Ümmet değil Cumhuriyet, kulluk değil bilgelik!

Ümmet değil Cumhuriyet,
kulluk değil bilgelik!

Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV

Cumhuriyet, 13 Ağustos 2019

Dinlerdeki hak ve ahlak öğretileriyle bir derdimiz yok. Ancak, küçücük çocuğun başına takke ya da türban geçiren, başka dilden ayet ezberleten, din eğitimi yerine masallarla vakit harcayan ve rastgele yorumlarla beynini ele geçiren ile düşüncesi bu yollardan tutsak edilenden ne hayır beklenir? Küçük çocuk eğitim kitapları onların o yaşlarda oyuna, doğa sevgisine, öteki canlılarla etkileşime ve kendi dillerini iyi öğrenmeye gereksinimleri olduğunu belirtir. Birçok Arap ülkesiyle kimi Hıristiyan toplumlarda olan budur. Neden böyle? Önce, ilkel eğitimin geçmişi yüz binlerce yıl geriye gider, bilimin tarihiyse ancak 300 yıldır. Bruno ve Vanini yakılmış, Galilei tutuklanmış, Hallacı Mansur’un derisi yüzülmüş, (AS: Derisi yüzülen Nesimi’dir..) ama Darwin’in “Evrim Kuramı”nı derste anlatmış olan öğretmen Scopes’u mahkemede savunmuş olan hukukçunun heykeli şimdi tam o yapının karşısına dikilmiştir. 
Ancak, birkaç yüz yıllık bilim, boş inançlı çocuksu masallara ve büyü-muska benzeri safsataya ağır darbeler indirmiştir. Dinlerde ahlak dersleri de vardır ama bilim geçmişin kurumuş tahtalarına özlemci değil, onarımına sürekli gereksinim duyulan tutarlı bir yapıdır. Akılcı, deneyimci, yanlışlardan da öğrenen ve ileriye doğru değişimden yanadır. 
Bağnaz Hıristiyanlık Haçlı Seferlerini başlatırken “Tanrı bunu istiyor” parolasıyla tetiklemişti. Papa X. Pius, Descartes’ı yasaklatmıştı, ama Vatikan Hitler’i aforoz bile etmedi. Şimdiki sözcüleri de İsa’nın dünyaya gene gelip Tanrı’nın ordusunun başkomutanlığını üstleneceğini, son büyük savaşın Ortadoğu’da olacağını, zaferi Evangelist ve yandaşlarının kazanacağını, sonra da bu tür Hıristiyanlığın her yerde egemen olacağını yazıyorlar. Bu türlü kitapların her biri ABD’de 60 milyonun üstünde satıyor.

Atatürk Türkiyesi 
Küresel ısınmanın yaşamı tehdit ettiği ilk söylendiğinde “iklime yalnız Tanrı karar verir” diyen aymazlar vardı. Bu konuya ABD’de on yıl önce değindiğimde, biri bana da buna benzer bir tepki göstermişti. Bizde de yağmur duası için “denenmiş yollardan geri dönülmez” diyen sorumlular çıktı. “Kadın başörtüsüyle özgürleşti” diyen kişi yapabilirse dünyada ve ülkemizde kadın hakları atılımlarını incelesin. “Mekke ve Medine’yi izlemeliymişiz” de diyorsa, Suudi, Körfez şeyhlikleri ve Afganistan gibi toplumlarda kızların cehennem yaşamı üstüne basılmış kitapları görsünler. Afgan kızı babasının dükkânına gitmek için bile giysileri ve traşıyla erkek gibi görünmelidir. Kırkaltı Suudi kadın erkeksiz otomobil kullanınca, minaredeki imam şöyle bağırmıştı: “Öldürülmeleri gerekir.” Bugün “Tanrı’ya itaat” sözü kölelik olmamalı.

  • Müslüman toplumlar içinde yalnız Atatürk Türkiyesi’nde aydınlanma süreci yaşandı.

Dünyanın her yerindeki bağnaz çevre yobazlıklarını tartışmaya bile yanaşmıyorsa ve kemikleşmiş çıkarlarına dost elle sarılmışsa, öteki gezegenlere ulaşma yarışında yeri nerede olabilir? Bilimsel doğrularla uyumlu eğitime kapalı yurttaş “kula-kul” olmuş, körinancın kapattığı beyni ve daralan olanaklarla uzun ve karanlık bir yoldadır. “Ah, Mekke ve Medine” derken tüm Arap ülkelerinde bilim adamı yetişmemesinin nedeni budur. Kişi varlıklı olsa da tembel beyinlidir. Petrol gelirini aralarında bölüşen prensler ancak hızlı yatları ve Avrupalı kapatmalarıyla Akdeniz limanlarını dolaşır, arada muhalifleri yok ederler. Körfez ülkelerinde resmi görüş “din kitabı olduğuna göre anayasaya gerek yoktur” diyor, ama din başka, anayasa başka! 
Yahudilerde on buyruk, islamda beş şart ve Hindistan’da sekiz yol gibi ilkeler ve başka benzerliklere karşın, ufak farklılıklardan mezhepler çıkmış, savaşlarda kanlar akmıştır. J. Swift “Gülliver’in Yolculukları” adlı yapıtında iki komşu ülke savaşını şu saçma nedene dayandırır: “Yumurta sivri ucundan mı, yuvarlak gerisinden mi kırılmalı?”

Ilımlı İslam 
Oğul Bush’un bakanları memurlara öğle arasında İncil okuyorlardı. ABD’de Evangelistlerle birtakım tarikatlar ve cemaatler iktidarı ele geçirme yarışındaydılar. Ortak düşmanları laiklik, bilime dayalı eğitim, halk yararına düşünce ve kapkaç düzene muhalifler. Küresel çaptaki tekelci sermayenin sözcüsü olan azınlık “ılımlı” sıfatını da yapıştırdığı FETÖ kıvamındaki siyasal İslama bir bağlaşık kemendi sarıp kendine bağlamıştır.

  • Emperyalizm yakıp yıkmada, öldürmede, altyapıları çökertmede ve yoksul çoğunluğu cehennem ezincinde yaşatmada Nazi Gestaposuyla yarıştadır.

Orwell’in “1984”te anlattığı zebani kuruluşlarıyla bir anlama karşı karşıyayız. Oysa, değişim bir doğa kuralıdır. Kendine dinci diyenler bilgi yerine masa ile kasa peşindeler, ama Sünni dünyası 7.5 milyonluk İsrail’de bilimsel çalışmaların sayısının 22 Arap ülkesindeki toplam çalışmaların iki katından çok olduğunu bilsin.
Bilimin çekip gideceği yok, daha da hızlanıp gelişeceği biline. Ok atma değil, ışık hızı çağındayız. Toynbee diyor ki: “Fatih İstanbul’u teknolojik üstünlükle aldı.” Ümmet çağı da çok geride kaldı. Suudi Kralı adına yılın büyük ödülü, dünyanın yerinde durduğunu ve güneşin onun çevresinde döndüğünü yazan Sünni Arap rektöre verilmişti. Mars’a yollanan yapay uydu fotoğraf çekip gönderiyor, robotlar hizmete giriyor. “İstikbal göklerdedir” diyen Atatürk’tü; aydın veziri boğduran Abdülhamit ya da “halk bir sürüdür” deyip yabancı zırhlısıyla kaçan sözde halife Vahdettin değil. 
Ümmet kavramı geçerliyken, 279 çalışması olan El-Kindi kırbaçlanmış. 184 araştırmalı El- Razi kör edilmiş, tıp kitabı yüzlerce yıl başvuru kaynağı olan İbni Sina kentten kente kaçıp durmuş, İbn Rüşd’ün yazdıkları yakılmış, insanbiliminin kurucusu İbni Haldun’un değeri bilinmemişti. 

  • Çözüm ümmette değil Cumhuriyette, kullukta değil bilgeliktedir.

Bu yolda sorumlu aydınlar ve sessiz gibi duran çoğunluğun hareketlenmesi çağ atlatır. İkinci seçenek ise beyin ve yaşam kapılarının özgür düşünceye kapanması demektir.

Paran olsa da öl sistemi!.

Paran olsa da öl sistemi!.

Ahmet TAKAN
YENİÇAĞ, 11.8.2019

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

İktidarın “rüya projesi”ydi şehir hastaneleri. Daha yolun başında sağlığımızı çökertir hale geldi. Devlet % 70 doluluk garantisi veriyor. Bu orana ulaşılamaz ise Hazineden para ödeniyor. Benim de başımdan geçti, şehir hastanelerine zorla hasta götürülüyor. Yaşam merkezlerinden çok uzak. Acil, engelli ve hasta yaşlılar için türlü zorluklar anlatıla anlatıla bitirilemiyor. Ve bir dünya eksiklikler…

Tıp doktoru, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray ile başta şehir hastaneleri olmak üzere  sağlık sektörünün sorunlarını konuştuk. İşte o söyleşi;

Sayın Çıray, bir gazeteci olarak uzun zamandır AKP’nin sağlık politikalarından şikayetler alıyorum. Siz reform çalışmaları ile bilinen Sağlık Bakanlığı müsteşarlarından biriydiniz. 7 Bakan, 3 Başbakan ile çalıştınız. Sağlık politikalarında son durumu sizinle konuşmak istedim.

A.Ç: Teşekkür ederim. Sayın Takan, çok iyi bilirsiniz bir zamanlar sağlık muhabirleri olurdu ve milletimiz onların haberleri aracılığı ile sağlık sektörünün pratiğinde neler olup bittiğinden haberdar olurdu. Aksamaları tespit ederler, hatta manşetlere taşırlardı. Şimdi ise milletimizin  yalnızca cilalanmış sağlık politikalarından haberdar olmasına izin veriliyor. Halbuki sağlık politikalarında uzun zamandır işler hiç iyi gitmiyor. AKP’nin ‘Sağlıkta Dönüşüm’ projesi çok iyi başladı ancak fiyaskoyla sonuçlanıyor. Cilalı sağlık dönemi sona erdi. Artık göz boyamada sınıra dayandık.

–Bir ara AKP’nin oyunun yüksek çıkmasına etki eden en önemli faktör ‘Sağlıkta Dönüşüm’ projesiydi. Bu etki nasıl yaratıldı?

A.Ç: Sağ­lık Re­form Pa­ke­ti be­nim müs­te­şar ola­rak ba­şın­da bu­lun­du­ğum ekip­çe ha­zır­lan­mış ve kal­kın­ma pla­nı he­def­le­ri içi­ne alın­mış­tı. An­cak ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si için “va­tan­daş­lık nu­ma­ra­sı­” ça­lış­ma­la­rı­nın bit­me­si ge­re­ki­yor­du. Sayın Akşener‘in başlattığı MERNİS de, AKP hü­kü­me­ti dö­ne­min­de bit­ti ve böy­le­ce adı Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si ola­rak de­ğiş­ti­ri­len uy­gu­la­ma­lar baş­la­tıl­dı. SSK ve dev­let has­ta­ne­le­ri tek ça­tı al­tın­da top­lan­dı, has­ta­ne ec­za­ne­le­ri ye­ri­ne ilaç­lar özel ec­za­ne­ler­den alın­ma­ya baş­lan­dı. Bu du­rum do­ğal ola­rak has­ta kuy­ruk­la­rı­nı azalt­tı. Sağlık politikalarında son derece başarısız olan Durmuş döneminden sonra ise bu hiz­met­ler va­tan­daş­larda çok büyük bir farkındalık ve doğal olarak memnuniyet yarattı.

–Sağlık hizmetlerinde kaliteyi belirleyen faktörler nelerdir?

A.Ç: Kaliteli sağlık hizmeti kolay ulaşılabilir ve hakkaniyetli olmalıdır. Sağlık politikalarında asıl olan, sağlık hizmetlerini halka en düşük maliyetle ve en kolay ulaşılabilecek şekilde organize etmektir. Sağlıkta etkinlik ve verimliliğin başlıca ölçüsü de budur. AKP iktidarına yön veren rantçı anlayış nedeniyle sürdürülemedi ve sağlık harcamaları Türk halkının üstüne ağır bir yük olarak bindi. Sağlıkta katkı payları alınmaya başlandı. Sağ­lık­ta da AK­P’­nin “yan­daş­la­ra peş ­ke­ş” zih­ni­ye­ti dev­re­ye gi­rin­ce de sis­tem çök­tü.

  • Şehir hastaneleri kesintisiz bir peş keş sistemidir.

Yükleniciye hazine arsasını veriyorsunuz, yetmiyor işletmeleri veriyorsunuz, yetmiyor şehir hastanelerine gitmeyi adeta zorunlu hale getirmek için önce çalışan hastaneleri çalışmaz hale getiriyor, sonra da kapatıyorsunuz. O da yetmiyor, şehir hastanesi müteahhitlerine aynı köprülerde verilen geçiş garantisi gibi yükleniciye hasta garantileri veriyorsunuz. İnsaf!

–Bu modelin dünyada başarılı olduğunu söylüyorlar…

A.Ç: Bir Sağlık Bakanı’nın devletin binalarını kendi hastane şirketleri üzerine geçirdiği bir ülkede her şey söylenebilir.

  • Şehir hastaneleri daha önce Dubai, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde uygulanmış ve çok büyük kamu zararına neden olmuş bir modeldir.
  • Dolayısıyla da terk edilmiş, modası geçmiş, günümüz sağlık anlayışına tamamen aykırı bir modeldir.

Şehrin bir ucundaki hasta öbür ucuna gitmek zorunda olduğundan ulaşımı zordur.

  • Yani hastalar ambulanslarda can verecekler demektir.

Devasa oldukları için yönetilemezler. Hastalar koridorlanda kaybolurlar.

  • Bu sistem kesintisiz bir peş keş sistemine dönüşmüştür. Bunlar hastaneden çok otel.

Hem de iş görmek için 20 bin adım yürünmesi gereken bir otel. Bölümler arası çok uzak olduğu için acil hastaların yaşamları tehlikede. Özel şirketlere verilen laboratuvar hizmetleri de aksıyor. Büyüklük hastane enfeksiyonlarını artıracak.

–Bu iş Türk milletine amiyane tabirle söylersek kaça patlayacak?

A.Ç: 18 hastanenin toplam yatırım maliyeti 10.5 milyar dolar ancak ödenecek kira miktarı ise 30.2 milyar dolar. 20 milyar dolarlık büyük bir olay bu! Bu yıl hasta ve yol garantileri için bütçeye konulan miktar 9,5 milyar lira. Bu kimin cebinden çıkıyor?

    • AKP iktidarları sağlıkta ‘paran yoksa öl’ politikalarından, ‘paran olsa da olmasa da öl’ politikasına getirdi Türkiye’yi.

Dünyada yeni hastane konsepti (AS: kavramı), ulaşılabilir, yönetilebilir hastane konseptidir. Kentin her yanına dağılmış olmalıdır. Hastane kompakt olmalıdır ki, acil hastalara hemen ulaşılabilsin. Hasta polikliniklerde kaybolmasın. Bu hastaneler yeni yatak kapasitesi yaratmayacağı gibi, mevcut hastaneler kapatılarak hastanelere ulaşım zorlaşacak, vatandaşlarımız acil servise ulaşamadan yaşamını yitirecektir.
===========================================
Dostlar,

POST-MODERN İŞGAL ALTINDAKİ ÜLKEMİZ, AKP = RTE ve KURTULUŞ

26 Nisan 2012’de değerli meslektaşımız, tıbbiye yıllarından arkadaşımız Dr. Aytün Çıray, TTB önceki başkanlarından Dr. Eriş Bilaloğlu, o sırada FETÖ’nün kumpas davaları ile Silivri zindanlarına konan E. Org. Çetin Doğan‘ın eşi Nilgül Doğan’ın katılımı ile, Nurzen Amuran yönetiminde Dosya programında birlikte olmuştuk. Konumuz aşağıdaki gibiydi :

  • Hasta, Tutuklu-Hükümlü ve Hekim Hakları, Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet,

Şehir Hastanelerini biz tek 1 sözcükle tanımlıyoruz : TALAN!

  • Evet, Erdoğan’ın kendi deyimi ile hülyası, rüyalarını süsleyen ŞEHİR HASTANELERİ BİR TALANDIR! 

Kökü dışarıdadır ve asla yerli ve milli değildir. IMF – DB.. dayatmasıdır.
Başlangıçta salt, bedelsiz kamu arazisine hastane binası yapmak ve otelcilik – lokantacılık hizmeti ile sınırlıyken;
– giderek laboratuvar hizmetleri
– görüntüleme hizmetleri
gibi yüksek bedelli ve getirili tıbbi işlem ve hizmetlerden de Sağlık Bakanlığı çekildi.
Ardından, bunlar da yetmediğinden;
“maliyeti yüksek teknik hizmetler“ de eklendi peş keş ve rant ikramına..
Çok yüksek bedelli kiralar 25 yıl boyunca vergilerimizden ödenecek..
Bu proje kapsamında Sağlık Bakanlığına yeni bina da yaptırıldı.
Devletin kendi Bakanlık binasını inşa etme gücü yok!?

AKP iktidarı ile 17+ yılda bu sefil durumlara düşürüldük!
Sıhhiye’deki çok sayıda bina ve oldukça kapsamlı mekanlar şimdilik terk edildi..
Yakında, paha biçilmez maddi ve tarihsel değeri olan o yerleşke de bir biçimde yandaşlara ikram edilecektir AKP = RTE tarafından.

Dinci = Dini siyasete ve çıkarlarına acımasız ve ölçüsüzce alet eden AKP iktidarı, salt şimdiki kuşak yandaşlarını dünya nimetlerine boğmakla yetinmiyor.. Yandaşların çocuklarının hatta torunlarının bile geleceğini halkımızın sırtından güvenceye alıyor..

Elbette bu kesintisiz – kuşaklararası soygunun bedelli de salt şimdiki kuşak AKP yandaşı olmayanlar değil, onların çocukları hatta torunları… Böylesine uzun yansımalı soygunun siyaset tarihinde örneği yok gibi..

  • Türkiye’nin her yeri hem gerçek hem de mecaz anlamda tam bir YANGIN yei!

Ancak böyle giderse elde avuçta Türkiye kalmayacak!

  • Ülkemizin pek çok yerinde, asla rastlantı ya da kaza olarak açıklanamayacak yangınlar yaşanıyor..
  • Bu saldırıların – sabotajların mutlaka ve hızla engellenmesi gerek.
  • İktidar = RTE bu yakıcı sorunun ne denli ayırdında, bilemiyoruz.
  • Ancak kamuoyuna gerçekler açıklanmalı ve halkın da desteği ile, adeta seferberlik düzeyinde önlemler hızla alınmalıdır.

    Görüntünün olası içeriği: dağ, açık hava, doğa ve su

  • İktidarın suskunluğu ve eylemsizliği asla kabul edilemez..
  • Ülkemizde haraç – mezat satılmadık, yerli – yabancı yandaş sermayeye peş keş çekilmedik iktisadi kamu kurum – kuruluşu kalmadı. Yine de borca boğulduk özellikle son 17 yılda AKP iktidarı ile.
  • Şimdi Türkiye’nin doğal yer üstü ve yer altı kaynakları, ormanları, madenleri, suları, kıyıları talan edilerek, gelecek kuşakların yaşam hakkı çalınarak sözde yeni kaynaklar yaratmaya çalışıyor AKP.
  • Böyle giderse çok yakında Türkiye yaşanılır bir ülke olmaktan çıkacak.
  • Türkiye sıcak işgal altında olsaydı, bunca ağır zarara – yıkıma uğrar mıydı!?İşte KüreselleşTİR me = Yeni emperyalizm = Yeni Dünya Düzeni masalı budur ve ve 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr paçavrası, 100. yılında neredeyse post-modern sürümüyle yaşama geçirilmiştir.
  • Kinci Batı, Lozan’ın rövanşını alma derdindedir ve Türkiye apaçık bir post-modern işgal altındadır. 
  • Bu çok ağır ve asla kabul edilemeyecek olan tablonun temel sorumlusu AKP = RTE‘dir!
    Doğallıkla önce değerler yozlaştırılmış, ardından ekonomi çökertilmiş ve sonuç alınmıştır.

Sonuç olarak                              :

  • Türkiye ağır yaralıdır ve kan yitirmektedir; kitleler dinci tevekkülle uyutulmaktadır.
    Bu durum ölümcül bir durumdur ve ACİL MÜDAHALE ZORUNLUDUR!   
  • CHP, erken seçimin zamanı olmadığını söylüyor… Tersine, ACİLEN ERKEN SEÇİM  kaçınılmazdır bu iktidardan bir an önce kurtulmak için..
  • Yarattığı çok yönlü bunalımı çözmesini bu çok ağır sorunları yaratan AKP’den beklemek hayalcilik hatta gaflettir. Çözmeye çabalasın ve daha da yıpransın siyaseti ülkeyi ve halkı feda etmektir.
  • Yaygın mitinglerle halka çok acı ve çok ağır gerçekler açık seçik anlatılmalı ve  Cumhur ittifakı erken seçime zorlanmalıdır.

Sevgi ve saygı ile. 13 Ağustos 2019, Tekirdağ

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı,
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 7.8.19

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 7.8.19

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

YAŞ
YAŞ’ta kimi Balyoz mağdurları bekleme süreleri dolmadan emekli edildi.
Geçen yıl terfi ettirilen bir general bu yıl emekli edildi.
Böyle baş, böyle YAŞ…

SARAY
2 Ağustos tarihli Aydınlık web sitesinde aşağıdaki yazı / yorum yayımlandı :

  • Yüksek Askeri Şura’daki terfi kararlarının açıklanmasıyla birlikte sosyal medyada “FETÖ’yle mücadele eden komutanlar tasfiye edildi” kampanyası başlatıldı. Mustafa Önsel ve Ali Türkşen gibi emekli subaylar YAŞ kararlarını hedef alırken, Saray Savaşçıları da kampanyaya destek verdi.
    Saray muhafızı…

ENGEL
Düzce Belediyesi, makine ve personel yetersizliğiyle boğuşurken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gönderdiği donanımlı araçlarla selzedelerin ev ve bahçelerinin, fındık kurutma alanlarının temizlenmesi çalışmalarının engellendiği ortaya çıktı.
Siyaset etkisinde zihinsel engel…

KAZ
AKP iktidarının Kanada şirketine pazarladığı ülkemizin oksijen deposu
Kaz Dağları kaz gibi soyuldu.
Ha vatandaş ha vatanın dağı…

GEÇİM
Meclis Başkanı Şentop’a göre; 22.5 bin TL maaş ve pek çok ayrıcalığa karşın milletvekilleri geçinemiyormuş.
%5-6 zam yaptıkları işçi ve memurlara sorsunlar, öğrenirler geçinmeyi…

ZAM
Doğalgaza %14.97 zam yapıldı.
%15 olsa çok olurdu, kızardım. Bu oranı beğendim!…

ÇAĞRI
Bahçeli, kurultay öncesi İYİ P milletvekillerine MHP’ye dönmeleri çağrısı yaptı.
Avuç yalama aşaması…

ÇİÇEK
Düzce Gümüşova’nın AKP’li belediyesi, partinin çiçek giderlerini “fidan parası” diye ödemiş.
Tavuklar yerse…

İLKESİZLER
Adıyaman Besni İlçesi Suvarlı’da İYİ P adayı Mikail Ağır’ın mazbatası AKP’nin itirazı ile elinden alındı. Yenilenen seçimde Mikail’in eşi Gülfer Ağır AKP adayı olarak seçimi kazandı.
İlkeli siyasetçi ile ilkeli parti buluşması!…

EVLAT
Ceylanpınar’ın AKPli Belediye Başkanı Menderes Atilla, beş yıl hiç işe gitmeyen kızına 251 bin TL özel kalem müdürü maaşı ödemiş.
Evlat sevgisi…

HIZ
RTE’nin açılışını yaptığı İstanbul-İzmir otoyolu 525 km’den 416 km’ye indirilerek 89 km kısalırken yolculuk süresinin 8.5 saatten 5 saate düşürüldüğü açıklandı.
Müteahhitin garanti parası hız yapanlardan çıkarılacak anlaşılan…

KESİM
DİB Çavuşoğlu büyükelçiler konferansında, “ABD, PKK/YPG ile ilişkiyi kesmeli”
Türkiye bu konuda umudu kesse daha iyi olacak…

ÖMER HAYYAM’dan:
İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez:
Bunlar için didinmene bir şey denmez.
Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış:
Bu güzelim ömrünü satmaya değmez.

Çöküyorsunuz!..

Çöküyorsunuz!..

Batuhan ÇOLAK

Batuhan ÇOLAK
batuhancolak@yenicaggazetesi.com.tr, 08.08.2019, YENİÇAĞ

Madende kaza olur, yüzlerce vatandaş toprak altındayken “fıtrat” derler,
Zeytin ağaçlarına göz dikip, betonlaştırmak için yasa çıkarırlar,
Çocuk gelinleri meşrulaştırmaya çalışıp yasa önerisi verirler,
Milli sermayeyi yok pahasına özelleştirirler,
“Millet bahçesi” diyerek doğal güzellikleri gasp ederler,
Yazlık-Kışlık Saray derken el değmemiş ormanlara girerler,

“Maden bulup, zengin oluyoruz” diyerek Kaz Dağları’nı peş keş çekerler
Vatandaş;
Çaresiz, sinirli, duyarlı, kızgın, tepkili…
Vatandaş;
Kendisi için, çocukları için, nefes alabilmek için gitmediği yerlere, görmediği vatan topraklarına yürüyor. Ağaçlarımız, nefesimiz kesilmesin diye.
Kendi vatandaşını ülke topraklarını koruması için yollara döken, üzerine terörist iması yapıp terör örgütleriyle ilişkilendiren, böyle bir yönetim biçimi, böyle bir siyaset anlayışı olabilir mi?

Türkiye’de siyaset çökmüş durumda.

Kaz Dağları “buzdağının” sadece görünen bölümü.
Kim bilir; bilmediğimiz, görmediğimiz ne doğal güzelliklerimiz yok pahasına talan edildi.
Ama onların derdi başka…
Asgari ücretin 2 bin lira olduğu yerde, utanmıyor, çekinmiyor, gocunmuyor “vekil maaşları yetmiyor” açıklaması yapabiliyor.
***
Talan edilen, betonlaştırılan, peş keş çekilen doğal varlıklarımıza bakıldığında, Kaz Dağları ne ilkti ne de son olacak.
Yola, inşaata; betona odaklanmış bir zihniyette, daha çok milli değerimiz, milli varlığımız yok olup gidecek.
Örnek aldıkları Osmanlı’nın tarihi mirasını bile korumaktan aciz, yüzlerce yıllık yapılara pencere takan bir zihniyetle karşı karşıyayız.

“Ama Kaz Dağları büyük proje, oradan gelecek parayla Türkiye kalkınacak, sen Türkiye’nin kalkınmasını istemiyor musun” diyen kasaba ağzıyla konuşanlar damlar hemen.

Evet kardeşim! Sizin kalkındırdığınız Türkiye bizim için; yaşam alanı kalmamış, otoyolları, köprüleri paralı, sokakta huzurunun olmadığı, çocukları evlendirmek için yasaların hazırlandığı, zeytin arazilerine göz dikildiği bir yer.

Biz böyle bir gelişmişlik, böyle bir Türkiye istemiyoruz.

En iyi üniversitemiz dünya sıralamasında 538’ciliğe gerilemiş, en değerli bilim insanlarımız yurt dışında eğitim almış, ülkenin birçok bölgesinde aşiretler, şeyhler, ağalar kol geziyor.
Gelişelim dedikçe geriye gitmişiz.
Yargı, en güvenilmeyen kurum olmuş.
Hastanelerde sığınmacılardan sıra bulunamaz olmuş.
Demografik yapısı hallaç pamuğu edilmiş bir ülkeyiz artık.
Kültür bırakmadınız, doğa bırakmadınız, ekonomi bırakmadınız.
Bırakın da nefes alacak yerlerimiz kalsın.
Onlara da göz dikiyorsanız; nereyle ilişkilendirirseniz ilişkilendirin susmayacağız.
Çünkü özgürlük yalnızca kendi kendine hareket edebilme ve bir yerden bir yere gitme eylemi değildir.

Özgürlük; huzurdur, refahtır, bağımlı olmamaktır
Özgürlüğümüzü, huzurumuzu, refahımızı çalamazsınız.
Bugün, Kaz Dağları, yarın bir başka yer…
Ama artık durun! Çünkü günden güne çöküyorsunuz!
Siz gittikten sonra ülkemizde; yeşilimizle, huzurumuzla yaşamak istiyoruz.

KAZDAĞLARI (İDA) KANAYAN YARAMIZ

KAZDAĞLARI (İDA) KANAYAN YARAMIZ

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar

Balıkesir ili Edremit ilçesi sınırlarında Edremit Körfezi’nin kuzeyinde bulunan Kazdağları Milat’tan önceki yıllara dek tarihi ile çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Flora ve faunası (insan dışında var olan canlı biyolojik zenginlik; sırasıyla bitki ve hayvan türleri) ile ünlü bir ulusal (milli) parkımızdır. Bir doğa harikasıdır. Dünyada Mitoloji –ve efsaneler– Dağı olarak da bilinen İda (Kazdağları), tarihte ilk güzellik yarışmalarının yapıldığı yer ve Troi  (Truva) savaşlarının çıkış nedeni olarak da biliniyor. Efsaneye göre Hera, Afrodit ve Athena arasında tarihin ilk güzellik yarışması burada yapılmıştır. Yine efsaneye göre bu yarışmayı Afrodit kazanmıştır.

İda (Kazdağları) derin vadi ve kanyonları ile pek çok hayvan türü (fauna) ve bitki örtüsünü (flora) büyük bir biyolojk tür varsıllığı (zenginliği) ile bağrında barındırmaktadır. İyotlu oksijen deposu olarak bilinir. İda Dağında eriyen kar suları Edremit, Akçay ve Altınoluk’un denizine Ege’ye), içme ve kullanma sularına da karışmaktadır. Kazdağları’ndan esen iyotlu oksijen miktarı yüksek rüzgar Altınoluk, Şahinderesi, Boğaz yerleşiminde tıpkı (adeta) oksijen çadırı oluşturmaktadır. Dünyanın üç büyük oksijen deposundan biri olarak bilinmektedir.

Gerçekte Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kazdağları’nın yöre ve ülke turizmine katkılarını planlaması gerekirken, İda Dağı’nın dünyada sayılı sağlık merkezleri arasında yer alması için “neler yapılabilir“i tasarlaması gerekirken, İda’nın başında, oksijen bulutları yerine kara bulutlar dolaşıyor!

Kazdağları’nın 200 bine yakın ağacı vahşice kesiliyor, dilim dilim istifleniyor o ağaçlar. Sonra o ağaçların kökleri kılcal damarlarına dek temizleniyor ve altın sarısı, kına kırmızısı güzelim – caanım topraklar, höllük eler gibi eleniyor, o topraklarda kök ve solucanlar da içinde (dahil) hiçbir canlılık belirtisi kalmayıncaya değin ayıklanıyor.. Dahası, bu caaanım yurt toprakları üzerine 20 bin ton siyanür boca ediliyor!!

Kanadalı mı, her nereliyse yabancı şirketler, Kazdağlarını acımasızca katlediyor!

Doğal yaşamı dönüşümsüz biçimde öldürüyor. Toprağa dökülen tonlarca siyanür zehiri, eriyen kar suları ile yöre sularına karışıyor.

Bölgenin içme suları zehirleniyor.

Yetmiyor, oksijen depoları yok ediliyor.

İnsanlar zehirleniyor, hayvanlar zehirleniyor, doğal yaşam asla geri döndürülemeyecek biçimde kalleşçe yok ediliyor rant uğruna!

Kuşların yuvaları yıkılıyor, tilkinin, tavşanın, ayının, kurdun, kuşun yuvası dağıtılıyor. Çekirgeye, kelebeğe, uğur böceğine, solucana bile yaşam hakkı tanınmıyor. Ceylanlar sığınacak ağaç gölgeleri için kaçışıyor; İda solduruluyor, susturuluyor..

  • Bu yaman katliam, “uygar” (!) dünyanın gözü önünde ve
    AKP iktidarının bilgisi, izni hatta teşviki yapılıyor!!!

Buzlar arasında sıkışan bir balinayı kurtarmak için seferber olan “uygar” (!) dünya ülkeleri, şimdi Türkiye’de eşsiz bir doğa ve kültür hazinesi, insanlığın ortak değeri, gelecek kuşaklara korunarak aktarılması zorunu olan emanetin görülmemiş katliamı en ceberrut, en kaba, en yoz hatta en soysuz biçimde yapılırken ne denli duyuyor?

Yürekler mühürlü, kulaklar sağır, vicdanlar taşlaşmış!

Kimse duymuyor bu ülkenin duyarlı insanlarının, yurtseverlerinin çığlığını..

Hiroşima – Nagazaki’ye 6 ve 9 Ağustos 1945’te 2 atom bombası atıldı. Bilim insanlarının belirttiğine göre o topraklarda hala ot bile bitmiyor!

  • Siyanürle altın aramak, o topraklara sessizce atom bombası atmak gibi birşey!

Doğal yaşam köktenci ve dönüşümsüz biçimde yok ediliyor.
Yaşamın solduğu yerde altın kimlere ve ne işe yarar ki??

Alman düşünür Karl Marks diyor ki :

  • “Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser!” 

Altın, yaşamın kaçınılmazı mıdır?

Zerrece insafın yok vahşi kapitalizm, her şeyin para, vicdanın kurusun insanlık düşmanı!

Kızılderili atasözündeki gerçeği öğrenince insanlık, her şey için çoook geç olacak. Diyor ki Kızılderili reis;

  • “Son ağaç kesildiğide, son nehir kuruduğunda, son balık avlandığında..
    işte o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız..”

    Günümüzün rant tutsakları, kâr uşakları sefiller; altının da yenmediğini, yenemeyeceğini!
    *****

    Image result for Emperyalizm elini Kazdağlarından çek

    Kaz dağları ülkemizin yıllardır kanatılan yarasıdır.
    Daha geç olmadan bu katliam der-hal durdurulmalı; insanlık adına, ülke sevgisi adına, uygarlık adına, gelecek kuşaklar adına..

    Unutulmasın; o katledilen her bir ağacın, kurdun – kuşun, tilkinin – tavşanın, kelebeğin – uğur böceğinin… her bir canlının ahı yakacaktır iç ve dış sorumlularını, böylece bilinmeli.

Milli Mücadelenin 100. Yılı ve Derince Belediye Başkanı Zeki Aygün

Milli Mücadelenin 100. Yılı ve Derince Belediye Başkanı Zeki Aygün

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin öncülüğünde düzenlenen, 100 Yıllık Cumhuriyetimize ve milli mücadelemize ışık tutacak olan Cumhuriyet TIR’ına, Derince Kent Meydanında yer verilmemesini şiddetle kınıyoruz.

Cumhuriyet TIR’ına kent meydanında yer verilmemesi nedeniyle, kent merkezinin dışında da olsa, Yenikent muhtarlığının önünde 5-6 Ağustos 2019 günlerinde Cumhuriyet TIR’ı, Derinceli yurttaşlarımızla buluşacaktır.

Pennsylvania’yı KÂBE olarak görüp, Fethullah Gülen’e tapanların, topluca el ayak öpmeye gidip, orada hocasının burnunu sildiği mendili gözlerine sürenlerin, elini sıktığı için “6 ay ellerimi yıkamayacağım” diyenlerin Cumhuriyete ve milli mücadeleye sahip çıkmaları elbette ki beklenemez. Yukarıda belirttiğimiz Pennsylvania gerçeği, Kocaeli basının arşivlerinde mevcuttur.

 AJAN Hocalarının 15 Temmuz’da yapamadığını, siyasal gücünü kullanarak, kadife yumrukla yapmaya çalışanlar er ya da geç bunun hesabını vereceklerdir. Suçlarının hesabı yasalarımız önünde mutlaka sorulacaktır.

Derince Belediye Başkanı Zeki Aygün’ün, Cumhuriyet ve milli mücadele adını taşıyan bu yüce değerlerin karşısında almış olduğu bu katı tutum, özünde Cumhuriyet ve ATATÜRK karşıtlığının eyleme dökülmüş tipinden başka bir şeyle açıklanamaz. Tüm Türkiye’de baş tacı edilen ve gittiği her il ve ilçede halkımızın yoğun sevgi ve ilgisiyle karşılanan Cumhuriyet TIR’ının, Derinceliler ile buluşmasını engellemek, kime ve neye hizmet etmektir?!

Bu gücü ve yetkiyi kimden, nereden almaktadır Derince belediye başkanı??.

Cumhuriyet TIR’ını kent merkezine sokmamak, yollarda bariyer kurmak ve bu yöntemle ATATÜRKÇÜLERE engel çıkarmak sonuç vermemiştir.  Benzer engellemeler, ihanet ve kumpaslar, 15 Temmuz öncesi de yaşanmıştır. Bu zincir 15 Temmuz’da olduğu gibi yine kırılmıştır.

Son olarak Atatürk’ün şu sözünü herkese anımsatmak isteriz :

  • Vatana ihanetin nedeni olmaz; er ya da geç bedeli olur.”

Büyük Türk Ulusuna Saygılarımızla. 04 Ağustos 2019

Ahmet KAVAZ
ADD İzmit ve ADD Kocaeli Şubeleri Eş Güdüm Başkanı
Sefa KARAHASAN
ADD Derince Şube Başkanı

=======================================
Dostlar,

AKP anlayışının genel çizgisi ile ATATÜRK ve CUMHURİYET karşıtı içyüzü bir kez daha bu acı veren engelleme nedeniyle sergilenmiştir.

Kuşku yok, tüm AKP seçmenleri bu eksende değildir. Atatürk’e ve Cumhuriyet’e bağlı AKP seçmeni arkadaşlarımızı elbette ayrı tutuyoruz. Bu arkadaşlarımızın, Derince Belediye Başkanı Bay Zeki Aygün ve benzerlerinin davranışlarından rahatsız olduklarını da biliyoruz. Ancak sessiz kalmayıp, bu bağışlanmaz yanlışlara engel olmak için çaba göstermelerini diliyoruz.

Bay Başkan Zeki Aygün yanlışından hemen dönmeli ve Derince halkından özür dilemelidir.
Bu arada AKP üst birimlerinin ve Genel Merkezinin alacağı tutumu da gözlüyoruz ve tarihe gerekli notları düşeceğiz..

Image result for Atatürkçü Düşünce Derneği Cumhuriyet TIR'ı

AKP = RTE, böylesi yanlışlarını akıl dışı biçimde takıntılı olarak sürdürürlerse, iktidardan düşmeleri daha da hızlanacaktır. Bundan hiç ama hiç kuşkuları olmasın.

Yüz yıla yaklaşan Cumhuriyet tarihimizde, Atatürk başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyetinin temel değerleri ve kurucu felsefesi ile çatışan herkes, er ya da geç bu anlamsız kavgasında yenilmiştir. AKP = RTE de bu tarihsel eytişimsel (diyalektik) yasadan asla bağışık değillerdir.

Sevgi ve saygı ile. 06 Ağustos 2019, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
ADD Genel Bakan Yrd. (2004-2006)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

R. Bülend KIRMACI’dan makaleler..

R. Bülend KIRMACI’dan makaleler..


R. Bülend KIRMACI

twitter: https://twitter.com/bulendkirmaci
facebook: https://www.facebook.com/r.b.kirmaci
https://rbulendkirmaci.wordpress.com/

Merhaba, sizlerle son yazılarımdan bir seçkiyi paylaşır, selam ve saygılar sunarım.
****

YOLSUZLUK BELASI
http://www.ticarihayat.com.tr/yazar/YOLSUZLUK-BELASI/2286

SOSYAL SİYASET VE İNSANCIL EKONOMİ
http://www.ticarihayat.com.tr/yazar/baslik/2272

ÇAĞIMIZ VE YAZGIMIZ
http://www.ticarihayat.com.tr/yazar/baslik/2256

ASIL GÜNDEM
http://www.ticarihayat.com.tr/yazar/baslik/2239

ADALETSİZ DÜNYA!
http://www.ticarihayat.com.tr/yazar/baslik/2224

GELİR DAĞILIMI ADALETSİZ
http://www.ticarihayat.com.tr/yazar/baslik/2203

GÖRÜNENLER VE GERÇEKLER
http://www.ticarihayat.com.tr/yazar/baslik/2186

ÖZEL ENDÜSTRİ BÖLGELERİ
http://www.ticarihayat.com.tr/yazar/baslik/2170

AYYAŞ BİR SİGARA YAKTI ve BİR BARDAK RAKI KOYDU

AYYAŞ BİR SİGARA YAKTI ve
BİR BARDAK RAKI KOYDU…

1902’de Harp Okulu’ndan teğmen 1905’te Harp Akademisi’nden KURMAY YÜZBAŞI olarak mezun olmuştu…

AYYAŞ BİR BARDAK DAHA DOLDURDU, KAFA UÇTU TABİ…

1911-1912, gizlice gittiği Trablusgarp’ta savaştı ve binbaşılığa terfi etti…
Yıl: 1913 Sofya’da Askeri Ateşe görevindeyken YARBAYLIK…

BİR KADEH DAHA ALDI KAFA YİNE DUMANLANDI ve ÇANAKKALE’YE KOŞTU…

Kafa yerinde değil ya, askere “Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum” dedi… Üstelik kendisi de önde gidiyor, kafa şinanay çünkü… Ve göğsünden vuruldu… Ve ALBAY oldu… Ve Çanakkale’den “Anafartalar Kahramanı” olarak ayrılırken GENERAL’di…

AYYAŞ BU DURUR MU? BİR BARDAK DAHA DOLDURDU…

1916-17 Kafkas Cephesi’ne gitti… Bir buçuk yıl Bingöl dağlarında Ruslar’a ve Ermeniler’e karşı savaştı, Muş ve Bitlis’i işgalden kurtardı…

Tam ayılacaktı ki bir bardak daha içti… kafa yine şinanay… ve SURİYE-FİLİSTİN CEPHESİ’ne gitti… Bir yıl orada savaştı ve “Yıldırım Orduları Grup Komutanı” olduğu sırada 1918 Mondros Mütarekesi imzalandı…

Dağ başlarında, çöllerde, çadırlarda, at sırtında… Sırtından ve ayağından hiç çıkmayan asker elbisesi ve çizme… Banyo yok, bir tas sıcak çorba yok, temiz elbise-çamaşır-ayakkabı yok, ev yok, sevgilinin sıcak yatağı yok, çoluk-çocuk yok… Arap ihanetinin ve İmparatorluğun çöküşünün bütün acıları, bütün onur kırıklıkları, bütün kahırları kara bir duman gibi tepesinde…

AYYAŞ DURMADI TABİİ, KARA BULUTLARI DAĞITMAK İÇİN BİR BARDAK DAHA DOLDURDU… BAŞI DÖNDÜ, YİNE HAYALLERE DALDI…

19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkış…
Yayınlanan tamimler, kongreler…
Mondros Mütarekesi hükümlerini uygulamayıp, milli bilinci uyandırarak başlattığı KURTULUŞ SAVAŞI… ve boynunda İstanbul’un İDAM FERMANI ile Türk ordusunun BAŞKUMANDANI…

Yine bir kadeh aldı ve SAKARYA MUHAREBESİ… Kafa iyi olduğu için ayakta at sırtında düşman mevzilerini gözetlemeye kalktı, at ürktü, ayyaş düştü, dört kaburgası kırıldı… Doktorlar “hastaneye” dedi, bu meyhaneye gitti, bir kadeh daha içti, kafayı bulunca, kaburgalar sarılı tekrar savaş meydanına koştu… Ve Meclis’ten GAZİLİK unvanı…

Sonra biraz sükût, biraz diplomasi, ama dayanamadı, yine kafayı çekti, BÜYÜK TAARRUZ ve düşman denize…

İzmir meyhaneleri boş kalmıştı, hemen maiyetiyle birlikte koştu, doldurdu… Kadeh üstüne kadeh… Yunan bayrağı, ayağının altına serilmişti, kafa iyi olduğu için çiğnemeyi beceremedi, üstelik kızdı, “Bayrak bir milletin onurudur, derhal kaldırın” dedi… Sonra Meclis kararıyla MAREŞALLİK…

Sonra TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN KURUCUSU ve İLK CUMHURBAŞKANI…

Ama YETMEDİ, AYYAŞ BİR BARDAK DAHA DOLDURDU. KAFA YİNE GİTTİ TABİ…

“KURUNNN” dedi…

Aşağıdaki kurum ve kuruluşlar yaşama geçirildi…

1920 – Anadolu Ajansı.
1923 – Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu.
1923 – Türkiye Şeker Fabrikaları.
1923 – Uşak Terakki Ziraat T.A.Ş.
1924 – Gölcük tersanesi.
1924 – Devlet Demiryolları.
1924 – TC Ziraat Bankası A.Ş. (Ziraat Bankası’nın şirketleşmesi)
1924 – Türkiye iş Bankası.
1924 – Türk Kadınlar Birliği.
1924 – Cumhurbaşkanlığı Orkestrası.
1924 – Türkiye Tütüncüler Bankası.
1924 – Anadolu Sigorta.
1924 – Bursa Karacabey Harası.
1924 – Topkapı Sarayı müzesi.
1924 – Cumhuriyet Gazetesi
1925 – Türk Hava Kurumu (Türk Tayyare Cemiyeti).
1925 – İstanbul Liman işleri inhisarı.
1925 – Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü.
1925 – İstanbul ve Trakya şeker fabrikaları T.A.Ş.
1925 – Gazi Orman Çiftliği.
1925 – Eskişehir Cer Atölyeleri.
1925 – Sanayi ve Maadin Bankası.
1925 – Adana Mensucat Fabrikası.
1925 – Adana ve Bergama Müzeleri.
1926 – Türk Telsiz Telefon Şirketi.
1926 – Eskişehir Uçak Bakım işletmesi.
1929 – Alpullu Şeker Fabrikası.
1926 – İstanbul’da inşaat demiri üreten ilk haddehane.
1926 – Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri.
1926 – Amasya, Sinop ve Tokat Müzeleri.
1926 – Kayseri Uçak Fabrikası açıldı.
1926 – Bakırköy Çimento Fabrikası.
1926 – Uşak Şeker Fabrikası.
1926 – Devlet İstatistik Enstitüsü.
1927 – Bünyan Dokuma Fabrikası.
1927 – demiryolları ve limanlar genel müdürlüğü.
1927 – Ankara – Kayseri demiryolu.
1927 – Emlak ve Eytam Bankası.
1927 – Samsun – Havza – Amasya demiryolları.
1927 – Bursa Dokumacılık Fabrikası.
1927 – Eskişehir Bankası.
1927 – Ankara Arkeoloji Müzesi ve Sivas Müzesi.
1927 – Köy Öğretmen Okulları.
1927 – İzmir Müzesi.
1928 – Anadolu Demiryolu Şirketi yabancılardan satın alınması.
1928 – Ankara Çimento Fabrikası.
1928 – Ankara Numune Hastanesi.
1928 – Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü.
1928 – Türk Eğitim Derneği (TED).
1928 – İstanbul Bomonti Türk Mensucat Fabrikası.
1928 – Amasya – Zile demiryolu.
1928 – Malatya Elektrik Santralı.
1928 – Kütahya – Tavşanlı demiryolu.
1928 – İstanbul’da Üsküdar, Bağlarbaşı ve Kısıklı’da tramvay hatları tesisi.
1928 – Ankara Palas oteli.
1928 – Gaziantep Mensucat Fabrikası.
1929 – Mersin- Adana demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1929 – Ayancık Kereste Fabrikası.
1929 – Trabzon Vizera Hidroelektrik Santralı.
1929 – Fatih-Edirnekapı tramvay hattı.
1929 – Anadolu-Bağdat, Mersin- Tarsus Demiryolları’nın yabancılardan satın alınması.
1929 – Haydarpaşa Limanı’nın yabancılardan satın alınması.
1929 – Kütahya- Emirler, Fevzipaşa-Gölbaşı demiryolları.
1929 – Paşabahçe Rakı ve ispirto Fabrikası.
1930 – Ankara – Sivas Demiryolu Hattı.
1930 – Mecidiyeköy Likör ve Kanyak Fabrikası.
1930 – Ankara Ziraat Enstitüsü.
1930 – Kayseri – Şarkışla demiryolu.
1930 – Ankara Etnografya Müzesi.
1931 – Bursa- Mudanya demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1931 – Gölbaşı – Malatya demiryolu.
1931 – Bölge Sanat Okulları.
1931 – Tekel Genel Müdürlüğü.
1931 – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası.
1931 – Türk Tarih Kurumu.
1932 – Devlet Sanayi Ofisi.
1932 – Samsun- Sivas demiryolu.
1932 – Diyarbakır Tekel Rakı Fabrikası.
1932 – İzmir Rıhtım İşletmesi’nin yabancılardan satın alınması.
1932 – Türkiye Sanayi Kredi Bankası.
1932 – Kütahya – Balıkesir demiryolu.
1932 – Ulukışla – Niğde demiryolu.
1932 – Halkevleri.
1932 – Türk Dil Kurumu.
1933 – Eskişehir Şeker Fabrikası.
1933 – Sümerbank.
1933 – Adana-Fevzipaşa demiryolu.
1933 – Ulukışla – Kayseri demiryolu.
1933 – İller Bankası.
1933 – İstanbul Üniversitesi.
1933 – Zonguldak Yatırım Bankası
1933 – Kayseri Milli iktisat Bankası.
1933 – Samsun- Çarşamba demiryolu hattının yabancılardan satın alınması.
1933 – Halk Bankası.
1933 – Yüksek Ziraat Enstitüsü.
1934 – Bandırma-Menemen-Manisa demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1934 – Keçiborlu Kükürt Fabrikası.
1934 – Turhal Şeker Fabrikası.
1934 – Isparta Gülyağı Fabrikası.
1934 – Basmane (İzmir) – Afyon demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1934 – Sümerbank Bakırköy Bez Fabrikası.
1934 – bursa Süttozu Fabrikası.
1934 – Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası.
1935 – Aydın Demiryollarının yabancılardan satın alınması.
1935 – Amortisman Sandığı.
1935 – MTA Enstitüsü.
1935 – ETİBANK.
1935 – ETİMADEN.
1935 – Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.
1935 – TÜRKKUŞU.
1935 – İstanbul Rıhtım Şirketi’nin yabancılardan satın alınması.
1935 – Ankara troleybüs hattı.
1935 – Fevzipaşa – Ergani – Diyarbakır demiryolları.
1935 – Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası.
1935 – elektrik işleri etüt idaresi.
1935 – Zonguldak Türk Antrasit Fabrikası.
1935 – Afyon – Isparta demiryolu.
1935 – Sümerbank Kayseri Dokuma Fabrikası.
1935 – Ankara Mamak Gaz Maskesi Fabrikası.
1935 – Ayasofya müzesi.
1935 – Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi.
1936 – Ankara Çubuk Barajı.
1936 – Ankara Devlet Konservatuarı.
1936 – Edirne-Sirkeci Şark Demiryollarının yabancılardan satın alınması.
1936 – Haydarpaşa Numune Hastanesi.
1936 – Sümerbank Malatya iplik ve Bez Fabrikası.
1936 – İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası.
1936 – Elazığ Şark Kromları işletmesi.
1936 – İzmir Enternasyonal Fuarı.
1936 – İzmir Havagazı Şirketinin yabancılardan satın alınması.
1936 – İstanbul Telefon Şirketinin yabancılardan satın alınması.
1937 – Sümerbank Konya Ereğlisi Dokuma Fabrikası.
1937 – Kozlu Kömür işletmelerinin yabancılardan satın alınması.
1937 – Çatalağzı – Zonguldak demiryolu.
1937 – İstanbul Resim Heykel Müzesi.
1937 – Ankara Bira Fabrikası.
1937 – Toprakkale – İskenderun demiryolunun yabancılardan satın alınması.
1937 – Ankara Motorlu Tayyarecilik Okulu.
1937 – Urfa Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği.
1937 – Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası.
1937 – Denizbank.
1937 – İstanbul ve Trakya Demiryolları’nın yabancılardan satın alınması.
1937 – Diyarbakır – Cizre Demiryolu.
1937 – Yozgat Termoelektrik Santralı.
1938 – Gemlik Suni ipek Fabrikası.

1938 – İzmir Telefon Şirketi’nin yabancılardan satın alınması.
1938 – Ankara Radyoevi.
1938 – Divriği Demir Madenleri.
1938 – Bursa Merinos Fabrikası.
1938 – Murgul Bakır İşletmeleri’nin satın alınması.
1938 – Devlet Havayolları Genel Müdürlüğü.
1938 – Eskişehir ispirto Fabrikası.
1938 – İstanbul Elektrik Şirketi’nin yabancılardan satın alınması.
1938 – Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO).
1938 – Sivas – Erzincan demiryolu.
1938 – Fiskobirlik.
============================================

REİS!!!

BİR BARDAK AYRAN DOLDURDU. RAKI GÜNAHH TABİİ…
Yıl: 1965 Kasımpaşa Piyale İlkokulundan,
Yıl:1973 İstanbul İmam Hatip lisesinden mezun…

REİS!!!
DOLDURDU BİR BARDAK AYRAN DAHA, RAKI GÜNAHHH TABİ…
Marmara Üniversitesinden tartışmalı mezuniyet!…

DOLDURDU BİR BARDAK AYRAN DAHA. TABİ RAKI GÜNAHHH… AMA KAFA YERİNDE… SATINNNNNNNN DEDİ

Veeee Aşağıdakiler satıldı…

Cam ve çimento sanayi
Ünye Çimento A.Ş.
Paşabahçe Cam Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Trakya Cam
Anadolu Cam
Soda Sanayi

Metal Sanayi
ERDEMİR
İSDEMİR
ÇELBOR
TAKSAN
Oymapınar Barajı
Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş
ETİ Alüminyum AŞ’ye ait Antalya Limanı
Eti Alüminyum’a ait 4 Taşınmaz
GERKONSAN (Gerede Çelik Konstrüksiyon ve Teçhizat Fabrikaları San. Ve Tic. A.Ş.)
DİTAŞ (Doğan Yedek Parça İmalat ve Teknik A.Ş.)
TÜMOSAN
ORTADOĞU TEKNOPARK A.Ş.

Tarımsal Sanayi
T.Z.D A.Ş. Sakarya Traktör İşletmesi
SÜTAŞ Malatya İşletmesi,
HEKTAŞ A.Ş. (Veteriner İlaçları ve Halk Sağlığı İlaçları)

Türkiye Gübre Sanayi AŞ (TÜGSAŞ)
TÜGSAŞ A.Ş.
Gemlik Gübre Sanayi A.Ş.
Samsun Gübre San. A.Ş.
İstanbul Gübre Sanayi A.Ş.
Kütahya Gübre A.Ş.
İstanbul Satın Alma Müdürlüğü Binası
Şanlıurfa depoları arazisi
Tekirdağ Depoları
Fatsa Depoları

TEKEL
Alkollü İçkiler Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Adana Sigara Fabrikası
Tokat Sigara Fabrikası
Bitlis Sigara Fabrikası
İstanbul Sigara Fabrikası
Malatya Sigara Fabrikası
Samsun-Ballıca Sigara Fabrikası
Ambalaj Fabrikası Müdürlüğü
Ankara Başmüdürlük Binası (İkiz Kuleler)
Bodrum Tesisleri ve Taşınmazları
Gemlik Suni İplik Müessesesi Taşınmazları
İnegöl Kibrit Fabrikası Taşınmazları
İstanbul Tütün Mamulleri San. ve Tic. A.Ş,
Kastamonu Jüt İpliği Fabrikası Makine ve Teçhizatı
Kıbrıs Türk Tütün Endüstrisi Ltd. Şti.
TEKA ile Sigara San. İşletmesi A.Ş.’ye ait puro marka ve varlıklar
İzmir Yaprak Tütün İşletmesi Makine-Teçhizatı
Çamaltı Tuz İşletmesi Müdürlüğü
Ayvalık Tuz İşletmesi Müdürlüğü
Çankırı Kaya Tuzlası
Tuzluca Tuzlası
Yavşan Tuzlası
Kağızman Tuzlası
Kaldırım Tuzlası
Kayacık Tuzlası
Kristal Tuz Rafine
Sekili Tuzlası

SÜMER HOLDİNG
Adıyaman İşletmesi
Bakırköy İşletmesi
Diyarbakır İşletmesi
Malatya İşletmesi
Sarıkamış İşletmesi
TÜMOSAN İşletmesi
Sarıkamış Ayakkabı İşletmesi,
Manisa Pamuklu Mensucat A.Ş.
Beykoz Deri ve Kundura İşletmesi
Çanakkale Sentetik Deri İşletmesi
Yeşilova Halı Yün İplik ve Battaniye Fabrikası T. A.Ş.
Akdeniz İşletmesinin Makine ve teçhizatları,
ASELSAN Hisseleri
BUMAS
ERYAĞ
İstanbul İmar Ltd. Şti.
Mazıdağı Fosfat Tesisleri
Merinos İşletmesinin Makine ve teçhizatları,
Merinos Halı Markası
Ortadoğu Teknopark A.Ş. (%15.00 hisse)
SÜTAŞ hissesi
Tercan İşletmesi Makine ve Teçhizatları

Şeker Fabrikaları
Adapazarı Şeker Fabrikası
Amasya Şeker Fabrikası
Kütahya Şeker Fabrikası

Et ve Balık Üretim AŞ (EBÜAŞ)
Manisa Et Ve Tavuk Kombinası
Samsun Soğuk Hava Deposu
Mersin Soğuk Hava Depoları
Çeşitli illerde 11 Mağaza, 23 büro

Enerji Sektörü
PETKİM
TÜPRAŞ
BURSAGAZ
ESGAZ
Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş.

Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ)

Akarsu Santralleri
Ahlat Akarsu Santrali
Akyazı Akarsu Santrali
Anamur Akarsu Santrali
Bayburt Akarsu Santrali
Berdan Akarsu Santrali
Besni Akarsu Santrali
Bozkır Akarsu Santrali
Bozüyük Akarsu Santrali
Bozyazı Akarsu Santrali
Bünyan Akarsu Santrali
Büyükkızoğlu Akarsu Santrali
Cerrah Akarsu Santrali
Çağ Akarsu Santrali
Çamardı Akarsu Santrali
Çemişgezek Akarsu Santrali
Değirmendere Akarsu Santrali
Dere Akarsu Santrali
Dereköy Akarsu Santral
Derinçay Akarsu Santrali
Derme Akarsu Santrali
Durucasu Akarsu Santrali
Engil Akarsu Santrali
Erciş Akarsu Santrali
Erkenek Akarsu Santrali
Ermenek Akarsu Santrali
Esendal Akarsu Santrali
Finike Akarsu Santrali
Girlevik Akarsu Santralleri
Göksu Akarsu Santrali
Hamitabat Elektrik Üretim Ve Tic. A.Ş.
Hendek Akarsu Santrali
Hoşap Akarsu Santralleri
İvriz Akarsu Santralleri
Karaçay Akarsu Santrali
Karaköy Akarsu Santrali
Kayadibi Akarsu Santrali
Kayaköy Akarsu Santrali
Kernek Akarsu Santrali
Kısık Akarsu Santrali
Kiti Akarsu Santrali
Koçköprü Hidroelektrik Santrali
Kovada I Akarsu Santrali
Kovada II Akarsu Santrali
Koyulhisar Akarsu Santrali
Kuzuculu Akarsu Santrali
Malazgirt Akarsu Santrali
Otluca Akarsu Santrali
Pınarbaşı Akarsu Santrali
Sızır Akarsu Santrali
Silifke Akarsu Santrali
Sönmez Akarsu Santrali
Suuçtu Akarsu Santrali
Telek Akarsu Santrali
Uludere Akarsu Santrali
Visera (Işıklar) Akarsu Santrali
Zeyne Akarsu Santrali

Termik Santraller
Çatalağzı Termik Santrali
Kangal Termik Santrali
Kemerköy Termik Santrali
Kemerköy Liman Sahası
Orhaneli Termik Santrali
Seyitömer Termik Santrali
Soma Termik Santrali
Tunçbilek Termik Santrali
Yatağan Termik Santrali
Yeniköy Termik Santrali

Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ)
Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş.
ARAS Elektrik Dağıtım A.Ş.
Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.
Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.
Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.
Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş.
Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.
Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş.
Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş.
İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş.
Meram Elektrik Dağıtım A.Ş
Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.
Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş
Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş.
Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş.
Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş.
Vangölü Elektrik Dağıtım A.Ş.
Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş.

Bankacılık
OYAKBANK
T. Sınai Kalkınma Bankası
Yapı Ve Kredi Bankası A.Ş.
İş Bankası Hisseleri
T. Halk Bankası Hisseleri

Madencilik
Mazıdağ Fosfat Tesisleri
Divriği Demir Madeni
Hekimhan Demir Madeni
Alümina Madeni
Güney Ege Linyitleri İşletmesi
Bursa Linyitleri İşletmesi
TKİ’ye ait 79528 ve 73021 nolu maden ruhsatları

ETİ Holding
ETİ Bakır AŞ
ETİ ELEKTROMETALURJİ A.Ş.
ETİ Gümüş A.Ş.
ETİ Krom A.Ş.
Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş.

Karadeniz Bakır İşletmesi (KBİ)
Samsun İşletmesi
Murgul İşletmesi
Giresun’da 2 Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir
Murgul İşletmesi Hidroelektrik Santrali Samsun’da varlıklar
Sinop’ta bir Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir

Sigorta Sektörü
Ray Sigorta A.Ş.
Başak Sigorta A.Ş. Ve Başak Emeklilik A.Ş.

SEKA
Taşucu Tersane Alanı
Afyon İşletmesi
Aksu İşletmesi
Balıkesir İşletmesi
Kastamonu İşletmesi
Akkuş İşletmesi
Çaycuma İşletmesi
Karacasu İşletmesi
Ank. Alım Satım Müdürlüğü Binası
Ardanuç İşletmesi Varlıkları
YİBİTAŞ KRAFT Torba İşletmesi,

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD)
İskenderun Limanı
Derince Limanı
Mersin Limanı
Taşucu Limanı Tersane Alanı,
İskenderun İSDEMİR Limanı
Ereğli ERDEMİR Limanı

Türkiye Denizcilik İşletmesi (TDİ)
Çanakkale’ye ait 9 Gemi,
Çeşme Limanı
Deniz Nakliyatı T.A.Ş. 3 Tanker
Dikili Limanı
Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı
Kuşadası Limanı
M/F Ankara Feribotu
M/F Samsun Feribotu
M/S Karadeniz Gemisi
Nakliyat İnşaat Turizm İhracat Pazarlama A.Ş.
Salıpazarı Liman Sahası (GALATAPORT)
Şehir Hatları Çanakkale Hizmetleri ve 9 Gemi
Trabzon Limanı
Turan Emeksiz Yolcu Gemisi
Yakıt II Gemisi

Türk Hava Yolları (THY)
Sabiha Gökçen Havaalanı
THY–USAŞ Hisseleri
THY-Lojman
TÜPRAŞ USAŞ Hissesi

Turizm ve dinlenme tesisleri
Erciyes Sosyal Tesisi (Bayındırlık ve İskân Bakanlığı)
Erciyes Sosyal Tesisi (DSİ)
Erciyes Sosyal Tesisi (Karayolları Genel Müdürlüğü)
Ataköy Otelcilik A.Ş.
Ataköy Marina Ve Yat İşletmesi A.Ş
Kuşadası Tatil Köyü
Yeditepe Beynelmilel Otelcilik Turizm Ve Tic. A.Ş. (% 26 hisse)

Emekli Sandığı
Büyük Ankara Oteli
Büyük Efes Oteli
Büyük Tarabya Oteli
Kızılay Emek İşhanı
Kuşadası Tatil Köyü
İstanbul Hilton Oteli
Çelik Palas Oteli

İletişim
TÜRK TELEKOM
AyCell

Çeşitli kurumlar
OYAK İNŞAAT A.Ş. (%25 Hisse)
Araç Muayene İstasyonu I. Bölge
Araç Muayene İstasyonu II. Bölge
MEYBUZ A.Ş.
ARÇELİK Hisseleri
ASELSAN Elektrik San. ve Tic. A.Ş. Hisseleri
ASPİLSAN Askeri Pil San. ve Tic. A.Ş. Hisseleri
HAVELSAN A.Ş. Hisseleri
İstanbul İmar Ltd. Şti,
KOÇ HOLDİNG A.Ş. Hisseleri
KTHY Kıbrıs Türk Hava Yolları Ltd. Şti Hisseleri
TOFAŞ Hisseleri

REİS!!! DOLDURDU BİR BARDAK DAHA. TABİİ RAKI GÜNAHHH… AMA KAFA YERİNDE…
VEEE KAPATINNN DEDİ…
Aşağıdakiler kapatıldı…

SSK Eczaneleri (Tasfiye Edildi)
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (Tasfiye Edilerek İl Özel İdarelerine Devredildi)
REYTEK
Adana, Adıyaman, Besni, Kâhta, Malatya, Akçaabat, Akhisar, Aydın, Muğla, Milas, Bafra, Batman, Bekirhan, Beşiri, Kozluk, Kurtalan, Sason, Bitlis, Bursa, İnegöl, Hamdibey, Denizli, Acıpayam, Güney, Tavas, Buldan, Kale, Diyarbakır, Silvan, Bismil, Hatay, İskenderun, Yayladağ, Altınözü, İstanbul, İzmir, Cumaovası, Kemalpaşa, Tuzla, Yazıbaşı, Manisa, Kula, Salihli, Sarıgöl, Selendi, Osmancalı, Saruhanlı, Muş, Samsun, Tokat, Erbaa, Gümüşhacıköy, Taşova Yaprak Tütün İşletme Müdürlükleri ve Diyarbakır Yaprak Tütün İşletme Fabrikası Müdürlüğü.

Adana, Afyon, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kars, Kastamonu, Kayseri, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Mersin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Sivas, Tokat, Trabzon, Van ve Zonguldak Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlükleri.
*****

GERİYE NE Mİ KALDI?

  • “Yerli ve Millî” AVM’ler..

15 TEMMUZ VE ÖRDEK YUMURTASI

15 TEMMUZ ve ÖRDEK YUMURTASI

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar

15 Temmuz 2016, Cumhuriyet tarihinin en kanlı ve şeriatci bir darbe girşiminin 3. Yıldönümünü de geride bıraktık. Önce bakalım, 15 Temmuza nasıl gelindi?

15 Temmuz öncesi mevcut iktidar, FETÖ kısa adlı terör örgütü ile ortak hükümet kurmuştu! İkisi birbirinin ruh ikiziydiler. Ortaktılar, FETÖ özellikle yargıyı, askeri ve sivil kurumları ortağının desteğiyle ele geçiriyordu. Ergenekon, Balyoz, Oda TV ve Casusluk… davaları FETÖ kumpasları ile ve bütün hızı ile devam ediyordu. Devletin en üst kademesinden “Ben bu davanın savcısıyımdeniyordu.  FETÖ’yü devlet kadrolarına bu iktidar alıyordu, bu iktidar; “Beraber yürümüştür, aynı yollarda” Bu iktidar; “Beraber ıslanmıştır yağan yağmurda”.. Daha sonra kerhen, “Ne istediniz de vermedik?” itirafından açık seçik anlaşılacağı üzere, FETÖ’yü bizzat şimdiki iktidar büyütüp beslemiştir.

O da bu fırsattan yararlanarak başta yargı ve askeri istihbarat kurumlarını ele geçirmiştir. O günün önemli isimlerinden Bülent Arınç, Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’e

  • Ankara’yı FETÖ’ye parsel parsel sattın demiştir.

Dahası; üniversite giriş sınavı, polisliğe giriş sınavları, KPSS.. soruları çalınarak, on binlerce masum gencimizin geleceği karartılmıştır. Kendi deyimleri ile “Milli orduya kumpas kurulmuştur”, “FETÖ devleti ele geçirdi” gibi muhalefetin itirazlarına, Zamanın Milli Eğitim Bakanı Hüseyin  Çelik “Bu söze kargalar bile güler” diyerek adeta halkla ve muhalefetle alay etmiştir. İktidarın bakanları FETÖ terör örgütü başına, methiyeler düzmekte, bir yolunu bulup ABD’ye giderek birlikte fotoğraf çektirmekte, FETÖ kurumlarının açılış kurdelalarını kesmekte, Amerika’ya gidince onu görme konusunda birbirleri ile yarış etmekteydiler.

Ülkenin en mahrem yerlerinden TSK’nın kozmik odasına dek giriliyor, bilgi ve belgeler yurt dışı istihbarat örgütlerinin ellerinde dolaşıyordu. Bir dinci terör örgütünün böylesine şımartılmasının, devlete ve millete mutlak bir bedeli olacaktı, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi, bunun doruğa çıktığı andır.

  • Kozmik Oda’ya girildikten sonra devletimizin yurt dışındaki yabancı istihbarat servisleri ile terör örgütlerine yerleştirdiği (sızdırdığı) 813 yurtsever görevlimizin tamamına yakını şehit edildi…” (26. Genelkurmay Başkanı E. Org. İlker Başbuğ, aktaran Sabahattin Önkibar, “Kozmik Oda İhaneti ve 813 şehit”, AYDINLIK, 16.06.2018)

Evet, FETÖ terör örgütü ülkeyi bir ahtopot gibi sarmıştı. Bunu artık sıradan insanlar bile görüyordu, rahmetli CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç;

  • Bu Fetullah Gülen kimdir? Nedir? Bir araştırılsın, bu yılan önce sizi sokacak!

dediğinde AKP milletvekilleri kürsüde üzerine yürüyor, Kamer Genç’i dövmeye kalkıyorlardı. Cumhuriyet Gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya FETÖ ile ilgili kitaplar yazmakla kalmıyor, köşesinde iki yazısından birini bu konuya ayırıyordu, Cumhuriyet Gazetesi tam sayfa ilanlarla tüm Türkiye’yi uyarmaya çalışıyordu;

  • Tehlikenin farkında mısınız?”

diye, fakat kimse duymuyordu. “Yüreklerin kulakları sağırdı”. Devletin en tepesindeki kişi bile, 15 Temmuz darbesini, devletin yetkili ve yetkin kurumları dururken, ancak olayı eniştesinden öğrendiğini söyleyebiliyordu!?

İlginctir, AKP İstanbul Milletvekili Prof. Burhan Kuzu, Habertürk TV’de çok çarpıcı açıklamalarda bulunuyor; AKP ile Fethullah Gülen Cemaati arasındaki işbirliğini açıkça itiraf ediyordu. Kuzu, dolaylı olarak, iktidarda kalabilmek için cemaati kullandıklarını, CHP’nin araştırma önergelerini de bilerek reddettiklerini söyleyerek çarpıcı itiraflarda bulunuyordu. (21 Nisan 2017, https://www.haberturk.com/tv/programlar/video/turkiyenin-nabzi-20-nisan-2017-burhan-kuzu/260349)

Yıllardır Cumhuriyetin altı oyuldu. Bunun böyle olacağı belliydi. Neden şaşırıyoruz? Birileri tavuğun altına ördek yumurtası koyuyor. Civcivler çıkınca tavuk şaşırıyor. Yavrular durmadan, göle koşup gidiyor, suya dalıyor. Tavuk; “Yahu bunlar bana hiç benzemiyor” dermiş. Şimdi şaşırıyoruz FETÖ bize benzemiyor. Neden benzesin ki? Yıllardır tavuğun altına ördek yumurtası kondu. Ördek yumurtasından tavuk çıkar mı?

 

Çağdaş Uygarlığa Çağrı

Çağdaş Uygarlığa Çağrı

Türkiye Cumhuriyeti 1. Dünya Savaşı sonrasında çağdaş uluslar ailesinin modern bir üyesi olmak üzere kurulmuş olan bir büyük devlettir. Ortaçağ kalıntısı imparatorluklar düzeninde, çağdışı eğilimlerin öne çıkması üzerine, dünyanın tam ortasında Anadolu yarımadasını kendileri için ana yurt olarak kabul eden Türk ulusu, Misak-Milli sınırlarını ilan ettikten sonra tam bağımsızlık için yeni bir mücadeleye kalkışarak zafere ulaşmış ve böylece bugünkü Türk devletinin siyasal yapılanması ortaya konmuştur.

Ortaçağ kalıntısı birtakım hurafeler ve inanç sömürüleri ile ilerlemesi engellenmek istenen
Türk toplumunun, Cumhuriyet rejiminin kurucusu büyük önder Atatürk’ün açıkça dile getirdiği gibi tek inanç olarak uygarlık anlayışı ortaya konmuştur. Hangi tarikatı desteklediği sorusuna Türk devletinin kurucu önderi Atatürk tek yol olarak uygarlık inancının geçerli olduğunu ifade etmesi nedeniyle, Türk ulusunun da kurucu önderinin arkasından giderek Atatürk’ün çağdaş uygarlık hedefine ulaşması gerekmektedir. Dünyanın tam ortasında büyük bir devlet olarak yer alan Türkiye Cumhuriyeti’nin, 21. yüzyılda çağdaş uygarlık düzeyine erişerek emperyalist ülkelerin sömürü düzenini ortadan kaldırması gerekmektedir.

Güneşin doğduğunu gördüğü gibi mazlum ulusların uyanışını da gören büyük önder, kendi çağının insanları ile emperyalizme karşı başlatmış olduğu ulusal kurtuluş savaşını, bir büyük siyasal miras olarak bütün uluslara ve ulus devletlere bırakmıştır. Zaman geçtikçe ilerleyen teknoloji ve bilimin verilerini kullanmasını iyi bilen emperyalizm, her türlü ilerlemeye karşın, gerilememiş ve değişen koşullara uyum sağlayarak bütün dünya ülkelerini baskı altında tutarak her türlü sömürü girişimlerini günümüze dek sürdürmüştür.

Dünya nüfusunun % 1’inin aşırı zengin olması ve de geride kalan % 99’un işsizlik, açlık ve sefalete mahkûm edilmesi, çağdaş uygarlık düzeyi açısından kabul edilemez, son derece olumsuz bir durumdur. Bütün dünya ülkelerinin ve halklarının bugünün dünyasında ortaya çıkan böylesine çarpık bir durumu benimsemesi hiçbir biçimde kabul edilemez çok olumsuz tablodur. Bu nedenle, ekonomi ve piyasa türküleriyle sürekli kılınmak istenen kapitalist sömürü düzenine acilen son verilmesi gerekmektedir. Demokrasi, görünümünde kapitalist sömürü düzeni ile Kapitokrasi (Sermayenin yönetimi) rejimi kurarak zenginleri dünyanın patronu durumuna getiren, halk kitlelerine açlık ve sefaleti ekonomi adına dayatan böylesine bir çöküş, insanlığın yeni yüzyıldaki yazgısı olamaz.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde zengin Batılı emperyal ülkelerin çıkarları doğrultusunda ekonomik düzeni Batılı emperyalist imparatorluklara bağlama senaryolarının iflas ettiği bu aşamada, gene eskisi gibi emperyalistlerin desteğinden yarar uman kimi yeni girişimlerin, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere yeni bir umut olarak sunulması yolu ile ortaya çıkartılmak istenen göstermelik seçenek arayışlarına, artık Mustafa Kemal’in ülkesindeDur!” diyecek bir uygarlık  hareketine  gerek vardır. Hiçbir emperyal merkezden destek beklemeden, Türkiye’nin kendi yolunu çizmesi gereken bir noktaya gelinmiştir. Gelinen yeni aşamada, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş model ve ilkeleri ile birlikte kurucu ayarlarına dönerek oluşturulacak tam bağımsız bir çağdaş uygarlık hareketinin, Türk halkının ulusal çıkarları doğrultusunda örgütlenmesi gerekmektedir. Böylesine kutsal bir görevi üstlenmek isteyen Türk vatandaşlarını, Çağdaş Uygarlık Hareketi’ni desteklemeye çağırıyoruz.

ÇAĞDAŞ UYGARLIK HAREKETİ
cagdasuygarlikhareketi@gmail.com, 03.08.2019

==============================================
Dostlar,

Türkiye, tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşamakta ve iktidar ülkemize, görülüp – algılanabilenden çok daha ötede zarar vermekte..

Çok ağır travmalar ve 17+ yıldır kesintisiz, gözü kara sürdürülüyor.

  • Bu siyasal kadrodan mutlaka ve elden gelen hızla kurtulmak kaçınılmaz olmuştur..  

Sevgi ve saygı ile. 03 Ağustos 2019, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Halk Sağlığı Uzmanı, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com