- Türkiye’nin şu andaki en önemli sorunu, CHP’deki yönetim sorunudur.
Çünkü Türkiye’de yaşanan ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel sorunların tamamı, CHP’nin iktidar olamamasından kaynaklanmaktadır.
AKP’nin 21 yıldır iktidarda kalmasının nedeni, CHP’nin muhalefet partisi olmaktan kurtulamıyor olmasıdır. Bu nedenle CHP’nin iktidara gelebilmesini sağlamak, bu çerçevede CHP’yi yeniden yapılandırmak, Türkiye’nin sorunlarını aşması için bir önkoşuldur.
Bu nedenle CHP yönetiminin ve CHP yönetiminin etkisi altındaki medya üyelerinin, “Türkiye’nin bu kadar sorunu varken, CHP’deki kongre ve kurultay sürecine ve parti içi tartışmaya odaklanmak yanlıştır” biçimindeki yorumlarının hiçbir dayanağı yoktur.
Bu tür yorumlar, niyet ne olursa olsun, AKP iktidarının devam etmesine hizmet etmektedir.
***
Yine CHP yönetiminin ve CHP yönetiminin etkisi altındaki medya üyelerinin, “Önümüzde yerel seçim var, Kurultay ve genel başkanlık yarışı yerel seçimlerin sonrasına bırakılmalı.” biçimindeki yorumlarının da hiçbir dayanağı yoktur.
Yasa ve tüzük gereği 2022 yılında yapılması gereken CHP kongreleri ve kurultayı, Cumhurbaşkanlığı seçimleri bahane edilerek, CHP yönetimi tarafından 2023 yılına ertelenmişti. Kongreler ve kurultay, yine yasa ve tüzük gereği, en fazla bir yıl ertelenebiliyordu. CHP Genel Merkezi de o erteleme hakkını kullanarak, kongreleri ve kurultayı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonrasına erteledi.
CHP yönetimi şimdi de önümüzdeki yerel seçimleri bahane ederek, bu kongrelerde ve kurultayda bir genel başkanlık yarışının önüne geçmeye ve/veya yasaları ihlal ederek, kurultayı yerel seçimlerin sonrasına ertelemeye çalışmaktadır.
CHP yönetimi bunu yaparken, genel başkanlığı döneminde, 13 yılda girdiği 12 seçimin tamamını kaybeden (tümünü yitiren) Kemal Kılıçdaroğlu’nun, genel başkanlıktaki 14. yılında, 13. seçimini kazanacağı gibi fantastik bir iddiayı ortaya atmaktadır.
Kılıçdaroğlu’nun kronikleşmiş biçimde seçim kaybettiği gerçeğine rağmen (karşın); Yeşil Sol Parti’nin ve İyi Parti’nin, yerel seçimlerde kendi adaylarını çıkartacağını açıklamalarına rağmen; İyi Parti’nin önde gelen yöneticilerinin de, Kılıçdaroğlu ile bundan sonra bir işbirliği ve ittifak içinde olmayı kabul etmeyeceklerini doğrudan veya dolaylı olarak ilan etmiş olmalarına rağmen; CHP yönetiminin halkı kandırmaya devam etmesi, halka yapılan büyük bir saygısızlıktır.
Kılıçdaroğlu’nun yerel seçimlerden önce genel başkanlıktan ayrılmaması durumunda, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisine oy veren vatandaşın çok önemli bir kesiminin, CHP’nin belediye başkanı adaylarına oy vermeyeceğini, halkın arasında yaşayan herkes bilmektedir.
CHP yönetimi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi kişisel beklentilerini tatmin edecek sözde anketçilerle ve sözde araştırmacılarla iş yürüteceğine, ciddi ve bilimsel bir kamuoyu araştırması yaptırarak, bu araştırmada vatandaşlara, “Kılıçdaroğlu CHP’nin başında kalırsa, yerel seçimde CHP’ye ve CHP’nin adaylarına oy verir misiniz?” sorusunu yönelterek, bu gerçeği öğrenebilir ve ona göre bir strateji geliştirebilir.
Halen devam eden mahalle kongrelerinde, genel merkezden ve belediyelerden kaynaklanan baskıların ve usulsüzlüklerin yaşandığı bir ortamda, “Ben kendi kendimi değiştiremem, beni Kurultay delegesi değiştirir” kurnazlığına başvuran, bu açıklamasıyla, “istifa etmek” veya “yeniden aday olmamak” adı verilen eylemi ortadan kaldıran Kılıçdaroğlu’nun, böyle bir araştırmayı yaptırması ise düşük bir olasılıktır!
Çünkü CHP yönetimi için öncelik ;
- Seçim kazanarak Türkiye’yi kurtarmak değil,
- bir taraftan CHP’yi kurumsal kimliğinden ve ilkelerinden kopartmak ve sağa çekmek,
- bir taraftan da kazanabildiği sınırlı sayıdaki belediyelerden sağlanan kişisel çıkarları korumaktır!