İş güvencesi var mı?
Yasaların ve toplu sözleşme düzeninin amacı çalışanlara güvenli bir çalışma ortamı sağlamaktır. Ekonomik yönden güçsüz olan çalışanı güçlü olan işverene karşı korumaktır. Bu güvenin tüm devletlerde sağlanması için Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) adına sözleşme (convention) denilen uyulması zorunlu kurallar belirler ve bu kuralara uyulmasını sağlamaya çalışır. İşte bu kurallardan en önemlisi 158 sayılı İşçinin Feshe Karşı Korunması adını taşıyan ve yaygın adı ile İş Güvencesi Sözleşmesi olarak bilinen Sözleşmede tanımlanmıştır. Buna göre işçinin iş sözleşmesinin sona erdirilmesi için
– işverenin geçerli bir nedene dayanması,
– bu nedenin somut olarak var olması,
– işçinin savunmasının alınması..
gibi işçiyi koruyucu hususlar öngörülmüştür. ILO üyesi ülkeler ILO Sözleşmelerini kendi iç mevzuatlarında yaşama geçirmek zorundadır, yoksa ILO tarafından kara kitaba (AS: Listeye) alınarak uluslararası alanda zor durumda bırakılabilmektedir.
18. MADDENİN TERCÜMESİ NEDİR DERSİNİZ?
YAVAŞ İŞLEYEN ADALET
Yasanın 20. maddesinin 3. fıkrası işçinin feshin geçersiz olduğu iddiası ile mahkemeye yapacağı itirazın seri (AS: hızlı) muhakeme (AS: yargılama) usulüne göre yapılacağını, iki ay içinde sonuçlandırılacağını ve kararın temyizi durumunda Yargıtay’ın bir ay içinde kesin karar vereceğini söylemektedir. Bu hüküm de uygulamada büyük bir yalana dönüşmüştür. Konu ile ilgili avukatların belirtiğine göre davalar beş yıla dek sürmekte ve hak arama büyük bir işkenceye ve haksızlığa dönüşmektedir.
4857 sayılı İş Yasasında ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi yasasında çalışanlar aleyhine o denli çok kural var ki; bu konuda neler yapılabileceğini ve nelerin yapılması gerektiğini bir başka yazıda ele alacağız.
===============================
Dostlar,
Kıdemli sendikacılık uzmanı Dr. Engin ÜNSAL‘a bu yazısı için teşekkür borçluyuz.. Bu arada 1475 sayılı İş Yasası’nın değiştirilerek 4857 sayılı yasanın yerine konuşu 2003’tedir ve AKP ürünüdür. Büyük Atatürk döneminde 1921’de çıkarılan 151 sayılı Amele Birliği Yasası‘nı ilk olarak ele alırsak, 1936’da ILO yardımıyla edinilen (üyeliğin 4. yılında, 3330 sayılı yasa) 2. İş Yasası ve derken 2003’te 4. İş Yasası’na sahip olduk ama çalışma yaşamını bir türlü emeğin haklarını koruyan bir içeriğe kavuşturamadık.. ILO’yu arkadan dolanmayı hüner sayabiliyoruz!?
30.6.2012 tarihli 6331 sayılı İş Güvenliği Yasası da öyle.. Birkaç yıl içinde ne çok değiştirildi!Çünkü ülkemizde gerçek egemen SERMAYE!
Gerçek vesayet sermayenin.. Askeri vesayet, elitlerin vesayeti kocaman birer yanılsama aracı..
Türkiye demokrasisiciliğinin özü, ne yazık ki, 21. yy. başında hala bundan ibaret..
Türkiye’de etnik siyasete soyunanlarla onlara akıl hocalığı yapan sözde akillerin dikkatine :
İşçi – emekçi sınıfının sorunları bitti de 1. sırayı sözde “Kürdara azadi” mi aldı efendiler??
Sonra da ekonomik temelli politik demokrasi..
Mustafa Kemal Paşa boşuna mı hançeresini yırtarcasına haykırıyordu :
“Hukukun üstünlüğü” de çoğu retorik (takiyye) gibi çok hünerli değil mi??
Şimdi “Hangi hukukun üstünlüğü?” diye sorarsak muzırlık mı olacak?
Biz “emeğe saygılı hukukun üstünlüğü” diyoruz, “sermeyenin hukukunun üstünlüğü” yerine!
Kim yapacak? Sermayenin iktidarları mı, hadi canım sen de..
Elbette emeğin iktidarında, önce ulusal temelde.. sonra evrensele uzanarak..
Selam olsun en yüce değer EMEĞE!
TÜRKİYE ve DÜNYADA İŞÇİ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ..
http://ahmetsaltik.net/2014/05/14/turkiye-ve-dunyada-isci-sagligi-ve-guvenligi/
03 Ekim 2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
Ahmet Bey ilginize çok teşekkür ederim.
Eklentileriniz çok doğru tespitler fakat gazetenin bana ayırdığı yer çok kısıtlı ve belli vuruşu geçmem istenmiyor.
Bu nedenle eklentinizi aynen değil ama ileride yazılarımın içinde değerlendireceğim.
Aslında gerek iş Yasasında, gerekse Sendikalar Yasasında değiştirilmesi gereken o kadar çok şey var ki.
Bunların önemli gördüğüm ikisine önümüzdeki hafta değineceğim. 03.10.2015
Yrd.Doç.Dr.Engin Ünsal
Girne Amerikan Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi