Etiket arşivi: TTB; Türk Tabipleri Birliği

Dr. Taner ÖZEK’ten 14 Mart 2015 teması çizim : HEKİME ŞİDDET – HERKESE EŞİT HİZMET!


Dr. Taner ÖZEK’ten 14 Mart 2015 teması çizim :


HEKİME ŞİDDET – HERKESE EŞİT HİZMET!


Dostlar
,

Meslektaşımız Radyoloji Uzmanı Dr. Taner ÖZEK, ustaca çizimlerini sürdürüyor
ve cömertce paylaşıyor.. Teşekkür ederiz bir kez daha..

Dileriz bu çizimleri birer albüm olarak da toparlanır ve yayımlanır,
Sn. Özek’e mütevazi de olsa telif gelirleri sağlar…14_mart_2015_icin_Hekime_yonelik_siddet_Taner_OZEK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir 14 Mart daha geliyor..

Tıp ve Sağlık Haftası olarak değerlendiriyoruz epey yıldır..
Yani şamata, balo, eğlencelerle sınırlı değil asla…
Tersine, ülkenin sağlık sorunlarını tartışmak için ortam – zemin olarak değerlendiriyoruz..

Sağlık personeline yönelik şiddet bu sitede çok yazıldı.

Bu gün Başbakan Davutoğlu da sorunu gündeme aldı.
Dileriz TTB (Türk Tabipleri Birliği) olarak önerilerimizi dikkate alırlar..
Yıllardır dile getirmekteyiz bu önerileri…
Öyle nöbet ücretlerine %50 zamla çözülecek gibi değil sorunlarımız.;
Çoooo çok ağır…
Başbakan Davutoğlu salt 2 noktaya değindi..
Şiddeti kınadı ve mahkum etti sağolsun, bir de salt nöbet ücretlerine sınırlı bir zam..

Lütfen sitemizi ve TTB web sitesini izleyiniz sorunları ve çözüm önerilerini paylaşmak için..

Yarın, 13 Mart 2015 günü G(ö)REVDEYİZ..

Halkımızın da sağlık hakkını savunuyoruz onların bir bölümünden gördüğümüz
onca şiddete karşın..

Hekimlik -galiba- böylesine özverili ve bilgelik mesleği işte..

Mesleğimizi aşkla sevmeyi ve uygulamayı sürdürüyoruz
44 yıl önce Hacettepe Tıp Fakültesinde tıp eğitimine başladığımızdan bu yana..

Sevgi ve saygıyla.
12.3.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi ÇSED Raporu Değerlendirmesi


Dostlar
,

Türkiye gündemi bilinçli algı operasyonları ile yönlendirilirken,
AKP iktidarı bildiğini okuyarak ülkemizi dönüştürmeyi sürdürüyor; 
arka düzlemde ve sessiz sedasız..

İzlediği politikalar ulusal kurumlarımıza – uzmanlarımıza dayansa gene ciddi sorun olmayabilir, tartışılabilir

Ancak 2003 Haziran’ından bu yana ülkemizde uygulamaya konan
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM Programı tümüyle bir IMF – DB (Dünya Bankası) dayatması.
Siz bu 2’liye rahatlıkla ABD de diyebilirsiniz.
Süreçler karmaşık ve teknik. Uzmanlık bilgisi gerektiriyor.
Yaygın kamuoyunun bilgi ve ilgi alanı dışında kalıyor. Sağlık Bakanlığı – SGK… da bu durumu muhalefetsiz biçimde süreci yürütme bağlamında kendince “avantaj” sağlıyor.
Çok acı ve üzücü…

TTB (Türk Tabipleri Birliği) bu bağlamda kapsamlı bir bilimsel – hukuksal rapor hazırlattı.
Ülkemizin önde gelen Yönetim (İdare) hukukçularından Ankara Üniversitesi SBF öğretim üyesi Sn. Prof. Dr. Onur Karahanoğulları‘nın çok değerli hukuksal katkılarıyla oluşturulan kapsamlı bir raporu paylaşmak istiyoruz (8 sayfa):

Türk Tabipleri Birliği’nin Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi
ÇSED Raporu Değerlendirmesi

Ülkemiz sağlık sistemi, küresel piyasaların istemi doğrultusunda, ileride geri dönüşümü
giderek güçleşen bir biçimde serbest piyasa kurallarına göre pazara açılıyor.
Sağlık hizmetleri giderek kamu hizmeti olmaktan çıkarılarak bir piyasa hizmeti – malı (meta) kılınıyor. Hiçbir hukık kuralı, Anayasa dahil dikkate alınmıyor. Son derece gözü kara ve tehlikeli biçimde.. Açık söyleyelim; SUÇ İŞLEYEREK..

Türkiye insanının alın teri olan sınırlı ulusal kaynakları yerli ve yabancı sermayeye
peş keş çekilerek. Sağlık hizmetine erişim giderek pahalılaştırarak, güçleştirilerek ve
giderek daha çok cepten harcama kaşılığında.. Ödediğimiz vergiler ve
zorunlu GSS (Genel Sağlık Sigortası) primleri = EK VERGİ bile görmezden gelinerek..

Çıplak söyleyelim              :

  • Türk Devleti içinden ele geçirilerek kendi halkına ve ulusal çıkarlarına değil; yabancılara ve küresel sermayeye hizmet eder duruma düşürülmüştür.
    Sağlık sistemi özelinde Devlet, halkımızın sırtından yerli ve yabancı sermayeye rant aktaran sopalı bir tahsildardır.

    Rapor şöyle başlıyor :

    TTB_logosu

  • GirişAnkara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi’ne yönelik nihai Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirme (ÇSED) raporu, Bilkent Ankara Entegre Sağlık Hizmetleri Yatırım ve İşletme A.Ş. adına
    2U1K Danışmanlık Şirketi tarafından hazırlanmıştır.
    Rapordan 10 Ocak 2015’te yapılan toplantıda haberdar olunmuştur. 

    Bilkent Ankara Entegre Sağlık Hizmetleri Yatırım ve İşletme Anonim Şirketi Dia Holding FZCO ve İC İçtaş İnşaat Sanayi A.Ş.’den oluşmaktadır. Şirket, ihale ile aldığı hizmetlerin sunumu ve genel hizmetler için iki ayrı ortaklık daha kurmuştur. Genel Hizmetler Şirketi, Dia Holding FZCO ve ISS Türkiye’den oluşacaktır. Klinik Destek Hizmetleri Şirketi ise, Dia Holding FZCO ve Bozlu Holding Inc.’ten oluşacaktır. Hastanenin yapımının ardından 25 yıllık işletme süresi boyunca, Sağlık Bakanlığı, Proje Sahibine yıllık kira ödeyecektir. Bunun yanı sıra, Sağlık Bakanlığı tarafından garanti edilen hizmet ödemeleri, %70 doluluk oranına dayalı olacaktır. Yukarıda sözü geçen ödeme, kapasite hizmetleri ile ilgilidir. %70’lik doluluk oranının karşılanmaması durumunda, Sağlık Bakanlığı, karşılaşılan mali kayıplar için Proje Sahibine tazminat vermekle yükümlü olacaktır.

    ******
    Devamında;

  • TTB’nin açtığı davaya dair süreç

    Raporda Türk Tabipleri Birliği’nin açtığı davalara dair verilen bilgilerin kısmen doğru olduğu (sf. 83) görülmektedir. Metinde tercüme hatası yapılmasından kaynaklandığı belirgin olması nedeniyle (yakın anlamına gelen ‘close to’ ibaresinin kapalı olarak çevrildiği görülmektedir) konuya ilişkin kısa bilgi verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

    Türk Tabipleri Birliği Bilkent ihalesine karşı Aralık 2011’de dava açtı. Davada ihalenin usule aykırı yapıldığı gerekçeleriyle açıklandı. Ayrıca kapatılıp Bilkent hastanesi içine taşınacak hastanelerin arazilerinin şirketlere ticari olarak kullanmak üzere verilmesinin açıkça yasaya aykırı olduğu belirtildi. Temmuz 2012’de Danıştay, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ihale şartnamesinin yasaya aykırı olduğunu belirledi ve yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca 2005 yılında yapılan yasanın da kanunların taşıması gereken özelliklere sahip olmadığı gerekçesiyle Anayasaya Mahkemesi’ne başvurulmasına karar verdi.

    Sağlık Bakanlığı, Türk Tabipleri Birliği’nin ihalelere dava açamayacağını ileri sürerek karara itiraz etti, ancak Ekim 2012’de İdari Dava Daireleri Kurulu bu itirazı reddetti.

******
Ve şöyle bağlanıyor :

  • Sonuç
    Türkiye’de 2005 yılından bu yana belirgin bir yasal altyapısı bulunmayan kamu özel ortaklığı finansman yönteminin özellikle sağlık hizmeti alanında uygulamasına dair ön hazırlıkların yeterli nitelikte yapılmadığı açıktır. Bunun dışında tüm hazırlık ve uygulama süreçleri kamuoyuna doğru bilgilendirme yapılmaksızın yürütülmektedir. Sağlık çalışanlarının meslek ve sendikal örgütlenmeleri sürece dahil edilmeden, itirazları göz önüne alınmadan yürütülen süreç, kamu özel ortaklığı uygulamalarına ilişkin dünya ölçeğinde özellikle finansman kuruluşları tarafından belirlenen ölçütlere de aykırıdır.

    Türk Tabipleri Birliği, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın kabulü aşamasından bugüne değin Türkiye özelinde uygulamanın sürdürülemez olduğunu bilimsel çalışmalarıyla açıklamıştır. Kamu özel ortaklığı finansman yöntemiyle Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yeni bir aşaması olduğu Dünya Bankası tarafından da açıklanan bu yeni sürecin uzun vadede sağlık hizmeti sunumunda, sağlık çalışanları ve hizmetten yararlanacak tüm çevreler açısından büyük hasar yaratacağı da açıktır. Dolayısıyla yukarıda kısaca özetlenen çerçevede açıklanmaya çalışıldığı gibi bu yöntem kullanılarak sağlık hizmeti sunulabilmesi Türkiye özelinde olanaklı değildir. 

*****
İlgi ve bilginize sunarız…
Emek verenlere teşekkür ediyoruz..
Raporun tümünü okumak için lütfen tıklayınız :

Bilkent_Entegre_Saglik_Kampusu_ProjesiCSED_Raporu_Degerlendirmesi

Sevgi ve saygı ile,
30.01.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

ULUSAL İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ POLİTİKA BELGESİ – II ve 3 Üzerinde Düşünceler..


ULUSAL İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ  POLİTİKA BELGESİ – II  ve 3
Üzerinde Düşünceler..

Dostlar,

Aşağıda bir belge sunuyoruz..  

T.C.
ULUSAL İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ
POLİTİKA BELGESİ – II
(2009 – 2013)

Bir yazımızı bu bağlamda anımsatmak istiyoruz :

İŞ CİNAYETLERİNE TÜRKİYE’de KURBAN VERDİĞİMİZ
ONBİNLERCE EMEKÇİ ADINA BİR PULSUZ DİLEKÇE – REÇETE
http://ahmetsaltik.net/2014/05/23/is-cinayetlerine-kurban-verdigimiz-onbinlerce-emekci-adina-bir-pulsuz-dilekce/

Bir de acı sayıları içeren görselimiz olacak :

Slide14

“TTB : İşyeri cinayetleri ve meslek hastalıkları bu düzenlemelerle önlenemez!” 

  • başlıklı bir yazımzı 29.12.2014 günü sitemizde sizlerle paylaşmıştık.
    (http://ahmetsaltik.net/2014/12/29/ttb-isyeri-cinayetleri-ve-meslek-hastaliklari-bu-duzenlemelerle-onlenemez/)TTB (Türk Tabipleri Birliği) uzmanlarının olumsuz yargısı, yukarıda adı geçen
    İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesi ve Eylem Planı – 3 için idi.. (2014-2018 dönemi..)2009 – 13 arası 5 yıllık 2. İSG Planı döneminde yıllık işçi cinayetleri
    (yukarıdaki görselde de görüldüğü üzere) şöyle :

    2009 : 1171 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi!
    2010 : 1454 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi!
    2011 : 1710 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi!
    2012 :  878 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi!
    2013 : 1886 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi!
    5 yıl toplamı : 7099 emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi!

    Bu arada, İstanbul müftülüğü bir hutbe yayımladı camilerde okunmak üzere :

    “İŞ GÜVENLİĞİNDE AŞIRILIK ALLAH’a GÜVENİ SARSAR”
    (AYDINLIK Gazetesi, 27.12.14)

    *****

    Bu hazin tabloyu, halkımızın ve de özellikle
    AKP’ye oy veren milyonlarca yurttaşımızın vicdanına sunmak isteriz..

  • Türkiye, ölümlü iş cinayetlerinde Dünyada 3., Avrupa’da 1. sırada..Sözümüz ona “alınan t
    üm önlemlere karşın”!? Hangi önlemler? Örneğin ABD (NIOSH) ve AB’de (OSHA) olduğu üzere Özerk Ulusal İşçi Sağlığı Güvenliği Kurumukurdunuz mu? Niçin kurmuyorsunuz?

    Ve Başbakan iken Bay RTE, Zongudak Karadon’da 30 emekçi, Soma’da (13 Mayıs 2014)
    301 emekçi göz göre göre işçi cinayetlerine kurban verildikleri – edildikleri halde,
    Ölüm bu mesleğin fıtratında var.. diyebilmişti. Aşağıdakileri yazmıştık birçok yerde..

    • Başbakan Erdoğan, 30 emekçiyi yutan Karadon (17 Mayıs 2010) grizu faciasında
      «Bu mesleğin kaderinde ölüm var..» demişti. Oysa TEPAV (TOBB’un Türkiye Politik ve Ekonomik Araştırmalar Vakfı) bilimsel raporları başlıca;
      işletmede üretim plan ve projesinin olmadığını,
      – havalandırmanın yetersiz olduğunu…
      – …………. kanıtladı.

      • Dönemin Çalışma Bakanı Prof. Ömer Dinçer hiç sıkılmadan «Güzel öldüler» (!!?) diyerek hepimizi utanca boğdu. Dönemin Çalışma Bakanı Prof. Ömer bey,
        grizu patlamasında yerin yüzlerce metre altında feci biçimde ölümün “güzel ölüm olduğu saçmalaması için çok mu düşündü acaba??
    • Bu işçi cinayetlerinin asıl sorumlusu, akıl ve bilim dışı çağ dışı siyasal anlayıştır.
      13 yıldır iktidarda olan bu gerici ve emek düşmanı anlayış, gerekli denetimleri yapmayıp sermayenin isteklerine boyun eğmektedir. Asıl katil olan bu siyasettir.
      AKP hükümeti istifa etmeli, TBMM olaya el koymalıdır..Bırakalım AKP hükümetini, Çalışma ve SG Bakanı Faruk Çelik ile
      Enerji Bakanı Taner Yıldız istifa ettiler mi?TBMM olaya el koydu mu,
      yoksa “Soma faciası geliyorrr..!” diye feryat eden Manisa CHP Milletvekili dostumuz
      Ecz. Özgür Özel
      ‘in TBMM soruşturma önergesini 6 ay bekletip (Ekim 2013 – Nisan 2014) red mi etti? Ve 2 hafta sonra Soma faciası gös göre göre gelmedi mi?

      Geçelim; Çalışma ve SG Bakanı Faruk Çelik, Soma soruşturmasında Savcıların
      Bakanlık iş denetçilerinin bilgisine başvurmalarına – ifadelerini almalarına izin vermedi!
      Niçin acaba? Denetçiler, üzerlerindeki politik baskıyı itiraf etmek zorunda mı kalacaklardı suç üstlerine yıkılacakken??

Bir de, Tuzla’da emekçi cinayetleri ülkeyi bunaltırken Başbakan RTE Tuzla’da işverenlerle
bir toplantıya zoraki katılmış, tersane işçilerinin sendikası LİM-TER İŞ  temsilcisini
salona almamıştı! Niçin ?? Bunu da kaydetmek gerek.

Bay RTE; Soma faciasını, 1850’lerde İngiltere’de yaşanan bir maden kazasını örnek göstererek normalmiş gibi kamuoyuna yutturmak bile istemişti!??

*****

İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesi ve Eylem Planı – 3 (2014 – 2018);
hayırlı sonuçlara vesile olur inşaallah ve önceki Plandan daha az emekçi ölümüne neden olarak AKP hükümetinin – İstanbul Müftüsü muhterem hocamızın yüzünü ak eder!

*****

Acı ironi bir yana; asgari ücretli emekçi kardeşlerimiz ve aileleri, saygın Ulusumuz;

  • Türkiye’nin yüreğini kanatan iş cinayetlerinin (siz hala İŞ KAZASI mı diyorsunuz yoksa?!) ana sorumlusu siyasal iktidardır. Bu iktidardan kurtulmadıkça sana yaşam hakkı yoktur!

Çözüm önerilerini de görmek üzere lütfen, bu sitede 2 ayrı dosya olarak yayımladığımız

DÜNYA’da veTÜRKİYE’de İŞÇİ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ Sorunu ve Çözümler

başlıklı kapsamlı bilimsel sunumu dikkatle inceler misiniz?

  • Türkiye ve Dünyada İşçi Sağlığı ve Güvenliği / Occupational Health & Safety;
    in Turkey and in The World
    (http://ahmetsaltik.net/2014/11/23/turkiye-ve-dunyada-isci-sagligi-ve-guvenligi/)

Sevgi ve saygı ile.
03.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

KALPAKSIZ KUVAYI MİLLİYECİ PROF. DR NUSRET FİŞEK’i ANMA


Dostlar,

Prof. Dr. H. Nusret FİŞEK,
Uğur Mumcu‘nun deyimiyle “Kalpaksız bir Kuvayı Milliyeci” dir.

Nuret Fişek ile

 

 

 

 

 

Biz kendisini Hacettepe Tıp 1. sınıfta tanıdık, öğrencisi olduk (1971-72).

O’ndan modern Halk Sağlığı‘nı öğrendik.

Daha 1. sınıfta uzmanlaşma alanımıza karar verdik,
TOPLUM HEKİMİ – HALK SAĞLIĞI UZMANI olacaktık..

Fakülteyi bitirdikten sonra öyle yaptık. Bu alanda uzmanlaştık, bu kez asistan hekim iken de bizim hocamız oldu, bu onuru 2. kez yaşadık.

O’nu 3 Kasım 1990’da prostat ca nedeniyle 76 yaşında yitirdik. O sırada TTB
(Türk Tabipleri Birliği) Merkez Konseyi yönetiminde idi (önceki dönem başkandı). Cenaze töreninde fotoğrafını yürüyüş kolu (kortej) önünde 3 haftalık bir Doçent olarak
(9 Ekim 1990) biz taşıyorduk.

Görkemli yapıtı önümüzdedir. Türkiye modern Halk Sağlığı Bilimleri ile tanışmıştır.
Ülkemiz Tıp Fakültelerinin hemen tümünde Halk Sağlığı Anabilim Dalları vardır.

Hemşirelik Fakültesi / Yüksekokulu / Sağlık Bilimleri Fakültelerinde de..

20-24 Ekim 2014 günlerinde Edirne’de yapılan (biz orada Halk Sağlığı AbD’nı kurmuş ve 16 yıl başkanlığını yapmıştık; 1988-2004) 17. Ululsal Halk Sağlığı Kongresi’ne 600’ü aşkın katılımcı geldi ve bir rekor oldu. Yüzlerce öğretim üyesi, Halk Sağlığı Uzmanı hekim ve yüksek lisans, doktora ve tıpta uzmanlık öğrencisi genç insan bu alanda ülkemiz insanının sağlığı için çalışmaktadır.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Sağlık Bakanlığı’nın 2 ayağından biridir ve Türkiye’de
1. Basamakta kişilere ve topluma koruyucu sağlık hizmeti verme yükümlüdür. 20 bin dolayındaki ASM (Aile Sağlıı Merkezi) bu Kuruma bağlıdır. Başında genç bir bayan
Halk Sağlığı Profesörü vardır.

****

Prof. Fişek, 1989’da Prof. Muammer Aksoy ile ortak davranarak kuzeni Prof. Hicri Fişek ve fakülte arkadaşı Prof. Hüsnü Göksel‘i de katarak ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) kuruluşunda 2. ad olarak yer almıştır. ADD’nin 50 kurucusunun 6’sı hekimdir..

****

Bu yıl O’nun bedensel olarak yitirişimizin 24. yılında anma yerinel, doğumunun 100. yılını kutlayacağız. Etkinlik programı aşağıda..

İlginizi diler ve bekleriz..

3_KASIM_2014-ANMA13_KASIM_2014-ANMA2
11 yıl önce Edirne’de Trakya Üniv. Tıp Fak. de verdiğimiz

“PROF. DR. NUSRET FİŞEK ve HALK SAĞLIĞI”

başlıklı dersimizin yansılarını görmek ve Nusret hocanın ülkemize kattığı devrimci eylemi görmek için lütfen aşağıdaki erişkeyi tıklar mısınız??

Nusret_Fisek_03.11.03

Sevgi ve saygı ile.
3.11.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Bekir Coşkun : DOKTOR !


DOKTOR!

portresi_gulen

 

Bekir Coşkun
SÖZCÜ,
24.6.14

 

 

Bak yetiş…
112 mi ne?…
Acil…
*

Ne yaptığını bilemiyor doktor?..
Tutarsız konuşmaya başladı…
Gerçi henüz bakanlarının (bakıcı anlamında, davalık olmayalım)
sırtına binip “Ordular ilk hedefiniz Karadeniz’dir ileri” demedi…
Niye Karadeniz diyeceksin?…
Çünkü yön tutturamamak sendromu var,
kafası kesilen Türkmenler güneyde olduğu için, bu kuzeye kızabilir…
*

Zamanı da karıştırıyor doktor…
Kuzey Irak’ta konsolosluğumuzun bayrağı indirildi,
diplomatlarımız sürüklenip götürüldü, TIR şoförlerinin kafasını kesiyorlar,
bu 1071 Malazgirt zaferini nasıl kazandığımızı anlattı…
“Selahaddin Eyyubi komutasında Kudüs’e doğru ilerlerken….” diye kükrediğinde ise…
Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’e ilerlediğini duyan dinleyenler de
çok sevindiler gerçi…
Alkışladılar doktor…
Ne yapacağız?..
*

Zihin bulanıklılığı sıçraması mesela…
Sinirsel…
Ortadoğu’nun “Bataklık olmadığını” anlattı bize iki saat…
İyi mi?..
Sonra zaten kendisi “Camiye girip ibadet edenleri öldürüyorlar, aman Allahım” diyerek bataklığı anlattı, ters takla sendromunu geçti mi?..
*

Dil tutulması ayrıca…
Her gün kafa kesen IŞİD’e bir türlü “terör örgütü” diyemiyor
Bu milletin şanlı askerlerini, Genelkurmay Başkanı’na, komutanlarına “terör örgütü” dediği için alayı mahkum edildi…
Ama cani teröristler devletin konuk evlerinde…
Yine de şükür…
Madalya vermiyor…
*

Doktor, böyle n’olacak?..
Milleti millete düşman ettikten… Devleti ortadan kaldırıp, terörü meşrulaştırdıktan… Rüşvet ve talanı helalleştirdikten…
Aşağıyı karma karışık berbat ettikten sonra,
yukarıya çıkıp oturmak istiyor…
Allah muhafaza…
İzmir’i bombalatma ihtimali var mı?…
*

Yüzü değişti sanki…
Durmadan bağırıyor…
Gözleri tuhaf gibi…
Ne yaptığını bilemiyor…
Doktor!..

=====================================================

Dostlar,

TTB (Türk Tabipleri Birliği) bizce sorunu değerlendirmeli…

Masaya yatırmalı ve enine boyuna ciddiyetle tartışmalı, bir yargıya varmalı..

Böyle gidebilir mi; seyredilebilir mi?
Suça ortaklık olmaz mı??

Sevgi ve saygı ile.
24 Haziran 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

 

Kanser Haftası, Sürdürülemeyen Harcamalar ve Ne Yapmalı??

Kanser Haftası, Sürdürülemeyen Harcamalar ve Ne Yapmalı??

Dostlar,

Her yıl Nisan ayı başında Kanser Haftası etkinlikleri düzenleniyor..

9. Kanserli Hastalar Kongresi, bu yıl Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
İbni Sina Hastanesi Hasan Ali Yücel Konf. Salonunda yapılacak.
Tarih 11 Nisan 2014 Cuma, sabahtan akşama dek gün boyu..

Programı görmek için lütfen tıklayınız..

9._Kanserli_Hastalar_Kongresi_11.4.14

Bu kongreler gerçekten çok yararlı oluyor. Kanserli hastalar ve yakınlarıyla bu alanın uzmanları bir araya gelerek gün boyu, çok boyutlu KANSER sorununu enine boyuna irdeliyorlar. Hastalar ve hekimler deneyimlerini paylaşıyorlar, duygudaş (empatik)
bir iletişim ortamı doğuyor.

“Kanser” artık neredeyse bir tür “kronik hastalık” niteliği kazandı.
2 nedenle :

– Çok yaygınlaştı
– Bu hastaların sağkalım (survival) süresi ve nitelikli yaşamı “epey” uzadı..

Bu arada bir şey daha oldu : Hastalığın sağaltımı giderek karmaşık ve pahalı olmaya başladı. “Kişiye özel” ve “hücre reseptörleri düzeyinde etkili” ilaçlar (Kemoterapötikler) ne yazık ki çok ama çok pahalı. Geçtiğimiz aylarda bir ilaç firması, “Zaten biz bu ilaçları yoksullar için üretmiyoruz..” bağlamında bir tümce kullandı ve epey eleştiri aldı.

Bu ilaçların geliştirilmesi ortalama 10 yıla varan bir süre alıyor ve yaklaşık 500 milyon $ dolayında harcama gerektiriyor. Bu AR-GE bedelini ancak büyük çokuluslu
(Multi-national) şirketler (ÇUŞ) karşılayabiliyor. Devletin Tıp / Eczacılık Fakültelerinin,
Gen ve Moleküler Biyoloji Bölümlerinin, Biyoteknoloji Enstitülerinin ya da hekim – eczacı meslek örgütlerinin (TTB – Türk Tabipleri Birliği ve TEB : Türk Ezacılar Birliği) bu tür bir yapılanması, girişim planı ve işleyişi yok.. Alan, -tıbbi tekonoloji gibi- tümüyle
küresel – uluslararası sermayeye devredilmiş durumda. Kamusal kurumlar
sınırlı denetim ve ruhsatlandırma işlevi görüyor. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanlığı, ABD’de FDA (Food and Drug Administration) gibi.
Üstelik kanser ölümlerin %60’ı ve yeni kanser tanılarının yarıdan çoğu gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşiyor. Kimi kanser türlerinin sağaltımı olmasına karşın,
gelişmekte olan ülkelere girmesi gecikiyor.

Ülkemizde her yıl, yaklaşık yüz binde 200 dolayında bir kanser insidens hızı ile,
80 milyon nüfus için 160 bine yakın “yeni” kanser olgusu bekliyoruz. Dünyada ise,
7.5 milyar nüfus için bu rakam yaklaşık 15 milyon dolayında. Her yıl 8 milyon dolayında dünyalının da kanser nedeniyle öldüğü kestiriliyor (Globocan verileri). Toplam ölümler yaklaşık 60 milyon iken, hemen hemen her 7-8 ölümden 1’inin nedeni kanser..

Ölüm nedenleri içinde ilk sırayı çok utanç verici ama AÇLIK alıyor ne yazık ki.
Her yıl 11 milyon kadar dünyalı açlıktan ölüyor ve her 5-6 ölümden 1’i demek bu!
(DSÖ ve FAO verileri)

Sağaltım bedelleri öylesine tırmanıyor ki; neredeyse toplam sağlık giderlerinin %2-25’i bu sorun için yapılıyor. Yıllık harcama 1 Trilyon doları aşıyor. Türkiye’nin 2014 merkezi yönetim bütçesi 436 Milyar TL, yaklaşık 200 Milyar Dolar bile değil.. (33 Milyar TL’si de açık!). Dolayısıyla Dünyanın Kanser harcaması Türkiye bütçesinin 5 katını aşıyor. Türkiye’nin ise, elde güvenilir istatistikler olmamakla birlikte, benzer eğilimler içinde olduğu söylenebilir. Dolayısıyla, toplam ulusal gelirinin yaklaşık %6’sını sağlık için harcayan ülkemizde, kanser giderlerinin bu toplamın 1/4’ü ya da 1/5’i olduğu kestirilebilir. 2013 için yaklaşık 850 Milyar $ olan TUG’in (Toplam Ulusal Gelir – GSMH) %6’sı olan 51 Milyar $ toplam sağlık giderinin 1/4-1/5’inin kanser harcaması olabileceği hesabıyla (TUG içinde % 1,2 -1,5), 10.2 – 12,75 Milyar $ gibi bir rakam hesaplanabilir.

Salt SGK’nın harcamalarından kalkarak yaklaşık bir kestirim güçtür. Özel sigortaların
ve cepten harcamaların, kayıt dışı giderlerin de dikkate alınması gerekir. Türkiye’de
tüm sağlık giderlerinin uluslararası muhasebe kurallarına uygun muhasebeleştirildiğini söylemek olanaksızdır. 2-3 onyıl kadar önce Türkiye’nin toplam sağlık gideri ulusal gelirin %2,5’i dolayında idi. Günümüzde bu rakam 2,5-3 katına koşmaktadır.
Salt güncel kanser harcamalarının bile yakın geçmişin toplam harcamalarının
yarısına erişmesi çok düşündürücüdür.

SGK, kanser harcamalarının 2030’da 458 Milyar Dolar’a tırmanacağı
öngörüsünde bulunmaktadır!

Sağlık Ekonomisi bakımından kaldırılamaz bir kanser yükü ile karşı karşıyayız.
Bir yanda yeni sağaltım yöntemleri ve çok daha sınırlı olmak üzere korunma önlemleri;
öbür yanda giderek artan yeni kanser olguları ve türleri; çok pahalılaşan sağaltım..

2 olgu yalınkılıç savaştalar adeta…
İnsanlığın geleceği kime ve neye emanet??
Çokuluslu küresel sermaye şirketlerine mi??
Özelleştirilmiş – piyasaya terkedilmiş kar sigortacılığı temelli sözde liberal özde vahşi sağlık şirketlerine mi??

Savaşımın hem tıbbi hem de sosyo-ekonomik kulvarda halk yığınlarıyla sürdürülmesi gerek. Hem Devletler asli sorumluluğuna davet edilmeli, hem kürsel şirketler insani sorumluluğa.. hem de

  • KANSERDEN KORUNMA ÖNLEMLERİNİN YAYGIN – ETKİN UYGULANARAK KÜRESEL ÖLÇEKTE POLİTİKALARLA DESTEKLENMESİNE.. mahkumuz!

Koruyucu sağlık hizmetlerini öne çekmeden başarı olanaksız!
Bu ise piyasaya terkedilmiş bir sistematikte hayal. Çünkü piyasanın tunç yasası MAKSİMUM KÂRDIR! İnsanlar daha çok hastalanmalıdır ki, hastalıklı yapı kâr etsin!
Sağlık hizmetlerinin kamu eliyle verilmesi, piyasanın çok sınırlandırılması ve önceliğin de kesin olarak KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNE VERİLMESİ GEREKİYOR.

Başka hiçbir çıkış yolu yok..
Bir an önce, hem de küresel boyutta bu politikalara yönelmemiz gerekiyor.

Zaten liberalizmin kurucu ideolojik babası Adam Smith de
aynen şöyle buyurmamış mıydı??

  • Sağlık hizmetleri piyasaya bırakılamayacak denli
    önemli ve kritik hizmetlerdir!

7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nde “herkese sağlık” diliyoruz her şeye karşın..

Sevgi ve saygı ile.
7 Nisan 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Helsinki Bildirisi -2013

Dostlar,

Kısaca “HELSİNKİ BİLDİRGESİ” olarak adlandırılan

“Dünya Tabipleri Birliği Helsinki Bildirgesi 
İnsanlar Üzerinde Yapılan
Tıbbi Araştırmalarla İlgili Etik İlkeleri”

güncellenerek yeniden yayımlandı.

TTB (Türk Tabipleri Birliği) metni Türkçeleştirerek üyeleriyle paylaştı.

Bu metin, mevzuatımızda gönderme yapılarak içselleştirilmişti.
(Resmi Gazete 29 Ocak 1993, sayı 21480, syf. 39,
İlaç Araştırmaları Hakkında Yönetmelik)

64. DTB (Dünya Tabipler Birliği) Genel Kurulu, Fortaleza, Brezilya, Ekim 2013 güncellemesini aşağıda pdf olarak sunuyoruz. 37 madde ve 6 sayfadan oluşan
bu önemli metin, insan denekler üzerinde yürütülen biyomedikal araştırmaların etik kurallarını düzenlemekte.

İlki Haziran 1964’te Helsinki’de yapılan 18. DTB (WMF – World Medical Association-WMA)) Genel Kurulunda kabul edilmiş ve daha sonra 8 kez güncelleme görmüştü. Bu sonki 9. güncelleme oldu.

Biyomedikal bilimlerde (Tıp ve Sağlık Bilimleri) insan denekler üzerinde yürütülecek bilimsel çalışmaların bu kurallara mutlaka uyması gerekiyor. Yerel ve genel Etik Kurullar bu çalışmalara “onay” vermeden önce Helsinki Bildirgesi etik kurallarına uygunluk arıyorlar. Etik Kurul onayı olmadan bilimsel araştırma projelerine parasal destek bulmak olanağı olmadığı gibi, saygın tıp dergilerinde yayımlamak ya da
saygın tıp kongrelerinde sözlü bildiri olarak sunmak olanağı bulunmuyor..

3. madde şöyle :

  • Madde 3 : DTB Cenevre Bildirgesi hekimi “Hastamın sağlığı birinci önceliğim olacaktır” sözüyle, Uluslararası Tıp Etiği Kuralları ise “Bir hekim sağlık hizmetini, hastası için en iyiyi gözeterek sunacaktır” ifadesiyle bağlamaktadır.

Tüm metni okumak için lütfen aşağdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız..

Helsinki_Bildirgesi_2013

Sevgi ve saygı ile.
23 Aralık 2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Sivas Şehidi Dr. Behçet AYSAN Şiir Ödülü ve Anma Töreni


Sivas Şehidi Dr. Behçet AYSAN Şiir Ödülü ve Anma Töreni

Dostlar,

2 Temmuz 1993’te Sivas’ta lanetli Madımak otelinde (Şimdi müze..) yakılan
33 yurtsever aydın – sanatçıdan biri de meslektaşımız Dr. Behçet Aysan idi..

Rahmetli Dr. Aysan aynı zamanda şairdi.

“BİR EFLATUN ÖLÜM” adlı şiirini okumak için lütfen tıklar mısınız??

Bir_eflatun_olum

Meslek örgütümüz TTB (Türk Tabipleri birliği), Dr. Aysan adına her yıl şiir yarışması düzenleyerek O’nu ve hatırasını anıyor, yaşatıyor sağolsun..

Bu yılki anma ve ödül töreni 6 Kasım 2013 akşamı, Çankaya Belediyesi
Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde (Kennedy Cd. no 4, ABD Büyükelçiliği karşısı)..

Katılım, ilgi duyan herkese açık..

İlgi ve bilginize sunarız..

Duyuru posteri aşağıda..

Sevgi ve saygı ile.
30.10.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Bu da Oldu: Hekim Olmayan Başhekim

TTB_logosu


Bu da Oldu: Hekim Olmayan Başhekim

alt

Türkiye’de öyle olaylar oluyor ki, hepimize “Daha neler göreceğiz?” dedirtiyor.

Bunlara son örnek geçtiğimiz hafta Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliği’ne hekim olmayan bir başhekimin atanmasıyla yaşandı.
Bu hastanede görev yapan yüzün üzerinde öğretim üyesi meslektaşımız varken Rektörlüğün başhekimliğe “mevzuata uygun” gerekçesiyle hekim olmayan bir
öğretim üyesini getirmesi şaşkınlık ve öfke yarattı. “Mevzuata uygunluk” tartışması
bir yana, tanımlanan görevlerin niteliği ve ayrıca başhekimin hekim olmasının doğallığı ortadayken böylesi bir idari tasarrufa (AS : işleme) gidilmesi kamuoyundan
yoğun tepki çekti.

Konuyu yakından takip eden Türk Tabipleri Birliği dava açma hazırlıklarına başladı.
Bu süreçte 11 Ekim 2013 günü Başhekim olarak görevlendirilen Doç. Dr. Recep Özmerdivenli’nin kamuoyundaki tepkiler üzerine istifa ettiği, yerine Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Adnan Özçetin’in görevlendirildiği haberi geldi.

Sevinsek mi bilemiyoruz. Böylesi bir yönetim anlayışını kabul etmiyor,
bu ülkede idari görevlerde bulunanları hekimlik mesleğine ve sağlık alanının
son derece önemli özelliklerine hürmete davet ediyoruz.

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 4. Ulusal Kongresi

Değerli hekimler,

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 4. Ulusal Kongresi
16-17 Kasım 2013 günlerinde düzenleniyor.
Yer : Ankara Üniv. Tıp Fak. morfoloji binası..
Kongrenin bildirilerle zenginleşmesi için çaba harcanıyor, bu açıdan önemli bir fırsat olabilir. Bildiri başvuru süresi 11 Ekim’de (2013) doluyor ancak düzenleme kurulu
25 Ekim’e uzatmayı planlıyor, bu nedenle fırsat kaçmış değil.
Kongreye katılım ücretsiz.
Başka kongrelerde (özellikle uzmanlık kongrelerinde sunulmuş bildiriler de)
daha önce sunuldukları kongreye ilişkin bilgi notu ile birlikte başvurabiliyor.
Program ve web sayfası erişkesi (linki) aşağıda.
Bildiri özeti gönderebilmek için “kayıt” başlığındaki “yazılı bildiri/poster” seçeneği tıklanınca dosya yükleme seçeneği çıkıyor. Özetler buradan yüklenebilir.
Bu duyuruyu yaygınlaştırmanız dileğiyle..Meslektaşımız Dr. Figen Şahpaz aracılığıyla ulaştırılan duyuruyu paylaşmak isteriz.

Duyuru aşağıda…

Saglik_Calisanlarinin_Sagligi_Kongresi_2013

Sevgi ve saygı ile.
04.10.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net