Devletin hukuki sorumluluğu

Suna Türkoğlu
EMEKLİ DANIŞTAY ÜYESİ

12 Mart 2025, Cumhuriyet  Olaylar Ve Görüşler: Devletin hukuki sorumluluğu – Suna Türkoğlu

Demokratik hukuk devletleri, evrensel hukuk ilkelerine ve kendi anayasalarının koyduğu
hüküm ve kurallara uymak; bağımsız yargı organlarının kararlarına uygun işlem ve eylemlerde bulunmak zorundadır. Kamu gücü kullanma ayrıcalığıyla donatılmış İdarenin de, kurmuş olduğu veya kurulmasına izin verdiği kamu hizmetlerinden ve istihdam ettiği kamu personelinin
hizmetle ilgili tutum ve davranışlarından doğan hukuksal sorumluluğu vardır.

Devletin hukukla bağlı olması, kamu yönetiminin her türlü eylem ve işlemlerinde hukuka uygun davranması ve bunlara karşı yargı yolunun açık olması mutlak bir zorunluluktur.

Devletin temel amaç ve görevleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 5. maddesinde

  • Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti
    ve demokrasiyi korumak; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak
    “ olarak belirlenmiş bulunmaktadır.

Bugünkü hukuk devleti insan haklarına yalnızca saygılı olan değil; aynı zamanda bu hakları koruyabilecek adil düzeni kurup yaşatmayı başarabilen devlettir. Dolayısıyla devletin
hukuki sorumluluğu, insan haklarının söz konusu olduğu her yerde ve her alanda vardır.

Anayasaya göre devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. İnsanlar da yaşamak, maddi ve manevi varlıklarını korumak ve geliştirmek hakkına sahiptirler. Bu nedenle de anayasa ile tanınmış olan
hak ve özgürlükleri ihlal edilen her bireyin yetkili makama başvurma hakkı bulunmakta olup,
bu olanağın geciktirilmeksizin kendisine sağlanmasını isteme hakkı vardır. Çünkü anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve
kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.

SORUMLULUĞUN TEMELİ

Devletin hukuksal sorumluluğunun temeli anayasadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu belirleyen 2. madde ile; İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu hükme bağlayan 125. madde; İdareyi objektif-sübjektif,
olumlu-olumsuz, açık-kapalı, eylemli-eylemsiz, hukuki-fiili olarak bir biçimde sonuç yaratan
tüm icraatlarından ve hatta hareketsiz kalmasından sorumlu tutmaktadır. Ayrıca 129. madde ile önemli bir sorumluluk ilkesi daha ortaya konulmuş ve kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle
ilgili olarak uğradıkları zararlardan ötürü, bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil,
ilgili kurum aleyhine dava açacakları belirlenmiş bulunmaktadır.

BOZULAN DENGE

Devletin ve İdarenin geleneksel, ahlaksal, vicdani sorumluluğu elbette ki vardır.
Ancak asıl önemli olan, kişiye göre değişmeyen ve herkese eşit uzaklıkta bulunan
hukuksal sorumluluğudur. Devletin hukuksal sorumluluğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın bu konudaki içtihatları ile biçimlenmekte, vücut bulmakta ve varlık kazanmaktadır.

Devletin hukuksal sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda İdare ile kişiler arasında,
kişi aleyhine bozulan dengenin yeniden kurulmasını sağlayan hukuksal bir kurumdur.
İdari etkinliklerden dolayı veya bu etkinliklerin sonucunda, idare edilenlerin zararına
bir durumun ortaya çıkması durumunda, bu zararın devletçe tazmin edilmesini sağlar.
Devletin hukuksal sorumluluğu, lütuf veya atıfet duygularıyla kişilere belli miktarda
para ödenmesini öngören bir kurum değil; demokratik toplum düzeninde ve hukuk devleti bağlamında biçimlenen “yöneten-yönetilen” ilişkisinin ortaya çıkardığı hukuksal bir sonuçtur.

İdare, faaliyetlerini, tesis ettiği işlemleri ve icra ettiği eylemleri ile gerçekleştirmektedir.
Faaliyet alanında ortaya çıkan hukuksal sorumluluk, idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarıyla belirlenmekte olup bu sorumluluk, idarenin hizmet kusuru, kusursuz sorumluluğu ve sosyal risk ilkeleri kapsamında  değerlendirilmektedir. İdari işlem ve eylemlerden kaynaklanan tam yargı davalarında idari yargı mercileri, işlem ve eylemin niteliğini ve idare işlevinin yerine getirilmesi sırasında icra veya tesis edilip edilmediğini, her bir olayda ayrı ayrı
ve idare hukukunun ilke ve kurallarını gözeterek değerlendirecektir.

Çağdaş devlet, öncelikle demokratik hukuk devleti olarak sorumluluk üstlenen devlettir.
Bu hukuksal yaklaşım nedeniyle de idari yargı, idare hukukunun ilke ve kurallarını bu anlayış çerçevesinde ve anayasal düzenlemeler doğrultusunda uygulamak suretiyle, idarenin sorumluluk alanını ve sorumluluk sebeplerini belirlemek ve sorumluluğun gereklerini kararlarında
ortaya koymak zorundadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir