Örsan K. Öymen
Son Köşe Yazıları
CHP geçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen Sosyalist Enternasyonel’in toplantısına ev sahipliği yaptı.
Dünyadaki demokratik sosyalist, sosyal demokrat, demokratik solcu siyasal partileri bir araya getiren Sosyalist Enternasyonel’in toplantısında, dünyadaki ve Türkiye’deki ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel (ekinsel) sorunlar ele alındı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuşmasında, “dünyadaki sağ popülist ve otoriter dalganın adım adım daha çok tehlikeli hale geldiğini” ifade etti.
Ancak toplantıda bunun nedenleri üzerinde yeterince durulmadı. Oysa Sosyalist Enternasyonel’in öncelikle bunun nedenlerini ortaya koyması, bu konuda bir özeleştiri sürecini başlatması gerekirdi.
Çünkü dünyada sağ popülist ve otoriter dalganın yayılmasının en büyük nedenlerinden birisi, demokratik sosyalist, sosyal demokrat, demokratik solcu siyasal partilerin birçoğunun, özelleştirmeci, serbest piyasacı, neoliberal ekonomi politikalarına ve/veya din, mezhep, etnik kimlik temelli siyasete ve küresel emperyalizme teslim olmasıdır; kendisini halk için bir alternatif olmaktan çıkartmasıdır!
***
1960’larda, 1970’lerde, 1980’lerde, İsveç’te Olof Palme, Almanya’da Willy Brandt ve Helmut Schmidt, Fransa’da François Mitterand ve Lionel Jospin, İspanya’da Felipe Gonzales, Türkiye’de Bülent Ecevit gibi liderler, merkez solun değerlerine ve ilkelerine sahip çıkarken ve merkez sol bu sayede tarihindeki altın çağını yaşarken, 1990’lı yılların sonundan itibaren (başlayarak), Britanya’da Tony Blair ve Keir Starmer, Almanya’da Gerhard Schröder ve Olaf Scholz, Fransa’da François Hollande, Türkiye’de Kemal Kılıçdaroğlu gibi liderler, partilerini bozuk düzenin parçası haline (durumuna) getirdiler.
“Küreselleşme” adı altında pazarlanan ve Sosyalist Enternasyonel’in de içine sızan bu neo-emperyalist çizgiye karşı, Britanya’da Jeremy Corbyn, Almanya’da Oskar Lafontaine gibi birkaç lider direnmiş olsalar da, onlar da partilerinde etkisiz hale (duruma) getirildiler, üst yönetimden veya partilerinden uzaklaştırıldılar.
***
Oysa Sosyalist Enternasyonel’in, 1951 yılında Frankfurt’ta gerçekleşen 1. kongresinde kabul edilen kuruluş ilkelerinin 7. maddesinde şu ifade yer alır:
- “Demokratik sosyalizm, emperyalizmin her türünü reddeder.
Tüm insanların baskı altına alınmasına ve sömürülmesine karşı mücadele eder.”
Sosyalist Enternasyonel’in 1989’da Stockholm’de gerçekleşen 18. kongresinde kabul edilen “İlkeler Deklarasyonu”nun, 6-8, 34-35, 38-43, 79-80, 83-92. maddelerinde de, kuzey ve güney yarım küre arasındaki ekonomik ve sosyal uçurumlara dikkat çekilir, azgelişmiş ülkelerin ekonomik ve sosyal düzenlerinin geliştirilmesi için mücadele edilmesi gerektiği vurgulanır.
Aynı deklarasyonun (bildirgenin) 59. ve 60. maddeleri, özel sektörle birlikte güçlü bir kamu sektörünü ve karma ekonomik modeli savunur, CHP’yi kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün karma ekonomik modeliyle kesişme gösterir.
***
Birinci olarak, Avrupa’daki merkez sol partiler bu ilkeler doğrultusunda politikalar geliştirmiş olsalardı, küresel çaptaki ekonomik ve sosyal adaletsizliklerden ve/veya emperyalizmin körüklediği iç savaşlardan dolayı, Avrupa kitlesel bir göç sorunuyla karşılaşmayacaktı ve bunun sonucunda da sağ populist ve otoriter siyaset yaygınlaşmayacaktı. Kapitalizm ve emperyalizm gerçeğinin üzeri, yabancı düşmanlığıyla, ırkçılıkla ve İslamofobiyle örtülemeyecekti.
İkinci olarak, Avrupa’nın kitlesel bir göç sorunuyla karşılaşmasından bağımsız olarak da, merkez sol partiler, hem dış politikada hem de iç politikada, ABD’nin, NATO’nun ve AB oligarşisinin peşine takılmamış olsalardı, ulusal çıkarlarını ve halkı korumayı öncelikli hedef durumuna getirselerdi, ulusal çıkarları ve halkı koruduğunu iddia eden, aslında halkını aldatan bir söylemle siyaset yapan sağ popülist ve otoriter siyasal partiler, yine bir taban oluşturamazlardı.
CHP, bu vizyona ve bilgiye sahip kadrolara sahip olmadığı için, Sosyalist Enternasyonel üzerinde bir etki yaratma şansını, bir kez daha kaçırmıştır.
Sosyal Demokratlar ve Sosyalist Enternasyonal hakkında çok Aydınlatıcı bir yazı
Sayın Öymen bu bilgileri dağa önceden Özgür Özel ile paylaşmış mı?
Özgür Özel’i bu konuda
Sosyal Demokratlar içinde neo liberal kanada daha mesafeli görüyorum.
Sayın Öymen bu bilgileri daha kapsamlı olarak Özgür Özel ve Selin Sayek Böke ile görüşmesi aktarması gerekir.
Benim de uzun yıllardır bu bilgileri CHP üst yönetimine aktarmak istemişimdir.
Efendim kendileri biliyor yada bilmeleri gerekir.. demek doğru ama yetmez.
Örneğin önceki İngiliz işçi partisi lideri Jeremy Corbyn kendinden önceki Tony Blair ın ABD ile anlaşıp halkına İrak savaşı ile ilgili yalan söylediğini, Yargılanması gerektiğini söyleyecek denli kanatlar arasında fark vardır
Bu ve benzeri bilgileri Özgür Özel e aktarmak yalnız parti sorumluluğu değil yurtsever olmanın zorunlulığudur
Zamanında Chp Genel bşk adaylığı konusunda Özgür beyle Aday olmaları ayrı düşmelerini gerektirmez .
Özgür Özel ın doğru bilgilendirilmesi için her yol her şey denenmeli. Herkes kendisini sorumlu hissetmeli.. diye düşünüyorum.
Sayın Öymen ın Gölge Dişişleri Bakanı olarak isminin geçtiğin de çok hryecanlanmış ve mutlu olmuştum
Ama olmaması Bilgi birikim ve doğru öngörülerinin CHP ortak aklına iletilmesini engellememeli .