Son Yazısı / Tüm Yazıları
Benim de Merdan Yanardağ ile birlikte “18 Dakika” adlı 45 dakika kadar süren bir yorum programı yaptığım TELE1 televizyon kanalı, Radyo Televizyon Üst Kurulu RTÜK kararıyla 22 Şubat Çarşamba günü saat 00.00’dan itibaren (başlayarak) üç gün süreyle karartıldı.
***
Önce olayı anımsayalım:
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu RTÜK, TELE1’de Enver Aysever’in sunduğu “Ayrıntılar” programına konuk olarak katılan TİP Milletvekili Sera Kadıgil’in Diyanet eleştirisi sebebiyle, TELE1’e 3 günlük ekran karartma cezası vermişti.
RTÜK oyçokluğu ile alınan kararın gerekçesini Sera Kadıgil’in “Diyanet bu haliyle siyasal İslamcı gereçtir” sözleri olarak göstermişti.
Bu karar üzerine TELE1, cezanın iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle yargıya başvurmuş ve Ankara 2. İdare Mahkemesi, oybirliği ile yürütmenin durdurulması kararını vermişti.
RTÜK bu karara karşı bir üst mahkemeye itiraz etmişti.
Ankara Bölge İdari Mahkemesi İdare Mahkemesinin verdiği yürütmeyi durdurma kararını iptal etti ve TELE1’in ekranı karartıldı.
***
Hem RTÜK’ün bu ceza kararı…
Hem de bu cezanın yürütmesini durduran İdare Mahkemesi kararını kaldıran Bölge İdare Mahkemesi kararı…
Anayasasında “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” yazan Türkiye Cumhuriyeti’nde mantıksız, haksız ve hukuksuz bir karardır.
Mantıksız bir karardır:
Çünkü, Sera Kadıgil, TELE1 personeli değildir, TELE1’de program yapmamaktadır, TELE1’i temsil etme, TELE1 adına konuşma yetkisine sahip değildir.
Dolayısıyla, sözleri asla TELE1’i bağlamaz.
Özetle, önceden ne diyeceği de bilinmeyen bir konuğun sözleri dolayısıyla TELE1’in cezalandırması, bırakın yasaları, düz mantığa bile aykırıdır.
Hukuksuz bir karardır:
Çünkü, Diyanet İşleri Başkanlığı devletin bir bürokratik kurumudur ve her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı onu eleştirmek hakkına sahiptir.
Üstelik Sera Kadıgil bir milletvekilidir ve görevi zaten iktidarı ve devlet kurumlarını irdelemek, değerlendirmek ve eleştirmektir.
Yani Sera Kadıgil, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı eleştirirken aslında görevini yapmaktadır.
Demokrasiye aykırı bir karardır:
Çünkü Sera Kadıgil bir milletvekilidir, kürsü dokunulmazlığına sahiptir; kürsüde dile getirdiği görüşleri dışarıda da aynıyla dile getirmek hakkına sahiptir.
Üstelik bir siyasal parti üyesidir ve her siyasal parti üyesi gibi iktidarı ve devletin bürokratik kurumlarını eleştirmek, hatta onların kaldırılmasını bile istemek hakkına sahiptir.
Unutulmasın ki bu rejimde, bir siyasal lider, bırakın Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını bile önerebilmiştir.
Hukuk Devleti kavramına, temel hak ve özgürlüklere aykırı bir karardır:
Çünkü sadece (yalnızca) bir devlet kurumunun eleştirilmesi değil, iktidarın bir siyasal eğiliminin, bir yöneliminin ve bunu temsil eden bir kurumun eleştirilmesi de ifade özgürlüğüne girer.
Evrensel hukuk ve demokratik rejim anlayışına da aykırıdır:
Çünkü din ve mezhep inançları üzerinden, tek bir inanç grubuna yönelik olarak tekelci ve istismarcı bir biçimde siyaset yapılması hem Hukuk Devleti’nin hem de Demokratik Rejimin altını oyar.
***
Sevgili okurlarım, özetle RTÜK’ün verdiği ceza ve bu cezanın yürütmesinin durdurulmasının kaldırılması ve TELE1 ekranının karartılması, Anayasa’ya da Demokrasi’ye de Hukuk Devleti’ne de Laikliğe de temel hak ve özgürlüklere de mantığa da aykırıdır.