24 NİSAN KORKUSU
Dr. Ceyhun BALCI
https://cumhuriyetciyorum.wordpress.com/2019/04/24/24-nisan-korkusu/
Kural değişmedi! Bu yıl da 24 Nisan kaygı kaynağı olmayı sürdürdü. Fransa ne yaptı, ABD ne diyecek ya da bu konuya bugüne değin kayıtsız kalmış olanlar
canımızı sıkacak adımlar atacaklar mı sorusu zihnimizi kemiriyor. Bu yılın yıldızı bu yalanı hortlatmaya çalışan Fransa oldu!
T.C. Cumhurbaşkanlığı sitesine bu yıl durumu kısa ve öz şekilde anlatan bir görsel konmuş olması olumlu bir gelişme sayılmalı.
Emperyalizmin halklar arasındaki çelişkiler üzerinden yol alma anlayışına odaklanılmadan bu konuyu anlamak son derece zor görünüyor. Türkiye dize getirilme adayı olduğu sürece Ermeni Soykırımı yalanı kapımızdan eksik olmayacaktır. Oysa, Türkiye’nin eli öylesine rahat ve sağlam ki!
İsviçre-Perinçek Davası’nın AİHM tarafından karara bağlanması sonrasında tarihsel gerçeğe hukuksal dayanak eklenmiştir. Bu konuda ağzını açanın gözünün içine sokacağımız kapı gibi bir belge var artık elimizde. Denebilir ki; bu belgenin varlığında savunmaya çekilen taraf olmaktan çıkıp atağa geçmemiz doğru olacaktır. AİHM kararına dayanarak Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde tarih çarpıtılarak ders kitaplarına sokulan yalanların temizlenmesi sağlanabilir.
Öte yandan, SOYKIRIM adı altında tanımlanan insanlık suçu II. Dünya Savaşı sonrasında Nazilerin Yahudilere karşı yaşama geçirdiği uygulamayla ilgilidir. Başka deyişle, SOYKIRIM niteminin bunun dışındaki bir olayı nitelemesi uluslararası bir karara dayanmak zorundadır.
Böyle bir şey elbette söz konusu olmamıştır, olamayacaktır! Akla gelebilecek her ortamda ve hemen her yolu deneyerek ERMENİ SOYKIRIMI yalanını dayatmaya çalışanların yargıya başvurmaktan ısrarla kaçınması dikkate değer bir ayrıntıdır. Bu seçeneğe bugüne dek başvurulmamış olması akla getirilmediği için değil kazanılması olasılığı bulunmadığı içindir.
- Dünya Savaşı sırasında emperyal kışkırtma sonucu yüzyıllarca birlikte yaşadıkları bir topluma karşı silahlı kalkışmada bulunan Ermenilerin ülkenin ve vatanın kalımı için göç ettirilmesidir. Bir örnek verelim! 2. Dünya Savaşı sırasında Pearl Harbour baskını sonrasında ABD’de 100 bini aşkın Japon kökenli Amerikan vatandaşının Batı kıyılarından iç kesimlere göç ettirilmiş olduğunu; bununla da yetinilmeyip bu kişilerin toplama kamplarında tutularak özgürlüklerinin bile kısıtlandığını bilen var mıdır ki soran olsun! Yüz bini aşkın Japon kökenlinin Japonya’yla savaşa girişen ABD’nin güvenliğine tehdit olarak görülmesi karşısında Anadolu’nun doğusundaki Ermenilerin göç ettirilmesi arasında dağlar vardır. Uzak olasılık üzerinden 100 bin kişiyi göç ettirenlere ağızlarını açtıkları anda sorulması gereken sorudur bu!
Gelinen bu noktada Ermeni Soykırımı yalanı konusunda her yılın 24 Nisan gününde kurbanlık koyun gibi kaygıyla bekleyen bizlerin başkalarının yaptığından çok kendi yapmamız gerekenleri anımsama ve yaşama geçirme zamanıdır. Hem tarihsel hem de hukuksal dayanaklarımız bu denli güçlü olduğuna göre bu korku ve kaygı neden diye sormaktan alamıyor insan kendisini!
Birkaç söz de Beşinci Kol’a gelsin! Fırsat buldukça tanımaktan ne çıkar, tanıyalım kurtulalım demekten çekinmez böyleleri Ne olacağını kısaca özetleyelim!
Ermeni Soykırımı yalanı üzerinden yol almaya çalışanların konuyu mahkemeye götürmekten ısrarla kaçındıklarından söz etmiştik az önce. Kazanamayacağı davaya gitmek yerine kabul ettirme üzerinden kazanım sağlamaktadılar.
Tanınma, Tanıtma, Toprak, Tazminat dörtlüsü bu önemli olayda son derece kilit rol oynamaktadır. Tanıma’yla bitmeyecektir iş! Tanımak kabul etmek olduğuna göre Tazminat hemen onu izleyecektir. Çıkacak Tazminat’ın bugünkü değerlerle ödenmesi söz konusu olamayacağına göre! Hemen ardından Tazminat ödeyemiyorsan Toprak ver denecektir.
Şimdi anlaşıldı mı bu önemli ayrıntıdan habersiz (ya da haberli ve hıyanet içinde) olan cahil aydınlarımızın başımıza sarmaya çalıştığı dert?
“Aydın” etiketiyle donanmış “öğrenimli cehaletin” en büyük tehlike olduğunu bir kez daha altını çizerek vurgulamak gerekiyor.
ERMENİ SOYKIRIMI YALANI, Türkiye’nin emperyalizmle mücadele sınavındaki önde gelen soru(n)dur.
Bu soru(n) anlaşılırsa çözüme erişmek hiç de zor olmayacaktır.
Yakın zamanda yitirdiğimiz TEK KİŞİLİK ORDU Şükrü Server AYA’nın anısına saygıyla…