“Türkiye yanlış kapıyı çalıyor.. AB mi ABD mi?” hakkında bir yorum
Rıza GÜNER
AB’Yİ ABD İLE AYNI KEFEYE KOYMANIN ADI YENİ AMERİKANCILIKTIR!..
AB, kapitalist sistemden yarar gören ülkelerin oluşturduğu demokratik birlik, NATO ise kapitalist sistemden zarar gören ülkeleri baskı altına ABD’inin dünyadaki egemenliğini pekiştiren yaptırım gücü de olan bir askeri pakt.
Türkiye’nin ne yapıp edip Nato’dan çıkması, ne yapıp edip AB’ye girmesi ulusal bir ihtiyaç ve hatta ulusal bir görev!.. Nato’da kalırsa durmadan zarar edecek, AB’ye girerse durmadan kar edecek.
Ayrıca, Türkiye; Nato’da kaldığı sürece, Emperyalizmin iki büyük baskı ve tahakküm politikasının etkisi altında olacak ve ulusal potansiyelini ABD’nin izin verdiği kadar kullanabilecektir.
Emperyalizm, bütün ülkeleri kendi etkisi altında tutmak ister ve hiçbir ülkenin askeri, siyasi ve ekonomik alanda gelişmesini istemez… Potansiyeli olan yedi büyük millet ise gelecekte “ABD’yi GEÇME POTANSİYELLERİ var diye, ABD’yi GEÇMEME İPOTEĞİ altına alınmıştır… Ki; Türkler, Araplar, Hintliler, özellikle de Ruslar ve Çinliler bu durumdadır.
Yani Türkiye; hem emperyalizm temel ideallerinden, hem ABD’yi GEÇMEME İPOTEĞNDEN dolayı ABD’nin baskı ve tahakkümü altındadır. Buna karşılık, Avrupa Birliği’nin talepleri baskı ve tahakküm içeren talepler değildir… Demokrasi ve uygarlığın zorunlu talepleridir.
Türkiye askerlikte, YUNANİSTAN’LA YEDİ BÖLÜ ON(7/10) oranına, İsrail’le 1/10 oranına bağlıdır… Yani ordusunu Yunanistan’a karşı 7/10 oranında, İsrail’e karşı 1/10 oranından fazla geliştiremez. Ekonomisini Soğuk Savaş Döneminde, ilk yetmiş ülke kadar geliştirmeye hakkı yoktu. Soğuk Savaştan sonra ise ilk yüz ülke içinde olmayacak kadar geliştirmeye hakkı vardır… v.b…
Buna karşılık, AB’nin; “askerliği, siyaseti ve ekonomiyi geliştiremezsiniz!..” gibi talepleri yok!.. “AB’ye katılmak istiyorsanız, kimseye İşkence yapamazsınız… Vatandaşlarınız arasında ayrımcılık yapmazsanız, her halka, her insan topluluğuna eşit yurttaşlık ilkeleriyle Hak ve Hukuk tanıyacaksınız… v.b” diyor.
AB’nin ABD’yle karşılaştırılması mümkün talepleri yok… Ama, Yeni Amerikancılar; “işkence yapmazsak, yargısız infaz ve ölü geçirme yapmazsak, Eşit Yurttaşlık İlkesini Kabul edersek, bölünürüz… Bu taleplerle AB de bizi bölmek istiyor,” deyip; ikisini aynı kefeye koyarak; AB’den uzaklaşıyorlar, ABD’nin ise; ilgilerine, takdirlerine, iltifatlarına mazhar oluyorlar…
AB’Yİ ABD İLE AYNI KEFEYE KOYMANIN ADI YENİ AMERİKANCILIKTIR!..
AB, kapitalist sistemden yarar gören ülkelerin oluşturduğu demokratik birlik, NATO ise kapitalist sistemden zarar gören ülkeleri baskı altına ABD’inin dünyadaki egemenliğini pekiştiren yaptırım gücü de olan bir askeri pakt.
Türkiye’nin ne yapıp edip Nato’dan çıkması, ne yapıp edip AB’ye girmesi ulusal bir ihtiyaç ve hatta ulusal bir görev!.. Nato’da kalırsa durmadan zarar edecek, AB’ye girerse durmadan kar edecek.
Ayrıca, Türkiye; Nato’da kaldığı sürece, Emperyalizmin iki büyük baskı ve tahakküm politikasının etkisi altında olacak ve ulusal potansiyelini ABD’nin izin verdiği kadar kullanabilecektir.
Emperyalizm, bütün ülkeleri kendi etkisi altında tutmak ister ve hiçbir ülkenin askeri, siyasi ve ekonomik alanda gelişmesini istemez… Potansiyeli olan yedi büyük millet ise gelecekte “ABD’yi GEÇME POTANSİYELLERİ var diye, ABD’yi GEÇMEME İPOTEĞİ altına alınmıştır… Ki; Türkler, Araplar, Hintliler, özellikle de Ruslar ve Çinliler bu durumdadır.
Yani Türkiye; hem emperyalizm temel ideallerinden, hem ABD’yi GEÇMEME İPOTEĞNDEN dolayı ABD’nin baskı ve tahakkümü altındadır. Buna karşılık, Avrupa Birliği’nin talepleri baskı ve tahakküm içeren talepler değildir… Demokrasi ve uygarlığın zorunlu talepleridir.
Türkiye askerlikte, YUNANİSTAN’LA YEDİ BÖLÜ ON(7/10) oranına, İsrail’le 1/10 oranına bağlıdır… Yani ordusunu Yunanistan’a karşı 7/10 oranında, İsrail’e karşı 1/10 oranından fazla geliştiremez. Ekonomisini Soğuk Savaş Döneminde, ilk yetmiş ülke kadar geliştirmeye hakkı yoktu. Soğuk Savaştan sonra ise ilk yüz ülke içinde olmayacak kadar geliştirmeye hakkı vardır… v.b…
Buna karşılık, AB’nin; “askerliği, siyaseti ve ekonomiyi geliştiremezsiniz!..” gibi talepleri yok!.. “AB’ye katılmak istiyorsanız, kimseye İşkence yapamazsınız… Vatandaşlarınız arasında ayrımcılık yapmazsanız, her halka, her insan topluluğuna eşit yurttaşlık ilkeleriyle Hak ve Hukuk tanıyacaksınız… v.b” diyor.
AB’nin ABD’yle karşılaştırılması mümkün talepleri yok… Ama, Yeni Amerikancılar; “işkence yapmazsak, yargısız infaz ve ölü geçirme yapmazsak, Eşit Yurttaşlık İlkesini Kabul edersek, bölünürüz… Bu taleplerle AB de bizi bölmek istiyor,” deyip; ikisini aynı kefeye koyarak; AB’den uzaklaşıyorlar, ABD’nin ise; ilgilerine, takdirlerine, iltifatlarına mazhar oluyorlar…