Dostlar,
Ali Serdar Bolat dostumuz kapsamlı bir dosya paylaşıyor..
- Kimyasal bomba bulgusu yok; çocukları teröristler öldürdü!
İster misiniz, Suriye ordusu dışında kimyasal silah kullanımış olsa ve
kullananlar belirlense.. Bu silahları nereden aldıkları da!
İster misiniz, bu kimyasal silahlar Türkiye kaynaklı olsa, aradaki taşeronlar üzerinden resmi kaynaklardan sağlanmış olsa..
İster misiniz, bir biçimde ipin ucu AKP iktidarına uzansa??
Ne bilelim, bölgenin önemli ve güçlü devlet istihbarat örgütlerinden biri bu iğrenç senaryoyu kanıtlasa.. Uluslararası topluma açıklasa, BM Güvenlik Konseyi’ne taşısa..
Ya da zamanlamayı Mart 2014 yerel seçimlerinden önce yapsa??
Türkiye’de neler olurdu acaba??
Ağzımızdan yel mi alsın??
İnsan aklı soru sormalı soru.. Ezberci eğitm ise tam tersine bir zihinsel soykırım!
Sevgi ve saygı ile.
Aydın, 31.8.13
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
====================================================
Kimyasal bomba bulgusu yok; çocukları teröristler öldürdü!
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar Bolat 30 Ağustos 2013
Şam Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Mehmet Yuva ve Dr. Bessam Ebu Abdullah, Aydınlıkgazetesi adına, Birleşmiş Milletler Heyeti ile Şam’da görüştüler.
Aydınlık, 29 Ağustos 2013
Şam’da kaldıkları Four Seasons Oteli’nde görüştüğümüz Angela Kane başkanlığındaki BM Heyeti 2 önemli saptama yaptı:
“1) Doğu Guta’da kimyasal bomba kullanıldığına dair herhangi bir bulgu yok.
2) Nasıl öldükleri henüz anlaşılamayan çocuklar, ailelerinin ifadesi ile, Özgür Suriye Ordusu’nun (yani teröristlerin) rehinesi idiler.
Şam yönetimi bizimle tam bir işbirliği içinde.
Ölenlere enjekte edilen veya solutulan maddenin ne olduğunu anlamak için doku nümunelerinin sonuçlarını bekliyoruz.”
Suriye Devletinin daveti üzerine, BM Heyeti, teröristlerin 19 Mart 2013’te Halep’teki Han Esal Köyü’nde yapmış oldukları 26 kişinin ölümü ile sonuçlanan kimyasal silah saldırısını araştırmak üzere Şam’a geldi.
Ancak, terör gurupları, “BM Heyetini köye sokmayacağız” diye tehdit açıklamaları yaptıkları için, Heyet o bölgeye bir türlü gidemedi. Teröristler, Han Esal’de görgü tanıklarını da katlettiler.
Tam bu sırada, teröristler ve bilumum Haçlı tayfası, “Esad Şam’ın Doğu Guta bölgesinde 21 Ağustos’ta kimyasal silah kullandı, 1300 kişi öldü” yaygarası kopardılar.
Suriye Devleti, Han Esal için gelmiş olan BM Heyetine Doğu Guta’yı da araştırması için izin verdi.
Araştırma için Doğu Guta’ya yaklaşan BM konvoyuna teröristler keskin nişancılar kullanarak ateş açtı. Bunun üzerine geri dönen BM Heyeti, ertesi gün, 27 Ağustos’ta, Suriye Devleti’nin verdiği zırhlı araçlara binerek ilk incelemelerini yaptılar.
İlk belirlemelere göre ölenler 1300 değil, 300 kişi civarında.
BM Heyetinin cevap aradığı sorular şunlar:
1)
Kimyasal silah kullanıldığı iddia edilen Duma, Raybin, Ayn Torma ve Maadamiya semtlerinde ordu ile tröristler arasında yoğun çatışmalar sürüyor iken, yapılaşmanın hemen hemen bulunmadığı bu bölgede o kadar çocuk ne arıyordu.
2)
Eğer bir kimyasal saldırı oldu ise, Suriye Ordusu askerleri ve teröristler neden etkilenmedi? 21 Ağustos’ta rüzgar Şam’da saatte 23 – 25 km. hızla esiyordu. Bu hava şartı, teknik olarak, kimyasal silah kullanımına uygun değil. Eğer o gün kimyasal silah kullanılmış olsa idi, Şam’ın diğer bölgelerine de rüzgarla taşınacak ve ölümlere yol açacaktı. Halbuki, olayın vuku bulduğu iddia edilen bölgeye birkaç yüz metre mesafede olanlar bile etkilenmemişlerdi.
3)
BM Heyeti, ölen çocukların bazılarının aileleri ile görüştü. Aileler, çocuklarının ölümünü haber aldıktan çok kısa bir süre sonra olay yerine gittiklerini söylediler. Çocukları öldüren kimyasal silahlar aileleri nasıl etkilemedi? Fotoğraflarda, sivillerin ve doktor olduğu iddia edilen kişilerin cesetlerin vücutlarına ve elbiselerine dokundukları, korumasız olarak gezdikleri görülüyor. Halbuki bunları yapmak intiharla eşdeğerdir.
4)
Çocuklar başka bir yerde kapalı bir mekanda öldürülmüş olup cesetleri Doğu Guta’ya getirilmiş olabilir mi? Çocuklara bir madde enjekte edilmiş olabilir mi?
5)
Çevrede atıldığı iddia edilen kimyasal silahtan etkilenen, ölen diğer canlılar (hayvan, böcek, mikroskobik canlı) var mı?
Heyet üyeleri, bu sorulara cevap bulmak için, çevreden alınan örneklerin ve ölenlerin doku örneklerinin inceleneceğini söylediler.
Ancak teröristlerin araştırmaya karşı koymaları olgusu bile, ölümlerden hangi tarafın sorumlu olduğunu açıkça göstermektedir.
Öyle ya, Esad kimyasal silah kullandı ise, bırak BM Heyeti incelesin, suçlu Esad ise bulsun. Sen suçsuz isen, neden engel oluyorsun?
Amerika, Avrupa “Esad BM Heyetine izin versin” diye yaygara koparırken, Esad’ın izin verdiği BM heyeti teröristler tarafından engellenmektedir. İkiyüzlülük, tuzak apaçıktır.
Prof. Dr. Mehmet Yuva Dr. Bessam Ebu Abdullah
Suriye muhalefetinin Paris’te yayımladığı El Hakika da iddialara kuşku ile yaklaşıyor ve soruyor:
“Bir okulda, kreşte veya oyun sahasında bile bu kadar çocuğu bir araya getirmek zor iken, bu kadar çocuk ölmek için aynı anda nasıl ve niçin bir araya gelmiş? Konvansiyonel silahlarla günlerdir çatışmaların sürdüğü bu bölgelerden bir tek çocuk ölümü görülmezken ve bölge çatışmalar yüzünden sivillerden arınmış iken nasıl oluyor da bu bölgede onlarca çocuğun cesedi zuhur etmektedir? Nasıl oluyor da aileleri cesetlerin başında ağıt yakmakta ve foz vermektedir? Bu silahlar sadece çocukları öldüren, aileleri sağ tutan özel geliştirilmiş silahlar mıdır?”
Teknik bilgi:
“Kimyasal bir saldırıda kullanılan maddeler olay yerindeki etkilerini uzun zaman muhafaza ederler. Dolayısıyla, böyle bir yere KBRN denilen özel yalıtım kıyafetleri giyilmeden gidilemez.”
Bu teknik bilgi ışığında, verilen fotoğraflara baktığımızda, cesetlere korkusuzca yanaşıldığı ve dokunulduğu görüldüğünde, kurbanların başka bir yerde öldürüldükten sonra görüntülerin çekildiği alana getirilmiş olmaları olasılığı kuvvet kazanmaktadır.
Ayrıca, ABD ve Batılı devletler, sahip oldukları gözetleme teknikleri sayesinde kimyasal saldırıları anında tespit edebilme kabiliyetine sahiptir. Böyle bir görüntü basına verilememiştir.
Yaygaralar, gerçekleri örtme kabiliyetine sahip değildirler.
Dr. Abdullah, şu iki noktaya dikkat çekiyor:
1)
Türkiye sınırına yakın, dağlık, derin vadier ve ormanlık alanlardan oluşan Cebel El-Zaviye bölgesinden sızan 3 bine yakın ağır silahlarla donatılmış terör gurupları ile klasik askeri çatışmaya girilmiş, günlerce süren çarpışmalarda Suriye Ordusu onlarca şehit vermişti.
Suriye Devleti eğer kimyasal silah kullanacak olsaydı, burada kullanırdı ve bu çukurda bu terör gurubunu birkaç saat içinde yok ederdi. Niçin birkaç gün içinde alabileceği bir bölgenin teröristlerin olmadığı bir bölümüne sivil öldürmek için kimyasal bomba atsın? Bunun hiçbir askeri getirisi yok.
2)
Kimyasal gazın atıldığı iddia eden 21 Ağustos’tan bir gün önce, onlarca internet sayfasında “Esad kimyasal silah kullandı, katliam” haberleri çikmıştı. Bir gün önceden saldırıyı nasıl biliyorlardı?
21 Ağustos’ta ise, Haçlı cephesi hep bir ağızdan, daha bir tahkikat yapılmamışken, ortak bir merkezden operasyon yürütür gibi Suriye Devletini suçlayarak savaş çığırtkanlığına girişmişti.
Tezgah apaçık ortadadır. Bilumum AKP yöneticileri, bu arada Bayan Bakanemiz de timsah gözyaşları dökmüşlerdir. Bakane gerçekten içi yanan bir ana ise, bu katliamların destekçisi AKP’den bir an önce istifa etmelidir.
arşiv:
Yobazların son çırpınışı: Şam’da kimyasal silah
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar Bolat 24 Ağustos 2013
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, milletin gözünün içine baka baka şöyle dedi:
“Kimyasal silahın Suriye’de sadece Esad yönetiminde bulunduğu da açıktır.”
Yani, Şam’da 1,100 kişinin öldüğü iddia edilen kimyasal silah saldırısını teröristlerin yapmış olamayacağını söylemek istiyor.
Bekir Bozdağ unutmuş (!) olabilir, hatırlatalım:
1
Suriye’nin tek klorin fabrikası muhaliflerin elinde…
2
30 Mayıs 2013
Suriye Ordusu’nun muhaliflere karşı kullandığı iddia edilen öldürücü sarin gazı, Adana’da El Kaide bağlantılı El Nusra örgütüne karşı düzenlenen operasyonda ele geçirildi.
soL, 30 Mayıs 2013
El Kaide ve bağlantılı El Nusra Cephesi üyesi olduğu iddia edilen 12 kişi Adana’da gözaltına alındı. Zanlıların adreslerinde yapılan aramalarda iki kilo sarin gazının yanı sıra çok sayıda bulunan bilgi, belge ve dijital verilere el konuldu.
Suriye yönetiminin isyancılara karşı sarin gazı kullandığını iddia eden Batılı ülkeler bu iddialarını ciddi kanıtlara dayandıramadı. BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı Del Ponte de Mayıs başında yaptığı açıklamada, Suriye yönetiminin sarin gazı kullandığına dair kanıt olmadığını, buna karşın kurbanlarla yaptığı görüşmelere göre, muhaliflerin sarin gazı kullandığı yönünde “somut şüpheler” olduğunu ifade etmişti.
Bununla birlikte, Suriye’de kimyasal silaha maruz kaldığı iddia edilen kişilerden alınan kan örnekleri Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki devlet hastanesine gönderilmiş ancak doktorlar yaptıkları açıklamada, sarin gazına rastlanamadığını belirtmişti.
Bakınız: http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/adanada-el-nusraya-operasyon-iki-kilo-sarin-gazi-ele-gecirildi-haberi-73820
***********
3 Temmuz 2013: Han el-Esal
Rusya’nın Birleşmiş Milletler (BM) Temsilcisi Vitali Çurkin, Rus uzmanların yaptığı incelemelerin sonucunu BM Genel Sektreteri’ne iletti.
Teröristlerin Halep’te Han el-Esal bölgesinde 19 Mart 2013 günü sinir gazı kullanarak düzenlediği saldırı sonunda 26 kişi ölmüştü. Rus uzmanlar, sinir gazının terörist ÖSO’ya bağlı El-Nasır Tugayları tarafından üretilen bir füze ile atıldığını kanıtlamışlardı.
Han el Esal katliamının ardından Suriye yönetimi BM’ye resmen başvurarak uluslararası bir soruşturma istemişti ancak bu soruşturma İngiltere ve Fransa’nın engeline takıldı. İki ülke, yalnızca Han el-Esal’in değil, muhaliflerin de gündeme getirdiği iddiaların soruşturulmasını istedi. Ancak Suriye yönetimi bu iddiaların “Irak senaryosu” hazırlığı olduğunu belirterek karşı çıktı. Sonunda anlaşma sağlandı ve heyet Şam’a ulaştı.
22 Ağustos 2013: Doğu Guta
Suriye Hükümeti ile varılan anlaşma sonucunda, bir BM heyeti, kimyasal silahlar ile ilgili araştırma yapmak üzere Suriye’nin başkenti Şam’a geldi.
Tam bu sırada, terör gurupları, Şam’ın Doğu Guta bölgesinde Suriye ordusu tarafından kimyasal silah kullanıldığını ve 1,100 kişinin öldüğünü iddia ettiler.
Teröristlerin amacı BM heyetinin dikkatini dağıtmak ve düzenleyecekleri raporu etkilemek. Bu amaçla teröristler birtakım fotoğrafları piyasaya sürdüler. Ancak bunların tam olarak nerede çekildiğini açıklamadılar. Doğu Guta çok büyük bir bölge. Bu görüntülerin gerçek olup olmadığı belli değil. Bu arada, bazı fotoğrafların Han el-Esal, bazılarının ise Mısır fotoğrafı olduğu anlaşıldı.
Doğu Guta
Esad’ın kimyasal silah kullanmasını olanaksız kılan nedenler
Esad üstünlüğü ele geçirdi. Kuzeye doğru ilerliyor. Güçlü ve avantajlı konumda. Suriye ordusu Uteybe’nin alınmasının ardından güneybatıda Dereya, güneydoğuda Yermük, kuzeybatıda Kabun’da ilerlemeler kaydetti.
Kimyasal silah kullanmak için bir nedeni yok. Ayrıca, bu, Esad’ın lehine değil.
1
Tam da BM heyetinin incelemelere başladığı anda kimyasal silah kullanmak, heyetin hazırlayacağı raporu olumsuz olarak etkiler.
2
Obama, “ABD için kırmızı çizgi kimyasal silahtır” demişti. Amerika’ya saldırı davetiyesi çıkarmak için Esad’ın kimyasal silah kullanması mantık dışıdır.
3
Ayrıca, Rusya ve Çin’in Suriye’ye müdahaleye karşı BM Güvenlik Konseyi’nde veto kullanma konusunda elleri zayıflar.
4
Suriye’nin toplanmasını istediği, terörist gurupların ayak dirediği Cenevre 2 toplantısı suya düşer.
Teröristlerin son çırpınışı
Eğer böyle bir saldırı varsa, bunu ancak teröristler yapmış olabilir. Çünkü onların nedenleri var. Yeniliyorlar. Kuzeye doğru çekiliyorlar. Emperyalistlerin silahlı müdahalesine acil ihtiyaçları var.
Teröristlerin amacı, Amerika’nın müdahale etmesini sağlamak. Bunun için kimyasal silah kullanıp “Esad yaptı” diyorlar.
İnsanları diri diri yakan, derilerini yüzen, kalplerini ciğerlerini söküp dişleyen, kurbanlık keser gibi boğazlayan, yüksek binaların tepesinden aşağı atan insanlık düşmanı şeriat maskeli azılı katillerin kimyasal silahı da gözlerini kırpmadan kullandıkları şüphesizdir.
Kanıtlanmıştır da.
Teröristlerin yanısıra, Suriye’ye müdahale yapılmasını isteyen diğer güç İsrail.
İsrail İstihbarat ve Stratejik İşler Bakanı Yuval Ştaynitz, “Suriye Ordusunun Kimyasal silah kullandığı görüşündeyiz” dedi.
Obama’yı kandıramadılar.
Ancak Obama’yı ikna etmek için gösterilen bütün bu çabalar sonuç vermedi.
Tayyip Bey, son ABD ziyaretinde Obama’nın masasının üzerine kalın bir dosya koymuştu. Bu dosyada sözde Esad’ın kimyasal silah kullandığına dair kanıtlar vardı. Ancak, ziyaretin sonunda Obama “kanıt yok” demişti.
Bu defa da aynı şeyi söyledi. İşte Obama‘nın 23 Ağustos 2013 günlü açıklamasındaki kritik cümle:
“Eğer ABD, BM kararı olmadan ve yetersiz delillere dayanarak başka bir ülkeye saldırırsa, bu hareketi uluslararası hukuk bağlamında sorgulanır.”
Buna “Irak Sendromu” deniyor. Irak’a müdahale için “Kimyasal silahlar var” bahanesini kullanmışlar, ancak işgalden sonra Irak’ta kimyasal silah bulunamamıştı.
***********
ABD Genelkurmay Başkanı Gen. Martin Dempsey’in görüşü
Dempsey, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komite Üyesi Eliot Engel’e gönderdiği mektubunda, Suriye’ye askeri müdahaleye karşı olan Obama yönetimini savunma amacı ile şöyle yazıyor:
“Esad rejiminin hava gücünü yok edebiliriz, ancak bu durumda ABD savaşın içine sürüklenir. ABD müdahalesi dengeleri değiştiri ancak çatışmayı körükleyen etnik, dinsel ve mezhepsel sorunları ortadan kaldırmaz.
Esad güçlerine karşı mücadele eden muhalifler kontrolü ele geçirmeleri halinde ABD’nin çıkarlarını desteklemeyeceklerdir.
Suriye, bugün iki taraf arasında seçim yapmıyor. Tersine, bir çok taraf arasında seçim yapıyor… ABD’nin seçmesi gereken taraf ise, dengeler değşişeceği zaman çıkarlarımızı desteklemeye hazır olmalı. Ancak durum şu anda bunu göstermiyor.
Birçok mezhebin katıldığı uzun süreli savaş Esad rejimi sona erene kadar sürecek. Bu bağlamda, kısıtlı bir askeri müdahalenin etkinliği üzerinde değerlendirme yapmalıyız.”
Dempsey, geçen ay senatörlere gönderdiği mektupta da şöyle diyordu:
“Suriye’de güç kullanmak savaşa girmekten çok farklı olmaz, ABD’ye milyarlarca dolara mal olur.
Kısıtlı saldırılarda bulunmak, uçuşa yasak bölge oluşturmak, tampon bölgeler oluşturmak ve kimyasal silahları kontrol etmek ayda 1 milyar dolara mal olur.
Muhalifleri eğitmek ve yardım etmek ise yılda 500 milyon dolara mal oluyor.”
Obama yönetiminin konumunu savunmak için söylenen bu laf salataları ne anlama geliyor?
İpucu veriyorum:Kilit cümle: “Muhalifler kontrolü ele geçirmeleri halinde ABD’nin çıkarlarını desteklemeyeceklerdir,”
Niçin muhalifler ABD çıkarlarını desteklemeyecek? Nedir o ABD çıkarları?
Cevap: Büyük Ortadoğu Projesi, Büyük Kürdistan için Suriye’den parça koparmak.
Muhaliflere son model silah niçin verilmiyor, Esad ile muhalefetin uzun süre savaşmaları niçin isteniyor?
Cevap: Taliban sendromu, Maliki Sendromu