Doğu Perinçek’in Yurtdışına Çıkış İznini Kim – Neden Engelliyor??
Dostlar,
Bu tarihsel eyleme gönülden başarı diliyoruz.
Özlenen sonuca ulaşması içten beklentimizdir.
Şu ana dek AKP hükümetinden tek bir yetkilinin ağzını açmaması çok düşündürücüdür.
İbret vericidir.
23 Nisan 2014 günü hiçbir tarihsel – bilimsel – hakçı gerekçesi yokken dönemin başbakanı Bay RTE‘nin sözde soykırımı adresleyerek özür bağlamında yersiz sözler kullanması
“kabul edilemez” bir durumdu. Hem de bir 23 Nisan günü.. Aslında daha net ve ağır sıfatları
hak ediyor bu davranış ancak Bay RTE’nin onlarca avukatı, yüzlerce danışmanı,
binlerce gönüllü ihbarcısı.. akbaba gibi interneti, basını tarıyor..
Bilinçli ve kasıtlı olarak ha bire hakaret davaları açılarak maddi – manevi tazminat
hatta hapis cezaları ile insanlar yıldırılmak isteniyor.. Ağzımızı açmamamız isteniyor
12. CB – Yarıbaşkan Bay RTE‘nin eylemleri hakkında.. Ne denli yanlış, saçma da, akıl dışı ve ülkemize zarar verici de olsa.
Böyle demokrasi olur mu?
Bu tablo apaçık faşist baskı düzenidir, despotik ve totaliderdir; bunu reddediyoruz!
Örn. son olarak önceki 16 Türk Devleti‘ni temsilen birer askerin ilginç giysileri – donanımı içinde hazırlanan mizansen tam bir komedidir. Dahası trajik bir komedidir.
Bay RTE, gündem olmak için artık bu tür sansayonel yöntemlere başvurarak
Devletimizi gülünç duruma mı düşürecektir? Buna kimin hakkı olabilir??
Gerçekten Bay RTE, Anayasada Cumhurbaşkanı’na tanınan “sorumsuzluk” içinde midir?
Anayasa’nın ilgili 105. maddesinin yan başlığı “E. Sorumluluk ve sorumsuzluk hali”
biçimindedir. Dikkat buyurulsun, 2 kavram birliktedir.
Hukuk devleti kuralsızlık – boşluk ve sorumsuzluk kabul etmez..
Anayasada yazsa bile..
*****
Öte yandan, Sayın Doğu Perinçek‘in yaklaşık 4 ay önce, 28 Ocak 2015 günü
AİHM temyiz duruşmasını gerekçe göstererek yurt dışına çıkış yasağının
geçici olarak kaldırılması istemine bu güne dek yanıt verilmemesi dehşet vericidir.
Apaçık suçtur!
Kamuoyunu tahriktir
Anayasa madde 74 çok açıktır :
* “… Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu,
gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir…”
Bu durumda 4 aydır hiçbir yanıt verilmemiş olmasını nasıl açıklayabiliriz?
Üstelik hukuk kurumları – yüksek yargı orunları (makamları) böylesine pervasızca
anayasal haklarımızı çiğnerse; biz sıradan yurttaşlar kendimizi nasıl
demokratik hukuk devleti güvencesi altında duyumsayabiliriz ki?
Örn. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamında oturan Cumhuriyetin 1 numaralı savcısı yüksek yargıç zat, bu dilekçe ile ilgili ne işlem yapıldığını, eğer sonuç almak “zaman alacak – uzayacaksa” bir ara yanıt ile dilekçe sahibi Sn. Perinçek’e bildiremez mi?
Bildirmek zorundadır, Anayasa buyruğu bu yöndedir. Hiç kimse keyfi davranamaz..
Buyurucu hukuk kuralları bir yana, asgari nezaket gereği, yurttaşa saygı gereği değil midir?
Soruyoruz :
Bu dilekçe nerededir?
Şimdiye dek ne işlem görmüştür?
İlgili dosyanın bulunduğu Yargıtay 9. Dairesi’ne bir Başsavcılık Tebliğnamesi ile
görüş de belirterek gereği için yollanmış mıdır?
Yollanmadı ise neden ve bu dilekçe halen nerededir?
Niçin sonuca bağlan(a)mamaktadır?
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da,
Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı da,
Yargıtay 1. Başkanı da derhal kamuoyuna doyurucu açıklama yapmalıdır.
28 Ocak’a 12-13 gün kalmıştır.
Niçin zaman böylesine telafisi olanaksız biçimde hoyratça tüketilmektedir?
*****
Son olarak;
Sn. Doğu Perinçek, İVEDİLİKLE Anayasa Mahkemesi’ne BİREYSEL BAŞVURU yapmalı ve sorunun çözümünü istemelidir. Bu başvuru için koşullar oluşmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 3,5 aydır sorunu çözüme kavuşturmaması
iyi niyetle açıklanamaz ve iç hukuk yollarının, AYM öncesinde bittiği anlamındadır.
Evet, ivedilikle bu yola başvurulmalıdır..
Vee, Hükümet sözcüsü Başbakan yardımcısı hukukçu, avukat Bay Arınç,
yanı başına Adalet Bakanını da alıp kamuoyuna hemen açıklama yapmalıdır.
Türkiye, her şeye karşın bir hukuk devletidir; heniz guguk devletine tümüyle dönüştürülememiştir ve şu ya da bu hanedanın devleti ise asla olmayacaktır.
Davanın temyiz aşamasında yeterince savunulamaması nedeniyle yitirilmesinin
bağışlanmaz sorumlusu doğrudan AKP iktidarı olacaktır. Üstelik lehte bir karar eldeyken!
Üstelik Ermeni diyasporası vargücüyle çabalar, neyi var neyi yoksa sergilerken.
Karşımızda İsviçre hükümeti tüm olanaklarıyla saf tutmuşken..
Türkiye’nin de Devlet olarak müdahil bulunması dengeleme içi yeterli değildir.
Bu savunmayı en ustaca yapacak kişi de, davaları İsviçre’de açan, AİHM’ne dek taşıyan,
bu uluslararası Mahkemede ilk bölümünü kazanan, hem dava sahibi / davacı hem de
usta bir hukukçu ve alanın (sözde Ermeni soykırımının) uzmanı
Sn. Hukuk Doktoru Doğu Perinçek’tir.
Unutulmasın; son söz savunmanındır..
Bu savunma alınmadan AİHM karar da veremeyebilir..
Doğu beyi avukatları ile temsil ettirmek yeterli değildir.
Duruşmada replik – duplik süreci yaşanacaktır.
Temyiz eden taraf önce tezlerini sunacaktır.
Buna Perinçek tarafı yanıt verecektir.
Sonra yine İsviçre hükümeti söz alacaktır ve son olarak söz yine bu aşamada davalı sıfatıyla Sn. Perinçek’e geçecektir. En kritik ve belirleyici aşama bu aşamadır.
Bu sırada en etkili son savunmayı kuşkusuz ve tartışmasız Perinçek’in kendisi yapabilecektir.
Duruşma akışı içinde mola almak ve Sn. Perinçek’in yanıtlarını mahkemeye sunmak olanağı olamayabilecektir, olmayacaktır.
Önceki bir yazımızda değinmiştik; AKP hükümetinin hukuku bunca katleden kasıtlı tutumu karşısında AİHM,
“hukukun çaresiz bırakılamayacağı” evrensel gerekçesi ile,
çok özel bir içtihat yaratarak,
AİHM Türk Hükümetinden davacı Perinçek’in duruşmada hazır bulundurulmasını isteyen bir ara kararla müzekkere yazmalıdır.
Daha olmadı,
TELEKONFERANS yöntemi ile Doğu Perinçek
AİHM’nde dinlenmelidir.
Duruşmayı tümüyle izlemesi sağlanmalı, günümüz teknolojisi ile mekandan bağımsız olarak ama çevrim içi (on line), eş zamanlı (real time) katılımı sağlanmalıdır.
UNUTULMASIN; Perinçek kendisini değil, ülkemizi savunmakta, iğrenç bir emperyalist yalan – iftira çamuru karşısında tüm masum Türkiye’nin meşru haklarını korumaktadır.
AKP hükümetinin tutumu; ülkemize dönük sözde Ermeni soykırımı suçlamalarında
nerede durduğunun turnusol kağıdı olacaktır.. Bir kez daha, çok net olarak..
Tarihin nefesi ensenizdedir ve en azından bu izzetinefis sorumluluğundan kaçamayacaksınız..
Hukuk tanımaz fanatik AKP kadrolarına ve
yargıdaki yüksek sorumlu – yetkililere bir kez daha, geç olmadan anımsatmak isteriz.
Sevgi ve saygı ile.
15.01.2015, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
Geri izleme: 28 OCAK 2015 STRAZBURG; ERMENİ SOYKIRIMI YALANI BİTİRİYOR! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Hocam elinize, yüreğinize sağlık …
Çok önemli ve bizlerin de duygularına tercuman olan bu yazıyla GÖNÜLLERİMİZİ FETHETTİNİZ..
iyi ki varsınız..müsadelerinizle bu yazınızı facebook’ta paylaşacağım..
Afyon’dan selam ve saygılar sunarım..
Hüseyin bey,
Teşekkür ederim..
Elbette…
Ama face’te paylaşırken benim sitedei adresi (linki) verirseniz insanlar bizim siteyi ziyeret ederek okumuş olurlar..
Sitemizin tanınması ve okunması önemli takdir edersiniz..
Sevgi ve saygı ile.
15.01.2015, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
http://www.ahmetsaltik.net
Geri izleme: 2015 Ocak Ayı Aydınlanma Makalelerimiz.. | Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Geri izleme: 2015 Yılı ilk 6 Ay Aydınlanma Makalelerimiz | Prof. Dr. Ahmet SALTIK