Yıllık arşivler: 2015

Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ : Suriye sınırındaki gelişmeler


Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ;

Türkiye gündemini yakından ilgilendiren konuların başında Suriye sınırındaki gelişmelerin geldiğini söyledi.

AA, 28.6.2015


Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri değerlendiren
Genelkurmay eski başkanlarından emekli orgeneral İlker Başbuğ,

“İlişkilerin en kısa zamanda normale çevrilerek,
Suriye devletini de desteklemek suretiyle bu soruna çözüm bulunmalı.”
dedi.

Türkiye’nin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Bodrum’daki bir kitabevinde,

“Nasıl Bir Türkiye” adlı kitabının imza gününde, okuyucularıyla bir araya geldi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbuğ şunları belirtti:

“Türkiye gündemini yakından ilgilendiren konuların başında, Suriye sınırındaki gelişmeler geliyor. Sınıra baktığımızda, maalesef üç tarafından paylaşılmış durumda.
Çok az bir bölümünü Suriye devleti kontrol ediyor. Bir bölümü tümden IŞİD denetiminde,
bir bölümü de PYD denetiminde. Parçalı karışık bir durum var”
dedi.

Bu durumun Türkiye’yi rahatsız ettiğine işaret eden Başbuğ,

“Bu sorunun içinden nasıl çıkılacak. Gerçekten zor bir soru. Geçmişe bakmak gerek. Aslında Irak bağlamında, Irak’ın kuzeyinde yaşadığımız olayları bir tür
Suriye’nin kuzeyinde yaşıyoruz. Tabii durum gerçekten vahim.”
ifadesini kullandı.

=======================================

BÜYÜK KÜRDİSTAN’ın TOP SESLERİ ve EŞBAŞKAN’ın SAHTE ÇIĞLIKLARI

 


Dostlar
,

AKP iktidarı (ve Türkiye!) Kasım 2002’den bu yana 12,5 yıldır ektiklerini biçiyor..
Yıllardır her fırsatta yazıyor, söylüyoruz..

AKP’nin misyonu buydu;
BOP kapsamında Büyük Kürdistan’ın kurulması!

BOP eşbaşkanı RTE, bu görevle iktidara taşınmıştır.
Şimdiki “feryatlar” (!) tümüyle iç kamuoyuna dönük timsah gözyaşlarıdır.
Olası bir erken seçimde ciddi oy yitiğini engellemek, dağılmamak içindir.

Bay RTE belki de, BOP Eşbaşkanlığının gerçekte ne demek olduğuyla
ilk kez bu denli yüzleşmektedir ve ciddi ürkü (panik) içindedir..

Tayyip beyin “Bedeli ne olursa olsun..” bağırtısı,
ne yazık ki Mehmetçiğin sorumsuzca kanının dökülmesidir.

Halkımız bu acı ve kanlı siyaset tuzağını yutmayacaktır, yutmamalıdır!

Erdoğan’ın bildik çığlıkları şövenizm ikliminde AKP’nin ve kendisinin elini
“ne pahaına olursa olsun” güçlendirme çırpınışıdır!
Ne yazık ki acı gerçek budur ama boşunadır..
Türkiye’nin sağlıklı kurumsal yapıları hala ayaktadır ve topal ördek AKP-RTE’nin
böylesine tehlikeli bir serüvenine izin vermeyecektir, vermemelidir.

TSK’nın yurtdışına yollanması Anayasa md. 92 uyarınca TBMM yetkisindedir.
BM Anayasası (UN Charter) ve Güvenlik Konseyi bu tür bir serüvene izin verecek midir?
Sıcak izlem bağlamında 51. maddeye dayanılacak ise yıllardır neden yapılmamıştır?
Komşular, başta Rusya ve İran ile Suriye nasıl ikna edilecektir?
AKP dış politikası da iç politikası gibi ülkemizi ciddi çıkmaza sürüklemiştir.

Öte yandan ABD’nin de artık sabrı kalmamıştır ve

Büyük Kürdistan’ı = 2. İsrail’i = Büyük İsrail’i artık somutlamak istemektedir.

ABD Başkan yardımcısı, ömrü içinde artık Büyük Kürdistan’ı göreceğine inandığını belirtmişti..

Biz de geçen hafta (20.6.2015) bu sitede yazdık, uyardık, manşette yer verdik :
(https://ahmetsaltik.net/2015/06/20/birlesik-buyuk-kurdistana-2-israile-ve-postmodern-ya-da-yeni-sevre-bolunmeye-bes-kala/)

BİRLEŞİK BÜYÜK KÜRDİSTAN’a =
2. İSRAİL’e ve POSTMODERN ya da
YENİ SEVR’e = BÖLÜNMEYE BEŞ KALA…

İçeride, artık miadını dolduran Bay RTE’den kurtulmak için kolunu kanadını kırma zamanıdır. Klasik senaryodur, Erdoğan da öbürleri gibi, sümüklü mendil gibi
tarihin çöplüğüne atılacaktır. Partisinin gardı kırılmıştır, daha da zayıflatılması
uygun olacaktır. Nasılsa CHP “Açılım” a en az AKP kadar tutkun / adanmış kılınmıştır.
CHP ve HDP’nin büyütülmesi ile kısa süre sonraki seçimde AKP’den ve günahlarından
kurtulma zamanı gelmiştir.

MHP mi?,, Bir süre daha yüzer – gezer stepne.. Sonra?
Allah Bahçeli’ye ne denli siyasal ömür verdiyse o denli..

  • AKP’siz bir hükümet kurulmalı ve geçmiş dönemin muazzam yolsuzluklarının,
    Cumhuriyet düşmanlığının, muazzam tahribatın ….. hesabı sorulmalıdır..
    Mutlaka, mutlaka..
  • Suriye ve Irak’ta, -dolayısıyla Güneydoğu’da- normalleşmenin ilk koşulu da
    AKP’yi siyasal karar mekanizmalarından olabildiğince dışlamaktan geçiyor.

Sevgi ve saygı ile.
29 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Merdan YANARDAĞ : SÜRÜKLENİŞ


Sürükleniş!

Merdan YANARDAĞ 
YURT, 28.6.2015

portresi_olgun
Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye bir AKP-CHP hükümetine doğru sürükleniyor.

Kuşkusuz seçimin ortaya koyduğu tablo hükümet seçeneklerini son derece sınırlıyor.

Ancak durum böyle de olsa, AKP’nin içinde yer alacağı her hükümet modeli,
7 Haziran 2015 seçimlerinde halkın ortaya koyduğu tercihe, toplumun beklentilerine
ve ülkenin içinden geçtiği tarihsel dönemecin ihtiyaçlarına aykırı olacaktır.

Çünkü içinde AKP’nin yer aldığı her hükümet modeli,
Türkiye’yi kısa süre sonra bir erken seçime götürse bile, bir önceki dönemin,
AKP’nin kurmaya çalıştığı dinci/mezhepçi faşizan rejimin devamı anlamına gelecektir.

Daha da önemlisi, böyle bir hükümet AKP’yi dağılmaktan kurtaracak,
siyasal İslamcı grupların iktidardan pay alma ve rant koalisyonu olan bu partinin
ömrünü uzatacaktır.

Dolayısıyla “Ne yapalım başka çare yoktu” ya da “Türkiye’yi hükümetsiz bırakamazdık” gibi gerekçelerle açıklanacak böyle bir hükümet, öncelikle CHP’ye yönelen toplum kesimlerinde büyük bir düş kırıklığı yaratacaktır.

Türkiye 1990’lı yılların başında bir DYP-SHP koalisyonuna tanık oldu.
Bu koalisyon hükümetinin yarattığı en yıkıcı sonuç, SHP’nin (bu parti CHP yeniden açılınca
ona katıldı) emekçi sınıflarla bağının kopmasına yol açmasıdır.

SHP/CHP bir daha belini doğrultamadı. Çünkü SHP/CHP hükümette kaldığı dönemde
Türkiye neo-liberal yağma politikalarının vahşice uygulandığı bir ülke haline geldi.

Emekçiler, özelleştirme politikalarının kurbanı oldu.
Türkiye faili meçhul cinayetler ülkesi haline geldi.
Ülke güvenliği Mehmet Ağar’a, sokaklar çetelere teslim edildi.
SHP Tansu Çiller’in elinde neredeyse oyuncak oldu.

Deniz Baykal CHP Genel Başkanı seçilince halktan özür dileyerek hükümetten çekildi.

Ancak CHP, bu yükün altında ezildi ve 1999 seçimlerinde barajın altında kalarak,
kapatıldığı dönem dışında tutulursa eğer, tarihinde ilk kez Meclise giremedi.

Kimsenin kuşkusu olmasın, olası bir AKP-CHP koalisyonunun bedelini CHP ödeyecektir.

Türkiye’yi makul sürede seçime götürecek AKP’siz bir hükümet hala mümkün.

=========================================

Dostlar,

Bu yazının altına biz de aynen imzamızı atıyor ve CHP’nin yetkili kadrolarını uyarıyoruz..

Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet’e manşet yapılan yumuşatma, kamuoyunu hazırlama sözlerini
traji-komik buluyoruz…

17-25 Aralık sorgulaması hemen gelmezmiş de…
Rövanşist olmayaklarmış da…
Siyaset insanları bunca ilkesiz – omurgasız etmenin adı olmasa gerek..

Sevgi ve saygı ile.
28 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Akçakale Sınırı’ndan Türkiye’ye Sığınmacı Geçişi Hızlı Değerlendirme Raporu


Akçakale Sınırı’ndan Türkiye’ye Sığınmacı Geçişi
Hızlı Değerlendirme Raporu

TTB_logosu
Türk Tabİplerİ Bİrlİğİ, Akçakale Sınırından Türkİye’ye sığınmacı geçİşİnİ, sığınmacıların genel durumunu ve sağlık sorunları İle İlgİlİ SAPTAMA ve önerİlerİnİ raporlaştırdı.

 

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve Bölge Tabip Odaları adına bir kurul,
Suriye Tel Ebyad kentinde yaşanan çatışmalardan kaynaklı olarak Tel Ebyad’da yaşayan insanların Akçakale sınır kapısına yığılması üzerine sığınmacıların sağlık sorunlarını gözlemlemek, tespitler yapmak ve raporlaştırmak üzere Akçakale’de incelemelerde bulundu. TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp, Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Cengiz Günay ve Şanlıurfa Tabip Odası Üyesi Dr. Bulut Ezer’den oluşan heyet tespit ve önerilerini raporlaştırdı.

Okumak için lütfen tıklar mısınız??

AKCAKALE_SINIRINDAN_TURKIYE’YE_SIGINMACI_GECISI_RAPORU

Sevgi ve saygı ile.

28 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Yılmaz Özdil: Akp-Chp koalisyonu olur mu?


Akp-Chp koalisyonu olur mu?

portresi_kravatli

 

Yılmaz Özdil
SÖZCÜ,
27.6.2015

 

 

Karpuz alıyoruz.
Bildiğin kabak tadı.
Maliyet azalsın, ağır çeksin, geç bozulsun diye kabak aşısı yapıyorlar.
Kabuğu karpuz.
İçi kabak.

Güya taze taze yiyelim diye pazara gidiyoruz.
Ne çilek, çilek gibi kokuyor, ne şeftali, şeftali gibi kokuyor.
Ambalajlı market rafı gezmekle, açık pazar tezgahı gezmek arasında
fark kalmadı.
Sebzelerin hepsi tornadan çıkmış gibi, ebatları, renk tonları bile aynı.

Hıyarı Antalya’da kesiyorlar, 11 santim, kamyona yükleyip İstanbul’a getiriyorlar, 13 santim… Öyle hormon basıyorlar ki, hıyar yolda bile büyüyor!

GDO desen, ayrı kepazelik…
Dayanıklı olsun diye, balık genini domatese,
bakteriyi patatese monte ediyorlar.
Sonradan para ödeyip ilaçlama yapacağına,
haşere ilacını tohumlara kakalıyorlar.
Bu memleketin cumhurbaşkanı, adında “domuz” var diye, “domuz gribi aşısı” olmuyor, domuz genini soya fasulyesinde yediriyorlar,
cumhurun haberi olmuyor.
Genetiği değiştirilmiş mısırdan sıvı şeker üretiliyor, çikolatadan sakıza, meşrubattan ketçapa, bin küsur üründe var.
İneğe ve koyuna insan geni şırınga ettiler,
bebekler için anne sütü sağıyorlar.
Türkiye’de piyasaya sürülen mamalarda GDO saptandı.

Dünyanın en bereketli topraklarında yaşarken,
saman ithal etmeyi başarıyorsan…
Havuç diye maymun pipisi yedirmediklerine şükredeceksin.

Ve hal böyleyken, soruyorlar…
Akp-Chp koalisyonu olur mu?

Kılıçdaroğlu’na Tayyip Erdoğan’ın seyreltilmiş badem bıyığını takarsın, burnunu Zafer Çağlayan’ın burnuyla değiştirirsin, Egemen Bağış’ın
gıdısını monte edip, saçlarına da jöle sürdün müydü, mis gibi olur.
Niye olmasın?

EY SOLCU !


EY SOLCU !

HDP’ye oy verip baraj atlattık diyormușsun,
Sen onu bebeklere ninni diye anlat.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yüzde ikibuçuku geçen oranın mı olmuș?
Emperyalizme karșıyım diye esip gürlüyormüșsun,
Sen onu CNN-Türk sunucularına anlat.
AB ve ABD ile kolkola yürümekten rengin solmuș.
‘Görünenin arkasını görmek’le övünüyormușsun,
Sen onu Treves’li profesörün sakalına anlat.
Peșine takıldığın Yüksekdağ’ın arkasına dönüp bir bak,
Meclis’te yemin ettiğinin ertesi günü Suruç’ta söylediklerini iyi dinle,
Suriye’nin kuzeyinde ‘halkların kardeșçe yașaması’na engel olmaya çalıșan kimmiș öğren.
Irak’ın kuzeyindeki ‘halkların kardeșliği’, ‘usta’ların dediği ‘kardeșlik’ mi imiș bir sor.            Oralarda, haydi, ‘Türk oligarșisi’ egemenlik arıyor olsun,
Hayır ‘Kürt oligarșisi’ gelsin demek mi istiyormuș?
Apo’dan ‘solcu’ ve ‘devrimci’ mi yaratmaya çalıșıyormuș?
Senin dıșındakileri ‘aptal’ mı sanıyormuș?
Emperyalizmle ișbirliği ne zamandan beri ‘yükseklik’ olmuș?
Bunu tarih hep ‘alçaklık’ diye yazmıyor muymuș?
‘Solcu’luğu kirletme bari.
Sen ‘ișbirlikçi’nin Ala’sısın.
Bak tarih ‘stratejik ve taktik’ savașlarla dolu,
Ancak herhangi bir ‘kara kaplı kitap’tan öğrenilemez.
Boșuna satırlar arasından bana ‘sözcük’ler çıkarmaya kalkma.
Ya da kurmay bașkanı gibi haritaya takma.
Strateji ve taktik ‘tarih’in kendisidir.
Sen ‘tarih’ yapabiliyor musun ona bak.
Yazabiliyor musun ya da?
Apo’yla olsun Akyılan ya da Karayılan olsun farketmez,
Selo’yla olsun Yüksekdağ ya da Alçakdağ olsun,
Kurulsa kurulsa yeni bir ‘coğrafya’ kurulabilir.
Ne demek istediğimi anlayamazsın tabii,
Çünkü sende o kuramsal ‘birikim’ yok.
‘Yalçın Küçük’ün ütopya’sı demek istiyorum,
Sen ‘ütopya’ nedir bilir misin?
Ne ki coğrafya tarihin yerini alamaz,
Pratik teorinin yerini tutmaz.
Kaldı ki teori ile pratik ayrılmaz!
Demem o ki, Kürt coğrafyasından bir Kürt tarihi çıkmaz.
Tarihin bir sahibi var !
Sabahın sahibi de odur.
Ve sabahın köründe olduğumuzu unutma.
Senin gözlerin o nedenle buğulu görüyor ya,
Uyanacağından da ‘zerre-i miskal’ kadar kușkum yok ama.
Sadece cahilsin,
Aptal da değilsin ya?
Senden ‘solcu’ olmaz, diyorum sadece,
Sığ bir ‘sağcı’ mısın yoksa?
Ne olup olmadığını bilmeyen ‘hasta’ da denilebilir.
Bu da ‘yükseklik hastalığı’ m’ola?
Hasta hastadır sonuçta.
‘Șifa’ kapıdadır meraklanma ama.
‘Zor’la içeceksin bașka çare yok!
Gıdım gıdım, yudum yudum da olsa bașlangıçta,
Sonra kana kana içeceğiz hep birlikte.
‘Zor’ tarihin önadı mıymıș değil miymiș,
Yașayarak öğreneceksin çocuk!

Habip Hamza Erdem

=====================================

Dostlar,

Yazana da, Viyana’dan bize gönderen dostumuz
Avusturya ADD önceki başkanı Sayın Erol Güçlü‘ye de teşekkür ediyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
27 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

KOALİSYON BİLMECESİ : CHP-AKP Koalisyonu Üzerine

KOALİSYON BİLMECESİ


Değerli arkadaşlar
,
 

ADD Bilim Kurulu Üyesi Sayın Onur Öymen* CHP-MHP Koalisyon olasılığı üzerine kaygılarını dile getiren makalesini paylaşmış.Sayın Öymen’in düşüncelerine katılıyorum; ancak böyle bir olasılığı, yani birbirlerineen az iki boyutta ideolojik karşıt konumdaki AKP – CHP Koalisyon olasılığını ben çok düşük görüyorum.
(Aynı karşıtlık MHP-HDP için de söylenebilir)
Her şeyden önce ters kutupların birleşimi gibi, mantıken
“eşyanın doğasına aykırı” bir durum. (Akıl ve mantık kurallarının pek işlemediği Ülkemizde  ‘olmaz olmaz deme…’ özdeyişini de unutmamak gerekir
bu arada)
 
 
Aşağıdaki grafikte, Partilerin aldıkları oy ağırlıkları oranında kurulacak birliktelik gücü gösteriliyor. Ben bu konumlamaya göre 3 muhalefet Partisinin birlikte hükümet kurmak olasılığını (5/14) %36 olarak görmüştüm. (yani %50’nin altında!)
 
 Koalisyon_olasiligi_25.6.15

Çok arzulanan Muhalefet işbirliği, MHP-CHP-HDP koalisyonu mümkün olmadığına göre, kurulacak bir ikili-koalisyonda AKP mutlaka yer alacaktır. Sonuçta (eğer yeni bir seçime gitmeden Hükumet kurulursa!) bu CHP dışında, 4/9 (%44) olasılıkla AKP-HDP veya 5/9 (%56) olasılıkla AKP-MHP Hükümeti olacaktır.

AKP, ya ‘Açılım’ programını bir süreliğine askıya alacak ve iktidarda kalmak için MHP ile ortaklık yapacaktır ya da (AB/ABD’nin telkinleriyle)
Açılıma öncelik vererek HDP ile ortaklık yoluna gidecektir.
 
CHP en azından 2017’ye dek yine muhalefete devam edecektir.
Umarız ki, bu arada Seçim yasası değiştirilir (İllere +1 kontenjan Kuralı, d’Hondt yöntemi kaldırılır, Baraj %5’e düşürülür..).  
 
Yine dileğimiz odur ki; toplamda % 0,5 oy alan 3 küçük Parti,
Atatürk ilkelerini savunduğunu söyleyen Vatan Partisi, Ana Vatan Partisi ve DSP CHP’ne dahil olurlar; eleştirdikleri konularda reformlar yaparak daha güçlü bir biçimde seçime girerler. 
2017’de CHP %30,  HDP de %15 düzeyine gelebilir.
Sevgilerimle. æ
26.6.2015
Prof. Dr. D. Ali ERCAN
***
 
CHP-AKP Koalisyonu Üzerine
Onur Öymen



7 Haziran 2015 seçimlerinde halkımız AKP’nin dışarıda kalacağı bir koalisyon kurulması veya HDP’nin dışarıdan destekleyeceği bir CHP-MHP Hükümetinin oluşturulması için fırsat vermişti.
Son günlerde yapılan kimi açıklamalar bu olasılıklara kapıyı kapatmışa benziyor. Muhalefet liderleri yüz yüze konuşma yoluna bile gitmeden, medya aracılığıyla AKP’siz bir hükümet seçeneğinin yolunun tıkanması kuşkusuz AKP’nin mutlaka hükümetin içinde olmasını savunan iç ve dış çevreleri sevindirmiştir. 
AKP dışında bir koalisyon kurmak için çeşitli öneriler sunan CHP’nin, bu yolun tıkanmasından sonra şimdi AKP’yle koalisyona mümkün, hatta tercih edilebilir bir seçenek gibi bakmaya başladığı izlenimi alınıyor.Uzun yıllardan beri iktidarın ortağı olamayan bir partinin içinde
çeşitli düşünce ve beklentilerle hükümete katılmayı benimseyenlerin bulunması anlaşılabilir. Ancak, “Türkiye’yi hükümetsiz bırakmamak” gibi gerekçeler ileri sürerek
böyle bir seçeneğe yönelmeyi düşünenler varsa onların anımsamalarında yarar olabilecek kimi ögeler şunlardır:
1- AKP’li hükümet oluşturulması kaçınılmazsa böyle bir koalisyonun CHP’siz de oluşturulması mümkündür. 
2- AKP’yle bir koalisyonun CHP’ye ne kazandıracağı ve hangi çevreleri sevindireceği,
ne kaybettireceği ve CHP’ye gönül veren kesimleri nasıl hüsrana uğratacağı iyi hesap edilmelidir.

3- İki büyük partinin bir büyük koalisyon kurmalarının dünyada örnekleri vardır.
Almanya’da Hıristiyan Demokrat ve Sosyal Demokrat Partiler böyle koalisyonlar kurmuşlardır. Ancak unutulmaması gereken husus, Atatürk’ün öncülüğünde CHP’nin büyük devrimler yaparak çağdaş, laik ve demokratik Cumhuriyetimizin kurucusu olma özelliği taşıdığı, AKP’nin ise bu devrimlerin birçoğunu benimsemeyen ve Osmanlı döneminin özlemini çektiğini sık sık dile getiren bir parti olduğudur.

Demokratik ülkelerde, rejime ilişkin olarak aralarında köklü görüş ayrılıkları olan partilerin koalisyon yaptıkların örneği pek yoktur. Türkiye’de bu konuda yaşanan kimi denemeler laik cumhuriyeti güçlendirecek sonuçlar vermemiştir.

4- Birçok açıdan güç ve zahmeti olacağının bilinmesine karşın bir erken seçimin bile AKP-CHP koalisyonundan daha sakıncalı olup olmayacağı da iyi değerlendirilmelidir.

Bütün bu gerçekler ortadayken CHP’yi AKP’yle bir koalisyona sürüklemeye 

çalışanlar tarih karşısında taşıyacakları sorumluluğun bilinciyle hareket etmelidirler.

Saygılar, sevgiler.
26.6.20115

Prof. Stiglitz : ABD kapitalizmi çöktü

Prof. Stiglitz : ABD kapitalizmi çöktü

PORTRESI_Kitapliginda

 

Ekonomist Stiglitz’e göre küresel mali kriz sistemin ipini çekti, Doların büyüsü bozuldu..

 

 

ABD kapitalizmi çöktü!

Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz, dünya genelinde finansal sistemin
hükümetin kurtarma paketleriyle ayakta durduğunu söyledi.

Stiglitz’e göre ABD Doları artık riskli ve yeni bir rezerv sistemine gereksinim var.

Ekonomi Servisi – Stiglitz, küresel finansal krizin ABD kapitalizminin çöküşünü gösterdiğini söyledi.

Bangkok’ta katıldığı bir konferansta konuşan Stiglitz,

“Dünya genelinde finansal sistem yalnızca hükümet kurtarmaları sayesinde ayakta kaldı, piyasalar da riski dağıtmak için çöküşten kurtarıldı.” dedi.

Krizin belirlenmesi için küresel anlamda daha çok ortaklaşa (kolektif) çalışmaya gereksinim olduğu vurgusunu yapan Stiglitz, G-20’nin toplam istemin (talebin) zayıflığı gibi temel sorunları belirlemekte yavaş kaldığını dile getirdi.

Stiglitz Doların riskli olduğuna işaret ederek yeni bir rezerv sistemine gerek olduğunu vurguladı.
“Bir değer saklama ögesi olarak Doların rolü kuşkulu ve geçerliliği büyük oranda
risk taşıyor. Yeni bir küresel rezerv sistemine gereksinim var..”
diyen Stiglitz;
Çin gibi yeni rezerv sistemi üzerine düzenli tartışmalar yürüten ülkeleri destekleme çağrısı yaptı.

Dolar artık kâr etmiyor!

Doların 5 Mart’tan beri Avro, Yen ve öbür 4 büyük para birimini kapsayan endeks karşısında %12 değer yitirdiği bilgisini veren Stiglitz,

“Rezerv para sistemi yıpranma sürecinde. Şu anda Dolar neredeyse hiç kâr getirmiyor, oysa Doların gidişatına bakan biri bu riski görmek zorunda. ABD ve Avrupa’da yürütülen politikalar küresel ekonomiyi likiditeye boğdu. Bu da sınırlı yatırım fırsatlarından dolayı spekülatif balonlara yol açtı.” dedi.

ABD ekonomisine pompalanan paranın Asya emlak ve emtiasına dek gittiğini vurgulayan Stiglitz, Asya ekonomilerini Amerikan varlık balonlarına karşı uyardı.

Stiglitz, ABD Merkez Bankası’nın (FED) bilançosu şişerken, ABD’nin bütçe açığı ve
borcu büyürken insanların enflasyon endişesine kapıldığını belirterek,
deflasyon süreciyle karşı karşıya olunduğunu ama bunun ileride enflasyona yol açabileceğini dile getirdi. (Cumhuriyet, 22.8.2009)

================================

Dostlar,

Zaman zaman arşivi karıştırmada büyük yarar var değil mi??

SGP (Satınalma Gücü Paritesi – PPP) bakımından artık, 2014 sonunda, Çin ABD’nin önünde…
Yaklaşık 200 Dolar farkla… Çin 17 630 ve ABD 17 460 Dolar..
(http://ulusalyol.net/cin-abdyi-gecti/, Haluk Dural, 24.05.2015)

Tablo 1 : Ülkelerin Ekonomik Büyüklüklerine Göre (GSYH-SAGP) Trilyon Dolar
2011 2012 2013 2014
 Dünya 80,9  Dünya 85,5  Dünya 87,3  Dünya 107,5
1  ABD 15,040  ABD 15,660  ABD 16,720  Çin 17,630
2  Çin 11,300  Çin 12,380  Çin 13,370  ABD 17,460
3  Hindistan 4,463  Hindistan 4,735  Hindistan 4,962  Hindistan 7,277
4  Japonya 4,389  Japonya 4,617  Japonya 4,729  Japonya 4,807
5  Almanya 3,085  Almanya 3,194  Almanya 3,227  Almanya 3,621
6  Rusya 2,373  Rusya 2,509  Rusya 2,553  Rusya 3,568
7  Brezilya 2,284  Brezilya 2,362  Brezilya 2,422  Brezilya 3,073
8  İngiltere 2,25  İngiltere 2,323  İngiltere 2,378  Fransa 2,587
9  Fransa 2,214  Fransa 2,253  Fransa 2,273  Endonezya 2,554
10  İtalya 1,826  İtalya 1,834  Meksika 1,845  İngiltere 2,435
11  Meksika 1,657  Meksika 1,758  İtalya 1,805  Meksika 2,143
12  G. Kore 1,554  G. Kore 1,622  G. Kore 1,666  İtalya 2,066

Bu “geçilme” olgusu beklenenden önce gerçekleşti.

Tablo-3: Dünya Ekonomisindeki Paylar, %
2011 2012 2013 2014
ABD 18,6 18,3 19,2 16,2
ÇİN 14,0 14,5 15,3 16,4

Artık “second to none USA” (paramount, nothing and no one to surpasss USA)
söz konusu değil..

Akla, İtalyan bilimci Wilfredo Pareto’nun Elitlerin Yükselişi ve Çöküşü adlı kitabı ve Kuramı geliyor.. Ve de İbni Haldun’un Mukaddime’sinde aktardığı benzer tez, Asabiya Kuramı..
1945’lerdi ABD’nin Dünya önderi oluşu.. 70 yılı geride bıraktı..

Dönemsellik (periyodisite) yaklaşık 100 – 120 yıllık..

İyi de hani Türkiye 2023’te ilk 10 ekonomi arasına girecekti??

Türkiye’de politikacılar halka yalan söyleme hakkına mı sahip?
Politikacılar dürüst olma sorumluluğundan bağışık m Türkiye’de?
Politikacılar Türk Ulusu’nu “Ne” yerine koyuyorlar ? (Gerçekte kendilerini!)

Sevgi ve saygı ile.
27 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Prof. Stiglitz : Ülkeler Nasıl Pazarlanıyor?

Ülkeler Nasıl Pazarlanıyor?

Date: Mon, 2 Sep 2002 04:01:18 -0700 (PDT)
From: “Şebnem” KORU <sebnemkoru@yahoo.com

İlginç bulduğumuz aşağıdaki yazıyı bilgilerinize sunuyoruz.
İçeriğin doğruluğunu sizin takdirinize bırakıyoruz.

Stiglitz, J. Küreselleşme ve Büyük Hayal Kır.

The Guardian gazetesi 29 Nisan 2001 tarihinde Prof. Joseph Stiglitz ile bir söyleşi yaptı. Stiglitz Dünya Bankası’nın (DB)
eski başekonomisti ve Başkan Yardımcısı. Karşıt görüşleri nedeniyle iki yıl önce görevinden istifa ettirilen Stiglitz,
Dünya Bankası ve IMF’nin ülkeleri dört adımda nasıl iflasa sürüklediklerini anlatıyor. Stiglitz, sermayesinin % 51’i ABD’ye ait olan DB ile IMF’nin üzerinde çok gizli (confidential) yazılı dökümanlarında yazılanları deşifre ediyor.

 

“Her ülkeye bir ülke destek stratejisi hazırlanır” diyor Stiglitz. Destek stratejisi ayrıntılı
soruşturmaların ardından hazırlanıyor gözükse de Stiglitz’e göre yapılan iş beş yıldızlı otel odalarında ya da yalvaran maliye bakanlarının makamlarındaki toplantılardan ibarettir. Ekonomik analiz raporlarının ardından değişmeyen 4 aşamalı bir plan yoksul ülkeye dayatılır.

Adım 1: Özelleştirme başlatılır. Stiglitz yapılanları “sülük uygulama” olarak nitelendiriyor. Kamu işletmeleri gerçek değerlerinin altında satılır. Siyasetçiler rant sağlar. Siyasi çetelerin de katkılarıyla Rusya’da olduğu gibi -özelleştirme sayesinde- ulusal üretim yarı yarıya düşer. Amerikan Hazinesi’nin yorumu ise açık:

“Yeltsin bizim istediğimiz gibi yeniden seçildi. Yolsuzlukları dikkate almayın.”

Adım 2: Sermaye piyasaları serbestleştirilir. Kurama (Teoriye) göre sermaye bu ülkelerde serbest dolaşım olanağı bulacaktır. Ancak Stiglitz Endonezya ve Brezilya örneklerine
işaret ederek paranın üreten sektörlere değil taşınmaz (gayrimenkul) ve borsa spekülasyonlarına yöneldiğin anlatıyor. Stiglitz’e göre yoksul ülkeler kaçınılmaz olarak sıcak para döngüsüne kapılıyor. En ufak bir dengesizlikte sıcak para dışarıya çıkıyor. Söz konusu ülkenin
Merkez Bankası birkaç gün içinde eriyor. Bundan sonra yaşanan ise faiz artırımı.
“Sonuç öngörülebiliyor” diyor Prof. Stiglitz, yüksek faiz oranları üretimi düşürüyor,
halkı yoksullaştırıyor ve Hazine boşalıyor.

Adım 3: Nefesi tıkanan ülkeye IMF yeni bir politika öneriyor. Politikanın adı “Pazar Koşullarında Gerçekçi Fiyat Uygulaması“. Stiglitz’in sözleriyle bu “Ekmek, sebze, tüp gaz vb. fiyatlarını artırmanın başka bir anlatımı. Temel gereksinim maddelerinin fiyatları artınca,
IMF isyanları aşamasına geçiliyor. “IMF isyanı” denilen şey Endonezya, Bolivya, Ekvator örneklerine göre) şöyle kurgulanıyor:

Barışçı protesto gösterileri tank ve kurşunla bastırılıyor. Yara dağlanıyor.
Bu karışık ve belirsiz ortamda sıcak para kaçıyor. Hazine zayıflıyor, fırsattan yararlanan yabancılar “batan geminin mallarını” yok pahasına ele geçiriyor.
(AS: Buna “doğrudan yatırım” diyorlar!?)

Adım 4: Ticaretin tümden serbestleşmesi sağlanıyor. Suçlular ise belli: Bürokratik engeller ve korumacılık. Avrupa ve ABD öbür ülkelerin ürünlerine karşı kendi tarımsal sektörlerini korurken, yoksul ülkelerden pazarlarının tümden açmaları isteniyor. Stiglitz bu aşamayı
19. yy. emperyalist ‘Pazar açma” politikalarına benzetiyor.

www.sendikanet.org Çeviren A.S.- 4 Kasım 2001
www.duygorbil.com, DUY-GÖR-BİL, Bilgi Paylaşımı ve Bilinçlenme Sitesi

================================

Dostlar,

Anımsayalım ve anımsatalım istedik…

Prof. Stiglitz’e teşekkürlerimizle..

Stiglitz’in bir de “90’ların Yükselişi” başlıklı kitabı var Türkçeye çevrilen (yukarıdakine ek).
Bir alıntı da oradan yapalım… Dikkatle okunmalı itiraflar ve özeleştiriler ve ders alınmalı.

Stiglitz, 90'ların Yükselişi

Sevgi ve saygı ile.
26 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Prof. Joseph Stiglitz : The Price of Inequality

Prof. Joseph Stiglitz :
The Price of Inequality..

Kapitalizmin savurgan tüketicilerine, konfor düşkünlerine Kapitalizmin kalesi ABD‘den yükselen bir ses..

Bu tehlikeli ve gittikçe artan küresel eşitsizliğin bilimsel ve kolay anlaşılır açıklaması ve aynı zamanda da kimi çözüm önerileri yine ABD’den geliyor:
Columbia Üniversitesi’nin Nobel iktisat ödüllü ekonomisti Prof. Joseph Stiglitz’in kitabından alıntılar.

Prof. Joseph Stiglitz
The Price of Inequality
W.H. Norton & Co. 2012, 2013

***

Merhaba… 

  • Ben Kapitalizm! Küçük kızlarınızı Barbie Bebeklerle büyüttüm, bugün sizden estetik operasyon için para istiyorlar diye neden şaşırıyorsunuz! Çıkarlarım uğruna kocaman bir moda endüstrisi yarattım! İstediğimi de elde ettim, 17 yaşındaki kızların çoğu
    dış görünüşlerinden rahatsız.
  • Ben Kapitalizm Bir kadının bir moda dergisini 15 dakika karıştırması kendi vücudunu beğenmemesine yetiyor!
  • Ben Kapitalizm bakış açınızı öyle bir değiştirdim ki, hırsız bir CEO’nun yaşam öyküsü sizin için “azim ve başarı öyküsü” olabiliyor.
  • Ben Kapitalizm ortalama bir insanın günde 5,5 saat TV izlediği, kitap okumadığı,
    tiyatro ve sinemaya çok az gittiği bir toplumda alaşağı edilmek gibi bir kaygım yok!
  • Ben Kapitalizm Steve Jobs tabii ki çok önemli biriydi, ancak %1’inizin ihtiyacı olan makineleri 3. Dünya Ülkelerinde, ucuz işçilerle üretmekte çok başarılıydı…
    Elbette bütün kapitalistler birer “aziz” gibi konuşacaklar, tıpkı Bill Gates gibi,
    150 milyon dolarlık 66 bin m2 bir evde yaşayan bir aziz!
  • Ben Kapitalizm benim yüzümden ortalık miras kavgaları yüzünden kanlı bıçaklı olmuş akrabalarla dolu. Her yıl 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz bir koşu bandının üstünde fazla yağlarınızı eritmek için ter döküyorsunuz!
  • Ben Kapitalizm benim yüzümden Dünyada 600 milyon obez ve 1,4 milyar açlık çeken insan var!
  • Ben Kapitalizm Starbucks için kahve üreten bir çiftçinin oradan bir bardak kahve
    satın alabilmesi için 3 gün çalışması gerek!
  • Ben Kapitalizm Uzak Doğu’da 9-12 yaş arası kızlar 200 dolara seks kölesi olarak satılıyorlar.
  • Ben Kapitalizm “serbest piyasa ekonomisi” dünyanın en büyük yalanı.
  • Ben Kapitalizm Amerikalıların % 24’ü eğer milyarder olmaları için bütün ailelerini reddetmeleri gerekecekse, bunu yapabileceklerini söylüyor.
  • Ben Kapitalizm kadınlara sesleniyorum! Lütfen birer obje haline geldiğinizi aklınıza getirmeden Victoria’s Secret’a koşun. Victoria’s Secret ülkelerine Türkiye de eklendi, avuç içi kadar çamaşıra 80 dolar verince çok mutlu olacağınızı garanti ediyorum!
  • Ben Kapitalizm 15 yaşındaki bir çocuğun iPad alabilmek için böbreğini sattığını duyunca zevkten dört köşe oldum!
  • Ben Kapitalizm Madonna‘nın yalnızca Londra’da 8 evi var, ortalama 600 evsize
    barınak olabilecek büyüklükte.
  • Ben Kapitalizm Tayland’da Disney fabrikası için çalışan bir çocuğun Disneyland’e girecek parayı çıkarması için 55 gün çalışması gerek. Afrika kıtası dünyanın
    altın rezervlerinin %90’ını elinde bulundurmasına karşın, dünyada yalnızca 4 Afrikalı milyarder var.
  • Ben Kapitalizm Afrika Kıt’asından her yıl 8,5 milyar $ değerinde pırlanta çıkıyor, Kıt’anın açlık sorununu çözmeye yetecek miktar…
  • Ben Kapitalizm siz pırlantalara bayılırsınız, Hindistan’da 1 milyon kişi günde 1,2 dolar kazanarak o pırlantaları üretiyorlar. Dünyayı sarışın kadınların güzel olduğuna inandırdım, bu yüzden Asya kıtasında 300 milyon kadın düzenli olarak beyazlatıcı sabun kullanıyor.
  • Ben Kapitalizm sizin yaşamlarına özendiğiniz Hollywood yıldızlarının % 64’ü
    kokain bağımlısı.
  • Ben Kapitalizm yılda 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz aynı T gömleği (tişörtü) haftada iki kez giymeye utanıyorsunuz.
  • Ben Kapitalizm siz hangi Tanrıdan bahsediyorsunuz, artık farkına varın,
    taptığınız tek Tanrı benim!
  • Ben Kapitalizm siz hangi Tanrıdan bahsediyorsunuz, Müslümanlar 5 yıldızlı
    Kabe manzaralı otellerinde, “ibadet” ederlerken?
  • Ben Kapitalizm siz hangi Tanrıdan bahsediyorsunuz, bütün Dünya Hıristiyan bayramı Noel’i salt alışveriş yapıp eğlenmek için kutlarken? ABD’de 7 milyon evsiz insanın olduğundan kimsenin haberi yok çünkü TV’de gördüğünüz Amerikalıların hepsi havuzlu villalarda yaşıyorlar.
  • Ben Kapitalizm yine başardım! Bütün kadınları dolapları tıka basa dolu olduğu halde giyecek hiçbir şeyleri olmadığına inandırdım. Dünya nüfusunun % 50’si
    Dünya kaynaklarının ve zenginliklerinin % 1’ine sahip.
    Dünya nüfusunun % 1’i dünya kaynaklarının ve zenginliklerinin % 50’sine sahip.
  • Ben Kapitalizm ve bankacılar benim evlatlarım. Amerikalıların % 85’i eğer ekonomik durumları daha iyiye gidecekse faşist bir hükumeti seçebileceklerini söylüyor..
    İşte bu kapitalin gücü! Sizi özgür bırakmayan, fikirlerinize sansür vuran, en sonunda
    polis kurşunuyla öldüren bir devleti kendi elinizle kurmanız ne tuhaf!
    Sizin ağzınızı burnunuzu kırıp hapse tıkmaları için bir devlet kuracak parayı,
    kendi vergilerinizle sağlamanız ne kadar tuhaf?
    Amy Winehouse gibi bağımlılara acırken, hepinizin birer bağımlı olduğunu unutmanız
    ne kadar komik!Zavallı tüketim bağımlıları…====================================

    Değerli arkadaşlar,

Ben de bu yazıya Dünya gelir dağılımındaki eşitsizliği gösteren bir grafik ekliyorum.
Gelir dağılımındaki adaletin ölçütü olan Gini Katsayısı gelişmiş Ülkelerde 0,3 ün altındadır. (Türkiye’de 0,4) Tüm Dünya için Gini Katsayısı benim hesaplarıma göre
0,63 çıkıyor ki, bu Dünyada müthiş bir adaletsizliğin varlığına işaret ediyor.

Kuresel_gelir_dagilimi_Gini_ve Lorenz_2015

 

Sevgilerimle. æ
25.6.2015

Prof. Dr. D. Ali ERCAN

======================================

Dostlar,

Sayın Prof. Ercan’a teşekkürler bu iletiyi paylaştığı için..
Ayrıca eklediği çok değerli küresel gelir dağılımı grafiği için..

Değerli Prof. Stiglitz’ten bu sitede çok söz edildi.. Örn.

Toplumsal (sosyal) sektörler söz konusu olduğunda uluslararası finans kurumları, maliyetlerin karşılanmasında ve devletin temel sağlık ve eğitim hizmetleri alanlarından aşamalı olarak çekilmesinde ısrar ediyor. Toplumsal sektörlerdeki
hedef seçme kavramı «korunmasız kesimler»in tanımlanmasıyla ilgili.
Toplumsal sektörlerdeki «düzenli programlar»dan, «seçilen programlar»a kaymayı zorlayan tasarruf önlemleri, okulların, sağlık kliniklerinin ve hastanelerin çöküşünün en önemli nedenleri arasında yer aldı.

  • “Ülkenin maliye bakanının eline bir ‘yapısal uyum programı(AS: SAP – Structural Adjustment Program) tutuşturulur. Bu aslında;
    KAN EMİCİLERİN İŞBAŞINA GEÇTİĞİ, BİR ÖLÜM FERMANIDIR !”
  •     Prof. J. Stiglitz’in aktardığı “ülkelere yardım  stratejisi”nin ilk aşaması ÖZELLEŞTİRME
    Stiglitz, bu noktada devreye siyasilerin girdiğini söylüyor. Devletin kurumlarının satışına itiraz yerine, siyasiler Dünya Bankası’nın isteğini “gönüllü olarak”  yerine getirerek yerel eleştirileri dindirmeye çalışıyorlar ve elektrik ve su gibi şirketleri özelleştiriyorlar.
    Bu kurumların satış bedelleri üzerinden yüklü bir komisyonun (Rüşvet!) varlığı
    ceplerini dolduruyor. “ABD Hükümeti bunu çok iyi biliyor” diyen Prof. Stiglitz,
    1995’te Rusya’da kamu kurumlarının elden çıkarılmasını örnek gösteriyor.
    Stiglitz’e göre ABD Hazinesi’nin «gizli raporu» şöyle :
  • Satışlar (Rusya’da) çok güzeldi ve Boris Yeltsin’in yeniden seçilmesi istendi.
    Bunun
    hileli bir seçim olup olmadığı ise o noktada hiç önemli değildi. İşin acı yanı, tüm bunların sonunda, Rusya’nın endüstriyel varlıklarının, ABD destekli Rus oligarşisinin eline geçmesi oldu. Böylece Rusya’nın ulusal geliri yarı yarıya azaldı.
    (RUSYA YOKSULLAŞTIRILDI!) 
    (www.zmag.org/Turkey/imdda.ht, 18.08.07)*****

Türkçemize çevrilen 2 kitabından da..
NTV’de Mithat Bereket ile yaptığı müthiş söyleşiden de…

Prof. Joseph STIGLITZ önemli bir kişilik.. NOBEL Ekonomi (İktisat) ödüllü. (2001, Bilgi Asimetrisi Kuramı ile..) ABD Kabinesinde Başkan Bill Clinton döneminde Ekonomi Bakanlığı yapmış ve kendisinin kabulü ile asıl kendisini pişiren ve gözünü açan görevi ise Dünya Bankası Başekonomistliği olmuş.. 3.5 yıl üstlendiği bu görevi hakkında anılarını kitaplarında aktardı. KüreselleşTİRme bağlamında yazdığı 4 kitaptan 2’si Türkçe’ye çevrildi :

– Küreselleşme ve Büyük Hayal Kırıklıkları
– 90’ların Yükelişi (1990’larda SSCB’nin çökertilmesinden sonra merkez kapitalist ülkelerde yaşanan hızlı yükselmeler…)

Birkaç kez Türkiye’ye geldi ve TV programları yaptı. NTV’de Mithat Bereket ile programında çok çarpıcı saptamaları oldu (28.4.2004)
ADAM SMITH NE YAZDIYSA GERÇEKLEŞMEDİĞİNİ söyledi!

M. Bereket’in şaşkınlıktan gözleri yuvalarından fırladı..

– “Ne diyorsunuz yani siz şimdi?? Adam Smith’in kuramı boşa mı çıktı??!  derken dehşet içinde idi.. Sanki 10. kuşaktan Adam Smith’in torunu, dünyayı yıkıma sürükleyen Liberalizm öğretisinin çöpe atılacak olmasından büyük endişe duymuştu!

*****

Kendisine teşekkür borçluyuz, “içeriden biri” olarak Kapitalizm illetinin içyüzünü dünyaya teşhir ettiği için… Bunları ve çok daha fazlasını

AÜTF DÖNEM 6 Semineri : KÜRESELLEŞtirME ve HALK(ın) SAĞLIĞI

derslerimizde 20 yılı aşan bir süredir paylaşmaktayız. 241 yansılık bu kapsamlı pdf dosyasına aşağıdaki adresten erişebilirsiniz..

https://ahmetsaltik.net/2014/11/14/kuresellestirme-ve-halk-sagligi/

Sevgi ve saygı ile.
25 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Duydunuz mu Bese Hozat’ı?


Duydunuz mu Bese Hozat’ı?

????????????????????????????????????????????????????????????

 

Naci BEŞTEPE
AYDINLIK
, 22.6.2015

Geçen haftaki yazımda ”Becerdiniz!” demiştim.
HDP’yi Meclis’e sokan tatlı su aydınlarına.
8 Haziran’da, AKP belasına HDP’nin eklendiğini, sorunun katmerlendiğini yazmıştım.
Sağ olsun Bese HOZAT destek açıklamasında gecikmedi.
Ne dedi;

“Anayasa da değişse, Kürt kimliği de tanınsa,
Türkiye’de barışçıl demokratik temelde Kürt sorununu çözsek de bunun sonucunda PKK silah bırakmaz…

Nedeni şudur; PKK bir Kuzey Kürdistan örgütü değil, PKK ulusal kurtuluş mücadelesi veren bir partidir, bir örgüttür. Kürtler sadece Kuzey Kürdistan’da yaşamıyor…

Önderliğimiz böyle bir çağrı (silah bırakma) yapamaz.
Çünkü özgür değil. Yapsa da örgüt kabul etmez.”

DEĞİŞMEYEN AMAÇ

1984’ten bu yana söylemler ne şekil alırsa alsın değişmeyen bir gerçek vardır;

PKK’nın amacı Büyük Kürdistan’ı kurmaktır.

Zamana ve zemine göre kıvırtmalar olmuştur. Ama esas, Bese Hozat’ın dediğidir.
1999’da Öcalan yakalandığında da “Silahlarınızla Türkiye’den çekilin” talimatı vermiş, örgüt dinlememiş, kısmen çekilmişti. Şimdi koşullar PKK için çok daha elverişlidir.
Türkiye’de,

AKP iktidarı PKK’yı serbest bırakmış – palazlandırmıştır.

Suriye ve Irak’ta, ABD ve BOP eşbaşkanlığının desteğiyle söz sahibi olmuştur.
PKK hedefe yaklaştığının farkındadır. Silah bırakmaz, Türkiye’den çekilmez.
Milli iktidar ve irade olmadıkça.

SÜLEYMAN ŞAH

BOP eşbaşkanının kafasına taş düşmüş, dönmüş ABD’yi suçluyor.
Kendi katkılarını ne çabuk unutmuş.
Millet unutmaz.
Şimdi “Güvenlikli Bölge” derdine düşmüş.
Süleyman Şah Türbesi’ni geriye çekerken aklınız neredeydi?
Kürt koridoruna karşı elde bulundurulması gerekli değil miydi?
Türbeyi yerine taşıyın.
Koridoru böler, engellersiniz.
Yasal hakkınız da var. Türbe yeri Türkiye’nindir.

*****

VATAN ve NAMUS

Vatan Partisi seçimde başarısız oldu ama “Vatan-Namus” sözünde dimdik duruyor.
Dün neyse bu gün de o.
HDP’nin Meclis’e girmesinin sakıncalarını her fırsatta haykırdı; dinletemedi.
Kürt koridorunu senelerdir söyledi. Beyinler dumura uğramış, kulaklar sağır.
TSK mensubu yeni CHP’li vekil bile, HDP ile koalisyondan yana olduğunu açıkladı.
Hem de PKK yayın organına.

Gnkur. Karargahı’nda uzun yıllar çalışmış, birikimli, akıllı, seçimde başarılı ve
Silivri’de aslanlar gibi mücadele etmiş olsa ne yazar? Kendine çalışmış.
Onu taşıyan üniformaya acıdım.

GÖRÜNEN KÖY

Yandan destekli AKP-CHP iktidarı adım adım geliyor.
Koşullar ona göre hazırlandı. ABD/HDP/PKK istekleri en kolay bu yolla sağlanır.
Vatan Partisi, % 0.5 oyla yaptığını  % 0.05 de alsa yapmaya devam edecektir.
Derdimiz oy değildir; Vatan ve namustur.
Namusumuz; dürüstlüğümüz, vatanın bütünlüğü milletin birliğidir.

Bese HOZAT, duydunuz mu?
Vatan’ı da duyun…

*******

PAZARTESİ İĞNELERİ

YOBAZ

İnegöl Milli Eğitim Şb. Md. Mustafa Karaarslan,
ATATÜRK’ün cehennemden, ”Sıcak diye orucu bırakmayın, burası daha sıcak”
dediğini varsayan mesaj göndermiş.
Behey cahil, münafık, yobaz;
– Dindar olsan Allah’ın işine karışmazsın,
– Adam olsan Ata’ya dil uzatmazsın…

VALİMİZ

Vali Küçük, sorusunu beğenmediği dört gazeteci için “götürün bunları” emri verdi.
Küçük vali…