 Ekim 2023, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik