BİR ÜLKE DÜŞÜNÜN

BİR ÜLKE DÜŞÜNÜN…

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar

Bir ülke düşünelim, 783.000 km2 toprakları olsun. Üç yanı denizlerle çevrili bir yarım ada. 80 milyonu aşkın nüfusa sahip olsun. Topraklarının tümü 4 mevsimi yaşasın. Topraklarının büyük bölümü verimli, ekilip, dikilebilir araziye sahip olsun. Halk deyimi ile adeta topraklarına “taş eksen, taş can bitecek” türden verimli, güneş – su – toprağa sahip olsun. Dünyanın en genç işgücü potansiyeline sahip olsun.

Dünya ülkeleri bir tesbih olsa Oltu taşından, içinde bir boncuk var ki, adeta kehribar tanesi gibi ışıl ışıl, gözleri kamaştıran bir kehribar tanesi, güzel desek sözcük yetersiz kalıyor. Güzelden güzel, altın, pırlanta, elmas desek yine sözcükler yetersiz… Dahası sözcük dağarcığımız yetersiz kaldı betimlemeye, bağışlayın. O saydığımız güzide madenlerin hepsi, o canım, o kutsal, o “taşı eksen can bitecek topraklar“ın o ‘bakmaya ve basmaya kıyamadığımız’ kutsal toprakların bağrından çıkıyor. Damarlarından arıtılıyor. Büyük ozan Aşık Veysel’in “Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi,” dediği topraklar.. bizim topraklarımız…

Ülke sınırları içinde zapt olmayıp, dizginlerini koparan at örneği sınırları aşıp dünyanın en verimli Mezopotamya topraklarını sulayan, Dicle ve Fırat’ın doğduğu, ana yurdumuz olan ülkeden söz ediyorum. Yine dizginlerini koparan at örneği zapt edilemeyip 1355 km ülke topraklarını sulayıp Karadeniz’de öfkesi yatışan Kızılırmak ve 418 km salınan Yeşilırmak’ın bağrı ülkemizden söz ediyorum. Seyhan, Ceyhan, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Akçay, Çoru.., daha irili ufaklı pek çok ırmağı, çayı olan bir ülkeden söz ediyorum. Bir zamanlar balık tutulan, şimdi ise atıklar yüzünden zehir akan Ergene nehrinin yaşam verdiği Trakya’dan söz ediyorum. Tarihi, doğası, dağları ve gölleri ile turizm çekiciliği olan eşsiz bir ülkeden söz ediyorum. Daha düne dek tarımda dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan  caanım ülkemizden!
****
Cahit Külebi‘nin

Edirne’den Ardahan’a kadar
Bir toprak uzanır,
Boz kanatlı üveyikler üstünden uçar
Ardahan’dan Edirne’ye
Edirne’den Ardahan’a kadar…

Bu toprak bizim yurdumuzdur;
Deli gönül yücesine çıkar.
Bir üveyik olur, uçar gider
Ardahan’dan Edirne’ye
Edirne’den Ardahan’a kadar…

diye şiirlere sığmayan ülkemiz.

Yine bu toprakların yetiştirdiği vatan hasreti ile yanıp tutuşan şair Nazım’ın eşsiz dizeleri ile;

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde,
dişler kenetli,
ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim…
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...

diye gürlediği, çağladığı ülkeden söz ediyorum.
****

Değerli dostlar;

Bu seçkin (güzide) ülkenin, güzide insanlarının TÜİK verilerine göre 2018 yılı Aralık ayı, kayıtlı işsiz sayısı dört milyon 302 bin kişidir. İnsanlar pazarda atılan sebze ve meyveleri topluyor. Kuru soğanı Mısır’dan, samanı Bulgaristan’dan alıyor caanım Türkiyemiz!

Çooooook kötü yönetimler yüzünden, çocuklar yatağa aç giriyor.

  • Bir baba Kocaeli’de çocuğuna okul giysisi alamadığı için intihar ediyor!
  • Bir başka baba Diyarbakır’da, marketten çocuğuna mama çalarken yakalanıyor! ;
    Üstelik, yakalandığı halde mamaya sıkıca sarılıyor, çocuğuna götürmek için,
  • Ülkede bir eski Bakan 463 bin Avro’luk saat rüşvet alıyor, bu “Bakan” serbest,
    çocuğuna 1 kutu mama çalan baba ve 1 tepsi baklava çalan çocuklar hapiste!?!..
    Takdir Yüce Türk Milletinin…

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir