Kategori arşivi: Yurttaş Saltık

Rus uzay aracı Soyuz Dünya’ya döndü

Uluslararası Uzay İstasyonunda (UUİ) görev yapan Amerikan, Rus ve Japon astronotları taşıyan Rus uzay aracı Soyuz, Kazakistan’a iniş yaptı.

Uluslararası Uzay İstasyonunda (UUİ)125 gün kalan Amerikalı astronot Sunita Williams, Rus kozmonot Yuri Malenchenko ve Japonya‘nın JAXA Uzay Ajansı’ndan Aki Hoshide’yi taşıyan Soyuz’un, Arkalik kentinin kuzeydoğusuna iniş yaptığı belirtildi.

Teknik bir sorun nedeniyle asıl iniş yapması gereken yere inemeyen Soyuz’daki astronotların yardımına, 8 helikopter ile bölgeye gönderilen arama kurtarma ekipleri yetişti.

Williams, Malenchenko ve Hoshide’yi taşıyan Soyuz, UUİ’den Pazar günü ayrılmıştı.

UUİ’de halihazırda NASA‘dan Kevin Ford‘un yanı sıra Rus kozmonotlar Oleg Novitsky ve Yevgeni Tarelkin bulunuyor. Gelecek ay ekibe NASA‘dan Tom Marshburn, Kanada Uzay Ajansı’ndan Chris Hadfield ve Rus kozmonot Roman Romanenko katılacak.

UUİ’de toplam 642 gün kalan Malenchenko, tarihteki altıncı en deneyimli uzay yolcusu olurken, 322 gününü UUİ’de geçiren Williams, 50 saat 40 dakikalık toplam uzay yürüşü süresi ile kadın astronotlar arasında yeni bir rekora imza attı.

154901

(http://www.cnnturk.com, 19.11.12)

Evet dostlar,

İstikbal göklerdedir..” demişti Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK..

  • … Bizdeki havacılık ne durumda, uçuş ve eğitim açısından pilotlarımızın durumu nedir? Atatürk’ün 1925 yılında Türkiye’de havacılık sanayisinin gelişmesini sağlamak için kurduğu THK’nin o günkü ortamı ve şartlarını düşünürseniz,
    işin ne denli  ciddi ve boyutunun nedenli büyük olduğunu anlamak olanaklı  olur. Henüz savaştan çıkmış bir ülke.. önceliği acaba havacılıkta mı olmalı, diye akıllara sorular gelir.
  • İlk on yıl içinde fabrikalar kuruluyor, kendi uçaklarımızı yapmaya çalışıyoruz.
  • Her tür uçak yapılıyor; Savaş uçağı, yolcu uçağı, eğitim uçağı, planör, ambulans uçağı.
  • Bunların hepsi Atatürk’ün sağlığında yapılıyor.

(Eski THK Genel Başkanı emekli Hava Pilot Tümgeneral Yusuf Göngör, http://www.anayurtgazetesi.com/default.asp?page=haber&id=219150, 24.11.2008)

Sevgi ve saygı ile.
20.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

AYDINLIK Gazetesi; 20 Kasım 2012 günü ana sayfası ve eleştirilerimiz..

Dostlar,

Seyit Rıza ittifakı” ve

Kocasakal’ın Atatürk’ün koltuğundan derhal kalk..”

haberlerini abartlı hatta provokatif buluyoruz.

AYDINLIK daha özenli bir dil ve habercilik anlayışı ile, ülkemizde yapıcı bir iklime
daha çok katkıda bulunabilir..

91 yıllık çok deneyimli ve sorumlu bir yayın organı olarak,
kendisinden beklenen ve de kendisine yakışan budur..

  • Ülkemizin BİRLİK gereksinimi her şeyin önündedir
    ve bu payda giderek büyütülmeli, büyütülmelidir
    .

Herkesin söz ve eylemlerine her zamankinden daha çok özen göstermesi gereken nazik, hatta kritik dönemlerden geçmekteyiz..

Öte yandan, 17 Kasım 2012 Cumartesi akşamı, Yenimahalle Belediyesi’nin görkemli Nazım Hikmet Kültür Merkezinde izlediğimiz, üstad Müjdat Gezen’in “1881” adlı oyunu için tek sözcükle “OLAĞANÜSTÜ” demeliyiz..

Bütün Türkiye bu oyunu izlemeli.. Eş dostumuzu, arkadaşlarımızı, çocuklarımızı,
AKP’ye oy veren kardeşlerimizi, Atatürk’ü anlamayan dostlarımızı..
“1881” oyununa götürmeliyiz.

Helal olsun usta tiyatrocu Sayın Müjdat Gezen’e..

Yenimahalle Belediyesi ve sygın başkanı Fethi Yaşar’a da bravo!
Böylesine yüzakı bir sanat-kültür kurumunu bizlere kazandırdığı için.

Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay‘ın gücü gerçekten, Ankara AKM‘yi yakışır biçimde onarıp bu amaçlarla hizmete sokmaya yetmiyor mu?

O zaman o koltukta neden ve nasıl oturur, anlamak olanak dışıdır.

İstanbul AKM’yi de devr-i bakanlığında atıl tutma başarısını gösterecek galiba
Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay?!

Sayın Günay için yakın tarihte kaydedileceklerden, O’nun adına kaygı duyuyor,
hatta biraz utanıyoruz da..

Van’daki dram ise utanç verici.. 29 Ekim 2011’de yaşanan acı Van depreminin üzerinden 13 ay geçti.. Bu gerekçe ile Cumhuriyet Bayramı kutlamaları iptal edildi ama birileri o akşam düğünlerde eğlenmeyi sürdürdüler..

Koca (!?) TOKİ ve AKP iktidarı ise sorunu 13 ayda çözemedi..
Yurttaşlar kış ortasında “donuyor” soğuktan.. Çok yazık çok..

Van’ın acımasız kış soğuğunu, orada 2 yıl kalan (1969-71) ve yine bir deprem nedeniyle günlerce çadırda kalan birisi olarak, net bir empati ile (= damdan düşen gibi!) anlıyoruz..
Onlarla birlikte üşüyoruz.. Hem de çook..

Hükümeti daha ciddi davranmaya ve elini çook tez tutmaya çağırıyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
20.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

 

Siyasetle ilgilenmeyen aydınlar..

Dostlar,

Antik Yunan’ın önde gelen bilgelerinden; Aristoteles’in de hocası kadim Plato‘dan
(Eflatun, Platon) bir uyarıyı aktaralım istedik..
(Platon (Eflatun) (Yunanca: πλάτων; plátōn) (d. MÖ 427 – Öl. MÖ 347)
Platon Arapçada p harfi olmadığından, Arap dünyasında Eflatun olarak biliniyor.)

  • “Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç; 
    cahiller tarafından yönetilmeye mahkum olmaktır.” 

 

 

 

 

Afganistan çok tipik, acı örneklerden biri..
Ya ülkemiz ve özellikle “son 10 yıllık iktidar nasıl oluştu??” sorusu ??

Halkın eğitimi, demokrasi için hava – su gibidir..

Sevgi ve saygı ile.
20.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Cumhuriyet gazetesi 20 Kasım 2012 kapağı ve irdelemelerimiz..

Dostlar,

Cumhuriyet Gazetesi’nin 21 Kasım 2012 tarihli sayısı..

Kapak sayfası önemli haberler içeriyor :

*Yine şehit cenazeleri ve yürek dağlayan sahneler.. Şemdinli; 5 şehidimiz defnedildi..

* TBMM Komisyonundan Başbakan RT Erdoğan’a kritik sorular..

* Deniz Feneri davasının savcıları iken sanık yapılan 3 savcının Yargıtay’da aklanması üzerine HSYK 1. Daire Başkanı’nın kafa karıştıran yersiz ve çirkin spekülasyonu..

* İsrail’in Gazze katliamı insanlığı utandıran biçimde sürüyor :
Gazze katliamında resmi ölü sayısı 100+!

* Ve artık fütursuz söylenebiliyor.. Yılllar içinda kamuoyu alıştırıldı açıkça :
Başbakan RT Erdoğan çekinmmeden ilan ediyor : 

* Başbakan RT Erdoğan: Öcalan ile görüşmeler sürecek..

Ülkemizi ve halkımızı bölmek için silahlı örgüt kurmaktan ve yönetmekten
ağıraştırılmış yaşam boyu hapse hükümlü,
onbinlerce insanın katili bir kişi;

Ülkemizdeki emperyalizm güdümünde bölücü kürtçülük kalkışmasında
çözüme anahtar olacak!?

Vah zavallı Türkiye’m, vah.. Bu günleri de mi görecektik??
Üstelik bu siyasal kadrolar, adım adım ülkeyi bölerek siyasal prim yapacaklar!?

Kabul ve itiraf ederiz ki;
Batı emperyalizminin “think tank” leri önünde şapka çıkarmak gerek.

Fakat son çözümlemede, mazlum halkımız emperyalimin kanlı oyunlarını
ve yerli işbirlikçilerini alt etmeyi bir kez daha -ne yapıp edip- başaracak..

Bir-le-şe-rek…

Sevgi ve saygı ile.
20.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Buzullar… nefis

Dostlar,

Doğanın doyulmaz güzelliklerinden biri..

Nefes kesen güzellikte buzullar..

Enerjimiz hep yüksek olmalı ülkemizin Aydınlık geleceğini kurmak için..

İzlemek için lütfen tıklayınız..

Buzullar_nefis

Sevgi ve saygı ile.
19.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Cumhuriyet Gazetesi’nin 19 Kasım 2012 tarihli kapak sayfası ve çağrışımları..


Dostlar
,

Cumhuriyet Gazetesi’nin 19 Kasım 2012 tarihli kapak sayfasını paylaşalım..

Maalesef, 24 Ocak 1993’ten bu yana 20 yıl dolmak üzere olmasna karşın, başta
Uğur Mumcu olmak üzere işleyeni bilinmeyen (!?) (faili meçhul?!) cinayetler aydınlatıl(a)madı.

Güldal Mumcu acı bir saptama yapıyor :

  • Devlet tetikçi ile sınırlı tuttu..
Bir başka önemli haber “Bir gerilim aşıldı..”

  • AÇLIK GREVLERİ bitirildi.. (68. gününde ve ölüm olmadan!)

Kim bitirdi görünüyor? İmralı sakini A. Öcalan..

Görüyor musunuz 1 taşla kaç kuş vuruldu :
1. Mahkemelerde ana dilde savunma KAPİTÜLASYONU koparıldı.
2. AKP iktidarı, Başbakanın kamuoyu önünde tüm gürlemelerine karşın,
arkaplanda Oslo görşümelerine adım adım uyd(uruld)u.
3. Kamuoyu açlık grevleriyle duygu sömürüsüne alındı.
4. Devlet aklı, bir yandan güneydoğuda helikopter düşürülerek 17 şehitle vb. ile
bir yandan dış baskı ve iç kamuoyu baskısı ile teslim alındı..
5. Biz bu “idam geri dönsün mü” yapay gündemiyle cambaza bakarken
büyük şehir = federasyon yasası aşırı mesai ile yüce TBMM’den,
muhalefet adeta ezilerek çıkarıldı .
6. İmralı sakini, sorunu sanki O çözmüşcesine itibarlandırıldı ve geleceğe
bağlandı. Hükümet ise “idam” baskısı – kuru gürültsü ile sanki Öcalan’ı
dize getimiş görüntüsü verdi.
7. Öcalan’a dönük tecrit kaldırılıyor..
Oysa uygulama, AİHM tarafından
hukuka uygun bulunmuştu önüne getirilen davada.. Bu davayı Öcalan’ın
avukatkları açmıştı.. Öcalan, hapisten PKK ve BDP’yi yönetebilecek!
  1. Sorun; halkımızı bu masalları yutmayacak denli eğit(eme)mekte..
  2. Sorun basının teslim alınmış olmasında..
  3. Sorun toplumun örgütlenmesinin engellenmesinde
  4. Sorun TBMM içi muhalefetin bekleneni verememesinde
  5. Sorun yargının ve güvenlik güçlerinin,
    bürokrasinin teslim alınmış olmasında.. 
  6. Sorun; örtük faşizmi artık çoook geçen açık faşist rejimde..

    Sorunları ve kaynaklarını bilmek çözüm için ilk adım..
    Anadolu halkı bu tür sancıları geçmişinde çok yaşadı..

Sonki, neredeyse 600 yıl süren Osmanoğullarının Türk milletinin egemenliğini
gasp edişi idi.. O bile gümbür gümbür gitti ve Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmadı..

 

  • “ Efendiler, egemenlik ve saltanat, hiç kimse tarafından, hiç kimseye,
    bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla verilemez. Egemenlik, saltanat, güçle, erkle, zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk ulusunun egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı. Şimdi de Türk ulusu, bu saldırganlara artık yeter diyerek, ayaklanarak, egemenlik ve saltanatını doğrudan kendi eline almış bulunuyor. Burada toplananlar, Meclis ve herkes doğal görürse, kanımca uygun olur. Yoksa gerçek yine yolu yordamıyla anlatılacaktır. Ama belki birtakım kafalar kesilecektir. ”

    Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
    (31 Ekim / 1 Kasım 1922 gecesi, TBMM komisyonunda)

AKP iktidarının sultası da elbet bitirilecek. 
İlginç ama, tarihsel olarak bildik bir aşamadayız..
Yaptıkları her yanlış, baskı; o ölçüde hızla kendilerini kaçınılmaz sona taşıyor..
Keşke çok gecikmeden görebilseler..
Örn. bırakalım Hitler’i, Mussolini’yi.. DP’yi örnek alabilseler..

Öte yandan, epey AKP’linin bu çarpıcı gerçeği görmeye başladığını biliyoruz..  

Sevgi ve saygı ile.
19.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Bilim İnsanlarımızın Toplumsal Sorumluluğu

Dostlar,

Değerli yazar Aykut Göker, Cumhuriyet Bilim Teknik ekinde

“Bilim İnsanlarımızın Toplumsal Sorumluluğu”

başlıklı bir makale yazdı geçtiğimiz Cuma günü.
Beni epey etkiledi ve düşündürdü.
Sizlerle paylaşmak isterim.
Hele Fatih Hilmioğlu hocamızın oğlunun cenaze töreni için yazdıklarımızı da anımsayınca..  

Fatih Hilmioğlu’na…
(okumak için tıklayabilirsiniz.. https://ahmetsaltik.net/fatih-hilmiogluna/)

Sevgi ve saygı ile.
19.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

====================================================

POLİTİK BİLİM

Aykut Göker
http:/www.inovasyon.org
hagoker@ttmail.com

Bilim İnsanlarımızın Toplumsal Sorumluluğu

Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun, o çok acı gününde karşılaştığı muameleye bile
tepki göstermeyen bilim insanı akıl tutulmasındadır; ama yine de soralım…

Köyden kente, küçük kentten büyük kente, bir bölgeden bir başka bölgeye göç
hâlâ sürüyor. Toplumsal ve kültürel altüst oluşu da beraberinde getirerek…

Meğer çoğumuz kimliksizmişiz; şimdi hepimiz bir kimlik, bir köken arıyoruz
Hem de bunca uygarlığın, bunca halkın harmanlandığı bir coğrafyada… Eskiden
hiç olmazsa bazılarımız, asıl meselenin Kürt, Türk, Laz, Çerkez, bütün emekçiler için yaşanılası bir dünya kurmak olduğunu sanırdık; şimdi üstünde durduğumuz tek konu ‘ulusal kimlik’ meselesi… Üstelik bu mesele üzerine oturtulan düşük yoğunluklu bir savaşta çocuklarımızı birbirleriyle vuruşturuyoruz. Onların da ezici çoğunluğu emekçilerin çocukları… Lâik bir Cumhuriyet olarak, İslâm toplumlarının on ikinci yüzyıldan bu yana tersine dönen kaderinden kendisini kurtaran ilk İslâm toplumunun bizim toplumumuz olacağını umuyorduk. Bir de ne görelim, bir cemaat siyasî iktidarın ortaklarından…

  • Yükseköğretim ve temel eğitimden başlayarak
    lâikliğin temelleri yerinden oynatılıyor.

Bu bir yana, yeniden ve hızla mezhepçilik batağına kayıyoruz. Bu kayışta ulusal sınırlar ortadan kalkar. Onun için Suriye’deki Şiîlik – Sünnîlik çatışmasının tam da göbeğindeyiz. Sünnî muhalif güçlere fiilî destek sağlıyoruz. Şiî İran’la aramızda tarih tekerrür etti, edecek…

Bu coğrafyada kültürel altüst oluşlara, ulusal kimlik arayışlarına eklemlenen mezhepsel ayrışmalarla ülke olarak varlığımızı sürdürmek imkânsız…

Akla ihtiyacımız var.

Doğal olarak gözlerimizi aklın ışığını yansıtacak bir kuruma çeviriyoruz. Çünkü o kurumun, aklı merkez alan bir yörünge çizdiğini biliyoruz. Aklın ışığını yansıtsa yansıtsa o kurum yansıtır. O kurum üniversitedir. Bilim insanlarımızdan aklın ışığını yansıtmalarını bekliyoruz.

Sizler, evreni, kuracağınız matematik modeller yardımıyla bir bütün olarak kavrayabilmek ya da toplumu ve insanı bu kez matematik modeller kurarak değil ama yine de bir bütün olarak kavrayabilmek için uğraşıyor olabilirsiniz. Bütün zihinsel yeteneklerinizi, zaman ve enerjinizi buna ayırmış olabilirsiniz. Saygı duyarız.

Büyük bir olasılıkla bu uğraşınızı ya ülkemin ya da bir başka ülkenin üniversitesinin çatısı altında sürdürüyorsunuzdur. Çalıştığınız o kurum, evrenin insan zihninde henüz çözüme kavuşmamış, insanoğlu için sır olan kara kutularının aydınlığa kavuşacağı yerdir. İnsanoğlunun akıl erdiremediği için, varlığını aklın ötesindeki bir mutlak güce zincirlediği evrenin, o zinciri kırıp insan zihninde de özgürlüğüne kavuşacağı yerdir, üniversite.
Evren özgürlüğüne kavuşurken insanoğlunun da artık parçası olduğu bütünü kavrayamama aczinden kurtulacağı; onun da özgürlüğüne kavuşacağı yer…

Ve o üniversite, insanoğlunun parçası olduğu toplumu ve aynı zamanda kendisini de
tam olarak anlayabilmesinin yol ve yordamını ortaya koyabilecek olan yerdir. Onun için üniversite yalnızca bir saygı odağı değil; insanlığın geleceği için de umut kaynağıdır. Çatısı altında çalışan bilim insanı da öyle…

Üniversitenin varlık nedeni, elbette bu evrensel misyondur. Bilim insanı da bu misyon için var… Ama yine de insanoğlu, üniversiteden, karşılaştığı yakıcı sorunlara da aklın ışığını yansıtmasını bekliyor. Buna muhtaç… Dedim ya, ülkemiz insanı da öyle…

Bu beklentiye yanıt vermek sizin toplumsal sorumluluğunuzdur. Türkiye’de,
‘dinsel dogma’ yapma uydusu fırlatılalı çok oldu; misyonu, akıl merkezli öğretim sisteminde aklın ışığını kesmek… Misyonunu yerine getireceği yörüngeye oturdu oturacak; ‘akıl tutulması’ başladı başlayacak. Çok saygı duyduğumuz bilim insanlarımız, çoğunuzdan ses çıkmıyor.

Yoksa ‘tam akıl tutulması’ başlamadan sizin aklınız mı tutuldu?
(Cumhuriyet, 18.11.12)

Silivri Mahkemesi Yargıcı Sedat Sami Haşıloğlu : “Otur lan yerine!”


Dostlar
,

Aşağıda,

Silivri mahkemesinde ‘OTUR ULAN’ HUKUKU

başlıklı bir haber sunuyoruz.

Tam bir dehşet tablosu..

Fakat o ölçüde de önemli bir fırsat..

Bir kez daha bu yargılama süreçlerinde neler olup bittiğini çırılçıplak kamuoyu ile paylaşma olanağı veriyor.

Duruşmalar kayda alınıyor mu, emin değiliz.
Dileriz alınıyor olsun.
Mağdur taraf sanık avukatlarının hemen suç duyurusunda bulunmalarını dileriz.

Dahası, bu haberi okuyan HSYK ve Adalet Bakanlığı’nın kendiliğinden harekete geçerek inceleme başlatması anayasal yükümlülükleri gereğidir.

Adı geçen “yargıcın” disiplin koğuşturulmasına uğratılması yetmez.
Bu açık düşmanca ve hakaret yüklü davranış karşısında derhal yargılamadan çekilmelidir. Bu ağır ayıbı sicilinden silmek istiyorsa açık özür dilemeli ve derhal bu davadan çekilmelidir.

Yargılamanın en temel gereklerinden biri yargıçların yansızlığıdır.
Örnekte ise adı geçen yargıcın en net ve kesin biçimde tarafsızlığını yitirdiği,
taraf olduğu tartışma dışıdır.
Eylem ayrıca anayasa ve ceza hukuku bakımından da suçtur :

Anayasa madde 138 – “Hakimler, .. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.  “

Anayasa madde 140 bağlamında HSYK ve Adalet Bakanlığı’nı göreve çağırıyoruz.

Bu arada Başbakan RT Erdoğan, beğenmediği yargı kararları karşısında nasıl gürlediğini anımsamalı ve bu olaydaki akıllara durgunluk veren “yargıç davranışı” hakkında “birşeyler” söylemeli ve yapmalıdır.

Devlet organlarının uyum içinde çalışmasını gözetme yükümlü Devlet başkanı A. Gül
ne düşünür acaba? Tüyleri diken diken olmuş mudur ? Devlet Denetleme Kurulu
bu süreçte mutlak yetkisiz midir acaba? Acaba??

İstanbul Barosu’nun da gerekli hukuksal girişimde gecikmeyeceğini umarız.

Bu arada Türkiye Barolar Birliği‘ne ise derin “tarafsızlık” (?!) uykusunda esenlikler dileriz. Kimi kez derin uykulardan (hibernasyon) uyanmak olanaklı olamamaktdır.
Umarız Türkiye Barolar Birliği derin uykusunda donup “ölmesin” !?

Derin kaygı ile..

Sevgi ve saygı ile.
19.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===================================================

Silivri mahkemesinde ‘OTUR ULAN’ HUKUKU

Silivri’de görülen Ergenekon davasının 14 Kasım 2012 günü yapılan oturumu
hukuk tarihine geçecek nitelikteydi. Güne damgasını vuran cümle,

  • Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu : “Otur lan yerine!”

Her şey, aynı anda başka bir kişiymiş gibi ifade veren Osman Yıldırım’ın gizli tanıklıktan vazgeçmesiyle başladı. Daha önce Gizli Tanık-9 dinlenmek istenmiş
ancak dinlenememişti.

Gizli tanık skandalı

Sanıklar Gizli Tanık-9 dinlenirken, Osman Yıldırım’ın da hazır edilmesini istemişti.
Bu durum 14 Kasım günlü duruşmada Gizli Tanık-9’un açık kimliğiyle ifade vereceğini açıklamasıyla değişti. Böylece, savcıların “Osmanım” dediği gizli tanığın aynı anda
iki yerde bulunması imkansızlığı da aşılmış oldu. Davada hem sanık, hem tanık hem de gizli tanık olarak bulunuyordu. Böylece bir sıfatından zorunlu olarak vazgeçmiş oldu.

Osman küfretti, hakimler dinledi

Gizli tanık odasında ifade vermeye başlayan “Osmanım”a soru sorma sırası Ergenekon sanıklarına gelince Mahkeme Başkanı’nın tavrı da sertleşti. Neredeyse her soruya müdahale eden Mahkeme Başkanı’nın tavrından cesaret alan Gizli Tanık-9, sanıklara
ağır hakaretlerde bulundu. Emekli Astsubay Oktay Yıldırım’ın gizli tanığı çok zor durumda bırakan sorularına savcılığın itiraz etmesi dikkat çekti. Gizli tanık sıfatıyla ifade verirken, görevlilerden birinin “sıralamaya göre anlat” şeklindeki sözlerini soran Oktay Yıldırım “bu sıralamayı kimler ne zaman yaptı? Anlatılanlar önceden planlanıp sıralanmış mıydı?” dedi.

Şamil Tayyar’la Osman Yıldırım arasında mektuplaşma olup olmadığını; cezaevinde hangi savcılar tarafında ziyaret edildiğini kendisine ifadesi karşılığında ceza indirimi sözü verip verilmediğini soran Oktay Yıldırım’a Mahkeme Başkanı defalarca müdahale ederek sorularını engelledi. Bundan cesaret alan Gizli Tanık 9 ise ağır hakaretler etti.
Oktay Yıldırım’ın ailesini hedef alan Gizi Tanık-9’a hakimler müdahale dahi etmedi.
O sırada, sanık Oktay Yıldırım’ın

– “Sayın yargıç bu hakaretlere izin verecek misiniz?”

demesine sessiz kalan mahkeme heyetine diğer sanıklar tepki gösterdi.

Hakim ‘otur lan yerine’ dedi

Sanık Mehmet Demirtaş, “Sizler hakimsiniz, buna nasıl izin verirsiniz?” deyince,
Sedat Sami Haşıloğlu ayağa kalkıp bağırarak cevap verdi. Sinirden elleri titreyen ve soğukkanlılığını tümüyle yitiren

Haşıloğlu, bir elini cebine sokarak ve ağzından tükürükler çıkarak bağırdı:

  • “Otur lan yerine…”

O sırada bu olaya tepki gösteren Veli Küçük, Erkan Önsel, Turan Özlü ve Mehmet Bedri Gültekin, Oktay Yıldırım ve Mehmet Demirtaş ile birlikte mahkeme salonunu terk ettiler.

Sanıklara küfredeni susturması gereken mahkeme heyetinin Gizli Tanık-Osmanım gibi sanıklara hakaret etmesi vicdanları yaraladı. Duruşmayı izleyenler, “bu nasıl hukuk,
bu nasıl yargılama” diye isyan etti.

Bir de mahkeme ceza verdi

Kendilerine yapılan ağır hakaretlere karşı tepki gösteren Oktay Yıldırım, Veli Küçük
ve Mehmet Demirtaş’a duruşmalardan bütünüyle men cezası verildi.

Daha önce Doğu Perinçek, Serdar Öztürk ve Durmuş Ali Özoğlu’na da duruşmalardan men cezası verilmişti. Uğradıkları bütün hakaretlere rağmen aynı seviyeye inmeyen sanıklar sadece mahkeme heyetinin buna izin vermemesini talep etmişlerdi.

Onlara hakaret eden Osman Yıldırım, kızkardeşini öldürmekten ve öz ablasının kızını
para karşılığında erkeklere pazarlamaktan mahkeme kararıyla ceza almıştı.

Hayatlarını terörle mücadele ederek geçiren askerlerin bu tip tanıkların hiçbir kanıta dayanmayan iddialarıyla suçlanması, hakarete uğraması, bir de mahkemenin olanlara seyirci kalması duruşmayı izleyenlerin vicdanlarını kanattı.

Duruşmayı izleyenler, “Artık Silivri’de ‘otur lan’ hukuku var” yorumunda bulundular.

(http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/16931-silivri-mahkemesinde-otur-ulan-hukuku.html, 19.11.12, AYDINLIK Gazetesi) 

Hükümet-İmralı Anlaştı..

Dostlar,

AYDINLIK Gazetesi’nin 19 Kasım 2012 tarihli kapağı..

– Esad : Türkiye kendi ayağına kurşun sıktı..

– Hükümet-İmralı Anlaştı..

Sevgi ve saygı ile.
19.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

AKP’nin PERDE ARKASI

Dostlar,

Yaklaşık 3 yıl önce “Milli Çözüm Dergisi” nde yayımlanan (26 Ağustos 2009),
Milli Çözüm Araştırma Ekibi” imzalı kapsamlı belgesel bir makaleyi (13 sayfa),

AKP’nin PERDE ARKASI” paylaşmak istiyoruz.

Zaman zaman tarihin arşivini karıştırmakta yarar var.
Tozlu raflarda yitip gitmesinler, işlevlerini yerine getirsinler..

Okumak için lütfen tıklar mısınız?

AKP’nin_perde_arkasi

Sevgi ve saygı ile.
19.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net