SGK’ye denetim çağrısı:
Saydamlığı sağlamak şart!
Önce haber oldu ardından çeşitli köşelere konu. Ülkedeki yeni doğan çocuktan yaşlıya, çalışandan emekliye 79.7 milyon kişinin sosyal güvenliğinden sorumlu kurum, bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Sayıştay denetimi dışına çıkarıldı.
Kurumun büyüklüğü ve görevi, ülkede yeterli bir sosyal güvenlik isteyen tüm duyarlı yurttaşlar gibi işi gereği bu alanda bulunanları, bu konuda kafa yormaya itti. Bunlardan ikisi de İzmir Tabip Odası Üyesi Dr. Ergün Demir ile İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Güray Kılıç. Yaptıkları çalışma bir dizi veri içeriyor.
Ancak veriler kadar vahim olan başka konular da var. Sayıştay’ın son denetim raporu ve kurumun 2016 yılı Düzenlilik Denetim Raporu verilerinden yararlanılmış çalışmaya göre, SGK’nin mali rapor ve tabloları güvenilir bilgi içermiyor ve mali saydamlığı yok.
Oysa kurumun geçen yılki toplam geleri 288 milyar 559 milyon lira. Toplam gideri 312 milyar 734 milyon lira. Arada 24 milyar liralık bir açık söz konusu. Görünün o ki, bir dizi iş yapılırken bir dizi suistimal, hata, mükerrer işlem gündeme gelmiş. Kurum zarara sokulmuş. Hasta ve emekli yurttaşların güvencesi olması gereken Kurum, bir yandan aktüeryal denge yetersizliği bir yandan da bu usulsuz işlemlerle ciddi zafiyete uğratılmış. Hâl böyle olunca, 4 numaralı kararnameyi çıkaranlara sormak gerekiyor :
- .. Şimdi yapılması gereken SGK’yı denetim dışına iterek Kurumu daha da zayıflatmak mı yoksa, SGKyı daha saydam hale getirerek, sağlıklı bir yapıya kavuşturmak mı?
Ölmüş kişilere de hizmet
Sayıştay SGK düzenlilik (mali ve uygunluk) denetim raporlarında belirlenen suiistimal ve usulsüzlük bulgularından kimi örnekler özetle şöyle;
- Denetim raporunda “ölmüş” kişilere sağlık hizmeti verilmiş gibi faturalandırmaları yapan Şanlıurfa’da 40, Adıyaman, Mardin, Şırnak ve Kırşehir’de 1 adet olmak üzere 44 sağlık kuruluşu söz konusu.
- Bu sağlık kuruluşlarından 30’unun geçen yıl da ölü kişiler adına fatura düzenlediği ve bu konu SGK’ya iletilmesine karşın Kurum, bu kuruluşlarla sözleşme yapmaya devam ediyor. (Sosyal Güvenlik Kurumu 2015 yılı Sayıştay Denetim Raporu sayfa 129)
Bu reçete çok farklı!
- 45 sağlık hizmet sunucusu, ölen hekimler adına 24.729 işlem yapıyor, reçete yazıyor.
- Maharetli hastaneler, kimi hastaları aynı tarihte iki hastanede yatarak tedavi etmeyi başarıyor.
- Kurum, ölen 4.315 kişiye genel sağlık sigortası primi tahakkuk ettiriyor.
İsteyene indirim
- Ek istihdam koşulunu sağlamayan işveren, prim teşvikinden yararlanıyor; 3.206 işyerine yersiz prim indirimi uygulanıyor.
- Genel Sağlık Sigortası prim gelirleri, sağlık hizmetlerini karşılıyor. Hatta, 2016’da 16.4 milyar TL fazla gerçekleşiyor. Genel sağlık sigortası fonunda kalması gereken bu para, yasaya aykırı olarak Sosyal Sigorta Fonu giderleri için kullanılıyor.
========================================
Dostlar,
SGK İÇİN NE YAPMALI, NE YAPMAMALI?
SGK’yı sitemizde, önemi nedeniyle zaman zaman işliyoruz. Son derece önemli bir kurum.
AKP iktidarıyla birlikte çok parçalı sosyal güvenlik sistemi, Batılı kurumların – sermaye çevrelerinin de (AB, OECD, IMF, DB) istemiyle bütünleştirildi ve şemsiye Kurum olarak SGK 5502 sayılı yasa ile kuruldu. (Sosyal Güvenlik Kurumuna İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun; RG 20/5/2006 s. 26173). 1 ay kadar sonra da 5510 s. yasa çıkarılarak (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu; RG 16/6/2006, s. 26200) Türkiye’de zorunlu Genel Sağlık Sigortası rejimine geçildi.
Artık vergi karşılığı sağlık hizmeti yok! Sosyalleştirme ve 224 saylı yasa rafa kaldırıldı.
Sağlık dışı sosyal güvenlik zaten çok daha önceleri prim = ek vergi tabanlı idi.
SGK işlevinde kurum – kuruluşlar zorunlu, çünkü Anayasa’nın 60. maddesi “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.” içeriğinde buyurucu kural koymuş durumda. Ayrıca 2. maddede devletin temel nitelikleri sayılırken “sosyal, hukuk devleti” nitemleri (sıfatları) de yer alıyor.
- Dolayısıyla yasa zoru ile SGK’ye PRİM ÖDEMEK ZO-RUN-LU!
Ödemeyenlere hizmet verilmediği gibi, 6183 s. Kamu (Amme) Alacaklarının Tahsili Hk.Yasa gereğince zor işlemi yapılıyor.. Devlet sopalı tahsildargibi! Sık sık prim afları zaten olağan’ Bir de 16 Nisan 2017 Anayasa halkoylaması öncesinde bir popülist rüşvet : Ayda 53 TL’ye sigorta!
Ne var ki, yukarıdaki şemada da görüyoruz, 8 128 410 kişi SGK primini ödeyemiyor yoksulluğu nedeniyle. Buna karar veren de SGK’nın kendisi. Başvuranlar inceleniyor ve bürüt asgari ücretin 1/3’ünden az aylık geliri olanlar “SGK yoksulu” sayılıp onlardan “prim” alınmıyor. Bu sınır 2018 için 680 TL.. Böylelikle damgalanan “SGK yoksullarının” primlerini Maliye SGK’ya aktarıyor.
SGK haliyle çok sorunları olan devasa bir kurum.. Yönettiği fonlar Türkiye merkezi yönetim bütçesinin yarısına yakın.. (2018’de 312 / 762 milyar TL) Bütçeden Hazine ve Maliye’ye ayrılan toplam fonlardan daha büyük (2018 bütçesinde Maliye Bakanlığına 177,4 milyar; Hazine Müsteşarlığı 97,9 milyar TL ayrıldı).
SGK 2017 sonunda 24 milyar TL açık verdi. Bu tutar, 2017 genel bütçe açığı olan 47 milyar TL’nin yarısını aşkın. Dolayısıyla SGK açığı, Devletin borçlanması sonucunu doğuruyor.
İzmir Tabip Odasından Dr. Ergün Demir ile İstanbul Tabip Odasından Dr. Güray Kılıç meslektaşlarımızın çalışması önemlidir. SGK Sağlık primleri havuzunun 16 milyar TL fazlalık verdiği ve öbür sigorta kollarının açığını kapatmaya ayrıldığı belirtilmekte. Ancak bu tablo sağlıklı değildir. SGK, sağlık hizmet sunucularına ve bir ölçüde eczanelere gerçek bedellerinin altında geri ödeme yapmaktadır. Bu durum ilgili sağlık kuruluşlarını akçal (mali) bakımdan zorlamakta ve ne yazık ki kimi (hatta epey!?) etik – ahlak – yasa dışı durumlar yaşanmaktadır. Ayrıca SGK, geriödeme yaptığı ilaç – tıbbi gereç ve sağlık hizmeti kapsamını sürekli daraltmakta, artan cepten ödemelere insanları zorlamaktadır.
SGK’nın Aktüaryal dengesini sağlamak için kullanageldiği önlemler ne yazık ki, başından beri salt “moneter” dir.. parasal daraltma sıkı politikası. Öyle ki, OVP’lerde (Orta Vadeli Program) öngörülen ödenek dondurulmakta, ardından da “finansal istikrar sağlanmıştır” denebilmektedir! Bu politika tam anlamıyla “devekuşu” tutumudur.
SGK için 2 önemli araç var :
- Saydam olacak kamuoyu denetimine açık olacak. Bu kapsamda 4 s. CBK (Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi) ile Kurumun Sayıştay’ın Anayasa kaynaklı (md. 160) denetim alanının dışına çıkarılması Anayasa’nın özüne – muradına uygun olmadığı gibi, sorunu çözmeyip büyütecektir. Nitekim Sayıştay, Şehir Hastaneleri hesaplarının da uygun olmadığını açıklamıştı (sitemizde kapsamlı yazdık). Saydamlık ve etkin denetim yolsuzlukları, israfı.. en aza indirebilir, dev açık sınırlanabilir, yönetilebilir.
- Sağık hizmetlerinde salt sağaltıcı (tedavi edici) değil, öncelikle KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNE yönelmek.. Bunu etkin, yaygın, nitelikli, içtenlikli bir politika demeti olarak yasal düzenleme desteğiyle yaşama geçirmek. Böylelikle hem daha sağlıklı bir topluma erişebiliriz hem de TL ve Döviz olarak tasarrufumuz olur, dış ticaret açığı ve cari açık azalabilir.
Alman SGK olan Krankenkasse, 1980 ortalarında finansal bunalıma girmiş ve moneter (parasal) kısıt yerine yasal düzenleme ile kimi önemli Koruyucu Sağlık Hizmetleri zorunlu kılınmıştı.
- Tüm bebekler
- Tüm gebeler
- Ve 45+ yaş herkes…. öngörülen aralıklarla ve kapsamla düzenli, dönemsel (periyodik) sağlık hizmeti alacak..
Krankenkasse böyle “kurtuldu”.. AB – OECD – DB – IMF.. Almanya’ya ” hop hoop” demediler. Nedenin “Serbest piyasa yozluğu” olduğunu biliyorlardı elbette ama Almanya’ya dayatamadılar.
Ya Türkiye’ye?? Erdoğan’ı kim kandırdı gene?
SGK’yı Sayıştay denetimi dışına çekmek neyi çözer? Üstelik ahalinin ahlakı da bozuluyor bu işleyişle.. SGK’yı kazıklayan kazıklayana.. Hani bu ülkenin en az %99’u Müslüman’dı!? SGK’yı kazıklayanlar salt gayr-ı müslimler mi acaba??
Sonuç :
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinden 4 sayılı olanı, SGK’yi de ele alırken, Kurumun Sayıştay denetimine bağlı olduğu düzenlemesini maddeleştirmedi. Bu düzenleme, gerekçelerini yukarıda açıkladığımız üzere son derece yanlıştır. Hiçbir sorunu çözmeyeceği gibi, sorunları (açıkları!) daha da büyütecektir. Türkiye’nin ve AKP = Erdoğan‘ın buna tahammülü olamaz şu çooooooook ağır ekonomik bunalım ortamında.
Yandaşların SGK üzerinden de beslenmesinin ne pahasına olursa olsun gözü kara sürdürülebileceği olasılığını = faciasını düşünmek bile istemiyoruz!? Yıllardır yazar ve söyleriz :
-
GSS halkın sağlığının değil, sermayenin kârının sigortasıdır!
Yanılıyor muyuz acaba? Özel hastane sahibi yeni Sağlık Bakanı Dr. F. Koca ne buyurur acaba??
Belki de bu son düzenleme hedeflenerek değil, gözden kaçmış olabilir. Bu takdirde artık görmeye başladığımız ve korkarız alışacağımız bir “pardon kararnamesi” ile düzeltilebilir, düzeltilmelidir.
Sevgi ve saygı ile. 23 Temmuz 2018, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
Not : Cumhuriyet’ten Özlem Toker’in “SGK neden Sayıştay’dan kaçırıldı?” başlıklı yazısının da okunmasını öneririz (20.07.2018)
Geri izleme: Bayrağımız sonsuza dek özgürce dalgalansın.. – Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Geri izleme: Bayrağımız sonsuza dek özgürce dalgalansın.. – Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Geri izleme: SOSYAL GÜVENLİK KURUMU-SGK ve SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ-SUT – Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Geri izleme: Bayrağımız sonsuza dek özgürce dalgalansın.. – Prof. Dr. Ahmet SALTIK