Ufuk Söylemez
, 5.4.2018
(AS : Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
AKP iktidarı eseriyle ne kadar övünse haklıdır bence. T. Erdoğan ve B. Yıldırım’ın 30 Ulusal TV kanalının neredeyse 28’inde günde en az 5-6 kez, canlı-canlı bağıra-çağıra konuşarak, ekonomik icraatlarıyla övünüp, böbürlenmelerini çok görmemek lazım. Hatta büyük ekonomik başarıları başta olmak üzere AKP’nin icraatlarını 24 saat canlı olarak verecek birkaç TV kanalı daha tesis ve tahsis edilmesinde yarar var bence. Neden mi? Niçin olmasın? Dile kolay ülkeyi ve ekonomiyi Avrupa’da şampiyon yaptıkları ve dünyada da ilk 5 ülke arasına sokmayı becerdikleri için! Şaka bir yana, Türk ekonomisi;
- giderek zayıflayan temel ekonomik göstergeleriyle,
- biriken ve ötelenen riskleriyle,
- ağırlaşan borç yüküyle ve
- hızla bozulan yatırım iklimiyle..
yokuş aşağı giden, freni patlamış kamyon misali savruluyor maalesef. - Ülkemiz bugün, Avrupa’da toplam 50 bağımsız devlet arasında hem enflasyonu, hem işsizliği, hem de faizleri çift haneye fırlamış ve burada kronikleşmiş olan tek ülke.
Tabi cari açık ve dış ticaret açığında da öyle. Tek bir istisna olan, büyüme ve “ihracat arttı” şovları yapılırken, kişi başına düşen milli gelirde de dünyada 75. sıraya düşüyor olunması ne yazık ki…
438 milyar $’ı aşan rekor dış borcu ile, TL bazında – nominal (kâğıt üzerinde) olarak büyüyen ama reel olarak, dolar bazında küçülen bir ekonomiden söz ediyoruz. Ancak iktidar ve hempaları rekor ithalat ve dış ticaret açığı artışlarını “ihracatta rekor kırdık” nidalarıyla örtbas ediyorlar.
- 5 yıldan beri dolar bazında küçülen ekonomimizi “rekor büyüdük” diye sunuyorlar.
- Yine dolar bazında reel olarak fakirleşen halkı “büyüme masallarıyla” avutuyorlar.
Bana göre iktidarın en büyük başarısı gerçekleri ters-yüz etmekte ve başarısızlıkları ise başarı diye empoze etmekteki kabiliyetidir. Hiç sıkılmadan, gerçekleri böylesine ters-yüz edebilmek hakikaten büyük bir başarı. Bu kafa sayesinde,
- Avrupa’da bugün faiz oranları “sıfır ile %2” arasındayken, Türkiye’de %15-20’lere fırladı.
Bu kafa sayesinde, ev kadınlarını ve iş bulsa çalışmaya hazır olanları hesaba katmamalarına rağmen, % 17’lere yaklaşan çift haneli işsizlik bugün sosyal felaket boyutlarına erişmekte. Bu kafa sayesinde, yoksulu daha da yoksullaştıran en haksız ve adaletsiz vergi olan enflasyon Avrupa’da ve gelişmiş ekonomilerde “sıfır ile %2-3” aralığında iken Türkiye’de çift haneye demir atmış durumda. Buna sebep olanlar ise günde 5-6 kez canlı yayınlarla, Gobells’e rahmet okutacak türden “başarı propagandası” yaparak adeta beyin yıkıyor, milletin aklıyla bir manada da alay ediyorlar.
Buna başarı denmez de ne denir? Futbolda olamadık ama
- çift haneli faizlerde,
- çift haneli işsizlikte ve
- çift haneli enflasyonda Avrupa’da şampiyonluğu, dünyada ise, 5.’liği yakaladık.
Bundan ala başarı olur mu hiç? Ne mutlu bize…
==============================================
Dostlar,
2018 BÜTÇESİNİN SEFALETİ!
Sayın Ufuk Söylemez’in yazısı çok çarpıcı. Somut rakamlara dayalı. Sitemizde daha önce özetle paylaşmıştık, 2018 merkezi yönetim bütçesinin sefaletini ama bir kez daha dikkate sunalım :
- 2018’de öngörülen bütçe gideri 763 milyar TL. Bunun 599’u (%88’i) vergi! Bunun da en az 2/3’ü çok adaletsiz dolaylı vergi (tüketimden alınan vergi); kazançtan alınan doğrudan vergi değil!
- Beklenen bütçe geliri gelir 697, bütçe açığı 66 milyar TL; yerli – yabancı sermayeden borçlanılacak! 2 basamaklı enflasyonun altında bir faizle bu borcu kim verecek Türkiye’ye?
- Hele Moodys’ “Türkiye’de kurumlar çöktü.” gerekçesiyle kredi notumuzu geçen ay indirmişken!
- Bu durumda AKP = RTE‘nin “indirin şu faizleri..” bağırtıları ne anlama geliyor, kime dönük?
- 2018’de ödenecek kamu borcu faizi 71,6 milyar TL Öngörülen bütçe gelirlerine oranı 71,6/697 milyar TL = %10,3. Öngörülen vergi gelirlerine oranı 71,6/599 milyar TL = %12. Açıkçası, bütçe gelirinin her 10 TL’den 1’i, vergilerimizin her 8,5 TL’den 1’i, kamunun borçlarına faiz olarak gidecek.
- Ayrıca borç anapara ödemeleri de var her yıl. AKP iktidarı bunları azaltarak öteliyor; faizi daha da büyüyecek zamanla!
- 2018’de 230 milyar $ dolayında sıcak (taze!) döviz girdisi gerek borçların çevrilmesi için.
- Sormak ve anımsamak gerek (438 milyar $’ı aşan rekor dış borcu unutmadan!) :
–Devlet neden borçlanır?
–Devlete kimler borç verir; vergi vermeyenler mi Devlete borç veriyor?
–Enflasyonun altında faizle kim borç verir devlete?
-Borç isteyeceklerimiz Moodys’in raporuna bakmayacak mı? “Bu rapor bizim için yok hükmünde” demenin ne anlamı olabilir gerçekleri okuyamayan milyonları aldatma dışında?? - Nitekim Bütçede borç faizinin 2017’ye göre %26 artması üstte yazdıklarımızın kanıtı değil mi?
- 2018 bütçesinde öngörülen yatırım ödeneği 68,8 milyar TL ile borç faizinden daha az!?
- Sağlık Bakanlığı bütçesi 37,6 milyar TL. Borç faizinin neredeyse yarısı. 81 + 4 = 85 milyon insanın 1 yıl boyunca Sağlık Bakanlığı ödeneği (SGK dışında) kişi başına yalnızca 442 TL! Yaşasın! Vergi + prim = ek vergi yetmiyor; sağlık hizmeti için eller cebe; 12 kalem haraç!
- Diyanet İşleri Başkanlığı ödeneği 7,8 milyar TL. Diyanet Vakfı muazzam fonlara sahip. Ayrıca yüz bin dolayında camiye temizlik, aydınlatma, su, bakım – onarım yerel yönetimlerden.. 151 bin personeli var bu Sünni mezhepçi kurumun.. Ekonomiye katkısı ne??
- SGK’ya aktarım (transfer) : Bu yıl 133,5 milyar TL! Beklenen bütçe geliri 697 milyar TL’nin yaklaşık 5’te 1’i! Bu aktarım 2016’da 108 milyar TL idi, 1/4 oranında artırıldı. Oysa Bütçe 2016’ya göre %17 büyüdü. SGK açıkları hızla büyüyor, 2017 sonunda 30 milyar TL oldu. Geçen yıl bütçe açığı 47 milyar TL idi ve Maliye Bakanı N. Ağbal, “..62 milyar TL açık hedeflemişken 47 oldu, çok başarılıyız..” buyurdu! Oysa Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün 1923-38 arası Cumhurbaşkanlığı döneminde 1 yıl (1929 Dünya ekonomik bunalımına bağlı..) dışında bütçe hep denkti, fazlalık verdi. Osmanlı borç taksitleri yıl yıl bütçenin %31’ine ulaşırken! Batılılar buna “Atatürk’ün ekonomi mucizesi” dediler hayranlıkla. Zamanede AKP iktidarı ve Maliye Bakanı, bütçenin %8’i dolayında açığı “başarı” olarak sunabiliyor. Oysa “açık bütçe” başlıbaşına bir utanç kaynağı ve tam bağımsızlığın 1 numaralı düşmanı! “Algı yönetimi” ya da halkımızı aptal – salak yerine koyup vahşice aldatma – sömürme tam da bu olsa gerek!
- Emniyet Genel Müd. + Jandarma Gn. Kom. ödeneği 40,1 milyar TL. Sağlık Bakanlığından çok!
- Merkezi Yönetimin borcu 2017 sonunda 871,6 milyar TL’ye ulaştı; %15 artarak.. Gerçek enflasyon bu oran mı acaba?? Enflasyon bunun altında ise neden Merkezi yönetim reel (gerçek) enflasyon hızının da üstünde borçlanır? Üstelik borçlanma artarken kamu yatırımları neden geriler??
- Neden 2017’de gelir dağılımı iyileşmemiş, yeni Dolar milyarderleri var edilmiştir iktidar eliyle?
- Ulusal gelir (GSMH) ve kişi başına gelir Dolar olarak neden düşmüştür? Dünyada kaçıncıyız?
- Türkiye hala GSMH rakamı ile dünyanın ilk 20 ülkesi içinde midir yoksa G-20 liginden düşmüş müdür?
- Ve de tüm bu çıplak – yakıcı gerçekler karşısında tümüyle gereksiz – yersiz – yanlış – yandaş zengin eden… 3. havaalanı, Akkuyu NGS, Kanal İstanbul, Şehir Hastaneleri.. vb. mali yükü çooooooooooooooook ağır (60 milyar TL’yi geçiyor salt Kanal İstanbul ve 2018 bütçesinin 10’da 1’i!) göstermelik projeler nasıl bir sorumsuzlukla sürdürülebilir??
- Son olarak; bırakalım 2023’te dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde olmayı, ilk 20’den bile düşmüş iken neden bu büyük yalan sık sık söylenmekte ve Saray’da üniversite hocalarınca bile alkışlanabilmektedir??!!
Hep birlikte SOSYAL ŞİZOFREN mi olduk??
Sevgi ve saygı ile. 04 Nisan 2018, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
Geri izleme: Bayrağımız sonsuza dek özgürce dalgalansın.. – Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Geçen günlerde iktidarın sözcülerince vb. milli gelirin arttığı, Türkiye’nin bilmem şu kadar büyüdüğü ile ilgili açıklamalar yapıldı. Güya milli gelir 2017 yılında %7,4 büyümüş. vb…
Zaman zaman düşünürüm, ulan! benim gelirim niye bu kadar büyümedi diye. Yalan söylemeyi “Takiye” adı altında geçerli kılmış bir geleneğin iktidarını yaşıyoruz.
Ufak bir araştırma yaptım, mesele milli gelirin hesaplanma şekliyle ilgili. Sizlere daha uzun okumayı sevenleriniz için altta iki yazı paylaşacağım, ama önce ben düşüncemi paylaşmak istiyorum:
Güngör Uras’ın yazısından alıntıladığım gibi malumunuz: “Milli gelir, belli bir dönemde (üç ayda, bir yılda) ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değeri toplamıdır. Ülkedeki mal ve hizmet üretimi belirlenirken, kayıt içi, kayıt dışı, deftere yazılmış, defter dışı kalmış gibi ayırımlar yapılmaz. (Bu çok önemlidir. Çünkü, “Bizde kayıt dışı işler çok. Bunlar milli gelir hesabına girmiyor” şeklinde yanlış bir inanış vardır.)”
Ben bu konuyu ikiye ayırarak incelemek istiyorum, önce Türkiye ekonomisinin acaba yüzde kaçı yerlidir? Zira malum yıllardır yabancı ortaklıklarla Türkiye’de mal üreten firmalar var. Bunlar diş macunundan arabaya, enerjiye kadar ürettikleri malların parasal değeri yerli firmaların ürettikleri ile toplanınca milli gelir; bu para toplam nüfusa bölününce de kişi başına ortalama milli gelir çıkıyor.
Ama örneğin bir Fransız kamu iktisadi (KİT) teşebbüsü olan Renault’un, “1969 yılında Renault markalı otomobillerin Türkiye’de üretilmesi amacıyla kurulan (yıllık 360 bin otomobil ve 750 bin motor üretim kapasitesi ile Renault’nun Batı Avrupa dışında en yüksek kapasiteye sahip) ve bugün faaliyetini Oyak’ın %49 ve Renault Grubu’nun %51 payı ile sürdüren Oyak Renault Otomobil Fabrikalarının” ürettiği otomobillerin parasal gelirinin her ne kadar tamamı Türkiye’nin milli gelirine katılsa da Türkiye’nin gerçek gelir payı %49’dur. Oyak-Renault yüz lira kazansa gerçekte bunun 51 lirası Fransız halkının milli gelirini yükseltmektedir.
Türkiye’nin milli gelir hesaplarını milli şirketlerin üretimleri cinsinden hesaplamadıkça ve bizler satın aldığımız ürünlerde yerli malları (bir malın yerli olup olmadığını nasıl anlayacağımız da bir sorun ama) tercih etmedikçe bizim cebimizdeki gelir artmayacak, iktidarın yalanları sürüp gidecek ve kendi darağacımızı kuranlara oy vermeyi sürdürüp gideceğiz.
Ayrıntı için bkz.:
http://t24.com.tr/haber/milli-geliri-hesaplama-sekli-degisti-zenginlesmisiz-gibi-olacagiz,376394
Renault’un hisse oranları için:
https://www.renault.com.tr/renault-kesfet/renault-turkiye/oyak-renault.html