Filmin sonu

Filmin sonu

Ege CANSEN
SÖZCÜ, 12 Ağustos 2018

Bilimsel düşünme “sebep-sonuç” bağlantısı kurmak demektir. Fransız filozof matematikçi René Thom da, bilimin pratik amacı “Bugün olanlara bakarak, yarın olacakları kestirmektir.” der. Pek tabii yalnızca “geleceği kestirmek” yetmez. Eğer gelecekte olacaklar içinde, bizim için tehlikeler varsa onlardan sakınmanın önlemi de geç kalınmadan alınmalıdır. Aynı mantıkla, eğer gelecek, içinde bizim için fırsatlar barındırıyorsa, fırsatı yakalayabilmek için bugünden pozisyon almak lazımdır. “Sebep-sonuç ilgileştirme” yöntemin en sık kullanıldığı alan, hava tahminciliğidir. Sırası gelmişken “tahmin” (estimate) yerine, eskiden “istidlal” (forecast) sözcüğünün kullanıldığı hatırlatayım. Bugünlerde Türk iktisatçıları bekleyen görev, döviz fiyatlarının anormal yükselişi gibi bir “sebebin” günün sonunda ne gibi “sonuçlar” doğuracağını kestirmektir. Devletimiz her şeyi bildiği için onlara bir şey anlatmaya gerek yok. Ama iş adamlarımızın ve halkın, iktisatçıların öngörülerini duymaya çok ihtiyacı var.

İKTİSATTA KESTİRİM NASIL YAPILIR

İktisatta kestirim, bir matematik model kurup, gidişatı zaman çizgisinde ileriye uzatarak yapılır. Bu yöntem, meseleyi bütünsel irdelemeye yarasa da hassas sonuç vermez.  Çünkü ustamız Hayek’in dediği gibi “Ekonomi insan yapması değildir, ama içinde insan vardır”. Ekonominin içindeki insanın (siyasetçi, iş adamı, bankacı ve halk) en büyük özelliği, başkasının “külfeti onun sırtına yüklemek için aldığı kararı” sürekli sabote etmesidir. Bu belirsizliğe rağmen, ekonomide de sonuçlar, sebepten bağımsız oluşamaz. Unutmayın, Hayek’in sözünün yarısı “ekonomi insan yapması değildir” idi. Yani her sonucun mutlaka bir veya birkaç sebebi vardır. Mesela; sürekli “cari açık” veren bir ülkenin parası (TL diye okuyun) sıcak döviz girişiyle gereksiz “değerlenirse” sırf bu sebeple öninde sonunda mutlaka “değersizleşir”. Yaşıyor ve görüyoruz. Daha ne kanıt olsun ki?

ENFLASYON ARTACAK, YATIRIMLAR AKSAYACAK, GELİRLER DÜŞECEKTİR

Döviz kurlarının vahşice yükseldiği, petrol fiyatlarının arttığı, üstelik döviz kredisi faizlerinin bu kadar yükseldiği bu ortamda Türkiye’de enflasyonun ciddi oranda artacağı kesindir.  Ekonominin doğal kanunlarının emri budur. Mucize beklemeyin. Çünkü Tanrı, mucizeye izin vermez. Para sıkıntısı yüzünden sadece çılgın değil, akıllı yatırımlar da aksayacaktır. TL’nin faizini artırarak “ekonomiyi soğutmayı” öneren iktisatçılara selam olsun. Merkez, TL faizlerini önerdiğiniz kadar artırmadı diye üzülmeyin. Kur artışı ve dış finansman zorluğundan dolayı ekonomi istediğinizden de fazla soğuyacaktır. Enflasyon kadar bile artamayacak gelirler reel olarak düşecek, soğuma daha da derinleşecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir