Ne zamanki bu ülkede hükümetin değil de dış güçlerin sesi çıkar,
Ne zamanki topraklar bir bir satılır,
Ne zaman ki gazeteciler tutuklanır,
Ne zaman ki askerler terörist ilan edilir,
Ne zaman ki bilim adamları, cumhuriyet aydınları, MUSTAFA KEMAL gençliği, cumhuriyete sahip çıkanlar, ülkenin bağımsızlığını savunanlar, emperyalizme boyun eğmeyenler, kapitalizme sonuna kadar karşı duranlar, devrim için savaşanlar tutuklanıp bir hücreye konur,
Ne zaman ki özgür basın özgürlüğünü yitirir,
Ne zaman ki yandaş medya çoğalır,
Ne zaman k Amerika dost ilan edilir,
Ne zaman ki Müslümanları öldürenlere dualar edilir,
Ne zaman ki hükümet İsrail’den övgüler alır,
Ne zaman ki terörist başı saygıyla anılır,
Ne zaman ki çiftçilerin, köylülerin annelerine dil uzatılır,
Ne zaman ki laiklik ihlal edilir,
Ne zaman ki öğrenciler gözaltında işkenceler görür,
Ne zaman ki üniversitelerin önüne polis dikilir,
Ne zaman ki sanatın içine tükürülür,
Ne zaman ki tiyatrolar özelleştirilir,
Ne zamanki çocuklar zehirlenir,
Ne zaman ki doğal gaz, elektrik, su vs. %200 zamlanır,
Ne zaman ki köşe yazarları hükümetçe düşman ilan edilir,
Ne zamanki kapı arkalarında Amerika ile el sıkışılır,
Ne zaman ki Genel Kurmay Başkanı terörist ilan edilip, terörist başı muhatap alınır,
Ne zaman ki halkın yozlaşmasından yana çıkılır
Tek yapacağımız iş Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN de dediği gibi;
(Bursa Nutku!; A. Saltık))
- ‘‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır!” (Türk genci..)
68 KUŞAĞI BURSA NUTKUNA İNANIP BAYRAK AÇMAMIŞ MIYDI?
1870’den itibaren Cumhuriyet Sistemi Balzac’ın eleştirleri doğrultusunda düzeltilmiş ve devletin soyut halka, soyut millete, soyur gençliğe emanet etmekten vazgeçilmişti.
Fransa’da; Yargı Geliştirilmiş, Cumhuriyet Senatosu kurulmuş, Fransız Silahlı Kuvvetleri, Fransa Cumhuriyet Ordusu olarak geliştirilmiş ve devlet Senato’ya, Yargıya ve Cumhuriyet Ordusuna emanet edilmişti.
Birleşik Krallık’ta, Krallık Makamı; gerektiğinde devlet güçlerini harekete geçirmek için, Krallık Makamı korunmuş; Ordu Kraliyet Ordusu, Kraliyet Yargısı, Lordlar Kamarası olarak Kral ya da Kraliçe’nin emrine verilmişti.
ABD’de, Ordu, Federal Ordu olarak geliştirilmiş ve güçlendirilmiş, Cumhuriyet Senatosu Kurulmuş, Bağımsız Yargının üstünlüğü kabul edilmiş ve Federal Devlet Ordu’ya, Yargıya ve Cumhuriyet Senatosu’na emanet edilmiştir.
ABD’de Başkan Nixon kıüçük bir suç işleyince; Savcı karşısıa çıkmış; “ya istifa edip şerefinle gideceksin ya da sen ve ailen bütün sosyal haklardan mahrum olmak üzere şerefsiz bir şekilde azledileceksin!” demişti.
Eğer, Başkan Nixon, başkanlık yetkisini diktatoryal amaçlar için kullanmak gibi, çok büyük bir suç işleyeseydi… Aynı Savcı Başkan Nixon’un eline bir tabanca verecek; ” ya bunu kafana sık, şerefinle öl ya da ailen bütün sosyal haklardan mahrum kalmak üzere İdam Mangasının önünde can vereceksin!” diyecekti.
Bir ülkede, Cumhuriyet kurulmuş ya da demokratikleşme olmuşsa; GENÇLİĞE BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY EMANET EDİLMEZ… Hele aydın, yönetici ve lider yetiştirmeyen, yalnızca din adamı yetiştiren bir Cumhuriyet’i gençliğe emanet etmek, gençleri düpedüz ateşe atmaktır.
68 Kuşağı, dünyanın en büyük sivil toplum örgütlerinden biri olan Dev Genç’i kurmasına rağmen; Bursa Nutku’ndan etkilenerek kendini ateşe attı… Bu büyük, bu muazzam gençlik kuşağının, Dev Genç’in değerini anlamamaktan başka bir hatası yoktu… Ama kendini ateşe attıktan sonra, hatanın bir olmasıyla, bin olması arasında fark yoktur.