Ağır haksızlık!..
Terörün tanımı eğer, “Sözle, tartışmayla, müzakere ve münazara ile yani barışcıl, insan gibi yöntemlerle karşısındakine bir şeyi kabul ettiremeyeceği için şiddete başvurmak” diye yapılabilirse, bu çocukların terörle ya da teröristlikle alakası yok.
Sapkınlığın tanımı, eğer “Din, millet, ırk, mezhep, sosyal geri plan gözetmeksizin” tüm insanlığı bağlayıcı temel insani ve ahlaki değerleri ayaklar altına alıp “utanılası düşünce ve eylemlerin peşinde koşmak” diye yapılabilirse, bu çocuklara kim “sapkın” diyebilir?
Yasadışı örgüt mensubu olmanın tanımı, başta bu ülkenin anayasası olmak üzere, tüm yasa ve kuralları çiğneyici tavırlar içinde olmak, uluslararası insan hakları beyannamelerinin, sözleşmelerinin ve bağlayıcı tüm kural ve sözleşmelerin üzerinde tepinmek, onları ihlal etmek ve çöpe atmak olarak yapılabilirse o öğrenci kardeşlerimizin yaptıkları, bunun yakınından bile geçmedi.
İnsafsızlık etmeyin.
Bu ülkenin ve hatta dünyanın geleceğini emanet edeceğimiz, belki de bundan 5-10 yıl sonrasının Nobel’lerine layık bilim insanlarının, yöneticilerinin, düşünürlerinin, her meslekten başarılı bireylerin ve karar alıcılarının yetişeceği pırıl pırıl güzide bir eğitim kurumunun öğreticilerine ve öğrencilerine hakaret etmeyin. Onları, “provokatörlerin ve yabancı gizli servislerin maşası ve aleti olmakla” suçlamayın. Bu toplumun yüz akı, en yüksek puanları alarak medarı iftiharımız bir eğitim kurumunun sıralarına oturmaya hak kazanmış o yüksek zekâlı ve aydınlık ufuklu gençleri, yakışıksız hakaretlerle şeytanlaştırmaya çalışmayın.
O çocuklardan bazılarının, tüm çağdaş demokrasilerde kimsenin konu bile etmeyeceği şekilde, (hatta konu etmeye utanacağı bir şekilde) “Farklı cinsel tercihleri olabileceği ya da olanlara saygılı davranmaları” gerçeği üzerinden “Zaten bunlar LGBTİ filan” diye aklınızca “aşağılamaya” çalışmayın.
Velev ki L, ya da G veya B,T, İ… Sana ne?
Daha henüz aydınlatılmaya muhtaç bir “Kâbe-i Muazzama resmi olayı” üzerinden dine ve dinin kutsallarına sahip çıkma adı altında, hiçbir dinde yeri olmayan “zulüm, şiddet ve işkenceye” başvurarak o gençlerin en temel haklarından biri olan (Anayasa madde 34 ve 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası) barışçıl protesto hakkını nasıl engellemeye kalkarsınız? Onları nasıl yerlere yatırıp üzerlerinde tepinirsiniz? Nasıl kafasını gözünü patlatırsınız?
Onlara nasıl “Aşağı bak, yukarı bakma; şuraya bak, buraya bakma” gibi aşağılık emirler vermeye kalkan kamu hizmetkârları üzerinden bu ülkeyi ve devleti rezil edersiniz?
Bütün bunları, liyakatsizliği apaçık ortada olan, tüm meziyeti(!) sizin partinin üyesi ve geçmişte belli kademelerde “dava arkadaşı” olmaktan ibaret, üstelik sicili “intihal nedeniyle” bozuk olduğu tescilli bir öğretmenin ille de o okulda rektör olarak kalması uğruna nasıl yapabiliyorsunuz?
Ayıp değil mi bu konudaki yüz kızartıcı ısrarınız?
Ayıp değil mi bu çocuklara, onların her Allah’ın günü okul bahçesinde yiğitçe direnen hocalarının tertemiz onurlu duruşlarına?
Ayıp değil mi o okulun emekçisinden mezununa, velisine kadar neredeyse 1.5 asırdır “Boğaziçili – Robert Academy’li olma onurunu” göğüslerinde taşıyan tüm camiaya?
Bu ne ezikliktir?
Ayıp değil mi ele güne, cümle âleme? Bak Amerika’dan BM’ye, Avrupa’ya kadar yedi düvel kınadı sizi.
Yapmayın etmeyin.
Akıllı olun biraz.
Buradan bir “Gezi yaratma” suçlamasını herkese yakıştırıyorsunuz da…
Yoksa, asıl siz böyle bir rüya, böyle sorumsuzca ve tehlikeli bir macera peşinde olmayasınız?
Gerilimden, şiddetten, sokaklara yine hâkim olabilecek gözyaşartıcı zehirli gaz bulutlarından medet ummak, bu ülkeye yapılacak en büyük ihanet değil mi?
Hani, her ağzınızı açtığınızda ona buna “hain” diyorsunuz da..
Ağır bir haksızlık değil mi bu? Ne alakası var bu çocukların “ihanet” ile?
Yapmayın. Oturun bir düşünün.
Değer mi, bir garip “Melih’i o koltukta tutmak için” bunca kaosu yaratmaya?
Aklınızı başınıza toplayın.
Bu ülkenin, hayat pahalılığından hukuka, eğitimden sağlığa, her gün 100 – 150 can alan pandemiden uluslararası krizlere kadar bin türlü sorunu var. Onlara çare bulun.
Bırakın o iftihar edilecek pırıl pırıl beyinler, o çocuklar hem kendilerini hem de ülkemizi müreffeh bir geleceğe taşıyacak “En Hakiki Mürşit” yolunda derslerine dönsünler ve bu kriz geride kalsın.
Bir koltuk, bir iktidar, bir Melih için değmez ülkenin zaten cayır cayır yanmakta olan ateşlerinin üzerine bir bidon daha benzin dökmeye.
Kendinize gelin!.