Son Yazısı / Tüm Yazıları
Türkiye’de yıllardır, emperyalizme karşı jeostratejik mücadele vermek iddiasıyla çeşitli senaryolar üretilmektedir. Buna bazıları “beka mücadelesi” adını da vermektedirler. Televizyonlardaki ve gazetelerdeki bazı yayınlara bakılacak olursa, Türkiye bir savaş tehlikesinin ortasında yer almaktadır.
Bu tür yayınlarla Türkiye’deki halkın ekonomik, sosyal ve siyasal sorunları unutturulmaya çalışılmaktadır. Bir yandan dinle, bir yandan da dış düşmanlara dayandırılan korku iklimiyle, halk gerçek gündemden kopartılmaya çalışılmaktadır.
Oysa emperyalizm sadece (yalnızca) jeostratejik bağlamda değil, ekonomik, sosyal ve siyasal çerçevede de işlevini sürdüren bir sömürü düzenidir. Emperyalizmi, kapitalizmden ve laiklik karşıtı dinci hareketlerden bağımsız olarak ele alarak jeostratejik rekabete indirgemek, emperyalizme hizmet eder.
Emperyalizm sömürgelerini sadece (salt) jeostratejik ve askeri baskıyla değil, kapitalizmle, özelleştirmelerle, ekonomik ve sosyal adaletsizlikle, cehaletle, dincilikle, laiklik karşıtlığıyla, toplumu demokrasiden, bilimden, felsefeden, sanattan, uygarlıktan uzaklaştırmakla da yaratır.
***
Savunma amaçlı jeostratejik ve askeri önlem almak her devletin görevidir. Ancak bununla ilgili söylemler gerçeklikle orantısız bir duruma dönüşünce, halkı kandırma, uyutma ve uyuşturma işlevini görür.
Türkiye’nin komşusu olan ülkeler içinde askeri açıdan en güçlü ülke İran’dır. Ancak İran Türkiye’yi tehdit etmediği gibi, bu iki ülke ve toplum arasında yüzlerce yıldır bir savaş yaşanmamıştır.
Irak ve Suriye, kendi içlerinde yıllardır yaşadıkları iç savaştan dolayı, Türkiye’yi tehdit edebilecek bir askeri güce sahip değillerdir. Ermenistan’ın, Gürcistan’ın ve Bulgaristan’ın askeri gücü son derece zayıf olduğu gibi, Türkiye’nin Gürcistan ve Bulgaristan ile herhangi bir sorunu bulunmamaktadır.
Yunanistan’ın askeri gücü Türkiye’nin çok gerisindedir. 10 milyonluk nüfusa ve 145 bin kişilik aktif bir orduya sahip olan Yunanistan’ın, 80 (90!) milyonluk nüfusa ve 350 bin kişilik aktif bir orduya sahip olan Türkiye için ciddi bir tehdit oluşturması söz konusu değildir.
Ayrıca iki ülkenin de NATO üyesi olmalarından ve aynı askeri ittifak içinde yer almalarından dolayı, birbirleriyle savaşmaları oldukça zayıf bir olasılıktır. Başta ABD olmak üzere, NATO ülkelerinin, böyle bir savaşı önlemek için elinden geleni yapacakları açıktır. Türkiye ile Yunanistan arasında askeri ve stratejik gerginlik ve rekabet her zaman olmuştur. Ancak bu durum, bir savaş olasılığının yüksek olduğu anlamına gelmez.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de karşılaştığı baskılar ise büyük ölçüde, AKP hükümetinin dinci ve mezhepçi dış politikasının bir sonucu olarak, Suriye, İsrail ve Mısır ile ilişkilerinin çökmesinden kaynaklanmaktadır.
***
- Türkiye’yi tehdit eden en önemli güvenlik sorunu PKK terörü sorunudur.
ABD, Avrupa Birliği, Irak, Suriye, İran gibi ülkelerdeki bazı odaklar PKK’ye ve onun uzantısı olan PYD/YPG’ye destek vermektedirler.
- Terör örgütleri PKK, PYD ve YPG emperyalizmin tetikçisi konumundadır.
Ancak bu örgütlerin, dünyanın en güçlü ordularından birisi olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yenebilecek güçte olmadıkları açıktır. Bu örgütler işledikleri cinayetlerle ve gerçekleştirdikleri katliamlarla Türkiye’yi rahatsız edebilirler, huzursuzluk yaratabilirler, ancak galip gelemezler.
***
Bir ülkenin sömürge olmaması için askeri açıdan güçlü olması, tek başına yeterli değildir. Bir ülkenin sömürgeye dönüşmemesi için demokrasinin, Yasama, Yürütme, Yargı arasındaki güçler ayrılığının, laikliğin, hukuk devletinin, düşünce, ifade ve yayın özgürlüğünün, ekonomik ve sosyal adaletin, eğitim seviyesinin de güçlü olması gerekir. Aksi halde, o ülke askeri açıdan ne kadar güçlü olursa olsun, emperyalizmin sömürgesi olmaktan kurtulamaz.
Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Aydınlanma devrimlerinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonu da buydu. Atatürk’ün bu hedefinden sapanların sözde vatanseverlikleri bir yanılsamadan ibarettir.
Türkiye’de halkın yeni bir afyona değil, büyük bir uyanışa ve bilinçlenmeye gereksinimi vardır!
Her gerçek demokrat ve Atatürk’cü yurtsever insan tarafından aynen ve tamamen paylaşılması gereken ve paylaşılacak olan özel ve mükemmel bir teşhis ve saptama, analiz ve sentez, teşhir ve kınama. Çok değerli yazarı sayın Örsan ÖYMEN’e ve geliştiricisi sevgili hocamız Prof. SALTIKA’a en yürekten tebrikler, derin saygılar, en iyi dilekler ve konu ve sorun ile ligili bir ithaf
BUNLARI YENİP YÜCE DİVANA SEVKETMEK
Bunlar,dünya tarihinde ilk kez rastlanan en kanlı bir sömürücü
Ve ülkede ve bölgede türeyerek çoğalmış en azılı bir üfürükcü.
Bunlar, şeyhlik ve şahlık, şeriad ve hialfet,biad ve cihad hayranı
Ve bilim ,fen,sanat,kültür,şiir,edebiyat, ahlak ve fazilet düşmanı.
Bunlar, beka, barış, huzur, bağımsızlık, birlik ve bütünlük karşıtı
Ve özgürlük, demokrasi, hak,hukuk ve adalet düşmanlığının başı.
Bunlar,Türkler’e,Türkçe’ye ve Atatürk’e kin ve nefret güruhu
Kürtler’e, Kürtçe’ye ve kardeşliğe açık ve gizli işkence grubu.
Bunlar,uzak ve yakın emperyal himaye ve manda uşakları
Ve haram kar, haksız rant, tefeci faiz ve kara para aşıkları.
Bunların hepsi, en gerici, yobaz,bölücü bir çete.
Hizmetcileri ve köstebeklerİ ise gizli bir şebeke.
Bunların geçmişi bilinmez ve şüpheli.
Şimdisi ise tam karanlık ve en şaibeli.
Bunların eski ve yeni suçları ve günahları dağlar denli çoktur.
Bunlara bu ulu toprakların altında da üstünde de yer yoktur.
Bunları yenip Yüce Divan’a sevketmek en ilahi,insani,vatani ve milli erek,
Bu amaçla tek ve en geniş bir Hak,Vatan Ve Halk Cephesi kurmak gerek.
Gönül Pınar Atacı, 5.Ekim.2021