Teröristlerin Gizlenmek ve Kaçmak İçin Kullandıkları Yöntemler Deşifre Oldu

Teröristlerin Gizlenmek ve Kaçmak İçin Kullandıkları Yöntemler Deşifre Oldu

Yüksekova’da teröristlerce yakılarak, yıkılarak terk edilen binalarda kendilerini gizlemek ve kaçışlarını kolaylaştırmak için kullandıkları cansız mankenler ele geçirildi.

Teröristlerin Gizlenmek ve Kaçmak İçin Kullandıkları Yöntem Deşifre Oldu

Teröristlerin Gizlenmek ve Kaçmak İçin Kullandıkları Yöntem Deşifre Oldu
Hakkari’nin Yüksekova ilçesi ile Şırnak’ın Silopi ilçesinde bölücü terör örgütü üyelerini etkisiz hale getirmek için düzenlenen operasyonlar devam ediyor.

YÜKSEKOVA’DA HENDEKLER KAPATILDI

Askeri kaynaklardan alınan bilgilere göre; Yüksekova’da 11 Nisan 2016 tarihinde devam eden operasyonlarda teröristler tarafından ilçe merkezinde açılan hendekler kapatılarak yollar tekrar kullanılacak hale getirildi. Bölgede, bölücü terör örgütünün halkın günlük yaşamına verdiği zararlar ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

TERÖRİSTLERİN KENDİLERİNİ GİZLEMEK VE KAÇIŞLARINI KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN KULLANDIĞI YÖNTEM ORTAYA ÇIKTI

Teröristlerce yakılarak, yıkılarak terk edilen binalarda birçok silah, ilaç, EYP yapımında kullanılan malzeme ile teröristlerin kendilerini gizlemek ve kaçışlarını kolaylaştırmak amacıyla kullandıkları cansız mankenler ele geçirildi.

Ayrıca teröristlerin vatandaşlara ait binalarda oluşturdukları yaşam alanları, gözetleme amaçlı açılan mazgallar, evlerden evlere geçiş için kullanılan tünellerin tespit edildiği öğrenildi.

SİLOPİ’DE DE OPERASYONLAR SÜRÜYOR

Silopi’de sağlanan huzuru tekrar bozmaya çalışan bölücü terör örgütü mensuplarını etkisiz hale getirmek için başlatılan operasyonlar sürüyor.

YERİN ALTINA GÖMÜLMÜŞ SİLAHLAR EĞİTİMLİ KÖPEKLERLE
TESPİT EDİLİYOR

Devam eden operasyonlarda teröristler tarafından yerin altına gömülmüş silahlar eğitimli köpekler yardımıyla tespit ediliyor.

YOLLARA DÖŞENMİŞ EL YAPIMI PATLAYICILAR

Teröristler tarafından güvenlik güçlerinin geçiş yapacağı yollara döşenmiş el yapımı patlayıcılar da tespit edilerek, tek tek imha ediliyor.

İşte operasyondan çarpıcı kareler (www.haberler.com, 13 Nisan 2016)


Dostlar,

Dehşet verici, ibretlik görüntülerdir..
Ama tarihe not düşmek de zorunludur..
İnsanlarımız terörize olmamalıdır her şeye karşın..

Bunca düşmanca ve vahşet dolu yöntemler niyedir, niçindir, neye hizmet eder??
Kimin aklıdır, hangi desteklerledir?
Planlama, lojistik, finansman, taşıma, yerleştirme, eğitimli personel??
Ülkenin polisi, jandarması, istihbarat örgütleri nerededir?
Bunca zaaf içinde olabilirler mi??

Açıktır ki, başta  ABD – İsrail olmak üzere AB ülkelerinin kapsamlı desteği sürmektedir.
Üstüne üstlük, bu acı ve bilinen yalın gerçeğe karşın, AKP – RTE’nin AÇILIM adlı ihanet politikası ile son 4-5 yıldır vali – kaymakam – asker – polisin – MİT’in.. elinin – kolunun bağlanmasına ne demeli ?? Üstelik Tayyip bey – Davutoğlu bu bağışlanmaz hatayı itiraf da ettiler.. Bu kökü dışarıda, güdümlü vahim politikanın bedelini elbette ödeyecekler, masum ve mazlum Ulusumuza yargıda hesabını vereceklerdir..

Şimdi yapılması gereken, en az insan yitiği ve en az fiziksel yıkım.. ile, KESİNKES HUKUK DEVLETİ SINIRLARI İÇİNDE KALARAK; BM’ye, Uluslararası Ceza Mahkemesine, Uluslararası Adalet Divanı’na… ülkemizi suçlamaları için malzeme vermeden PKK’yı ve uzantılarını güvenlik güçlerimizin kesin olarak yok etmesidir.. Dönüşü olmayan yoldayız..

Aksi takdirde, bunca şehidin (yüzlerce) ve sivil yurttaş yitiğinin (40 bine yakın!) hesabını hiç kimse ve hiçbir iktidar veremez..

Sevgi ve saygı ile.
14 Nisan 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Avrupa Parlamentosu ‘Türkiye İlerleme Raporu’ – 2016

European_Comission_logo

Avrupa Parlamentosu’nda, Eleştiri Dolu
‘Türkiye İlerleme Raporu’ Kabul Edildi

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri tarafından hazırlanan ve her satırında Ankara yönetimine sert eleştiriler yöneltilen ‘Türkiye İlerleme Raporu’ oy çokluğuyla
kabul edildi.

Avrupa Parlamentosu'nda, Eleştiri Dolu 'Türkiye İlerleme Raporu' Kabul Edildi

Avrupa
Parlamentosu’nun Hollandalı üyelerinden Kati Piri tarafından hazırlanan ‘Türkiye raporu’ bu gün AP Genel Kurulu’nda oylanıp, kabul edildi. Bugüne dek hazırlanan en olumsuz raporda, Türkiye‘ye çok sert eleştiriler yöneltiliyor.

Raporda, Kürt sorunu ve basın özgürlüğüne dair eleştirilerin yanı sıra

Hürriyet gazetesinden Güven Özalp‘in haberine göre, her satırında eleştiri yer alan ‘Türkiyeraporu’ şöyle:

Kopenhag ölçütlerinden uzaklaşma: AP, Türkiye‘de demokrasi ve hukuk devleti alanlarındaki gerilemenin ışığında reformlardaki genel hızın son yıllarda yavaşlamasından ve yargının bağımsızlığı, toplanma ve ifade özgürlüğü, insan haklarına ve hukuk devletine saygı gibi bazı ana alanlarda giderek Kopenhagölçütlerinden uzaklaştıran gerileme olmasından endişe duyar.

‘Medyaya saldırı önlenmeli’:Türkiye, gazetecilere yönelik sindirmenin her türüne karşı eyleme geçmeli, gazetecilere yönelik her türlü saldırı ve tehdit soruşturulmalı, medya organlarına saldırılar aktif şekilde önlenmeli. Medya ve internette özgür konuşmayı perdeleyen gergin siyasal hava dağıtılmalı. AP, çok sayıda gazeteye sert ve yasa dışı biçimde el konulmasını kınar.

PKK silah bırakmalı’:
– Kürt sorununa şiddete dayalı çözüm yok.
– AP, terör örgütleri listesinde yer alan PKK‘nın şiddete dönüşünü kınar ve haklı bulmaz.
PKK silah bırakmalı, terörist taktiklerden vazgeçmeli ve beklentilerini barışçıl
ve yasal yollarla dile getirmeli
.
Terörle mücadelenin Türkiye‘nin meşru hakkı olduğu tanınır.
– Terörle mücadele operasyonları orantılı olmalı ve toplu cezalandırma halini almamalı.
– AP, PKK‘nın güvenlik güçlerine ve sivillere yönelik saldırılarını güçlü şekilde kınar.

İlerleme raporunun ertelenmesi: AB Komisyonu’nun, 2015 İlerleme Raporu’nun Türk seçimleri sonrasına ertelenmesinin, Türk hükümetinin mülteciler konusundaki işbirliği karşılığında AB‘nin temel haklar konusunda sessiz kaldığı izlenimi verdiği için yanlış bir karar olduğuna inanıyoruz.

‘Reform şart’: Yargı, temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik alanlarında
acil reformlara gereksinim var.

Cumhurbaşkanı’na kınama:AP, düşünce ve ifade özgürlüğü ile bağımsız medyanın Avrupa‘nın esas değerleri olduğunu yineler, Can Dündar ve Erdem Gül’ün serbest bırakılmasını memnuniyetle karşılar ve Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesine yönelik açıklamalarını kınar. Tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısı yapan AP, Türk liderliğindeki artan otoriter eğilimleri derin üzüntüyle karşılar.

Yolsuzlukla mücadele : Yolsuzlukla mücadele Türkiye‘nin önceliklerinden biri olmalı. Türk hükümeti yolsuzlukla her düzeydesavaşım niyetinde olduğuna yönelik açık ve tutarlı sinyaller vermeli.

Seküler yaşam biçimine saygı : AP, Avrupa değerlerine uygun olarak inanç temelliler kadar seküler olanlar için de farklı yaşam biçimlerine tam saygı gösterilmesi ve devlet ile dinin ayrı tutulmasının sürdürülmesi gereğinin altını çizer.

Kadına yönelik şiddet: Kadına karşı şiddetin çok yüksek düzeyde olması endişe verici. İlgili yasanın uygulanmasında eksik var.

Aydınlara kovuşturma : Barış için bildiri imzaladıkları gerekçesiyle binden çok akademisyenin sindirme ve kovuşturmaya uğraması üzüntü kaynağı.

Raporun çok büyük bir bölümünde olumsuzluklar ön plana çıkarken Türkiye‘nin Suriyeli mülteciler konusunda izlediği yaklaşım, AB açısından önemli bir stratejik ortak oluşu, dış politika ve güvenlik konularında AB ile Türkiye arasındaki diyaloğun yoğunlaştırılması pozitif şekilde not ediliyor.



PİRİ: HAZİRANDA VİZELERİN KALDIRILMASI OLANAKSIZ GİBİ

Raporu hazırlayan Hollandalı Kati Piri, Strasbourg’daki Avrupa Parlamentosu’nda ‘Türkiye ile vizelerin kaldırılması’ hakkında da açıklamalarda bulundu. abhaber.com‘da yer alan habere göre, Ankara yönetimi tarafından “Haziran ayında kalkacak” denilen vizelerin durumu için ‘kötümser’ olduğunu dile getiren Piri, “Son iki yıldaki ilerlemeye bakıldığında ve yasanın kısa bir sürede geçmesi gerektiği dikkate alındığında bu olanaksız gibi görünmektedir.” dedi. (14 Nisan 2016,
http://www.haberler.com/avrupa-parlamentosu-nda-elestiri-dolu-turkiye-8357564-haberi/
)

==========================

Dostlar,

Raporun İngilizce özeti aşağıda..
*****
Summary of the report
(http://ec.europa.eu/enlargement/pdf/key_documents/2015/20151110_report_turkey.pdf)

As regards the political criteria, the pace of reforms slowed down, also due to protracted elections. The outgoing government made efforts to reinvigorate the EU accession process. However, this repeated commitment was offset by the adoption of key legislation in the area of the rule of law, freedom of expression and freedom of assembly that ran against European standards. The political landscape continues to be divided. The 7 June general election saw a record 84% turnout, a clear sign of the strength of Turkish democracy with all major political parties being represented in the new parliament. However, a government could not be formed by the constitutional deadline and repeat elections took place on 1 November. Amongst the shortcomings in the legal framework regulating elections, the 10% threshold of votes for parties to be represented in parliament need to be addressed as a priority. In the reporting period Turkey saw its security situation increasingly deteriorate. The authorities launched an extensive anti-terror military and security campaign against the Kurdistan Workers’ Party (PKK), which remains on the EU list of terrorist organisations, both 1 This report covers the period from October 2014 to September 2015. It is based on input from a variety of sources, including contributions from the government of Turkey, the EU Member States, European Parliament reports and information from various international and non-governmental organisations. As a rule, legislation or measures which are under preparation or awaiting parliamentary approval have not been taken into account. 5 in Turkey and in Iraq. The settlement process of the Kurdish issue came to a halt despite earlier positive developments on the issue. Turkey was struck by the deadliest terrorist attack in its modern history, on 10 October in Ankara, claiming the lives of scores of demonstrators gathering for a peace rally sponsored by trade unions and opposition parties’ youth branches. It is essential that swift and transparent investigations are conducted into these heinous acts which were aimed to destabilise and harm Turkey’s democracy. Turkey is moderately prepared in the area of public administration reform. It has a strong public service and is committed to a user-oriented administration. However, impetus for a more comprehensive reform is weak. Recent dismissals and demotions in the context of the fight against the ‘parallel structure’ were a source of concern. Civil society has remained active, growing in numbers and continuing to be involved in many spheres of public life, but restrictions to freedom of assembly remain a serious concern. Turkey’s judicial system has some level of preparation. The independence of the judiciary and the principle of separation of powers have been undermined and judges and prosecutors have been under strong political pressure. The government’s campaign against the alleged ‘parallel structure’ within the state was actively pursued, at times encroaching on the independence of the judiciary. Substantial efforts are needed to restore and ensure its independence. As regards the fight against corruption, Turkey has some level of preparation to effectively prevent and fight corruption. Turkey’s track record in the fight against corruption remains inadequate. Corruption remains widespread. The undue influence by the executive in the investigation and prosecution of high-profile corruption cases continues to constitute a major concern. Turkey has achieved some level of preparation in the fight against organised crime. Financial investigations remain under-used. Precautionary freezing of assets is rarely applied and the level of assets confiscated is low. The absence of data protection legislation is an impediment for wider cooperation with EU agencies and Member States. Turkey’s Constitution guarantees the protection of human rights and fundamental freedoms. Implementation had considerably improved over the past few years. However, major shortcomings remain. The enforcement of rights stemming from the European Convention on Human Rights (ECHR) and the case law of the European Court of Human Rights (ECtHR) is not fully ensured. There is an urgent need to adopt a comprehensive framework law on combating discrimination in line with European standards. Turkey also needs to effectively guarantee the rights of women, children, and lesbian, gay, bisexual, transgender and intersex (LGBTI) individuals and ensure sufficient attention to the social inclusion of vulnerable groups such as the Roma. There was significant backsliding in the areas of freedom of expression and freedom of assembly. Legislation on internal security contradicts the measures outlined in the March 2014 action plan on the prevention of violations of the ECHR by granting broad discretionary powers to the law enforcement agencies without adequate oversight. After several years of progress on freedom of expression, serious backsliding was seen over the past two years, with some level of preparation in this field. While it had been possible to discuss some sensitive and controversial issues in a free environment, ongoing and new criminal cases against journalists, writers or social media users are of considerable concern. Changes to the internet law, which are a significant setback from European standards, increased the government’s powers to block content without a court order on an unduly wide range of grounds. 6 Turkey supported the resumption of the talks on the Cyprus settlement in May and expressed its support for the UNSG Special Advisor’s efforts. Turkey’s continued commitment and contribution in concrete terms to this comprehensive settlement remains crucial. However, Turkey has still not fulfilled its obligation to ensure full and non-discriminatory implementation of the Additional Protocol to the Association Agreement and has not removed all obstacles to the free movement of goods, including restrictions on direct transport links with Cyprus. There was no progress on normalising bilateral relations with the Republic of Cyprus. The conclusions on Turkey that were adopted by the Council (General Affairs and External Relations) on 11 December 2006 and endorsed by the European Council on 14/15 December 2006 remain in force. They stipulate that negotiations will not be opened on eight chapters2 relating to Turkey’s restrictions regarding the Republic of Cyprus and no chapter will be provisionally closed until the Commission confirms that Turkey has fully implemented the Additional Protocol to the Association Agreement. Turkey needs to commit itself unequivocally to good neighbourly relations and to the peaceful settlement of disputes in accordance with the United Nations Charter, having recourse, if necessary, to the International Court of Justice. In this context, the EU has expressed once again serious concern and urged Turkey to avoid any kind of threat or action directed against a Member State, or source of friction or actions that damages good neighbourly relations and the peaceful settlement of disputes. Regarding the economic criteria, the Turkish economy is well advanced and can be considered a functioning market economy. Economic growth has been moderate. Turkey continued to face external and internal imbalances, calling for adjustments in monetary and fiscal policies as well as an acceleration of comprehensive structural reforms. The large current account deficit continued to contribute to the economy’s vulnerability to shifts in global monetary conditions and risk sentiment. On the internal side, inflation continued to run at a relatively high rate, which is problematic in terms of macro-economic stability, resource allocation and re-distributive effects. It again exceeded the official target; nevertheless the central bank cut interest rates. Public debt has attained a sustainable level, but the general government structural balance has been significantly negative. Unemployment increased slightly to an annual average of 9.9 %. Some progress was made in structural reforms such as improving schooling rates and further liberalising the energy sector. Such reforms need to accelerate to improve the functioning of the markets for goods, services and labour. Turkey has a good level of preparation in acquiring the capacity to cope with the competitive pressure and market forces within the EU. The quality of education and gender equality in education needs particular attention. Efforts are needed to ensure the transparency of state aid and to remove constraints and exceptions in the area of public procurement. Regarding its ability to take on the obligations of membership, Turkey has continued to align with the acquis, albeit at a slower pace, and has achieved a good level of preparation in many areas. Turkey is well advanced in the areas of company law, financial services, transEuropean networks and science and research. The country has also achieved a good level of preparation in the areas of free movement of goods, intellectual property law, enterprise and industrial policy, customs union and external relations. Turkey remained highly mobilised to tackle the extraordinary migration and asylum challenges. Turkey has achieved a good level of preparation in the area of financial control. Further significant efforts are however needed to implement public internal financial control at all levels. Turkey is only moderately prepared on public procurement as important gaps remain in its alignment. Turkey is also 2 Free movement of goods, right of establishment and freedom to provide services, financial services, agriculture and rural development, fisheries, transport policy, customs union, and external relations. 7 moderately prepared in the area of statistics where further significant efforts are needed across the board. In all areas, more attention needs to be given to enforce legislation whilst many areas require further significant progress to achieve legislative alignment with the EU acquis. In the past year, events in Syria and Iraq meant Turkey had to face a further increase in the number of refugees and displaced people. Turkey is currently hosting the largest refugee population in the world, of which close to 2 million are Syrians. Managing such a huge influx of refugees and displaced persons is a major challenge for Turkey, which has already spent more than EUR 6.7 billion to this purpose.
*****
Rapor kapağında aşağıdaki bilgiler var..

EUROPEAN COMISSION

COMMISSION STAFF WORKING DOCUMENT TURKEY 2015 REPORT
Accompanying the document COMMUNICATION FROM THE COMMISSION
TO THE EUROPEAN PARLIAMENT,
THE COUNCIL,
THE EUROPEAN ECONOMIC AND SOCIAL COMMITTEE
AND THE COMMITTEE OF THE REGIONS

Tüm rapor İngilizce 92 sayfa (PDF, EU_Turkey_Report_2015, 649 KB)
Nalına da mıhına da vurulmuş deyim yerinde ise..
Tayyip beye açık bir KINAMA var..
Üzülüyoruz ve gururumuz inciniyor, ülkemizin Cumhurbaşkanının AB tarafından kınanmasına; ancak ne var ki, R.T. Erdoğan gerçekte çoooook daha fazlasını hak ediyor ne yazık ki..

Erdoğan’ın Yüce Divan’da yargılanacağı günleri bu mazlum ve masum ulus görecek eminiz..

Türkiye’nin hiçbir zaman AB’ye alınmayacağı gerçeğini akıldan hiiiç çıkarmayalım…
Babacan_AB'ye_alinmayacagimizi_biliyoruz

 

Ayrıca, AB’nin bu son 2015 İlerleme Raporu’nun, bugüne dek hazırlanan en olumsuz rapor
olduğunu da..

Sevgi ve saygı ile.
14 Nisan 2016, Ankara

TEMEL ETİK KURALLARI YANSILARI…

TEMEL ETİK KURALLARI YANSILARI…

Slide1 Slide2 Slide3 Slide4 Slide5 Slide6 Slide7 Slide8 Slide9 Slide10 Slide11 Slide12 Slide13 Slide14 Slide15 Slide16

Dostlar,

Toplumsal yaşamın hemen tüm alanlarında Etik kurallara gereksinim var..
Bu Kurallara özenle saygılı davranma gereği hepimizin borcu..
O zaman yaşam da, mesleksel profesyonel ilişkiler de… çok daha nezih olacak..
Kısa bir özetlemeyi 17 görsel olarak sunuyoruz..
Önceki gün (12.4.16) AKUT’un örgüt ve hizmet Etiği kurallarını Yönetmeliklerinden aktararak sizlerle paylaşmıştık..
Bu konular artık Uluslararası düzlemde küresel boyut kazanmış durumda.
Mevzuat (yazılı hukuk) kuralları ile de düzenlemeler yapılmakta..
Örneğin İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi (Ovideo Sözleşmesi)..

Anayasa md. 90/son fıkra uyarınca kazanılan üstün hukuksal norm statüsüne dikkat..
(Aşağıdaki yansı içeriğine bakılması..)

Ovideo_Sozlesmesi

Ayrıca hekimler için HEKİMLİK MESLEK ETİĞİ KURALLARI büyük önem taşımakta.
TTB (Türk Tabipleri Birliği) tarafından geliştirilen ve 1999’dan bu yana yürürlükte olan
Etik Kurallar demetinin içeriğine bakmakta (yansı 11) da çok yarar var.
Metni okumak için aşağıdaki erişkeyi tıklayınız lütfen..

Hekimlik_Meslek_Etigi_Kurallari

Sevgi ve saygı ile.
14 Nisan 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

 

İŞ-İŞÇİ SAĞLIĞI EPİDEMİYOLOJİSİ..

İŞ-İŞÇİ SAĞLIĞI EPİDEMİYOLOJİSİ..


Değerli Site Okurlarımız,

Sevgili Genç Halk Sağlıkçılar (Asistan arkadaşlarımız),

AÜTF (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi) Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda,
2 yılda bir “Yıllık Asistan Eğitim Programı” uyguluyoruz..
Yıl boyunca haftada 3 kez 3’er saatlik Seminer sunumları yapıyoruz..
16 modülde 103 konu başlığımız var ve toplam eğitim süresi 309 saati buluyor.
Bu programda bizim üstlendiğimiz 12 konudan (36 saat) biri, 3 saat süreli

İŞ-İŞÇİ SAĞLIĞI EPİDEMİYOLOJİSİ..ISG_Epidemiyolojisi_Asistan_Dersi_Ahmet_SALTIK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu sununun power point yansılarını pdf olarak aşağıda sunuyoruz.
Ülkemizde son derece önemli iş-işçi sağlığı ve güvenliği sorunlarımız var.
Her gün 4-5 emekçimiz iş cinayetlerine kurban gidiyor.
Meslek hastalıkları; her yıl onbinlerce tanı konmak gerekirken 500’ü bile bulmuyor!
Ölümlü iş kazalarında Avrupa’da 1., Dünyada 3. sıradayız..
Oysa bu sorunları akılcı yönetimlerle, karşılanabilir parasal giderlerle çok iyileştirebiliriz.
Sorun çok etmenli ve ağırlıklı olarak ekonomi-politik..
Biz sağlık çalışanlarına, sorunları çok boyutlu olarak irdelemek ve bilimsel verileri
ortaya koymak düşüyor.. Ardından da emeğin ve emekçinin savunuculuğunu yapmak..

İş-İşçi Sağlığı Epidemiyolojisi bizlere bu süreçte çok değerli araçlar (Kanıtlar) sağlıyor..
Epidemiyoloji, Halk Sağlığının omurgası neredeyse..
Halk Sağlıkçılarının da..

Yararlı olması dileğiyle..
Ülkemize birşeyler üretirken yaşamlarını yitiren iş cinayeti kurbanlarına ve
engelli (yeti yitimli) kalan tüm emekçi kardeşlerimize sunuyoruz..

Lütfen tıklar mısınız bu dosya için?? (134 yansı, 4212 KB)

IS_Sagligi_epidemıyolojisi_Asistan_Dersi_Ahmet_SALTIK

Sevgi ve saygı ile.
13 Nisan 2016, Ankara (güncelleme)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Sonuç Bildirgesi – 2016

Türk Toraks Derneği 19. Yıllık Kongresi
Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Sonuç Bildirgesi 

Türk Toraks Derneği Uyarıyor:
Ülkemizde tütün kullanımı yeniden artıyor!

Türk Toraks Derneği yıllık kongresi sırasında  Tütün Kontrol Çalışma Grubu  son verileri değerlendirmiş ve ivedilikle kamuoyuna  ve karar vericilere duyuru yapma gereğini duymuştur.

Tütün mücadelesindeki kazanımlar silindi

Ülkemizdeki  tütün tüketimine bağlı hastalık ve ölümleri azaltmak üzere yürürlüğe konulan yasalar ile  sigara iç satışları 2008 yılından itibaren düşmekte idi.

Yasalara  uyumsuzluk ve denetim mekanizmalarındaki zafiyet ile 2014 yılından itibaren tüketim yeniden artmış, 2015 yılında,  2008 yılı sayılarına geri dönülmüştür.

Tütün üretim, tüketim ve ticareti artıyor

2015 yılı itibariyle kaçak sigara ve yasadışı sarmalık kıyılmış tütün ürünleri dahil yurt içinde tüketilen sigara miktarının 125 milyar adeti bulduğu tahmin edilmektedir. 2008 yılından bu yana uygulanan tütün kontrol politikalarının tütün endüstrisi satış ve gelirlerinde bir azalmaya yol açmadığı sanayi odaları kayıtlarından anlaşılmaktadır.

Gençlerde sigara içme artıyor

Ülkemizde uygulanan  “Küresel Gençlik Tütün Araştırması” 2003-2012 yılları sonuçlarının karşılaştırılması yapıldığında, 13-15 yaş okul öğrencilerinde sigara kullanımının %51, diğer tütün ürünü kullanımının %88 arttığı görülmektedir. Gelecek yıl sigara içmeye başlayabileceğini söyleyenler gençlerde %96 oranında artış vardır.  İstanbul ilinde çalışan çocuklarda yapılan  bir çalışmada 2008 yılında %42 bulunan sigara içme oranı 2013 yılında %43  olarak saptanmıştır.

Erişkinlerde sigara içme artıyor

TÜİK tarafından yapılan Türkiye Sağlık Araştırmasına göre  2010 yılında her gün sigara içen oranı %25 iken 2014 yılında  %27‘ye çıkmıştır. Erkeklerde sigara içme oranı %39’dan %42’ye ulaşmıştır. Kadınlarda da 2010 yılında %12 olan sigara içme oranı 2014 yılında %13 olmuştur.

Tütün bağımlılığı tedavi edilmiyor 

Tütün bağımlılığı tedavisinin geri ödemesi yapılmamaktadır. Kısa dönemler için dağıtılmış olan iki ilaç kısıtlı sayıda hastaya ulaşmıştır.  Hastaya verilecek olan ilaçlar hekim tarafından değil, kurulmuş bilgisayar sistemi tarafından seçilmiştir. Bazı hastalara sistem ilaç vermemiştir. Tedavi seçenekleri arasında tedavide kullanılan nikotin yerine koyma tedavisi bulunmamıştır. Tütün bağımlılığı tedavisi hekimin aktif olarak rol aldığı geri ödeme programı dahilinde olmalıdır.

Ülkemizdeki tütün kontrol politikalarının doğru ve etkin uygulanmaması hem gençlerde hem erişkinlerde tütün kullanımını arttırmıştır. Harcanan emek ve zaman zayi olmuştur.  Biz akciğer sağlığını korumayı misyon edinmiş hekimler acil seferberlik çağrısı yapmaktayız .

Halkımızın sağlığı için                               :

  • Tütün ürünü arzını azaltacak, tütün endüstrisini denetleyecek, bilime dayalı politikaların uygulanmasını,
  • Zararı azaltılmış iddiası ile karşımıza çıkacak elektronik sigara ve diğer yeni ürünlerin
    ticaret, pazarlanma ve satışına izin verilmemesini,
  • Nargilelik tütün ürünlerinin üretim, ticaret, pazarlama ve satışına izin verilmemesini,
  • Tütün ürünlerinin satışı, dağıtımı, fiyatlandırılması iradesinin kamuya ait olmasını,
  • Kapalı alanda tütün ürünü tüketimini yasaklayan yasaların hiç bir ödün verilmeden uygulanmasını,
  • Tütün ürünü satış noktalarında  reklam ve promosyon yasaklarının tam olarak uygulanmasını sağlayacak mekanizmanın geliştirilmesini,
  • Sigara paketlerinin üzerindeki resimli uyarılarının etkin, çarpıcı olması ve altı ayda bir değiştirilmesini,
  • Kezlerce söz verilmiş olan düz paket uygulamasına geçilmesini,
  • Sivil toplum ile sağlıklı bir iletişimin kurulmasını,
  • Tütün ürünlerinin ticareti ve kullanımı ile ilişkin verilerin şeffaf  ve ulaşılabilir olmasını,

talep ediyoruz.

====================================

Dostlar,

Türk Toraks Derneği’nin bu Bildirgesi, AKP Hükümetinin tütün politikasının, tüm şamatalara
ve gösterişli propaganda girişimlerine karşın, başarılı olmadığını açık olarak ortaya koyuyor.

Daha çok çaba gösterilmeli..
Tütün ve ürünleri kullanımı, DSÖ öngörüsüne göre 21. yy’da 1 milyar insanın ölümüne
neden olacak! Küresel bir salgın boyutunda…

Sevgi ve saygı ile.
13 Nisan 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Rifat Serdaroğlu : SUÇ İTİRAFI

SUÇ İTİRAFI..

Rifat Serdaroglu

portresi_gulen

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarını, sinirlenmeden, ifade bozukluklarına aldırmadan, küfür ve hakaretleri duymazdan gelerek izler ve dinlerseniz hemen hemen tamamında “suç itirafları” bulabilirsiniz. Açıklamaya çalışalım;

Erdoğan, Polis yetkilerine Saray’da yaptığı konuşmasında şu itiraflarda bulundu :

– “Emniyet teşkilatımızda bu dönemde fiziksel ve zihinsel bir yeniden yapılanma sürecine girdik. Bu süreçle birlikte şu yapının veya şu şahsın değil, ülkenin ve milletin emrinde olan, adeta yerli ve milli yeni bir polis teşkilatı inşa ediliyor…”

  • Erdoğan’ın dediğine göre, 2002- 17/25 Aralık 2013 arasında Polis Teşkilatımız, Cemaatin ve Fethullah Gülen’in emrinde idi.
  • 2002 – 17/25 Aralık 2013 arasında Polis Teşkilatı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Milletinin emrinde değildi.
  • 2002- 17/25 Aralık 2013 arasında Polis Teşkilatımız “Yerli ve Milli” değildi.

AKP 2002 yılında “Tek Başına” iktidar oldu.
14 senedir, Yasama-Yürütme-Yargı ellerinde. Kendileri söylüyor ve ısrar ediyorlar! (AKP MV Galip Ensarioğlu-Prof. Burhan Kuzu)
AKP’de tek hâkim, tek güç Erdoğan’dır.
Erdoğan’ın istemediği bir kanun, bir atama yapılamaz. İstedikleri “Emirdir.”

Fetö’cü Polis Müdürleri, gerek Türk Ordusuna gerekse Erdoğan muhaliflerine yapacakları her kumpastan önce, Erdoğan’dan “OLUR” almışlardır.
Ayrıca operasyonun her anında kendisine bilgi vermişler ve tıkandıkları anda ondan destek almışlardır…

Bu yazılanların gerçek olmadığını iddia edecek bir kişi, tek kişi var mı?
Bu gerçekten yola çıkarak, şunu söylemek mümkündür;
Erdoğan, 2002 yılından sonra Cemaat ve Hocaefendisi ile yaptığı anlaşma ile Türk Polis Teşkilatının en önemli birimlerine Cemaatçilerin yerleşmelerine onay vererek suç işlemiştir. Erdoğan’ın sözleri “Suç İtirafıdır…”

Erdoğan’ın ve Aile bireylerinin sahip çıktıkları ve destekledikleri ENSAR VAKFI’nın yasadışı evleri ve kurslarında, 2002- 2016 yılları arasında yaşları 9-14 olan erkek çocuklara, bazı öğretmen geçinen kişiler tarafından tecavüz edildiği ortaya çıktı!
Toplum çok ciddi tepki verdi. Doğal olarak muhalefet liderleri de eleştirdiler.
Bu korkunç olayın sorumlusu olan Bakan Ramazanoğlu, kaçak kursları- kaçak evleri ve Ensar Vakfını suçlayıp, tecavüze uğrayan çocuklarımızı koruyacağına şunları söyledi;

“Münferit bir olayı genelleştirip, HAYIRLI HİZMETLER” yapan
Ensar Vakfını suçlamak insafsızlıktır.”

Karaman Valisi, İl Milli Eğitim Müdürü, Emniyet Müdürü, İl Jandarma Komutanı gibi yöneticiler, olaydan yeni haberleri olduğunu, Karaman’da mevcut Ensar Evlerini hiç duymadıklarını söylediler!
Karaman İlinin merkez nüfusu 240 bin dolayındadır. Bu küçük ildeki yüzlerce evden haberi olmayan bu yöneticiler, sırtlarını kime dayıyor kimden güç alıyorlar?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını sabırla dinleyince, kimden destek aldıklarını anlamış olduk! Erdoğan da, aynen Bakanı gibi tecavüzcüyü ve çocuklarımızı koruyamayan Ensar Vakfını suçlayacağına, muhalefet liderlerinin bir sözü yerine olayı saptırmaktaki hünerini kullandı…

Değerli Okurlar;
Yıllardır yazıp söylüyoruz!

  • Ensar Vakfı’nın kaçak evleri ve kaçak kurslarında yaşanan korkunç olayların misliyle fazlası, sayıları binlerce olan köylerimizde, AKP nin göz yummasıyla faaliyet gösteren kaçak kurslarda yaşanmaktadır.

Üç-beş oy uğruna küçücük çocuklarımız ruhen-aklen-fiziken tecavüze uğramakta ve IŞİD gibi terör örgütlerine militan olarak yetiştirilmektedirler… Bu olayların siyasi sorumlusu, T.C Devletini ve AKP’yi tek başına yöneten Erdoğan ve yakın çevresidir. Tarihe ve Sayın Savcılarımıza not düşmek için bunları yazdım. Böyle biline…

Gerçi şehit cenazesi geçerken, lokantada oturmaktan utanmayan aşağılık insanların bulunduğu bir toplumun umurunda olur mu, işte orasını da ben bilemem…

Sağlık ve başarı dileklerimle.
11 Nisan 2016

ÇİFTE GÜVENLİK UYGULAMALARI KULLANIN

KİMLİK BİLGİLERİNİN SIZMASIYLA İLGİLİ
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI BASIN AÇIKLAMASI
EMO`dan Yurttaşlara Uyarı

Elektrik_Muhendisleri_Odasi_Logo

ÇİFTE GÜVENLİK UYGULAMALARI KULLANIN

Türkiye`de milyonlarca yurttaşın kimlik bilgilerinin sızmasının ardından yaşanan güvenlik zafiyeti nedeniyle acil olarak yeni bir güvenlik sistemine geçilmelidir. Bu kapsamda kimlik numarası, anne-baba adı, doğum tarihi ve doğum yeri, nüfusa kayıtlı olduğu il bilgileri güvenlik doğrulamasında artık kullanılamaz. Bankacılık sistemi başta olmak üzere çifte güvenlik uygulamaları esas olmalıdır. Bu değişiklikler yapılıncaya dek yurttaşları çifte güvenlik sistemlerini kullanmaya çağırıyoruz.

Türkiye`ye İnternet`in gelişinin 23. yılı 12 Nisan`da doluyor. Ne yazık ki 11-19 Nisan tarihleri arasında kutlanacak olan 19. İnternet Haftası`nı, 50 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının kişisel bilgilerinin elektronik ortama sızdığı bir ortamda karşılıyoruz. Kişisel verilerin güvenliğini sağlamakla sorumlu olanlar önce verilerin sızdırıldığını saklamaya çalışmışlar, ardından sızdırılan bilgilerin eski olduğunu söylemişler, son olarak da önlem olarak salt bu bilgilerin yer aldığı sitelere giriş yapılmamasını önermişlerdir. Tüm bunlar ülkemizde kişisel verilerin güvenliği konusunda zafiyetten öte ciddiyetsizlik yaşandığını göstermektedir.

Kimlik numarasından anne-baba adına, doğum tarihi ve doğum yerinden nüfusa kayıtlı olduğu il ve ikamet ettikleri adrese varıncaya dek kişisel bilgiler elektronik ortamda yayılmış durumdadır. Öncelikle bu bilgileri yayınlayan sitelere erişim engeli gibi uygulamalar derhal yürürlüğe konulmalıdır. Erişim engeli artık açık hale gelmiş olan bilgilerin güvenliği için yeterli değildir.

Ev adresleri dışında sızan bilgiler kişilerin medeni halinde bir değişiklik olmaması durumunda kalıcı bilgiler olup; güvenlik doğrulama sistemleri aracılığıyla kullanılan verileri oluşturmaktadır. Bu durum 50 milyon kişi için bankacılık sistemi başta olmak üzere elektronik ortamda yapılacak pek çok işlemde güvensiz bir ortam yaratmıştır. Özellikle kimlik numarası, anne-baba adı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bilgiler, birincil derecede güvenlik doğrulama amacıyla sorulan sorulardır. Bu bilgilerin artık güvenlik doğrulama sistemlerinde kullanılmasından vazgeçilmesi zorunlu duruma gelmiştir.

Elektrik Mühendisleri Odası`nın, kişisel verilerin sızması nedeniyle elektronik uygulamalar ve güvenlik sistemlerinde yaratılan bu açığa karşı alınması gereken önlem önerileri özetle şöyle:

  • Kimlik numarası, anne-baba adı, doğum tarihi ve doğum yeri, nüfusa kayıtlı olduğu il bilgileri güvenlik doğrulama sistemlerinde artık kullanılmamalıdır.
  • Güvenlik sistemlerinde hızlı bir değişim yaratılamayacağı göz önüne alındığında bu bilgilerin yanında ikinci bir güvenlik doğrulama uygulamasına gidilmesi gerekmektedir.
  • Yurttaşlar başta bankacılık sistemi olmak üzere çift güvenlik sistemi uygulamalarına geçmelidir. Bu kapsamda kimlik bilgilerinin dışında elektronik sistemlerde kendilerine sunulan kişiye özel güvenlik soruları ve yanıtlarının uygulamasını işler hale getirmeleri, cep telefonlarına gelecek bir kullanımlık şifreler gibi çifte güvenlik sistemlerini kullanabilirler. 
  • e-devlet uygulaması ve şifresinin yaygınlaştığı göz önüne alınarak, bu sistemin elektronik uygulamalarda esas alınması düşünülebilir. Ancak e-devlet uygulamasının da güvenliği artırılarak, sızmaların önlenmesi şarttır.
  • Yine bankacılık sistemi başta olmak üzere güvenlik sistemlerinde yoğun olarak kullanılan başka bir güvenlik ölçütünü annenin evlenmeden önceki soyadı oluşturmaktadır. Her ne denli sızan veriler içinde bu bilgi yer almasa da, annenin evlenmeden önceki soyadı yeterli güvenliği sağlamamaktadır. Bilindiği gibi günümüzde kadınların evlenmeden önceki soyadlarını taşıma hakları bulunmaktadır ve bu veri artık açık bilgi haline gelmiştir. Ayrıca sanal sosyal platformlar aracılığıyla yapılan paylaşımlar nedeniyle kişilerin annelerinin evlenmeden önceki soyadlarına ulaşım da kolaylaşmıştır. Artık bu verinin, güvenlik standardı olarak kullanılmasından tümden vazgeçilmelidir. 

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU

TERÖRLE YAŞAMAK!

Konuk yazar 
Ali Berham ŞAHBUDAK

TERÖRLE YAŞAMAK!

Emperyalizmin desteğiyle ülkemiz, terörle yaşamaya alıştırılmak istenmektedir. Hatta bazı kendini bilmez yöneticiler açık açık “terörle yaşamaya alışmalıyız” demektedirler. Eşsiz liderimiz Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış” sloganını bırakıp, ‘komşularla sıfır sorun’ politikasını uygulayan aciz iktidar, ülkemizi Ortadoğu ülkeleri konumuna getirmiş ve sürekli terör eylemlerine davetiye çıkartmıştır.

Büyük kentlerde arka arkaya gelen bombalı saldırılar karşısında halk sokağa çıkamaz duruma getirilmiştir. Bu hain terörün asıl amacı, halkı sindirmek, iç savaş havası yaratmak ve sonuçta ülkemizde yaşayan insanları, ‘ver, kurtul’ psikolojisine sokmaktır. Bu amaç kısaca şöyle özetlenebilir: ‘Güneydoğu’yu ver, kurtul; yoksa sana hayatı zindan ederim.’

Bugün PKK terör örgütünü, bu terörün sorumlusu olarak gören ve rahatsızlık duyan siyasi iktidar da, Tayyip Erdoğan da samimi değildir. Çünkü bu terörün sorumlularıdır. ‘Açılım yapıyoruz’ diye, 19 Ekim 2009’da PKK terör örgütünün 34 militanının, Habur sınır kapısından ülkemize girmesine destek olmuşlardı. Bebek katili Öcalan posterleri ve PKK terör örgütü bayraklarıyla Habur’dan giren bu teröristler için seyyar mahkeme kurdurulmuş, talimatla savcı ve yargıç görevlendirilmişti. Bunların ardından PKK terör örgütüyle Oslo’da gizli pazarlıklar yapılmış, ülkemize silah ve bomba sokmalarına ses çıkartılmamıştı. Üstelik beğenmedikleri vali, kaymakam ve emniyet müdürlerinin görevden alınabileceği için teminat bile verilmişti. Oslo’daki görüşmelere, 9 Ocak 2013’te Paris’te öldürülen terörist kadınlardan birinin iki kez katıldığı da ortaya çıkmıştı. Bu teröristle Oslo’da pazarlık yapan bir hükümetin, aynı teröristi Fransa’dan istemesi, devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz ve terör böyle bitirilemez.

10 Temmuz 2014’te AKP, CHP, HDP’nin oylarıyla TBMM’de kabul edilen 6551 sayılı “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı olduğu gibi, Türkiye’nin bölünmesine, parçalanmasına yol açacak bir yasadır. TBMM dışında İmralı’da yapılan gizli görüşme sonucu üzerinde anlaşmaya varılan 6551 sayılı yasayı, Anayasa Mahkemesi’ne taşımayan ana muhalefet partisi yöneticilerinin de, kusurları çok büyüktür ve gelinen noktada ‘gaflet’ ile ‘dalalet’ sınırları aşılmıştır.

Terörle mücadeleyi bırakıp, teröristle müzakere yapılması sonucunda her gün yeni bir terör eylemiyle karşılaşmaktayız. Ülkemizin her yerinde patlayan bombalar sonucunda ölen ve yaralanan onlarca insanımız, toplumu üzüntüye ve umutsuzluğa sürüklemektedir. Bu umutsuzluğun oluşturacağı belirsizlik, ülkemizde karanlık güçlerin egemenlik kurmasına yol açacak ve 12 Eylül 1980 öncesine benzer olayların yaşanmasına neden olacağı gibi, ileri faşizme doğru gidişi hızlandıracaktır.

Bugün terörün yeniden tanımlanmasını istemeye gerek yoktur.

  • Çözüm süreci boyunca örgütün yığınak yapmasını seyreden bütün siyasilerin,
    bürokratların ve medyadaki destekçileri ile akil adı verilenlerin,
    terör örgütüne yardım ve yataklık yapmaktan tutuklanmaları gerekir.

Çünkü resmi tutanaklara dayanan suç, sabittir. Bu aşamada muhalefet partileri “iktidar terör için önlem alsın” demektedir. Terörü hortlatan iktidardan, terörü bitirmesini bekleyen muhalefet partileri var oldukça bu terörün bitmeyeceği de bellidir.

Ancak her türlü karanlık ve ileri faşizme karşı tüm vatanseverlerin birleşerek, örgütlü mücadele yapmaları gerekmektedir. Bu örgütlü mücadele ile vatan hainlerine ve emperyalizme karşı yeniden savaş başlatılmalıdır.

Büyük önderimiz Atatürk’ten aldığımız inanç ve ışıkla, bu mücadeleyi kazanacağımıza güvenmeliyiz..

Atatürk’ün “Şu Çılgın Gençler” i

Atatürk’ün “Şu Çılgın Gençler” i

???????????????????????????????????????????????????????????? Naci BEŞTEPE

 

13 Aralık 2012. Silivri’deyiz. Ara karar duruşma günü. Dondurucu ayaz.
(AS: Biz de oradaydık!)
TV naklen yayın araçları dizili. Ulusal Kanal’ın önü dolu. Konuşmacılar sıra bekliyor. Diğerlerinin görevlileri gözükmüyor bile. Öğle üzeri ana habere bağlantılar başladı.
STV’nin muhabiri yayın aracının üstüne çıktı. Ergenekon ve Balyoz davalarının sanıklarına
gece gündüz kan ve kin kusuyordu o günlerde STV.
Muhabiri görenler yayın aracına yaklaşmaya, bağırıp-çağırmaya başladı.
Sesleri duyanlar geldi. Kalabalık arttı. Birkaç kişi ellerine geçenleri atmaya başladı.
Muhabir korktu. Rahat konuşamıyordu. O sırada ummadığım bir şey oldu.
Birkaç genç koşarak geldi. İçimden ”şimdi yandı muhabir” dedim.
Gençler, ”Lütfen yapmayın efendim. Onların seviyesine inmeyelim. Onları haklı çıkarmayalım” diyerek kalabalığın önüne geçtiler. Ortalık sakinleşti.
O gençler TGB’lilerdi.

NİTELİKLİ GENÇLİK

Aynı gençler sabahın erken saatlerinden beri toplumu coşturuyordu.
Sesleri yeri göğü inletiyor; zindanlardan, duruşma salonundan duyuluyordu. Kararlıydılar,
Nerede haksızlık, hukuksuzluk varsa oradaydılar. Güçlüydüler, Hiçbir eylemleri engellenemedi.
Akıllıydılar, Gereksiz hiçbir şey yapmadılar. Bilinçliydiler,
Devlet malına, askere, polise, görevliye zarar vermediler.
Barikatları yıktılar ama düşen askere polise el verip kaldırdılar. Basıp geçmediler.
Bilgiliydiler, Boş konuşmadılar.
Eylemle kalmayıp yazıyla, sözle, çizgiyle, afişle halkı aydınlattılar.

TÜRK ULUSUNUN UMUDU

Gericiliğin, bölücülüğün, yolsuzluğun kol gezdiği; eşkıyanın hükümdar olmaya soyunduğu, muhalefetin sustuğu, medyanın kuyruk olduğu bir dönemde ortaya çıktılar. Çığ gibi büyüdüler.
Güven verdiler. Kara günlerde aydınlığa umut oldular.
Aynı Jön Türkler gibi, İttihat ve Terakki gibi,
Kuvayı Milliye gibi topluma ışık ve önder oldular.

ATATÜRK’ÜN GENÇLERİ

Atatürk, Cumhuriyeti gençlere emanet etmişti. Emanete hıyaneti gördüler.
Göğüslerini gerdiler. En öndeler. Atatürk’ü pişman etmediler, etmeyecekler.

ŞU ÇILGIN GENÇLER

İşte o gençler. TGB’liler. 10 yıllık tarihlerini yazdı.
“Şu Çılgın Gençler” kitabın adı. Yazanlar, yapanlar.
10 yılda yaşadıkları, yaptıkları, düşünceleri, idealleri.
Gençlik bu işte dedirtiyor. İşte benim Atamın istediği gençlik dedirtiyor.
Okuyun, okutun; tanıyın, tanıtın. Kitaplığınızda mutlaka saklayın.
Geleceğe güvenle, gençliğe gururla bakın. (AYDINLIK, 11.4.16)

*******
PAZARTESİ İĞNELERİ

YAMYAM
Suriyeli askerin kalbini yiyen ÖSO komutanı yamyam Ebu Sakkar öldürüldü.
AKP iktidarı yas ilan eder mi?..

ÇOCUK
Derince AKP Gençlik Kolları Başkanı Tanju Yılmaz, Kılıçdaroğlu’na yazmış
“Atan ne ki, sen ne olacaksın. 93 yıllık garabetin çocuğu.”
Bu Tanju ne çocuğu?…

VATANDAŞ
Teröre destek verenlerin vatandaşlıktan çıkarılması konusunda RTE ile Davutoğlu
farklı telden çaldı.
“Başkanlık gelsin” oyununun paçası…

YANDAŞ
Damat, kamu santrallarında elektrik üretimini durdurup…

================================

Dostlar,

Sayın Yazara soruldu, yazının sonunda eksik yer varsa tamamlanacak..

Söz konusu kitabı önümüzdeki birkaç günde edinip okuyacağız..
Eşe – dosta, gençlere armağan edeceğiz..
TGB’li evlatlarımızı ve onları yetiştirenleri gönülden kutluyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
12 Nisan 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com