Etiket arşivi: Türk ordusu

‘Makyavelizm ve Türkiye’

Toplumların kendilerini ezen, çağdışı (teokratik, totaliter…) iktidarları değiştirmek için başlattığı haklı isyanlar tarihte yerini almıştır. Ancak bir de kişisel tatmin için iktidarı ele geçirmeyi hedefleyenler vardır. Böyleleri toplumu kendine benzetmek, aynı dinsel inanç ve geleneğin sürdürülmesini ister. Tek tip düşünen ve yaşayan bir toplum yaratmaya yönelik tüm devlet gücünü sonuna dek kullanır. Bunun için de yalan, baskı ve korku atmosferini toplumun üzerine örter. 
Demokrasi ve eleştiriyi asla kabul etmeyenlerin fikir babasının Machiavelli olduğu söylenir. Aslında onun da bir fikir babası vardır: Sicilya Kralı Agathoktles. Bu kral (MÖ 361- MÖ 289), siyasal iktidar olmak için sürekli yalan söyleyen, halkını ezen, türlü dolaplar çeviren biridir. İşte Machiavelli de onun ardılıdır. 
Machiavelli (1469-1527), iktidar sahiplerinin bir tiyatrocu gibi rol yapmalarını önerir. Sahneyi meclise, halkını da koyun sürüsüne benzetir. Hatipliği ise demagojiye dönüştürür. Güçlü insanlara ve devletlere karşı yumuşak huylu olmayı öğütler. İnsanlara bilmek istediklerini değil, duymak istediklerini söyleyin, der. Kısacası bir toplumu yozlaştırarak, gericiliğe ve suskunluğa iteler. Tıpkı Oblomov gibi, tembellik içinde yaşamalarını ister.

En önemli güç 
Günümüzde ise bir toplumun etkisizleştirilmesinde yararlanılan en önemli güç, medyadır. Sözgelimi, Hitler’in propaganda bakanı Joseph Goebbels’in (1897- 1945) şu sözleri size hangi siyasi iktidarı anımsatıyor? 

  • Hatalı olduğunuzu asla kabul etmeyin.
  • Her şeyin suçlusu olarak daima bir rakibinizi suçlayın.
  • Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk yaratayım.
  • Sürekli yalan söyleyin ve başkalarını karalayın.
  • Halkın sizi eleştirmesini engellemek için onu boş şeylerle meşgul edin.
    ***
    Bunların içinde 16 yıllık AKP iktidarını çağrıştıran ne çok örnek var değil mi?
    Hepsini sıralamaya kalksak, inanın kitaplara sığmaz. Yine de bazılarını anımsayalım:
     

    – Emevi Camisi’nde namaz kılacaktık sözde.
    – Bir dolar, bir lira olacaktı. Sonucu biliyorsunuz.
    – Döviz kurları karşısında Türk Lirası’nın değer yitirmesinden sonra gelen zamlar, sürekli artan fiyatlar…
    – Seçimlerde elektrik trafolarına giren hain kediler…
    – Çuvallar içinde kaçırılan oy pusulaları
    -Sürekli aldatıldık diye günah çıkarmalar…
    – Ne istedin de vermedikten sonra hain ilan edilenler…
    – Sözde mahkemelerle, Türk Ordusu’nun onurlu askerlerinin hapislerde çürütülmeleri…
    – İğneden ipliğe dek her şeyin ithal edilmesi…
    – Hepsi bir yana, ülkemizde, güvenebileceğimiz bir adalet var mıdır? 


    Buraya dek olanları hep yaşıyoruz, biliyoruz. Peki, halkımızın, yaşadığı sorunlara olan duyarsızlığını nasıl açıklayacağız? Ne diyordu J. Goebbels:
     

  • “Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk yaratayım.” Ülkemizde, kitap okuma oranı, ulusal dergi ve gazete tirajları, Batılı ülkelere göre çok düşüktür. Yani okumayan, öğrenmeyen, merak etmeyen bir toplumuz. Bunun üzerine bir de eğitimli insandan korkan sözde üniversite hocalarını düşünün. Son yıllarda toplum olarak resmen uyuşturulduk, diyebiliriz.

Kadın ölümleri 
Medyanın çok büyük bir bölümü AKP tarafından dönüştürülmüş bir durumda yayın yapıyor. Medya, halkımıza iktidarın yanlışlarını göstermek yerine, her yaptıklarını alkışlayarak kabul ettirmeye çalışmaktadır. Televizyonların karşısında uyduruk dizileri izleyen, yanlı haberlerle, hükümete olan bağlılığını koruyan sanal bir kitle yaratıldı.
Sanki yapay bir zekâ, herkesi kontrol ediyor. 

Ülkenin neresinden baksanız sorunlar çığ gibi karşımızda duruyor. Çocuk istismarları…
Kadın ölümleri… Eğitimi imam hatiplere dönüştürme planları…
Atatürk’ü unutturma çabaları…
Tüm bunlar belleklerde kalmasın diye, medyanın dikkatleri başka yöne çekme çabaları
halen sürüyor.

  • AKP, eline geçirdiği medya gücüyle, toplumu dönüştürüyor, uykuda yaşatıyor.

Kendisine soru sorulmasını ve eleştirilmeyi asla istemiyor, AKP. Soru sormayalım ama bu gerçekleri ne yapacağız? Ensar Vakfı’nda yaşanan sapıklığı unutabilir miyiz?
Peki, Soma faciası?
Bavullarla kara paraların İsviçre’ye ve bazı Ortadoğu ülkelerine götürülmelerine ne demeliyiz?

Bir siyasi iktidarı halkın gözünde, hatalarını göstermek istiyorsanız, onların para trafiğini takip edeceksiniz. Paranın gelişi-gidişi, nerelerde ve kimlerle bağlantı sağlandığını belgeleyeceksiniz. Bu yapılmazsa ülkeyi daha da zor günler bekliyor. Yalan üzerine kurulu bir iktidar,
adaleti de tekeline aldığında bunun adı totaliter rejim olur. 

Muhalefet ve özgür basının bu konuda göstereceği çabalar çok önemlidir.
Yeterince güçlü ve etkin bir muhalefeti / aydınları / sanatçıları / gençleri olmayan bir toplumun ezilmesi kaçınılmazdır. 

Yazımızı bilge Konfüçyüs’ün şu sözleriyle bitirelim:

  • Adaleti anlamayan adaletsiz olur.
  • Yalan söyleyenler, doğru söyleyenlere inanmazlar.  

Tufan Erbarıştıran
Cumhuriyet
, 14.11.18

TÜRKİYE’DE İHTİLAL ve DARBELER


Dostlar
,

Sevgili Suay Karaman, 27 Mayıs Devrimcilerinden, MBK (Milli Birlik Komitesi) üyesi
Sayın Suphi Karaman‘ın oğludur. Babası gibi yiğit bir devrimci ve yazardır.

Halen Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisidir ve bizim de üyesi olduğumuz
TÜMÖD (Tüm Öğretim Elemanları Dermeği) Genel Yazmanıdır.

Sayın Karaman, ADD Genel Yazmanlığı da yapmıştır.

Her yıl 27 Mayıs Devrimi adına mutlaka birkaç etkinliğe katılır.

ODTÜ Tarih Topluluğu‘nun 21 Mayıs 2013 günü düzenlediği

“50. Yılında 21 Mayıs 1963” konulu açıkoturumda kapsamlı bir konuşma yapmıştı.

5 sayfalık bu konuşmayı, 27 Mayıs 1960 Devrimi’nin 53. yılına da değinmesi nedeniyle
sizlerle pdf olarak paylaşmak istiyoruz..

Yazı, “TÜRKİYE’DE İHTİLAL ve DARBELER” başlıklı..

portresi2

Şöyle başlıyor :

  • “Batı ülkelerinde asker, bizde olduğu gibi kurtuluş savaşı vermemiş ve devrimlere öncülük işlevini üstlenmemiştir. Üstelik sömürgecilik ve emperyalizmin uygulayıcısı olmuştur. Ülkemizde ise, demokratik ve laik cumhuriyet, askerin öncülük ettiği, asker ve sivil aydınların başında bulunduğu bir Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kurulmuştur. Türk ordusu, Türk ulusu adına Cumhuriyetin kurulmasına öncülük ederek,
    1923 Aydınlanma Devrimi’nin yaratıcısı olmuştur. Türk Ordusu, kurucu düşünce olan Atatürkçülüğü korumak ve kollamak görevinin bir ifadesi olarak da, Türk ulusu adına
    27 Mayıs 1960 tarihinde bir müdahale gerçekleştirmiştir..”

Devamla;

  • “…27 Mayıs 1960 sabahı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin aşağıdan yukarıya doğru gerçekleştirdiği, Atatürk devrimlerine sahip çıkmak ve demokrasiyi korumak için giriştiği bu hareketi, tartışmasız bir “ihtilal” olarak tanımlamak gerekir. Bu işe soyunanlar eğer başarısız olsalardı,
    bunu yaşamlarıyla öderlerdi. Koşullar tamam olduğu zaman ihtilal kaçınılmaz olur. Her ihtilalin, onu yapanlar kadar onun koşullarını hazırlayanların da eseri olduğunu unutmamak gerekir..”

diye sürmekte ve

  • “..Darbe ya da darbe ortamlarının yaşanmaması, hukuk devleti ve demokrasinin hiçbir biçimde kesintiye uğramaması için, ülkeyi yöneten iktidarların hukuk devleti ilkelerine bağlı kalarak, gerçek demokrasiyi etkin hale getirmeleri gerekir. Hukuk devleti ve demokrasiyi ortadan kaldıran askeri darbelerin ve yaşadığımız sivil darbe sürecinin, haklı ve meşru gösterilebilecek bir yanı yoktur. Gerçek demokrasiyi yok eden darbelerin her türlüsüne, etkin olarak
    her zaman ve her koşulda karşı konulmalıdır. Bu yüzden ülkemizde gerçek demokrasi etkin ve egemen kılınmalı, hukukun üstünlüğü gerçek anlamda sağlanmalıdır. Sivil yönetimler demokrasiyi benimsedikleri ve hukuk ilkelerine bağlı kaldıkları zaman, darbe ortamlarının yaşanmadığı herkes tarafından görülecektir…”

şeklinde bağlanmakta.. (İlk Kurşun Gazetesi, 27 Mayıs 2013)

Sevgili Suay Karaman‘ın babası MBK Üyesi Sayın Suphi Karaman;
DP hükümetinin başı ve 2 bakanı

– Başbakan Adnan Menderes
– Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 
– Makiye Bakanı Hasan Polatkan’ın

Yassıada Mahkemesince verilen idam kararlarının MBK’de oylanmasında “hayır” oyu kullanmıştır.

Rahmetli Baba ve yaşayan oğul Karaman’a teşekkürlerimizle..

Yazının tümünü okumak için lütfen erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

 TURKIYE’DE_IHTILALLER_ve_DARBELER_27.5.2013_Suay_Karaman

Geçen yıl bu gün yayımladığımız yazıyı bir kez daha paylaşmak istiyoruz..

27 Mayıs 1961’de, bir “askeri darbe” ile, kan dökerek diktatörleşen DP iktidarının
tasallutundan Türkiye kurtarılarak demokrasinin önü açılmıştır.

1961 Anayasası, yeryüzünün en özgürlükçü anayasalarının başında geliyordu.
Ülkeye kattığı kurumlar günümüzde hala demokrasiyi korumayı sürdürüyor.
Saymakla bitmez..
O yüzden önce 1971’de 35 maddesi değiştirilerek gericileştirildi,
sonra da 1982 Anayasası ile kökten rafa kaldırıldı..

27 Mayıs 1961, klasik askeri darbeden çok öte, ondan çok ayrışan,
ilerici bir Devrime dönüşen çok özgün bir devinimdir.

Sevgi ve saygı ile.
27.5.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
p
rofsaltik@gmail.com

Şiir : Bırak Artık Yetişir


Bırak Artık Yetişir

Bırak artık yetişir, şu dalâlet yetişir;
Vatan elden gidiyor, bunca gaflet yetişir!..
Yerin dibine batsın şu açılım zirvesi;
Güçlükleri yenmeğe milli kuvvet yetişir!

Türkiye’de yok artık demokrasi a dostlar;
Bütün güçler tek elde korku, şiddet yetişir!..
Gerçekleri gör atık, niye yumdun gözünü;
İmralı canisine etme hizmet yetişir!..

Atatürk, vatan, millet, Türk sözü eğer;
Yasalardan çıkarsa size zillet yetişir!…
Ellerini bağlatıp şanlı Türk ordusunun,
PKK ve de devlet bu pazarlıkta yetişir!..

Yeni vergi tufanı, yine sardı dört yanı;
Yeter artık millete bu eziyet yetişir!..
Ya bu “Deniz Feneri”. Söyle kimin hüneri
Bir ileri, bir geri olan niyet yetişir!..

Üç savcıyı bir anda yuttu “Deniz Feneri”
Canavar mı acaba ne bu dehşet yetişir!..
Bir köstebek bulmuşlar dosyalar arasında;
Yeter artık ortaklık, ve de şirket yetişir!..

Bir yanda aç millet, sizinkiler komprador;
Yeter artık a beyler bunca servet yetişir!..
Siyaset sahnesinde her gün, her gün rezalet;
Yetmez mi be kardeşim? Bu kıyamet yetişir!..

Şehitlerin kanları, eğer yerde kalırsa;
Buna sebep olana milli lânet yetişir!..
Her gün hain saldırı, her gün bunca felâket;
Yeter Allah aşkına, bu felâket yetişir!..

Abbas GÖKÇE

ÖRTÜLÜ FAŞİZMDEN AÇIK İSLAMİ FAŞİZME : NAM-I DİĞER “ILIMLI İSLAM” REJİMİNE Mİ ??

ortulu_fasizmden_acik_islami_fasizme_24.09.08