Aleviler hedef tahtasında mı?

Dostlar,

Kardeşimiz Necdet Saraç beyefendi, dün (16.1.13) YURT Gazetesinde yayımladığı yazısını bize de, lütfederek yollamış.

Oldukça önemli bir yazı ve yeterince kapsamlı. Bu yüzden hem Sn. Saraç’ın
bu konulardaki ehliyetinin bir kanıtı hem de bizim uzatmaya niyetimiz yok.

Yazısının başında Sn. Saraç doğrudan bize gönderme yapıyor. 14.10.12 günü Karadeniz TV’de Sn. Cevizoğlu’nun çağrısı ile CEVİZKABUĞU Programı’na çıkmıştık. Kadir Mısıroğlu, kendi söylemiyle “Elhamdülillah şeriatçıyım” deyip duruyordu ve Osmanlı’nın Alevi kırımlarını tamamlayamadığını,

keşke bitirseydi” diyerek hayıflanıyordu!?

Temel gerekçesi ise Prof. İzzettin Doğan‘ın “Biz ayrı bir diniz” söylemiydi.
Biz Prof. Doğan’ın bu yönde bir söylemini bilmiyoruz. Diyelim ki var ve Aleviler
İslam dışı bir din olarak kendilerini tanımlıyorlar.
Kadir Mısıroğlu burada hükmünü veriyor ve diyor ki :

Alevilerin katli vaciptir..

Biz de Kadir beye sormak istiyoruz :

Bu hangi İslam anlayışıdır, Kuran’da “başka dinlerden olanları öldürün” diye bir hüküm var mıdır, yoksa tersine epey ayet mi vardır? Bu durumda Kadir Mısıroğlu Kur’an İslamının dışında mıdır ve Müsümanlığı kendine özgü müdür?

Hangi durumda olursa olsun, insanların birbirinin inançlarına ve hele hele
en temel yaşam haklarına saygılı olmalarını kaçınılmaz görmekteyiz.

80’ini epey aşmış Kadir Mısıroğlu’nun da mutlak ve dokunulmaz olan yaşam hakkını sonuna dek kullanmasını ve Yüce Tanrı’nın yüreğine hidayet indirmesini dileriz.

Yalnız Mısıroğlu ile de kalmıyor.. Halk diliyle söylersek, “koca koca adamlar-kadınlar” ne denli kolayca ötekileştirici söylemlerin tuzağına düşüyorlar.
Bir bakıyorsunuz koskoca bir rektör.. bir bilim insanı da kervanda!

Bu doğrultu; söylem sahipleri dahil, tekil bağlamda hiç kimseye, toplamda ise Türkiye’ye hiçbir yarar sağlamaz, zararı ise çok ağır olur.

Alevi-Bektaşi inanç sisteminin omurgasıdır, herkesin çok işine yarayabilir :

  • ELİNE, BELİNE, DİLİNE HAKİM OL…

Sn. Saraç’a çok uyarıcı ve dengeli yazısı için teşekkür ederken,
özellikle son paragrafta vurguladığı görüşlerini paylaşıyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 17.1.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

======================================

Necdet SARAÇ

necdet_sarac_portresi

Aleviler hedef tahtasında mı?


PERDE 1: 
Birkaç gün öncesi, bir televizyon programı:

Ceviz Kabuğu”.
Hulki Cevizoğlu sunuyor. Programda iki konuk var. Atatürkçü kimliği ile bilinen
Prof. Dr. Ahmet Saltık ve Osmanlıcı, İslamcı kimliği ile bilinen Kadir Mısıroğlu… Konu ise Osmanlı, İslam ve Türkler… Programın ilerleyen dakikalarında kelimesi kelimesine aynen şöyle bir diyalog gelişiyor:

Prof. Ahmet Saltık :
Bakın, Bektaş Han’a bağlı 30 bin Alevi öldürüldü, 30 bin Alevi…

Kadir Mısıroğlu : Alevilerin sözlerine bakarsan hiç Alevi kalmaması gerekirdi Türkiye’de. Biz 20 milyonuz diyorlar, nasıl kaldınız 20 milyon o kadar kestilerse?

Prof. Ahmet Saltık :
Bitiremediniz değil mi, doğraya doğraya?

Kadir Mısıroğlu: Keşke bitirseydi…

Prof. Ahmet Saltık : Yazıklar olsun!

Kadir Mısıroğlu : İzzettin Doğan ne dedi burada, ayrı bir diniz dedi…

Hulki Cevizoğlu : “Neyi bitirseydi” diyor?

Prof. Ahmet Saltık : “Alevileri bitirseydi” diyor…
Kadir Mısırlıoğlu: İsyan eden adamı bitirseydi tabi!

Sonra Cevizoğlu devreye giriyor, Mısıroğlu ettiği sözler nedeniyle “özür diliyor”!

***

PERDE 2: 

Vatan Gazetesi’nden Mine Şenocaklı, gazeteci, yazar, Ortadoğu uzmanı gibi
birçok sıfatı üzerinde taşıyan Cengiz Çandar ile söyleşi yapıyor.
Henüz daha Paris’teki cinayetler işlenmemiş…

Birçok çevre için “otorite” kabul edilen Çandar, söyleşi sırasında birçok doğru tespit yapıyor. Söyleşinin bir yerinde Abdullah Öcalan için “Türkiyeli o. Esas yönü de bu.  Öcalan’ın bu temel özelliğini, PKK’ya ilişkin her türlü olumsuz özelliğin antidotu, panzehiri olarak değerlendirmek gerekir.” diyor.

O arada Şenocaklı “Öcalan için Kemalist diyenler de var” diye araya giriyor… Çandar, sözü alıyor ve “biraz öyle zaten” dedikten sonra Öcalan ile Kemalizm değerlendirmesini atlayarak lafı PKK ve Alevi bağlantısına getiriyor ve
TESEV raporuna da atıfta bulunarak şunları söylüyor:

“PKK’nın hem kurucu hem yönetici kadrolarındaki Alevi oranının Kürt nüfusundaki Alevi oranıyla ters orantılı olduğunu ve PKK’nın mayasında, kuruluş genlerinde kuvvetli bir solculuk ve Alevi boyut olduğunu söyledim. ‘Bunu niye yazıyorsunuz?’ diye itiraz edenler oldu. Dedim ki, söylemi anlamak bakımından
bu önemli. Şu anda Türkiye’de tek başına iktidar olan, koyu Sünni referansları olan bir parti var. İslamcı gelenekten geliyor… Bu iki kültür kodu, ‘solculuk ve Alevilik’ ile ‘sağcılık ve Sünni İslamcılık’ birbirine çok zıt şeyler… Bir tarafta Sünni ve sağcı kodlar var. Diğer tarafta ise solcu ve de Alevi kodlar var. Söylem de ona göre şekilleniyor. Onu bileceksin ki, bu farklılığın da idrakinde olacaksın ki, ona göre çözüm yolları üzerinde kafa yoracaksın…”

Söyleşide Çandar, “Ben bunu bir tespit olarak söyledim. Bir olumsuzluk yükleyerek söylemedim.” dedikten sonra yine bir Alevi olan Mustafa Karasu’yu işaret ederek “nedense bu tespitimi nefret söylemi gibi algılama yolunu seçtiler, ama değildi.” diye de eklemeyi unutmamış!

Tesadüf bu ya, bu söyleşinin yapıldığının ertesinde Paris’te biri Ezidi olsa da
Alevi kimlikleri açıkça bilinen 3 PKK’lı kadın öldürülüyor… Şimdi dönelim ve bir
“akıl yürütelim” :

Çandar’ın söyledikleri doğru mu? Evet, doğru! PKK’nın hem kurucuları hem de şimdiki üst düzey yöneticileri arasında Aleviler var mı? Evet, var, hem de bir-iki de değil, daha fazla! Hatta bir adım daha ileri gideyim; BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak da Alevi, üstelik dede kızı! KCK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk da Alevi…

BİR KOMPLO TEORİSİ DE BENDEN!

Orta yerde dünya kadar “komplo teorisi” uçuşurken şimdi ben de kalkıp bir “komplo teorisi” yapsam ve şunları söylesem :

Söylenenler ne olursa olsun, “Osmanlı bu Alevileri keşke bitirseydi” diyen Kadir Mısıroğlu ile “PKK’yı solcu Aleviler yönetiyor, oysa Türkiye’yi sağcı Sünniler yönetiyor. Bu Aleviler tasfiye edilmeden ve PKK tıpkı Barzani’nin KDP’si gibi sağcı ve Sünni bir çizgiye getirilmeden barış olmaz, silahlar da susmaz.” demek, Alevileri hedef göstermek ve tasfiyelerini istemek anlamına gelir! Paris cinayetleri de bunun mesajıdır” dersem ne olur?

Çandar’ın da, Mısıroğlu’nun da, hatta rektör Sedat Laçiner’in de bilmesi gereken en önemli konu şu:

  • Konuşmalarınızda ve yazılarınızda kendi algılarınız içinde Alevileri ve Şiileri “olumsuz örnek” olarak verdikçe yalnızca “durum tespiti” yapmakla sınırlı kalmıyorsunuz. O hiç vazgeçmediğiniz güzelim ”iyi niyetinizden” bağımsız olarak, fiili olarak Alevileri hem “ötekileştiriyorsunuz” hem de
    hedef tahtasına oturtuyorsunuz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir