TAHİR ELÇİ CİNAYETİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…

TAHİR ELÇİ CİNAYETİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…


Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) açıklaması (http://www.barobirlik.org.tr/Detay66169.tbb) , açıklamada yer alan birlik – barış çağrısı ve cinayetin işlendiği Diyarbakır’da Baroları toplantıya çağırması çok yerindedir. Cenaze törenine katılınması da doğru ve yerinde eylemlerin devamı oldu; ancak tamamlayıcısı değil..

Bu cinayetin olsun, “artık” aydınlatılması için TBB tüm olanaklarını seferber etmelidir.
Başbakan Davutoğlu‘nun, merhum Av. Tahir Elçi’yi öldüren tek kurşunun atıldığı tabancanın belirlendiğini açıklaması başlangıç için sevindiricidir. Şimdi sıra, silahı kimin ateşlediğini bulmaya ve o katil(ler)i azmettirenlere gelmiştir.

Bu cinayetin işleyeni bilinmeyen (faili meçhul) kalMAmasından en çok yarar sağlayacak olan
AKP – RTE‘dir. Eğer “bunun tersini gerektiren bir durum” söz konusu değil ise!

“Tersini gerektiren bir durumun söz konusu olmadığının” kanıtlanması da yine
Diyarbakır Barosu Başkanı merhum Av. Tahir Elçi cinayetinin aydınlatılmasına bağlıdır.

Merhum Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin, eşinin cenaze töreninde “Katil PKK” çığlıkları
kayda değerdir ve “çok değerli” dir. Tabutuna PKK bezi örtülmeyip TBB filaması konması da.

*****
AKP – RTE
, tek başına iktidarlarında geçen bunca kanlı yıldan sonra (14. yıldayız!)
artık ciddi bir muhasebe yapmalı ve kendilerine şu soruları sormalıdırlar :

  1. Türkiye’de hiçbir dönemde bunca insan ölümü olmadı! 
    İktidarın 1. görevi yurttaşların can güvenliğini sağlamaktır.
    AKP – RTE bunu başaramamıştır!
    Gerisi, ülkeye ne hizmet etmiş olursanız olun, boş sözdür (laf-ı güzaf!).
  2. Bu kanlı tabloya Türkiye AKP – RTE yönetiminde neden ve nasıl sürüklenmiştir?
  3. Ve bu toplu – tekil cinayetler / kırımlar (katliamlar) ülkesi daha ne denli sürdürülebilir??*****
    Bu arada, şehit olan 2 polisimizin acısını da yüreğimizin derinlerinde duyumsuyoruz..
    ******

AKP – RTE kurmayları bu kritik soruların doğru yanıtlarını üretebilirler “sanırız“..
“Sanırız..” diyoruz, çünkü RTE’nin narsisitik kişiliği yüzünden çevresine topladığı
ketlenmiş danışmanlar” soruna çözüm olamazlar; doğruyu bulsalar da söyleyemezler..
Bu ağır sorunu da aşarak, Türkiye’nin artık kan – revan içindeki tablodan sıyrılması gerek.

Davutoğlu ve AKP, gerekiyorsa bu “exodus”u (firavundan kurtuluşu)RTE’yi tasfiye ederek,
en azından pasifleştirerek başarmak zorundadır. Aksi halde, yükselen zulüm herkesi boğabilir!

Çıkış için AKP – RTE’ye bir sufle verelim : BOP Eşbaşkanlığınız !?!

*****
Tam teyakkuz ile belirtelim ki;

  • RTE’nin politikaları artık Türkiye, bölge ve hatta Dünya barışı açısından sürdürülemez, kaldırılamaz, dayanılamaz, katlanılamaz kerteye gelmiştir. Bay RTE bu “reel politik” gerçeği kavrayamaz ve gereğini kendi -üstelik hızla- yapmazsa, çok ağır faturasını
    ödemek zorunda kalacaktır.

Türkiye, Bölge ve Dünya Bay RTE’nin dış basında yaygın ve şiddetle vurgulanan
irrasyonel politikalarına asla mahkum değildir.

Bu yakıcı gerçekliğin O’na mut – la – ka anlatılması / belletilmesi / kavratılması zorunludur.
Tarihsel sorumluluk Başbakan Davutoğlu ve AKP MYK’sınındır; sonra da Genelkurmayın!

Bu arada;

  • PKK ve uzantıları ile mücadele kesin bir kararlılıkla ve asla duraksamadan sürdürülmelidir.
  • Yurt genelinde ruhsatsız tüm silahların ve mühimmatın Devlete teslimi için özel yasa çıkarılmalıdır. Asla betona gömme değil! 1-2 ay içinde bu teslimat yapılmazsa, sonrasında
    ele geçirilecek olanlar için cezalar çok ağırlaştırılmalıdır. Arkasından bu silahların
    balistik incelemeleri yapılarak hangi suçlara karıştıkları açığa çıkarılmalıdır..
  • “AÇILIM”yeniden gündeme alınacak (buzdolabından çıkarılacak) ve hiçbir etnisiteye
    ayrım yapılmadan salt demokrasinin standartlarının tüm ülke insanı için yükseltilmesi temelli yürütülecekse, silahların teslimi ön koşullardan olmalıdır.
  • Tek devlet – tek millet – tek bayrak – tek remi dil Türkiye’nin kırmızı çizgileri kalmalıdır.
  • Anayasa’nın ilk 4 maddesine asla dokunmadan, 24, 174, 66. maddeler gibi köşe taşlarına ellenmeden, Başkanlık zırvasını dışlayarak.. daha demokratik bir anayasa düşünülebilir.
  • Fakat asıl öncelikli sorun, kesinlikle Anayasa değişikliği değildir; ilk sırada iç – dış güvenlik
    ve ekonomi – işsizlik – yoksulluk – üretim seferberliği –  AYDINLANMA!

Türkiye’nin hızla bu “akıl tutulması iklimi” nden sıyrılması gerekiyor ve kuşkusuz Devletin bekası gereği “a fortiori” olarak, söz konusu “circulus viciosus” tan mutlaka çıkılacaktır.

Sevgi ve saygı ile.
30 Kasım 2015, Ankara

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir