“ANLAŞMA” ve “DİZ ÇÖKME”
Dr. Uğur CİLASUN
ucilasun@gmail.com
YURT Gazetesi, 9.9.19
YURT Gazetesi, 9.9.19
Önceki hafta, Tayyip Bey ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Bey açıkladılar:
“Amerikalılar ile Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturulması için anlaştık.” dediler. Bu amaçla bir Amerikan askeri heyetinin Şanlıurfa’ya geldiğini, bizim askerlerimizle ve diplomatlarımızla görüşmeler yaptıklarını söylediler.
İnandık.
“Andlaşma andlaşmadır” diye düşündük.
Andlaşmaların ille yazılı olması koşulu yoktur. İki tarafın söz keserek el sıkışması da, mutlaka uyulması gereken bir “onur konusu” oluşturur. (AS: pacta sund servanda!)
Söze dayalı andlaşmaların bilinen tarihi, kapitalizmin başlangıç yıllarına, ticaret burjuvazisinin gelişmeye başladığı “merkantilizm” dönemine dayanıyor. Buna ilişkin bir anekdot aktarayım :
O dönemin Fransa’sında, Krallardan Louis’lerin bilmem kaçıncısı halka yeni vergiler koymayacağına ilişkin açıklama yapıp, söz veriyor. Ama bir süre sonra, tıpkı bizim şimdiki yöneticilerimizin yaptığı gibi, vergileri insafsızca artırıyor. Bakanları kendisini eleştiriyorlar:
“Kral Hazretleri, halka vergileri artırmayacağınıza ilişkin söz vermiştiniz..”
diyorlar. Louise,
“Ne yapalım…” diyor, “…Ben tüccar mıyım ki sözümde durayım !“
4 Eylül 2019 günü Tayyip Bey konuştu:
“Güvenli bölgenin yalnız adı kaldı.” dedi.
Hani ABD ile anlaşmışlardı? Bundan önce de “F-35 savaş uçakları için ABD ile anlaştık; hatta parasını da peşin ödedik.” dedi Tayyip Bey ve damadı. Hani ne oldu? Ne uçak var ortada ne de para.
İşte bir devleti yönetemezsen böyle olur. Sen “anlaştım” zannedersin ama aslında büyük devletler seni “dizlerinin üstüne çökertmişlerdir.“
Osmanlının son yüzyılı hep böyle “diz çökmekle” geçti.Mondros‘ta böyle oldu; Sevr‘de böyle oldu.
Türkiye’yi diz çöktüğü yerden Mustafa Kemal ve arkadaşlarını başlattığı mucizevi direniş ayağa kaldırdı.
Şimdi, bu AKP iktidarı 17 yıldır ülkemizi, emperyalizmin çizmeleri önünde “diz çökmüş” duuma getirdi.
- Zaman “kıyam” zamanıdır.
- Türkiye dirilmek, ayağa kalkmak, bu aşağılanmaktan kurtulmak zorundadır.
Bunun ilk koşulu da bizi bu duruma düşüren iktidarı demokrasi içinde tarihe gömmektir.
Ne demişti Büyük Önder:
- “Muhtaç olduğun kudret. damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”