CHP yönetimini, partinin tarihsel, kurumsal kimliğine ve ilkelerine dayanarak yapıcı bir biçimde eleştirmek ayrı bir şeydir; yönetimi, kritik ve yaşamsal bir seçim ortamında, orantısız biçimde eleştirmek; yalana ve iftiraya başvurmak; bunu yaparken de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun alternatifi (seçenek) olarak, Türkiye’de monarşik, teokratik bir diktatörlük kuran Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Devlet Bahçeli’yi veya siyasal vizyon açısından Kılıçdaroğlu’nun da gerisinde olan, ayrıca, yapılan tüm araştırmalara göre, seçimi kazanamayacak olan Muharrem İnce’yi, Ümit Özdağ’ı, Sinan Oğan’ı savunmak, ayrı bir şeydir.
CHP’yi hedef alarak akıl tutulması yaşayan ve muhalefet oylarının bölünmesine yol açarak AKP’ye ve MHP’ye hizmet eden kesimlerin, öncelikle şunu anlaması gerekir:
- Bugün Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk çapında tek bir lider yoktur!
Eğer Türkiye, Atatürk gibi birisini bekleyerek sandıkta davranış sergileyecekse, AKP ve onun gibi siyasal partiler daha 50 yıl iktidarda kalırlar!
Mükemmeliyetçilik, mükemmel bir alternatif (seçenek) varsa anlamlıdır! Aksi halde mükemmeliyetçilik, kötülere hizmet etmek dışında hiçbir işe yaramaz!
***
CHP’de, Atatürk’ün ve Cumhuriyetin temel ilkelerinden uzaklaşan birkaç siyasetçi olduğu gibi, bu ilkelere sahip çıkan birçok siyasetçi ve milyonlarca üye vardır.
CHP’nin kurumsal kimliği, birkaç siyasetçi tarafından değil, Kurultay tarafından onaylanan parti programı tarafından belirlenir!
- CHP’nin parti programı, Atatürk’ün ve Cumhuriyetin temel ilkelerine, cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, milliyetçilik, devrimcilik, sosyal demokrasi ve demokratik solculuk ilkelerine sahip çıkar!
Atatürk popülist bir politikacı olmadığı gibi, siyaseti milliyetçilik ilkesine indirgemiş bir siyasetçi de değildi!
O nedenle Atatürk’ün kurduğu partinin adında “milliyetçi” sözü geçmez, o nedenle o partinin adı Cumhuriyet Halk Partisi’dir!
O nedenle Atatürk tek başına milliyetçilik ilkesini değil, onunla birlikte cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve devrimcilik ilkesini de benimsemiştir ve milliyetçilik ilkesini, etnik kimlik üzerinden değil, vatandaşlık bilinci üzerinden, ümmetçiliğin antitezi olarak, laiklik ilkesini tamamlamak için kullanmıştır!
***
CHP, tarihsel ve kurumsal kimliği ve geniş üye ve seçmen tabanı gereği, kategorik olarak, HDP’nin çizgisinde olabilecek bir siyasal parti değildir.
- CHP Türkiye’nin üniter (tekil) yapısını, ulusal bütünlüğünü sonuna dek savunur!
HDP ile yapılan görüşmelerde HDP’ye bu konuda verilen hiçbir taviz (ödün) yoktur! CHP’nin iktidara gelmek için, öbür partiler gibi, HDP’nin de oyuna ihtiyacı (gereksinimi) vardır; HDP’nin de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de tespit ettiği (belirlediği) gibi, HDP üzerindeki hukuka aykırı baskıların son bulması, yargının bağımsız duruma gelmesi beklentisi vardır. Konu bundan ibarettir!
HDP’nin özerklik ve federasyon gibi beklentilerinin karşılanması ve/veya HDP’ye hükümette bakanlık verilmesi kesinlikle söz konusu değildir!
14 Mayıs’ta Atatürk’ün Aydınlanma yolunda önemli bir adım atılacaktır.
Aklı olan herkes, bu adımın yeterli olmadığını bilmekle birlikte, bu adımı atabilecek tek kişinin kim olduğunu da bilmektedir!
Olağanüstü GÜNCEL VE SOMUT, gerçek DEMOKRAT VE YURTSEVER, derin BİLİMSEL VE MÜKEMMEL teşhisler, saptamalar, irdelemeler, yorumlar, genellemeler, sonuçlar, teşhirler. Çok değerli bilgin sevgili hocamız Prof.ÖYMEN’e en içten tebrikler, derin saygılar, en iyi dilekler, yeni başarılar ve konuyla ilgili özel bir adak :
14 MAYIS’DA BİZ BU ODAKLARI VE HİZBİ YENİP
Ak ve kara maskeli veya maskesiz,
Birkaç yerden ücretli veya ücretsiz,
Bütün Putin’ciler
Ve tüm Çin’ciler,
Muhaberat köstebekleri,
Ve Mossad hizmetcileri,
Hikmet Yar denen o yankici ajana tapanlar
Ve eski ve yeni Lawrens’e uşaklık yapanlar,
Hüda Par lakablı ve elleri dilleri en kanlı Hizbullah’cı bölücüler,
Haram kar,haksız rant, tefeci faiz, kara para aşığı sömürücüler,
Tayiban hizbini desteklemeye karar vermişler
Ve bu hizipce yaratılmış birliğe yağ çekmişler.
Bu ulu ve kutsal yurdu bölmek, parçalamak, bölüşmek emelini yine hortlatmışlar.
Bu kadim ulusca yüce 1923 yılında denize ve çöplüğe döküldüklerini unutmuşlar.
Bu malum odakları,güçleri ve destekledikleri bu hizbi ve birliği,biz,
14 Mayıs’da bir kez daha yenip tarihin çöplüğüne tekrar dökeceğiz.
Gönül Pınar Atacı, 7.Nısan.2023