Milletle alay etmenin dozu kaçtı

Zafer ArapkirliZafer Arapkirli
Cumhuriyet, 22 Ekim 2021
Türkiye’nin şu anda en büyük sorunu nedir diye sorsanız, çeşitli yanıtlar verilebilir.

Kimimiz ekonomik güçlükleri, hayat pahalılığını, işsizliği, yüksek enflasyonu, döviz kurunu, kimimiz iç ve dış terör tehdidini, yargı bağımsızlığının ve hukukun üstünlüğü ilkesinin ortadan kalktığını filan sayabiliriz. Hatta kimisi de “Bilimsel özgürlük ve üniversite özerkliğinden, ilkokul düzeyindeki eğitimin bile yetersizliğinden, kalitesizliğinden” yakınabilir.

Ama bana göre şu an en büyük sorunumuz, Türkiye’yi “Yönetiyor gibi yapanların” ve onların yandaşlarının, yalakalarının, yancılarının, çanak yalayıcılarının, beslemelerinin, milletle alay etmeleridir.

Milletin kendisi ile de zekâsı ile de alay eden ve giderek (hem sayıları azalma anlamında, hem de kendilerini küçük düşürmek anlamında) küçülen bir kitle var karşımızda.

Düşünsenize, ana muhalefet lideri, “Ülkeyi o kadar gerecekler ki siyasi cinayetler işlenmesi olasılığından kaygı duyuyorum” diyor. Bu endişelerine gerekçe teşkil eden örnekleri de sıralıyor. Bunun karşısında “İspat et haydi” diye savcılığa başvuruyorlar. Yahu, gerilimin ve gerginliğin kendisi orada öylece duruyor zaten. Kendinize aynada baksanız orada göreceksiniz. Adam, “somut bir olaydan” yani “işlenmiş cinayetten” söz etmiyor ki. Yani size getirip bir “Olay yeri görüntüsü ya da ceset” mi göstermesini istiyorsunuz. “Gerilim” diyor, “endişe” diyor. Yok mu bunlar? Linç girişiminde bulunmadılar mı kendisine. Köy meydanında yüzlerce kişinin katıldığı linç, öldürme amaçlı bir eylem değil midir? Daha nasıl ispat edecek?

Yine aynı Kılıçdaroğlu, kalkıp “Ey benim memurum. Devleti parti devlet haline getirmiş siyasi iktidarın yasadışı emirlerine ve talimatlarına uyma. Yasaların çerçevesinde hareket et. Bak, yapmazsan sorumlu duruma düşersin” diyor. Yine, hakkında soruşturma başlatılıyor.

Ne demesini bekliyordunuz, muhteremler?

Ya da şöyle soralım: Siz tersini mi savunuyorsunuz?

“Benim emrimden çıkmayın. Her türlü yasadışı ve hukuksuz uygulamaya devam” mı demek istiyorsunuz?

Yurtdışından gelen, üstelik de “Hukuk ve insan hakları konusunda ilke ve ruhuna uymayı taahhüt ettiğimiz Avrupa ve evrensel metinlere uymamız gerektiğini” hatırlatan yabancı ülke uyarılarına karşı “Küstahlık ve hadsizlik” suçlaması getirerek savunma yapıyorlar.

Yahu, daha dün siz Washington’dan, Berlin’den filan gelen telefonlarla mahkemelere emir verip adam bıraktırmadınız mı?

Kimi kandırıyorsunuz?

Bu millet ve hatta bu dünya bu kadar salak mı görünüyor, sizin durduğunuz yerden?

Biraz ciddiyet yahu.

Biraz ciddiyet!..

Milletle alay etmenin dozu kaçtı” hakkında 2 yorum

  1. Duran Aydoğmuş

    Çok üzgünüm ülkem adına… 28 yılını Dışişleri Bakanlığımızın iç ve dış teşkilatlarında geçirmiş birisi olarak, ilk kez ben de böyle bir diplomasi dışı olayla karşılaşıyorum… Ülkelerini Türkiye’de temsil eden büyükelçilerin kendi bakanlıklarından talimat almadan “Osman Kavala’nın serbest bırakılması” konusunda bir istekte bulunabilir mi? “1961 tarihli Viyana Diplomatik Sözleşmesi” ülkelere şöyle diyor : “Dış ilişkiler karşılıklılık (reciprocality) esasına göre yürütülür” yani, “sen bana ne yaparsan, ben de sana aynısını yaparım” demektir. Biz de Türkiye olarak bunu imzalamışız. Mahkememizin yeterli delil göstermeden siyaseten birini yıllardır mahkum ediyorsunuz, böylece Avrupa’da imzaladığımız yasalara uymadığımız için, diğer imza sahibi ülkeler bunun yanlış olduğunu Ankara’daki Büyükelçileri aracılığıyla duyurunca bunları PERSONA NON GRATA (İstenmeyen kişi) ilan edeceksiniz! Bunun karşılığının da verileceğini ve bunun daha büyük diplomatik sonuçları olacağı hiç mi düşünülmez?! Çok üzgünüm dostlar, bu konu ülkemiz için hiç iyi olmayacak!… D. Aydoğmuş. 25.10.2021

    Cevapla
  2. Gönül Pınar Atacı

    DAHİ kalbine, eline ve kalemine sağlık sevgili Zafer ARAPKİRLİ. İyi ki varsın. MİLLETİN ANARAHMİNE küfretmiş olan bir sapığı ve kaçığı milyonlarca liralık vergi sıfırlaması uygulayarak ödüllendirmiş o adamlar ve MİLLETLE A LAY ETMENİN DOZUNU KAÇIRMIŞ bu adamlar aynı kliğin ve birliğin iki bileşik ve iğrenç özü, ögesi ve yüzüdür. Her ikisinin de tek tek ve birlikte olarak Yüce Divan’a gönderilecekleri ulu ve kutsal ulusal ve toplumsal gün ve saat er ya da geç ama mutlaka gelecektir.

    Cevapla

Gönül Pınar Atacı için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir