Etiket arşivi: Şükrü Server Aya

24 NİSAN KORKUSU

24 NİSAN KORKUSU

Dr. Ceyhun BALCI
https://cumhuriyetciyorum.wordpress.com/2019/04/24/24-nisan-korkusu/

Kural değişmedi! Bu yıl da 24 Nisan kaygı kaynağı olmayı sürdürdü. Fransa ne yaptı, ABD ne diyecek ya da bu konuya bugüne değin kayıtsız kalmış olanlar
canımızı sıkacak adımlar atacaklar mı sorusu zihnimizi kemiriyor. Bu yılın yıldızı bu yalanı hortlatmaya çalışan Fransa oldu!

F_SOYKIRM_İNF_1

T.C. Cumhurbaşkanlığı sitesine bu yıl durumu kısa ve öz şekilde anlatan bir görsel konmuş olması olumlu bir gelişme sayılmalı.

Emperyalizmin halklar arasındaki çelişkiler üzerinden yol alma anlayışına odaklanılmadan bu konuyu anlamak son derece zor görünüyor. Türkiye dize getirilme adayı olduğu sürece Ermeni Soykırımı yalanı kapımızdan eksik olmayacaktır. Oysa, Türkiye’nin eli öylesine rahat ve sağlam ki!

İsviçre-Perinçek Davası’nın AİHM tarafından karara bağlanması sonrasında tarihsel gerçeğe hukuksal dayanak eklenmiştir. Bu konuda ağzını açanın gözünün içine sokacağımız kapı gibi bir belge var artık elimizde. Denebilir ki; bu belgenin varlığında savunmaya çekilen taraf olmaktan çıkıp atağa geçmemiz doğru olacaktır. AİHM kararına dayanarak Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde tarih çarpıtılarak ders kitaplarına sokulan yalanların temizlenmesi sağlanabilir.

perinçek-isviçre

Öte yandan, SOYKIRIM adı altında tanımlanan insanlık suçu II. Dünya Savaşı sonrasında Nazilerin Yahudilere karşı yaşama geçirdiği uygulamayla ilgilidir. Başka deyişle, SOYKIRIM niteminin bunun dışındaki bir olayı nitelemesi uluslararası bir karara dayanmak zorundadır.

Böyle bir şey elbette söz konusu olmamıştır, olamayacaktır! Akla gelebilecek her ortamda ve hemen her yolu deneyerek ERMENİ SOYKIRIMI yalanını dayatmaya çalışanların yargıya başvurmaktan ısrarla kaçınması dikkate değer bir ayrıntıdır. Bu seçeneğe bugüne dek başvurulmamış olması akla getirilmediği için değil kazanılması olasılığı bulunmadığı içindir.

  1. Dünya Savaşı sırasında emperyal kışkırtma sonucu yüzyıllarca birlikte yaşadıkları bir topluma karşı silahlı kalkışmada bulunan Ermenilerin ülkenin ve vatanın kalımı için göç ettirilmesidir. Bir örnek verelim! 2. Dünya Savaşı sırasında Pearl Harbour baskını sonrasında ABD’de 100 bini aşkın Japon kökenli Amerikan vatandaşının Batı kıyılarından iç kesimlere göç ettirilmiş olduğunu; bununla da yetinilmeyip bu kişilerin toplama kamplarında tutularak özgürlüklerinin bile kısıtlandığını bilen var mıdır ki soran olsun! Yüz bini aşkın Japon kökenlinin Japonya’yla savaşa girişen ABD’nin güvenliğine tehdit olarak görülmesi karşısında Anadolu’nun doğusundaki Ermenilerin göç ettirilmesi arasında dağlar vardır. Uzak olasılık üzerinden 100 bin kişiyi göç ettirenlere ağızlarını açtıkları anda sorulması gereken sorudur bu!

51G09LNzHQL

Posted_Japanese_American_Exclusion_Order_0

Gelinen bu noktada Ermeni Soykırımı yalanı konusunda her yılın 24 Nisan gününde kurbanlık koyun gibi kaygıyla bekleyen bizlerin başkalarının yaptığından çok kendi yapmamız gerekenleri anımsama ve yaşama geçirme zamanıdır. Hem tarihsel hem de hukuksal dayanaklarımız bu denli güçlü olduğuna göre bu korku ve kaygı neden diye sormaktan alamıyor insan kendisini!

Birkaç söz de Beşinci Kol’a gelsin! Fırsat buldukça tanımaktan ne çıkar, tanıyalım kurtulalım demekten çekinmez böyleleri Ne olacağını kısaca özetleyelim!

ermenilerden-ozur-dileme-kampanyasinin-arkasindan-hangi-amerikali-cikti-1712081200_m

Ermeni Soykırımı yalanı üzerinden yol almaya çalışanların konuyu mahkemeye götürmekten ısrarla kaçındıklarından söz etmiştik az önce. Kazanamayacağı davaya gitmek yerine kabul ettirme üzerinden kazanım sağlamaktadılar.

Tanınma, Tanıtma, Toprak, Tazminat dörtlüsü bu önemli olayda son derece kilit rol oynamaktadır. Tanıma’yla bitmeyecektir iş! Tanımak kabul etmek olduğuna göre Tazminat hemen onu izleyecektir. Çıkacak Tazminat’ın bugünkü değerlerle ödenmesi söz konusu olamayacağına göre! Hemen ardından Tazminat ödeyemiyorsan Toprak ver denecektir.

6a840ad1633b68b178e5d66b88c61aed

Şimdi anlaşıldı mı bu önemli ayrıntıdan habersiz (ya da haberli ve hıyanet içinde) olan cahil aydınlarımızın başımıza sarmaya çalıştığı dert?

“Aydın” etiketiyle donanmış “öğrenimli cehaletin” en büyük tehlike olduğunu bir kez daha altını çizerek vurgulamak gerekiyor.

ERMENİ SOYKIRIMI YALANI, Türkiye’nin emperyalizmle mücadele sınavındaki önde gelen soru(n)dur.

Bu soru(n) anlaşılırsa çözüme erişmek hiç de zor olmayacaktır.

2-tek-kisilik-ordu-sukru-server-aya-yogun-bakimda

Yakın zamanda yitirdiğimiz TEK KİŞİLİK ORDU Şükrü Server AYA’nın anısına saygıyla…

İHANETİN PİŞTİSİ..

İHANETİN PİŞTİSİ..

portresi_papyonluTürker ERTÜRK

Sözde “soykırım” iddialarının 100′üncü yıldönümü olan
24 Nisan 2015 hızla yaklaşırken emperyalizmi arkasına almış olan Ermeni diasporası amaçlarına ulaşabilmek için 3T‘yi kendisine ilke edinmiş olarak dörtnala ilerlemektedir. 3T ise Türkiye’den “soykırımın” tanınması ve doğak sonucu olarak Toprak ve Tazminat isteğidir.

Bu üç T’nin en onur kırıcı olanı atalarımızın “Soykırım” yaptığı iddiasıdır.
Bu iddia gülünçtür, komiktir ve yalandır. Bu yalan 100 yıl önce yine bu toprakları
bölüp parçalamak ve ham yapmak isteyen emperyalizm tarafından uydurulmuştur.

Dün bu coğrafyayı istikrarsızlaştırmak ve saldırgan niyetlere kurban etmek için istismar edilenler bu bölgenin kadim halkları olan Ermeniler ve Rumlardı, şimdi buna Kürtler de eklendi.

Emperyalizmin doğu cephesinde değişen bir şey yoktur.

“Soykırım” savları gülünçtür ve komiktir ama arkasındaki niyetleri ve gücü fark ederseniz gülünüp geçilebilecek bir olay değildir. Fakat ülkemizin onuruna, güvenliğine, istikrarına ve çıkarlarına yönelik bu açık düşmanlığa karşı Erdoğan liderliğinde AKP hükümetleri gaflet, dalalet ve hıyanet içindedir.

Aşikâr olan bu hıyanete karşın ülkemizi, atalarımızı ve evrensel doğruları cengaverce savunmaya çalışan kahramanlarımız da vardır. Bunlardan birisi de daha önce
“Tek Kişilik Ordu” başlıklı yazımla çalışmalarından bu köşede bahsettiğim
Şükrü Server Aya‘dır.

Emperyalist yalan

İlerlemiş yaşına karşın köşesine çekilip rahatına bakmak varken parasını, emeğini ve zamanını “Soykırım” savlarının emperyalist bir yalan olduğunu tüm dünyaya kanıtlamak için harcıyor. Bunun karşılığında bırakın ilgiyi ve desteği, düşmanlık görüyor
dersek yeridir.

Şükrü Server Aya“soykırım” yalanını tüm dünyaya anlatabilmek için çalışmalarını
ve çıkardığı kitapların çoğunu yabancı dilde hazırlıyor. Geçen Nisan ayında sözde “soykırım” savlarının temelini oluşturan “Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü” adlı propaganda kitabını paragraf paragraf irdeleyen ve yabancı belgelere dayanarak ipliğini pazara çıkaran “Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau” (Büyükelçinin Mantık Dışı Çelişkileri) adlı kitabını çıkarmış ve
Koç Müzesi’nde tanıtımını yapmıştı.

Tek kişilik ordu Aya boş durmuyor! Tam 7 ay sonra bu sefer Londra’da Quen Mary Üniversitesi‘nde geçen Cuma günü (29 Kasım 2013) yeni kitabının “Twisted Law Versus Documented History” (Çarpıtılmış Hukuk Belgelenmiş Tarihe Karşı) adlı kitabıyla uluslararası kamuoyunun önüne tekrar çıktı.

Şükrü Server Aya bu çalışmasıyla, İngiliz hukukçu Geoffrey Robertsen‘ın 2009′da yazdığı “Bir Ermeni Soykırımı Var Mıdır?”başlıklı kitabındaki diasporanın siparişine yönelik uyduruk iddialarını yine yabancı belgelerle çürütüyor.

Tanıtım etkinliğine İrlandalı tarihçi ve kitabı basan ATHOL yayınevi editörü Dr. Pat Walsh, çok sayıda akademisyen, gazeteci ve Londra’da yaşayan Türkler, AKP eski Milletvekili
Dr. Turhan Çömez katılıyor; ama davet edilmesine karşın ne Büyükelçiliğimizden,
ne de Konsolosluğumuzdan bir Allah’ın kulu bile iştirak etmiyor.

3 milyon sterline kanıtlarım

Ermeni diasporası ve Gülbenkyan Vakfı‘ndan kitabı yazması için yüklü miktarda
para aldığı iddia edilen Geoffrey Robertsen‘nın adamları tanıtım etkinliğine gelerek suçluluk psikolojisi içinde bağırıp çağırıyor ve provokasyon yapıyorlar.

Etkinliği basarak provoke etmek isteyenler “Siz görürsünüz yaptığımız çalışmalar sonuç verecek ve çok yakında İngiliz Parlamentosu bu işe tarafsız kalmayacak.” diyorlar. Etkinliğe katılan bir Türk dostum dün beni aradı ve yıllar önce ünlü bir İngiliz avukatın kendilerine gelerek “Bana 3 milyon sterlin verin, bu olayın soykırım olmadığını kanıtlayayım” dediğini anlattı. Anlayacağınız bu iş Batı’da bir ticaret olmuş!

Şükrü Server Aya para istemiyor, yalnızca “Gölge etmeyin başka bir isteğim yok.” diyor. Soruyorum size, ülkemizin çıkarlarını korumakla görevli Londra Büyükelçisi bu etkinliğe katılmayacak da neye katılacak? Ayrıca çok yakında olmasına karşın Büyükelçilikten ve Konsolosluktan hiç kimse gönderilmemiş.
Bu davranış nasıl yorumlanabilir?

Erdoğan ve Davutoğlu‘nun husumetinden korktuğunuz için mi, ülkemizin çıkarlarının korunması peşinde olan bu etkinliğe gelmediniz ve kimseyi göndermediniz?
Sizi geri çağırırlarsa tatlı yaşamınız bozulur ve Sterlinleri hesabınızda biriktirme şansınız mı yok olur!

Daha önce bu köşede geçen 10 Kasım’da Atatürk’ü Anma Törenine hastalığını gerekçe ederek katılmayan Los Angeles Başkonsolosu’ndan söz etmiştim. Şimdi buna
Londra Büyükelçisi’nin davranışı eklendi ve pişti oldular.

Etkinliğe katılan Dr. Turhan Çömez‘e “Ne zaman Türkiye’ye döneceksiniz?”
diye sormuşlar. Yanıt olarak, “Ben döndüğümde onlar orda olamayacak.” demiş. Bence de ülkemizin geleceği, çıkarları, istikrarı ve güvenliği açısından gerçekten
hayırlı olur.

Saygılar sunarım. 7.12.13

TÜRKER ERTÜRK : TEK KİŞİLİK ORDU


Dostlar
,

Sn. E. Amiral Türker Ertürk’ün 12.4.13 günü sitemizde yayımladığımız yazısını,
sözde Ermeni soykırımının her yıl temcit pilavı gibi yoz politik çıkarlar uğruna
gündeme yapay olarak taşınması nedeniyle (98 yıl sonra) bu gün (24 Nisan 2013),
bir kez daha dikkate getirmek istiyoruz..

Ayın Şükrü Server Aya’ya, çok değerli kitabı için teşekkür ederiz.

“Büyükelçinin Mantık Dışı Çelişkileri”
Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau”..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 24.4.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

E. Amiral Türker Ertürk

portresi_gulumseyen

TEK KİŞİLİK ORDU

Geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul Hasköy’de bulunan Rahmi Koç Müzesinde
Şükrü Server Aya’nın Türkçesi “Büyükelçinin Mantık Dışı Çelişkileri“ olan
Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau
 adı altında
İngilizce olarak yazdığı yeni kitabının basına ve uluslararası kamuoyuna tanıtımı yapıldı.

Bu tarihi olaya ben de tanıklık ettim. Hatta Şükrü ağabey bu anlamlı günde
bana da konuşma şansı tanıyarak beni ziyadesiyle onurlandırmıştır.
Kendisine buradan teşekkür ediyorum.

Aya bu kitabında “Ermeni soykırımı“ iddialarının emperyalizmin kuyruklu bir yalanı olduğunu ortaya koyuyor. Kitap Kasım 1913-Şubat 1916 arasında Amerikan Büyükelçisi olarak İstanbul’da görev yapan Morgenthau’nun Türkçesi “Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü“ olan “Ambassador Morgenthau’s Story“ adlı kitabını sayfa sayfa, satır satır irdeleyerek yanlışları ve yalanları ortaya koyuyor.

İddiaları yabancı kaynaklarla çürütüyor

Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü kitabı çok önemli. Çünkü “Ermeni soykırımı“ iddialarının temel dayanağı bu kitap! İşte Şükrü Server Aya bu kitabın iddialarını
hem de yabancı kaynaklarla tümüyle çürütüyor.

“Büyükelçinin Mantık Dışı çelişkileri“ Şükrü Server Aya’nın sözde ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili 4’üncü İngilizce kitabı. Kitap İrlandalı bir yayınevi olan ATHOL BOOKS tarafından basıldı ve editörlüğünü İrlandalı Dr. Pat Walsh yaptı.

Tanıtımın yapıldığı salon seçkin konuklarla doluydu. Ama gözler ister istemez bazılarını arıyordu. Tüm yabancı büyükelçilere çağrı gönderilmişti. Belki ABD Büyükelçisi, İstanbul’daki Konsolos veya onların bir temsilcisi katılabilirdi! Yoksa bu beklenti biraz safça mıydı? Çünkü ABD’nin halihazır Ankara Büyükelçisi’nin kendisinden 100 yıl önceki selefinin emperyalist bir projeye altyapı sağlamak için uydurduğu yalanların kanıtlandığı bir toplantıda ne işi olabilirdi! Belki de Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye bacağı ile ilgili Ergenekon ve Balyoz gibi yalanların koordinasyonu ile meşguldü. Evet, ABD’yi temsilen kimse gelmedi!

Dışişleri Bakanı’nın daha önemli ne işi var?

AKP’nin tam denetimine giren merkez akım medyadan da kimse gelmemişti.
Çünkü Erdoğan onların canlarına okurdu. Yandaş medyayı söylemek gerekmez.
Onlar zaten ülkemizin düşmanı olan tarafta yer almışlar ve bunun gereğini
yerine getiriyorlardı!

En üzücü olanı, esas başrol oynaması gereken Dışişleri Bakanı ve Türk Tarih Kurumu ortada yoktu. Dışişleri yasak savmak için Bakanlığı temsilen İstanbul’dan bir diplomatını göndermişti. Ben salonda fark etmedim bile! Ama Bakan neredeydi?
Sözde Ermeni soykırımı iddialarının yıl dönümü olan 24 Nisan yaklaşırken, arkasında emperyalizmin itici, özendirici ve destekleyici gücü bulunan Ermeni diasporasının öldürücü darbe için hazırlandığı 1915 tarihli emperyalist yalanın 100. Yıldönümü olan 2015’e 2 yıl gibi çok kısa bir zaman kalmışken, Dışişleri Bakanı’nın bundan daha önemli bir işi olabilir mi?

Nobel Edebiyat Ödülü alırdı

Dışişleri Bakanı bırakınız gelmeyi bir mesaj bile göndermemiştir. Bu düşmanlık kime?

  • Emperyalizmin çıkarları öyle gerektirdiği için birileri
    Atalarımızı katliamcı ve soykırımcı ilan etmek için yalanlar uyduruyor,

Şükrü Server Aya gibi kimi yurtseverler bu yalanı ortaya çıkarıyor karşılığında ilgisizlik
ve itibarsızlık kazanıyor. Halbuki emperyalist yalanı ortaya çıkaracağına emperyalizmin çıkarlarına hizmet eden yalanı söyleseydi Nobel Edebiyat Ödülü kazanırdı!
Bence Aya haddini bilmeli! Dua etsin O’nu da zindanlara atmadıklarına!
Mehmet Perinçek de bu yalanın peşine düştü ve Rus belgeleri ile bunu kanıtladı ve
sonuç bildiğiniz gibi; hizmeti cezasız kalmadı!

Kurucusunun Atatürk olduğu Türk Tarih Kurumu da ortada yoktu.
Belki de konuşulan ve tartışılan konular görev alanlarına girmiyordu!

Soykırım mutlaka tanınmalı

Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan “Ermenistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için önce Türkiye’nin Ermeni soykırımını tanıması gerektiğini“ söylüyor.

Binlerce Azerbaycan Türkünü katleden, Azerbaycan’ın ayrılmaz parçası olan
Dağlık Karabağ’ı halen işgal altında tutan ve yaklaşık 800 bin Azeri Türkünün doğdukları toprakları terk etmesinin sorumlusu Ermenistan’dır. Bu ülkenin 2008’den beri Cumhurbaşkanı olan Sarkisyan, Armennews internet sitesinde “Ermeni soykırımının tanınma koşulunun Ermenistan’ın olmaz ise olmazı olduğunu, Kafkasya’da kalıcı bir barış için şart olduğunu“ ifade ediyor ve açıkça, “Tanıma”nın arkasından 3T’nin
geri kalanı olan Tazminat ve Toprak istemlerinin geleceğini ima ediyor.

AKP hükümeti ve Davutoğlu liderliğinde kimyası bozulan Dışişleri Bakanlığımız,
Atalarımıza karşı yapılan mesnetsiz karalamaya ve arkasında ülkemiz üzerinde emperyalist hesaplar olan saldırıya karşı en kibar söylemle mücadele vermemekte
veya verir gibi yapmaktadır.

Fakat meydan boş değildir. Bu ülkede helal süt emmişler ve yurtseverler vardır.
Bunlardan bir tanesi de Şükrü Server Aya’dır. Adeta tek kişilik ordu gibi çalışmakta
“Ermeni soykırımı“ yalanının tüm dayanaklarını bir bir ortadan kaldırmaktadır.
Türk Milleti adına kendisini saygı ile selamlıyoruz. Ayrıca bundan sonra da vereceği mücadele için Allah’tan kendisine uzun ömürler diliyoruz.

Saygılar sunarım.
İLK KURŞUN
(5.4.13)

AMERİKAN YALANLARI ve ERMENİ SORUNU


Dostlar
,

24 Nisan (1915’in yıldönümü) geliyor gene..

Her yıl Türkiye’ye deyimi yerinde ise (güzelim Türkçesi varken “tabiri caizse” diye yaygın olarak kullanılıyor ne yazık ki!) Çin işkencesi yapılıyor uluslararası diplomasinin kuytularında.. Batı Emperyalizminin mide bulandıran ikiyüzlülüğüne
tipik örneklerden “sözde Ermen soykırımı“!

Bu bağlamda elde sayısız belge var oysa..
Özellikle kendisini bu işe adayan genç araştırmacı Mehmet Perinçek..
Birkaç yıldır babası Doğu Perinçek ile birlikte hapiste..
Baba Perinçek 24 Mart 2008’de tutuklandı, hüküm almadan 6. yılında.
Oğul Perinçek ise 23 Ağustos 2011’den beri 2 yıldır “içeride” !

ERMENİ SOYKIRIMI EMPERYALİS BİR YALANDIR diye haykırdılar Lozan’da Türkiye’nin kahramanarı.. Bunların önemli bir bölümü yıllardır “içeride”!

“İçeriye” alınmalarında acaba bu yurtsever eylemlerinin belirleyici payı var mı?

Bu birikimli ve uzman yurtseverleri yıllarca “içeride” tutan bir yönetim,
son derece kapsamlı uluslararası saldırıları nasıl göğüsleyecek??

Çook kaygılıyız.. Bu sorular endişelerimizi daha da büyütüyor..

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden değerli meslektaşımız Sayın Prof. Dr. Mehmet Ali Körpınar, pek haklı olarak 3 hafta öncesinden uyarıda bulunuyor. Yazısı aşağıda..

Ayrıca, E. Amiral Türker Ertürk de benzer konuyu işledi ve sitemizde yer verdik :

ABD BÜYÜKELÇİLERİNİN MANTIK DIŞI ÇELİŞKİLERİ.. 

http://ahmetsaltik.net/abd-buyukelcilerinin-mantik-disi-celiskileri/ (2.4.13)

“Sözde Ermeni soykırımı” hakkında sitemize ilerleyen günlerde
epey bilgi belge koyacağız..

Bu arada, sıkı kanıtlar ortaya koyan Türk Tarih Kurumu önceki başkanı
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu da görevden alndı..

Tüm bunlar rastlantı mı? Değilse bu siyasal kadro Türkiye’yi nasıl savunacak?
Yoksa niyet başka başka mı ??

  • 100. yılda (24 Nisan 1915 – 24 Nisan 2015) kalıcı darbe yemeyelim!?

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 3.4.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===================================

AMERİKAN YALANLARI ve ERMENİ SORUNU

“Hiç kimse; duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz…”W. Shakespeare

 2013 doğrular ve 1918 yalanları..

Morgenthau'nun_Ermeni_soykirimi_sacmaliklari

Değerli arkadaşlar,

30 Mart 2013 Cumartesi günü, Hasköydeki Rahmi Koç Müzesinde,
değerli
Şükrü Server Aya’nın yazmış olduğu PREPOSTEROUS PARADOXES
of AMBASSADOR MORGENTHAU
 adlı kitabın tanıtım toplantısına katıldım.

Yukarıda kapağı bulunan bu kitap, yanında Osmanlıda Amerikan Elçisi olarak görev yapan Henry Morgenthau tarafından 1918 yılında, Ermeni sorunu için yazılan AMBASSADOR MORGENTHAU’S STORY adlı kitabın yalan ve yanlışlarını
sayfa sayfa irdeleyerek ortaya koyuyor.

Dönemin ABD Başkanı W. Wilson tarafından da yazımı onaylanan ve Osmanlıyı, ERMENİ sorununda suçlamak için yalan ve yanlışlarla dolu kitap, ne yazık ki
bugüne dek geçerliliğini korumuştur.

Neyse ki, 1930 doğumlu ve Ermeni sorunu hakkında 5 kitabı olan saygıdeğer
Şükrü Server Aya tarafından yapılan araştırmalar sonucunda belgelerle desteklenen yalanların ortaya çıkarılması ile söz konusu kitabın geçerliliği bence kalmamıştır.
1918’den beri birçok kişiyi ve kurumları kandıran bu kitap hakkında yapılan bu çalışma keşke daha önce yapılabilseydi.

Saygıdeğer Şükrü Server Aya‘nın kitabının basımı için destek veren ve organize eden İrlandalı AtholBooks yayınevine ve direktörü Dr. Pat Walsh’a da çok teşekkürler.

Gönül arzu ederdi ki, bu basımı ve desteği Türk Tarih Kurumu yapsaydı.
Ne yazık ki
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu‘nun 2008’de görevden alınmasından sonra artık Türk Tarih Kurumu’nun, Ermeni sorununda adı ve sanı duyulmuyor.
Söz konusu kitabın tanıtım toplantısında da Türk Tarih Kurumu’ndan kimse yoktu.

Umarım öbür devlet kurumlarımız, STK’lar, Vakıflar ve Dışişleri Bakanlığımız da
bu uyarımı dikkate alırlar. Önümüzdeki dönemde bu kitabın özellikle
“sözde Ermeni Soykırımı” nı tanıyan Yunanistan, Belçika, Lübnan, İtalya, Fransa, İsviçre, Kanada, Slovakya, Hollanda, Polonya, Arjantin, Rusya, Uruguay, Almanya, Venezuela, Litvanya, İsveç devletleri ile ABD’nin 42 eyaletindeki yetkili elçiliklerimize
ve medya kuruluşlarına gönderilmesini ve de orada dağıtılmasını organize ederler.

Bu konuda oluşması gereken tepkiler ve araştırmalar, hep bireysel kalmış, hükümetlerimiz ve kurumlarımız tarafından yeterince lobi faaliyeti yapılamamıştır.
Ancak;

– rahmetli Kamuran Gürün,
– Bilal Şimşir,
– Prof. Dr. Türkkaya Ataöv,
– Uluç Gürkan ve
– Şükrü Server Aya..

gibi değerli aydınlarımızın bu konudaki emeklerini kutlamak ve yapıtlarını bir kez daha anmak gerekiyor.

Tüm yöneticilerimiz ve danışmanları, Osmanlı döneminde yapıldığı iddia edilen Sözde Ermeni soykırımı sorunumuzun Dünyaya anlatılması için yapılması gereken mücadeleyi kişilere bırakmaz. Dış İşleri Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu ve Üniversitelerde kurulması gereken Enstitüler kanalıyla sürdürürler.

Sevgi ve saygılarımla.
(1.04.2013).

Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

Not              :  Yine 24 Nisan geliyor. AB-D emperyalizmi bugünü,
ülkemize karşı “
Sözde Ermeni soykırımı” için yine kullanacak.
Bu kez bu kitabı, biz de onların yalanlarına karşı kullanabiliriz.

ABD BÜYÜKELÇİLERİNİN MANTIK DIŞI ÇELİŞKİLERİ


E. Amiral Türker Ertürk

portresi_gulumseyen


ABD BÜYÜKELÇİLERİNİN MANTIK DIŞI ÇELİŞKİLERİ..

1930’da Romanya’nın Galati kentinde dünyaya gelir. Kentin adı kale anlamına gelen Kuman Türkçesinden gelmektedir. Ailesi ise 19. yüzyılda Trabzon’dan gelerek

Tuna nehrinin Karadeniz’e döküldüğü yerde bulunan bir liman kenti olan Sulina’ya yerleşmiştir. O zaman Sulina çoğunlukla Türklerin yaşadığı bir yerleşim bölgesidir.

Ağustos 1939’da Sovyetler Birliği’nin bugün Moldova olarak adlandırılan
Besarabya 
bölgesini işgal etmesi üzerine babası tası tarağı toplar ve ailesi ile birlikte
Türk bayraklı bir yük gemisi ile kaçarak anavatan Türkiye’ye İstanbul’a gelir.

İlk, Orta ve Lise öğretimini izleyerek bugünkü adı Boğaziçi Üniversitesi olan
Robert Koleje 
kabul edilir. Babasının 1951’de bir deniz kazasında yaşamını yitirmesi üzerine eğitimine ara verir ve ailesini destekler. Daha sonra yeniden okuluna döner ve 1953’te mezun olur.

Mezuniyetten sonra şirketini kurar, uluslararası ticarete başlar ve yaklaşık 50 yıl
hem dünyayı gezer hem de para kazanır. Daha sonra yaşı ilerleyince işlerini tasfiye eder, keyfine keyif katacağına, balık tutup arkadaşlarına avcı hikayeleri anlatacağına
O yine zorlu bir savaşımı (mücadeleyi) seçer.

Çocukluğunun geçtiği Arnavutköy’de, okul sıralarında ve iş yaşamında çok sayıda Ermeni ile ilişki kurmuş ve arkadaş olmuştur. Fakat Ermeni iddiaları konusunda
kafası karışmakta ve kuşku duymaktadır. Tarihe meraklıdır ve sonunda karar verir,
1915 olaylarının gerçek yüzünü araştıracaktır. Gerçekten ataları olan
Türkler soykırım yaptı mı? Yoksa yargısız bir infaz mı söz konusu?

İddialar tümüyle yalan ve iftira

Gerçekleri öğrenmek için kolları sıvar. “Ermeni soykırımı” iddiasında bulunan kitapları, makaleleri ve belgeleri tarar. Bu iddiaların tümüyle yalan ve iftira olduğunu, büyük bir projenin bir parçası olduğunu görür. Bugüne dek 3’ü İngilizce olmak üzere
5 kitap ve başvuru kaynağı yazmış ve hazırlamıştır.

Bu değerli ve yurtsever insanımız Şükrü Server Ayadır. Ben de birlikte katıldığımız bir TV programında yakından tanıma onuruna eriştim. O günden beri arkadaşız ve dostuz. Kendisine Şükrü ağabey diye hitap etme ayrıcalığına sahibim.

Yarın ( 30 Mart 2013 ) saat 15:30’da İstanbul Hasköy’de bulunan Rahmi Koç Müzesi’nde Şükrü ağabeyin “Preposterous Pradoxes of Ambassador Morgenthau“ (Büyükelçi Morgenthau’nun Mantık Dışı Çelişkileri) adlı
yeni kitabının basın mensuplarına ve uluslararası arenaya tanıtımı yapılacak.

Morgenthau, Kasım 1913 – Şubat 1916 arasında 26 ay İstanbul Büyükelçisi olarak görev yapmış. Morgenthau’nun görev yaptığı dönem ile ilgili olarak İttihat ve Terakki Cemiyeti Yöneticileri ile olan ilişkilerini, görüşlerini ve konuşmalarını, Ermeni tehciri ile ilgili olarak duyduklarını yazdığı “Büyükelçi Morgenthau’nun anlatısı“ adlı bir kitabı var.

Bu kitap Ermeniler tarafından “değeri paha biçilmez bir kaynak“ olarak nitelendirilmektedir. Ermenilerin sözde soykırım iddialarının çok büyük bir bölümü
bu kitaba dayanmaktadır. Ama bu kitap, yalan, dolan ve iftiranın üstüne oturmaktadır. Kitabın yazarı bile şaibelidir!

Morgenthau İstanbul’da görev yaptığı sürede şehrin 10 km dışına dahi çıkmamıştır. Kitap, tercümanları olan Arşak Şimavonyan ve Agop Andonyan’ın anlatılarına dayanmaktadır. Büyükelçi ABD’ye döndükten sonra Osmanlı’yı suçlayabilecek böyle bir kitap yazabileceğini Başkan W. Wilson’a söyler ve onayını alır. Kitabın yazarının kendisi olduğu da yalandır biliyor musunuz? Kitap Pulitzer ödüllü Burton J. Hendrick’e yazdırılmış ve karşılığında bugünkü değeri yaklaşık 1 milyon 300 bin
ABD doları verilmiştir.

İşte Sayın Aya’nın yarın tanıtacağı kendi kitabında bu rezillikleri, kepazelikleri ve iftiraları yabancı kaynaklı belgelere dayanarak anlatıyor. Kitabında karşı konulamaz ve yadsınamaz (inkar edilemez) belgeler konuşuyor, masal anlatılmıyor. Bu kitabı mutlaka alın, okuyun ve çocuklarınıza ve torunlarınıza bırakmak için kütüphanenizde saklayın.

Öldürücü saldırı için hazırlanıyorlar

  • İki yıl sonra 1915 Ermeni iddialarının 100’üncü yıldönümü olacak.

Emperyalizm ve onun güdümünde bulunan Ermeni Diasporası, öldürücü saldırı için hazırlanıyorlar. 10 yılı aşkın süredir iktidarda bulunan AKP şimdiye dek her konuda olduğu gibi bu konuda ne yaptı? Ne yapmayı planlıyor?

İlerlemiş yaşına karşın gecesini gündüzüne katarak çalışan, üreten, bu konuda kendi ekonomik olanaklarını da harcayan ve bağrından çıktığı Türk Milletine hizmet etmeye çalışan Şükrü Server Aya ile gurur duyuyorum. Toplumlar kendisine hizmet edenlerle gurur duyar. Aksi, yani Yorgo ve Barzani gibi örnekler ancak hainler için söz konusudur.

Hiç kuşku yok ki;

  • “Ermeni soykırımı” emperyalist bir yalandır!

Bu yalan büyük bir planın ve ulaşılmak istenen hedefin önünü açmak için uydurulmuştur.

Aynen Ergenekon, Balyoz ve benzeri yalanlar gibi.

Bu nedenle yalanların içinde çelişkilerin olması çok doğaldır. Her iki yalanın ve
iftiranın da amacı bölgemize ve ülkemize yönelik olarak hazırlanan emperyalist planların realizasyonudur.

Yalanlar kendi içinde çelişkili olabilir ama 100 yıl arayla ortaya konan bu yalanların hizmet ettiği hedefler açısından emperyalizm tutarlıdır.
Hedef dün Osmanlı, bugün onun halefi Türkiye’dir. Bölgenin istikrarsızlaştırılması, Türkiye’nin büyütülüyormuş gibi yapılıp küçültülmesi, iyice taşeronlaştırılması,
komşularına terör ihracı ve rejim değişikliğidir.

ABD Büyükelçilerine çok kızmayın, onlar emir kuludur;
ülkemize ve bölgemize yönelik planların eşgüdüm (koordinasyon) makamıdır!

Saygılar sunarım.
(29.3.13)